EN Smaller spaces such as a phone booth, focus room, or executive office are ideal for one-on-one meetings or personal focus spaces
"made our focus" em inglês pode ser traduzido nas seguintes palavras/frases turco:
EN Smaller spaces such as a phone booth, focus room, or executive office are ideal for one-on-one meetings or personal focus spaces
TR Telefon kulübesi, odak odası veya idari ofis gibi daha küçük alanlar, bire bir toplantılar veya kişisel odak alanları için idealdir
inglês | turco |
---|---|
phone | telefon |
focus | odak |
office | ofis |
ideal | idealdir |
personal | kişisel |
room | odası |
or | veya |
smaller | daha küçük |
for | için |
a | bir |
meetings | toplantılar |
as | gibi |
EN Already, our cartons made mostly from plant-based materials have a significantly lower climate impact than packages made from fossil or mineral sources
TR Bitki bazlı malzemelerden üretilen kartonlarımız, şimdiden fosil veya mineral kaynaklardan yapılan paketlere göre önemli ölçüde daha düşük bir iklim etkisine sahiptir
inglês | turco |
---|---|
made | yapılan |
materials | malzemelerden |
climate | iklim |
sources | kaynaklardan |
plant | bitki |
based | bazlı |
or | veya |
already | şimdiden |
our | de |
significantly | daha |
a | bir |
lower | düşük |
EN It details how we are fusing our focus on growth, value creation, and innovation with our steadfast commitment to lead our industry into a more sustainable future.
TR Büyüme, değer oluşturma ve inovasyon üzerindeki odağımızı, sektörümüzü daha sürdürülebilir bir geleceğe yönlendirme kararlılığımız ile nasıl kaynaştıracağımızı ayrıntılı şekilde açıklıyor.
inglês | turco |
---|---|
growth | büyüme |
creation | oluşturma |
innovation | inovasyon |
industry | sektör |
sustainable | sürdürülebilir |
future | geleceğe |
on | üzerindeki |
value | değer |
and | ve |
a | bir |
how | nasıl |
EN This created a cycle of secrecy and shame where I was hiding the internet usage, which caused more problems for me, which made me want to escape even more, which made me use more
TR Bu, internet kullanımını gizlediğim yerde bir gizlilik ve utanç döngüsü yarattı, bu benim için daha fazla sorun yarattı, bu bende daha çok kaçma isteği uyandırdı, bu da daha çok kullanmama neden oldu
inglês | turco |
---|---|
internet | internet |
problems | sorun |
this | bu |
was | oldu |
and | ve |
even | bir |
cycle | döngüsü |
of | in |
EN Commissions become available for payment once the total earned reaches $100. Payments are made by either check or electronically via PayPal. Payment requests can be made via the Dashboard (https://dash.radaar.io/)
TR Kazanılan toplam miktar 100$'a ulaştığında komisyonlar ödenmeye hazır hale gelir. Ödemeler, çekle veya PayPal aracılığıyla elektronik olarak yapılır. Ödeme talepleri Dashboard (https://dash.radaar.io/) üzerinden yapılabilir.
inglês | turco |
---|---|
available | hazır |
paypal | paypal |
https | https |
dash | dash |
can | yapılabilir |
or | veya |
via | aracılığıyla |
EN You can change or update at any time the price of the domain that you announce it for sale, until any offer is made. Once an offer is made for that domain, you cannot change the price during the sale progress.
TR Satış ilanı verdiğiniz bir domainin fiyatını, teklif gelene kadar istediğiniz zaman değiştirilebilir veya güncelleyebilirsiniz. İlgili domaine teklif verildikten sonra fiyatı satış süresince değiştiremezsiniz.
