EN Astigmatism usually is caused by the cornea being more curved in one meridian than others. (In other words, it's shaped somewhat like an American football rather than a baseball).
"rather than duplicated" em inglês pode ser traduzido nas seguintes palavras/frases turco:
EN Astigmatism usually is caused by the cornea being more curved in one meridian than others. (In other words, it's shaped somewhat like an American football rather than a baseball).
TR Astigmatizm genellikle kornean?n bir meridyende di?erlerinden daha e?ik olmas?ndan kaynaklan?r. (Ba?ka bir deyi?le, bir beysbol topu yerine bir Amerikan futbolu topu ?eklindedir).
inglês | turco |
---|---|
american | amerikan |
usually | genellikle |
a | bir |
more | daha |
EN They are recorded, encrypted and duplicated on the public blockchain, where all participants can see market activity
TR Açık blockchainlerin üzerine kaydedilir, şifrelenir ve kopyalanır, böylece piyasa hareketleri tüm kullanıcılar tarafından görülebilir.
inglês | turco |
---|---|
encrypted | şifrelenir |
all | tüm |
and | ve |
market | piyasa |
on | açık |
EN They are recorded, encrypted and duplicated on the public blockchain, where all participants can see market activity
TR Açık blockchainlerin üzerine kaydedilir, şifrelenir ve kopyalanır, böylece piyasa hareketleri tüm kullanıcılar tarafından görülebilir.
inglês | turco |
---|---|
encrypted | şifrelenir |
all | tüm |
and | ve |
market | piyasa |
on | açık |
EN PHP supports > (bigger than), >= (bigger than or equal to), == (equal), != (not equal), < (smaller than) and <= (smaller than or equal to)
TR PHP > (büyüktür), >= (büyüktür ya da eşittir), == (eşittir), != (eşit değildir), < (küçüktür) ve <= (küçüktür ya da eşittir) gösterimlerini destekler
inglês | turco |
---|---|
php | php |
supports | destekler |
to | e |
not | değildir |
and | ve |
equal | eşit |
EN It means that we often end up treating people and situations based on unconscious generalizations and preconceptions rather than using a set of objective qualitative or quantitative parameters.
TR Yani insanlar ve durumlara nesnel veya nicel parametreler yerine genelde bilinçsiz genellemeler ve peşin hükümlerle yaklaşırız.
inglês | turco |
---|---|
often | genelde |
unconscious | bilinçsiz |
and | ve |
people | insanlar |
or | veya |
of | in |
that | yani |
EN Now you can copy a part of the highlighted URL of incoming messages rather than the whole URL.
TR Artık, gelen iletilerin vurgulanan URL'sinin bir kısmını, URL'nin tamamı yerine kopyalayabilirsiniz.
inglês | turco |
---|---|
a | bir |
EN Computers on the network cooperate rather than compete
TR Ağdaki bilgisayarlar yarışmaktan ziyade birbirleri ile işbirliği içindedir
inglês | turco |
---|---|
computers | bilgisayarlar |
network | ağ |
rather | ziyade |
the | ile |
EN We enable you to make intelligent creative decisions based on opportunity rather than fortuity.
TR Biz, size tesadüften daha çok fırsata dayanan zekice ve yaratıcı kararlar vermenize yardımcı olmaya çalışıyoruz.
inglês | turco |
---|---|
we | biz |
decisions | kararlar |
based on | dayanan |
creative | yaratıcı |
you | ve |
EN Rather than how to spend money, we advise clients how to make money, using digitalization as a top-line growth driver.
TR COVID-19 pandemisi dünya genelinde tüm ekonomileri etkiledi.
inglês | turco |
---|---|
to | tüm |
EN Sonix uses the latest AI-technologies to convert audio to text so you can focus deriving insights rather than transcribing your audio or video interviews.
