EN The food industry is rapidly evolving
EN The food industry is rapidly evolving
TR Gıda endüstrisi hızla gelişiyor
inglês | turco |
---|---|
food | gıda |
industry | endüstrisi |
rapidly | hızla |
EN In this rapidly evolving world, staying updated is essential
TR Hızla gelişen bu dünyada, güncel kalmak esastır
EN If you are around other players who are violating these guidelines, please remove yourself from the situation and don’t engage. Report the situation to us through the in-app support options or through our web-based help centers.
TR Bu yönergeleri ihlal eden diğer oyuncuların yanındaysanız, lütfen oradan uzaklaşın ve ihlale dahil olmayın. Uygulama içi destek seçeneklerimizi kullanarak veya web tabanlı yardım merkezlerimiz üzerinden durumu bildirin.
inglês | turco |
---|---|
other | diğer |
players | oyuncular |
web | web |
based | tabanlı |
these | bu |
support | destek |
app | uygulama |
help | yardım |
and | ve |
please | lütfen |
or | veya |
report | durumu |
EN To stay one step ahead of the evolving security risk, it invests in research and development that ensures its brand is recognized in the industry
TR Gelişen güvenlik riskinin bir adım önünde olmak için, markasının sektörde tanınmasını sağlayan araştırma ve geliştirmeye yatırım yapmaktadır
inglês | turco |
---|---|
step | adım |
security | güvenlik |
research | araştırma |
development | geliştirmeye |
ahead | önünde |
and | ve |
of | in |
brand | için |
EN You also have the option to add, change and delete any of the SAN SSL certificates instantly to meet the evolving needs of your network
TR Ayrıca, networkünüzün gelişen ihtiyaçlarını karşılamak için SAN SSL sertifikalarından herhangi birini anında ekleme, değiştirme ve silme seçeneğiniz de mevcuttur
inglês | turco |
---|---|
change | değiştirme |
delete | silme |
san | san |
ssl | ssl |
instantly | anında |
meet | karşılamak |
of | in |
needs | ihtiyaçlarını |
certificates | sertifikaları |
have | mevcuttur |
and | ve |
any | herhangi |
to add | ekleme |
EN Factory- or field-installable RFID encoding capability means you can meet your evolving needs for years to come.
TR Fabrikada veya sahada takılabilen RFID kodlayıcı özelliği ile önümüzdeki yıllarda ortaya çıkacak ihtiyaçlarınızı karşılayabilirsiniz.
inglês | turco |
---|---|
rfid | rfid |
years | yıllarda |
or | veya |
needs | ihtiyaç |
to | ile |
EN Identify every part and package with a model for every application, and upgradeable features allow you to meet the evolving needs of your business.
TR Her uygulama için bir modelle her parça ve ambalajı tanımlayın; yükseltilebilir özellikler, iş yerinizin değişen ihtiyaçlarını karşılamanıza da izin verir.
inglês | turco |
---|---|
allow | izin verir |
business | iş |
features | özellikler |
needs | ihtiyaçlarını |
application | uygulama |
and | ve |
a | bir |
with | parça |
EN Enable access to real-time data that guides better decisions, so your staff can respond to changing conditions and evolving priorities.
TR Daha iyi kararlar için gerçek zamanlı verilere erişim sunarak personelinizin değişen durumlara ve ortaya çıkan önceliklere yanıt verebilmesini sağlar.
