EN "It provided the required functionality that we were looking for. We could rapidly deploy new devices, we could push standard configurations on all our devices and we could maintain control"
"could rapidly deploy" em inglês pode ser traduzido nas seguintes palavras/frases turco:
EN "It provided the required functionality that we were looking for. We could rapidly deploy new devices, we could push standard configurations on all our devices and we could maintain control"
TR "Aradığımız gerekli işlevselliği sağladı. Yeni cihazları hızla devreye alabilir, tüm cihazlarımızda standart konfigürasyonları zorlayabilir ve kontrolü elimizde tutabiliriz."
inglês | turco |
---|---|
required | gerekli |
functionality | işlevselliği |
rapidly | hızla |
new | yeni |
devices | cihazlar |
standard | standart |
all | tüm |
and | ve |
control | kontrol |
EN "It provided the required functionality that we were looking for. We could rapidly deploy new devices, we could push standard configurations on all our devices and we could maintain control"
TR "Aradığımız gerekli işlevselliği sağladı. Yeni cihazları hızla devreye alabilir, tüm cihazlarımızda standart konfigürasyonları zorlayabilir ve kontrolü elimizde tutabiliriz."
inglês | turco |
---|---|
required | gerekli |
functionality | işlevselliği |
rapidly | hızla |
new | yeni |
devices | cihazlar |
standard | standart |
all | tüm |
and | ve |
control | kontrol |
EN Serverless application developer tools help you to rapidly build, test, deploy, and monitor serverless applications throughout your development cycle
TR Sunucusuz uygulama geliştirme araçları, geliştirme döngünüzün tamamında hızlı bir şekilde sunucusuz uygulama oluşturmanıza, test etmenize, dağıtmanıza ve izlemenize yardımcı olur
inglês | turco |
---|---|
serverless | sunucusuz |
test | test |
cycle | döngü |
rapidly | hızlı |
help | yardımcı |
development | geliştirme |
tools | araçları |
you | etmenize |
throughout | da |
application | uygulama |
and | ve |
to | bir |
EN One group could search for commercial flooring services on Google while the other could search for residential flooring services, and both of them could arrive at your site.
TR Bir grup Google'da ticari zemin kaplama hizmetlerini ararken diğeri konut zemin kaplama hizmetlerini arayabilir ve her ikisi de sitenize ulaşabilir.
inglês | turco |
---|---|
group | grup |
commercial | ticari |
services | hizmetlerini |
your site | sitenize |
and | ve |
both | de |
of | her |
the | bir |
EN The city which did not have a bright life in the Hellenistic period was rapidly developed in the Roman period with some privileges, marble quarries and quality
TR Helenistik dönemde parlak bir yaşamı olmayan kent Roma döneminde bazı imtiyazlarla, mermer ocaklarının yakınında ve kaliteli olmasıyla hızla gelişmiştir
inglês | turco |
---|---|
city | kent |
bright | parlak |
life | yaşam |
rapidly | hızla |
developed | gelişmiş |
quality | kaliteli |
and | ve |
some | bazı |
have | ya |
a | bir |
period | döneminde |
in | yakınında |
the | olmayan |
EN Twitter is an extremely important and effective social media platform for both individual users and brands. Here are some important tips for your brand to grow rapidly on Twitter in a short time!
TR Twitter hem bireysel kullanıcılar hem de markalar için son derece önemli ve etkili bir mecradır. İşte markanızın Twitter?da kısa süre içinde hızlı bir büyüme sağlaması adına bazı önemli ipuçları!
inglês | turco |
---|---|
extremely | son derece |
effective | etkili |
brands | markalar |
short | kısa |
time | süre |
important | önemli |
your brand | markanızın |
rapidly | hızlı |
tips | ipuçları |
in | da |
individual | bireysel |
both | de |
and | ve |
users | kullanıcılar |
some | bazı |
brand | için |
EN So, what are the most basic methods of organically increasing your follower count on Twitter? Here are some important tips for your brand to grow rapidly on Twitter in a short time!
