TR Özgür bir toplum, özgür yazılım gerektirir. "Özgür" sözcüğünü fiyat değil, özgürlük olarak düşünün: kullandığınız yazılımı inceleme, ondan bir şeyler öğrenme, değiştirme özgürlüğü.
"özgürlük olarak düşünün" em turco pode ser traduzido nas seguintes palavras/frases inglês:
TR Özgür bir toplum, özgür yazılım gerektirir. "Özgür" sözcüğünü fiyat değil, özgürlük olarak düşünün: kullandığınız yazılımı inceleme, ondan bir şeyler öğrenme, değiştirme özgürlüğü.
EN A free society requires free software. Think of "free" as in freedom, not price: the freedoms to inspect, learn from, modify the software you use.
turco | inglês |
---|---|
toplum | society |
özgür | free |
gerektirir | requires |
fiyat | price |
değil | not |
özgürlük | freedom |
kullandığınız | you use |
öğrenme | learn |
TR Teorik olarak Japon anayasasında dijital gizlilik ve özgürlük insan hakkı olarak tanımlanmıştır
EN In theory, the Japanese constitution considers digital privacy and freedom human rights
turco | inglês |
---|---|
japon | japanese |
dijital | digital |
gizlilik | privacy |
özgürlük | freedom |
insan | human |
hakkı | rights |
TR Genellikle asi olarak bilinen bu arketipin amacı, işe yaramayan şeyleri yok etmek ve radikal bir özgürlük kazanmaktır.
EN Often known as the rebel, the goal of this archetype is to destroy what is not working and gain radical freedom.
TR Bu esnada, direktör Herman Robbers’in Hollanda'nın Berne Konvansiyonuna girişinde rol oynaması sayesinde, Elsevier’in yazarları kitaplarının telif hakları konusunda oldukça fazla özgürlük sahibi oldu
EN At the same time, director Herman Robbers’ involvement in the Dutch accession into the Berne Convention allowed Elsevier’s authors a great deal of freedom concerning the copyrights to their books
turco | inglês |
---|---|
hollanda | dutch |
elsevier | elsevier |
telif | copyrights |
özgürlük | freedom |
kitapları | books |
TR OpenPGP anahtarlarını kolayca oluşturun, içe aktarın, yayınlayın ve yönetin. Yüklenecek bir şey yok. Tam kontrol ve tam özgürlük sunuyoruz.
EN Create, import, publish and manage OpenPGP keys easily. Nothing to install. We offer full control and total freedom.
turco | inglês |
---|---|
oluşturun | create |
şey | nothing |
tam | full |
özgürlük | freedom |
TR Geçim kaynağına erişim ve ekonomik özgürlük, tüm kadınların;...
EN Gade continues to work at the job she got in the scope of our short-term...
turco | inglês |
---|---|
ın | of |
TR İnternette özgürlük için 3 basit adımı takip etmeniz yeterli.
EN It takes only 3 simple steps to experience internet freedom.
turco | inglês |
---|---|
özgürlük | freedom |
için | to |
basit | simple |
TR Kullanımı kolaydır ve kullanıcılara daha çok özgürlük tanır
EN It is easy to use and gives more freedom to users
turco | inglês |
---|---|
ve | and |
özgürlük | freedom |
TR Özgürlük; güvenlik, refah ve aydınlanmaya nihayet sahip olduğumuzda keyfini çıkarabileceğimiz bir lüks değil; aksine onsuz ne güvenlik, ne refah ne de aydınlanma sahibi olamayacağımız için tüm bunların öncüsüdür.
EN Freedom is not a luxury that we can indulge in when at last we have security and prosperity and enlightenment; it is, rather, antecedent to all of these, for without it we cannot have security nor prosperity nor enlightenment.
turco | inglês |
---|---|
güvenlik | security |
refah | prosperity |
lüks | luxury |
TR Bir kongre alt komitesi, 2012 Mart'taki Küresel Online Özgürlük Hareketi'ne yönelik değişiklikleri kabul etti
EN A congressional subcommittee approved revisions to the Global Online Freedom Act in March 2012
turco | inglês |
---|---|
mart | march |
küresel | global |
online | online |
TR Bu şeyler bana çok inanılmaz geldi - onları yapacağım zaman tam bir özgürlük ve mutluluk duygusu hissettim
EN These things felt so incredible to me – I felt a complete sense of freedom and bliss when I?d get to do them
turco | inglês |
---|---|
şeyler | things |
inanılmaz | incredible |
onları | them |
tam | complete |
özgürlük | freedom |
TR Site kullanıcılara video yükleme, yorum yapma ve paylaşma konusunda müthiş bir özgürlük vermektedir.