TR Sonix, sesi metne dönüştürmek için en son yapay zeka teknolojilerini kullanır, böylece ses veya video görüşmelerinizi transkripsiyon yapmak yerine türetilen içgörülere odaklanabilirsiniz.
inglês | turco |
---|---|
uses | kullanır |
focus | odaklanabilirsiniz |
video | video |
interviews | görüşmelerinizi |
sonix | sonix |
latest | en |
the latest | son |
text | metne |
transcribing | transkripsiyon |
or | veya |
EN With Sonix you can focus on assimilating key data points and synthesizing information rather than spending time transcribing.
TR Sonix ile anahtar veri noktalarını asimile etmeye ve zaman transkripsiyonu yapmak yerine bilgileri sentezlemeye odaklanabilirsiniz.
inglês | turco |
---|---|
sonix | sonix |
focus | odaklanabilirsiniz |
key | anahtar |
transcribing | transkripsiyonu |
data | veri |
information | bilgileri |
time | zaman |
and | ve |
with | ile |
EN Would you rather connect to your phone than to other people or yourself?
TR Telefonunuza bağlanmayı diğer insanlara mı yoksa kendinize mi tercih edersiniz?
inglês | turco |
---|---|
you | edersiniz |
people | insanlara |
or | yoksa |
other | diğer |
EN Tradition 11: Our public relations policy is based on attraction rather than promotion; we need always maintain personal anonymity at the level of press, radio, films, television, and other public media of communication.
TR Gelenek 11: Halkla ilişkiler politikamız tanıtımdan çok cazibeye dayanmaktadır; basın, radyo, filmler, televizyon ve diğer kamusal iletişim araçları düzeyinde her zaman kişisel anonimliği korumamız gerekir.
inglês | turco |
---|---|
tradition | gelenek |
public | kamusal |
need | gerekir |
level | düzeyinde |
films | filmler |
television | televizyon |
radio | radyo |
other | diğer |
press | basın |
communication | iletişim |
of | her |
and | ve |
always | her zaman |
personal | kişisel |
EN In reaching out to a member who has acted inappropriately, it can be helpful to address them face-to-face or over the phone, rather than through text message, as this tends to help avoid miscommunication
TR Uygunsuz davranan bir üyeye ulaşırken, yanlış iletişimi önlemeye yardımcı olacağından, kısa mesaj yerine yüz yüze veya telefonla konuşmak yardımcı olabilir
inglês | turco |
---|---|
inappropriately | uygunsuz |
message | mesaj |
member | üyeye |
face | yüz |
be | olabilir |
help | yardımcı |
or | veya |
EN Philosophically, we wanted to use more of our budget to compensate our agents rather than spend time and money on marketing materials
TR Pazarlama materyallerine zaman ve para harcamak yerine, bütçemizi daha çok acentalarımız için kullanmayı önceliyoruz
inglês | turco |
---|---|
time | zaman |
marketing | pazarlama |
of | in |
and | ve |
to | için |
more | daha |
EN With our chatbot framework, start to offer customers and leads an instant support when they face a need of urgency rather than few days later, after fulfilling your good old form
TR Chatbot çerçevemiz ile, eski güzel formunuzu yerine getirdikten sonra, birkaç gün sonra değil, acil bir ihtiyaçla karşılaştıklarında müşterilere ve liderlere anında destek sunmaya başlayın
inglês | turco |
---|---|
chatbot | chatbot |
customers | müşterilere |
instant | anında |
need | ihtiyaç |
good | güzel |
old | eski |
start | başlayın |
support | destek |
and | ve |
a | birkaç |
days | gün |
EN When your customers would rather have you do it for them, Crisp lets you co-browse with your website visitor without any other plugin than our live chat software
TR Müşterileriniz sizin için bunu yapmanızı tercih ettiğinde, Crisp, canlı sohbet yazılımımız dışında herhangi bir eklenti olmadan web sitenizin ziyaretçisiyle birlikte gezinmenize olanak tanır
inglês | turco |
---|---|
crisp | crisp |
website | web |
plugin | eklenti |
live | canlı |
your website | sitenizin |
chat | sohbet |
software | yazılım |
any | herhangi |
without | olmadan |
your | sizin |
it | bunu |
EN Rather than having all your docs jumbled together, sort everything into clearly separated categories within your company.
