EN Simply put, sobriety is abstaining from compulsive internet and technology use. However, how we understand or define “compulsive internet and technology use” can vary from member to member.
"helping a compulsive" em inglês pode ser traduzido nas seguintes palavras/frases turco:
helping | bu destek yardım yardımcı olmak yardımcı olur |
EN Simply put, sobriety is abstaining from compulsive internet and technology use. However, how we understand or define “compulsive internet and technology use” can vary from member to member.
TR Basitçe söylemek gerekirse, ayıklık, zorunlu internet ve teknoloji kullanımından kaçınmaktır. Ancak “zorunlu internet ve teknoloji kullanımını” nasıl anladığımız veya tanımladığımız üyeden üyeye değişebilir.
EN Helping a compulsive internet and technology user keep up an appearance of normalcy is helping him or her continue in the destructive behavior
TR Zorlayıcı bir internet ve teknoloji kullanıcısının normal görünümünü korumasına yardımcı olmak, onun yıkıcı davranışı sürdürmesine yardımcı oluyor
inglês | turco |
---|---|
helping | yardımcı olmak |
internet | internet |
technology | teknoloji |
behavior | davranışı |
user | kullanıcı |
a | yardımcı |
and | ve |
EN ITAA is a 12-step fellowship of individuals who support each other in recovering from the problems resulting from compulsive internet and technology use
TR ITAA, kompulsif internet ve teknoloji kullanımınından kaynaklanan problemleri çözmekte birbirini destekleyen kişilerden oluşan 12 adımlı bir topluluktur
inglês | turco |
---|---|
itaa | itaa |
support | destekleyen |
internet | internet |
technology | teknoloji |
and | ve |
a | bir |
use | kullanım |
EN Our single purpose is to abstain from compulsive internet and technology use and to help others find freedom from the effects of this addiction.
TR Tek amacımız, kompulsif internet ve teknoloji kullanımından uzak durmak ve diğerlerine bu bağımlılığın etkilerinden kurtulmalarında yardımcı olmaktır.
inglês | turco |
---|---|
purpose | amacı |
internet | internet |
technology | teknoloji |
help | yardımcı |
this | bu |
and | ve |
use | kullanım |
to | tek |
EN Tradition 5: Each group has but one primary purpose—to carry its message to the compulsive internet and technology user who still suffers.
TR Gelenek 5: Her grubun tek bir birincil amacı vardır: mesajını hala acı çeken zorlayıcı internet ve teknoloji kullanıcısına iletmek.
inglês | turco |
---|---|
tradition | gelenek |
group | grubun |
primary | birincil |
purpose | amacı |
internet | internet |
technology | teknoloji |
and | ve |
still | hala |
has | vardır |
to | her |
EN In ITAA, the only requirement for membership is a desire to stop compulsive internet and technology use
TR ITAA'da üyelik için tek şart, zorunlu internet ve teknoloji kullanımını durdurma arzusudur
inglês | turco |
---|---|
internet | internet |
technology | teknoloji |
membership | üyelik |
and | ve |
use | kullanım |
EN I?m 26 years old, and I have had a compulsive relationship to the internet and technology for as far back as I can remember
TR 26 yaşındayım ve hatırlayabildiğim kadarıyla internet ve teknolojiyle zorlayıcı bir ilişkim oldu
inglês | turco |
---|---|
m | m |
internet | internet |
technology | teknolojiyle |
and | ve |
years | bir |
have | ya |
EN ITAA is a 12-step fellowship of individuals who support each other in recovering from compulsive internet and technology use
TR ITAA, zorunlu internet ve teknoloji kullanımından kurtulmak için birbirini destekleyen bireylerin 12 adımlık bir bursudur
inglês | turco |
---|---|
itaa | itaa |
support | destekleyen |
internet | internet |
technology | teknoloji |
and | ve |
a | bir |
of | in |
use | kullanım |
in | için |
EN Our single purpose is to abstain from compulsive internet and technology use and to help others find freedom from this addiction.