inglês | turco |
---|---|
enable | sağlar |
access | erişim |
decisions | kararlar |
respond | yanıt |
time | zamanlı |
real | gerçek |
better | daha iyi |
to | için |
and | ve |
EN Identify every part and package with a model for every application, and upgradeable features allow you to meet the evolving needs of your business
TR Her uygulama için bir modelle her parça ve ambalajı tanımlayın; yükseltilebilir özellikler, iş yerinizin değişen ihtiyaçlarını karşılamanıza da izin verir
inglês | turco |
---|---|
allow | izin verir |
business | iş |
features | özellikler |
needs | ihtiyaçlarını |
application | uygulama |
and | ve |
a | bir |
with | parça |
EN Upgradeable features allow you to meet the evolving needs of your business via the purchase of a simple software license
TR Yükseltilebilir özellikler, işinizin değişen ihtiyaçlarına basit bir yazılım lisansı satın alarak cevap vermenize izin verir
inglês | turco |
---|---|
allow | izin verir |
business | iş |
software | yazılım |
features | özellikler |
purchase | satın |
simple | basit |
needs | ihtiyaç |
a | bir |
license | lisans |
EN Strategic approach Get an outside-in view and market insights inspiring you to keep evolving your supply chain
TR Stratejik yaklaşım Tedarik zincirinizi geliştirmeye devam etmeniz için size ilham verecek bir dıştan-içe görünüm ve pazar içgörüleri alma
inglês | turco |
---|---|
strategic | stratejik |
approach | yaklaşım |
market | pazar |
keep | devam |
supply | tedarik |
get | alma |
and | ve |
your | etmeniz |
to | için |
EN Due to the breadth of our securities and capital markets experience and continuously evolving market conditions, Moroğlu Arseven often advises on innovative and ground-breaking regulatory or transactional questions.
TR Menkul kıymetler ve sermaye piyasası alanındaki deneyimi ve piyasa koşullarındaki değişiklikler Moroğlu Arseven’in yenilikçi çözümler üretmesini sağlar.
inglês | turco |
---|---|
capital | sermaye |
experience | deneyimi |
moroğlu | moroğlu |
innovative | yenilikçi |
conditions | koşullar |
and | ve |
market | piyasası |
EN We regularly support clients from the early stages of employment disputes and whistleblowing incidents, to ensure clients handle these evolving disputes, investigations or systemic issues procedurally correctly
TR Müvekkillere büyüyen ve gelişen uyuşmazlıklar, soruşturmalar veya sistematik sorunlarla usule uygun şekilde başa çıkabilmelerini sağlamak için uyuşmazlığın ilk aşamasından itibaren destek verilir
inglês | turco |
---|---|
support | destek |
early | ilk |
investigations | soruşturmalar |
of | in |
and | ve |
or | veya |
to | sağlamak |
these | için |
ensure | sağlamak için |
EN The constantly evolving smart app guides you through preprogrammed mask routines for FOREO’s UFO™ Activated Mask range and allows you to customize all device features to your preference.
TR Sürekli gelişen akıllı uygulama, FOREO'nun UFO™ Aktif Maske serisi için önceden programlanmış maske rutinlerinde size rehberlik eder ve tüm cihaz özelliklerini tercihinize göre kişiselleştirmenize olanak tanır.
EN To stay one step ahead of the evolving security risk, it invests in research and development that ensures its brand is recognized in the industry
TR Gelişen güvenlik riskinin bir adım önünde olmak için, markasının sektörde tanınmasını sağlayan araştırma ve geliştirmeye yatırım yapmaktadır
inglês | turco |
---|---|
step | adım |
security | güvenlik |
research | araştırma |
development | geliştirmeye |
ahead | önünde |
and | ve |
of | in |
brand | için |
EN You also have the option to add, change and delete any of the SAN SSL certificates instantly to meet the evolving needs of your network
TR Ayrıca, networkünüzün gelişen ihtiyaçlarını karşılamak için SAN SSL sertifikalarından herhangi birini anında ekleme, değiştirme ve silme seçeneğiniz de mevcuttur
inglês | turco |
---|---|
change | değiştirme |
delete | silme |
san | san |
ssl | ssl |
instantly | anında |
meet | karşılamak |
of | in |
needs | ihtiyaçlarını |
certificates | sertifikaları |
have | mevcuttur |
and | ve |
any | herhangi |
to add | ekleme |
EN Identify every part and package with a model for every application, and upgradeable features allow you to meet the evolving needs of your business.
