TR Bir ülkenin demokratik gelişiminin merkezi bir ölçütü, özgür bir basına da yansıyan ifade özgürlüğü derecesi
"yansıyan ifade özgürlüğü" em turco pode ser traduzido nas seguintes palavras/frases inglês:
ifade | express expression |
özgürlüğü | freedom |
TR Bir ülkenin demokratik gelişiminin merkezi bir ölçütü, özgür bir basına da yansıyan ifade özgürlüğü derecesi
EN A major indicator for the democratic development of a country is the level of freedom of expression which is always reflected in a free press
turco | inglês |
---|---|
demokratik | democratic |
özgür | free |
ifade | expression |
TR Basın özgürlüğü ile radyo ve film aracılığıyla haber verme özgürlüğü güvence altındadır. Sansür uygulanamaz.
EN Freedom of the press and freedom of reporting by means of broadcasts and films shall be guaranteed. There shall be no censorship.
turco | inglês |
---|---|
basın | press |
TR Daphne’ye karşı işlenilen korkunç cinayet bize basın özgürlüğü ve bu özgürlüğü nasıl savunabileceğimiz konusunda daha fazla konuşmak zorunda olduğumuzu gösterdi
EN Daphne's dreadful murder has shown that we need to talk more about the freedom of the press and how we can defend it
turco | inglês |
---|---|
basın | press |
TR Bu durum " ifade özgürlüğü, bilgi ve iletişim teknolojilerinde mahremiyeti" koruyan ve ilerleten Küresel Ağ Girişimiyle benzer yönetim sergileyen topluluklara katılan şirketler için gerekli değildir.
EN This would not be required of companies that join associations that provide similar oversight such as the Global Network Initiative, which protects and advances the "freedom of expression and privacy in information and communications technologies."
turco | inglês |
---|---|
ifade | expression |
bilgi | information |
küresel | global |
benzer | similar |
şirketler | companies |
gerekli | required |
değildir | not |
TR Buna bağlı olarak katılım hakkı örgütlenme ve ifade özgürlüğü, barışçıl toplantı hakkıyla yakın bir ilişki içindedir.
EN Accordingly, the right to participation is closely related to the freedom of association and expression, and the right of peaceful assembly.
turco | inglês |
---|---|
bağlı | related |
katılım | participation |
hakkı | right |
ifade | expression |
yakın | closely |
TR Buna bağlı olarak katılım hakkı örgütlenme ve ifade özgürlüğü, barışçıl toplantı hakkıyla yakın bir ilişki içindedir.
EN Accordingly, the right to participation is closely related to the freedom of association and expression, and the right of peaceful assembly.
turco | inglês |
---|---|
bağlı | related |
katılım | participation |
hakkı | right |
ifade | expression |
yakın | closely |
TR Alman anayasasında hemen başlarda açıkça ifade edilerek korunan basın özgürlüğü, medya kurumlarının Almanya’da sansürsüz bir şekilde haber yapmalarını güvence altına alınıyor.
EN In Germany, the freedom of the press, which is laid down in prominent position in the country’s Basic Law, guarantees uncensored reporting.
turco | inglês |
---|---|
basın | press |
şekilde | which |
TR Bu durum " ifade özgürlüğü, bilgi ve iletişim teknolojilerinde mahremiyeti" koruyan ve ilerleten Küresel Ağ Girişimiyle benzer yönetim sergileyen topluluklara katılan şirketler için gerekli değildir.
EN This would not be required of companies that join associations that provide similar oversight such as the Global Network Initiative, which protects and advances the "freedom of expression and privacy in information and communications technologies."
turco | inglês |
---|---|
ifade | expression |
bilgi | information |
küresel | global |
benzer | similar |
şirketler | companies |
gerekli | required |
değildir | not |
TR Elon Musk ile Apple arasında 'reklam ve ifade özgürlüğü' tartışması
EN Apple becomes the latest to ban employees from using ChatGPT
TR Katılım hakkı bir yandan demokratik sistemlerin vazgeçilmezi olarak seçme ve seçilme hakkını ifade eder. Bu haliyle katılım hakkı düzenli aralıklarla tekrarlanan, özgür, adil ve şeffaf seçimleri ifade eder.
