EN Turkey Announces the Regulation on Pharmaceutical Establishments and Products in Pharmaceutical Establishments
"typical pharmaceutical product" em inglês pode ser traduzido nas seguintes palavras/frases turco:
EN Turkey Announces the Regulation on Pharmaceutical Establishments and Products in Pharmaceutical Establishments
TR Ecza Ticarethaneleri ve Ecza Ticarethanelerinde Bulundurulan Ürünler Hakkında Yönetmelik Yayımlandı
inglês | turco |
---|---|
and | ve |
on | hakkında |
EN Pharmaceutical companies are facing increased challenges presented by strict regulations, costly recalls, counterfeiting and product protection across the supply chain
TR İlaç şirketleri, tedarik zinciri boyunca sıkı düzenlemeler, masraflı piyasadan geri çekmeler, sahtecilik ve ürün koruma nedeniyle artan zorluklar ile karşı karşıya
inglês | turco |
---|---|
increased | artan |
challenges | zorluklar |
regulations | düzenlemeler |
protection | koruma |
supply | tedarik |
chain | zinciri |
companies | şirketleri |
strict | sıkı |
and | ve |
product | ürün |
the | ile |
by | boyunca |
EN Zebra’s pharmaceutical track and trace solutions make it easier to meet regulatory requirements, protect product effectiveness and help ensure patient safety
TR Zebra’nın ilaç sektörü için olan takip ve tespit çözümleri, yasal gereksinimleri karşılamayı, ürün etkinliğini korumayı ve hasta güvenliğini sağlamayı kolaylaştırır
inglês | turco |
---|---|
requirements | gereksinimleri |
patient | hasta |
pharmaceutical | ilaç |
solutions | çözümleri |
track | takip |
and | ve |
product | ürün |
to | için |
protect | güvenli |
safety | güvenliğini |
EN There are people and animals reliefs on the pillars at the entrance as typical production of Aphrodisias sculptures
TR Giriş kısmındaki payelerin üzerinde Aphrodisias heykel okulunun tipik üretimi olan insanlı ve hayvanlı kabartmalar yer alır
inglês | turco |
---|---|
and | ve |
typical | tipik |
aphrodisias | aphrodisias |
production | üretimi |
of | yer |
there | olan |
EN Word-error-rate is the typical metric to assess accuracy but features like the Sonix Custom Dictionary enable customers to create custom vocabularies and further increase accuracy.
TR Kelime hatası oranı, doğruluğu değerlendirmek için tipik bir metriktir ancak Sonix Custom Dictionary gibi özellikler müşterilerin özel kelime dağarcığı oluşturmalarını ve doğruluğu daha da artırmalarını sağlar.
inglês | turco |
---|---|
typical | tipik |
assess | değerlendirmek |
sonix | sonix |
enable | sağlar |
customers | müşterilerin |
rate | oranı |
features | özellikler |
to | için |
and | ve |
further | da |
EN For example, a 30 minute file has a typical turnaround time of roughly 5 minutes; an hour-long file will roughly take 10 minutes.
TR Örneğin, 30 dakikalık bir dosya yaklaşık 5 dakika tipik bir dönüş süresi vardır; bir saat uzunluğunda dosya kabaca 10 dakika sürer.
inglês | turco |
---|---|
file | dosya |
typical | tipik |
minutes | dakika |
of | in |
for | yaklaşık |
EN The typical process for creating a storyline with your unscripted work involves a paper edit
TR Komut dosyasız çalışmanızla bir hikaye oluşturmak için tipik bir süreç bir kağıt düzenleme içerir
inglês | turco |
---|---|
typical | tipik |
paper | kağıt |
edit | düzenleme |
process | süreç |
for | için |
a | bir |
the | oluşturmak |
EN A typical serverless application consists of one or more functions triggered by events such as object uploads to Amazon S3, Amazon SNS notifications, or API actions
TR Tipik bir sunucusuz uygulama, Amazon S3’e nesne yükleme, Amazon SNS bildirimleri veya API eylemleri gibi olaylar tarafından tetiklenen bir veya daha fazla işlevden oluşur
inglês | turco |
---|---|
typical | tipik |
serverless | sunucusuz |
consists | oluşur |
events | olaylar |
object | nesne |
amazon | amazon |
sns | sns |
notifications | bildirimleri |
or | veya |
by | tarafından |
api | api |
application | uygulama |
a | bir |
as | gibi |
actions | eylemleri |
EN One that makes guests feel invigorated and energized both physically and mentally.SYNERGYOur inviting and multifunctional spaces challenge the typical hotel experience
TR Misafirleri hem fiziksel hem de zihinsel olarak canlandırır ve enerji verir.SİNERJİDavetkâr ve çok işlevli alanlarımız tipik otel deneyimine meydan okur
inglês | turco |
---|---|
typical | tipik |
hotel | otel |
experience | deneyimine |
and | ve |
both | de |
EN The GameDAC transforms any PS4 or PC into a high performance audio source by bypassing the low fidelity, poor quality DACs found in typical console controllers, USB headsets, and PC sound cards.
