TR Yüksek kalite için karmaşık olmak gerekmiyor
"olmak gerekmiyor" em turco pode ser traduzido nas seguintes palavras/frases inglês:
TR Yüksek kalite için karmaşık olmak gerekmiyor
EN Having high quality doesn't necessarily mean being complex
turco | inglês |
---|---|
yüksek | high |
karmaşık | complex |
TR Yüksek kalite için karmaşık olmak gerekmiyor
EN Having high quality doesn't necessarily mean being complex
TR Tasarım ve işlev bakımından mükemmel bir web sitesi oluşturmak için hiçbir teknik bilgiye sahip olmanız gerekmiyor. Editörde yer alan tüm fonksiyonlar, ilk defa kullanacak olanlar için bile basit ve anlaşılır.
EN No technical skills are needed to build a well-designed and working website. All the functions of our editor are simple and straightforward even to first-time users.
turco | inglês |
---|---|
işlev | functions |
mükemmel | well |
hiçbir | no |
teknik | technical |
tüm | all |
TR Kişisel veya ticari kullanım amacıyla profesyonel animasyon videoları oluşturmak için hiçbir teknik bilgi ya da beceri gerekmiyor
EN No technical skills or experience are required to create professional animated videos for business or personal use.
turco | inglês |
---|---|
kişisel | personal |
veya | or |
ticari | business |
kullanım | use |
animasyon | animated |
videoları | videos |
hiçbir | no |
teknik | technical |
TR Yazılım geliştirme ve QA ekipleriniz veritabanlarını çalışma saatlerinde kullanıyor ama geceleri veya hafta sonları kullanmaları gerekmiyor
EN Your software development and QA teams are using databases during work hours, but don’t need them on nights or weekends
turco | inglês |
---|---|
yazılım | software |
geliştirme | development |
ve | and |
çalışma | work |
kullanıyor | using |
ama | but |
TR İkna edici bir hikaye oluşturmak için herhangi bir tasarım becerisine sahip olmanız gerekmiyor.
EN You don’t need any design skills to tell a compelling story.
turco | inglês |
---|---|
hikaye | story |
TR Buddy'den önce kızımızın İngilizce'ye hiç ilgisi yoktu, ne yapacağımızı bilmiyorduk. Şimdi Buddy ile her gün zaman geçiriyor, onu zorlamamız gerekmiyor çünkü Buddy'i çok seviyor.
EN Before Buddy, we couldn’t get our daughter interested in learning English. Now she is happy to play with Buddy every day. We don't have to force her, she just loves it.
turco | inglês |
---|---|
her | every |
TR Yazılım geliştirme ve QA ekipleriniz veritabanlarını çalışma saatlerinde kullanıyor ama geceleri veya hafta sonları kullanmaları gerekmiyor
EN Your software development and QA teams are using databases during work hours, but don’t need them on nights or weekends
turco | inglês |
---|---|
yazılım | software |
geliştirme | development |
ve | and |
çalışma | work |
kullanıyor | using |
ama | but |
TR Buddy'den önce kızımızın İngilizce'ye hiç ilgisi yoktu, ne yapacağımızı bilmiyorduk. Şimdi Buddy ile her gün zaman geçiriyor, onu zorlamamız gerekmiyor çünkü Buddy'i çok seviyor.
EN Before Buddy, we couldn’t get our daughter interested in learning English. Now she is happy to play with Buddy every day. We don't have to force her, she just loves it.
turco | inglês |
---|---|
her | every |
TR 1. Almanca bilmek mutlaka gerekmiyor
EN 1. Knowledge of German is not a must
turco | inglês |
---|---|
almanca | german |
TR Tasarım ve işlev bakımından mükemmel bir web sitesi oluşturmak için hiçbir teknik bilgiye sahip olmanız gerekmiyor. Editörde yer alan tüm fonksiyonlar, ilk defa kullanacak olanlar için bile basit ve anlaşılır.
EN No technical skills are needed to build a well-designed and working website. All the functions of our editor are simple and straightforward even to first-time users.
TR İkna edici bir hikaye oluşturmak için herhangi bir tasarım becerisine sahip olmanız gerekmiyor.
EN You don’t need any design skills to tell a compelling story.