TR Her uygulama için bir modelle her parça ve ambalajı tanımlayın; yükseltilebilir özellikler, iş yerinizin değişen ihtiyaçlarını karşılamanıza da izin verir.
inglês | turco |
---|---|
allow | izin verir |
business | iş |
features | özellikler |
needs | ihtiyaçlarını |
application | uygulama |
and | ve |
a | bir |
with | parça |
EN We regularly support clients from the early stages of employment disputes and whistleblowing incidents, to ensure clients handle these evolving disputes, investigations or systemic issues procedurally correctly
TR Müvekkillere büyüyen ve gelişen uyuşmazlıklar, soruşturmalar veya sistematik sorunlarla usule uygun şekilde başa çıkabilmelerini sağlamak için uyuşmazlığın ilk aşamasından itibaren destek verilir
inglês | turco |
---|---|
support | destek |
early | ilk |
investigations | soruşturmalar |
of | in |
and | ve |
or | veya |
to | sağlamak |
these | için |
ensure | sağlamak için |
EN Industry is evolving fast, creating increased demands for data and analytics
TR Sektör hızla gelişirken veri ve analiz taleplerinde artışa neden oluyor
inglês | turco |
---|---|
industry | sektör |
fast | hızla |
and | ve |
for | neden |
data | veri |
EN Size UPS units to meet evolving requirements, evaluate heat loads to determine the need for dedicated cooling, and enable connectivity for remote monitoring.
TR KGK birimlerini değişen gereklilikleri karşılayacak şekilde boyutlandırın, özel soğutma ihtiyacını belirlemek için ısı yüklerini değerlendirin ve uzaktan izleme için bağlanabilirliği mümkün kılın.
inglês | turco |
---|---|
requirements | gereklilikleri |
need | ihtiyacı |
cooling | soğutma |
enable | mümkün |
remote | uzaktan |
monitoring | izleme |
heat | ısı |
and | ve |
the | şekilde |
EN Moreover, we’ve been able to stay at the very top in the iGaming industry, which has been evolving and developing at a very fast pace lately.
TR Dahası, son zamanlarda çok hızlı bir şekilde gelişen ve gelişen iGaming endüstrisinin zirvesinde kalmayı başarmayı bildik.
inglês | turco |
---|---|
industry | endüstrisinin |
fast | hızlı |
and | ve |
the | şekilde |
top | en |
a | bir |
EN Keep in mind that the business of SEO is one that is constantly evolving, and failing to keep up with these changes has been the undoing of more than one competing rank tracking agency
TR SEO işinin sürekli gelişen bir iş olduğunu ve bu değişikliklere ayak uyduramamanın birden fazla rakip sıralama izleme ajansının felaketi olduğunu unutmayın
inglês | turco |
---|---|
business | iş |
seo | seo |
constantly | sürekli |
rank | sıralama |
tracking | izleme |
agency | ajans |
keep in mind | unutmayın |
and | ve |
is | olduğunu |
these | bu |
more | fazla |
to | birden |
EN The Sustainable Consumer is Evolving. So Should You.
TR Dijital dünyaya nasıl ayak uydurabilirsiniz?
inglês | turco |
---|---|
the | nasıl |
EN Factory- or field-installable RFID encoding capability means you can meet your evolving needs for years to come.
TR Fabrikada veya sahada takılabilen RFID kodlayıcı özelliği ile önümüzdeki yıllarda ortaya çıkacak ihtiyaçlarınızı karşılayabilirsiniz.
inglês | turco |
---|---|
rfid | rfid |
years | yıllarda |
or | veya |
needs | ihtiyaç |
to | ile |
EN Separation has been around for decades, and the technology is constantly evolving as consumer trends impose new and different demands on food processors.
