TR Örneğin, hiçbir koşulda, diğer kişilere mali bilgilerinizi (örneğin, kredi kartı veya banka hesap numaraları) vermemelisiniz.
"örneğin" em turco pode ser traduzido nas seguintes palavras/frases inglês:
TR Örneğin, hiçbir koşulda, diğer kişilere mali bilgilerinizi (örneğin, kredi kartı veya banka hesap numaraları) vermemelisiniz.
EN For example, you should not, under any circumstances, provide your financial information (e.g., credit card or bank account numbers) to other individuals.
turco | inglês |
---|---|
diğer | other |
kredi | credit |
TR Desteğiniz uluslararası hale geliyor! Crisp, yabancı dil kullanıcıları ile devam eden konuşmalarınızı ileri geri çevirir. Örneğin konuşun. İngilizce ve sohbet örneğin. İtalyan.
EN Your support becomes international! Crisp translates your ongoing conversations with foreign language users back and forth. Speak eg. in English and chat in eg. Italian.
turco | inglês |
---|---|
uluslararası | international |
crisp | crisp |
dil | language |
kullanıcıları | users |
geri | back |
sohbet | chat |
TR Desteğiniz uluslararası hale geliyor! Crisp, yabancı dil kullanıcıları ile devam eden konuşmalarınızı ileri geri çevirir. Örneğin konuşun. İngilizce ve sohbet örneğin. İtalyan.
EN Your support becomes international! Crisp translates your ongoing conversations with foreign language users back and forth. Speak eg. in English and chat in eg. Italian.
turco | inglês |
---|---|
uluslararası | international |
crisp | crisp |
dil | language |
kullanıcıları | users |
geri | back |
sohbet | chat |
TR Burada söz konusu olan, kaynakların dengeli bir dağılımı olduğu gibi - örneğin bozulmamış bir çevre -, görev ve sorumlulukların da - örneğin, enerji alanındaki dönüşümün maliyeti - dengeli bir dağılımı.
EN This entails a balanced distribution not only of resources, such as an intact environment, but also of burdens and obligations, for example with regard to the costs of the energy transition.
turco | inglês |
---|---|
burada | this |
dengeli | balanced |
çevre | environment |
enerji | energy |
maliyeti | costs |
kaynakları | resources |
TR Örneğin, hiçbir koşulda, diğer kişilere mali bilgilerinizi (örneğin, kredi kartı veya banka hesap numaraları) vermemelisiniz.
EN For example, you should not, under any circumstances, provide your financial information (e.g., credit card or bank account numbers) to other individuals.
turco | inglês |
---|---|
diğer | other |
kredi | credit |
TR Örneğin, hiçbir koşulda, diğer kişilere mali bilgilerinizi (örneğin, kredi kartı veya banka hesap numaraları) vermemelisiniz.
EN For example, you should not, under any circumstances, provide your financial information (e.g., credit card or bank account numbers) to other individuals.
turco | inglês |
---|---|
diğer | other |
kredi | credit |
TR Örneğin, hiçbir koşulda, diğer kişilere mali bilgilerinizi (örneğin, kredi kartı veya banka hesap numaraları) vermemelisiniz.
EN For example, you should not, under any circumstances, provide your financial information (e.g., credit card or bank account numbers) to other individuals.
turco | inglês |
---|---|
diğer | other |
kredi | credit |
TR Örneğin, hiçbir koşulda, diğer kişilere mali bilgilerinizi (örneğin, kredi kartı veya banka hesap numaraları) vermemelisiniz.
EN For example, you should not, under any circumstances, provide your financial information (e.g., credit card or bank account numbers) to other individuals.
turco | inglês |
---|---|
diğer | other |
kredi | credit |
TR Örneğin, hiçbir koşulda, diğer kişilere mali bilgilerinizi (örneğin, kredi kartı veya banka hesap numaraları) vermemelisiniz.
EN For example, you should not, under any circumstances, provide your financial information (e.g., credit card or bank account numbers) to other individuals.
turco | inglês |
---|---|
diğer | other |
kredi | credit |
TR Örneğin, hiçbir koşulda, diğer kişilere mali bilgilerinizi (örneğin, kredi kartı veya banka hesap numaraları) vermemelisiniz.