TR Online grafik aracımız için herhangi bir tasarım becerisine sahip olmanız veya bir program indirmeniz gerekmiyor.
EN No design skills or software installation needed with this online graphic design tool.
TR Kişisel veya ticari kullanım amacıyla profesyonel animasyon videoları oluşturmak için hiçbir teknik bilgi ya da beceri gerekmiyor
EN No technical skills or experience are required to create professional animated videos for business or personal use.
TR SSL bayisi olmak ücretsizdir. Programa dahil olmak için herhangi bir ön ödeme yapmanıza gerek yoktur. SSL bayi programına kayıt olmak çok kolay bir işlemdir.
EN Being an SSL reseller is free of charge. You do not need to make any prepayment to be included in the program. It is very easy to register to the SSL reseller program.
turco | inglês |
---|---|
ssl | ssl |
gerek | need |
bayi | reseller |
kolay | easy |
TR SSL bayisi olmak ücretsizdir. Programa dahil olmak için herhangi bir ön ödeme yapmanıza gerek yoktur. SSL bayi programına kayıt olmak çok kolay bir işlemdir.
EN Being an SSL reseller is free of charge. You do not need to make any prepayment to be included in the program. It is very easy to register to the SSL reseller program.
turco | inglês |
---|---|
ssl | ssl |
gerek | need |
bayi | reseller |
kolay | easy |
TR Güvenilir bir klinik danışman olmak –ClinicalKey tarafından desteklenen Clinical Pharmacology ile geri kalan sağlık ekibinin içine dahil olan, güvenilir bir danışman olmak için ihtiyaç duyduğunuz uygulamalı bilgilere sahip olursunuz
EN Be a trusted clinical advisor – With Clinical Pharmacology powered by ClinicalKey, you will have the actionable information you need to be an integral, trusted advisor to the broader healthcare team
turco | inglês |
---|---|
güvenilir | trusted |
klinik | clinical |
clinicalkey | clinicalkey |
sağlık | healthcare |
ihtiyaç | need |
TR İnsani yardım çalışanı olmak; bazen bir bireyin güçlenmesine destek olmak, bazen de sadece bir canı hayatta tutabilmek için didinmek demek
EN Being a humanitarian worker sometimes means supporting empowerment of an individual while sometimes it means striving to keep a soul alive
turco | inglês |
---|---|
olmak | being |
bazen | sometimes |
destek | supporting |
demek | means |
TR İnsani yardım çalışanı olmak; bazen bir bireyin güçlenmesine destek olmak, bazen de sadece bir canı hayatta tutabilmek için didinmek demek
EN The Coronavirus pandemic has made extraordinary measures necessary to deal with unprecedented challenges
TR B2Broker tüm kripto özelliklerinde, kripto exchange lisans da dahil olmak üzere, yetkinliğe sahiptir. Kripto giderek daha fazla dikkat çekmektedir ve bu nedenle lisans sahibi olarak yasal bir işletme olmak en iyi seçenektir.
EN B2Broker has deep knowledge on all crypto aspects including specific expertise in helping you obtain a crypto exchange license. Crypto is coming under increased scrutiny and obtaining a licence is the best way to offer a legitimate service.
turco | inglês |
---|---|
tüm | all |
kripto | crypto |
exchange | exchange |
lisans | license |
TR Sponsor olmak, ortak sponsor olmak veya sosyal yardım çağrıları almak için müsait olan biri varsa, lütfen toplantıdan sonra buralarda kalın.
EN If anybody is available to sponsor, co-sponsor, or receive outreach calls, please stick around after the meeting.