TR Tüm dokümanlarınızı birbirine karıştırmak yerine, şirketinizde her şeyi açıkça ayrılmış kategorilere ayırın.
inglês | turco |
---|---|
clearly | açıkça |
all | tüm |
everything | şeyi |
EN To improve performance, AWS Lambda may choose to retain an instance of your function and reuse it to serve a subsequent request, rather than creating a new copy
TR AWS Lambda, performansı artırmak için yeni bir kopya oluşturmak yerine işlevinizin bulunduğu bulut sunucusunu tutarak daha sonra yapılan bir isteği yanıtlamak için yeniden kullanabilir
inglês | turco |
---|---|
aws | aws |
lambda | lambda |
request | isteği |
creating | oluşturmak |
of | in |
a | bir |
new | yeni bir |
to | için |
improve | daha |
EN Rather than apply brute computing force, Mina uses advanced cryptography and recursive zk-SNARKs to deliver true decentralization at scale.
TR Mina, salt hesaplama gücü kullanmak yerine gelişmiş kriptografi ve tekrarlı zk-SNARK'lar ile ölçeklendirebilir merkeziyetsizlik sunuyor.
inglês | turco |
---|---|
computing | hesaplama |
cryptography | kriptografi |
deliver | sunuyor |
mina | mina |
advanced | gelişmiş |
and | ve |
to | ile |
EN But rather than apply brute computing force, Mina uses advanced cryptography and recursive zk-SNARKs.
TR Mina, salt bilgisayar gücü kullanmak yerine gelişmiş kriptografi ve yenilenen zk-SNARKlar ile bu hedefleri gerçekleştirir.
inglês | turco |
---|---|
computing | bilgisayar |
cryptography | kriptografi |
mina | mina |
advanced | gelişmiş |
and | ve |
EN The sound should be perceived as the origin of the goods that the sound mark is used on, rather than a technical and functional element for the goods.
TR Sesin, tescile konu edilen mallar bakımından teknik ve işlevsel bir unsur olarak değil ticari kaynak gösteren bir işaret olarak algılanması gerekmektedir.
inglês | turco |
---|---|
origin | kaynak |
technical | teknik |
functional | işlevsel |
and | ve |
the | değil |
a | bir |
EN Motto is a vital element of your corporate culture. Rather than boosting sales, its main goal is to build your team spirit.
TR Motto kurumsal kültürünüzün hayati bir unsurudur. Satışları artırmaktan ziyade esas amacınızı ve takım ruhunuzu oluşturmaktır.
inglês | turco |
---|---|
vital | hayati |
corporate | kurumsal |
rather | ziyade |
goal | amacı |
team | takım |
your | ve |
culture | kültür |
sales | satış |
a | bir |
EN People remember 55% more information when they see it in a visual rather than hearing it. Turning dense data or complex information into easily digestible infographics helps make a lasting impression.
TR Duymaya kıyasla, insanların görerek öğrendikleri bilgileri hatırlama oranı %55 daha fazladır. Yoğun veriyi ve karmaşık bilgileri, kolaylıkla anlaşılabilen infografiklere dönüştürerek daha çarpıcı bir sunum ortaya çıkarırsınız.
inglês | turco |
---|---|
complex | karmaşık |
easily | kolaylıkla |
people | insanlar |
more | daha |
information | bilgileri |
a | bir |
they | ve |
EN Why ? Simply because we consider that when it’s possible (which is the case right now), it’s better to be self-financing rather than to be dependent on an investor.
