TR En iyi çalışma atmosferi nerede, en iyi gelişme imkanlarını kim sunuyor, çalışanlar aile ile iş hayatını nerede daha iyi bağdaştırabiliyor? İki büyük değerlendirme platformu her yıl Almanya’nın en iyi işverenlerini arıyor
"daha iyi" em turco pode ser traduzido nas seguintes palavras/frases inglês:
TR En iyi çalışma atmosferi nerede, en iyi gelişme imkanlarını kim sunuyor, çalışanlar aile ile iş hayatını nerede daha iyi bağdaştırabiliyor? İki büyük değerlendirme platformu her yıl Almanya’nın en iyi işverenlerini arıyor
EN Where is the best working atmosphere, who offers the best opportunities for development, where can employees best reconcile work and family life? Every year two major rating platforms seek out Germany’s best employers
turco | inglês |
---|---|
nerede | where |
gelişme | development |
sunuyor | offers |
çalışanlar | employees |
aile | family |
büyük | major |
yıl | year |
almanya | germany |
hayatı | life |
TR Dura-Kote daha uzun ömür, daha düşük değişim maliyeti ve daha iyi bir görünüm sağlamak amacıyla çelik adaptörlere korozyona karşı daha iyi koruma sunan yenilikçi bir kaplama teknolojisidir
EN Dura-Kote is an innovative plating technology for steel adaptors, offering more corrosive protection for longer life, lower replacement costs and improved appearance
turco | inglês |
---|---|
maliyeti | costs |
çelik | steel |
koruma | protection |
sunan | offering |
yenilikçi | innovative |
TR Daha hızlı yükleme süreleri, daha iyi kullanıcı deneyimi, daha iyi arama motoru optimizasyonu ve daha yüksek dönüşüm oranları anlamına gelir.
EN Faster load times mean better user experience, better search engine optimization, and higher conversion rates.
TR Ekibimiz, 10 yılı aşkın süredir, müşterilerimizin daha iyi iş verimliliği ve dolayısıyla daha iyi sonuçlar elde etmesini sağlayan mümkün olan en iyi hizmeti sunmayı başarmıştır.
EN For 10+ years, our team has been able to provide the best possible service that allowed our clients to achieve better work efficiency, and, consequently, better results.
turco | inglês |
---|---|
ekibimiz | our team |
verimliliği | efficiency |
ve | and |
sonuçlar | results |
elde | achieve |
sağlayan | provide |
hizmeti | service |
TR Zebra’dan istemeniz yeter: en iyi Android temelli teknoloji, en iyi hizmet, en iyi destek, en iyi çözümler. Sorunuzun cevabını burada bulamazsanız, sorunuzla ilgilenebilmemiz için bizimle iletişime geçin.
EN Ask Zebra, and you shall receive: the best Android-based technology, the best service, the best support, the best solutions. And if you don't see an answer to your question here, contact us and we'll get right on it.
turco | inglês |
---|---|
zebra | zebra |
android | android |
temelli | based |
teknoloji | technology |
burada | here |
iletişime | contact |
TR Zebra’dan istemeniz yeter: en iyi Android temelli teknoloji, en iyi hizmet, en iyi destek, en iyi çözümler. Sorunuzun cevabını burada bulamazsanız, sorunuzla ilgilenebilmemiz için bizimle iletişime geçin.
EN Ask Zebra, and you shall receive: the best Android-based technology, the best service, the best support, the best solutions. And if you don't see an answer to your question here, contact us and we'll get right on it.
turco | inglês |
---|---|
zebra | zebra |
android | android |
temelli | based |
teknoloji | technology |
burada | here |
iletişime | contact |
TR Daha iyi bir temizlik için LUNA ile birlikte kullanın! T-Sonik™ titreşimler, formülün cilde masaj yapmasına yardımcı olur, cildin daha derin bir şekilde temizlenmesini ve ürünün daha iyi emilimini sağlayarak cildinizi nemlendirir.