turco | inglês |
---|---|
ortak | co |
veya | or |
almak | receive |
varsa | if |
TR Bize göre büyümenin parçası olmak, başarılı olan her adımı izleme şansına sahip olmak demek
EN Because it's such a great place to be and being part of a steady growth, Kubix Digital’s team is made up of amazing people who love to work together
turco | inglês |
---|---|
parçası | part |
TR Tüm varlıklar, insanlar ve süreçlere iyi bağlantıda olmak, entegre olmuş, üretken ve kar oranı yüksek bir tedarik zincirine sahip olmak için son derece önemlidir
EN Being well-connected with visibility into all assets, people, and processes is crucial to having an integrated, productive, and profitable supply chain
turco | inglês |
---|---|
tüm | all |
varlıklar | assets |
insanlar | people |
iyi | well |
entegre | integrated |
üretken | productive |
tedarik | supply |
TR İnsani yardım çalışanı olmak; bazen bir bireyin güçlenmesine destek olmak, bazen de sadece bir canı hayatta tutabilmek için didinmek demek
EN Being a humanitarian worker sometimes means supporting empowerment of an individual while sometimes it means striving to keep a soul alive
turco | inglês |
---|---|
olmak | being |
bazen | sometimes |
destek | supporting |
demek | means |
TR İnsani yardım çalışanı olmak; bazen bir bireyin güçlenmesine destek olmak, bazen de sadece bir canı hayatta tutabilmek için didinmek demek
EN Being a humanitarian worker sometimes means supporting empowerment of an individual while sometimes it means striving to keep a soul alive
turco | inglês |
---|---|
olmak | being |
bazen | sometimes |
destek | supporting |
demek | means |
TR Bağımsız bir IRAP denetçisi, ISM’nin gerekliliklerine yönelik olduğundan emin olmak için kişiler, süreç ve teknoloji dahil olmak üzere AWS denetimlerini incelemiştir
EN An independent IRAP assessor examined the AWS controls including people, processes, and technology against the requirements of the ISM
turco | inglês |
---|---|
bağımsız | independent |
irap | irap |
yönelik | against |
kişiler | people |
teknoloji | technology |
aws | aws |
TR Tüm varlıklar, insanlar ve süreçlere iyi bağlantıda olmak, entegre olmuş, üretken ve kar oranı yüksek bir tedarik zincirine sahip olmak için son derece önemlidir
EN Being well-connected with visibility into all assets, people, and processes is crucial to having an integrated, productive, and profitable supply chain
turco | inglês |
---|---|
tüm | all |
varlıklar | assets |
insanlar | people |
iyi | well |
entegre | integrated |
üretken | productive |
tedarik | supply |
TR Bunun için öngörülen koşullar arasında; azami 25 yaşında olmak, B2 seviyesinde Almanca bilmek ve kendi ülkelerinde yükseköğrenim görme hakkı veren bir diplomaya sahip olmak gibi koşullar da var
EN Requirements include a maximum age of 25, B2-level German language skills and a school-leaving certificate entitling the holder to study in their home country
turco | inglês |
---|---|
seviyesinde | level |
TR Minnet duyduğun şeyler var mı? Evet, uzun zamandan beri elektronik müzikle meşgul olmak istiyordum, ve uzun zaman evde olmak zorunda kalmam, bunu hızlandırdı.
EN What are your fears concerning the pandemic? I’m sure the pandemic will leave a scar on society. But the real fear is that we are going to live with the pandemic for years to come or that other pandemics are going to spread.
TR B2Broker tüm kripto özelliklerinde, kripto exchange lisans da dahil olmak üzere, yetkinliğe sahiptir. Kripto giderek daha fazla dikkat çekmektedir ve bu nedenle lisans sahibi olarak yasal bir işletme olmak en iyi seçenektir.
EN B2Broker has deep knowledge on all crypto aspects including specific expertise in helping you obtain a crypto exchange license. Crypto is coming under increased scrutiny and obtaining a licence is the best way to offer a legitimate service.
turco | inglês |
---|---|
tüm | all |
kripto | crypto |
exchange | exchange |
lisans | license |
TR 8. Akan videoyu, üretken olmak veya genellikle yapmayı sevdiğiniz diğer şeyleri yapmak da dahil olmak üzere diğer etkinliklerden kaçınmanın bir yolu olarak mı kullanıyorsunuz?
EN 8. Do you use streaming video as a way to avoid other activities, including being productive, or doing other things you usually love to do?
turco | inglês |
---|---|
videoyu | video |
üretken | productive |
olmak | being |
veya | or |
genellikle | usually |
sevdiğiniz | love |
diğer | other |
yolu | way |
TR Hata olmadığından emin olmak için tüm kopyanızı gözden geçirin. Reklamlarınızda sağlanan tüm bilgilerin doğru olduğundan emin olmak istiyorsunuz.
EN Proofread all your copy to make sure there are no mistakes. You want to ensure all of the information provided in your ads is accurate.
