EN For shipments within the US and EU, please expect 2-5 business days for delivery. For all other shipments please expect 5-7 business days for delivery.
"would expect" em inglês pode ser traduzido nas seguintes palavras/frases turco:
EN For shipments within the US and EU, please expect 2-5 business days for delivery. For all other shipments please expect 5-7 business days for delivery.
TR ABD ve AB sınırlarındaki gönderilerde teslimat için lütfen 2-5 iş günü bekleyin. Diğer tüm gönderiler için lütfen 5-7 iş günü bekleyin.
inglês | turco |
---|---|
eu | ab |
delivery | teslimat |
other | diğer |
and | ve |
us | abd |
days | gün |
all | tüm |
please | lütfen |
for | için |
EN After this assignment, you'd expect $a's value to be 5 as well, so if you wrote $b = $a, you'd expect it to behave just as if you wrote $b = 5
TR Bu atamadan sonra, $a'nın değerinin 5 olmasını beklersiniz, dolayısıyla $b = $a yazdığınızda, bunun $b = 5 yazmışsınız gibi davranmasını beklersiniz
inglês | turco |
---|---|
value | değerinin |
a | a |
this | bu |
to be | olmasını |
so | dolayısıyla |
as | gibi |
EN Symantec offers everything you would expect from a leading SSL provider
TR Symantec, önde gelen bir SSL sağlayıcısından bekleyebileceğiniz her şeyi sunar
inglês | turco |
---|---|
symantec | symantec |
offers | sunar |
ssl | ssl |
everything | şeyi |
a | bir |
from | gelen |
EN These suites and apartments and have all the elegance, charm and attentive service you would expect from Raffles, but provide a private home that you can return to time after time.
TR Bu suitler ve apartman daireleri Raffles'dan bekleyeceğiniz bütün zarafet, cazibe ve özenli hizmet ayrıcalıklarına sahip olmakla birlikte zaman zaman dönmek isteyeceğiniz özel bir yuva sunmaktadır.
inglês | turco |
---|---|
service | hizmet |
time | zaman |
these | bu |
and | ve |
all | yuva |
EN Golden Frog's reseller program offers all of the features and support you would expect when partnering with an experienced provider
TR Golden Frog'un bayi programı tecrübeli bir sağlayıcı ile ortaklık yaparken bekleyeceğiniz bütün özellikleri ve desteği sunar
inglês | turco |
---|---|
reseller | bayi |
offers | sunar |
support | desteği |
experienced | tecrübeli |
golden | golden |
provider | sağlayıcı |
when | yaparken |
features | özellikleri |
all | bütün |
program | programı |
and | ve |
with | ile |
EN Symantec offers everything you would expect from a leading SSL provider
TR Symantec, önde gelen bir SSL sağlayıcısından bekleyebileceğiniz her şeyi sunar
inglês | turco |
---|---|
symantec | symantec |
offers | sunar |
ssl | ssl |
everything | şeyi |
a | bir |
from | gelen |
EN These suites and apartments and have all the elegance, charm and attentive service you would expect from Raffles, but provide a private home that you can return to time after time.
TR Bu suitler ve apartman daireleri Raffles'dan bekleyeceğiniz bütün zarafet, cazibe ve özenli hizmet ayrıcalıklarına sahip olmakla birlikte zaman zaman dönmek isteyeceğiniz özel bir yuva sunmaktadır.
inglês | turco |
---|---|
service | hizmet |
time | zaman |
these | bu |
and | ve |
all | yuva |
EN These suites and apartments and have all the elegance, charm and attentive service you would expect from Raffles, but provide a private home that you can return to time after time.
TR Bu suitler ve apartman daireleri Raffles'dan bekleyeceğiniz bütün zarafet, cazibe ve özenli hizmet ayrıcalıklarına sahip olmakla birlikte zaman zaman dönmek isteyeceğiniz özel bir yuva sunmaktadır.
inglês | turco |
---|---|
service | hizmet |
time | zaman |
these | bu |
and | ve |
all | yuva |
EN These suites and apartments and have all the elegance, charm and attentive service you would expect from Raffles, but provide a private home that you can return to time after time.