EN The site gives its users great freedom to upload, comment on, and share videos.
turco | inglês |
---|---|
site | site |
kullanıcılara | users |
video | videos |
yükleme | upload |
yorum | comment |
özgürlük | freedom |
TR Zcash Company'nin misyonu herkesi ekonomik özgürlük ve fırsatlarla güçlendirmektir
EN The Zcash Company mission is to empower everyone with economic freedom and opportunity
turco | inglês |
---|---|
misyonu | mission |
ekonomik | economic |
özgürlük | freedom |
TR Gizliliğin herkesin hakkı olduğuna, ekonomik özgürlük arayışının erdemli bir çaba olduğuna ve paranın geleceğinin saldırı ve sansüre dayanıklı dijital paralarda olduğuna inanıyoruz.
EN We believe that everyone has a right to privacy, that the pursuit of economic freedom is virtuous, and that the future of money is an attack- and censorship-resistant digital currency.
turco | inglês |
---|---|
herkesin | everyone |
hakkı | right |
ekonomik | economic |
özgürlük | freedom |
inanıyoruz | we believe |
TR Geçim kaynağına erişim ve ekonomik özgürlük, tüm kadınların;...
EN #SupportToLifeDuringPandemic Fatima escaped conflict-ridden Syria, but not the...
TR Suriye yeniden hayallerimizdeki, özlemlerimizdeki ülke olduğunda; Suriye bir özgürlük, adalet, düzen ve insan hakları ülkesi olduğunda, çocuklarım ve ben geri döneceğiz.
EN When Syria once again becomes the country that we dream of and long for, when Syria will be a land of freedom, justice, order, and human rights, my children and I will return.
turco | inglês |
---|---|
suriye | syria |
yeniden | again |
ülke | country |
olduğunda | when |
özgürlük | freedom |
adalet | justice |
insan | human |
hakları | rights |
geri | return |
TR Suriye yeniden hayallerimizdeki, özlemlerimizdeki ülke olduğunda; Suriye bir özgürlük, adalet, düzen ve insan hakları ülkesi olduğunda, çocuklarım ve ben geri döneceğiz.
EN When Syria once again becomes the country that we dream of and long for, when Syria will be a land of freedom, justice, order, and human rights, my children and I will return.
turco | inglês |
---|---|
suriye | syria |
yeniden | again |
ülke | country |
olduğunda | when |
özgürlük | freedom |
adalet | justice |
insan | human |
hakları | rights |
geri | return |
TR Daha güçlü dijital özgürlük hakları
EN Making vaccinations possible in 92 countries
turco | inglês |
---|---|
daha | in |
TR Özgürlük Için Bir Adım Web Sitesi Şablonu
EN One Step For Freedom Website Template
turco | inglês |
---|---|
adım | step |
TR Beni Amway'e çeken şey geleceğiniz üzerinde sahip olduğunuz özgürlük ve kontrol oldu. Artık hayatıma ve amaçlarıma uyan bir düzenim var ve yaptığım şeyden gurur duyuyorum.
EN What appealed to me about Amway was the freedom and the control you have over your future. I have a routine now that fits with my life and my goals and I'm proud of what I'm doing.
turco | inglês |
---|---|
beni | me |
amway | amway |
özgürlük | freedom |
kontrol | control |
artık | now |
gurur | proud |
hayatı | life |
TR Geçim kaynağına erişim ve ekonomik özgürlük, tüm kadınların;...
EN OUR LIFE BEFORE We had a very good life in Syria. My husband who was a French...
TR Geçim kaynağına erişim ve ekonomik özgürlük, tüm kadınların;...
EN OUR LIFE BEFORE We had a very good life in Syria. My husband who was a French...
TR Suriye yeniden hayallerimizdeki, özlemlerimizdeki ülke olduğunda; Suriye bir özgürlük, adalet, düzen ve insan hakları ülkesi olduğunda, çocuklarım ve ben geri döneceğiz.
EN When Syria once again becomes the country that we dream of and long for, when Syria will be a land of freedom, justice, order, and human rights, my children and I will return.
turco | inglês |
---|---|
suriye | syria |
yeniden | again |
ülke | country |
olduğunda | when |
özgürlük | freedom |
adalet | justice |
insan | human |
hakları | rights |
geri | return |
TR Suriye yeniden hayallerimizdeki, özlemlerimizdeki ülke olduğunda; Suriye bir özgürlük, adalet, düzen ve insan hakları ülkesi olduğunda, çocuklarım ve ben geri döneceğiz.