inglês | turco |
---|---|
domain | domaine |
offer | teklif |
sale | satış |
at | de |
time | zaman |
price | fiyat |
or | veya |
EN Name Hand Made Logo is great if you're working in Jewelry, YouTube, Hand Made, Instagram, Accessories industries. Use this template to create a logo for your business or team
TR Eğer Takı, Youtube, El yapımı, Instagram, Aksesuarlar endüstrisinde çalışıyorsanız Isim El Yapımı Logo harikadır. İşletmeniz veya takımınız için bir logo oluşturmak için bu şablonu kullanın
inglês | turco |
---|---|
name | isim |
hand | el |
jewelry | takı |
youtube | youtube |
accessories | aksesuarlar |
logo | logo |
if | eğer |
this | bu |
template | şablonu |
or | veya |
team | takım |
a | bir |
EN Monogram F&j Hand Made Logo is great if you're working in Boutique, Hand Made, Apparel, Clothing industries. Use this template to create a logo for your business or team
TR Eğer Butik, El yapımı, Giyim, giyim endüstrisinde çalışıyorsanız Monogram F & J El Yapımı Logo harikadır. İşletmeniz veya takımınız için bir logo oluşturmak için bu şablonu kullanın
inglês | turco |
---|---|
hand | el |
logo | logo |
if | eğer |
this | bu |
template | şablonu |
or | veya |
boutique | butik |
team | takım |
a | bir |
EN You can change or update at any time the price of the domain that you announce it for sale, until any offer is made. Once an offer is made for that domain, you cannot change the price during the sale progress.
TR Satış ilanı verdiğiniz bir domainin fiyatını, teklif gelene kadar istediğiniz zaman değiştirilebilir veya güncelleyebilirsiniz. İlgili domaine teklif verildikten sonra fiyatı satış süresince değiştiremezsiniz.
inglês | turco |
---|---|
domain | domaine |
offer | teklif |
sale | satış |
at | de |
time | zaman |
price | fiyat |
or | veya |
EN To make shampoo she mixes rye flour with lukewarm water, her home-made deodorant is made from bicarbonate of soda, cornflour and coconut oil, while her eye shadow is a blend of cinnamon, cocoa and turmeric.
TR Şampuan için çavdar ununu su ile karıştırıyor; deodorant için soda, nişasta ve hindistan cevizi yağını ve göz farı için de tarçın, kakao ve Hint safranını…
inglês | turco |
---|---|
water | su |
of | in |
and | ve |
eye | göz |
to | ile |
make | için |
EN Why? The first Erzgebirge nutcrackers were made around 1870, at a time when kings, soldiers and generals made life hard for the people
TR Neden? Erzgebirge'nin fındık kırıcıları 1870 civarında, halka hayatı dar eden kral, asker ve general figürleriyle yapılırdı
inglês | turco |
---|---|
around | civarında |
at | nda |
and | ve |
life | hayatı |
why | neden |
EN All payments made by you to us under this Agreement will be made free and clear of any deduction or withholding Taxes and Fees, as may be required by applicable Law
TR Bu Sözleşme çerçevesinde bize yaptığınız tüm ödemeler için geçerli Kanunlar tarafından gerekli kılınabilecek kesinti ve stopaj Vergi ve Harçlarından siz sorumlu olursunuz
inglês | turco |
---|---|
made | yaptığınız |
agreement | sözleşme |
taxes | vergi |
required | gerekli |
applicable | geçerli |
payments | ödemeler |
this | bu |
by | tarafından |
and | ve |
of | in |
all | tüm |
us | bize |
EN Keys to Digitain’s success include our team spirit, technological know-how and continual focus on our partners’ requirements
TR Digitain’in başarısının anahtarı takım ruhumuz, teknolojik bilgi birikimimiz ve iş ortaklarımızın gereksinimlerine odaklanmamızdır
inglês | turco |
---|---|
team | takım |
technological | teknolojik |
requirements | gereksinimlerine |
know-how | bilgi |
success | başarı |
and | ve |
EN Our sustainability work and focus areas are defined by our Sustainability Forum, which comprises ten senior leaders from across Tetra Pak who represent a wide range of areas of responsibility
TR Sürdürülebilirlik çalışmalarımız ve odak alanlarımız, Tetra Pak'ın geniş bir yelpazedeki sorumluluk alanlarını temsil eden on üst düzey liderden oluşan Sürdürülebilirlik Forumumuz tarafından tanımlanmaktadır
inglês | turco |
---|---|
sustainability | sürdürülebilirlik |
focus | odak |
tetra | tetra |
pak | pak |
represent | temsil |
responsibility | sorumluluk |
wide | geniş |
ten | on |
and | ve |
areas | alanlarını |
by | tarafından |
a | bir |
EN This ensures that we keep up to date with changing sustainability priorities and that we continue to focus on the areas that deliver the greatest positive impact for our customers, our business, society and the environment
TR Böylece, değişen sürdürülebilirlik önceliklerine ayak uydururuz ve müşterilerimiz, işimiz, toplumumuz ve çevre için olumlu etki sağlayan en büyük alanlara odaklanmaya devam ederiz
inglês | turco |
---|---|
sustainability | sürdürülebilirlik |
areas | alanlara |
positive | olumlu |
impact | etki |
business | iş |
our customers | müşterilerimiz |
environment | çevre |
continue | devam |
and | ve |
greatest | en |
to | böylece |
for | için |
the | ederiz |
EN As we continue to drive collection and fibre recycling, we are also increasing our focus on polymer recycling in our packaging
TR Toplamayı ve lif geri dönüşümünü desteklemeye devam ettiğimiz gibi, ambalajımızdaki polimerin geri dönüşümüne de daha fazla odaklanıyoruz
inglês | turco |
---|---|
recycling | geri dönüşüm |
packaging | ambalaj |
continue | devam |
to | geri |
as | gibi |
and | ve |
in | daha |
EN Lead generation: Build demand for your products and generate highly relevant leads. Target by expertise, discipline, regional and global focus, platform or via one of our established research journals.