EN For example, you should not, under any circumstances, provide your financial information (e.g., credit card or bank account numbers) to other individuals.
turco | inglês |
---|---|
diğer | other |
kredi | credit |
TR Örneğin, hiçbir koşulda, diğer kişilere mali bilgilerinizi (örneğin, kredi kartı veya banka hesap numaraları) vermemelisiniz.
EN For example, you should not, under any circumstances, provide your financial information (e.g., credit card or bank account numbers) to other individuals.
turco | inglês |
---|---|
diğer | other |
kredi | credit |
TR Örneğin, hiçbir koşulda, diğer kişilere mali bilgilerinizi (örneğin, kredi kartı veya banka hesap numaraları) vermemelisiniz.
EN For example, you should not, under any circumstances, provide your financial information (e.g., credit card or bank account numbers) to other individuals.
turco | inglês |
---|---|
diğer | other |
kredi | credit |
TR Örneğin, hiçbir koşulda, diğer kişilere mali bilgilerinizi (örneğin, kredi kartı veya banka hesap numaraları) vermemelisiniz.
EN For example, you should not, under any circumstances, provide your financial information (e.g., credit card or bank account numbers) to other individuals.
turco | inglês |
---|---|
diğer | other |
kredi | credit |
TR Örneğin, hiçbir koşulda, diğer kişilere mali bilgilerinizi (örneğin, kredi kartı veya banka hesap numaraları) vermemelisiniz.
EN For example, you should not, under any circumstances, provide your financial information (e.g., credit card or bank account numbers) to other individuals.
turco | inglês |
---|---|
diğer | other |
kredi | credit |
TR Örneğin, hiçbir koşulda, diğer kişilere mali bilgilerinizi (örneğin, kredi kartı veya banka hesap numaraları) vermemelisiniz.
EN For example, you should not, under any circumstances, provide your financial information (e.g., credit card or bank account numbers) to other individuals.
turco | inglês |
---|---|
diğer | other |
kredi | credit |
TR Örneğin, biyomedikal literatürde rapor edilen kaynaklar (örn., antikorlar, model organizmalar ve yazılımlar) genellikle tekrarlanabilirlik veya yeniden kullanımı mümkün kılan yeterli detaydan yoksundur.
EN For example resources (e.g., antibodies, model organisms, and software) reported in the biomedical literature often lack sufficient detail to enable reproducibility or reuse.
turco | inglês |
---|---|
kaynaklar | resources |
model | model |
yazılımlar | software |
genellikle | often |
veya | or |
yeterli | sufficient |
TR Bilinçsiz Önyargı yayıncılık sürecini olumsuz yönde etkileyebilir, örneğin:
EN Unconscious Bias can negatively affect the publishing process in a number of ways, for example:
turco | inglês |
---|---|
bilinçsiz | unconscious |
yayıncılık | publishing |
sürecini | process |
TR Ücretli bir planı ilk seçtiğiniz tarih, yinelenen fatura tarihi olacaktır. Örneğin: 10 Ocak'ta ilk kez kaydolursanız gelecekteki tüm ücretler her ayın 10'unda faturalandırılır.
EN The date you first select a paid plan will be the recurring billing date. For example: If you sign up for the first time on January 10, all future charges will be billed on the 10th of every month.
turco | inglês |
---|---|
planı | plan |
fatura | billing |
ocak | january |
kez | time |
gelecekteki | future |
ücretler | paid |
TR Bazı durumlarda, örneğin bir dergideki altın açık erişim için güçlü bir talep ya da kullanım olduğunu görmemiz halinde, derginin yayınlama modelini buna uygun olarak değerlendirmeye alabiliriz.
EN In some cases, for example where we see strong appetite for or take up of gold open access in a journal, we might assess the journal?s publication model accordingly.
turco | inglês |
---|---|
durumlarda | cases |
altın | gold |
açık | open |
erişim | access |
güçlü | strong |
derginin | journal |
modelini | model |
TR Örneğin, belirli bir cihazın belirli bir mekanda olduğunu belirlemek için cihaz sinyallerini kullanabiliriz
EN For example, we may use device signals to determine that a particular device is within a particular venue
turco | inglês |
---|---|
belirli | particular |
olduğunu | is |
TR Örneğin, verilerinizi kimlik hırsızlığına karşı korumak, sahtekarlığı veya diğer suç faaliyetlerini, talepleri veya diğer yükümlülükleri önlemek için kullanabiliriz
EN For example, we may use your data to protect against identity theft, prevent fraud or other criminal activity, claims or other liabilities
turco | inglês |
---|---|
verilerinizi | your data |
kimlik | identity |
veya | or |
diğer | other |
talepleri | claims |
önlemek | prevent |
TR Platformu kullanmaya başlamamızla beraber tüm müşterilerimiz büyümeye başladı. Örneğin, müşterimiz olan Hospital Amazônia, Mart'tan Eylül'e kadar 13.500'den fazla gösterim artışı elde etti.