TR ScienceDirect API'lerimiz kapsamlı, doğru ve güncel bilimsel kayıtlar tutabilmenize yardımcı olmak için kurumsal veri havuzlarının kapsamını ve keşfedilebilirliğini artırır
EN Our ScienceDirect APIs improve the coverage and discoverability of content on institutional repositories to help you maintain a comprehensive, accurate and timely scholarly record
turco | inglês |
---|---|
sciencedirect | sciencedirect |
api | apis |
kapsamlı | comprehensive |
kurumsal | institutional |
veri | content |
TR Ortak çalışmayı kolaylaştıran platformlar ve ortaklık programları sağlarız. Kamu da dahil olmak üzere diğer paydaşların araştırma dünyasına çekilmesine yardımcı oluruz.
EN We provide platforms and partner in programs that facilitate collaboration. We help bring other stakeholders, including the public, into the world of research.
turco | inglês |
---|---|
platformlar | platforms |
programları | programs |
sağlarız | we provide |
diğer | other |
araştırma | research |
dünyasına | world |
ın | of |
TR Yönetim, paylaşım ve işbirliği konularında size yardımcı olmak için güvenilir tam metinler ve araçlarla sizi destekleriz.
EN We support you with access to authoritative full text and tools to help you manage, share and collaborate.
turco | inglês |
---|---|
yönetim | manage |
işbirliği | collaborate |
tam | full |
destekleriz | we support |
TR Elsevier ürünlerini kullanıcılara etkili bir şekilde kullandırmak, bildirmek ve katılımlarını sağlamak, LIS ve işle ilgili konularda en güncel bilgilere sahip olmak için kütüphaneci kaynakları bulun
EN Find librarian resources to effectively implement, report on and engage users with Elsevier products and to stay up-to-date on LIS and job-related topics
turco | inglês |
---|---|
elsevier | elsevier |
ürünlerini | products |
kullanıcılara | users |
ilgili | related |
konularda | topics |
güncel | up-to-date |
olmak | stay |
kaynakları | resources |
bulun | find |
TR Sizlerle birlikte, yeni iş modellerine sürdürülebilir bir şekilde geçmenize yardımcı olmak için finansal teklifler ve yapılandırma koşulları da dahil, uzun vadeli bir bakış açısına sahip olacağız.
EN With you, we will take a long-term view, including underwriting financial offers and structuring terms to help you transition to new business models in a sustainable way.
turco | inglês |
---|---|
yeni | new |
sürdürülebilir | sustainable |
şekilde | way |
olmak | will |
finansal | financial |
teklifler | offers |
koşulları | terms |
dahil | including |
uzun | long |
vadeli | term |
bakış | view |
sahip | take |
TR Twitter hizmetlerini kullanarak Çerez Kullanımı'mızı kabul etmiş olursun. Biz ve iş ortaklarımız küresel ölçekte çalışırken, istatistikler, kişiselleştirme ve reklamlar dahil olmak üzere çeşitli çerezler kullanırız.
EN By using Twitter’s services you agree to our Cookies Use. We and our partners operate globally and use cookies, including for analytics, personalisation, and ads.
turco | inglês |
---|---|
hizmetlerini | services |
ve | and |
küresel | globally |
reklamlar | ads |
çerezler | cookies |
TR Erişim izni vermeden önce, Ağ Geçidi istemcisi, seri numarası ve mTLS sertifikasının varlığı dahil olmak üzere cihaz durum sinyallerini değerlendirerek kaynaklarınıza yalnızca güvenli ve bilinen cihazların bağlanabilmesini sağlayın.
EN Before you grant access, evaluate device posture signals including presence of Gateway client, serial number, and mTLS certificate, ensuring that only safe, known devices can connect to your resources.
turco | inglês |
---|---|
erişim | access |
önce | before |
numarası | number |
ve | and |
yalnızca | only |
güvenli | safe |
bilinen | known |
ın | of |
kaynakları | resources |
TR Crowdstrike, Carbon Black, Sentinel One ve Tanium dahil olmak üzere Uç Nokta Koruma Platformu (EPP) sağlayıcılarından cihaz durumunu entegre edin.