TR Bu suitler ve apartman daireleri Raffles'dan bekleyeceğiniz bütün zarafet, cazibe ve özenli hizmet ayrıcalıklarına sahip olmakla birlikte zaman zaman dönmek isteyeceğiniz özel bir yuva sunmaktadır.
inglês | turco |
---|---|
service | hizmet |
time | zaman |
these | bu |
and | ve |
all | yuva |
EN These suites and apartments and have all the elegance, charm and attentive service you would expect from Raffles, but provide a private home that you can return to time after time.
TR Bu suitler ve apartman daireleri Raffles'dan bekleyeceğiniz bütün zarafet, cazibe ve özenli hizmet ayrıcalıklarına sahip olmakla birlikte zaman zaman dönmek isteyeceğiniz özel bir yuva sunmaktadır.
inglês | turco |
---|---|
service | hizmet |
time | zaman |
these | bu |
and | ve |
all | yuva |
EN On one hand it feels like a bigger cosmopolitan city, whilst at the same time maintaining the friendly charm one would normally expect of a smaller town
TR Bonn’da bir yandan büyükçe kozmopolitik bir kent havası, öte yandan bir küçük kentin sevecen cazibesi var
inglês | turco |
---|---|
bigger | büyük |
smaller | küçük |
city | kent |
same | bir |
EN Physical security controls at these data centers include 24x7 monitoring, cameras, visitor logs, entry limitations, and all that you would expect at a high-security data processing facility.
TR Bu veri merkezlerindeki fiziksel güvenlik kontrolleri; 7/24 izleme, kameralar, ziyaretçi kayıtları, giriş sınırlamaları ve yüksek güvenlikli bir veri işleme tesisinde olmasını beklediğiniz her şeyi içerir.
inglês | turco |
---|---|
controls | kontrolleri |
cameras | kameralar |
visitor | ziyaretçi |
processing | işleme |
entry | giriş |
physical | fiziksel |
security | güvenlik |
monitoring | izleme |
high | yüksek |
data | veri |
these | bu |
a | bir |
and | ve |
all | her |
that | şeyi |
EN Physical security controls at these data centers include 24x7 monitoring, cameras, visitor logs, entry limitations, and all that you would expect at a high-security data processing facility.
TR Bu veri merkezlerindeki fiziksel güvenlik kontrolleri; 7/24 izleme, kameralar, ziyaretçi kayıtları, giriş sınırlamaları ve yüksek güvenlikli bir veri işleme tesisinde olmasını beklediğiniz her şeyi içerir.
inglês | turco |
---|---|
controls | kontrolleri |
cameras | kameralar |
visitor | ziyaretçi |
processing | işleme |
entry | giriş |
physical | fiziksel |
security | güvenlik |
monitoring | izleme |
high | yüksek |
data | veri |
these | bu |
a | bir |
and | ve |
all | her |
that | şeyi |
EN Physical security controls at these data centers include 24x7 monitoring, cameras, visitor logs, entry limitations, and all that you would expect at a high-security data processing facility.
TR Bu veri merkezlerindeki fiziksel güvenlik kontrolleri; 7/24 izleme, kameralar, ziyaretçi kayıtları, giriş sınırlamaları ve yüksek güvenlikli bir veri işleme tesisinde olmasını beklediğiniz her şeyi içerir.
inglês | turco |
---|---|
controls | kontrolleri |
cameras | kameralar |
visitor | ziyaretçi |
processing | işleme |
entry | giriş |
physical | fiziksel |
security | güvenlik |
monitoring | izleme |
high | yüksek |
data | veri |
these | bu |
a | bir |
and | ve |
all | her |
that | şeyi |
EN Physical security controls at these data centers include 24x7 monitoring, cameras, visitor logs, entry limitations, and all that you would expect at a high-security data processing facility.
TR Bu veri merkezlerindeki fiziksel güvenlik kontrolleri; 7/24 izleme, kameralar, ziyaretçi kayıtları, giriş sınırlamaları ve yüksek güvenlikli bir veri işleme tesisinde olmasını beklediğiniz her şeyi içerir.
inglês | turco |
---|---|
controls | kontrolleri |
cameras | kameralar |
visitor | ziyaretçi |
processing | işleme |
entry | giriş |
physical | fiziksel |
security | güvenlik |
monitoring | izleme |
high | yüksek |
data | veri |
these | bu |
a | bir |
and | ve |
all | her |
that | şeyi |
EN Physical security controls at these data centers include 24x7 monitoring, cameras, visitor logs, entry limitations, and all that you would expect at a high-security data processing facility.