TR GameDAC, tipik konsol kumandalarında, USB ikili kulaklıklarında ve bilgisayar ses kartlarında bulunan düşük duyarlık, düşük kaliteli DAC’leri atlayarak her PS4 ve bilgisayarı yüksek performanslı bir ses kaynağına dönüştürür.
inglês | turco |
---|---|
high | yüksek |
source | kaynağı |
low | düşük |
quality | kaliteli |
found | bulunan |
typical | tipik |
console | konsol |
usb | usb |
headsets | kulaklıklar |
cards | kartlar |
gamedac | gamedac |
pc | bilgisayar |
a | bir |
EN Fast intuitive setup – Typical single location set-up in one day
TR Hızlı, pratik kurulum - Genellikle, tek konum kurulumu bir günde yapılır
inglês | turco |
---|---|
fast | hızlı |
location | konum |
day | günde |
setup | kurulum |
EN These ultra-low RF transmission power beacons have 100 times lower RF transmission power than typical Bluetooth® low energy beacons
TR Ultra düşük RF aktarma özelliğine sahip olan bu parıldaklar, tipik Bluetooth® düşük enerji parıldaklarından 100 kat daha az RF aktarma gücüne sahiptir
inglês | turco |
---|---|
typical | tipik |
bluetooth | bluetooth |
ultra | ultra |
energy | enerji |
power | gücü |
these | bu |
low | düşük |
EN Power-over-Ethernet (PoE) eliminates the need to install power outlets – ideal for the typical complex backroom environments
TR Ethernet üzerinden Güç (PoE) elektrik prizi takma gereğini ortadan kaldırır – tipik yönetim ofisi ortamı için ideal
EN On this typical viewing day in 2020 televisions were tuned in about half an hour longer than on average in 2019
TR Bu sıradan 2020 TV gününde televizyonlar 2019 yılındaki ortalamaya göre yarım saat daha uzun açık kaldı
inglês | turco |
---|---|
half | yarım |
hour | saat |
on | açık |
day | gün |
this | bu |
longer | daha uzun |
EN There are people and animals reliefs on the pillars at the entrance as typical production of Aphrodisias sculptures
TR Giriş kısmındaki payelerin üzerinde Aphrodisias heykel okulunun tipik üretimi olan insanlı ve hayvanlı kabartmalar yer alır
inglês | turco |
---|---|
and | ve |
typical | tipik |
aphrodisias | aphrodisias |
production | üretimi |
of | yer |
there | olan |
EN A typical serverless application consists of one or more functions triggered by events such as object uploads to Amazon S3, Amazon SNS notifications, or API actions
TR Tipik bir sunucusuz uygulama, Amazon S3’e nesne yükleme, Amazon SNS bildirimleri veya API eylemleri gibi olaylar tarafından tetiklenen bir veya daha fazla işlevden oluşur
inglês | turco |
---|---|
typical | tipik |
serverless | sunucusuz |
consists | oluşur |
events | olaylar |
object | nesne |
amazon | amazon |
sns | sns |
notifications | bildirimleri |
or | veya |
by | tarafından |
api | api |
application | uygulama |
a | bir |
as | gibi |
actions | eylemleri |
EN The IT-Grundschutz Catalogues describe safeguards for typical business processes, IT systems, and applications and addresses the protection of an enterprise’s own information
TR IT-Grundschutz Katalogları tipik kurum işlemleri, BT sistemleri ve uygulamalar için korumaları tanımlar ve bir kurumun kendi bilgilerin korunmasıyla ilgilenir
inglês | turco |
---|---|
typical | tipik |
business | iş |
systems | sistemleri |
applications | uygulamalar |
protection | korunması |
information | bilgilerin |
and | ve |
it | bt |
of | in |
for | için |
the | bir |
EN The semantics of the combination of Traits and classes is defined in a way which reduces complexity, and avoids the typical problems associated with multiple inheritance and Mixins.