EN Combine with LUNA for a better cleanse! T-Sonic™ pulsations help massage the formula into the skin, allowing for a deeper cleanse and better absorption of product, leaving your skin happy and hydrated.
turco | inglês |
---|---|
luna | luna |
masaj | massage |
TR İyi haberler hızlı, kötü haberler daha hızlı duyulur. Dürüstçe iletişim kurarız. En iyi kararlar, hızlı ve mümkün olan en iyi bilgilerle alınır. Asla tek başımıza mücadele etmeyiz.
EN Good news fast, bad news faster. We communicate honestly. The best decisions are made quickly and with the best information possible. We never struggle alone.
turco | inglês |
---|---|
haberler | news |
kötü | bad |
iletişim | communicate |
kararlar | decisions |
ve | and |
mümkün | possible |
asla | never |
TR 3 CSS web sitesi şablonu, web tasarımı iş sayfası web sitesi html şablonuyla daha iyi projeler sağlar ve en iyi yeni yazarları tek sayfalık şablon metninden oluşan iyi organize edilmiş katman grupları oluşturmaya teşvik eder
EN 3 CSS website templates provide better projects with web design business page website html template and encourage top new authors to form well organized layers groups of one-page template text
turco | inglês |
---|---|
css | css |
html | html |
projeler | projects |
sağlar | provide |
ve | and |
yeni | new |
organize | organized |
grupları | groups |
teşvik | encourage |
TR Kit oluşturma: Alandan daha iyi yararlanarak, montajı basitleştirerek, eğitim taleplerini azaltarak ve daha fazlası ile üretim sürecinizi daha hızlı ve daha verimli çalışacak şekilde optimize edin.
EN Kit building: Optimize your production process to work faster and more efficiently—making better use of space, simplifying assembly, reducing training demands, and more.
turco | inglês |
---|---|
oluşturma | building |
eğitim | training |
üretim | production |
hızlı | faster |
verimli | efficiently |
TR Daha iyi gıda güvenliği protokolleri, daha verimli çalışanlar, daha mutlu konuklar ve daha karlı, sürdürülebilir bir işletme anlamına gelir.
EN Enhanced food safety protocols lead to more productive employees, more delighted guests and a more profitable, sustainable business.
turco | inglês |
---|---|
gıda | food |
güvenliği | safety |
verimli | productive |
çalışanlar | employees |
karlı | profitable |
sürdürülebilir | sustainable |
işletme | business |
TR Bundan kaçınmak ve daha iyi bir işletme barışı, daha çok istikrar ve daha az grev olmasını sağlamak için çalışanların yönetime daha fazla katılmaları amaçlanıyor.
EN The idea is that this can be achieved by involving employees in decision-making processes to a considerable extent, thereby ensuring a more peaceful working environment, greater stability and fewer strikes.
turco | inglês |
---|---|
daha az | fewer |
TR Hangi aboneliğin pazarlama ihtiyaçlarınızı daha iyi karşılayacağını daha iyi anlamak için bu sayfaya başvurabilirsiniz.
EN You can consult this page to understand better which subscription will better fit your marketing needs.
turco | inglês |
---|---|
pazarlama | marketing |
ihtiyaçları | needs |
TR Daha iyi kararlar almak, paradan tasarruf etmek ve hayatlar kurtarmak için daha iyi bilgiler.
EN Better information to drive better decisions, saving money ? and saving lives.
turco | inglês |
---|---|
kararlar | decisions |
tasarruf | saving |
bilgiler | information |
TR Daha İyi Hasta Bakımı İçin Daha İyi Bilgi İpuçları
EN Better Information Leads to Better Patient Care
turco | inglês |
---|---|
hasta | patient |
bakımı | care |
bilgi | information |
TR Bunu ise daha iyi bir ekonomik model ve daha iyi ölçeklenebilirlik ile sağlamayı planlar
EN They plan to do this by having a better economic model and higher scalability
turco | inglês |
---|---|
ekonomik | economic |
TR Daha iyi kararlar almak, paradan tasarruf etmek ve hayatlar kurtarmak için daha iyi bilgiler.