TR Talep yaratma: Ürünleriniz için talep oluşturun ve son derece uygun talepler bulun. Uzmanlık, disiplin, bölgesel ve global odak, platform ile veya köklü araştırma dergilerimiz vasıtasıyla hedeflerinizi belirleyin.
inglês | turco |
---|---|
demand | talep |
highly | son derece |
expertise | uzmanlık |
regional | bölgesel |
global | global |
focus | odak |
platform | platform |
research | araştırma |
or | veya |
build | oluşturun |
of | in |
and | ve |
EN Our algorithms do all the searching so you can focus on staying in touch.
TR Algoritmalarımız tüm aramayı yapar, böylece siz iletişimi korumaya odaklanabilirsiniz.
inglês | turco |
---|---|
algorithms | algoritmaları |
do | yapar |
so | böylece |
focus | odaklanabilirsiniz |
all | tüm |
the | siz |
EN At Yeux (French for eyes), our primary focus is to bring awareness to eye care and eye health across the globe
TR Yeux?ta (Fransızcada göz), öncelikli odağımız, dünya genelinde göz bakımı ve göz sağlığı konusunda farkındalık yaratmaktır
inglês | turco |
---|---|
awareness | farkındalık |
globe | dünya |
health | sağlığı |
care | bakım |
and | ve |
to | konusunda |
eye | göz |
EN We’re constantly working to make our clients’ experiences as fast and seamless as possible, so they can focus more on their business and less on implementation
TR Müşterilerimizin uygulamadan ziyade işlerine odaklanabilmeleri için, onların deneyimlerini mümkün olduğunca hızlı ve sorunsuz hâle getirmek üzere hiç durmadan çalışıyoruz
inglês | turco |
---|---|
seamless | sorunsuz |
fast | hızlı |
possible | mümkün |
and | ve |
business | iş |
EN With our Summer Camp Consent Forms ready to go, you can send your worries on vacation and focus on making this summer the best (and safest) one yet!
TR Kullanıma hazır Yaz Kampı Onay Formlarımızla, endişelerinizi tatile gönderebilir ve bu yazı şimdiye kadarki en iyi (ve en güvenli) yazı yapmaya odaklanabilirsiniz!
inglês | turco |
---|---|
summer | yaz |
focus | odaklanabilirsiniz |
safest | en güvenli |
ready | hazır |
this | bu |
to | güvenli |
forms | formlar |
and | ve |
best | en |
EN We now deliver new accounts quickly and securely freeing our developers to focus on business solutions.”
TR Artık yeni hesapları hızlı ve güvenli bir şekilde teslim ediyor ve geliştiricilerimizin iş çözümlerine odaklanmasını sağlıyoruz."
