TR Hastalık kendini üç yönlü olarak (fiziksel, zihinsel/duygusal ve ruhsal) ifade ettiği gibi, geri çekilmeniz (ve daha sonra ayıklığınız) kendini üç düzeyde ifade edecektir
"gibi bir ifade" em turco pode ser traduzido nas seguintes palavras/frases inglês:
TR Hastalık kendini üç yönlü olarak (fiziksel, zihinsel/duygusal ve ruhsal) ifade ettiği gibi, geri çekilmeniz (ve daha sonra ayıklığınız) kendini üç düzeyde ifade edecektir
EN Just as the disease expresses itself in a threefold manner (physical, mental/emotional, and spiritual), so will your withdrawal (and later your sobriety) express itself on three levels
turco | inglês |
---|---|
kendini | itself |
fiziksel | physical |
zihinsel | mental |
duygusal | emotional |
düzeyde | levels |
edecektir | will |
TR PHP ifade-yönelimli bir dildir, bunun sebebi hemen hemen her şeyin bir ifade olmasıdır
EN PHP is an expression-oriented language, in the sense that almost everything is an expression
turco | inglês |
---|---|
php | php |
hemen | almost |
ifade | expression |
TR Düzenli ifade şablonu derlendiğinde geçerli bir düzenli ifade haline gelmezse bir E_WARNING çıktılanır.
EN If the regex pattern passed does not compile to a valid regex, an E_WARNING is emitted.
turco | inglês |
---|---|
geçerli | valid |
TR Katılım hakkı bir yandan demokratik sistemlerin vazgeçilmezi olarak seçme ve seçilme hakkını ifade eder. Bu haliyle katılım hakkı düzenli aralıklarla tekrarlanan, özgür, adil ve şeffaf seçimleri ifade eder.
EN On one hand, the right to participation implies the right to vote and be elected as an integral part of democratic systems. In this respect, it stands for free, fair, and transparent elections organized periodically at certain time intervals.
turco | inglês |
---|---|
katılım | participation |
demokratik | democratic |
bu | this |
düzenli | organized |
özgür | free |
adil | fair |
şeffaf | transparent |
TR Bu durumda, deyim 'ifade' ';' şeklinde, noktalı virgülle sonlandırılmış bir ifade şeklinde olacaktır
EN In this case, a statement has the form of 'expr ;' that is, an expression followed by a semicolon
turco | inglês |
---|---|
bu | this |
durumda | case |
ifade | expression |
TR Katılım hakkı bir yandan demokratik sistemlerin vazgeçilmezi olarak seçme ve seçilme hakkını ifade eder. Bu haliyle katılım hakkı düzenli aralıklarla tekrarlanan, özgür, adil ve şeffaf seçimleri ifade eder.
EN On one hand, the right to participation implies the right to vote and be elected as an integral part of democratic systems. In this respect, it stands for free, fair, and transparent elections organized periodically at certain time intervals.
turco | inglês |
---|---|
katılım | participation |
demokratik | democratic |
bu | this |
düzenli | organized |
özgür | free |
adil | fair |
şeffaf | transparent |
TR İlk alt ifadenin değeri true (sıfırdan farklı) ise, ikinci alt ifade değerlendirilir ve koşullu ifadenin sonucu bu olur. Aksi takdirde, üçüncü alt ifade değerlendirilir ve koşullu ifadenin sonucu bu olur.
EN If the value of the first subexpression is true (non-zero), then the second subexpression is evaluated, and that is the result of the conditional expression. Otherwise, the third subexpression is evaluated, and that is the value.