TR Sınıfların ve niteliklerin birleşiminden doğan anlamlılık, karmaşıklığı azaltan ve çoklu kalıtım ve iç içeliklerle ilgili bilinen sorunlardan kaçınan bir yol izlenerek tanımlanmıştır.
inglês | turco |
---|---|
defined | tanımlanmış |
associated | ilgili |
and | ve |
way | yol |
EN Fast intuitive setup – Typical single location set-up in one day
TR Hızlı, pratik kurulum - Genellikle, tek konum kurulumu bir günde yapılır
inglês | turco |
---|---|
fast | hızlı |
location | konum |
day | günde |
setup | kurulum |
EN These ultra-low RF transmission power beacons have 100 times lower RF transmission power than typical Bluetooth® low energy beacons
TR Ultra düşük RF aktarma özelliğine sahip olan bu parıldaklar, tipik Bluetooth® düşük enerji parıldaklarından 100 kat daha az RF aktarma gücüne sahiptir
inglês | turco |
---|---|
typical | tipik |
bluetooth | bluetooth |
ultra | ultra |
energy | enerji |
power | gücü |
these | bu |
low | düşük |
EN However, under typical conditions, under a minute of replication lag is common.
TR Ancak normal koşullarda replikasyon gecikmesinin bir dakikadan kısa olması sık karşılaşılan bir durumdur.
inglês | turco |
---|---|
conditions | koşullarda |
replication | replikasyon |
common | sık |
EN Cross-region replicas using Amazon Aurora Global Database will have a typical lag of under a second.
TR Amazon Aurora Global Database kullanılarak gerçekleştirilen bölgeler arası replikasyonların gecikme süresi genellikle bir saniyeden kısadır.
inglês | turco |
---|---|
using | kullanılarak |
amazon | amazon |
aurora | aurora |
global | global |
database | database |
second | bir |
EN One that makes guests feel invigorated and energized both physically and mentally.SYNERGYOur inviting and multifunctional spaces challenge the typical hotel experience
TR Misafirleri hem fiziksel hem de zihinsel olarak canlandırır ve enerji verir.SİNERJİDavetkâr ve çok işlevli alanlarımız tipik otel deneyimine meydan okur
inglês | turco |
---|---|
typical | tipik |
hotel | otel |
experience | deneyimine |
and | ve |
both | de |
EN The higher education aptitude test examines skills you will need in typical situations in specific subjects
TR Yüksek öğrenim uygunluk testinde, belli dallarda tipik durumlarda neye ihtiyacınız olduğu yoklanıyor
inglês | turco |
---|---|
higher | yüksek |
typical | tipik |
situations | durumlarda |
education | öğrenim |
need | ihtiyacınız |
EN This hand gesture, known as the Merkel diamond or the triangle of power, is typical of Angela Merkel. Though it has been the subject of much philosophising and indeed considerable humour, little in the way of genuine insight has been gained.
TR Eşkenar dörtgen adı verilen bu el tutuşu, Angela Merkel’e özgü bir şey. Bununla ilgili çok felsefe yapıldı ve çok da dalga geçildi, ancak hatırı sayılır bir çıkarıma varılamaksızın.
inglês | turco |
---|---|
hand | el |
angela | angela |
and | ve |
in | da |
this | bu |
the | ancak |
of | bir |
EN What happens in the course of a typical German Christmas?
TR Tipik bir Alman Noel kutlaması nasıl geçer?
inglês | turco |
---|---|
typical | tipik |
christmas | noel |
a | bir |
EN On this typical viewing day in 2020 televisions were tuned in about half an hour longer than on average in 2019
TR Bu sıradan 2020 TV gününde televizyonlar 2019 yılındaki ortalamaya göre yarım saat daha uzun açık kaldı
inglês | turco |
---|---|
half | yarım |
hour | saat |
on | açık |
day | gün |
this | bu |
longer | daha uzun |
EN Word-error-rate is the typical metric to assess accuracy but features like the Sonix Custom Dictionary enable customers to create custom vocabularies and further increase accuracy.
TR Kelime hata oranı, doğruluğu değerlendirmek için tipik bir metriktir, ancak Sonix Özel Sözlük gibi özellikler müşterilerin özel kelime dağarcığı oluşturmasına ve doğruluğu daha da artırmasına olanak tanır.
inglês | turco |
---|---|
typical | tipik |
assess | değerlendirmek |
sonix | sonix |
dictionary | sözlük |
customers | müşterilerin |
error | hata |
rate | oranı |
features | özellikler |
to create | oluşturmasına |
to | için |
and | ve |
further | da |
EN The typical process for creating a storyline with your unscripted work involves a paper edit
TR Komut dosyasız çalışmanızla bir hikaye oluşturmak için tipik bir süreç bir kağıt düzenleme içerir
inglês | turco |
---|---|
typical | tipik |
paper | kağıt |
edit | düzenleme |
process | süreç |
for | için |
a | bir |
the | oluşturmak |
EN Could you give an example on a typical customer scenario?