TR Peki neden böyle? Basitçe anlatmak gerekirse, mümkün olan durumlarda (ki şu an öyle) bir yatırımcıya bağımlı olmadan kendi kendini finanse eden bir sistemin daha iyi olduğunu düşünüyoruz.
inglês | turco |
---|---|
simply | basitçe |
self | kendini |
possible | mümkün |
is | olduğunu |
better | daha iyi |
why | neden |
EN Focus on engaging top talent creatively rather than on the grunt work that slows you down. monday.com makes it easy to stay on top of potential candidates with automatic reminders.
TR Sizi yavaşlatan işlerden ziyade en iyi yetenekleri yaratıcı bir şekilde etkilemeye odaklanın. Monday.com otomatik hatırlatıcılarla potansiyel adayları takip etmeyi kolaylaştırır.
inglês | turco |
---|---|
focus | odaklanın |
rather | ziyade |
work | iş |
potential | potansiyel |
automatic | otomatik |
stay | takip |
easy | kolaylaştırır |
the | şekilde |
top | en |
of | sizi |
EN Connect WhatsApp to Jivo to process requests faster, monitor their progress, and store all messages in the customer card rather than on employees' phones.
TR Sorulara daha hızlı dönmek, süreçleri takip etmek ve tüm konuşmaları çalışanlarınızın telefonları yerine yönetilebilir bir arşivde saklamak için WhatsApp'ı Jivo'ya bağlayın.
inglês | turco |
---|---|
monitor | takip |
store | saklamak |
phones | telefonlar |
faster | hızlı |
and | ve |
all | tüm |
EN Motto is a vital element of your corporate culture. Rather than boosting sales, its main goal is to build your team spirit.
TR Motto kurumsal kültürünüzün hayati bir unsurudur. Satışları artırmaktan ziyade esas amacınızı ve takım ruhunuzu oluşturmaktır.
inglês | turco |
---|---|
vital | hayati |
corporate | kurumsal |
rather | ziyade |
goal | amacı |
team | takım |
your | ve |
culture | kültür |
sales | satış |
a | bir |
EN Computers on the network cooperate rather than compete
TR Ağdaki bilgisayarlar yarışmaktan ziyade birbirleri ile işbirliği içindedir
inglês | turco |
---|---|
computers | bilgisayarlar |
network | ağ |
rather | ziyade |
the | ile |
EN To improve performance, AWS Lambda may choose to retain an instance of your function and reuse it to serve a subsequent request, rather than creating a new copy
TR AWS Lambda, performansı artırmak için yeni bir kopya oluşturmak yerine işlevinizin bulunduğu bulut sunucusunu tutarak daha sonra yapılan bir isteği yanıtlamak için yeniden kullanabilir
inglês | turco |
---|---|
aws | aws |
lambda | lambda |
request | isteği |
creating | oluşturmak |
of | in |
a | bir |
new | yeni bir |
to | için |
improve | daha |
EN Rather than the traditional data center conducting periodic inventories and "point-in-time" audits, AWS customers have the ability to conduct audits on a continual basis
TR Düzenli aralıklarla envanter çalıştıran ve "zamanın belirli bir noktasında" denetimler yapan geleneksel veri merkezleri yerine, AWS müşterileri sürekli olarak denetim yürütme becerisine sahip olur
inglês | turco |
---|---|
traditional | geleneksel |
data | veri |
aws | aws |
customers | müşterileri |
and | ve |
EN Focus on engaging top talent creatively rather than on the grunt work that slows you down. monday.com makes it easy to stay on top of potential candidates with automatic reminders.
TR Sizi yavaşlatan işlerden ziyade en iyi yetenekleri yaratıcı bir şekilde etkilemeye odaklanın. Monday.com otomatik hatırlatıcılarla potansiyel adayları takip etmeyi kolaylaştırır.
inglês | turco |
---|---|
focus | odaklanın |
rather | ziyade |
work | iş |
potential | potansiyel |
automatic | otomatik |
stay | takip |
easy | kolaylaştırır |
the | şekilde |
top | en |
of | sizi |
EN Unlike switch, the comparison is an identity check (===) rather than a weak equality check (==)
TR switch aksine, karşılaştırma zayıf bir eşitlik denetiminden (==) ziyade bir özdeşlik denetimidir (===)
inglês | turco |
---|---|
unlike | aksine |
comparison | karşılaştırma |
rather | ziyade |
weak | zayıf |
switch | switch |
a | bir |
EN Rather than apply brute computing force, Mina uses advanced cryptography and recursive zk-SNARKs to deliver true decentralization at scale.