turco | inglês |
---|---|
değeri | value |
true | true |
ikinci | second |
ifade | expression |
ve | and |
koşullu | conditional |
sonucu | result |
üçüncü | third |
TR Uygun olduğu takdirde ve aksi belirtilmedikçe tekil ifade edilen terimler çoğul kullanımlarını ve çoğul ifade edilen terimler tekil kullanımlarını da kapsamaktadır
EN All terms defined in the singular will have the same meanings when used in the plural and vice versa, where appropriate and unless otherwise specified
TR GxP ilaç, tıbbi cihaz ve tıbbi yazılım uygulamaları gibi gıda ve tıbbi ürünler üreten yaşam bilimleri kuruluşlarını ilgilendiren yasal düzenlemeleri ve yönergeleri ifade eden bir kısaltmadır
EN GxP is an acronym that refers to the regulations and guidelines applicable to life sciences organizations that make food and medical products such as drugs, medical devices, and medical software applications
turco | inglês |
---|---|
tıbbi | medical |
cihaz | devices |
gıda | food |
yaşam | life |
bilimleri | sciences |
kuruluşların | organizations |
TR Gerçi ben Almanca yazıyorum, ama tıpkı annemle konuştuğum gibi kendimi tane tane ifade etmeye çalışıyorum
EN Writing in German, I try to express myself as clearly and understandably as I do with mum
turco | inglês |
---|---|
almanca | german |
TR “Power-to-X”, yenilenebilir enerjinin hidrojen gibi başka enerji taşıyıcılarına dönüştürülebildiği teknolojileri ifade ediyor
EN “Power-to-X” refers to technologies with which renewable energy can be converted into other energy sources such as hydrogen
turco | inglês |
---|---|
yenilenebilir | renewable |
hidrojen | hydrogen |
başka | other |
teknolojileri | technologies |
TR return bir işlev değil bir dil oluşumu olduğundan, değiştirgesini içeren parantez yalnızca değiştirge bir ifade içeriyorsa zorunludur. Bir değişken döndürürken genellikle parantez kullanılmaz ve kullanılmaması önerilir.
EN Note that since return is a language construct and not a function, the parentheses surrounding its argument are not required and their use is discouraged.
turco | inglês |
---|---|
işlev | function |
dil | language |
TR PHP 8.0.0 ve sonrasında, throw sözcüğü bir ifade olup herhangi bir ifadenin içinde kullanılabilir. Önceki sürümlerde bir deyimdi ve kendi satırına sahip olması gerekiyordu.
EN As of PHP 8.0.0, the throw keyword is an expression and may be used in any expression context. In prior versions it was a statement and was required to be on its own line.
turco | inglês |
---|---|
php | php |
ifade | expression |
TR Bir ülkenin demokratik gelişiminin merkezi bir ölçütü, özgür bir basına da yansıyan ifade özgürlüğü derecesi
EN A major indicator for the democratic development of a country is the level of freedom of expression which is always reflected in a free press
turco | inglês |
---|---|
demokratik | democratic |
özgür | free |
ifade | expression |
TR Bir örnek: Federal Anayasa Mahkemesi, çok yakın bir zamanda verdiği bir kararda Alman iklim politikasının genç ve gelecek nesillerin zararına yapılıyor olduğunu ifade etti
EN One positive development, however, is the fact there are now more and more participatory formats that allow younger people to have their say
turco | inglês |
---|---|
olduğunu | is |
TR 1979 TARİHLİ TİCARİ MALLARIN SATIŞI YASASI'NIN 12. KISMI VEYA 1982 TARİHLİ TİCARİ MALLARIN VE HİZMETLERİN SATIŞI YASASI BÖLÜM 2 TARAFINDAN İFADE EDİLMİŞ HERHANGİ BİR YÜKÜMLÜLÜĞÜN HERHANGİ BİR İHLALİ.
EN ANY BREACH OF ANY OBLIGATIONS IMPLIED BY SECTION 12 OF THE SALE OF GOODS ACT 1979 OR SECTION 2 OF THE SUPPLY OF GOODS AND SERVICES ACT 1982.
TR Size bir anlam ifade eden ve gelecekte piyasada olmasını beklediğiniz bir proje seçmeyi hiçbir zaman unutmayın
EN Always remember to pick a project that resonates with you and one that you expect will be around far into the future
turco | inglês |
---|---|
size | you |
gelecekte | future |
proje | project |
TR Aşkınızı büyük bir romantik jestle ifade edin: Romantizm ile dolup taşan lüks bir hafta sonu. Mükemmel ayrıntıları biz sağlayacağız. Siz sadece aşkınızı getirin
EN Express your love with a grand romantic gesture: a luxurious weekend getaway brimming with romance. We'll deliver the perfect details. You just bring the love
turco | inglês |
---|---|
taşan | brimming |
lüks | luxurious |
ayrıntıları | details |
biz | we |
TR Bu dava sadece ifade özgürlüğünü sağlamak için bir savaş değil, aynı zamanda küresel ticaret, uluslararası anlayış ve sonunda barış ve refah için bir stratejidir.