TR Bu veri merkezlerindeki fiziksel güvenlik kontrolleri; 7/24 izleme, kameralar, ziyaretçi kayıtları, giriş sınırlamaları ve yüksek güvenlikli bir veri işleme tesisinde olmasını beklediğiniz her şeyi içerir.
inglês | turco |
---|---|
controls | kontrolleri |
cameras | kameralar |
visitor | ziyaretçi |
processing | işleme |
entry | giriş |
physical | fiziksel |
security | güvenlik |
monitoring | izleme |
high | yüksek |
data | veri |
these | bu |
a | bir |
and | ve |
all | her |
that | şeyi |
EN Physical security controls at these data centers include 24x7 monitoring, cameras, visitor logs, entry limitations, and all that you would expect at a high-security data processing facility.
TR Bu veri merkezlerindeki fiziksel güvenlik kontrolleri; 7/24 izleme, kameralar, ziyaretçi kayıtları, giriş sınırlamaları ve yüksek güvenlikli bir veri işleme tesisinde olmasını beklediğiniz her şeyi içerir.
inglês | turco |
---|---|
controls | kontrolleri |
cameras | kameralar |
visitor | ziyaretçi |
processing | işleme |
entry | giriş |
physical | fiziksel |
security | güvenlik |
monitoring | izleme |
high | yüksek |
data | veri |
these | bu |
a | bir |
and | ve |
all | her |
that | şeyi |
EN Physical security controls at these data centers include 24x7 monitoring, cameras, visitor logs, entry limitations, and all that you would expect at a high-security data processing facility.
TR Bu veri merkezlerindeki fiziksel güvenlik kontrolleri; 7/24 izleme, kameralar, ziyaretçi kayıtları, giriş sınırlamaları ve yüksek güvenlikli bir veri işleme tesisinde olmasını beklediğiniz her şeyi içerir.
inglês | turco |
---|---|
controls | kontrolleri |
cameras | kameralar |
visitor | ziyaretçi |
processing | işleme |
entry | giriş |
physical | fiziksel |
security | güvenlik |
monitoring | izleme |
high | yüksek |
data | veri |
these | bu |
a | bir |
and | ve |
all | her |
that | şeyi |
EN Physical security controls at these data centers include 24x7 monitoring, cameras, visitor logs, entry limitations, and all that you would expect at a high-security data processing facility.
TR Bu veri merkezlerindeki fiziksel güvenlik kontrolleri; 7/24 izleme, kameralar, ziyaretçi kayıtları, giriş sınırlamaları ve yüksek güvenlikli bir veri işleme tesisinde olmasını beklediğiniz her şeyi içerir.
inglês | turco |
---|---|
controls | kontrolleri |
cameras | kameralar |
visitor | ziyaretçi |
processing | işleme |
entry | giriş |
physical | fiziksel |
security | güvenlik |
monitoring | izleme |
high | yüksek |
data | veri |
these | bu |
a | bir |
and | ve |
all | her |
that | şeyi |
EN Physical security controls at these data centers include 24x7 monitoring, cameras, visitor logs, entry limitations, and all that you would expect at a high-security data processing facility.
TR Bu veri merkezlerindeki fiziksel güvenlik kontrolleri; 7/24 izleme, kameralar, ziyaretçi kayıtları, giriş sınırlamaları ve yüksek güvenlikli bir veri işleme tesisinde olmasını beklediğiniz her şeyi içerir.
inglês | turco |
---|---|
controls | kontrolleri |
cameras | kameralar |
visitor | ziyaretçi |
processing | işleme |
entry | giriş |
physical | fiziksel |
security | güvenlik |
monitoring | izleme |
high | yüksek |
data | veri |
these | bu |
a | bir |
and | ve |
all | her |
that | şeyi |
EN Physical security controls at these data centers include 24x7 monitoring, cameras, visitor logs, entry limitations, and all that you would expect at a high-security data processing facility.
TR Bu veri merkezlerindeki fiziksel güvenlik kontrolleri; 7/24 izleme, kameralar, ziyaretçi kayıtları, giriş sınırlamaları ve yüksek güvenlikli bir veri işleme tesisinde olmasını beklediğiniz her şeyi içerir.
inglês | turco |
---|---|
controls | kontrolleri |
cameras | kameralar |
visitor | ziyaretçi |
processing | işleme |
entry | giriş |
physical | fiziksel |
security | güvenlik |
monitoring | izleme |
high | yüksek |
data | veri |
these | bu |
a | bir |
and | ve |
all | her |
that | şeyi |
EN Physical security controls at these data centers include 24x7 monitoring, cameras, visitor logs, entry limitations, and all that you would expect at a high-security data processing facility.