TR NIZO yöntemi hakkında 4 önemli soru. NIZO yöntemi sütte homojenizasyon verimliliğini ölçmek için kullanılır.
inglês | turco |
---|---|
as | soru |
for | için |
on | hakkında |
EN Barriers to change still remain, but are diminishing and evolving
TR Değişimin önündeki hala engeller bulunuyor, fakat giderek azalmakta ve değişmektedir
inglês | turco |
---|---|
and | ve |
but | fakat |
still | hala |
EN We are constantly finding new ways to meet the evolving expectations of our market
TR Piyasanın değişen beklentilerini karşılamak için sürekli bir şekilde yeni yollar buluyoruz
inglês | turco |
---|---|
constantly | sürekli |
new | yeni |
ways | yollar |
meet | karşılamak |
our | de |
market | iş |
the | şekilde |
of | in |
to | için |
EN A competitive advantage: Strengthening our customer value proposition by offering a diverse team with perspectives that match the evolving needs of our customers and consumers
TR Rekabetçi avantaj: Müşterimizin ve tüketicilerin değişen ihtiyaçlarını karşılayacak perspektifleri olan, çeşitliliğe sahip bir ekip sunarak müşterimizin sunduğu değeri güçlendirmek
inglês | turco |
---|---|
competitive | rekabetçi |
advantage | avantaj |
diverse | en |
team | ekip |
consumers | tüketicilerin |
by offering | sunarak |
needs | ihtiyaçlarını |
value | değeri |
and | ve |
EN Responding to evolving customer needs
TR Değişen müşteri ihtiyaçlarına yanıt veriyoruz
inglês | turco |
---|---|
customer | müşteri |
needs | ihtiyaç |
EN The city which did not have a bright life in the Hellenistic period was rapidly developed in the Roman period with some privileges, marble quarries and quality
TR Helenistik dönemde parlak bir yaşamı olmayan kent Roma döneminde bazı imtiyazlarla, mermer ocaklarının yakınında ve kaliteli olmasıyla hızla gelişmiştir
inglês | turco |
---|---|
city | kent |
bright | parlak |
life | yaşam |
rapidly | hızla |
developed | gelişmiş |
quality | kaliteli |
and | ve |
some | bazı |
have | ya |
a | bir |
period | döneminde |
in | yakınında |
the | olmayan |
EN Twitter is an extremely important and effective social media platform for both individual users and brands. Here are some important tips for your brand to grow rapidly on Twitter in a short time!
TR Twitter hem bireysel kullanıcılar hem de markalar için son derece önemli ve etkili bir mecradır. İşte markanızın Twitter?da kısa süre içinde hızlı bir büyüme sağlaması adına bazı önemli ipuçları!
inglês | turco |
---|---|
extremely | son derece |
effective | etkili |
brands | markalar |
short | kısa |
time | süre |
important | önemli |
your brand | markanızın |
rapidly | hızlı |
tips | ipuçları |
in | da |
individual | bireysel |
both | de |
and | ve |
users | kullanıcılar |
some | bazı |
brand | için |
EN So, what are the most basic methods of organically increasing your follower count on Twitter? Here are some important tips for your brand to grow rapidly on Twitter in a short time!
TR Peki Twitter üzerinden organik bir şekilde takipçi artırmanın en temel yöntemleri nelerdir? İşte markanızın Twitter?da kısa süre içinde hızlı bir büyüme sağlaması adına bazı önemli ipuçları!
inglês | turco |
---|---|
methods | yöntemleri |
short | kısa |
time | süre |
what are | nelerdir |
your brand | markanızın |
rapidly | hızlı |
tips | ipuçları |
most | en |
in | da |
the | şekilde |
important | önemli |
some | bazı |
EN Here are some important tips for your brand to grow rapidly on Twitter in a short time!, Social Media, Management, Platform, Collaboration, Publishing, Listening, Engagement, Analytics
TR İşte markanızın Twitter?da kısa süre içinde hızlı bir büyüme sağlaması adına bazı önemli ipuçları!, Sosyal Medya, Yönetim, Platform, Birlikte Çalışma, Yayınlama, Görüşmeler, Dinleme, Raporlama
inglês | turco |
---|---|
short | kısa |
time | süre |
management | yönetim |
listening | dinleme |
your brand | markanızın |
rapidly | hızlı |
important | önemli |
tips | ipuçları |
platform | platform |
publishing | yayınlama |
in | da |
social | sosyal |
media | medya |
some | bazı |
EN Keeping functions stateless enables AWS Lambda to rapidly launch as many copies of the function as needed to scale to the rate of incoming events
TR İşlevlerin durum bilgisine sahip olmaması, AWS Lambda’nın gelen olayların hızına göre ölçeklendirme gerçekleştirme amacıyla işlevin çok sayıda kopyasını hızlı bir şekilde başlatmasını sağlar
inglês | turco |
---|---|
enables | sağlar |
aws | aws |
rapidly | hızlı |
the | şekilde |
as | göre |
to | sahip |
events | olayları |
EN You can use multiple Amazon EC2 P3 instances with up to 100 Gbps of networking throughput to rapidly train machine learning models
TR Makine öğrenimi modellerini hızlı bir şekilde eğitmek için birden çok Amazon EC2 P3 bulut sunucusunu 100 Gb/sn.'ye kadar ağ iletişimi aktarım hızıyla kullanabilirsiniz
inglês | turco |
---|---|
amazon | amazon |
machine | makine |
models | modellerini |
rapidly | hızlı |
you can use | kullanabilirsiniz |
learning | öğrenimi |
multiple | bir |
with | şekilde |
of | in |
EN Worse, lost revenue can grow rapidly, if the expired certificate prevents transactions from being processed.
