EN 14.6.1. Progress by countries in the degree of implementation of international instruments aiming to combat illegal, unreported and unregulated fishing
EN 14.6.1. Progress by countries in the degree of implementation of international instruments aiming to combat illegal, unreported and unregulated fishing
TR 14.6.1. Ülkelerin; yasadışı, bildirilmemiş ve düzenlemesiz balıkçılıkla mücadele edilmesini amaçlayan uluslararası belgelerin uygulanması konusundaki ilerlemesi
inglês | turco |
---|---|
combat | mücadele |
and | ve |
illegal | yasadışı |
international | uluslararası |
implementation | uygulanması |
EN What Germany is doing to combat hunger
TR Almanya’nın Açlıkla Mücadelesi
EN Berlin has become a base for developing solutions to combat pandemics. An interview with Chikwe Ihekweazu, head of the Hub.
TR Okuyucu topluluğumuzda Almanya’da yükseköğrenimle ilgili dile getirilen önemli soruları cevaplıyoruz.
EN The German system of vocational education is considered one of the best in the world. It produces highly skilled specialists and has proved to combat youth unemployment.
TR Almanya’nın meslek eğitimindeki ikili sistemi dünyadaki en iyi örneklerden sayılıyor. Bu sistem nitelikli meslek erbabı yetiştiriyor ve gençlerdeki işsizliğin çaresi olarak kendini kanıtladı.
inglês | turco |
---|---|
in the world | dünyadaki |
has | bu |
of | in |
and | ve |
to | e |
best | en |
the | olarak |
EN Supporting the cleanliness of the camps to combat the pandemic
TR TÜRKİYE?DE HASTALIK BİLİNCİ
EN The report shows that the existing mechanisms to combat violence in Turkey are still far from their capacity to enable women to take a step towards a life without violence.
TR Rapor, Türkiye’de mevcut şiddetle mücadele mekanizmalarının bugün hala kadınların şiddetsiz bir yaşama adım atmalarını sağlama kapasitesinden uzak olduğunu gösteriyor.
inglês | turco |
---|---|
report | rapor |
shows | gösteriyor |
combat | mücadele |
step | adım |
women | kadınlar |
EN 3.3. By 2030, end the epidemics of AIDS, tuberculosis, malaria and neglected tropical diseases and combat hepatitis, water-borne diseases and other communicable diseases
TR 3.3. 2030’a kadar AIDS, tüberküloz, sıtma ve ihmal edilen tropikal hastalık salgınlarının sona erdirilmesi ve hepatit, su yoluyla bulaşan hastalıklar ve diğer bulaşıcı hastalıklarla mücadele edilmesi
inglês | turco |
---|---|
diseases | hastalıklar |
combat | mücadele |
other | diğer |
water | su |
and | ve |
the | yoluyla |
of | kadar |
EN 16.4. By 2030, significantly reduce illicit financial and arms flows, strengthen the recovery and return of stolen assets and combat all forms of organized crime
TR 16.4. 2030’a kadar yasa dışı para ve silah akışının büyük ölçüde azaltılması, çalınan varlıkların geri alınmasının güvence altına alınması ve organize suçun her türüyle mücadele edilmesi
inglês | turco |
---|---|
significantly | büyük ölçüde |
and | ve |
return | geri |
combat | mücadele |
organized | organize |
of | her |
assets | varlıklar |
by | altına |
EN 16.a Strengthen relevant national institutions, including through international cooperation, for building capacity at all levels, in particular in developing countries, to prevent violence and combat terrorism and crime
TR 16.a Özellikle gelişmekte olan ülkelerde şiddeti önlemek ve terör ve suçla mücadele etmek için her düzeyde kapasite geliştirilmesi adına ilgili ulusal kurumların uluslararası işbirliği yoluyla ilgili ulusal kurumların güçlendirilmesi
inglês | turco |
---|---|
national | ulusal |
cooperation | işbirliği |
capacity | kapasite |
combat | mücadele |
countries | ülkelerde |
levels | düzeyde |
international | uluslararası |
relevant | ilgili |
and | ve |
developing | gelişmekte |
institutions | kurumlar |
a | olan |
prevent | önlemek |