TR Tek amacımız, zorunlu internet ve teknoloji kullanımından uzak durmak ve başkalarının bu bağımlılıktan kurtulmasına yardımcı olmaktır.
inglês | turco |
---|---|
purpose | amacı |
internet | internet |
technology | teknoloji |
help | yardımcı |
this | bu |
and | ve |
others | başkaları |
use | kullanım |
to | tek |
EN Here are some additional questions that can also help you identify further obsessive and compulsive behaviors you might have around internet and technology use. Many of us have answered yes to these questions as well.
TR İnternet ve teknoloji kullanımıyla ilgili olabilecek takıntılı ve zorlayıcı davranışları belirlemenize yardımcı olabilecek bazı ek sorular burada. Birçoğumuz bu sorulara da evet cevabı vermişizdir.
inglês | turco |
---|---|
technology | teknoloji |
can | olabilecek |
help | yardımcı |
additional | ek |
yes | evet |
questions | sorular |
these | bu |
and | ve |
here | burada |
some | bazı |
use | kullanım |
many | bir |
EN Tradition 5: Each group has but one primary purpose—to carry its message to the compulsive internet and technology user who still suffers.
TR Gelenek 5: Her grubun tek bir birincil amacı vardır: mesajını hala acı çeken zorlayıcı internet ve teknoloji kullanıcısına iletmek.
inglês | turco |
---|---|
tradition | gelenek |
group | grubun |
primary | birincil |
purpose | amacı |
internet | internet |
technology | teknoloji |
and | ve |
still | hala |
has | vardır |
to | her |
EN We might cancel our streaming services or delete any problematic and compulsive content on our devices
TR Akış hizmetlerimizi iptal edebilir veya cihazlarımızdaki sorunlu ve zorlayıcı içerikleri silebiliriz
inglês | turco |
---|---|
cancel | iptal |
problematic | sorunlu |
devices | cihazlar |
streaming | akış |
or | veya |
and | ve |
EN We write down a list of healthy, non-compulsive, offline activities which we can easily reference
TR Kolayca başvurabileceğimiz sağlıklı, zorlama olmayan, çevrimdışı aktivitelerin bir listesini yazıyoruz
inglês | turco |
---|---|
list | listesini |
healthy | sağlıklı |
offline | çevrimdışı |
easily | kolayca |
a | bir |
EN Perhaps after a month of abstaining from your bottom lines, you gain an awareness of another compulsive IT behavior that previously was a blindspot
TR Belki bir ay sonra, alt satırlarınızdan uzak durduktan sonra, daha önce kör nokta olan başka bir zorlayıcı BT davranışının farkındalığını kazanırsınız
inglês | turco |
---|---|
perhaps | belki |
month | ay |
bottom | alt |
behavior | davranışı |
previously | daha önce |
another | başka |
lines | bir |
your | daha |
after | sonra |
EN Whether we go cold turkey or gradually withdraw from our addictive-compulsive internet and technology use, ultimately Higher Power is the architect of our withdrawal experience
TR İster soğuk hindi olalım, ister bağımlılık yaratan-zorlantılı internet ve teknoloji kullanımımızdan yavaş yavaş çekilelim, sonuçta Higher Power, geri çekilme deneyimimizin mimarıdır
inglês | turco |
---|---|
cold | soğuk |
internet | internet |
technology | teknoloji |
architect | mimar |
and | ve |
use | kullanım |
EN We may have a moment of realization that a certain activity we had perceived as ‘sober’ has been compulsive all along
TR 'Ayık' olarak algıladığımız belirli bir faaliyetin baştan beri zorlayıcı olduğunu bir anlığına fark edebiliriz
EN In these cases, we may decide to reset our sobriety count or we may not, but we find it important to add the new behavior to our definition of compulsive use moving forward and commit to abstaining from it.
TR Bu durumlarda, ayıklık sayımızı sıfırlamaya karar verebiliriz ya da vermeyebiliriz, ancak ilerlemeye devam ederken yeni davranışı zorunlu kullanım tanımımıza eklemeyi önemli buluyor ve bundan kaçınmayı taahhüt ediyoruz.
inglês | turco |
---|---|
cases | durumlarda |
decide | karar |
forward | devam |
behavior | davranışı |
important | önemli |
from | bundan |
in | da |
new | yeni |
use | kullanım |
these | bu |
and | ve |
EN Are there other behaviors I am engaging in compulsively? These may be new internet and technology behaviors or other compulsive behaviors, such as sex, eating, reading, codependency, work, substance abuse, etc.