TR Mina, salt hesaplama gücü kullanmak yerine gelişmiş kriptografi ve tekrarlı zk-SNARK'lar ile ölçeklendirebilir merkeziyetsizlik sunuyor.
inglês | turco |
---|---|
computing | hesaplama |
cryptography | kriptografi |
deliver | sunuyor |
mina | mina |
advanced | gelişmiş |
and | ve |
to | ile |
EN But rather than apply brute computing force, Mina uses advanced cryptography and recursive zk-SNARKs.
TR Mina, salt bilgisayar gücü kullanmak yerine gelişmiş kriptografi ve yenilenen zk-SNARKlar ile bu hedefleri gerçekleştirir.
inglês | turco |
---|---|
computing | bilgisayar |
cryptography | kriptografi |
mina | mina |
advanced | gelişmiş |
and | ve |
EN From the front, the S6 is the spitting image of the earlier Galaxy S5, but Samsung opted for a Gorilla Glass back rather than plastic, as well as an aluminum bezel
TR Önden bakıldığında S6, bir önceki model Galaxy S5’in aynısı gibi görünür, ama Samsung, alüminyum çerçevenin yanı sıra plastikten ziyade Gorilla Glass'ı tercih etmiştir
inglês | turco |
---|---|
s | s |
rather | ziyade |
aluminum | alüminyum |
galaxy | galaxy |
but | ama |
samsung | samsung |
a | bir |
EN The sound should be perceived as the origin of the goods that the sound mark is used on, rather than a technical and functional element for the goods.
TR Sesin, tescile konu edilen mallar bakımından teknik ve işlevsel bir unsur olarak değil ticari kaynak gösteren bir işaret olarak algılanması gerekmektedir.
inglês | turco |
---|---|
origin | kaynak |
technical | teknik |
functional | işlevsel |
and | ve |
the | değil |
a | bir |
EN At the same time there is an opposite trend, with people attempting to generate as little waste as possible by buying directly from producers, using fabric rather than plastic bags, and establishing a compost heap in the garden
TR Aynı zamanda mümkün olduğunca az çöp üretmeye, doğrudan pazarlamacıdan alışveriş yapmaya, naylon poşet yerine bez torba kullanmaya ve bahçede bir gübrelik oluşturmaya çalışan bir karşı hareket var
inglês | turco |
---|---|
little | az |
possible | mümkün |
directly | doğrudan |
waste | çöp |
time | zamanda |
and | ve |
with | kullanmaya |
to | karşı |
the | aynı |
same | bir |
EN Cook yourself rather than order food: Ordering takeaway food produces large amounts of waste – pasta is delivered in polystyrene packaging along with disposable cutlery and napkins
TR Yemek sipariş etme, kendin pişir: Styropor paket içinde makarna, bunun yanında bir defa kullanılan çatal bıçak ve kağıt peçeteler; evlere servis edilen yemekler bol miktarda çöp üretiyor
inglês | turco |
---|---|
food | yemek |
waste | çöp |
and | ve |
order | sipariş |
in | içinde |
EN Furthermore, in the digitalised world industry has to change over to selling the function rather than the machine.
TR Ayrıca dijitalleşen dünyada üretim sektörünün, makinelerin kendisi yerine kullanım hakkını ürün olarak sunmaya başlaması gerek.
inglês | turco |
---|---|
world | dünyada |
industry | sektör |
to | ayrıca |
over | en |
the | olarak |
EN Meanwhile, 83 per cent of people in Germany like to eat regionally grown apples rather than those from further afield.
