EN "I love helping people." She has been living in Germany for five years, and for a good six months she has again been able to do what she loves: working in healthcare, helping people
"helping people access" em inglês pode ser traduzido nas seguintes palavras/frases turco:
EN "I love helping people." She has been living in Germany for five years, and for a good six months she has again been able to do what she loves: working in healthcare, helping people
TR Beş yıldır Almanya’da yaşayan genç kadın yaklaşık altı aydır da çok sevdiği bir işi yapabiliyor: tıp alanında çalışmak ve insanlara yardım etmek
inglês | turco |
---|---|
helping | yardım |
living | yaşayan |
in | da |
people | insanlara |
been | ya |
and | ve |
do | işi |
working | iş |
she | bir |
to | etmek |
for | yaklaşık |
EN Helping others. Helping each other.
TR Başkalarına yardım etmek. Birbirimize yardım etmek.
inglês | turco |
---|---|
helping | yardım |
others | başkaları |
EN Helping others. Helping each other.
TR Başkalarına yardım etmek. Birbirimize yardım etmek.
inglês | turco |
---|---|
helping | yardım |
others | başkaları |
EN Helping a compulsive internet and technology user keep up an appearance of normalcy is helping him or her continue in the destructive behavior
TR Zorlayıcı bir internet ve teknoloji kullanıcısının normal görünümünü korumasına yardımcı olmak, onun yıkıcı davranışı sürdürmesine yardımcı oluyor
inglês | turco |
---|---|
helping | yardımcı olmak |
internet | internet |
technology | teknoloji |
behavior | davranışı |
user | kullanıcı |
a | yardımcı |
and | ve |
EN Non-profit managers and employees are amazing people: selfless, passionate and good-hearted. They care about making a difference and we love people who are helping make the world a better place!
TR Kar amacı gütmeyen yöneticiler ve çalışanlar inanılmaz insanlardır: özverili, tutkulu ve iyi kalpli. Bir fark yaratmaya önem veriyorlar ve biz dünyayı daha iyi bir yer haline getirmeye yardım eden insanları seviyoruz!
inglês | turco |
---|---|
non-profit | kar amacı gütmeyen |
passionate | tutkulu |
difference | fark |
helping | yardım |
employees | çalışanlar |
place | yer |
people | insanları |
and | ve |
we | biz |
better | daha iyi |
a | bir |
world | dünyayı |
EN The European Solidarity Corps supports young people wishing to engage in volunteering activities in a variety of areas ranging from helping people in need to supporting health and environmental action, across the EU and beyond.
TR Avrupa Dayanışma Programı, ihtiyaç sahibi kişilere yardım etmekten, sağlık ve çevre alanlarındaki eylemleri desteklemeye, AB ve ötesinde çeşitli alanlarda gönüllü faaliyetlerde bulunmak isteyen gençleri destekler.
inglês | turco |
---|---|
solidarity | dayanışma |
supports | destekler |
young | genç |
helping | yardım |
health | sağlık |
need | ihtiyaç |
environmental | çevre |
beyond | ötesinde |
variety | çeşitli |
to | e |
and | ve |
eu | ab |
european | avrupa |
EN The European Solidarity Corps supports young people wishing to engage in volunteering activities in a variety of areas ranging from helping people in need to supporting health and environmental action, across the EU and beyond.
TR Avrupa Dayanışma Programı, ihtiyaç sahibi kişilere yardım etmekten, sağlık ve çevre alanlarındaki eylemleri desteklemeye, AB ve ötesinde çeşitli alanlarda gönüllü faaliyetlerde bulunmak isteyen gençleri destekler.
inglês | turco |
---|---|
solidarity | dayanışma |
supports | destekler |
young | genç |
helping | yardım |
health | sağlık |
need | ihtiyaç |
environmental | çevre |
beyond | ötesinde |
variety | çeşitli |
to | e |
and | ve |
eu | ab |
european | avrupa |
EN Find out here how people hit on ideas like fixing CO2 in building materials and helping young people via WhatsApp.
TR CO2’yi inşaat malzemesine hapsetmek veya WhatsApp üzerinden gençlere yardımcı olmak nasıl olabiliyor, buradan okuyabilirsiniz.
inglês | turco |
---|---|
building | inşaat |
helping | yardımcı olmak |
young | genç |
here | buradan |
people | veya |
how | nasıl |
EN Non-profit managers and employees are amazing people: selfless, passionate and good-hearted. They care about making a difference and we love people who are helping make the world a better place!