TR Zorlayıcı olarak dahil olduğum başka davranışlar var mı? Bunlar yeni internet ve teknoloji davranışları veya seks, yemek yeme, okuma, bağımlılık, iş, madde bağımlılığı vb. gibi diğer zorlayıcı davranışlar olabilir.
inglês | turco |
---|---|
new | yeni |
internet | internet |
technology | teknoloji |
sex | seks |
substance | madde |
other | diğer |
be | olabilir |
or | veya |
are | bunlar |
as | gibi |
EN First, no one is responsible for someone else’s compulsive internet and technology use. As the Al-Anon slogan goes, “I didn’t cause it, I can’t control it, and I can’t cure it.”
TR Birincisi, hiç kimse bir başkasının zorunlu internet ve teknoloji kullanımından sorumlu değildir. Al-Anon sloganının dediği gibi, “Buna ben sebep olmadım, onu kontrol edemem ve onu tedavi edemem.”
EN Paradoxically, at the same time people are arguing with, bargaining with or shaming a compulsive internet and technology user, they are often (perhaps without realizing it) supporting the addiction in many ways
TR Paradoksal olarak, insanlar aynı zamanda kompulsif bir internet ve teknoloji kullanıcısıyla tartışırken, pazarlık ederken veya utandırırken, çoğu zaman (belki de farkında olmadan) bağımlılığı birçok yönden destekliyorlar
inglês | turco |
---|---|
internet | internet |
technology | teknoloji |
perhaps | belki |
user | kullanıcı |
time | zaman |
people | insanlar |
and | ve |
or | veya |
without | olmadan |
many | çok |
at | de |
same | bir |
the | aynı |
EN COSA. COSA is a Twelve Step recovery program for those whose lives have been affected by compulsive sexual behavior.
TR COSA. COSA, yaşamları kompulsif cinsel davranışlardan etkilenmiş kişiler için On İki Adımlı bir iyileşme programıdır.
inglês | turco |
---|---|
sexual | cinsel |
behavior | davranış |
program | programı |
been | ya |
a | bir |
for | için |
EN Helping others. Helping each other.
TR Başkalarına yardım etmek. Birbirimize yardım etmek.
inglês | turco |
---|---|
helping | yardım |
others | başkaları |
EN "I love helping people." She has been living in Germany for five years, and for a good six months she has again been able to do what she loves: working in healthcare, helping people
TR Beş yıldır Almanya’da yaşayan genç kadın yaklaşık altı aydır da çok sevdiği bir işi yapabiliyor: tıp alanında çalışmak ve insanlara yardım etmek
inglês | turco |
---|---|
helping | yardım |
living | yaşayan |
in | da |
people | insanlara |
been | ya |
and | ve |
do | işi |
working | iş |
she | bir |
to | etmek |
for | yaklaşık |
EN Helping others. Helping each other.
TR Başkalarına yardım etmek. Birbirimize yardım etmek.
inglês | turco |
---|---|
helping | yardım |
others | başkaları |
EN SSRN is helping students and professors share research findings prior to publication, ensuring early access to essential knowledge
TR SSRN öğrenciler ve öğretim üyelerinin araştırma sonuçlarını daha yayınlanmadan bulmasına yardımcı olarak elzem bilgilere erken erişim sağlar
inglês | turco |
---|---|
research | araştırma |
ensuring | sağlar |
early | erken |
access | erişim |
students | öğrenciler |
and | ve |
EN We're helping raise the bar on reproducibility, enabling researchers to share their methods and data and to gain more complete insight into research performance
TR Çoğaltılabilirlik konusunda çıtanın yükseltilmesine yardımcı olarak, araştırmacılarrın yöntemlerini ve verilerini paylaşabilmelerine ve araştırma performansıyla ilgili daha eksiksiz bir içgörü elde edebilmesine imkan veriyoruz
inglês | turco |
---|---|
share | paylaş |
methods | yöntemlerini |
data | verilerini |
gain | elde |
research | araştırma |
complete | eksiksiz |
on | ilgili |
and | ve |
to | konusunda |
performance | performans |
were | daha |
EN Most journals and editors benefit from the guidance of an Editorial Board, which provides expert advice on content, helps to attract new authors and encourage submissions and lends a helping hand with peer review.