TR Peki Twitter üzerinden organik bir şekilde takipçi artırmanın en temel yöntemleri nelerdir? İşte markanızın Twitter?da kısa süre içinde hızlı bir büyüme sağlaması adına bazı önemli ipuçları!
inglês | turco |
---|---|
methods | yöntemleri |
short | kısa |
time | süre |
what are | nelerdir |
your brand | markanızın |
rapidly | hızlı |
tips | ipuçları |
most | en |
in | da |
the | şekilde |
important | önemli |
some | bazı |
EN Here are some important tips for your brand to grow rapidly on Twitter in a short time!, Social Media, Management, Platform, Collaboration, Publishing, Listening, Engagement, Analytics
TR İşte markanızın Twitter?da kısa süre içinde hızlı bir büyüme sağlaması adına bazı önemli ipuçları!, Sosyal Medya, Yönetim, Platform, Birlikte Çalışma, Yayınlama, Görüşmeler, Dinleme, Raporlama
inglês | turco |
---|---|
short | kısa |
time | süre |
management | yönetim |
listening | dinleme |
your brand | markanızın |
rapidly | hızlı |
important | önemli |
tips | ipuçları |
platform | platform |
publishing | yayınlama |
in | da |
social | sosyal |
media | medya |
some | bazı |
EN Keeping functions stateless enables AWS Lambda to rapidly launch as many copies of the function as needed to scale to the rate of incoming events
TR İşlevlerin durum bilgisine sahip olmaması, AWS Lambda’nın gelen olayların hızına göre ölçeklendirme gerçekleştirme amacıyla işlevin çok sayıda kopyasını hızlı bir şekilde başlatmasını sağlar
inglês | turco |
---|---|
enables | sağlar |
aws | aws |
rapidly | hızlı |
the | şekilde |
as | göre |
to | sahip |
events | olayları |
EN You can use multiple Amazon EC2 P3 instances with up to 100 Gbps of networking throughput to rapidly train machine learning models
TR Makine öğrenimi modellerini hızlı bir şekilde eğitmek için birden çok Amazon EC2 P3 bulut sunucusunu 100 Gb/sn.'ye kadar ağ iletişimi aktarım hızıyla kullanabilirsiniz
inglês | turco |
---|---|
amazon | amazon |
machine | makine |
models | modellerini |
rapidly | hızlı |
you can use | kullanabilirsiniz |
learning | öğrenimi |
multiple | bir |
with | şekilde |
of | in |
EN Worse, lost revenue can grow rapidly, if the expired certificate prevents transactions from being processed.
TR Daha kötüsü, kaybedilen gelir hızla artabilir, eğer süresi dolan sertifika işlemlerin işlenmesini engelliyorsa tabi.
inglês | turco |
---|---|
revenue | gelir |
rapidly | hızla |
if | eğer |
certificate | sertifika |
transactions | işlemlerin |
the | daha |
EN South Korea has rapidly developed its industry and has been able to export various industrial products
TR Güney Kore dışarıdan sağladığı kredilerle sanayisini hızla geliştirmiş ve çeşitli sanayi ürünleri ihraç edecek duruma gelmiştir
inglês | turco |
---|---|
south | güney |
korea | kore |
rapidly | hızla |
various | çeşitli |
products | ürünleri |
and | ve |
to | e |
industrial | sanayi |
EN Mainz-based start-up Biontech has rapidly become a global player and synonymous with the fight against coronavirus.
TR Merkezi Mainz kentinde olan startup kuruluşu Biontech çok kısa sürede bir küresel aktör ve korona ile mücadelenin eş anlamlı sözcüğü haline geldi.
inglês | turco |
---|---|
global | küresel |
coronavirus | korona |
start | startup |
and | ve |
with | ile |
EN Advanced manufacturing technology can help you be agile and innovative in this rapidly changing environment.