EN 15.3. 2030, combat desertification, restore degraded land and soil, including land affected by desertification, drought and floods, and strive to achieve a land degradation-neutral world
TR 15.3. 2030’a kadar çölleşmeyle mücadele edilmesi, çölleşme, kuraklık ve sellerden etkilenen alanlar dâhil tahrip edilmiş toprakların eski haline getirilmesi ve arazi bozulumunun olduğu, nötr bir dünya yaratmak için çaba gösterilmesi
inglês | turco |
---|---|
combat | mücadele |
land | arazi |
affected | etkilenen |
drought | kuraklık |
world | dünya |
neutral | nötr |
and | ve |
to | edilmesi |
including | için |
a | bir |
EN 15.c Enhance global support for efforts to combat poaching and trafficking of protected species, including by increasing the capacity of local communities to pursue sustainable livelihood opportunities
TR 15.c Yerel halkların sürdürülebilir geçim kaynaklarına sahip olma kapasitelerinin artırılmasını da kapsayan korunan türlerin yasa dışı avlanması ve kaçakçılığının yapılmasıyla mücadele etme çabalarına küresel destek verilmesi
inglês | turco |
---|---|
c | c |
global | küresel |
support | destek |
combat | mücadele |
protected | korunan |
local | yerel |
sustainable | sürdürülebilir |
to | sahip |
the | etme |
and | ve |
including | da |
of | nın |
EN Take urgent action to combat climate change and its impacts
TR İklim değişikliği ve etkileri ile mücadele için acilen eyleme geçmek
inglês | turco |
---|---|
combat | mücadele |
change | değişikliği |
and | ve |
to | için |
EN Operational, Combat Robotic Systems
TR Operasyonel, Muhabere Robot Sistemleri
inglês | turco |
---|---|
operational | operasyonel |
systems | sistemleri |
EN Combat Training, Guidance, Process Management
TR Muhabere Eğitim, Rehberlik ve Süreç Yönetimi
inglês | turco |
---|---|
training | eğitim |
guidance | rehberlik |
management | yönetimi |
process | süreç |
EN The report shows that the existing mechanisms to combat violence in Turkey are still far from their capacity to enable women to take a step towards a life without violence.
TR Rapor, Türkiye’de mevcut şiddetle mücadele mekanizmalarının bugün hala kadınların şiddetsiz bir yaşama adım atmalarını sağlama kapasitesinden uzak olduğunu gösteriyor.
inglês | turco |
---|---|
report | rapor |
shows | gösteriyor |
combat | mücadele |
step | adım |
women | kadınlar |
EN The German system of vocational education is considered one of the best in the world. It produces highly skilled specialists and has proved to combat youth unemployment.
TR Almanya’nın meslek eğitimindeki ikili sistemi dünyadaki en iyi örneklerden sayılıyor. Bu sistem nitelikli meslek erbabı yetiştiriyor ve gençlerdeki işsizliğin çaresi olarak kendini kanıtladı.
inglês | turco |
---|---|
in the world | dünyadaki |
has | bu |
of | in |
and | ve |
to | e |
best | en |
the | olarak |
EN Scholz promises decisive action to combat coronavirus pandemic
TR Scholz‘dan Pandemiyle Kararlı Mücadele Sözü
inglês | turco |
---|---|
combat | mücadele |
EN What Germany is doing to combat hunger
TR Almanya’nın Açlıkla Mücadelesi
EN Covax is one of the four pillars of the ACT Accelerator (Access to Covid-19 Tools), which was founded in April 2020 to combat the pandemic worldwide
TR Covax, pandemiyle küresel düzeyde mücadele amacıyla 2020 Nisanında hayata geçirilen KOVID-19 Araçlarına Erişim Hızlandırıcısı’nın (ACT Accelerator) dört sütunundan biri
inglês | turco |
---|---|
access | erişim |
april | nisan |
combat | mücadele |
covax | covax |
tools | araçları |
EN Corruption exists all over the world. Discover here what harm is done by this abuse of power for personal gain and how to combat it.
TR Yolsuzluk dünyanın her yerinde var. Gücün şahsi çıkarlar için kötüye kullanılmasının neye mal olduğunu ve bununla nasıl mücadele edilebileceğini bu yazıda öğrenebilirsin.