TR Tipik bir müşteri senaryosu örneği verebilir misiniz?
inglês | turco |
---|---|
typical | tipik |
customer | müşteri |
example | örneği |
a | bir |
EN Customer Product Order Setup Template is designed for any company looking to provide order details regarding customer or core product, the benefit of a product. You can modify the template based on your specific business needs.
TR Oto Servis İş Emri Formu, sayfalar dolusu evrakla uğraşmadan araç servis ve bakım hizmeti veren işletmelerin süreç yönetimlerine ve hızlıca Oto Servis İş Emri oluşturmasına yardımcı olur.
inglês | turco |
---|---|
the | araç |
a | yardımcı |
business | iş |
template | formu |
your | ve |
can | olur |
EN Your events are passing back the product ID event data, and the product IDs being passed back are the same as the product IDs in your catalog
TR Etkinlikleriniz ürün kimliği etkinlik verilerini geri gönderiyor ve geri aktarılan ürün kimlikleri kataloğunuzdaki ürün kimlikleri ile aynı olmalıdır
inglês | turco |
---|---|
back | geri |
id | kimliği |
data | verilerini |
product | ürün |
event | etkinlik |
and | ve |
the | aynı |
EN Drive innovative pharmaceutical research by resolving challenges with data quality and integration and making data easier for researchers to compare, analyse, interpret and share
TR Sorunları veri kalitesi ve entegrasyonuyla çözerek ve verileri araştırmacıların daha kolay karşılaştırabileceği, analiz edebileceği, yorumlayabileceği ve paylaşabileceği hale getirerek yenilikçi farmasötik araştırmalara destek olun
inglês | turco |
---|---|
innovative | yenilikçi |
quality | kalitesi |
and | ve |
share | paylaş |
by | getirerek |
researchers | araştırmacılar |
easier | daha kolay |
data | veri |
analyse | analiz |
to | olun |
EN Sonix Medical Transcription allows healthcare providers, IT vendors, insurers, and pharmaceutical companies to complete clinical documents faster, more efficiently, and more securely.
TR Sonix Medical Transkripsiyon, sağlık hizmeti sağlayıcılarının, BT tedarikçilerinin, sigorta şirketlerinin ve ilaç şirketlerinin klinik belgeleri daha hızlı, daha verimli ve daha güvenli bir şekilde tamamlamalarını sağlar.
inglês | turco |
---|---|
sonix | sonix |
transcription | transkripsiyon |
allows | sağlar |
clinical | klinik |
documents | belgeleri |
efficiently | verimli |
companies | şirketlerinin |
pharmaceutical | ilaç |
faster | hızlı |
healthcare | sağlık |
securely | güvenli bir şekilde |
and | ve |
to | güvenli |
more | daha |
EN The pharmaceutical industry in Germany has responded successfully to the coronavirus pandemic. One network in particular has distinguished itself.
TR Alman ilaç sektörü korona pandemisine başarılı bir şekilde müdahale etti. Bu çerçevede özel bir ağ öne çıkıyor.
inglês | turco |
---|---|
industry | sektör |
coronavirus | korona |
pharmaceutical | ilaç |
successfully | başarılı |
has | bu |
the | alman |
EN Pharmaceutical Supply Chain Solutions | Zebra
TR İlaç Sektörüne Yönelik Tedarik Zinciri Çözümleri | Zebra
inglês | turco |
---|---|
supply | tedarik |
chain | zinciri |
zebra | zebra |
EN Pharmaceutical Supply Chain Solutions
TR İlaç Sektörüne Yönelik Tedarik Zinciri Çözümleri
inglês | turco |
---|---|
supply | tedarik |
chain | zinciri |
EN > Pharmaceutical Supply Chain Solutions
TR > İlaç Sektörüne Yönelik Tedarik Zinciri Çözümleri
inglês | turco |
---|---|
supply | tedarik |
chain | zinciri |
EN Meanwhile, managing the pharmaceutical supply chain is complex with greater demands for business innovation, security, reducing costs and improving customer satisfaction.