inglês | turco |
---|---|
quickly | hızlı |
deliver | teslim |
new | yeni |
now | artık |
and | ve |
to | güvenli |
EN From Internet connection to audio-visual equipment, our technology is best-in-class, ensuring that all of your needs will be met — offering you the freedom to focus on whatever you want
TR İnternet bağlantısından teknik ekipmana kadar, sunduğumuz teknoloji kendi sınıfında en iyisi olup tüm ihtiyaçlarınızın karşılanmasını garanti eder ve bu sayede size odaklanmak istediğiniz şeyi seçme özgürlüğü tanır
inglês | turco |
---|---|
freedom | özgürlüğü |
technology | teknoloji |
our | ve |
you want | istediğiniz |
your | bu |
all | tüm |
to | şeyi |
EN Our Vitality menu and coffee breaks are brimming with ingredients to boost energy levels, focus and creativity when you need it most
TR Zindelik menümüz ve kahve molalarımız en çok ihtiyaç duyduğunuz anda enerji düzeylerini yükseltmek, odaklanmayı ve yaratıcılığı artırmak için gerekli olan içeriklerle dolup taşıyor
inglês | turco |
---|---|
vitality | zindelik |
menu | menü |
coffee | kahve |
breaks | molalar |
boost | artırmak |
energy | enerji |
most | en |
and | ve |
to | için |
need | ihtiyaç |
with | anda |
are | olan |
EN And, yes, there is Swiss chocolate.Relax, we’ve got it covered: Swiss Vitality and serviceLet our Swiss hospitality take care of everything, so you have the peace of mind to focus on and enjoy the things you love
TR Ve, evet, İsviçre çikolatası.Rahatlayın, onu da düşündük: Swiss Zindeliği ve servisiOdaklanmanız ve gönül rahatlığıyla sevdiğiniz şeylerin keyfini çıkarmanız için Swiss konukseverliğinin her şeyi düşünmesine izin verin
inglês | turco |
---|---|
swiss | swiss |
enjoy | keyfini |
and | ve |
yes | evet |
to | şeyi |
there | için |
EN That is why our Professional Services focus on making the most of technology and data—creating new sources of competitive advantage and ensuring Zebra technologies deliver more efficient operations.
TR İşte bu nedenle Profesyonel Hizmetlerimiz, teknolojiden ve veriden en iyi şekilde faydalanmaya odaklanır ve rekabet avantajı için yeni kaynaklar yaratırken, Zebra teknolojilerinin daha etkin operasyonlar gerçekleştirmesini sağlar.
inglês | turco |
---|---|
professional | profesyonel |
services | hizmetlerimiz |
competitive | rekabet |
advantage | avantajı |
new | yeni |
zebra | zebra |
efficient | etkin |
operations | operasyonlar |
ensuring | sağlar |
most | en |
and | ve |
the | şekilde |
more | daha |
of | için |
EN We focus on structuring these arrangements so that they support and strengthen commercial activity, as well as seamlessly integrate with our client?s existing processes and relationships.
TR Bu konudaki danışmanlık kapsamında; strateji planlaması, risk değerlendirmesi, müzakere desteği ve mevzuatauyum çalışmaları, uyuşmazlık çözümü ve fesih süreçleri yer almaktadır.
inglês | turco |
---|---|
s | s |
processes | süreçleri |
these | bu |
support | desteği |
and | ve |
EN Lead generation: Build demand for your products and generate highly relevant leads. Target by expertise, discipline, regional and global focus, platform or via one of our established research journals.
TR Talep yaratma: Ürünleriniz için talep oluşturun ve son derece uygun talepler bulun. Uzmanlık, disiplin, bölgesel ve global odak, platform ile veya köklü araştırma dergilerimiz vasıtasıyla hedeflerinizi belirleyin.
inglês | turco |
---|---|
demand | talep |
highly | son derece |
expertise | uzmanlık |
regional | bölgesel |
global | global |
focus | odak |
platform | platform |
research | araştırma |
or | veya |
build | oluşturun |
of | in |
and | ve |
EN With built-in automation, our solutions free you up to focus on developing creative campaigns and scaling your reach.
TR Yerleşik otomasyon çözümlerimiz ile yaratıcı kampanyalar oluşturmaya ve daha geniş kitlelere ulaşmaya odaklanabilmeniz için artık daha çok zamanınız olacak.
inglês | turco |
---|---|
built-in | yerleşik |
automation | otomasyon |
campaigns | kampanyalar |
our solutions | çözümlerimiz |
creative | yaratıcı |
up | artık |
and | ve |
to | için |
EN AWS' proven cloud services enable us to focus more on our core business by reducing compliance burdens on infrastructure management.
TR AWS'nin kanıtlanmış bulut hizmetleri, uyumluluk konusunun altyapı yönetimi üzerindeki yüklerini azaltarak asıl işimize daha fazla odaklanmamızı sağlıyor.
inglês | turco |
---|---|
cloud | bulut |
compliance | uyumluluk |
proven | kanıtlanmış |
infrastructure | altyapı |
business | iş |
management | yönetimi |
services | hizmetleri |
on | üzerindeki |
EN With built-in automation, our solutions empower you to focus on developing creative campaigns and scaling your reach.