TR Gelişmiş imalat teknolojisi, hızla değişen bu ortamda çevik ve yenilikçi olmanıza yardımcı olabilir.
inglês | turco |
---|---|
manufacturing | imalat |
technology | teknolojisi |
rapidly | hızla |
help | yardımcı |
innovative | yenilikçi |
advanced | gelişmiş |
this | bu |
and | ve |
be | olabilir |
EN Simon-Kucher has extensive experience in helping media and entertainment companies to improve their profitability and grow in a rapidly changing, increasingly digitalized market.
TR Simon-Kucher, medya ve eğlence şirketlerinin kârlılıklarını artırarak hızla değişip gittikçe dijitalleşen bir pazarda büyümelerine yardımcı olma noktasında ciddi bir deneyime sahiptir.
inglês | turco |
---|---|
has | sahiptir |
experience | deneyime |
media | medya |
entertainment | eğlence |
rapidly | hızla |
increasingly | gittikçe |
market | iş |
companies | şirketlerinin |
a | yardımcı |
and | ve |
to | e |
EN We understand the market pressures and the rapidly changing competitive environment in this industry, with its low barriers to entry
TR Pazar üzerindeki baskıları, hızla değişen rekabetçi ortamı ve pazara giriş güçlüklerini anlıyoruz
inglês | turco |
---|---|
rapidly | hızla |
competitive | rekabetçi |
entry | giriş |
market | pazar |
environment | ortamı |
industry | iş |
and | ve |
EN In a world where everything is changing rapidly, perceiving change is a different matter, and managing is another matter
TR Her şeyin hızla değiştiği bir dünyada, değişimi algılamak ayrı mesele, yönetmek apayrı mesele
inglês | turco |
---|---|
world | dünyada |
rapidly | hızla |
managing | yönetmek |
different | bir |
EN COVID-19, which spread rapidly from China to the whole world in January, changed all predictions and plans radically
TR Ocak ayında hızlı bir şekilde Çin’den tüm dünyaya yayılan Covid-19, tüm öngörüleri ve planlamaları kökten değiştirdi
inglês | turco |
---|---|
world | dünyaya |
january | ocak |
rapidly | hızlı |
and | ve |
the | şekilde |
all | tüm |
EN At Kibar Holding, one of our priorities is to expand our playing field in order to reduce global exchange risks as well as the rapidly changing political and economic risks.
TR Kibar Holding olarak dünya genelinde karşılaştığımız kur riskini azaltmak, hızlı değişen politik ve ekonomik riskleri bertaraf etmek için oyun alanımızı genişletmek önceliklerimiz arasında.
inglês | turco |
---|---|
kibar | kibar |
global | dünya |
risks | riskleri |
political | politik |
economic | ekonomik |
holding | holding |
rapidly | hızlı |
at | de |
of | in |
and | ve |
reduce | azaltmak |
the | arasında |
EN Our company is developing rapidly. We often initiate new projects.
TR Şirketimiz hızlı bir şekilde büyüyor. Sık sık yeni projeleri hayata geçiriyoruz.
inglês | turco |
---|---|
new | yeni |
projects | projeleri |
rapidly | hızlı |
is | bir |
often | sık |
EN Rapidly stage devices to earn the benefits of your investment sooner.
TR Yatırımınızdan daha kısa sürede faydalanabilmek için cihazları hızla devreye sokun.
inglês | turco |
---|---|
rapidly | hızla |
devices | cihazlar |
investment | yatırım |
of | in |
to | için |
EN Our flexible suite of innovative and integrated supply chain solutions is designed to help your business adapt quickly to rapidly changing retail trends
TR Yenilikçi ve entegre tedarik zinciri çözümlerinden oluşan esnek paketimiz, şirketinizin hızla değişen perakende trendlerine derhal uyum sağlamasına yardımcı olacak şekilde tasarlanmıştır
inglês | turco |
---|---|
flexible | esnek |
innovative | yenilikçi |
integrated | entegre |
supply | tedarik |
chain | zinciri |
is | olacak |
help | yardımcı |
business | iş |
retail | perakende |
suite | en |
quickly | hızla |
designed | tasarlanmış |
and | ve |
EN The city which did not have a bright life in the Hellenistic period was rapidly developed in the Roman period with some privileges, marble quarries and quality
TR Helenistik dönemde parlak bir yaşamı olmayan kent Roma döneminde bazı imtiyazlarla, mermer ocaklarının yakınında ve kaliteli olmasıyla hızla gelişmiştir
inglês | turco |
---|---|
city | kent |
bright | parlak |
life | yaşam |
rapidly | hızla |
developed | gelişmiş |
quality | kaliteli |
and | ve |
some | bazı |
have | ya |
a | bir |
period | döneminde |
in | yakınında |
the | olmayan |
EN Learn to more rapidly and reliably build and deliver products using AWS.