TR Kar amacı gütmeyen yöneticiler ve çalışanlar inanılmaz insanlardır: özverili, tutkulu ve iyi kalpli. Bir fark yaratmaya önem veriyorlar ve biz dünyayı daha iyi bir yer haline getirmeye yardım eden insanları seviyoruz!
inglês | turco |
---|---|
non-profit | kar amacı gütmeyen |
passionate | tutkulu |
difference | fark |
helping | yardım |
employees | çalışanlar |
place | yer |
people | insanları |
and | ve |
we | biz |
better | daha iyi |
a | bir |
world | dünyayı |
EN "Cloudflare Access is helping 23andMe access our internal applications securely from any device at any time without the need for VPN."
TR "Cloudflare Access, 23andMe'nin dahili uygulamalarımıza her an her cihazdan VPN'e ihtiyaç duymadan güvenli bir şekilde erişmesine yardımcı oluyor."
inglês | turco |
---|---|
internal | dahili |
cloudflare | cloudflare |
access | access |
need | ihtiyaç |
securely | güvenli bir şekilde |
the | şekilde |
is | bir |
applications | uygulamalar |
for | her |
EN Over the years, we’ve published tons of free educational materials on our <a1>SEO Blog</a1> and <a2>YouTube channel</a2>, helping millions of people to get more organic traffic to their websites in the process.
TR Yıllar boyunca <a1>SEO Blogumuz</a1> ve <a2>YouTube kanalımızda</a2> tonlarca ücretsiz eğitim materyali yayınlayarak milyonlarca insanın web sitelerinde daha fazla organik trafik elde etmesine yardımcı olduk.
inglês | turco |
---|---|
years | yıllar |
educational | eğitim |
seo | seo |
youtube | youtube |
people | insan |
organic | organik |
traffic | trafik |
websites | web |
free | ücretsiz |
channel | kanal |
to | etmesine |
get | elde |
and | ve |
of | boyunca |
EN When it comes to species protection, don't forget the bees. Many people in Germany are helping protect them.
TR Türlerin korunmasından söz ediyorsak, onları unutmak olmaz: Bal arıları… Almanya’da çoğu kişi onlar için uğraş veriyor.
inglês | turco |
---|---|
protection | korunması |
people | kişi |
EN Working together against Corona: more and more people are getting involved in helping each other. Introducing four great projects from Germany.
TR Krize karşı el ele: Başkalarına yardım için harekete geçenlerin sayısı giderek artıyor. Almanya’dan dört çarpıcı birlik ve beraberlik girişimini tanıtıyoruz.
inglês | turco |
---|---|
helping | yardım |
and | ve |
and more | giderek |
getting | için |
four | dört |
EN This is why more and more people are helping by setting up 'gift fences' in their cities
TR Bu nedenle pek çok şehirde “askıda bağış” noktaları oluşturuldu
inglês | turco |
---|---|
in | da |
their | bu |
EN Sociologist Serhat Karakayali on the background to the big increase in the number of people helping refugees.
TR Sosyolog Serhat Karakayalı'nın, mültecilere yardım alanında güçlü şekilde yükselen angajmanın nedenleri hakkındaki görüşleri.
inglês | turco |
---|---|
helping | yardım |
refugees | mültecilere |
the | şekilde |
of | nın |
EN Many young people who come to Germany as refugees were still at university or building a career back home. German universities are helping them to restart their academic lives.
TR Almanya’ya sığınan pek çok genç öğrenimlerini ya da profesyonel yaşamlarını yarıda bırakmak zorunda kalmış. Alman üniversiteleri pek çok mülteciye akademik eğitim için yeni bir başlangıç fırsatı sunuyor.
inglês | turco |
---|---|
academic | akademik |
young | genç |
their | in |
german | alman |
are | sunuyor |
many | pek |
home | ya |
a | bir |
EN At IBM, we are helping people and organizations adopt AI responsibly
TR IBM'de biz, kişi ve kuruluşların yapay zekayı sorumlu bir yaklaşımla benimsemelerine yardımcı oluyoruz
inglês | turco |
---|---|
people | kişi |
and | ve |
organizations | kuruluşlar |
we | biz |
at | bir |
EN Not only does innovation let us play a key role in helping us provide safe food for everyone, but it also ensures we continue to live up to our promise to protect food, people and the planet – every day.
