TR Almanların yaklaşık üçte ikisi Tanrı’ya inanırken, üçte biri herhangi bir din ya da mezhebe bağlı değil. Almanya’da din özgürlüğü var; isteyen istediği dini seçmekte ya da seçmemekte özgür.
"almanların yaklaşık üçte" em turco pode ser traduzido nas seguintes palavras/frases inglês:
TR Almanların yaklaşık üçte ikisi Tanrı’ya inanırken, üçte biri herhangi bir din ya da mezhebe bağlı değil. Almanya’da din özgürlüğü var; isteyen istediği dini seçmekte ya da seçmemekte özgür.
EN Bus, car or bike? How Germans prefer to travel, and why it is causing political debate.
turco | inglês |
---|---|
almanya | germans |
TR Almanların yaklaşık üçte ikisi Tanrı’ya inanırken, üçte biri herhangi bir din ya da mezhebe bağlı değil. Almanya’da din özgürlüğü var; isteyen istediği dini seçmekte ya da seçmemekte özgür.
EN Bus, car or bike? How Germans prefer to travel, and why it is causing political debate.
turco | inglês |
---|---|
almanya | germans |
TR Almanların hakiki romantikler olduğu kimin aklın gelirdi? YouGov araştırmasına göre katılımcıların üçte ikisi ilk görüşte aşka inanıyorlar
EN Germans are really romantic? Who would have thought it? According to a YouGov study two-thirds of those interviewed believe in love at first sight
turco | inglês |
---|---|
üçte | thirds |
ikisi | two |
ilk | first |
ın | of |
TR 1. Almanya’da yaklaşık 48.000 hayvan, 10.300 bitki ve 14.400 mantar türü bulunuyor. En yaygın türler böcekler. Böcekler yaklaşık 33.000 türle, tüm canlıların yaklaşık yüzde 70’ini oluşturuyorlar.
EN 1. In Germany there are about 48,000 animal species, 10,300 plant species and 14,400 mushroom varieties. The most widespread species are insects with around 33,000 varieties. They account for about 70 per cent of all living creatures on earth.
turco | inglês |
---|---|
almanya | germany |
hayvan | animal |
bitki | plant |
türü | species |
yüzde | per cent |
ın | of |
TR Sayıları yaklaşık 13.000 Suriyeli üniversite öğrencisi, yabancı öğrenciler genelinde en büyük üçüncü ülke grubunu oluşturuyor ve hatta Avusturya (yaklaşık 11.500) ve Rusya’nın (yaklaşık 10.500) dahi önünde geçmiş durumdalar.
EN And in general, Syria is now the third most important source of international students with 13,000 students, ahead of Austria (around 11,500) and Russia (10,500).
turco | inglês |
---|---|
öğrenciler | students |
üçüncü | third |
ve | and |
avusturya | austria |
önünde | ahead |
TR Bu sağlanırsa sera gazı salımının yaklaşık üçte birinin önüne geçilmiş olacak
EN But this still only accounts for about one third of greenhouse gas emissions
turco | inglês |
---|---|
bu | this |
sera | greenhouse |
ın | of |
TR Bu öğrencilerin yaklaşık üçte biri İngiltere’ye gitti
EN Nearly a third of them did their internships in the United Kingdom
turco | inglês |
---|---|
yaklaşık | nearly |
TR Alman üniversitelerinde öğrenim gören yabancı öğrencilerin (uluslararası öğrenciler) sayısında da son on yılda yaklaşık üçte ikilik bir artış var ve toplam öğrenci sayısı içindeki oranları yüzde 10 düzeyinde
EN The number of international members of staff at higher education institutions also rose by about two thirds in the last decade, and stands at 10 percent
turco | inglês |
---|---|
öğrenim | education |
uluslararası | international |
son | last |
üçte | thirds |
yüzde | percent |
TR BM Gıda ve Tarım Örgütü, üretilen gıdanın yaklaşık üçte birinin kaybolduğunu veya israf edildiğini tahmin ediyor
EN The UN Food and Agriculture Organization estimates that around a third of food produced is lost or wasted
turco | inglês |
---|---|
gıda | food |
tarım | agriculture |
üretilen | produced |
yaklaşık | around |
veya | or |
ın | of |
TR Genel olarak, yön çizgisini, çizmeyi planladığınız bir sonraki bağlantı noktasına olan mesafenin yaklaşık üçte biri kadar uzatın. (Yön çizgisinin bir ya da her iki tarafını daha sonra ayarlayabilirsiniz.)
EN In general, extend the direction line about one third of the distance to the next anchor point you plan to draw. (You can adjust one or both sides of the direction line later.)