TR Bu veri merkezlerindeki fiziksel güvenlik kontrolleri; 7/24 izleme, kameralar, ziyaretçi kayıtları, giriş sınırlamaları ve yüksek güvenlikli bir veri işleme tesisinde olmasını beklediğiniz her şeyi içerir.
inglês | turco |
---|---|
controls | kontrolleri |
cameras | kameralar |
visitor | ziyaretçi |
processing | işleme |
entry | giriş |
physical | fiziksel |
security | güvenlik |
monitoring | izleme |
high | yüksek |
data | veri |
these | bu |
a | bir |
and | ve |
all | her |
that | şeyi |
EN Physical security controls at these data centers include 24x7 monitoring, cameras, visitor logs, entry limitations, and all that you would expect at a high-security data processing facility.
TR Bu veri merkezlerindeki fiziksel güvenlik kontrolleri; 7/24 izleme, kameralar, ziyaretçi kayıtları, giriş sınırlamaları ve yüksek güvenlikli bir veri işleme tesisinde olmasını beklediğiniz her şeyi içerir.
inglês | turco |
---|---|
controls | kontrolleri |
cameras | kameralar |
visitor | ziyaretçi |
processing | işleme |
entry | giriş |
physical | fiziksel |
security | güvenlik |
monitoring | izleme |
high | yüksek |
data | veri |
these | bu |
a | bir |
and | ve |
all | her |
that | şeyi |
EN Physical security controls at these data centers include 24x7 monitoring, cameras, visitor logs, entry limitations, and all that you would expect at a high-security data processing facility.
TR Bu veri merkezlerindeki fiziksel güvenlik kontrolleri; 7/24 izleme, kameralar, ziyaretçi kayıtları, giriş sınırlamaları ve yüksek güvenlikli bir veri işleme tesisinde olmasını beklediğiniz her şeyi içerir.
inglês | turco |
---|---|
controls | kontrolleri |
cameras | kameralar |
visitor | ziyaretçi |
processing | işleme |
entry | giriş |
physical | fiziksel |
security | güvenlik |
monitoring | izleme |
high | yüksek |
data | veri |
these | bu |
a | bir |
and | ve |
all | her |
that | şeyi |
EN Once, he tried to hide his finger under the table during the job interview but when they realized that his finger they rejected him by saying that they would not be able to recruit him because his injured finger would be a ‘high risk’ in the work.
TR Bir keresinde Erhan, iş görüşmesinde parmağını masanın altına saklamaya çalışmış ancak yetkililer parmağını fark edince yaralı parmağının iş için 'yüksek risk' taşıyacağını öne sürerek iş başvurusunu reddetmişler.
inglês | turco |
---|---|
high | yüksek |
risk | risk |
his | in |
because | için |
a | bir |
EN They would record this on the blockchain, and as soon as the contract is complete – that is, the agreed date arrives – the ether would automatically be released to the other party
TR Daha sonra bu kodu blockchain üzerine yazar ve kontrat tamamlandığı anda (önceden belirlenen tarih geldiğinde) ether otomatik olarak diğer partiye gönderilir
inglês | turco |
---|---|
blockchain | blockchain |
contract | kontrat |
date | tarih |
ether | ether |
automatically | otomatik |
other | diğer |
and | ve |
this | bu |
on | üzerine |
EN Phemex has listed two new coins for spot trading, QTUM, and ZEC. So to celebrate the new listings, we would like to give away prizes to everyone who makes $50 dollars in purchases. If you would like t……
TR Değerli Yatırımcılar, 9 Haziran'da Phemex, spot ticaret için yeni coinleri tanıtacak, ancak henüz ne olduklarını size söyleyemeyiz. Bu arada eğlenceli bir fikir düşündük. Adı "……
EN I often liked to consume content of people doing things I would like to do in real life as well, and I would be so amazed by them
TR Gerçek hayatta da yapmak istediğim şeyleri yapan insanların içeriklerini sık sık tüketmeyi severdim ve onlara çok şaşırırdım
inglês | turco |
---|---|
real | gerçek |
life | hayatta |
things | şeyleri |
in | da |
people | insanlar |
often | sık |
and | ve |
them | onlara |
to | yapmak |
EN Once, he tried to hide his finger under the table during the job interview but when they realized that his finger they rejected him by saying that they would not be able to recruit him because his injured finger would be a ‘high risk’ in the work.