EN On one hand, the right to participation implies the right to vote and be elected as an integral part of democratic systems. In this respect, it stands for free, fair, and transparent elections organized periodically at certain time intervals.
turco | inglês |
---|---|
katılım | participation |
demokratik | democratic |
bu | this |
düzenli | organized |
özgür | free |
adil | fair |
şeffaf | transparent |
TR PHP ifade-yönelimli bir dildir, bunun sebebi hemen hemen her şeyin bir ifade olmasıdır
EN PHP is an expression-oriented language, in the sense that almost everything is an expression
turco | inglês |
---|---|
php | php |
hemen | almost |
ifade | expression |
TR İlk alt ifadenin değeri true (sıfırdan farklı) ise, ikinci alt ifade değerlendirilir ve koşullu ifadenin sonucu bu olur. Aksi takdirde, üçüncü alt ifade değerlendirilir ve koşullu ifadenin sonucu bu olur.
EN If the value of the first subexpression is true (non-zero), then the second subexpression is evaluated, and that is the result of the conditional expression. Otherwise, the third subexpression is evaluated, and that is the value.
turco | inglês |
---|---|
değeri | value |
true | true |
ikinci | second |
ifade | expression |
ve | and |
koşullu | conditional |
sonucu | result |
üçüncü | third |
TR Bu durumda, deyim 'ifade' ';' şeklinde, noktalı virgülle sonlandırılmış bir ifade şeklinde olacaktır
EN In this case, a statement has the form of 'expr ;' that is, an expression followed by a semicolon
turco | inglês |
---|---|
bu | this |
durumda | case |
ifade | expression |
TR Katılım hakkı bir yandan demokratik sistemlerin vazgeçilmezi olarak seçme ve seçilme hakkını ifade eder. Bu haliyle katılım hakkı düzenli aralıklarla tekrarlanan, özgür, adil ve şeffaf seçimleri ifade eder.
EN On one hand, the right to participation implies the right to vote and be elected as an integral part of democratic systems. In this respect, it stands for free, fair, and transparent elections organized periodically at certain time intervals.
turco | inglês |
---|---|
katılım | participation |
demokratik | democratic |
bu | this |
düzenli | organized |
özgür | free |
adil | fair |
şeffaf | transparent |
TR Düzenli ifade şablonu derlendiğinde geçerli bir düzenli ifade haline gelmezse bir E_WARNING çıktılanır.
EN If the regex pattern passed does not compile to a valid regex, an E_WARNING is emitted.
turco | inglês |
---|---|
geçerli | valid |
TR Hastalık kendini üç yönlü olarak (fiziksel, zihinsel/duygusal ve ruhsal) ifade ettiği gibi, geri çekilmeniz (ve daha sonra ayıklığınız) kendini üç düzeyde ifade edecektir
EN Just as the disease expresses itself in a threefold manner (physical, mental/emotional, and spiritual), so will your withdrawal (and later your sobriety) express itself on three levels
turco | inglês |
---|---|
kendini | itself |
fiziksel | physical |
zihinsel | mental |
duygusal | emotional |
düzeyde | levels |
edecektir | will |
TR Uygun olduğu takdirde ve aksi belirtilmedikçe tekil ifade edilen terimler çoğul kullanımlarını ve çoğul ifade edilen terimler tekil kullanımlarını da kapsamaktadır
EN All terms defined in the singular will have the same meanings when used in the plural and vice versa, where appropriate and unless otherwise specified
TR Birinin nerede yaşadığına veya doğduğuna bakılmaksızın erişimi demokratikleştirme ve ekonomik özgürlüğü sağlama konusunda yazılımın gücüne güveniyoruz.