TR Ortalama bir raporun maliyeti yaklaşık 800 satırdır, yani Lite tarifesinde ayda yaklaşık 6.000 rapor çalıştırabilirsiniz
EN An average report costs about 800 rows, which means that you can run approximately 6,000 reports per month on our Lite plan
turco | inglês |
---|---|
ortalama | average |
maliyeti | costs |
ayda | per month |
TR 28 AB ülkesindeki yaklaşık 500 milyon AB vatandaşı için AB kurumlarında çalışan memur ve çalışanların sayısı yaklaşık 60.000’i buluyor
EN About 60,000 officials and employees are currently working in EU institutions for around 500 million citizens in 28 member states
turco | inglês |
---|---|
ab | eu |
milyon | million |
çalışan | employees |
TR Şimdiki ve gelecekteki oyunlarla ilgili bir tur bahis yaklaşık 30 saniye sürer, çekiliş de yaklaşık 30 saniye sürer. Oyunlar günlük olarak her dakika yapılıyor.
EN A round of bets on the current and future games lasts about 30 seconds, and the draw also lasts about 30 seconds. Games are held daily, every minute.
turco | inglês |
---|---|
gelecekteki | future |
bahis | bets |
saniye | seconds |
oyunlar | games |
günlük | daily |
dakika | minute |
TR Masaüstünde arama yaparken, Google genellikle yaklaşık 65-70 karakter uzunluğundaysa tam uzunlukta bir başlık etiketi gösterir, bu da yaklaşık 580 ila 600 piksel anlamına gelir
EN When searching on a desktop, Google will usually show a full-length title tag if it’s around 65-70 characters long, translating to about 580 to 600 pixels
turco | inglês |
---|---|
yaparken | when |
genellikle | usually |
tam | full |
başlık | title |
etiketi | tag |
gösterir | show |
gelir | will |
TR Her yıl tüm dünyada bir trilyon doların (ABD $) neredeyse üçte biri biyomedikal araştırmaya harcanmaktadır
EN Every year, about a third of a trillion dollars (USD) is spent on biomedical research across the world
turco | inglês |
---|---|
yıl | year |
TR Kendi kendine esaret hatası üçte üçü
EN Cute hotty licks sloppy anal creampie out of alisyas dark hole
turco | inglês |
---|---|
kendi | of |
TR 3.4. 2030’a kadar bulaşıcı olmayan hastalıklardan kaynaklanan erken ölümlerin, bu hastalıkların önlenmesi ve tedavisi yoluyla üçte bir oranında azaltılması ve akıl ve ruh sağlığının ve esenliğinin geliştirilmesi
EN 3.4. By 2030, reduce by one third premature mortality from non-communicable diseases through prevention and treatment and promote mental health and well-being
turco | inglês |
---|---|
önlenmesi | prevention |
ruh | mental |
TR WordPress eklentileri ile modern ve güçlü bir web sitesi oluşturmak istiyorsanız, üçte bir web sitesi tasarımı size uyacaktır
EN If you want to create a modern powerful website with WordPress plugins, a thirds website design will suit you
turco | inglês |
---|---|
wordpress | wordpress |
eklentileri | plugins |
modern | modern |
güçlü | powerful |
istiyorsanız | if you want |
üçte | thirds |
size | you |
TR Bir çevrimiçi mağaza için bir web sitesi oluşturun ve google slaytlarında gösterilen üçte bir kuralıyla duyarlı tasarımı kullanın.
EN Create a website for an online store and use responsive design with rule of thirds shown in google slides.
turco | inglês |
---|---|
mağaza | store |
gösterilen | shown |
üçte | thirds |
duyarlı | responsive |
kullanın | use |
TR Bu yolcuların üçte birinin varış noktası Antalya
EN Almost two-thirds of the passengers are booked on flights to Antalya
turco | inglês |
---|---|
üçte | thirds |
antalya | antalya |
ın | of |
TR Jeep, üçte ikisi Kuzey Amerika'da bulunan 2008'deki 500.000'den 2016'da küresel olarak 1.4 milyon SUV sattı
EN Jeep sold 1.4 million SUVs globally in 2016, up from 500,000 in 2008, two-thirds of which is in North America
turco | inglês |
---|---|
üçte | thirds |
kuzey | north |
amerika | america |
milyon | million |
TR Ekim 2016'dan itibaren Mitsubishi, Nissan'ın üçte biri (% 34) oldu ve bu nedenle Renault – Nissan'ın bir parçası oldu –Mitsubishi Alliance
EN From October 2016 onwards, Mitsubishi has been one-third (34%) owned by Nissan and thus is a part of the Renault–Nissan–Mitsubishi Alliance
turco | inglês |
---|---|
ekim | october |
nissan | nissan |
parçası | part |
TR Küresel önem taşıyan bu branş etkinliklerinin üçte ikisi Almanya’da yapılıyor
EN Two-thirds of the major global industrial events take place in Germany
turco | inglês |
---|---|
küresel | global |
üçte | thirds |
ikisi | two |
almanya | germany |
da | in |
TR Dolayısıyla son 35 yıldır çocuk kuşağı, anne babalarının kuşağından üçte bir oranında daha az sayıda; bugün 50 yaş gurubu insanların sayısı yeni doğanların iki katı
EN At the same time life expectancy is rising
TR Araştırmalara katılanların üçte ikisi, daha iyi bir et için daha fazla para harcayacaklarını söylüyor
EN Two out of three respondents in studies state that they would spend more money on better meat
TR Üstelik; mega kentlerin üçte ikisi sahil bölgelerinde bulunuyor ve deniz seviyesinin yükselmesinin direkt tehdidi altında.