EN This cause is not merely a fight to ensure free speech, but it is a strategy for global commerce, international understanding and ultimately peace and prosperity.
turco | inglês |
---|---|
ticaret | commerce |
barış | peace |
refah | prosperity |
TR Bir saatlik ifade veya çağrı hızlı ve güvenli bir şekilde transkribe mi ihtiyacınız var? Otomatik algoritmalarımızla 5 dakika içinde otomatik olarak transkribe edeceğiz.
EN Need an hour-long deposition or call transcribed quickly and securely? We'll automatically transcribe it in under 5 minutes with our automated algorithms.
turco | inglês |
---|---|
saatlik | hour |
veya | or |
çağrı | call |
hızlı | quickly |
transkribe | transcribed |
dakika | minutes |
TR Gelenek 2: Grup amacımız için tek bir nihai otorite vardır - kendilerini grup vicdanımızda ifade edebilecekleri sevgi dolu bir Yüksek Güç. Liderlerimiz sadece güvenilir hizmetkarlardır; yönetmiyorlar.
EN Tradition 2: For our group purpose there is but one ultimate authority—a loving Higher Power as they may express themselves in our group conscience. Our leaders are but trusted servants; they do not govern.
turco | inglês |
---|---|
gelenek | tradition |
grup | group |
yüksek | higher |
güç | power |
güvenilir | trusted |
TR Bu derecelendirmeler Futbol Sektörü Çalışanının yeteneğini yansıtma amaçlıdır, ancak SI ve SEGA bu derecelendirmelerin herhangi bir zamanda doğruluğuyla ilgili herhangi bir garanti veya ifade sağlamaz.
EN These ratings are intended to reflect the Football Professional's ability, but SI and SEGA make no guarantee, warranty or representation as to the accuracy of such ratings at any time.
turco | inglês |
---|---|
futbol | football |
zamanda | time |
TR Aşkınızı büyük bir romantik jestle ifade edin: Romantizm ile dolup taşan lüks bir hafta sonu. Mükemmel ayrıntıları biz sağlayacağız. Siz sadece aşkınızı getirin
EN Express your love with a grand romantic gesture: a luxurious weekend getaway brimming with romance. We'll deliver the perfect details. You just bring the love
turco | inglês |
---|---|
taşan | brimming |
lüks | luxurious |
ayrıntıları | details |
biz | we |
TR Aşkınızı büyük bir romantik jestle ifade edin: Romantizm ile dolup taşan lüks bir hafta sonu. Mükemmel ayrıntıları biz sağlayacağız. Siz sadece aşkınızı getirin
EN Express your love with a grand romantic gesture: a luxurious weekend getaway brimming with romance. We'll deliver the perfect details. You just bring the love
turco | inglês |
---|---|
taşan | brimming |
lüks | luxurious |
ayrıntıları | details |
biz | we |
TR Size bir anlam ifade eden ve gelecekte piyasada olmasını beklediğiniz bir proje seçmeyi hiçbir zaman unutmayın
EN Always remember to pick a project that resonates with you and one that you expect will be around far into the future
turco | inglês |
---|---|
size | you |
gelecekte | future |
proje | project |
TR match ifadesinin kolları virgüllerle ayrılmış çok sayıda ifade içerebilir. Bu bir mantıksal VEYA olup, aynı sağ taraflı çok sayıda eşleşme kolu için bir kısa yoldur.
EN match expression arms may contain multiple expressions separated by a comma. That is a logical OR, and is a short-hand for multiple match arms with the same right-hand side.