TR Yenilik, sadece herkes için güvenli gıda sağlamamıza yardımcı olmada kilit bir rol oynamamızı sağlamakla kalmaz, aynı zamanda her gün gıdayı, insanları ve gezegeni koruma sözümüzü yerine getirmeye devam etmemizi sağlar.
inglês | turco |
---|---|
innovation | yenilik |
key | kilit |
role | rol |
people | insanları |
planet | gezegeni |
continue | devam |
a | yardımcı |
and | ve |
food | gıda |
protect | koruma |
provide | sağlar |
the | aynı |
only | sadece |
day | gün |
EN SSRN is helping students and professors share research findings prior to publication, ensuring early access to essential knowledge
TR SSRN öğrenciler ve öğretim üyelerinin araştırma sonuçlarını daha yayınlanmadan bulmasına yardımcı olarak elzem bilgilere erken erişim sağlar
inglês | turco |
---|---|
research | araştırma |
ensuring | sağlar |
early | erken |
access | erişim |
students | öğrenciler |
and | ve |
EN Support to Life is a humanitarian aid organization founded with the aim of helping individuals and communities affected by disasters meet their basic rights and access services
TR Hayata Destek Derneği afetlerden etkilenen birey ve toplulukların temek hak ve hizmetlere erişimine destek olmak amacıyla kurulmuş bir insani yardım kuruluşudur
inglês | turco |
---|---|
organization | kuruluş |
communities | toplulukların |
affected | etkilenen |
access | erişimine |
support | destek |
aid | yardım |
to life | hayata |
and | ve |
a | bir |
services | hizmetlere |
to | olmak |
EN Support to Life is a humanitarian aid organization founded with the aim of helping individuals and communities affected by disasters meet their basic rights and access services
TR Hayata Destek Derneği afetlerden etkilenen birey ve toplulukların temek hak ve hizmetlere erişimine destek olmak amacıyla kurulmuş bir insani yardım kuruluşudur
inglês | turco |
---|---|
organization | kuruluş |
communities | toplulukların |
affected | etkilenen |
access | erişimine |
support | destek |
aid | yardım |
to life | hayata |
and | ve |
a | bir |
services | hizmetlere |
to | olmak |
EN Our platform gives startups affordable access to branding solutions, helping them grow and establish themselves in the market
TR Startuplara markalama çözümlerine makul fiyatlar karşılığında erişim imkanı sunan platformumuz, onların piyasada büyümesine ve tutunmasına yardımcı oluyor
inglês | turco |
---|---|
gives | sunan |
access | erişim |
branding | markalama |
them | onları |
the | onların |
and | ve |
EN SSRN is helping students and professors share research findings prior to publication, ensuring early access to essential knowledge
TR SSRN öğrenciler ve öğretim üyelerinin araştırma sonuçlarını daha yayınlanmadan bulmasına yardımcı olarak elzem bilgilere erken erişim sağlar
inglês | turco |
---|---|
research | araştırma |
ensuring | sağlar |
early | erken |
access | erişim |
students | öğrenciler |
and | ve |
EN Our platform gives startups affordable access to branding solutions, helping them grow and establish themselves in the market
TR Startuplara markalama çözümlerine makul fiyatlar karşılığında erişim imkanı sunan platformumuz, onların piyasada büyümesine ve tutunmasına yardımcı oluyor
inglês | turco |
---|---|
gives | sunan |
access | erişim |
branding | markalama |
them | onları |
the | onların |
and | ve |
EN ZenMate will remain a gateway to digital privacy, helping you protect your identity online. View our services or access your exclusive CyberGhost VPN offer.