EN All of our clients are growing after we use the platform. For instance, our client Hospital Amazônia had a growth of more than 13.500 impressions from March to September.
turco | inglês |
---|---|
platformu | platform |
kullanmaya | use |
tüm | all |
müşterilerimiz | our clients |
mart | march |
eylül | september |
TR Üçüncü şahıslar (örneğin ISS'niz, işvereniniz) ziyaret ettiğiniz kaynaklara erişebilir. Saldırganlar bu bilgileri kimlik avı saldırıları başlatmak veya kötü amaçlı kod enjekte etmek için kullanabilir.
EN Third parties (e.g. your ISP, your employer) may have access to the resources you visit. Attackers can use this information to launch phishing attacks or inject malicious code.
turco | inglês |
---|---|
iss | isp |
ziyaret | visit |
kaynaklara | resources |
bilgileri | information |
veya | or |
kod | code |
TR Eğer Flash denetimlerini kullanmaya ihtiyac varsa, örneğin ödeme sistemleri ile çalışmak için, bunu diğer tarayıcılardan ve sadece belirli, güvenli site için yapmak gerekir
EN If you have to use Flash sites, it is better to do it in another browser and only with a specific trusted site.
turco | inglês |
---|---|
diğer | another |
belirli | specific |
güvenli | trusted |
TR Eğer Java denetimlerini kullanmaya ihtiyac varsa, örneğin ödeme sistemleri ile çalışmak için, bunu diğer tarayıcılardan ve sadece belirli, güvenli site için yapmak gerekir.
EN If you have to use Flash sites, it is better to do it in another browser and only with a specific trusted site.
turco | inglês |
---|---|
diğer | another |
belirli | specific |
güvenli | trusted |
TR Eğer ActiveX denetimlerini kullanmaya ihtiyac varsa, örneğin ödeme sistemleri ile çalışmak için, bunu diğer tarayıcılardan ve sadece belirli, güvenli site için yapmak gerekir.
EN If you have to use ActiveX extensions, for example for payment systems, it is better to use another browser for this purpose, and access only one specific source you know and trust.
turco | inglês |
---|---|
sistemleri | systems |
diğer | another |
TR Whoer'dan Windows ve MacOS için ücretsiz VPN, bir dizi yararlı işleve sahiptir, örneğin: Double VPN, Kill switch, ev veya mobil bağlantı için VPN gizliliği
EN Free VPN for Windows and MacOS from Whoer has a number of useful functions, such as: Double VPN, Kill switch, VPN disguise for home or mobile connection
turco | inglês |
---|---|
whoer | whoer |
windows | windows |
macos | macos |
ücretsiz | free |
vpn | vpn |
yararlı | useful |
sahiptir | has |
switch | switch |
ev | home |
veya | or |
mobil | mobile |
bağlantı | connection |
TR İşlem e-postanıza veya makbuzunuza bakarak, seçtiğiniz satın alma noktası için hangi sağlayıcıyla çalıştığımızı (örneğin web sitemiz vb.) öğrenebilirsiniz.
EN You can find out which provider we are working with for the point of purchase (for example our website, etc) you chose by looking at your transactional email or receipt.
turco | inglês |
---|---|
veya | or |
noktası | point |
web | website |
TR İşlem e-postanıza veya makbuzunuza bakarak, seçtiğiniz satın alma noktası için hangi sağlayıcıyla çalıştığımızı (örneğin web sitemiz vb.) öğrenebilirsiniz
EN You can find out which provider we are working with for the point of purchase (for example our website, etc) you chose by looking at your transactional email or receipt
turco | inglês |
---|---|
veya | or |
noktası | point |
web | website |
TR Örneğin, size doğrudan e-postadan gönderebileceğimiz herhangi bir pazarlama, haber bülteni veya diğer iletişim aboneliğinizi iptal edebilirsiniz
EN For example, You can unsubscribe from any marketing, newsletter, or other communication we may send you right form the email
turco | inglês |
---|---|
size | you |
doğrudan | right |
pazarlama | marketing |
diğer | other |
iletişim | communication |
TR Örneğin, ‘Wait But Why’ iyi dönüşüm sağlayan ama marka üzerinde kalan açılır pencereler oluşturma konusunda başarılı bir iş çıkarıyor.