EN At the same time, more than two thirds of the world’s megacities are located in coastal regions and are therefore directly threatened by a rise in sea levels.
turco | inglês |
---|---|
üçte | thirds |
ikisi | two |
ve | and |
deniz | sea |
TR Bunların üçte biri ağaçlık ve bir metreden yüksek bitkiler, yüzde 23 çim ve çayır
EN The index classifies 58 per cent of Dortmund’s urban spaces as “green spaces” consisting of around one third trees and vegetation over one metre high, 23 per cent lawns and grassy areas
turco | inglês |
---|---|
yüksek | high |
yüzde | per cent |
TR Bu kişilerin üçte ikisi, çalışan sayısının 250’nin altında olduğu orta ölçekli şirketlerde çalışıyor.
EN Two thirds work in medium-sized companies with fewer than 250 employees.
turco | inglês |
---|---|
üçte | thirds |
ikisi | two |
çalışan | employees |
orta | medium |
çalışıyor | work |
TR 2015’ten beri rüzgârdan kazanılan elektrik üçte iki oranında artarken aynı süre içerisinde Kömürden elde edilen elektrik neredeyse yarıdan daha aza indi
EN Coal-fired electricity production has dropped by more than half since 2015, while the generation of wind power has increased by two thirds during the same period
turco | inglês |
---|---|
üçte | thirds |
TR Almanya değerlendirmede en iyi sonuçları iş hayatı konusunda alarak dünya çapında 58 ülke arasında 5. sırada bulunuyor. Ekonomik durum ve güvenceli iş yerleri açısından Almanya, ilk üçte yer alıyor.
EN Germany gets the best marks when it comes to work – it comes in fifth out of 58 countries worldwide. It is among the top 3 countries when it comes to the economic situation and job security.
turco | inglês |
---|---|
ekonomik | economic |
durum | situation |
TR Bunlara karşın üçte biri kendi yerel yönetimlerinin yardımcı davrandığını belirtiyor
EN Despite this, two-thirds of those interviewed said cooperation with their local authorities was supportive
turco | inglês |
---|---|
üçte | thirds |
biri | two |
yerel | local |
TR Gıda sistemleri, sera gazı emisyonlarının üçte birinden fazlasını oluşturuyor.4 Gıda üretimi ve dağıtımıyla ilgili süreçlerin ürettiği emisyonların miktarı hızla artıyor.
EN Food systems account for over one-third of greenhouse gas emissions.4 The emissions produced by the processes involved in producing and delivering food are increasing rapidly.
turco | inglês |
---|---|
gıda | food |
sistemleri | systems |
sera | greenhouse |
süreçlerin | processes |
hızla | rapidly |
ın | of |
TR Perakende, ABD GSYİH'sının üçte ikisinden fazlasını kapsıyor
EN Retail covers over two-thirds of the US GDP
TR Almanların Hollanda'yı işgali Elsevier'i uluslararası genişleme planlarını ertelemeye zorladığından, bu ofisler 1945 yılına kadar aktif biçimde faaliyet gösteremediler
EN They would not serve their purpose until 1945, since the German occupation of the Netherlands forced Elsevier’s plans for international expansion to go underground
turco | inglês |
---|---|
elsevier | elsevier |
uluslararası | international |
TR Sonuçta yazarlığını Yahudi bilim adamlarının yaptığı bir projeydi ve bir Alman yayınına da rakip olacak olması kesinlikle Almanların müdahale edeceğini gösteriyordu.
EN After all, a project authored by Jewish scientists and intended to compete with a German publication could most definitely expect Nazi intervention.
turco | inglês |
---|---|
yahudi | jewish |
alman | german |
kesinlikle | definitely |
TR Pizza mı şnitzel mi? Almanların neler yediğini ve pandeminin yemek yapma davranışlarını nasıl değiştirdiğini buradan okuyun.