TR Bu arada, ilaç tedarik zincirinin yönetilmesi, iş inovasyonuna, güvenliğe, maliyetlerin düşürülmesine ve müşteri memnuniyetinin artırılmasının daha fazla talep edilmesiyle daha karmaşık bir hale gelmektedir.
inglês | turco |
---|---|
supply | tedarik |
complex | karmaşık |
security | güvenli |
customer | müşteri |
pharmaceutical | ilaç |
and | ve |
greater | daha fazla |
the | fazla |
EN Explore Pharmaceutical Track And Trace Solutions
TR İlaç Sektörüne Yönelik Takip ve Tespit Çözümlerini Keşfedin
inglês | turco |
---|---|
explore | keşfedin |
track | takip |
and | ve |
EN Zebra’s track and trace solutions for the pharmaceutical supply chain can enrich customer experiences to give your business a performance edge against the competition.
TR Zebra’nın ilaç sektörü için olan takip ve tespit çözümleri, iş yerinize, rekabete karşı performans üstünlüğü kazandırmak adına müşteri deneyimlerini zenginleştirebilir.
inglês | turco |
---|---|
customer | müşteri |
pharmaceutical | ilaç |
a | olan |
solutions | çözümleri |
track | takip |
performance | performans |
and | ve |
give | için |
EN Browse Pharmaceutical Supply Chain Solutions
TR İlaç Sektörüne Yönelik Tedarik Zinciri Çözümlerini Görüntüleyin
inglês | turco |
---|---|
supply | tedarik |
chain | zinciri |
EN The comminution or desagglomeration of active pharmaceutical ingredients (API) is called micronization and brings about several advantages
TR Aktif ezca maddelerinin (API) ufalanması veya topaklarının çözülmesi mikronlaştırma olarak tanımlanır ve çeşitli avantajlar sağlayabilir
inglês | turco |
---|---|
active | aktif |
api | api |
advantages | avantajlar |
several | çeşitli |
and | ve |
or | veya |
EN It is by far the most important white pigment today and is used in diverse fields which include, for example, applications in the life sciences, in biotechnology as well as in the pharmaceutical and cosmetics industries.
TR Günümüzde titanyum dioksit diğer beyaz pigmentlere göre çok daha yaygın olarak kullanılan pigment olup, örneğin sağlık, biyoteknoloji ve eczacılık ve kozmetik endüstrisi gibi çok sayıda farklı uygulamalara sahiptir.
inglês | turco |
---|---|
today | günümüzde |
biotechnology | biyoteknoloji |
in | da |
the | olup |
is | sahiptir |
white | beyaz |
used | kullanılan |
as | gibi |
most | farklı |
and | ve |
by | göre |
EN The pharmaceutical industry manufactures active ingredients and additives that often require very small, narrowly-distributed finenesses into the nanometer range in order to achieve
TR Ecza endüstrisi, çoğunlukla nanometre düzeyine varan, oldukça küçük, dar dağılımlı incelikleri olan etken maddeleri üretir. Bunları üretirken elde edilmesi istenen özellikler şunlardır:
inglês | turco |
---|---|
industry | endüstrisi |
very | oldukça |
small | küçük |
achieve | elde |
to | edilmesi |
in | da |
the | bunları |
EN Pharmacognosy and Pharmaceutical Botany
TR Farmakognozi ve Farmasotik Botanik
inglês | turco |
---|---|
and | ve |
EN In order to make this possible, we cooperate with partners such as pharmaceutical companies and healthcare institutes to whom medication adherence information is vital
TR Bunu sağlamak için, ilaç şirketleri ve sağlık enstitüleri gibi ilaçları takip bilgilerinin hayati önemi olan ortaklarımızla iş birliği içerisindeyiz
inglês | turco |
---|---|
healthcare | sağlık |
information | bilgilerinin |
vital | hayati |
companies | şirketleri |
and | ve |
is | olan |
to | sağlamak |
medication | ilaç |
as | gibi |
EN Pharmaceutical Supply Chain Solutions
TR İlaç Sektörüne Yönelik Tedarik Zinciri Çözümleri
inglês | turco |
---|---|
supply | tedarik |
chain | zinciri |
EN Pharmaceutical and Laboratory Inventory
TR İlaç ve Laboratuvar Envanteri
inglês | turco |
---|---|
and | ve |
laboratory | laboratuvar |
EN The pharmaceutical industry in Germany has responded successfully to the coronavirus pandemic. One network in particular has distinguished itself.
TR Alman ilaç sektörü korona pandemisine başarılı bir şekilde müdahale etti. Bu çerçevede özel bir ağ öne çıkıyor.
inglês | turco |
---|---|
industry | sektör |
coronavirus | korona |
pharmaceutical | ilaç |
successfully | başarılı |
has | bu |
the | alman |
Mostrando 50 de 50 traduções