turco | inglês |
---|---|
ifade | expression |
içerebilir | may contain |
mantıksal | logical |
veya | or |
kısa | short |
TR Aşkınızı büyük bir romantik jestle ifade edin: Romantizm ile dolup taşan lüks bir hafta sonu. Mükemmel ayrıntıları biz sağlayacağız. Siz sadece aşkınızı getirin
EN Express your love with a grand romantic gesture: a luxurious weekend getaway brimming with romance. We'll deliver the perfect details. You just bring the love
turco | inglês |
---|---|
taşan | brimming |
lüks | luxurious |
ayrıntıları | details |
biz | we |
TR Aşkınızı büyük bir romantik jestle ifade edin: Romantizm ile dolup taşan lüks bir hafta sonu. Mükemmel ayrıntıları biz sağlayacağız. Siz sadece aşkınızı getirin
EN Express your love with a grand romantic gesture: a luxurious weekend getaway brimming with romance. We'll deliver the perfect details. You just bring the love
turco | inglês |
---|---|
taşan | brimming |
lüks | luxurious |
ayrıntıları | details |
biz | we |
TR Aşkınızı büyük bir romantik jestle ifade edin: Romantizm ile dolup taşan lüks bir hafta sonu. Mükemmel ayrıntıları biz sağlayacağız. Siz sadece aşkınızı getirin
EN Express your love with a grand romantic gesture: a luxurious weekend getaway brimming with romance. We'll deliver the perfect details. You just bring the love
turco | inglês |
---|---|
taşan | brimming |
lüks | luxurious |
ayrıntıları | details |
biz | we |
TR Aşkınızı büyük bir romantik jestle ifade edin: Romantizm ile dolup taşan lüks bir hafta sonu. Mükemmel ayrıntıları biz sağlayacağız. Siz sadece aşkınızı getirin
EN Express your love with a grand romantic gesture: a luxurious weekend getaway brimming with romance. We'll deliver the perfect details. You just bring the love
turco | inglês |
---|---|
taşan | brimming |
lüks | luxurious |
ayrıntıları | details |
biz | we |
TR Aşkınızı büyük bir romantik jestle ifade edin: Romantizm ile dolup taşan lüks bir hafta sonu. Mükemmel ayrıntıları biz sağlayacağız. Siz sadece aşkınızı getirin
EN Express your love with a grand romantic gesture: a luxurious weekend getaway brimming with romance. We'll deliver the perfect details. You just bring the love
turco | inglês |
---|---|
taşan | brimming |
lüks | luxurious |
ayrıntıları | details |
biz | we |
TR Aşkınızı büyük bir romantik jestle ifade edin: Romantizm ile dolup taşan lüks bir hafta sonu. Mükemmel ayrıntıları biz sağlayacağız. Siz sadece aşkınızı getirin
EN Express your love with a grand romantic gesture: a luxurious weekend getaway brimming with romance. We'll deliver the perfect details. You just bring the love
turco | inglês |
---|---|
taşan | brimming |
lüks | luxurious |
ayrıntıları | details |
biz | we |
TR Aşkınızı büyük bir romantik jestle ifade edin: Romantizm ile dolup taşan lüks bir hafta sonu. Mükemmel ayrıntıları biz sağlayacağız. Siz sadece aşkınızı getirin
EN Express your love with a grand romantic gesture: a luxurious weekend getaway brimming with romance. We'll deliver the perfect details. You just bring the love
turco | inglês |
---|---|
taşan | brimming |
lüks | luxurious |
ayrıntıları | details |
biz | we |
TR Aşkınızı büyük bir romantik jestle ifade edin: Romantizm ile dolup taşan lüks bir hafta sonu. Mükemmel ayrıntıları biz sağlayacağız. Siz sadece aşkınızı getirin
EN Express your love with a grand romantic gesture: a luxurious weekend getaway brimming with romance. We'll deliver the perfect details. You just bring the love
turco | inglês |
---|---|
taşan | brimming |
lüks | luxurious |
ayrıntıları | details |
biz | we |
TR Aşkınızı büyük bir romantik jestle ifade edin: Romantizm ile dolup taşan lüks bir hafta sonu. Mükemmel ayrıntıları biz sağlayacağız. Siz sadece aşkınızı getirin
EN Express your love with a grand romantic gesture: a luxurious weekend getaway brimming with romance. We'll deliver the perfect details. You just bring the love
turco | inglês |
---|---|
taşan | brimming |
lüks | luxurious |
ayrıntıları | details |
biz | we |
TR Aşkınızı büyük bir romantik jestle ifade edin: Romantizm ile dolup taşan lüks bir hafta sonu. Mükemmel ayrıntıları biz sağlayacağız. Siz sadece aşkınızı getirin
EN Express your love with a grand romantic gesture: a luxurious weekend getaway brimming with romance. We'll deliver the perfect details. You just bring the love
turco | inglês |
---|---|
taşan | brimming |
lüks | luxurious |
ayrıntıları | details |
biz | we |
TR Aşkınızı büyük bir romantik jestle ifade edin: Romantizm ile dolup taşan lüks bir hafta sonu. Mükemmel ayrıntıları biz sağlayacağız. Siz sadece aşkınızı getirin
EN Express your love with a grand romantic gesture: a luxurious weekend getaway brimming with romance. We'll deliver the perfect details. You just bring the love
turco | inglês |
---|---|
taşan | brimming |
lüks | luxurious |
ayrıntıları | details |
biz | we |
TR Bu dava sadece ifade özgürlüğünü sağlamak için bir savaş değil, aynı zamanda küresel ticaret, uluslararası anlayış ve sonunda barış ve refah için bir stratejidir.