inglês | turco |
---|---|
world | dünyanın |
power | gücü |
combat | mücadele |
and | ve |
this | bu |
is | olduğunu |
how | nasıl |
EN So how can we combat this? People are less likely to believe in conspiracies if they are already aware of the strategies used by the ideologists who are spreading them, and if they are already sensitive to these issues
TR Peki buna karşı ne yapılabilir? İnsanlar komplo ideologlarının stratejileri konusunda aydınlatıldığında ve farkındalıkları arttığında bu teorilere inanmamak konusunda daha dirençli hale geliyorlar
inglês | turco |
---|---|
strategies | stratejileri |
can | yapılabilir |
and | ve |
this | bu |
EN We also work closely with the National Center for Missing and Exploited Children (NCMEC) to combat this type of activity and report content violations as required by law
TR Ayrıca, bu tür etkinliklerle mücadele etmek için Ulusal Kayıp ve İstismara Uğramış Çocuklar Merkezi (NCMEC) ile yakın bir şekilde çalışıyoruz ve içerik ihlallerini yasanın gerektirdiği şekilde rapor ediyoruz
inglês | turco |
---|---|
type | tür |
combat | mücadele |
children | Çocuklar |
center | merkezi |
closely | yakın |
work | çalışıyoruz |
content | içerik |
report | rapor |
national | ulusal |
and | ve |
this | bu |
the | şekilde |
also | ayrıca |
EN You may not use FilterBypass for any illegal purpose including but not limited to the following:
TR FilterBypass'ı aşağıdakiler dahil ancak bunlarla sınırlı olmamak üzere herhangi bir yasa dışı amaç için kullanamazsınız:
inglês | turco |
---|---|
limited | sınırlı |
purpose | amaç |
including | dahil |
any | herhangi |
following | bir |
EN Would you buy a car if it was illegal to replace the tires?
TR Lastikleri değiştirmek yasadışı olsaydı araba satın alır mıydınız?
inglês | turco |
---|---|
you | de |
illegal | yasadışı |
buy | satın |
car | araba |
EN Don't be a law-breaker. Make sure you comply with all applicable rules and laws. Do not promote information that you know or think is false or misleading or is criminal or illegal.
TR Yasaları çiğnemeyin. Bütün geçerli kural ve yasalara uyduğunuzdan emin olun. Yanlış veya yanıltıcı veya suç veya yasadışı olduğunu bildiğiniz veya düşündüğünüz bilgileri yaymayın.
inglês | turco |
---|---|
applicable | geçerli |
information | bilgileri |
illegal | yasadışı |
you know | bildiğiniz |
or | veya |
is | olduğunu |
rules | kural |
and | ve |
laws | yasaları |
sure | emin |
misleading | yanıltıcı |
EN A due diligence system helps importers and companies to identify risks of, for example, forced labour (UK Modern Slavery act) and illegal logging (EU timber regulation).
TR Burada devreye giren durum tespiti, ithalatçıların ve şirketlerin zorla çalıştırma (Birleşik Krallık Modern Kölelik Yasası) ve yasa dışı madde ticareti (AB kereste yönetmeliği) gibi riskleri tespit etmesine yardımcı olur.
inglês | turco |
---|---|
helps | yardımcı olur |
risks | riskleri |
modern | modern |
eu | ab |
regulation | yönetmeliği |
companies | şirketlerin |
act | yasası |
and | ve |
a | yardımcı |
to | etmesine |
identify | tespit |
of | gibi |
EN The crypto market was always associated with scammers, criminals, hacker attacks, and other illegal activities; meanwhile, those times are over. The p...
TR Kripto piyasası her zaman dolandırıcılar, suçlular, hacker saldırıları ve diğer yasa dışı faaliyetlerle ilişkilendirildi ama bu artık bitti. 2020-21 d...
inglês | turco |
---|---|
crypto | kripto |
market | piyasası |
other | diğer |
and | ve |
with | her |
the | artık |
always | her zaman |
those | bu |
EN Reporting Abuse, Illegal Activities & Complaints
TR Kötüye Kullanımı, Yasadışı Faaliyetler ve Şikayet Bildirimi
inglês | turco |
---|---|
activities | faaliyetler |
illegal | yasadışı |
EN Atak Domain is committed to the advancement and expansion of the Internet by proactively investigating complaints of abuse and illegal activity of any of Atak Domain’s customers
TR Atak Domain, herhangi bir Atak Domain müşterilerinin suiistimal ve yasa dışı faaliyetlerine ilişkin şikayetlerini detaylı araştırarak, İnterne`in ilerlemesi ve genişletilmesi konusuna büyük önem vermektedir
inglês | turco |
---|---|
atak | atak |
customers | müşterilerinin |
domain | domain |
and | ve |
of | in |
any | herhangi |
EN Software installers will get rid of illegal or malware as they can see the publisher details during software installation
TR Yazılım yükleyicileri, yazılım kurulumu sırasında yayıncı ayrıntılarını görebilecekleri için yasadışı veya zararlı yazılımlardan kurtulacaktır
inglês | turco |
---|---|
software | yazılım |
installation | kurulumu |
illegal | yasadışı |
of | in |
they | için |
details | ayrıntılarını |
during | sırasında |
or | veya |
EN If any provision of this Agreement is declared by a court of competent jurisdiction to be invalid, illegal, or unenforceable, such a provision shall be severed from the Agreement and the other provisions shall remain in full force and effect.