EN When Syria once again becomes the country that we dream of and long for, when Syria will be a land of freedom, justice, order, and human rights, my children and I will return.
turco | inglês |
---|---|
suriye | syria |
yeniden | again |
ülke | country |
olduğunda | when |
özgürlük | freedom |
adalet | justice |
insan | human |
hakları | rights |
geri | return |
TR Gele gele vardığımız serbest piyasa ve özgürlük çağı yoksa bütünüyle halkla ilişkiler faaliyeti ürünü mü? Madencilerin sefaletini anlatırken gözde bir hit parçası oluveren "16 Ton", yoksa sadece bir şarkı mı?
EN Is it the free market and freedom era that we have arrived at, or is it the product of a public relations activity? "16 Tones", which became a favorite hit when describing the misery of the miners, or is it just a song?
turco | inglês |
---|---|
serbest | free |
piyasa | market |
özgürlük | freedom |
yoksa | or |
ürünü | product |
TR Siyasi özgürlük her yerde kendiliğinden var olan bir olgu değil. Almanya bu yüzden tüm dünyada demokrasinin sağlanmasını teşvik ediyor. İşte bunun dört örneği
EN Political freedom does not go without saying everywhere. That is why Germany promotes democracy worldwide. These are four examples.
turco | inglês |
---|---|
siyasi | political |
özgürlük | freedom |
değil | not |
almanya | germany |
dört | four |
TR Daha güçlü dijital özgürlük hakları
EN Making vaccinations possible in 92 countries
turco | inglês |
---|---|
daha | in |
TR Belarus demokratik muhalefetinin önde gelen üç figürünün, özgürlük ruhunun sembolleri olduğunu vurguladı.
EN The three leading figures of the democratic Belarusian opposition are symbols of the spirit of freedom, he said.
turco | inglês |
---|---|
demokratik | democratic |
özgürlük | freedom |
sembolleri | symbols |
TR Özgürlük; güvenlik, refah ve aydınlanmaya nihayet sahip olduğumuzda keyfini çıkarabileceğimiz bir lüks değil; aksine onsuz ne güvenlik, ne refah ne de aydınlanma sahibi olamayacağımız için tüm bunların öncüsüdür.
EN Freedom is not a luxury that we can indulge in when at last we have security and prosperity and enlightenment; it is, rather, antecedent to all of these, for without it we cannot have security nor prosperity nor enlightenment.
turco | inglês |
---|---|
güvenlik | security |
refah | prosperity |
lüks | luxury |
TR Bir kongre alt komitesi, 2012 Mart'taki Küresel Online Özgürlük Hareketi'ne yönelik değişiklikleri kabul etti
EN A congressional subcommittee approved revisions to the Global Online Freedom Act in March 2012
turco | inglês |
---|---|
mart | march |
küresel | global |
online | online |
TR Türkiye ülkesinde Finansal Özgürlük grupları | Meetup
EN Financial Freedom groups in Australia | Meetup
turco | inglês |
---|---|
ülkesinde | in |
finansal | financial |
grupları | groups |
meetup | meetup |
TR Dünya genelindeki Finansal Özgürlük Meetup gruplarında olup bitenleri öğrenin ve yakınınızdakilerle buluşmaya başlayın.
EN Find out what's happening in Financial Freedom Meetup groups around the world and start meeting up with the ones near you.
turco | inglês |
---|---|
dünya | world |
genelindeki | in |
finansal | financial |
olup | up |
öğrenin | find out |
ve | and |
başlayın | start |
grupları | groups |
TR Türkiye ülkesinde DÖT (Duygusal Özgürlük Tekniği) grupları | Meetup
EN EFT (Emotional Freedom Technique) groups in Australia | Meetup
turco | inglês |
---|---|
ülkesinde | in |
duygusal | emotional |
grupları | groups |
meetup | meetup |
TR Dünya genelindeki DÖT (Duygusal Özgürlük Tekniği) Meetup gruplarında olup bitenleri öğrenin ve yakınınızdakilerle buluşmaya başlayın.
EN Find out what's happening in EFT (Emotional Freedom Technique) Meetup groups around the world and start meeting up with the ones near you.
turco | inglês |
---|---|
dünya | world |
genelindeki | in |
duygusal | emotional |
olup | up |
öğrenin | find out |
ve | and |
başlayın | start |
grupları | groups |
TR Dünya genelindeki JBS.org Özgürlük Kampanyası Meetup gruplarında olup bitenleri öğrenin ve yakınınızdakilerle buluşmaya başlayın.
EN Find out what's happening in JBS.org Freedom Campaign Meetup groups around the world and start meeting up with the ones near you.
turco | inglês |
---|---|
dünya | world |
genelindeki | in |
kampanyası | campaign |
olup | up |
öğrenin | find out |
ve | and |
başlayın | start |
grupları | groups |
TR Kullanımı kolaydır ve kullanıcılara daha çok özgürlük tanır
EN It is easy to use and gives more freedom to users
turco | inglês |
---|---|
ve | and |
özgürlük | freedom |
TR Gizlilik ve özgürlük birbiriyle çatışmaz. Bu ikisi birdir ve aynıdır.