EN This cause is not merely a fight to ensure free speech, but it is a strategy for global commerce, international understanding and ultimately peace and prosperity.
turco | inglês |
---|---|
ticaret | commerce |
barış | peace |
refah | prosperity |
TR 1979 TARİHLİ TİCARİ MALLARIN SATIŞI YASASI'NIN 12. KISMI VEYA 1982 TARİHLİ TİCARİ MALLARIN VE HİZMETLERİN SATIŞI YASASI BÖLÜM 2 TARAFINDAN İFADE EDİLMİŞ HERHANGİ BİR YÜKÜMLÜLÜĞÜN HERHANGİ BİR İHLALİ.
EN ANY BREACH OF ANY OBLIGATIONS IMPLIED BY SECTION 12 OF THE SALE OF GOODS ACT 1979 OR SECTION 2 OF THE SUPPLY OF GOODS AND SERVICES ACT 1982.
TR 1979 TARİHLİ TİCARİ MALLARIN SATIŞI YASASI'NIN 12. KISMI VEYA 1982 TARİHLİ TİCARİ MALLARIN VE HİZMETLERİN SATIŞI YASASI BÖLÜM 2 TARAFINDAN İFADE EDİLMİŞ HERHANGİ BİR YÜKÜMLÜLÜĞÜN HERHANGİ BİR İHLALİ.
EN ANY BREACH OF ANY OBLIGATIONS IMPLIED BY SECTION 12 OF THE SALE OF GOODS ACT 1979 OR SECTION 2 OF THE SUPPLY OF GOODS AND SERVICES ACT 1982.
TR 1979 TARİHLİ TİCARİ MALLARIN SATIŞI YASASI'NIN 12. KISMI VEYA 1982 TARİHLİ TİCARİ MALLARIN VE HİZMETLERİN SATIŞI YASASI BÖLÜM 2 TARAFINDAN İFADE EDİLMİŞ HERHANGİ BİR YÜKÜMLÜLÜĞÜN HERHANGİ BİR İHLALİ.
EN ANY BREACH OF ANY OBLIGATIONS IMPLIED BY SECTION 12 OF THE SALE OF GOODS ACT 1979 OR SECTION 2 OF THE SUPPLY OF GOODS AND SERVICES ACT 1982.
TR 1979 TARİHLİ TİCARİ MALLARIN SATIŞI YASASI'NIN 12. KISMI VEYA 1982 TARİHLİ TİCARİ MALLARIN VE HİZMETLERİN SATIŞI YASASI BÖLÜM 2 TARAFINDAN İFADE EDİLMİŞ HERHANGİ BİR YÜKÜMLÜLÜĞÜN HERHANGİ BİR İHLALİ.
EN ANY BREACH OF ANY OBLIGATIONS IMPLIED BY SECTION 12 OF THE SALE OF GOODS ACT 1979 OR SECTION 2 OF THE SUPPLY OF GOODS AND SERVICES ACT 1982.
TR 1979 TARİHLİ TİCARİ MALLARIN SATIŞI YASASI'NIN 12. KISMI VEYA 1982 TARİHLİ TİCARİ MALLARIN VE HİZMETLERİN SATIŞI YASASI BÖLÜM 2 TARAFINDAN İFADE EDİLMİŞ HERHANGİ BİR YÜKÜMLÜLÜĞÜN HERHANGİ BİR İHLALİ.
EN ANY BREACH OF ANY OBLIGATIONS IMPLIED BY SECTION 12 OF THE SALE OF GOODS ACT 1979 OR SECTION 2 OF THE SUPPLY OF GOODS AND SERVICES ACT 1982.
TR 1979 TARİHLİ TİCARİ MALLARIN SATIŞI YASASI'NIN 12. KISMI VEYA 1982 TARİHLİ TİCARİ MALLARIN VE HİZMETLERİN SATIŞI YASASI BÖLÜM 2 TARAFINDAN İFADE EDİLMİŞ HERHANGİ BİR YÜKÜMLÜLÜĞÜN HERHANGİ BİR İHLALİ.