EN We trust in the power of software to democratize access and enable economic freedom regardless of where someone lives or was born.
turco | inglês |
---|---|
nerede | where |
veya | or |
erişimi | access |
ekonomik | economic |
ın | of |
yazılımı | software |
TR STGM olarak yürütücüsü olduğumuz Katılım Hakkı ve Örgütlenme Özgürlüğü Projesi kapsamında kapasite…
EN Recently, the COVID-19 pandemic, which has changed the lives of all of us significantly and which…
TR Yürütücüsü olduğumuz Katılım Hakkı ve Örgütlenme Özgürlüğü Projesi kapasite güçlendirme…
EN Within the scope of the "Right to Participation"Project, which is executed by us and supported by…
turco | inglês |
---|---|
katılım | participation |
hakkı | right |
ve | and |
projesi | project |
TR Özgürlüğü geliştirmemizi ve interneti açık tutmamızı sağlayan uygulamalar ve araçlar yapıyoruz
EN We build the applications and tools that enable us to advance freedom and to keep the Internet open
turco | inglês |
---|---|
ve | and |
interneti | internet |
açık | open |
TR Bu kısıtlamalar özgürlüğü desteklemez veya küresel toplumumuzun zenginleşmesine olanak tanımaz
EN These restrictions do not support freedom or enable our global society to flourish
turco | inglês |
---|---|
kısıtlamalar | restrictions |
veya | or |
küresel | global |
TR Mücadele ettiğim şeyin derinliğini ve zihinsel hastalığımdan gerçek, yaşanmış özgürlüğü bulduğumda hissettiğim rahatlamayı asla hayal etmemiştim
EN I never imagined the depth of what I was struggling with, and the relief I?ve felt at finding real, lived freedom from my mental disease
turco | inglês |
---|---|
ve | and |
zihinsel | mental |
gerçek | real |
asla | never |
TR Dünyanın açık ara farkla en popüler ve en dinamik video platformu olan Youtube, herkese yayıncı olmak ve video yayınlama özgürlüğü sunar
EN By far the most popular and dynamic video platform in the world, YouTube offers everyone the freedom to be a publisher and share videos
turco | inglês |
---|---|
dünyanın | world |
en | most |
popüler | popular |
ve | and |
dinamik | dynamic |
platformu | platform |
youtube | youtube |
herkese | everyone |
sunar | offers |
TR Bilgi Özgürlüğü ve Gizliliğin Korunması Yasası (FOIPPA) – (Britanya Kolumbiyası)
EN Freedom of Information and Protection of Privacy Act (FOIPPA) – British Columbia
turco | inglês |
---|---|
bilgi | information |
yasası | act |
TR Organizations’ı, ekiplerinize belirlediğiniz güvenli sınırlar içerisindeyken ihtiyaç duydukları kaynaklar ile oluşturma özgürlüğü sunan politikalar uygulamak için kullanabilirsiniz
EN You can use Organizations to apply policies that give your teams the freedom to build with the resources they need, while staying within the safe boundaries you set
turco | inglês |
---|---|
güvenli | safe |
ihtiyaç | need |
kaynaklar | resources |
oluşturma | build |
politikalar | policies |
uygulamak | apply |
TR İnternet bağlantısından teknik ekipmana kadar, sunduğumuz teknoloji kendi sınıfında en iyisi olup tüm ihtiyaçlarınızın karşılanmasını garanti eder ve bu sayede size odaklanmak istediğiniz şeyi seçme özgürlüğü tanır
EN From Internet connection to audio-visual equipment, our technology is best-in-class, ensuring that all of your needs will be met — offering you the freedom to focus on whatever you want
turco | inglês |
---|---|
istediğiniz | you want |
bağlantısı | connection |
ihtiyaçları | needs |
TR Almanların yaklaşık üçte ikisi Tanrı’ya inanırken, üçte biri herhangi bir din ya da mezhebe bağlı değil. Almanya’da din özgürlüğü var; isteyen istediği dini seçmekte ya da seçmemekte özgür.