EN Expats tell us what is so special about German food and which dishes they simply can’t do without.
turco | inglês |
---|---|
yemek | food |
TR Unicef yeryüzünün çeşitli köşelerinden 21.000 kişiyle konuştu – genç Almanların neler düşündüğünü buradan öğrenebilirsiniz.
EN Our community has many important questions about studying in Germany. We have the answers.
turco | inglês |
---|---|
çeşitli | many |
neler | the |
TR Sağlık için araştırma: Almanların da katıldığı, yüksek nitelikli uluslararası projelere dört örnek
EN The key questions facing research in short, entertaining videos: These three channels from Germany are a must-see.
turco | inglês |
---|---|
araştırma | research |
TR Cinsel hayatta açıklık, eşe sadakat: Almanların aşk hayatı hakkında, bilim gazetecisi Christoph Drösser’in açıklamaları.
EN Openness in sex, fidelity in partnerships: science journalist Christoph Drösser on the love lives of the Germans.
turco | inglês |
---|---|
aşk | love |
hakkında | on |
bilim | science |
ın | of |
TR Otobüs mü, otomobil mi, bisiklet mi? Almanların en sevdiği yolculuk biçimleri ve bu konudaki siyasi tartışmaların nedenleri.
EN Every year, Germany attracts around 37 million tourists from all over the world. What do they like best? The most popular destination of international guests was a surprise.
turco | inglês |
---|---|
en | most |
ın | of |
TR Konumuz, vazgeçilemez bir görev; fahri görev. İşte Almanların çok zaman harcayarak ve büyük bir tutkuyla gönüllü sorumluluk üstlendikleri alanlar.
EN Working at the office from 9 to 5? That’s a thing of the past. Here you can discover different work models that exist in Germany alongside traditional full-time employment.
turco | inglês |
---|---|
zaman | time |
TR Geleceğin Soruları Vakfı tarafından 2020 yılında yapılan bir araştırmaya göre televizyon izlemek, Almanların en sevdiği boş zaman aktiviteleri arasında yer alıyor
EN According to a survey carried out by the Foundation for Future Studies in 2020, television is one of the most popular leisure activities in Germany
turco | inglês |
---|---|
vakfı | foundation |
televizyon | television |
en | most |
TR Yapılan bir araştırmaya göre Almanların sadece yüzde 54’ü izleme zamanlarını klasik televizyonun başında geçiriyor.
EN One survey showed that Germans are now spending only 54 per cent of their viewing time watching classic television.
turco | inglês |
---|---|
yüzde | per cent |
klasik | classic |
TR Pizza mı şnitzel mi? Almanların neler yediğini ve pandeminin yemek yapma davranışlarını nasıl değiştirdiğini buradan okuyun.
EN Expats tell us what is so special about German food and which dishes they simply can’t do without.
turco | inglês |
---|---|
yemek | food |
TR Cinsel hayatta açıklık, eşe sadakat: Almanların aşk hayatı hakkında, bilim gazetecisi Christoph Drösser’in açıklamaları.
EN Openness in sex, fidelity in partnerships: science journalist Christoph Drösser on the love lives of the Germans.
turco | inglês |
---|---|
aşk | love |
hakkında | on |
bilim | science |
ın | of |
TR Otobüs mü, otomobil mi, bisiklet mi? Almanların en sevdiği yolculuk biçimleri ve bu konudaki siyasi tartışmaların nedenleri.
EN Every year, Germany attracts around 37 million tourists from all over the world. What do they like best? The most popular destination of international guests was a surprise.
turco | inglês |
---|---|
en | most |
ın | of |
TR Konumuz, vazgeçilemez bir görev; fahri görev. İşte Almanların çok zaman harcayarak ve büyük bir tutkuyla gönüllü sorumluluk üstlendikleri alanlar.
EN Working at the office from 9 to 5? That’s a thing of the past. Here you can discover different work models that exist in Germany alongside traditional full-time employment.
turco | inglês |
---|---|
zaman | time |
TR Almanların yüzde 82’si, tükettikleri gıdaların yaşadıkları bölgede yetiştiriliyor olmasına önem veriyor
EN 82 percent of Germans consider it important for food to be grown regionally
turco | inglês |
---|---|
yüzde | percent |
ın | of |
TR 2. Almanların yüzde 87’si, bölgesel ürün tüketiminin artan dünya nüfusunun daha iyi beslenmesine katkı sağlayabileceği görüşünde.
EN 2. 87 percent of Germans believe that eating regional products can help improve the supply of food for a growing global population.
turco | inglês |
---|---|
yüzde | percent |
bölgesel | regional |
ürün | products |
artan | growing |
dünya | global |
ın | of |
TR Doğulu ve Batılı Almanların önce yakınlaşması gerekti
EN East and West Germans had to come closer together
turco | inglês |
---|---|
ve | and |
Mostrando 50 de 50 traduções