TR AWS'yi kullanarak ürünleri daha hızlı ve güvenilir bir şekilde oluşturup teslim etmeyi öğrenin.
inglês | turco |
---|---|
deliver | teslim |
rapidly | hızlı |
products | ürünleri |
using | kullanarak |
EN Keeping functions stateless enables AWS Lambda to rapidly launch as many copies of the function as needed to scale to the rate of incoming events
TR İşlevlerin durum bilgisine sahip olmaması, AWS Lambda’nın gelen olayların hızına göre ölçeklendirme gerçekleştirme amacıyla işlevin çok sayıda kopyasını hızlı bir şekilde başlatmasını sağlar
inglês | turco |
---|---|
enables | sağlar |
aws | aws |
rapidly | hızlı |
the | şekilde |
as | göre |
to | sahip |
events | olayları |
EN Preferred service for all vSphere workloads to rapidly extend and migrate to the cloud
TR Hızlı bir şekilde genişletmek ve buluta geçmek üzere tüm vSphere iş yüklerine yönelik tercih edilen hizmet
inglês | turco |
---|---|
service | hizmet |
rapidly | hızlı |
and | ve |
the | şekilde |
all | tüm |
EN Preferred service for all vSphere workloads to rapidly extend and migrate to the cloud.
TR Hızlı bir şekilde genişletmek ve buluta geçmek üzere tüm vSphere iş yüklerine yönelik tercih edilen hizmet.
inglês | turco |
---|---|
service | hizmet |
rapidly | hızlı |
and | ve |
the | şekilde |
all | tüm |
EN Innovate faster, rapidly transition to the cloud, and work securely from any location with the full range of 200+ AWS services
TR 200’den fazla AWS hizmet yelpazesi ile daha hızlı bir şekilde buluta geçiş yapın ve her yerden güvenli bir şekilde çalışın
inglês | turco |
---|---|
transition | geçiş |
aws | aws |
services | hizmet |
faster | hızlı |
securely | güvenli bir şekilde |
and | ve |
to | yapın |
the | şekilde |
of | her |
EN Yet another automaker realizes it must transform rapidly to remain consequential.
TR Araçlarda bazı güzel donanımlar mecburiyetten dolayı çıkarılıyor.
inglês | turco |
---|---|
to | bazı |
EN Worse, lost revenue can grow rapidly, if the expired certificate prevents transactions from being processed.
TR Daha kötüsü, kaybedilen gelir hızla artabilir, eğer süresi dolan sertifika işlemlerin işlenmesini engelliyorsa tabi.
inglês | turco |
---|---|
revenue | gelir |
rapidly | hızla |
if | eğer |
certificate | sertifika |
transactions | işlemlerin |
the | daha |
EN Rapidly stage devices to earn the benefits of your investment sooner.
TR Yatırımınızdan daha kısa sürede faydalanabilmek için cihazları hızla devreye sokun.
inglês | turco |
---|---|
rapidly | hızla |
devices | cihazlar |
investment | yatırım |
of | in |
to | için |
EN Especially, the metallic fan base is engineered with small radial gaps that allow heat to be transferred rapidly to the rotating metallic fan
TR Özellikle metal fan tabanı, ısının hızla dönen metalik fana aktarılmasını sağlayan küçük radyal boşluklarla üretilmiştir
inglês | turco |
---|---|
fan | fan |
small | küçük |
rapidly | hızla |
base | tabanı |
EN Especially, the radial arrangement with 119 fin design can minimize the gap between the fan and the fins, thus, hot air can be exhausted more rapidly and efficiently.