EN Bus, car or bike? How Germans prefer to travel, and why it is causing political debate.
turco | inglês |
---|---|
almanya | germans |
TR Türkiye’de Basın Özgürlüğü Raporu
EN Report on Freedom of the Press in Turkey
turco | inglês |
---|---|
türkiye | turkey |
basın | press |
raporu | report |
ın | of |
TR Özgür bir toplum, özgür yazılım gerektirir. "Özgür" sözcüğünü fiyat değil, özgürlük olarak düşünün: kullandığınız yazılımı inceleme, ondan bir şeyler öğrenme, değiştirme özgürlüğü.
EN A free society requires free software. Think of "free" as in freedom, not price: the freedoms to inspect, learn from, modify the software you use.
turco | inglês |
---|---|
toplum | society |
özgür | free |
gerektirir | requires |
fiyat | price |
değil | not |
özgürlük | freedom |
kullandığınız | you use |
öğrenme | learn |
TR Medya ve bilgi edinme özgürlüğü
EN Media and freedom of information
turco | inglês |
---|---|
medya | media |
ve | and |
bilgi | information |
TR Dijital çağda toplanma özgürlüğü (genel olarak, fakat aynı zamanda çevrimiçi toplanmalar da)
EN Freedom of assembly in digital age (in general, but also in on-line assemblies)
turco | inglês |
---|---|
dijital | digital |
fakat | but |
TR Özel Konuk Konuşmacı, Birleşmiş Milletler Barışçıl Toplantı ve Örgütlenme Özgürlüğü Hakları Özel Raportörü Bay Clément Nyaletsossi VOULE olacaktır.
EN The Special Guest Speaker will be Mr Clément Nyaletsossi VOULE, The United Nations Special Rapporteur on Rights to Freedom of Peaceful Assembly and of Association.
turco | inglês |
---|---|
konuk | guest |
milletler | nations |
ve | and |
hakları | rights |
TR Örgütlenme Özgürlüğü Nedir? | STGM
EN What is Freedom of Association? | STGM
turco | inglês |
---|---|
stgm | stgm |
TR Örgütlenme Özgürlüğü Nedir?
EN What is Freedom of Association?
TR Örgütlenme özgürlüğü, bireylerin bir araya gelmelerini ve ortak menfaatlerini sürdürmelerini, geliştirmelerini ve korumalarını sağlayan bir insan hakkıdır.
EN Freedom of association is a human right which serves for assemblage of individuals, and sustaining, developing and protecting common interests of them.
turco | inglês |
---|---|
ortak | common |
insan | human |
TR Cinsiyet ve göçmenlik statüsüne göre, Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) metin kaynakları ve ulusal mevzuata dayalı olarak çalışma hakları mevzuatının uyumlulaştırılmasındaki artış (dernek ve toplu pazarlık özgürlüğü)
EN Increase in national compliance of labour rights (freedom of association and collective bargaining) based on International Labour Organization (ILO) textual sources and national legislation, by sex and migrant status
turco | inglês |
---|---|
cinsiyet | sex |
uluslararası | international |
kaynakları | sources |
ulusal | national |
hakları | rights |
artış | increase |
TR Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF), Dünya Basın Özgürlüğü Endeksinde Türkiye 2020’de 180 ülke içinde
EN Reporters Without Borders (RSF) lists Turkey as 153rd in 2021,
turco | inglês |
---|---|
türkiye | turkey |
TR Çevrimiçi güvenliği, gizliliği ve özgürlüğü destekleyen önerilen hizmetler ve organizasyonlar kolleksiyonumuz.