EN ANY BREACH OF ANY OBLIGATIONS IMPLIED BY SECTION 12 OF THE SALE OF GOODS ACT 1979 OR SECTION 2 OF THE SUPPLY OF GOODS AND SERVICES ACT 1982.
TR 1979 TARİHLİ TİCARİ MALLARIN SATIŞI YASASI'NIN 12. KISMI VEYA 1982 TARİHLİ TİCARİ MALLARIN VE HİZMETLERİN SATIŞI YASASI BÖLÜM 2 TARAFINDAN İFADE EDİLMİŞ HERHANGİ BİR YÜKÜMLÜLÜĞÜN HERHANGİ BİR İHLALİ.
EN ANY BREACH OF ANY OBLIGATIONS IMPLIED BY SECTION 12 OF THE SALE OF GOODS ACT 1979 OR SECTION 2 OF THE SUPPLY OF GOODS AND SERVICES ACT 1982.
TR 1979 TARİHLİ TİCARİ MALLARIN SATIŞI YASASI'NIN 12. KISMI VEYA 1982 TARİHLİ TİCARİ MALLARIN VE HİZMETLERİN SATIŞI YASASI BÖLÜM 2 TARAFINDAN İFADE EDİLMİŞ HERHANGİ BİR YÜKÜMLÜLÜĞÜN HERHANGİ BİR İHLALİ.
EN ANY BREACH OF ANY OBLIGATIONS IMPLIED BY SECTION 12 OF THE SALE OF GOODS ACT 1979 OR SECTION 2 OF THE SUPPLY OF GOODS AND SERVICES ACT 1982.
TR 1979 TARİHLİ TİCARİ MALLARIN SATIŞI YASASI'NIN 12. KISMI VEYA 1982 TARİHLİ TİCARİ MALLARIN VE HİZMETLERİN SATIŞI YASASI BÖLÜM 2 TARAFINDAN İFADE EDİLMİŞ HERHANGİ BİR YÜKÜMLÜLÜĞÜN HERHANGİ BİR İHLALİ.
EN ANY BREACH OF ANY OBLIGATIONS IMPLIED BY SECTION 12 OF THE SALE OF GOODS ACT 1979 OR SECTION 2 OF THE SUPPLY OF GOODS AND SERVICES ACT 1982.
TR 1979 TARİHLİ TİCARİ MALLARIN SATIŞI YASASI'NIN 12. KISMI VEYA 1982 TARİHLİ TİCARİ MALLARIN VE HİZMETLERİN SATIŞI YASASI BÖLÜM 2 TARAFINDAN İFADE EDİLMİŞ HERHANGİ BİR YÜKÜMLÜLÜĞÜN HERHANGİ BİR İHLALİ.
EN ANY BREACH OF ANY OBLIGATIONS IMPLIED BY SECTION 12 OF THE SALE OF GOODS ACT 1979 OR SECTION 2 OF THE SUPPLY OF GOODS AND SERVICES ACT 1982.
TR 1979 TARİHLİ TİCARİ MALLARIN SATIŞI YASASI'NIN 12. KISMI VEYA 1982 TARİHLİ TİCARİ MALLARIN VE HİZMETLERİN SATIŞI YASASI BÖLÜM 2 TARAFINDAN İFADE EDİLMİŞ HERHANGİ BİR YÜKÜMLÜLÜĞÜN HERHANGİ BİR İHLALİ.
EN ANY BREACH OF ANY OBLIGATIONS IMPLIED BY SECTION 12 OF THE SALE OF GOODS ACT 1979 OR SECTION 2 OF THE SUPPLY OF GOODS AND SERVICES ACT 1982.
TR Derin öğrenmedeki "derin" ifadesi, üçten fazla katmandan oluşan (girişler ve çıkışlar dahil) ve bir derin öğrenme algoritması olarak görülebilecek nöral bir ağı ifade eder
EN “Deep” in deep learning refers to a neural network comprised of more than three layers—which would be inclusive of the inputs and the output—can be considered a deep learning algorithm
turco | inglês |
---|---|
derin | deep |
öğrenme | learning |
ağı | network |
Mostrando 50 de 50 traduções