TR Yerleşik otomasyon çözümlerimiz ile yaratıcı kampanyalar oluşturmaya ve daha geniş kitlelere ulaşmaya odaklanabilmeniz için artık daha çok zamanınız olacak.
inglês | turco |
---|---|
built-in | yerleşik |
automation | otomasyon |
campaigns | kampanyalar |
our solutions | çözümlerimiz |
creative | yaratıcı |
and | ve |
to | için |
EN From Internet connection to audio-visual equipment, our technology is best-in-class, ensuring that all of your needs will be met — offering you the freedom to focus on whatever you want
TR İnternet bağlantısından teknik ekipmana kadar, sunduğumuz teknoloji kendi sınıfında en iyisi olup tüm ihtiyaçlarınızın karşılanmasını garanti eder ve bu sayede size odaklanmak istediğiniz şeyi seçme özgürlüğü tanır
inglês | turco |
---|---|
freedom | özgürlüğü |
technology | teknoloji |
our | ve |
you want | istediğiniz |
your | bu |
all | tüm |
to | şeyi |
EN Our Vitality menu and coffee breaks are brimming with ingredients to boost energy levels, focus and creativity when you need it most
TR Zindelik menümüz ve kahve molalarımız en çok ihtiyaç duyduğunuz anda enerji düzeylerini yükseltmek, odaklanmayı ve yaratıcılığı artırmak için gerekli olan içeriklerle dolup taşıyor
inglês | turco |
---|---|
vitality | zindelik |
menu | menü |
coffee | kahve |
breaks | molalar |
boost | artırmak |
energy | enerji |
most | en |
and | ve |
to | için |
need | ihtiyaç |
with | anda |
are | olan |
EN And, yes, there is Swiss chocolate.Relax, we’ve got it covered: Swiss Vitality and serviceLet our Swiss hospitality take care of everything, so you have the peace of mind to focus on and enjoy the things you love
TR Ve, evet, İsviçre çikolatası.Rahatlayın, onu da düşündük: Swiss Zindeliği ve servisiOdaklanmanız ve gönül rahatlığıyla sevdiğiniz şeylerin keyfini çıkarmanız için Swiss konukseverliğinin her şeyi düşünmesine izin verin
inglês | turco |
---|---|
swiss | swiss |
enjoy | keyfini |
and | ve |
yes | evet |
to | şeyi |
there | için |
EN Our algorithms do all the searching so you can focus on staying in touch.
TR Algoritmalarımız tüm aramayı yapar, böylece siz iletişimi korumaya odaklanabilirsiniz.
inglês | turco |
---|---|
algorithms | algoritmaları |
do | yapar |
so | böylece |
focus | odaklanabilirsiniz |
all | tüm |
the | siz |
EN We focus our time on investing in the areas that you actually care about: simplicity, usability, accuracy, and speed.
TR Biz zamanımızı gerçekten önem verdiğiniz alanlara yatırım yapmaya odaklıyoruz: basitlik, kullanılabilirlik, doğruluk ve hız.
inglês | turco |
---|---|
time | zaman |
areas | alanlara |
actually | gerçekten |
speed | hız |
we | biz |
and | ve |
investing | yatırım |
EN Meet other local hiking enthusiasts! All those who are dedicated to hiking excursions near and far, with a focus on leaving no trace of litter on our lands.
TR Diğer doğa yürüyüşü meraklılarıyla tanışın! Toprakta hiçbir çöp bırakmadan, yakın-uzak fark etmeden her yerde doğa yürüyüşü yapmaya adanmış herkes.
inglês | turco |
---|---|
meet | tanışın |
other | diğer |
near | yakın |
no | hiçbir |
dedicated | adanmış |
a | bir |
to | her |
EN We’re constantly working to make our clients’ experiences as fast and seamless as possible, so they can focus more on their business and less on implementation
TR Müşterilerimizin uygulamadan ziyade işlerine odaklanabilmeleri için, onların deneyimlerini mümkün olduğunca hızlı ve sorunsuz hâle getirmek üzere hiç durmadan çalışıyoruz
inglês | turco |
---|---|
seamless | sorunsuz |
fast | hızlı |
possible | mümkün |
and | ve |
business | iş |
EN With our Summer Camp Consent Forms ready to go, you can send your worries on vacation and focus on making this summer the best (and safest) one yet!