EN Better information to drive better decisions, saving money ? and saving lives.
turco | inglês |
---|---|
kararlar | decisions |
tasarruf | saving |
bilgiler | information |
TR Hangi aboneliğin pazarlama ihtiyaçlarınızı daha iyi karşılayacağını daha iyi anlamak için bu sayfaya başvurabilirsiniz.
EN You can consult this page to understand better which subscription will better fit your marketing needs.
turco | inglês |
---|---|
pazarlama | marketing |
ihtiyaçları | needs |
TR Hangi aboneliğin pazarlama ihtiyaçlarınızı daha iyi karşılayacağını daha iyi anlamak için bu sayfaya başvurabilirsiniz.
EN You can consult this page to understand better which subscription will better fit your marketing needs.
turco | inglês |
---|---|
pazarlama | marketing |
ihtiyaçları | needs |
TR Bu bağlamda projenin, pozisyonlanmış anahtar kelimelerin sayısı ile karşılaştırıldığında daha iyi hale ve daha iyi görünürlüğe sahip hale görmemiz mümkün hale gelir.
EN In this way, we can see if the project is getting better and better visibility compared to the number of positioned keywords.
turco | inglês |
---|---|
projenin | project |
anahtar | keywords |
sayısı | number |
mümkün | can |
TR Her ne kadar 71 ile 90 arasındaki puanlar çok daha iyi olsa da, bunların iyi yerine mükemmel veya olağanüstü puanlara daha yakın olduğunu iddia ediyoruz
EN While scores of 71 to 90 are far better, we’d argue that they’re closer to excellent or outstanding instead of just good
turco | inglês |
---|---|
mükemmel | excellent |
veya | or |
olağanüstü | outstanding |
TR Hatta size aklınızdakilerden daha iyi sonuç veren bir anahtar kelime bile gösterebilir! İyi bir anahtar kelime bulucu size uzun kuyruklu anahtar kelime seçeneklerini göstermekten daha fazlasını yapar
EN It may even show you a keyword that works even better than the ones you had in mind! A good keyword finder does more than just show you long-tail keyword options, though
turco | inglês |
---|---|
size | you |
bulucu | finder |
uzun | long |
seçeneklerini | options |
TR Daha iyi SEO, algoritmanın çalışma şekli nedeniyle işletmenize daha iyi yansıyacak ve düzgün çalışan web sitelerinin arama sonuçlarının en üstüne çıkmasını sağlayacaktır
EN Better SEO will reflect better on your business because of how the algorithm works, making sure that properly functioning websites make it to the top of the search results
turco | inglês |
---|---|
seo | seo |
düzgün | properly |
arama | search |
TR “Ortak hedefimiz, daha iyi veriler elde etmek için daha iyi anketler yapmaktır
EN “We have the common goal of making better surveys to get better data
TR “Ortak hedefimiz, daha iyi veriler elde etmek için daha iyi anketler yapmaktır
EN “We have the common goal of making better surveys to get better data
TR “Ortak hedefimiz, daha iyi veriler elde etmek için daha iyi anketler yapmaktır
EN “We have the common goal of making better surveys to get better data
TR “Ortak hedefimiz, daha iyi veriler elde etmek için daha iyi anketler yapmaktır
EN “We have the common goal of making better surveys to get better data
TR “Ortak hedefimiz, daha iyi veriler elde etmek için daha iyi anketler yapmaktır
EN “We have the common goal of making better surveys to get better data
TR “Ortak hedefimiz, daha iyi veriler elde etmek için daha iyi anketler yapmaktır
EN “We have the common goal of making better surveys to get better data
TR “Ortak hedefimiz, daha iyi veriler elde etmek için daha iyi anketler yapmaktır
EN “We have the common goal of making better surveys to get better data
TR “Ortak hedefimiz, daha iyi veriler elde etmek için daha iyi anketler yapmaktır
EN “We have the common goal of making better surveys to get better data
TR “Ortak hedefimiz, daha iyi veriler elde etmek için daha iyi anketler yapmaktır
EN “We have the common goal of making better surveys to get better data
TR “Ortak hedefimiz, daha iyi veriler elde etmek için daha iyi anketler yapmaktır
EN “We have the common goal of making better surveys to get better data
TR “Ortak hedefimiz, daha iyi veriler elde etmek için daha iyi anketler yapmaktır
EN “We have the common goal of making better surveys to get better data
TR “Ortak hedefimiz, daha iyi veriler elde etmek için daha iyi anketler yapmaktır
EN “We have the common goal of making better surveys to get better data
TR “Ortak hedefimiz, daha iyi veriler elde etmek için daha iyi anketler yapmaktır
EN “We have the common goal of making better surveys to get better data
TR En son bakım standartlarına dayalı olarak olası en iyi kararları verip, en iyi teşhisleri koyup, en iyi tedavi planlarını sağlayarak tutarlı bir hasta deneyimi sağlayabilirler.