TR Daha kötüsü, kaybedilen gelir hızla artabilir, eğer süresi dolan sertifika işlemlerin işlenmesini engelliyorsa tabi.
inglês | turco |
---|---|
revenue | gelir |
rapidly | hızla |
if | eğer |
certificate | sertifika |
transactions | işlemlerin |
the | daha |
EN South Korea has rapidly developed its industry and has been able to export various industrial products
TR Güney Kore dışarıdan sağladığı kredilerle sanayisini hızla geliştirmiş ve çeşitli sanayi ürünleri ihraç edecek duruma gelmiştir
inglês | turco |
---|---|
south | güney |
korea | kore |
rapidly | hızla |
various | çeşitli |
products | ürünleri |
and | ve |
to | e |
industrial | sanayi |
EN Mainz-based start-up Biontech has rapidly become a global player and synonymous with the fight against coronavirus.
TR Merkezi Mainz kentinde olan startup kuruluşu Biontech çok kısa sürede bir küresel aktör ve korona ile mücadelenin eş anlamlı sözcüğü haline geldi.
inglês | turco |
---|---|
global | küresel |
coronavirus | korona |
start | startup |
and | ve |
with | ile |
EN "It provided the required functionality that we were looking for. We could rapidly deploy new devices, we could push standard configurations on all our devices and we could maintain control"
TR "Aradığımız gerekli işlevselliği sağladı. Yeni cihazları hızla devreye alabilir, tüm cihazlarımızda standart konfigürasyonları zorlayabilir ve kontrolü elimizde tutabiliriz."
inglês | turco |
---|---|
required | gerekli |
functionality | işlevselliği |
rapidly | hızla |
new | yeni |
devices | cihazlar |
standard | standart |
all | tüm |
and | ve |
control | kontrol |
EN Advanced manufacturing technology can help you be agile and innovative in this rapidly changing environment.
TR Gelişmiş imalat teknolojisi, hızla değişen bu ortamda çevik ve yenilikçi olmanıza yardımcı olabilir.
inglês | turco |
---|---|
manufacturing | imalat |
technology | teknolojisi |
rapidly | hızla |
help | yardımcı |
innovative | yenilikçi |
advanced | gelişmiş |
this | bu |
and | ve |
be | olabilir |
EN Simon-Kucher has extensive experience in helping media and entertainment companies to improve their profitability and grow in a rapidly changing, increasingly digitalized market.