TR Kullanıma hazır Yaz Kampı Onay Formlarımızla, endişelerinizi tatile gönderebilir ve bu yazı şimdiye kadarki en iyi (ve en güvenli) yazı yapmaya odaklanabilirsiniz!
inglês | turco |
---|---|
summer | yaz |
focus | odaklanabilirsiniz |
safest | en güvenli |
ready | hazır |
this | bu |
to | güvenli |
forms | formlar |
and | ve |
best | en |
EN Our strong focus on processing solutions for the food industry puts us in the best position to understand your business and offer just what you need.
TR Gıda endüstrisi için proses çözümlerine güçlü bir şekilde odaklanmış olmamız işinizi anlamak ve tam olarak ihtiyacınız olanı size sunmak için bizi en iyi konuma taşıyor.
inglês | turco |
---|---|
food | gıda |
offer | sunmak |
strong | güçlü |
in | da |
business | iş |
you need | ihtiyacınız |
and | ve |
us | bizi |
industry | endüstrisi |
best | en |
EN This focus on the SDGs builds on our ongoing commitment to the UN Global Compact and its ten principles, to which we have been a signatory since 2004.
TR SDG'lere odaklanmamız, 2004'te altına imza attığımız BM Küresel İlkeler Sözleşmesi ve 10 ilkesine ilişkin devam eden taahhüdümüzü esas alıyor.
EN Read more about our customer focus
TR Müşteri odağımız hakkında daha fazla bilgi edinin
inglês | turco |
---|---|
customer | müşteri |
about | hakkında |
read | daha |
EN Our focus goes across the areas of food systems, climate, nature, circularity, and social sustainability.
TR Odak noktamız gıda sistemleri, iklim, doğa, çevrecilik ve sosyal sürdürülebilirlik alanlarını kapsıyor.
EN However, we are concerned with issues in certain areas, such as speed of change, process and customer focus, especially as these are key to our Strategy 2030
TR Bununla birlikte, özellikle Strateji 2030'umuzun anahtarı olduğu için, değişim hızı, proses ve müşteriye odaklanma gibi belirli alanlardaki konularla ilgilenmekteyiz
inglês | turco |
---|---|
change | değişim |
process | iş |
customer | müşteriye |
focus | odaklanma |
strategy | strateji |
especially | özellikle |
and | ve |
key | anahtar |
as | gibi |
of | in |
EN 1Our decarbonisation efforts focus on avoiding and mitigating GHG emissions correlated to our products and company, and
TR 1Karbondan arındırma çalışmalarımızda, ürünlerimiz ve şirketimizle ilişkili sera gazı emisyonlarının önlenmesine, azaltılmasına,
inglês | turco |
---|---|
products | ürünlerimiz |
and | ve |
emissions | emisyonlarını |
EN Join us in our webinar which will focus on more variety in the dressings & sauces category
TR Salata sosları ve diğer soslar kategorisinde daha fazla çeşitliliğe odaklanacağımız web seminerimize katılın
inglês | turco |
---|---|
join | katılın |
our | ve |
EN And just as our focus on privacy didn’t start on 25 May 2018 with GDPR, it doesn’t end there either
TR Gizliliğe verdiğimiz önem 25 Mayıs 2018 tarihinde GDPR ile başlamadığı gibi, bu tarihte sona da ermeyecektir
inglês | turco |
---|---|
gdpr | gdpr |
on | tarihinde |
as | gibi |
EN And just as our focus on privacy didn’t start on 25 May 2018 with GDPR, it doesn’t end there either
TR Gizliliğe verdiğimiz önem 25 Mayıs 2018 tarihinde GDPR ile başlamadığı gibi, bu tarihte sona da ermeyecektir
inglês | turco |
---|---|
gdpr | gdpr |
on | tarihinde |
as | gibi |
EN And just as our focus on privacy didn’t start on 25 May 2018 with GDPR, it doesn’t end there either
TR Gizliliğe verdiğimiz önem 25 Mayıs 2018 tarihinde GDPR ile başlamadığı gibi, bu tarihte sona da ermeyecektir
inglês | turco |
---|---|
gdpr | gdpr |
on | tarihinde |
as | gibi |
EN And just as our focus on privacy didn’t start on 25 May 2018 with GDPR, it doesn’t end there either
TR Gizliliğe verdiğimiz önem 25 Mayıs 2018 tarihinde GDPR ile başlamadığı gibi, bu tarihte sona da ermeyecektir
inglês | turco |
---|---|
gdpr | gdpr |
on | tarihinde |
as | gibi |
Mostrando 50 de 50 traduções