TR Bu Sözleşmenin herhangi bir hükmünün yetkili bir yargı makamınca geçersiz, yasa dışı veya uygulanamaz olduğuna dair karar verilmesi halinde söz konusu hüküm Sözleşmeden çıkarılır ve diğer hükümler tam olarak yürürlükte kalır.
inglês | turco |
---|---|
invalid | geçersiz |
other | diğer |
provisions | hükümler |
full | tam |
and | ve |
this | bu |
in | halinde |
or | veya |
any | herhangi |
a | bir |
EN Should a breach of the law become apparent, we shall remove the link to the illegal content immediately.
TR Bir ihlal bilindiğinde, yasa dışı içeriğe sahip olan bağlantıyı hemen kaldırırız.
inglês | turco |
---|---|
breach | ihlal |
law | yasa |
content | içeriğe |
immediately | hemen |
link | bağlantıyı |
to | sahip |
EN 15.7. Take urgent action to end poaching and trafficking of protected species of flora and fauna and address both demand and supply of illegal wildlife products
TR 15.7. Korunan flora ve fauna türlerinin yasa dışı avlanması ve kaçakçılığının yapılmasını sona erdirmek için acil olarak harekete geçilmesi ve yasa dışı vahşi yaşam ürünlerinin arz ve talebi sorununun ele alınması
inglês | turco |
---|---|
urgent | acil |
action | harekete |
demand | talebi |
supply | arz |
and | ve |
of | in |
products | ürünlerinin |
to | için |
EN Copyright Infringement and Illegal Content
TR Telif Hakkı İhlalleri ve Yasadışı İçerik
inglês | turco |
---|---|
copyright | telif |
and | ve |
illegal | yasadışı |
EN CJEU: Courts may Order Host Providers to Take Down Illegal Content View More
TR ABAD: Mahkemeler, Hukuka Aykırı Bulunan Gönderilerin ve Eşdeğerlerinin Dünya Çapında Kaldırılmasına Karar Verebilir Daha fazla göster
EN Contents that request illegal information or designed to obtain such information,
TR Yasadışı bilgi talep eden veya bu tür bilgileri elde etmek için tasarlanmış içerikler,
inglês | turco |
---|---|
request | talep |
or | veya |
obtain | elde |
illegal | yasadışı |
such | bu |
designed | tasarlanmış |
EN Contents that promote illegal or unauthorized copy of copyrighted work of another person or organization,
TR Başka bir kişi veya kuruluşa ait telif hakkıyla korunan çalışmanın yasa dışı veya yetkisiz kopyasını tanıtan içerikler,
inglês | turco |
---|---|
unauthorized | yetkisiz |
another | başka |
organization | kuruluş |
copy of | kopyasını |
or | veya |
person | kişi |
of | bir |
EN Child pornography or other illegal erotic content or content related to these,
TR Çocuk pornografisi veya diğer yasa dışı erotik içerik veya bunlarla ilgili içerik,
inglês | turco |
---|---|
or | veya |
other | diğer |
content | içerik |
related | ilgili |
EN Contents that request password or personal identification information from other Users for commercial or illegal purposes or contents designed to retrieve such information.
TR Ticari veya yasa dışı amaçlarla diğer Kullanıcılardan şifre veya kişisel kimlik bilgileri isteyen içerikler veya bu bilgileri almak için tasarlanmış içerikler.
inglês | turco |
---|---|
or | veya |
personal | kişisel |
identification | kimlik |
information | bilgileri |
other | diğer |
users | kullanıcı |
commercial | ticari |
retrieve | almak |
password | şifre |
such | bu |
designed | tasarlanmış |
EN (g) You can not use the Services in violation of others’ property rights or to make illegal actions.
TR (g) Hizmetleri başkalarının mülkiyet haklarını ihlal edecek şekilde veya yasa dışı eylemlerde bulunmak için kullanamazsınız.
inglês | turco |
---|---|
violation | ihlal |
g | g |
services | hizmetleri |
of | in |
others | başkaları |
or | veya |
to | için |
EN You may not use FilterBypass for any illegal purpose including but not limited to the following:
TR FilterBypass'ı aşağıdakiler dahil ancak bunlarla sınırlı olmamak üzere herhangi bir yasa dışı amaç için kullanamazsınız:
inglês | turco |
---|---|
limited | sınırlı |
purpose | amaç |
including | dahil |
any | herhangi |
following | bir |
EN A due diligence system helps importers and companies to identify risks of, for example, forced labour (UK Modern Slavery act) and illegal logging (EU timber regulation).