EN Integrate device posture from Endpoint Protection Platform (EPP) providers including Crowdstrike, Carbon Black, Sentinel One, and Tanium.
turco | inglês |
---|---|
ve | and |
koruma | protection |
platformu | platform |
cihaz | device |
entegre | integrate |
sağlayıcıları | providers |
TR Semrush yazılımı ile elde ettiğimiz başarılardan güç alarak, üniversitenin tüm fakülteleri dahil olmak üzere Semrush'ı üniversiteye sunmam istendi
EN Encouraged by our successes with Semrush software, I was asked to rollout Semrush to the rest of the university including all the faculties
turco | inglês |
---|---|
semrush | semrush |
yazılımı | software |
tüm | all |
TR Elsevier, müşterilerimize yardımcı olmak ve önemli konulardaki pozisyonumuzu netleştirmek için araştırma camiası, kütüphaneciler, finansman sağlayıcılar ve diğer paydaşlarla ortak bir şekilde çalışmaktadır.
EN Elsevier works in partnership with the research community, librarians, funders and other stakeholders to develop polices to help our customers and clarify our position on key issues.
turco | inglês |
---|---|
elsevier | elsevier |
önemli | key |
araştırma | research |
diğer | other |
TR Kullanıcılara bilinçli tıbbi kararlar almalarında destek olmak
EN Supporting users in making informed medication decisions
turco | inglês |
---|---|
kullanıcılara | users |
kararlar | decisions |
destek | supporting |
TR Yüksek performanslı bir ekip kurulması ve devamlılığına yardımcı olmak için Performans yönetimi, profesyonel gelişim, beceri eğitimi ve bilgi edinme araçları
EN Performance management, professional development, skills training and knowledge acquisition tools to help develop and maintain a high-performing team
turco | inglês |
---|---|
yüksek | high |
ekip | team |
yönetimi | management |
gelişim | development |
TR Kanıt tabanlı içerikleri bakım sürecine entegre etmek ve hasta sonuçlarının iyileştirilmesine yardımcı olmak için sayısız sağlık uzmanına hizmet ediyoruz.
EN Serving numerous healthcare professionals to integrate evidence-based content into the care process and help improve patient outcomes.
turco | inglês |
---|---|
kanıt | evidence |
tabanlı | based |
hasta | patient |
sayısız | numerous |
sağlık | healthcare |
TR Araştırma Ortamı Çalışmaları belirli bir araştırma alanı içindeki dinamikleri ve eğilimleri değerlendirir ve aşağıdakiler dahil olmak üzere çeşitli analizler içerir:
EN Research landscape studies assess the dynamics and trends within a particular research area, and can include a variety of analyses such as:
turco | inglês |
---|---|
araştırma | research |
belirli | particular |
alanı | area |
eğilimleri | trends |
çeşitli | variety |
TR Doktorların klinik kararlar için yanıtlar bulmasına ve kanıt tabanlı uygulamaları benimsemesine yardımcı olmak
EN Helping doctors to find answers and adopt evidence-based practices in clinical decision-making
turco | inglês |
---|---|
klinik | clinical |
yanıtlar | answers |
kanıt | evidence |
tabanlı | based |
TR Eczacıların ilaç hatalarını azaltmasına ve düşük maliyetli, kaliteli alternatifleri keşfetmesine yardımcı olmak
EN Helping pharmacists to reduce medication errors and discover low-cost, quality alternatives
turco | inglês |
---|---|
ilaç | medication |
ve | and |
düşük | low |
maliyetli | cost |
kaliteli | quality |
hataları | errors |
TR Her tür makalede, yazar olarak dahil edilmiş olmak makaleye ve içeriği ile yayınlanmasına önemli bir katkı yapıldığının göstergesidir.
EN For any paper, inclusion as an author is an indication of meaningful contribution to the paper and agreement about its content and publication.
turco | inglês |
---|---|
yazar | author |
TR Yeni taksonomi yazarların bir makaleye gerçekten ne katkı yaptıklarının netleştirilmesine yardımcı olmak için tasarlanmıştır ve oynayabilecekleri farklı rollerle ilgili net tanımlamalara yer vermektedir
EN The new taxonomy is designed to help clarify what authors actually contribute to a paper, and provides clear definitions for the different roles that they can play
turco | inglês |
---|---|
yazarların | authors |
gerçekten | actually |
katkı | contribute |
net | clear |
Mostrando 50 de 50 traduções