TR Çoğu dergi ve editör, içerikler konusunda uzman tavsiyeleri sağlayan, yeni yazarlar çekmeye yardımcı olan, gönderimleri teşvik eden ve hakem denetimi konusunda destek sağlayan bir Editörlük Kurulunun rehberliğinden yararlanabilir.
inglês | turco |
---|---|
journals | dergi |
expert | uzman |
new | yeni |
authors | yazarlar |
encourage | teşvik |
hand | sağ |
review | denetimi |
a | yardımcı |
and | ve |
guidance | destek |
to | konusunda |
EN Need a helping hand? Please visit our Support Centre.
TR Yardıma mı ihtiyacınız var? Lütfen destek merkezimizi ziyaret edin.
inglês | turco |
---|---|
visit | ziyaret |
support | destek |
need | ihtiyacınız |
please | lütfen |
a | var |
EN Knovel helps organisations to increase productivity, improve education, minimise risk and optimise business performance by helping users to:
TR Knovel, kullanıcılara aşağıdaki konularda yardımcı olarak kurumların üretkenliğinin artırmasına, eğitimi geliştirmesine, riski azaltmasına ve iş performansını optimize etmesine fayda sağlar:
inglês | turco |
---|---|
knovel | knovel |
education | eğitimi |
risk | riski |
and | ve |
to | etmesine |
optimise | optimize |
by | aşağıdaki |
performance | performans |
users | kullanıcı |
EN You get 24/7 phone and email support, and dedicated solutions and success engineers — helping onboard and configure DNS records with zero downtime.
TR 7/24 telefon ve e-posta desteğinin yanı sıra, özel çözümlere ve sıfır kesinti süresi ile DNS kayıtlarını sürece dahil etmeye ve yapılandırmaya yardımcı olan başarı mühendislerine sahip olursunuz.
inglês | turco |
---|---|
phone | telefon |
e-posta | |
zero | sıfır |
dns | dns |
success | başarı |
and | ve |
you | sahip |
with | ile |
EN "Cloudflare Access is helping 23andMe access our internal applications securely from any device at any time without the need for VPN."
TR "Cloudflare Access, 23andMe'nin dahili uygulamalarımıza her an her cihazdan VPN'e ihtiyaç duymadan güvenli bir şekilde erişmesine yardımcı oluyor."
inglês | turco |
---|---|
internal | dahili |
cloudflare | cloudflare |
access | access |
need | ihtiyaç |
securely | güvenli bir şekilde |
the | şekilde |
is | bir |
applications | uygulamalar |
for | her |
EN “Semrush has been pivotal in helping me better understand the competitive landscape of my ad campaigns
TR Semrush, reklam kampanyalarımın rekabetçi piyasasını daha iyi anlamam konusunda esas rolü oynadı
inglês | turco |
---|---|
semrush | semrush |
competitive | rekabetçi |
ad | reklam |
better | iyi |
the | daha |
of | konusunda |
EN Without Ahrefs, I wouldn't be half as effective in helping our SEO clients.
TR Ahrefs olmasaydı, SEO müşterilerimize yardım ederken bu kadar etkili olamazdım.
inglês | turco |
---|---|
effective | etkili |
helping | yardım |
seo | seo |
ahrefs | ahrefs |
as | ederken |
in | kadar |
EN At Elsevier, we are committed to helping you to plan wisely and invest strategically to maximise research performance.