EN Based on the latest standards of care they will make the best possible decisions, diagnoses and treatment plans, helping to create a consistent patient experience.
turco | inglês |
---|---|
bakım | care |
olası | possible |
kararları | decisions |
tedavi | treatment |
tutarlı | consistent |
hasta | patient |
deneyimi | experience |
standartları | standards |
TR Ne kadar iyi ve ayrıntılı veri işlerseniz, o kadar iyi sonuçlar alırsınız ve kaynağınızı o kadar iyi geliştirebilirsiniz.
EN The better and more detailed data you process, the better results you will get, and the better you can improve your resource.
turco | inglês |
---|---|
ayrıntılı | detailed |
veri | data |
sonuçlar | results |
TR İyi yönetişimi iyi işle bir tutarız. Sürdürülebilir bir iş kurmak, İYİ OLANI KORUR™ marka vaadimizi yerine getirmek ve itibarımızı korumak açısından son derece önemlidir.
EN We equate good governance with good business. It is essential to building a sustainable business, delivering on our brand promise – PROTECTS WHAT’S GOOD™ – and safeguarding our reputation.
turco | inglês |
---|---|
iyi | good |
sürdürülebilir | sustainable |
korur | protects |
TR Bunlar müşterilerinizle daha iyi ilişkileri kurmanıza, daha çok trafik oluşturmanıza ve daha çok para kazanmanıza yardımcı olur
EN It can help you generate more traffic, build relationships with your customers, and make lots of money
turco | inglês |
---|---|
bunlar | it |
müşterilerinizle | with your customers |
trafik | traffic |
ve | and |
olur | can |
TR Daha düşük gecikme süresi, %19'a kadar daha iyi performans, %20 daha düşük maliyet ve şu anda AWS'de bulunan en yüksek güç verimliliği ile Graviton2 işlevleri, görev açısından kritik öneme sahip sunucusuz uygulamaları destekleyebilir
EN With lower latency, up to 19% better performance, a 20% lower cost, and the highest power-efficiency currently available at AWS, Graviton2 functions can power mission critical serverless applications
turco | inglês |
---|---|
gecikme | latency |
a | a |
performans | performance |
aws | aws |
verimliliği | efficiency |
işlevleri | functions |
görev | mission |
kritik | critical |
sunucusuz | serverless |
uygulamaları | applications |
TR Airbnb, Amazon EC2 P3 bulut sunucuları sayesinde eğitim iş yüklerini daha hızlı çalıştırma, daha fazla yineleme gerçekleştirme, daha iyi makine öğrenimi modelleri oluşturma ve maliyeti düşürme olanağına sahip oluyor.