TR ZenMate, çevrimiçi kimliğini korumana yardımcı olarak dijital gizliliğe açılan bir kapı olmaya devam edecek. Hizmetlerimizi görüntüle veya özel CyberGhost VPN teklifine eriş.
inglês | turco |
---|---|
zenmate | zenmate |
remain | devam |
view | görüntüle |
cyberghost | cyberghost |
vpn | vpn |
access | kapı |
our services | hizmetlerimizi |
online | çevrimiçi |
will | edecek |
a | yardımcı |
or | veya |
digital | dijital |
to | e |
EN Our People: Careers at Simon-Kucher Consulting is a people business, and here at Simon-Kucher, we firmly believe that our people are our most valuable resource by far
TR Ekibimiz: Simon-Kucher’de Kariyer Danışmanlık bir ekip işi ve Simon-Kucher’de, en değerli kaynaklarımızdan birinin ekibimiz olduğuna inanıyoruz
inglês | turco |
---|---|
careers | kariyer |
consulting | danışmanlık |
valuable | değerli |
most | en |
at | de |
business | iş |
a | bir |
and | ve |
EN Our People: Careers at Simon-Kucher Consulting is a people business, and here at Simon-Kucher, we firmly believe that our people are our most valuable resource by far
TR Ekibimiz: Simon-Kucher’de Kariyer Danışmanlık bir ekip işi ve Simon-Kucher’de, en değerli kaynaklarımızdan birinin ekibimiz olduğuna inanıyoruz
inglês | turco |
---|---|
careers | kariyer |
consulting | danışmanlık |
valuable | değerli |
most | en |
at | de |
business | iş |
a | bir |
and | ve |
EN Repaired electronics give people access to low-cost electronics and help them access the awesome benefits of technology
TR Tamir edilmiş elektronik cihazlar insanların, düşük maliyetli elektronik cihazlara erişimini sağlar ve teknolojinin harika avantajlarından faydalanmalarına yardımcı olur
inglês | turco |
---|---|
electronics | elektronik |
and | ve |
awesome | harika |
benefits | avantajlar |
of | ın |
technology | teknolojinin |
low | düşük |
cost | maliyetli |
help | yardımcı |
give | sağlar |
people | insanlar |
EN Repaired electronics give people access to low-cost electronics and help them access the awesome benefits of technology
TR Tamir edilmiş elektronik cihazlar insanların, düşük maliyetli elektronik cihazlara erişimini sağlar ve teknolojinin harika avantajlarından faydalanmalarına yardımcı olur
inglês | turco |
---|---|
electronics | elektronik |
and | ve |
awesome | harika |
benefits | avantajlar |
of | ın |
technology | teknolojinin |
low | düşük |
cost | maliyetli |
help | yardımcı |
give | sağlar |
people | insanlar |
EN As one of the world?s leading open access publishers, Elsevier publishes over 500 full open access journals and has helped many societies embrace open access.
TR Dünyanın önde gelen açık erişimli yayıncılarından biri olan Elsevier, 500'den fazla tam açık erişimli dergi yayınlamakta ve birçok toplumun açık erişimi benimsemesine yardımcı olmuştur.
inglês | turco |
---|---|
open | açık |
full | tam |
journals | dergi |
elsevier | elsevier |
access | erişimi |
and | ve |
world | dünyanın |
many | çok |
one | bir |
has | olan |
EN As one of the world?s leading open access publishers, Elsevier publishes over 500 full open access journals and has helped many societies embrace open access.
TR Dünyanın önde gelen açık erişimli yayıncılarından biri olan Elsevier, 500'den fazla tam açık erişimli dergi yayınlamakta ve birçok toplumun açık erişimi benimsemesine yardımcı olmuştur.
inglês | turco |
---|---|
open | açık |
full | tam |
journals | dergi |
elsevier | elsevier |
access | erişimi |
and | ve |
world | dünyanın |
many | çok |
one | bir |
has | olan |
EN You can also access advanced features and tools, such as access management so you can share the access to your clients, protection against malware, dedicated IP address, and more.
TR Çalışanlarınızla erişimi paylaşabilmeniz için erişim yönetimi, kötü amaçlı yazılım koruması, özel IP adresi ile diğer gelişmiş özellik ve araçlara da erişebilirsiniz.
inglês | turco |
---|---|
management | yönetimi |
malware | kötü amaçlı yazılım |
ip | ip |
address | adresi |
protection | koruması |
advanced | gelişmiş |
features | özellik |
access | erişim |
tools | araç |
and | ve |
against | için |
the | özel |
EN We're helping raise the bar on reproducibility, enabling researchers to share their methods and data and to gain more complete insight into research performance
TR Çoğaltılabilirlik konusunda çıtanın yükseltilmesine yardımcı olarak, araştırmacılarrın yöntemlerini ve verilerini paylaşabilmelerine ve araştırma performansıyla ilgili daha eksiksiz bir içgörü elde edebilmesine imkan veriyoruz
inglês | turco |
---|---|
share | paylaş |
methods | yöntemlerini |
data | verilerini |
gain | elde |
research | araştırma |
complete | eksiksiz |
on | ilgili |
and | ve |
to | konusunda |
performance | performans |
were | daha |
EN Most journals and editors benefit from the guidance of an Editorial Board, which provides expert advice on content, helps to attract new authors and encourage submissions and lends a helping hand with peer review.