TR Elsevier olarak, araştırma performansını maksimize etmek amacıyla akıllıca plan ve stratejik olarak yatırım yapmanıza yardımcı olmaya kendimizi adamış durumdayızdır.
inglês | turco |
---|---|
plan | plan |
invest | yatırım |
research | araştırma |
elsevier | elsevier |
to | etmek |
and | ve |
are | olmaya |
performance | performans |
EN Helping to deliver better outcomes for patients
TR Hastalar için daha iyi sonuçlar sağlanmasına yardım edilmesi
inglês | turco |
---|---|
helping | yardım |
patients | hastalar |
to | edilmesi |
for | için |
better | daha iyi |
EN Helping pharmacists to reduce medication errors and discover low-cost, quality alternatives
TR Eczacıların ilaç hatalarını azaltmasına ve düşük maliyetli, kaliteli alternatifleri keşfetmesine yardımcı olmak
inglês | turco |
---|---|
helping | yardımcı olmak |
and | ve |
quality | kaliteli |
medication | ilaç |
low | düşük |
cost | maliyetli |
to | olmak |
errors | hatalar |
EN Helping doctors to find answers and adopt evidence-based practices in clinical decision-making
TR Doktorların klinik kararlar için yanıtlar bulmasına ve kanıt tabanlı uygulamaları benimsemesine yardımcı olmak
inglês | turco |
---|---|
helping | yardımcı olmak |
answers | yanıtlar |
practices | uygulamalar |
clinical | klinik |
evidence | kanıt |
based | tabanlı |
and | ve |
to | için |
EN Nasra talks about her experience, explaining to us how she is helping doctors to find the right scientific information through the Research4Life programmes.
TR Nasra bize deneyiminden bahsediyor ve Research4Life programları vasıtasıyla doktorların doğru bilimsel bilgileri bulmasına nasıl yardımcı olduğunu anlatıyor.
inglês | turco |
---|---|
she | ve |
is | olduğunu |
information | bilgileri |
programmes | programları |
scientific | bilimsel |
through | vasıtasıyla |
us | bize |
how | nasıl |
EN Helping physicians drive better care by delivering fast, credible answers.
TR Hızlı, güvenilir cevaplar vererek daha iyi bakım sağlamaları konusunda doktorlara yardımcı olur.
inglês | turco |
---|---|
helping | yardımcı olur |
care | bakım |
credible | güvenilir |
answers | cevaplar |
fast | hızlı |
better | daha iyi |
by | konusunda |
EN Based on the latest standards of care they will make the best possible decisions, diagnoses and treatment plans, helping to create a consistent patient experience.
TR En son bakım standartlarına dayalı olarak olası en iyi kararları verip, en iyi teşhisleri koyup, en iyi tedavi planlarını sağlayarak tutarlı bir hasta deneyimi sağlayabilirler.
inglês | turco |
---|---|
care | bakım |
treatment | tedavi |
patient | hasta |
experience | deneyimi |
possible | olası |
consistent | tutarlı |
plans | planları |
decisions | kararlar |
a | bir |
based | dayalı |
standards | standartları |
best | en |
EN Over the years, we’ve published tons of free educational materials on our <a1>SEO Blog</a1> and <a2>YouTube channel</a2>, helping millions of people to get more organic traffic to their websites in the process.
TR Yıllar boyunca <a1>SEO Blogumuz</a1> ve <a2>YouTube kanalımızda</a2> tonlarca ücretsiz eğitim materyali yayınlayarak milyonlarca insanın web sitelerinde daha fazla organik trafik elde etmesine yardımcı olduk.
inglês | turco |
---|---|
years | yıllar |
educational | eğitim |
seo | seo |
youtube | youtube |
people | insan |
organic | organik |
traffic | trafik |
websites | web |
free | ücretsiz |
channel | kanal |
to | etmesine |
get | elde |
and | ve |
of | boyunca |
EN We'll guide you through each step. Our community team is dedicated to helping you connect with your customers in real life around the world.