EN With Amazon EC2 P3 instances, Airbnb can run training workloads faster, go through more iterations, build better machine learning models and reduce costs.
turco | inglês |
---|---|
amazon | amazon |
hızlı | faster |
makine | machine |
modelleri | models |
oluşturma | build |
ve | and |
maliyeti | costs |
TR ChatMix tuşundan kulaklığa bağlanan kabloyu daha da uzattık, daha iyi konfor için kulak yastıklarının kalınlığını artırdık ve daha derin bass çıkışı için ince ayarlar yaptık
EN We made the cable from the ChatMix dial to the headset longer, increased the thickness of the ear cushions for greater comfort, and tweaked the sound for deeper bass output
turco | inglês |
---|---|
konfor | comfort |
kulak | ear |
TR Daha Derin İzlenebilirlik, Daha İyi İş İçgörüsü, Daha Akıllı Perakende Kararları
EN Deeper Visibility, Better Business Insight, Smarter Retail Decisions
turco | inglês |
---|---|
daha | better |
akıllı | smarter |
kararları | decisions |
TR Daha düşük gecikme süresi, %19'a kadar daha iyi performans, %20 daha düşük maliyet ve şu anda AWS'de bulunan en yüksek güç verimliliği ile Graviton2 işlevleri, görev açısından kritik öneme sahip sunucusuz uygulamaları destekleyebilir
EN With lower latency, up to 19% better performance, a 20% lower cost, and the highest power-efficiency currently available at AWS, Graviton2 functions can power mission critical serverless applications
turco | inglês |
---|---|
gecikme | latency |
a | a |
performans | performance |
aws | aws |
verimliliği | efficiency |
işlevleri | functions |
görev | mission |
kritik | critical |
sunucusuz | serverless |
uygulamaları | applications |
TR Daha yaşlı nesillere kıyasla, gençler iyimser kalıyor, çok daha küresel düşünüyor ve dünyayı daha iyi bir yer haline getirme konusunda çok kararlılar.”
EN In contrast to older generations, young people remain optimistic, think more globally and are determined to make the world a better place.”
TR Web varlığınızı genişletmek, daha geniş bir ölçekte rekabet etmek ve daha iyi konuma ve dile özgü SEO stratejileri geliştirmek amacıyla küresel sıralama verilerini daha hızlı takip etmek için Ranktracker'ı kullanın.
EN Use Ranktracker to track global rankings data faster in order to expand your web presence, compete on a broader scale, and develop better location and language-specific SEO strategies.
turco | inglês |
---|---|
web | web |
konuma | location |
seo | seo |
stratejileri | strategies |
geliştirmek | develop |
amacıyla | in order to |
küresel | global |
sıralama | rankings |
verilerini | data |
hızlı | faster |
ranktracker | ranktracker |
kullanın | use |
TR Gelişmiş bir kullanıcı musunuz? Kontrol edin bizim OpenPGP şifreleme en iyi uygulamaları ve dijital imza en iyi uygulamaları daha fazla güvence ve tüm kripto kullanımı yararlanarak yardımcı olmak için.
EN Are you an advanced user? Check our OpenPGP encryption best practices and digital signature best practices to further help you in securing and leveraging your crypto use on the whole.
turco | inglês |
---|---|
gelişmiş | advanced |
şifreleme | encryption |
imza | signature |
tüm | whole |
kripto | crypto |
TR Kurtarma oranı most bir Word kurtarma ürününün önemli kriteri. Kapsamlı testlerimize dayanarak, DataNumen Word Repair en iyi iyileşme oranına sahiptir, piyasadaki diğer rakiplerden çok daha iyi!
EN Recovery rate is the most important criterion of a Word recovery product. Based on our comprehensive tests, DataNumen Word Repair has the best recovery rate, much more better than any other competitors in the market!
turco | inglês |
---|---|
kurtarma | recovery |
oranı | rate |
word | word |
kapsamlı | comprehensive |
dayanarak | based on |
datanumen | datanumen |
repair | repair |
TR Kar amacı gütmeyen yöneticiler ve çalışanlar inanılmaz insanlardır: özverili, tutkulu ve iyi kalpli. Bir fark yaratmaya önem veriyorlar ve biz dünyayı daha iyi bir yer haline getirmeye yardım eden insanları seviyoruz!
EN Non-profit managers and employees are amazing people: selfless, passionate and good-hearted. They care about making a difference and we love people who are helping make the world a better place!
turco | inglês |
---|---|
çalışanlar | employees |
tutkulu | passionate |
fark | difference |
yer | place |
yardım | helping |
insanları | people |
Mostrando 50 de 50 traduções