EN For example, Wait But Why does a great job of using popups that convert well but stay on brand.
turco | inglês |
---|---|
marka | brand |
TR Örneğin, bahçe ürünleri satıyorsanız, ücretsiz bir iPad vermek yerine en çok satan ürününüzü şanslı bir aboneye çekilişle hediye edebilirsiniz
EN For example, if you sell gardening products, you might want to give away your best-selling product to one lucky subscriber as opposed to giving away a free iPad
turco | inglês |
---|---|
ücretsiz | free |
ipad | ipad |
TR Esasında, her sektör üyesi (örneğin tarım, endüstri, belediyeler veya hava limanları) bu sertifikasyona başvurabilir.
EN In fact, members of any sector (for example agriculture, industry, municipalities or airports) can apply for certification.
turco | inglês |
---|---|
tarım | agriculture |
TR Verilerden herhangi birinin kaybolması durumunda (örneğin, cookies'i temizlediyseniz), kurtarılabilir ve ardından sıfırlanabilir ve yeniden kullanılabilir.
EN In case of any of the data was lost (if you cleared cookies, for example), it can be recovered and then reset and reused.
turco | inglês |
---|---|
herhangi | any |
durumunda | in case of |
TR Örneğin, bu veriler Base64'te "bcde" olarak işaretlenmiştir. Ardından arka planda Evercookie aşağıdaki URL'lere erişir:
EN For example, this data is marked as "bcde" in Base64. Then in the background Evercookie accesses the following URLs:
turco | inglês |
---|---|
bu | this |
veriler | data |
url | urls |
TR Örneğin, bir kentsel hafif raylı sistem projesinde, Norconsult, bisiklet ve acil durum araçları için trafik şeritlerinin tasarımını optimize etmek amacıyla tramvay sürücülerinden geri bildirim almak için VR oyun deneyimini kullanıyor
EN On an urban light-rail project, for example, Norconsult is using a VR game experience to get feedback from tram drivers to optimize the design of traffic lanes for bikes and emergency vehicles
turco | inglês |
---|---|
kentsel | urban |
hafif | light |
trafik | traffic |
oyun | game |
deneyimini | experience |
tasarım | project |
TR Örneğin, Arctis Pro’daki hoparlör sürücüleri çok daha iyi bir ses düzeniyle donatılmış seçkin yüksek çözünürlük sunar
EN For instance, the speaker drivers on Arctis Pro are premium hi-res capable with an even better soundscape
turco | inglês |
---|---|
arctis | arctis |
TR Örneğin, kaynak için PDF dosya Hasarlı.pdf, sabit dosyanın varsayılan adı Hasarlı_ Düzeltilmiş olacaktır.pdf
EN For example, for source PDF file Damaged.pdf, the default name for the fixed file will be Damaged_fixed.pdf
turco | inglês |
---|---|
kaynak | source |
dosya | file |
hasarlı | damaged |
sabit | fixed |
varsayılan | default |
adı | name |
TR Örneğin, Damaged.docx kaynak Word dosyası için, sabit dosyanın varsayılan adı Damaged_fixed.doc olacaktır
EN For example, for source Word file Damaged.docx, the default name for the fixed file will be Damaged_fixed.doc
turco | inglês |
---|---|
docx | docx |
kaynak | source |
word | word |
dosyası | file |
sabit | fixed |
varsayılan | default |
adı | name |
doc | doc |
TR Örneğin, 1 çıktısı olan bir işlemin, 1 ödeme olduğu varsayılırken, 10 çıktısı olan bir işlemin 9 ödeme olduğu varsayılır
EN For example, a transaction with 1 output is assumed to be 1 payment, and a transaction with 10 outputs is assumed to be 9 payments
TR Bu yöntem, örneğin, UTXO'ları konsolide eden işlemlerden ya da parasını soğuk depodan sıcak depoya taşıyan kuruluşlardan gelen ödemeler tespit edilip çıkarılarak daha da sağlıklı bir hale getirilebilir.