EN Privacy and freedom are not in conflict; they are one and the same.
TR Özgürlük ve eşitlik için mücadele eden eylemler, baskı ve sansüre karşı verilen mücadele ve herkes için şartları eşitlemeye yarayacak araçlar yaratarak verilen destek.
EN Movements that fight for freedom and equality, that fight against oppression and censorship, that help by creating the tools to level the playing field for all.
TR Drupal, daha fazla özgürlük ve geliştirici odaklı özellikler sağlayan esnek bir CMS'dir. Drupal ile optimize edilmiş web hosting hizmetiyle tam kontrol ve birinci sınıf performans deneyimlersiniz.
EN Drupal is a flexible CMS that provides more freedom and developer focused features. Get started with Drupal optimized web hosting and experience complete control and top-notch performance.
TR Bunu banka hesabınıza giriş olarak düşünün: Her kim sahipse yatırımlarınıza erişebilir
EN Think about it as a login to your bank account: whoever owns it, can access your funds
turco | inglês |
---|---|
hesabını | account |
TR Her bir düğümü, giriş verilerinden, ağırlıklardan, bir yanlılıktan (veya eşikten) ve bir çıkıştan oluşan kendi doğrusal regresyon modeli olarak düşünün. Formül şöyle görünecektir:
EN Think of each individual node as its own linear regression model, composed of input data, weights, a bias (or threshold), and an output. The formula would look something like this:
turco | inglês |
---|---|
her | each |
veya | or |
modeli | model |
formül | formula |
TR Tüm değişken hacimli pistonlu motorların aynı olduğunu mu düşünüyorsunuz? Tekrar düşünün
EN Do you think all variable piston motors are created equal? Think again
turco | inglês |
---|---|
tüm | all |
değişken | variable |
tekrar | again |
TR Başlamadan önce kendinize karşı dürüst olun ve kişilerin neden sizin listenize abone olmak isteyeceğini düşünün.
EN Before getting started, be honest with yourself and ask why anyone would want to subscribe to your list.
turco | inglês |
---|---|
önce | before |
TR Bunları, Picasso'nun ünlü bir tablosu veya Atari 2600 için Gamma Attack video oyunu gibi düşünün
EN Think of them like you would a famous painting by Picasso or the video game Gamma Attack for the Atari 2600
turco | inglês |
---|---|
ünlü | famous |
oyunu | game |
TR Bir logo ve site ikonu oluşturmak birkaç dakikadan fazla sürmez. Bir tasarımcının aynı görevi tamamlamak için ne kadar zamana ihtiyacı olacağını düşünün!
EN Creating a logo and website icon won’t take you longer than a few minutes. Imagine how long a designer would need to complete the same task!
turco | inglês |
---|---|
site | website |
tamamlamak | complete |
ihtiyacı | need |
TR Diğer üyelere ulaşmayı düşünün
EN Consider reaching out to other members
turco | inglês |
---|---|
diğer | other |
TR Bu faktörleri orta çizgilerinize eklemeyi ve bunların etrafında bir eylem planı oluşturmayı düşünün
EN Consider adding those factors to your middle lines and creating an action plan around them
turco | inglês |
---|---|
faktörleri | factors |
orta | middle |
etrafında | around |
eylem | action |
planı | plan |
TR Bunu bir sigorta gibi düşünün: Bize ihtiyacınız olursa, karşılaştığınız sorunları ve finansal kaybı ortadan kaldırmanıza yardımcı olmak için burada olacağız.
EN Think of it like an insurance policy: should you need us, we’re here waiting to help resolve any heartache and financial loss encountered.
turco | inglês |
---|---|
bunu | it |
sigorta | insurance |
finansal | financial |
burada | here |
TR Sosyal ağ HTML şablonunuz için şablonları ücretsiz sürükle ve bırak çevrimiçi oluşturucu kullanmayı düşünün
EN Consider using templates free drag and drop online builder for your social networking HTML template
turco | inglês |
---|---|
sosyal | social |
html | html |
ücretsiz | free |
bırak | drop |
çevrimiçi | online |
oluşturucu | builder |
TR Doğru logo tasarımı ile başarılı bir YouTube kariyerine başlayın ya da bu kariyeri ilerletin. Kanalınızı diğerlerinden ayıran şeyleri düşünün ve bunların logonuza yansımasını sağlayın.
EN Start and maintain a successful YouTube career with the right logo design. Figure out what makes your channel unique and have it reflected on your logo.
turco | inglês |
---|---|
tasarımı | design |
başarılı | successful |
youtube | youtube |
başlayın | start |
kanalı | channel |
Mostrando 50 de 50 traduções