TR Size her adımda rehberlik edeceğiz. Topluluk ekibimiz, dünya çapındaki müşterilerinizle gerçek hayatta bağlantı kurmanıza yardım etmek için azimle çalışmaktadır.
inglês | turco |
---|---|
guide | rehberlik |
community | topluluk |
helping | yardım |
real | gerçek |
with your customers | müşterilerinizle |
connect | bağlantı |
world | dünya |
the | size |
EN Whether you manage a courier service or a restaurant, our free Delivery Order Forms will boost sales by helping you keep better track of online orders
TR Ücretsiz Teslimat Sipariş formlarımız kurye hizmet ya da restoranlar için satışları arttırmaya yardımcı olacak ve online siparişlerin takibini kolaylaştıracak bir yöntem sunar
inglês | turco |
---|---|
service | hizmet |
delivery | teslimat |
online | online |
will | olacak |
a | yardımcı |
order | sipariş |
sales | satış |
whether | için |
of | in |
forms | formlar |
our | ve |
EN We'll identify your top influencers and then connect you with them, helping you establish promotional partnerships and brand-to-brand collaborations that will take your channel to the next level.
TR Biz sizin en önde gelen fikir önderlerinizi belirleyeceğiz ve ardından kanalınızı bir üst seviyeye getirecek geliştirici ortaklıklar ve markadan markaya işbirliği kurmanıza yardım ederek onlarla bağlantı kuracağız.
inglês | turco |
---|---|
helping | yardım |
partnerships | ortaklıklar |
level | seviyeye |
brand | markaya |
connect | bağlantı |
channel | kanal |
and | ve |
top | en |
the | sizin |
EN Control Union Certifications has supported and implemented many due diligence systems, helping customers identify risks as well as implementing mitigating measures.
TR Control Union Certifications, müşterilerine riskleri tespit etmeleri ve risk azaltıcı önlemler almaları konusunda yardımcı olacak çok sayıda gerekli özen sistemini desteklemiş ve uygulamıştır.
inglês | turco |
---|---|
identify | tespit |
control | control |
union | union |
measures | önlemler |
and | ve |
due | da |
EN Similar immersive environments could help project teams foresee operational and maintenance needs, helping them design buildings and infrastructure that are optimized for end users
TR Benzer sürükleyici ortamlar, proje ekiplerinin operasyonel ve bakım ihtiyaçlarını öngörmelerine yardımcı olarak, son kullanıcılar için optimize edilmiş binaları ve altyapıları tasarlamalarına yardımcı olabilir
inglês | turco |
---|---|
similar | benzer |
environments | ortamlar |
operational | operasyonel |
maintenance | bakım |
buildings | binalar |
infrastructure | altyapı |
optimized | optimize |
help | yardımcı |
and | ve |
project | proje |
needs | ihtiyaçlarını |
users | kullanıcılar |
that | olabilir |
EN As one of the world’s preferred suppliers of fluid conveyance products, we are relentlessly dedicated to helping our customers succeed in a wide range of demanding industries
TR Dünyanın öncelikli akışkan iletimi ürünleri tedarikçilerinden biri olarak, müşterilerimizin pek çok farklı zorlu sektörde başarılı olmalarına yardım etmeye kararlıyız
inglês | turco |
---|---|
fluid | akışkan |
helping | yardım |
products | ürünleri |
our customers | müşterilerimizin |
to | etmeye |
are | dünyanın |
EN The design dampens pressure spikes in both directions, helping to extend shaft seal life and enhance overall reliability.
TR Tasarım, her iki yöndeki basınç artışlarını azaltır ve şaftın sızdırmazlık ömrünü uzatmaya ve genel güvenilirliği arttırmaya yardımcı olur.
inglês | turco |
---|---|
helping | yardımcı olur |
pressure | basınç |
design | tasarım |
overall | genel |
and | ve |
to | her |
the | iki |
EN Helping the Planet Breathe Easier
TR Gezegenin Daha Rahat Nefes Almasına Yardımcı Olmak
inglês | turco |
---|---|
helping | yardımcı olmak |
the | olmak |
EN We’ve been helping couples turn dreams into reality for more than 100 years
TR 100 yılı aşkın zamandır, çiftlerin hayallerini gerçeğe dönüştürmelerine yardımcı oluyoruz
inglês | turco |
---|---|
years | yıl |
for | aşkın |
Mostrando 50 de 50 traduções