EN This methodology can be improved, for example by detecting and removing payments from transactions consolidating UTXOs or entities moving funds from cold to hot storage.
turco | inglês |
---|---|
bu | this |
soğuk | cold |
sıcak | hot |
ödemeler | payments |
tespit | detecting |
TR Örneğin, 30 dakikalık bir dosya yaklaşık 5 dakika tipik bir dönüş süresi vardır; bir saat uzunluğunda dosya kabaca 10 dakika sürer.
EN For example, a 30 minute file has a typical turnaround time of roughly 5 minutes; an hour-long file will roughly take 10 minutes.
turco | inglês |
---|---|
dosya | file |
tipik | typical |
vardır | has |
TR Örneğin, 52 dakika olan bir video dosyasını yazarsanız, tam bir saat değil, yalnızca 52 dakika ücretlendirilirsiniz.
EN For example, if you transcribe a video file that is 52 minutes, you will only be charged for 52 minutes, not a full hour.
turco | inglês |
---|---|
dosyasını | file |
TR Ayrıca daha yüksek gücümüzden (örneğin dua veya meditasyon yoluyla) rehberlik isteyebiliriz.
EN We could also seek guidance from our higher power (for example, through prayer or meditation).
turco | inglês |
---|---|
meditasyon | meditation |
rehberlik | guidance |
TR Uygunsuz bir davranış ortaya çıktığında, başkan tüm toplantıya bir bildiri okuyabilir, örneğin: “ITAA'nın hepimizin iyileşmesi için güvenli bir yer olmasına ihtiyacımız var
EN When inappropriate behavior occurs, the chair can read a statement out to the whole meeting, for example: “We need ITAA to be a safe place for us all to recover
turco | inglês |
---|---|
uygunsuz | inappropriate |
davranış | behavior |
itaa | itaa |
güvenli | safe |
TR Örneğin, formunuz her gönderildiğinde Slack aracılığıyla bildirim alın veya satışlarınız için Quickbooks üzerinden fatura oluşturmak gibi daha karmaşık entegrasyonlar yapın
EN For example, get notifications via Slack everytime your form is submitted or do more complex integrations such as creating an invoice for your sales on Quickbooks
turco | inglês |
---|---|
bildirim | notifications |
veya | or |
karmaşık | complex |
entegrasyonlar | integrations |
yapın | do |
satışları | sales |
TR Favori uygulamalarınızı Zapier üzerinden forms.app ile entegre edin. Örneğin, formunuz her doldurulduğunda Slack'te bildirim alın veya formlarınızı Pipedrive ile entegre ederek müşteri adayları oluşturun.
EN Integrate your favorite applications with forms.app via Zapier. For example, get notifications on Slack anytime your form is filled in or generate leads by integrating your forms with Pipedrive.
turco | inglês |
---|---|
favori | favorite |
zapier | zapier |
app | app |
bildirim | notifications |
veya | or |
oluşturun | generate |
uygulamaları | applications |
formları | forms |
TR Paypal veya Stripe hesabınızı bağlayın ve ödemeyi alın. Ayrıca Zapier aracılığıyla en sevdiğiniz araçlara entegre edebilir ve örneğin, formunuz her doldurulduğunda Google Sheets hesabınız güncellenir.
EN Connect your Paypal or Stripe account and collect payment. You can also integrate to your favorite tools via Zapier and for example, update your Google Sheets every time your form is filled in.
turco | inglês |
---|---|
paypal | paypal |
zapier | zapier |
entegre | integrate |
edebilir | can |
TR İnternette bulmayı kolaylaştırmak için formun URL'sini özelleştirebilirsiniz, örneğin: forms.app/yourusername/jobapplicationform Gizlilik ayarlarını istediğiniz zaman değiştirebilirsiniz.
EN You can customize the URL of the form in order to make it easier to find on internet, for example: forms.app/yourusername/jobapplicationform You can change privacy settings any time.
turco | inglês |
---|---|
kolaylaştırmak | easier |
url | url |
app | app |
gizlilik | privacy |
ayarlarını | settings |
zaman | time |
değiştirebilirsiniz | you can change |
TR Örneğin, şehrinizde toplu taşıma hakkında bir anket yaparsanız, diğer şehirlerde yaşayan insanların formunuzu doldurmasını istemezsiniz
EN For example if you convey a survey about public transportation in your city, you wouldn’t want people living in other cities to fill in your form
turco | inglês |
---|---|
anket | survey |
diğer | other |
formunuzu | your form |
insanları | people |
Mostrando 50 de 50 traduções