TR Simon-Kucher, medya ve eğlence şirketlerinin kârlılıklarını artırarak hızla değişip gittikçe dijitalleşen bir pazarda büyümelerine yardımcı olma noktasında ciddi bir deneyime sahiptir.
inglês | turco |
---|---|
has | sahiptir |
experience | deneyime |
media | medya |
entertainment | eğlence |
rapidly | hızla |
increasingly | gittikçe |
market | iş |
companies | şirketlerinin |
a | yardımcı |
and | ve |
to | e |
EN We understand the market pressures and the rapidly changing competitive environment in this industry, with its low barriers to entry
TR Pazar üzerindeki baskıları, hızla değişen rekabetçi ortamı ve pazara giriş güçlüklerini anlıyoruz
inglês | turco |
---|---|
rapidly | hızla |
competitive | rekabetçi |
entry | giriş |
market | pazar |
environment | ortamı |
industry | iş |
and | ve |
EN In a world where everything is changing rapidly, perceiving change is a different matter, and managing is another matter
TR Her şeyin hızla değiştiği bir dünyada, değişimi algılamak ayrı mesele, yönetmek apayrı mesele
inglês | turco |
---|---|
world | dünyada |
rapidly | hızla |
managing | yönetmek |
different | bir |
EN COVID-19, which spread rapidly from China to the whole world in January, changed all predictions and plans radically
TR Ocak ayında hızlı bir şekilde Çin’den tüm dünyaya yayılan Covid-19, tüm öngörüleri ve planlamaları kökten değiştirdi
inglês | turco |
---|---|
world | dünyaya |
january | ocak |
rapidly | hızlı |
and | ve |
the | şekilde |
all | tüm |
EN At Kibar Holding, one of our priorities is to expand our playing field in order to reduce global exchange risks as well as the rapidly changing political and economic risks.
TR Kibar Holding olarak dünya genelinde karşılaştığımız kur riskini azaltmak, hızlı değişen politik ve ekonomik riskleri bertaraf etmek için oyun alanımızı genişletmek önceliklerimiz arasında.
inglês | turco |
---|---|
kibar | kibar |
global | dünya |
risks | riskleri |
political | politik |
economic | ekonomik |
holding | holding |
rapidly | hızlı |
at | de |
of | in |
and | ve |
reduce | azaltmak |
the | arasında |
EN Our company is developing rapidly. We often initiate new projects.
TR Şirketimiz hızlı bir şekilde büyüyor. Sık sık yeni projeleri hayata geçiriyoruz.
inglês | turco |
---|---|
new | yeni |
projects | projeleri |
rapidly | hızlı |
is | bir |
often | sık |
EN Rapidly stage devices to earn the benefits of your investment sooner.
TR Yatırımınızdan daha kısa sürede faydalanabilmek için cihazları hızla devreye sokun.
inglês | turco |
---|---|
rapidly | hızla |
devices | cihazlar |
investment | yatırım |
of | in |
to | için |
EN Our flexible suite of innovative and integrated supply chain solutions is designed to help your business adapt quickly to rapidly changing retail trends
TR Yenilikçi ve entegre tedarik zinciri çözümlerinden oluşan esnek paketimiz, şirketinizin hızla değişen perakende trendlerine derhal uyum sağlamasına yardımcı olacak şekilde tasarlanmıştır
inglês | turco |
---|---|
flexible | esnek |
innovative | yenilikçi |
integrated | entegre |
supply | tedarik |
chain | zinciri |
is | olacak |
help | yardımcı |
business | iş |
retail | perakende |
suite | en |
quickly | hızla |
designed | tasarlanmış |
and | ve |
EN The city which did not have a bright life in the Hellenistic period was rapidly developed in the Roman period with some privileges, marble quarries and quality
TR Helenistik dönemde parlak bir yaşamı olmayan kent Roma döneminde bazı imtiyazlarla, mermer ocaklarının yakınında ve kaliteli olmasıyla hızla gelişmiştir
inglês | turco |
---|---|
city | kent |
bright | parlak |
life | yaşam |
rapidly | hızla |
developed | gelişmiş |
quality | kaliteli |
and | ve |
some | bazı |
have | ya |
a | bir |
period | döneminde |
in | yakınında |
the | olmayan |
EN Learn to more rapidly and reliably build and deliver products using AWS.
TR AWS'yi kullanarak ürünleri daha hızlı ve güvenilir bir şekilde oluşturup teslim etmeyi öğrenin.
inglês | turco |
---|---|
deliver | teslim |
rapidly | hızlı |
products | ürünleri |
using | kullanarak |
Mostrando 50 de 50 traduções