TR Bir keresinde Erhan, iş görüşmesinde parmağını masanın altına saklamaya çalışmış ancak yetkililer parmağını fark edince yaralı parmağının iş için 'yüksek risk' taşıyacağını öne sürerek iş başvurusunu reddetmişler.
inglês | turco |
---|---|
high | yüksek |
risk | risk |
his | in |
because | için |
a | bir |
EN Now, you no longer have to provision to peak capacity, which would require you to pay for resources you don't continuously use, or to average capacity, which would risk performance problems and a poor user experience.
TR Artık en yüksek kapasiteye göre kaynak tedarik etmenize ve sürekli kullanmadığınız kaynaklar için ödeme yapmanıza veya ortalama kapasiteye göre plan yapıp performans sorunları ve zayıf kullanıcı deneyimi riskine girmenize gerek yok.
inglês | turco |
---|---|
provision | tedarik |
continuously | sürekli |
average | ortalama |
performance | performans |
problems | sorunları |
user | kullanıcı |
you | etmenize |
or | veya |
experience | deneyimi |
and | ve |
now | artık |
resources | kaynaklar |
no | yok |
EN The Global Goals campaign would not be possible without the enlightened and generous support of our partners, and we would like to thank:
TR Küresel Amaçlar kampanyasının gerçekleşebilmesi, kampanya ortaklarımızın desteği olmadan mümkün olamazdı. Hepsine teşekkür etmek isteriz.
inglês | turco |
---|---|
global | küresel |
support | desteği |
possible | mümkün |
without | olmadan |
to | etmek |
campaign | kampanya |
of | nın |
EN They would record this on the blockchain, and as soon as the contract is complete – that is, the agreed date arrives – the ether would automatically be released to the other party
TR Daha sonra bu kodu blockchain üzerine yazar ve kontrat tamamlandığı anda (önceden belirlenen tarih geldiğinde) ether otomatik olarak diğer partiye gönderilir
inglês | turco |
---|---|
blockchain | blockchain |
contract | kontrat |
date | tarih |
ether | ether |
automatically | otomatik |
other | diğer |
and | ve |
this | bu |
on | üzerine |
EN Once, he tried to hide his finger under the table during the job interview but when they realized that his finger they rejected him by saying that they would not be able to recruit him because his injured finger would be a ‘high risk’ in the work.
TR Bir keresinde Erhan, iş görüşmesinde parmağını masanın altına saklamaya çalışmış ancak yetkililer parmağını fark edince yaralı parmağının iş için 'yüksek risk' taşıyacağını öne sürerek iş başvurusunu reddetmişler.
inglês | turco |
---|---|
high | yüksek |
risk | risk |
his | in |
because | için |
a | bir |
EN Once, he tried to hide his finger under the table during the job interview but when they realized that his finger they rejected him by saying that they would not be able to recruit him because his injured finger would be a ‘high risk’ in the work.
TR Bir keresinde Erhan, iş görüşmesinde parmağını masanın altına saklamaya çalışmış ancak yetkililer parmağını fark edince yaralı parmağının iş için 'yüksek risk' taşıyacağını öne sürerek iş başvurusunu reddetmişler.
inglês | turco |
---|---|
high | yüksek |
risk | risk |
his | in |
because | için |
a | bir |
EN (12) Sending mails from an email address that is not valid and which results in triple bounces would result in suspension of the user sending such mails. Frequent violation would lead to permanent suspension of the domain name.
TR SÖZLEŞMENİN YENİLENMESİ VEYA SONA ERDİRİLMESİ
inglês | turco |
---|---|
the | veya |
EN Now, you no longer have to provision to peak capacity, which would require you to pay for resources you don't continuously use, or to average capacity, which would risk performance problems and a poor user experience.