TR Burada devreye giren durum tespiti, ithalatçıların ve şirketlerin zorla çalıştırma (Birleşik Krallık Modern Kölelik Yasası) ve yasa dışı madde ticareti (AB kereste yönetmeliği) gibi riskleri tespit etmesine yardımcı olur.
inglês | turco |
---|---|
helps | yardımcı olur |
risks | riskleri |
modern | modern |
eu | ab |
regulation | yönetmeliği |
companies | şirketlerin |
act | yasası |
and | ve |
a | yardımcı |
to | etmesine |
identify | tespit |
of | gibi |
EN Would you buy a car if it was illegal to replace the tires?
TR Lastikleri değiştirmek yasadışı olsaydı araba satın alır mıydınız?
inglês | turco |
---|---|
you | de |
illegal | yasadışı |
buy | satın |
car | araba |
EN Reporting Abuse, Illegal Activities & Complaints
TR Kötüye Kullanımı, Yasadışı Faaliyetler ve Şikayet Bildirimi
inglês | turco |
---|---|
activities | faaliyetler |
illegal | yasadışı |
EN Atak Domain is committed to the advancement and expansion of the Internet by proactively investigating complaints of abuse and illegal activity of any of Atak Domain’s customers
TR Atak Domain, herhangi bir Atak Domain müşterilerinin suiistimal ve yasa dışı faaliyetlerine ilişkin şikayetlerini detaylı araştırarak, İnterne`in ilerlemesi ve genişletilmesi konusuna büyük önem vermektedir
inglês | turco |
---|---|
atak | atak |
customers | müşterilerinin |
domain | domain |
and | ve |
of | in |
any | herhangi |
EN Software installers will get rid of illegal or malware as they can see the publisher details during software installation
TR Yazılım yükleyicileri, yazılım kurulumu sırasında yayıncı ayrıntılarını görebilecekleri için yasadışı veya zararlı yazılımlardan kurtulacaktır
inglês | turco |
---|---|
software | yazılım |
installation | kurulumu |
illegal | yasadışı |
of | in |
they | için |
details | ayrıntılarını |
during | sırasında |
or | veya |
EN Law enforcement agencies are allowed to record citizens’ phone conversations and duplicate records even if they’re not suspected of illegal activity.
TR Kanun kuvvetleri, yasa dışı etkinlik şüphesi olmasa bile vatandaşların telefon görüşmelerini kaydedebilirler ve kopyalayabilirler.
inglês | turco |
---|---|
citizens | vatandaşların |
phone | telefon |
and | ve |
of | ın |
activity | etkinlik |
not | olmasa |
law | kanun |
EN At the same time, measures against illegal migration and human trafficking are to be strengthened and action taken against the causes of migration and displacement.
TR Aynı zamanda yasa dışı göç ve insan ticaretiyle mücadele önlemleri güçlendirilirken göçe yol açan nedenlerle mücadele edilecek.
inglês | turco |
---|---|
time | zamanda |
migration | göç |
human | insan |
measures | önlemleri |
and | ve |
to | e |
the | aynı |
EN Chances for scoring a good deal with an illegal and poorly reputable business are low, so no wonder possibility is rather unlikely to occur.
TR Yasadışı ve düşük itibarlı bir işletmeyle iyi bir anlaşma yapma şansı düşüktür, dolayısıyla olasılık yok denecek kadar azdır.
inglês | turco |
---|---|
good | iyi |
deal | anlaşma |
business | iş |
low | düşük |
illegal | yasadışı |
and | ve |
so | dolayısıyla |
to | yapma |
a | bir |
no | yok |
EN Don't be a law-breaker. Make sure you comply with all applicable rules and laws. Do not promote information that you know or think is false or misleading or is criminal or illegal.
TR Yasaları çiğnemeyin. Bütün geçerli kural ve yasalara uyduğunuzdan emin olun. Yanlış veya yanıltıcı veya suç veya yasadışı olduğunu bildiğiniz veya düşündüğünüz bilgileri yaymayın.
inglês | turco |
---|---|
applicable | geçerli |
information | bilgileri |
illegal | yasadışı |
you know | bildiğiniz |
or | veya |
is | olduğunu |
rules | kural |
and | ve |
laws | yasaları |
sure | emin |
misleading | yanıltıcı |
Mostrando 50 de 50 traduções