TR Özellikle 119 kanatçık tasarımlı dairesel düzenleme, fan ve kanatçıklar arasındaki boşluğu en aza indirebilir, böylece sıcak hava daha hızlı ve verimli bir şekilde dışarı atılabilir.
inglês | turco |
---|---|
fan | fan |
thus | böylece |
hot | sıcak |
efficiently | verimli |
rapidly | hızlı |
air | hava |
and | ve |
the | şekilde |
more | daha |
between | arasındaki |
EN Mainz-based start-up Biontech has rapidly become a global player and synonymous with the fight against coronavirus.
TR Merkezi Mainz kentinde olan startup kuruluşu Biontech çok kısa sürede bir küresel aktör ve korona ile mücadelenin eş anlamlı sözcüğü haline geldi.
inglês | turco |
---|---|
global | küresel |
coronavirus | korona |
start | startup |
and | ve |
with | ile |
EN This is a result of the rapidly increasing demand for computing power
TR Bu süratle artan bilgisayar gücü ihtiyacından kaynaklanıyor
inglês | turco |
---|---|
increasing | artan |
computing | bilgisayar |
this | bu |
power | gücü |
EN We have received support from the Bundeswehr, so-called containment scouts and medical students to identify chains of infection more rapidly
TR Enfeksiyon zincirini hızla tanımlayabilmek için Alman Silahlı Kuvvetleri’nden, Robert Koch Enstitüsü’nün “containment scout” olarak adlandırılan destek personelinden ve tıp öğrencilerinden destek alıyoruz
inglês | turco |
---|---|
support | destek |
medical | tıp |
rapidly | hızla |
of | in |
and | ve |
EN The number of foreign doctors working in German hospitals has been increasing rapidly for years
TR Alman hastanelerinde çalışan yabancı doktorların sayısı yıllardan beri hızla büyüyor
inglês | turco |
---|---|
rapidly | hızla |
foreign | yabancı |
EN Public awareness of this problem is growing, as evidenced by the NdM’s rapidly growing membership. What are the reasons?
TR Bu konuya yönelik toplumsal bilincin arttığını NdM’nin üye sayısındaki hızlı artışta da görmek mümkün. Bu yükselişin nedeni ne?
inglês | turco |
---|---|
rapidly | hızlı |
this | bu |
what | ne |
of | yönelik |
EN If you are looking for a job, want to grow together with a rapidly increasing B2B provider of live-games, and become a part of huge friendly team, you're welcome!
TR Bir iş arıyorsanız, hızlı büyüyen bir B2B canlı oyun sağlayıcısı ile büyümek ve büyük bir arkadaş canlısı ekibin parçası olmak istiyorsanız, o zaman hoş geldiniz!
inglês | turco |
---|---|
huge | büyük |
if you are looking | arıyorsanız |
rapidly | hızlı |
live | canlı |
team | zaman |
friendly | hoş |
provider | sağlayıcısı |
and | ve |
welcome | geldiniz |
a | oyun |
to | olmak |
EN That is important, because as with other emerging technology, standards, capabilities, tools, and connections are changing rapidly
TR Bu önemlidir çünkü diğer yeni teknolojilerde olduğu gibi standartlar, kabiliyetler, aletler ve bağlantılar hızla değişmektedir
inglês | turco |
---|---|
is | olduğu |
other | diğer |
standards | standartlar |
tools | aletler |
rapidly | hızla |
important | önemlidir |
and | ve |
because | çünkü |
as | gibi |
EN Edge standards and devices are changing rapidly
TR Edge standartları ve cihazları hızla değişiyor
inglês | turco |
---|---|
and | ve |
devices | cihazlar |
rapidly | hızla |
edge | edge |
standards | standartları |
EN Whether you?re just getting started or rapidly scaling your network, edge computing can help you deliver an exceptional experience with minimal latency
TR İster yeni başlıyor olun ister ağınızı hızla ölçeklendiriyor olun, edge bilişim minimum gecikme süresiyle olağanüstü bir deneyim sunmanıza yardımcı olabilir
inglês | turco |
---|---|
rapidly | hızla |
network | ağı |
can | olabilir |
experience | deneyim |
minimal | minimum |
latency | gecikme |
re | yeni |
edge | edge |
help | yardımcı |
whether | olun |
exceptional | bir |
EN Emergency Services: When incidents occur, they need to be rapidly resolved
TR Acil Durum Servisleri: Olaylar meydana geldiğinde, bunların hızlı bir şekilde çözülmesi gerekir
inglês | turco |
---|---|
emergency | acil durum |
occur | meydana |
services | servisleri |
rapidly | hızlı |
when | şekilde |
to | bir |
EN As AI adoption rapidly increases, it’s critical that AI ethics progress from abstract theories to concrete practices.