TR Çoğu dergi ve editör, içerikler konusunda uzman tavsiyeleri sağlayan, yeni yazarlar çekmeye yardımcı olan, gönderimleri teşvik eden ve hakem denetimi konusunda destek sağlayan bir Editörlük Kurulunun rehberliğinden yararlanabilir.
inglês | turco |
---|---|
journals | dergi |
expert | uzman |
new | yeni |
authors | yazarlar |
encourage | teşvik |
hand | sağ |
review | denetimi |
a | yardımcı |
and | ve |
guidance | destek |
to | konusunda |
EN Need a helping hand? Please visit our Support Centre.
TR Yardıma mı ihtiyacınız var? Lütfen destek merkezimizi ziyaret edin.
inglês | turco |
---|---|
visit | ziyaret |
support | destek |
need | ihtiyacınız |
please | lütfen |
a | var |
EN Knovel helps organisations to increase productivity, improve education, minimise risk and optimise business performance by helping users to:
TR Knovel, kullanıcılara aşağıdaki konularda yardımcı olarak kurumların üretkenliğinin artırmasına, eğitimi geliştirmesine, riski azaltmasına ve iş performansını optimize etmesine fayda sağlar:
inglês | turco |
---|---|
knovel | knovel |
education | eğitimi |
risk | riski |
and | ve |
to | etmesine |
optimise | optimize |
by | aşağıdaki |
performance | performans |
users | kullanıcı |
EN You get 24/7 phone and email support, and dedicated solutions and success engineers — helping onboard and configure DNS records with zero downtime.
TR 7/24 telefon ve e-posta desteğinin yanı sıra, özel çözümlere ve sıfır kesinti süresi ile DNS kayıtlarını sürece dahil etmeye ve yapılandırmaya yardımcı olan başarı mühendislerine sahip olursunuz.
inglês | turco |
---|---|
phone | telefon |
e-posta | |
zero | sıfır |
dns | dns |
success | başarı |
and | ve |
you | sahip |
with | ile |
EN “Semrush has been pivotal in helping me better understand the competitive landscape of my ad campaigns
TR Semrush, reklam kampanyalarımın rekabetçi piyasasını daha iyi anlamam konusunda esas rolü oynadı
inglês | turco |
---|---|
semrush | semrush |
competitive | rekabetçi |
ad | reklam |
better | iyi |
the | daha |
of | konusunda |
EN Without Ahrefs, I wouldn't be half as effective in helping our SEO clients.
TR Ahrefs olmasaydı, SEO müşterilerimize yardım ederken bu kadar etkili olamazdım.
inglês | turco |
---|---|
effective | etkili |
helping | yardım |
seo | seo |
ahrefs | ahrefs |
as | ederken |
in | kadar |
EN At Elsevier, we are committed to helping you to plan wisely and invest strategically to maximise research performance.
TR Elsevier olarak, araştırma performansını maksimize etmek amacıyla akıllıca plan ve stratejik olarak yatırım yapmanıza yardımcı olmaya kendimizi adamış durumdayızdır.
inglês | turco |
---|---|
plan | plan |
invest | yatırım |
research | araştırma |
elsevier | elsevier |
to | etmek |
and | ve |
are | olmaya |
performance | performans |
EN Helping to deliver better outcomes for patients
TR Hastalar için daha iyi sonuçlar sağlanmasına yardım edilmesi
inglês | turco |
---|---|
helping | yardım |
patients | hastalar |
to | edilmesi |
for | için |
better | daha iyi |
EN Helping pharmacists to reduce medication errors and discover low-cost, quality alternatives
TR Eczacıların ilaç hatalarını azaltmasına ve düşük maliyetli, kaliteli alternatifleri keşfetmesine yardımcı olmak
inglês | turco |
---|---|
helping | yardımcı olmak |
and | ve |
quality | kaliteli |
medication | ilaç |
low | düşük |
cost | maliyetli |
to | olmak |
errors | hatalar |
EN Helping doctors to find answers and adopt evidence-based practices in clinical decision-making
TR Doktorların klinik kararlar için yanıtlar bulmasına ve kanıt tabanlı uygulamaları benimsemesine yardımcı olmak
inglês | turco |
---|---|
helping | yardımcı olmak |
answers | yanıtlar |
practices | uygulamalar |
clinical | klinik |
evidence | kanıt |
based | tabanlı |
and | ve |
to | için |
EN Nasra talks about her experience, explaining to us how she is helping doctors to find the right scientific information through the Research4Life programmes.