EN Our collection of recommended services and organizations that support online privacy, security and freedom.
turco | inglês |
---|---|
güvenliği | security |
gizliliği | privacy |
ve | and |
önerilen | recommended |
TR Golden Frog ekibi çevrimiçi gizlilik, güvenlik ve özgürlüğü geliştirmek üzere Internet uygulamaları oluşturmak üzere çalışan uzun süredir Internet dünyasında olan deneyimli girişimcilerden oluşmaktadır
EN The Golden Frog team includes longtime Internet veterans committed to creating Internet applications to improve online privacy, security and freedom
turco | inglês |
---|---|
golden | golden |
frog | frog |
ekibi | team |
ve | and |
uygulamaları | applications |
TR İnternet Sansürü - İnternet Özgürlüğü için Savaş - Bilgi Görseli
EN Internet Censorship - The Fight for Internet Freedom - Infographic
TR Botanik kökenli TENCEL™ Active selülozik elyaflar, doğal konforu ve çok yönlülüğüyle vücudunuza hoş bir serinlik ve kuruluk hissi verir, güvenle hareket etme özgürlüğü sunar.
EN TENCEL™ Active cellulosic fibers of botanic origin keep your body pleasantly cool and dry with their natural comfort and versatility, giving you freedom to move with confidence.
turco | inglês |
---|---|
active | active |
elyaflar | fibers |
doğal | natural |
konforu | comfort |
hareket | move |
sunar | giving |
TR Toplum ve entegrasyonla ilgili güncel bilgiler ve araştırma yazıları: çoğulculuk, dini inanç özgürlüğü, aile, kadın ve çocuklar, demografik değişim, göç.
EN Pluralism, freedom of religion, family, women and children, demographic change. Migration. Current information and background on society and integration.
turco | inglês |
---|---|
toplum | society |
ve | and |
güncel | current |
bilgiler | information |
aile | family |
kadın | women |
çocuklar | children |
değişim | change |
göç | migration |
ın | of |
TR Medya ve bilgi edinme özgürlüğü
EN Media and freedom of information
turco | inglês |
---|---|
medya | media |
ve | and |
bilgi | information |
TR Yürüttüğümüz bu çalışma ile, yerel medya kurumlarının içinden geçtiği hayatta kalma mücadelesini ve yerelde basın özgürlüğü önündeki engellerin görünürlük kazanmasını amaçlıyoruz
EN With this work we carry out, we aim to increase the visibility of the struggle for survival of local media institutions and the obstacles to freedom of the press in the local area
turco | inglês |
---|---|
çalışma | work |
yerel | local |
görünürlük | visibility |
kurumların | institutions |
TR STGM olarak yürütücüsü olduğumuz Katılım Hakkı ve Örgütlenme Özgürlüğü Projesi kapsamında kapasite…
EN First year of BİRLİKTE: Local CSOs Institutional Support Program has passed. BİRLİKTE is funded by…
TR Yürütücüsü olduğumuz Katılım Hakkı ve Örgütlenme Özgürlüğü Projesi kapasite güçlendirme…
EN Within the scope of the "Right to Participation"Project, which is executed by us and supported by…
turco | inglês |
---|---|
katılım | participation |
hakkı | right |
ve | and |
projesi | project |
TR Örgütlenme Özgürlüğü Nedir? | STGM
EN What is Freedom of Association? | STGM
turco | inglês |
---|---|
stgm | stgm |
TR Örgütlenme Özgürlüğü Nedir?
EN What is Freedom of Association?
TR Örgütlenme özgürlüğü, bireylerin bir araya gelmelerini ve ortak menfaatlerini sürdürmelerini, geliştirmelerini ve korumalarını sağlayan bir insan hakkıdır.
EN Freedom of association is a human right which serves for assemblage of individuals, and sustaining, developing and protecting common interests of them.
turco | inglês |
---|---|
ortak | common |
insan | human |
Mostrando 50 de 50 traduções