TR Yapay zeka kullanımı hızla artarken, yapay zeka etiğinin soyut teorilerden somut uygulamalara doğru ilerlemesi çok önemlidir.
inglês | turco |
---|---|
rapidly | hızla |
abstract | soyut |
concrete | somut |
to | doğru |
EN Needs a few improvements in the website audit, but improvements are coming rapidly, the developers and the product management are really responsive to the customers and new features are launched often
TR Web sitesi denetiminde birkaç iyileştirmeye ihtiyaç var, ancak iyileştirmeler hızla geliyor, geliştiriciler ve ürün yönetimi müşterilere karşı gerçekten duyarlı ve yeni özellikler sık sık piyasaya sürülüyor
inglês | turco |
---|---|
improvements | iyileştirmeler |
coming | geliyor |
rapidly | hızla |
developers | geliştiriciler |
really | gerçekten |
customers | müşterilere |
new | yeni |
responsive | duyarlı |
features | özellikler |
needs | ihtiyaç |
and | ve |
management | yönetimi |
product | ürün |
often | sık |
a | birkaç |
EN The food industry is rapidly evolving
TR Gıda endüstrisi hızla gelişiyor
inglês | turco |
---|---|
food | gıda |
industry | endüstrisi |
rapidly | hızla |
EN Food systems account for over one-third of greenhouse gas emissions.4 The emissions produced by the processes involved in producing and delivering food are increasing rapidly.
TR Gıda sistemleri, sera gazı emisyonlarının üçte birinden fazlasını oluşturuyor.4 Gıda üretimi ve dağıtımıyla ilgili süreçlerin ürettiği emisyonların miktarı hızla artıyor.
inglês | turco |
---|---|
food | gıda |
systems | sistemleri |
greenhouse | sera |
gas | gaz |
processes | süreçlerin |
rapidly | hızla |
the | fazlasını |
in | da |
and | ve |
emissions | emisyonlarını |
of | nın |
EN South Korea has rapidly developed its industry and has been able to export various industrial products
TR Güney Kore dışarıdan sağladığı kredilerle sanayisini hızla geliştirmiş ve çeşitli sanayi ürünleri ihraç edecek duruma gelmiştir
inglês | turco |
---|---|
south | güney |
korea | kore |
rapidly | hızla |
various | çeşitli |
products | ürünleri |
and | ve |
to | e |
industrial | sanayi |
EN In this rapidly evolving world, staying updated is essential
TR Hızla gelişen bu dünyada, güncel kalmak esastır
EN use the Services in any manner that could interfere with, disrupt, negatively affect or inhibit other users from fully enjoying our services or that could damage, disable, overburden or impair the functioning of our services in any manner;
TR diğer kullanıcılarımızın hizmetlerimizi tamamen kullanabilmesine müdahale edebilecek, hizmetleri devre dışı bırakabilecek, yoğun yüke maruz kalmalarına neden olabilecek veya bunları bozabilecek şekilde kullanmak;
inglês | turco |
---|---|
could | olabilecek |
other | diğer |
of | ın |
our services | hizmetlerimizi |
fully | tamamen |
services | hizmetleri |
or | veya |
users | kullanıcılar |
Mostrando 50 de 50 traduções