TR Nasra bize deneyiminden bahsediyor ve Research4Life programları vasıtasıyla doktorların doğru bilimsel bilgileri bulmasına nasıl yardımcı olduğunu anlatıyor.
inglês | turco |
---|---|
she | ve |
is | olduğunu |
information | bilgileri |
programmes | programları |
scientific | bilimsel |
through | vasıtasıyla |
us | bize |
how | nasıl |
EN Helping physicians drive better care by delivering fast, credible answers.
TR Hızlı, güvenilir cevaplar vererek daha iyi bakım sağlamaları konusunda doktorlara yardımcı olur.
inglês | turco |
---|---|
helping | yardımcı olur |
care | bakım |
credible | güvenilir |
answers | cevaplar |
fast | hızlı |
better | daha iyi |
by | konusunda |
EN Based on the latest standards of care they will make the best possible decisions, diagnoses and treatment plans, helping to create a consistent patient experience.
TR En son bakım standartlarına dayalı olarak olası en iyi kararları verip, en iyi teşhisleri koyup, en iyi tedavi planlarını sağlayarak tutarlı bir hasta deneyimi sağlayabilirler.
inglês | turco |
---|---|
care | bakım |
treatment | tedavi |
patient | hasta |
experience | deneyimi |
possible | olası |
consistent | tutarlı |
plans | planları |
decisions | kararlar |
a | bir |
based | dayalı |
standards | standartları |
best | en |
EN We'll guide you through each step. Our community team is dedicated to helping you connect with your customers in real life around the world.
TR Size her adımda rehberlik edeceğiz. Topluluk ekibimiz, dünya çapındaki müşterilerinizle gerçek hayatta bağlantı kurmanıza yardım etmek için azimle çalışmaktadır.
inglês | turco |
---|---|
guide | rehberlik |
community | topluluk |
helping | yardım |
real | gerçek |
with your customers | müşterilerinizle |
connect | bağlantı |
world | dünya |
the | size |
EN Whether you manage a courier service or a restaurant, our free Delivery Order Forms will boost sales by helping you keep better track of online orders
TR Ücretsiz Teslimat Sipariş formlarımız kurye hizmet ya da restoranlar için satışları arttırmaya yardımcı olacak ve online siparişlerin takibini kolaylaştıracak bir yöntem sunar
inglês | turco |
---|---|
service | hizmet |
delivery | teslimat |
online | online |
will | olacak |
a | yardımcı |
order | sipariş |
sales | satış |
whether | için |
of | in |
forms | formlar |
our | ve |
EN We'll identify your top influencers and then connect you with them, helping you establish promotional partnerships and brand-to-brand collaborations that will take your channel to the next level.
TR Biz sizin en önde gelen fikir önderlerinizi belirleyeceğiz ve ardından kanalınızı bir üst seviyeye getirecek geliştirici ortaklıklar ve markadan markaya işbirliği kurmanıza yardım ederek onlarla bağlantı kuracağız.
inglês | turco |
---|---|
helping | yardım |
partnerships | ortaklıklar |
level | seviyeye |
brand | markaya |
connect | bağlantı |
channel | kanal |
and | ve |
top | en |
the | sizin |
EN Control Union Certifications has supported and implemented many due diligence systems, helping customers identify risks as well as implementing mitigating measures.
TR Control Union Certifications, müşterilerine riskleri tespit etmeleri ve risk azaltıcı önlemler almaları konusunda yardımcı olacak çok sayıda gerekli özen sistemini desteklemiş ve uygulamıştır.
inglês | turco |
---|---|
identify | tespit |
control | control |
union | union |
measures | önlemler |
and | ve |
due | da |
Mostrando 50 de 50 traduções