TR Gelinen noktada Almanya’daki insanların yüzde 83’ü, uzun mesafelerden getirilen elma yerine bölgede yetiştirilen elmayı almayı tercih ediyor.
inglês | turco |
---|---|
per cent | yüzde |
people | insanlar |
of | yerine |
EN Making reservations rather than spontaneous trips
TR Kısa vadede karar verilen seyahatler yerine rezervasyon
EN You want tension rather than relaxation? From canyoning in the Allgäu Starzlachklamm to skiing and snowboarding in the Alps, there is something for every adventure vacationer
TR Dinginlik değil de gerilim mi tercih edersiniz? Allgäuer Starzlachklamm bölgesinde kanyon gezisinden Alplerde kayak ve snowboard yapmaya kadar uzanan her macera tatilcisine hitap eden sunular var
inglês | turco |
---|---|
and | ve |
want | var |
the | değil |
to | her |
EN And under no circumstances should you venture into an office in Bulgaria in an Anzug, because rather than denoting a stylish suit, it means a plain tracksuit.
TR Bulgaristan’da kesinlikle giyip „Anzug“ ofise gitmemen gerekir, çünkü orada bu kelime “takım elbise“ değil, “eşofman” anlamına gelir.
inglês | turco |
---|---|
should | gerekir |
means | anlamına |
you | bu |
EN Teaching in the modern world: tablets rather than blackboards.
TR Çağdaş dersler: Kara tahta yerine tablet bilgisayar.
inglês | turco |
---|---|
tablets | tablet |
in | da |
the | yerine |
EN Apps: tablets rather than blackboards
TR Uygulamalar: Kara tahta yerine tablet bilgisayar
inglês | turco |
---|---|
apps | uygulamalar |
tablets | tablet |
EN According to a survey by the dpa news agency, many employees now find it perfectly natural to participate in virtual meetings rather than business trips, and numerous companies also want to reduce the amount of business travel after the pandemic
TR Haber ajansı dpa’nın bir soruşturmasına göre pek çok çalışan iş seyahatleri yerine sanal toplantıları şimdilerde artık gayet doğal görüyor ve çok sayıda firma pandemi sonrasında da iş seyahatlerini azaltmak istiyor
inglês | turco |
---|---|
news | haber |
agency | ajans |
natural | doğal |
virtual | sanal |
companies | firma |
want | istiyor |
pandemic | pandemi |
employees | çalışan |
many | pek |
in | da |
meetings | toplantıları |
and | ve |
a | sayıda |
reduce | azaltmak |
amount | bir |
by | göre |
EN Pia Dietz says she has noticed over the past few weeks that the parties are spending far more time putting each other down rather than emphasizing their own strengths
TR Son haftalarda Pia’nın dikkatini çeken bir gelişme, partilerin kendi güçlü yanlarına odaklanmak yerine birbirlerini daha sık kötülüyor olmaları olmuş
inglês | turco |
---|---|
she | bir |
other | son |
more | daha |
EN Rather than how to spend money, we advise clients how to make money, using digitalization as a top-line growth driver.
TR COVID-19 pandemisi dünya genelinde tüm ekonomileri etkiledi.
inglês | turco |
---|---|
to | tüm |
EN As a consequence, these firms would prefer to process and store data at edge sites ? on-premise locations that they control ? rather than via the cloud to streamline regulatory compliance.
TR Sonuç olarak, bu firmalar düzenlemelere uyumluluğu kolaylaştırmak için verileri, bulut yerine kontrol ettikleri şirket içi konumlardaki edge tesislerde işlemeyi ve depolamayı tercih edecektir.
inglês | turco |
---|---|
prefer | tercih |
process | iş |
data | verileri |
control | kontrol |
cloud | bulut |
edge | edge |
these | bu |
and | ve |
Mostrando 50 de 50 traduções