TR Artık en yüksek kapasiteye göre kaynak tedarik etmenize ve sürekli kullanmadığınız kaynaklar için ödeme yapmanıza veya ortalama kapasiteye göre plan yapıp performans sorunları ve zayıf kullanıcı deneyimi riskine girmenize gerek yok.
inglês | turco |
---|---|
provision | tedarik |
continuously | sürekli |
average | ortalama |
performance | performans |
problems | sorunları |
user | kullanıcı |
you | etmenize |
or | veya |
experience | deneyimi |
and | ve |
now | artık |
resources | kaynaklar |
no | yok |
EN Without Parallel Query, a query issued against an Amazon Aurora database would be executed wholly within one instance of the database cluster; this would be similar to how most databases operate.
TR Parallel Query olmasaydı, Amazon Aurora veritabanına gönderilen bir sorgu, çoğu veritabanının çalışma biçimine benzer şekilde tamamen veritabanı kümesindeki tek bir bulut sunucusunda yürütülürdü.
inglês | turco |
---|---|
amazon | amazon |
aurora | aurora |
database | veritabanı |
similar | benzer |
of the | çalışma |
a | bir |
to | tek |
EN Your cost from the direct supplier would naturally be cheaper whereas rental rates offered by agents would be higher as they include a commission.
TR Doğrudan tedarikçiden aldığınız maliyetiniz doğal olarak daha ucuz olurken, acenteler tarafından sunulan kiralama oranları komisyon içerdiğinden daha yüksek olacaktır.
inglês | turco |
---|---|
direct | doğrudan |
naturally | doğal |
rental | kiralama |
offered | sunulan |
commission | komisyon |
be | olacaktır |
by | tarafından |
higher | daha yüksek |
cheaper | daha ucuz |
EN Second, making vaccination compulsory would only be thinkable in specific contexts – for example, in places where it would be impossible to protect very vulnerable people by any other means
TR İkincisi, böyle bir yükümlülük sadece çok özel bağlamlarda; örneğin, durumu hassas olan insanların başka türlü korunmalarının mümkün olmadığı hallerde düşünülebilir
inglês | turco |
---|---|
vulnerable | hassas |
people | insanların |
other | başka |
for | özel |
only | sadece |
to | bir |
EN When Angela Merkel announced that she would not be running in this year’s election, nobody knew who would take her place in the Chancellery
TR Angela Merkel tekrar aday olmayacağını açıkladığında, Şansölyelik Dairesi’ne kimin taşınacağını kimse bilmiyordu
inglês | turco |
---|---|
angela | angela |
merkel | merkel |
years | a |
who | kimin |
nobody | kimse |
EN Where would I like to study? What would I like to study? And what do I need to be able to do that? During the application phase you’ll be confronted with lots of paperwork
TR Nerede öğrenim görmek istiyorum? Hangi programa girmek istiyorum? Bunun için neye ihtiyacım var? Başvuru aşamasında doldurulacak bir yığın kırtasiye işi çıkıyor
inglês | turco |
---|---|
application | başvuru |
where | nerede |
need | ihtiyacı |
to | görmek |
of | in |
like | için |
do | işi |
EN Refugees rescued from distress at sea would not even come to Europe; instead, the refugee relief agency UNHCR would decide on the spot who is in need of protection
TR Denizde kurtarılan mülteciler böylelikle Avrupa’ya hiç gelmeyecek, mültecilere yardım kuruluşu UNHCR kimlerin korunmaya ihtiyacı olduğu konusunda orada karar verecektir
inglês | turco |
---|---|
relief | yardım |
decide | karar |
is | olduğu |
who | kimlerin |
need | ihtiyacı |
refugees | mülteciler |
EN An unrestricted global labour market is incompatible with developed social standards and would further impoverish the poorest regions of the world, since they would lose their most productive people to richer regions
TR Kontrolsüz bir küresel iş piyasası gelişmiş sosyal standartlarla bağdaşmaz ve en nitelikli iş gücünü daha zengin ülkelere kaptıracak dünyanın en fakir bölgelerinin daha da fakirleşmesine neden olur
inglês | turco |
---|---|
social | sosyal |
market | piyasası |
developed | gelişmiş |
global | küresel |
most | en |
further | da |
world | dünyanın |
and | ve |
to | neden |
EN Doing all of this manually would take so much time that you would never actually have time to update your keyword choice, webpages, or SEO
TR Tüm bunları manuel olarak yapmak o kadar çok zaman alır ki, anahtar kelime seçiminizi, web sayfalarınızı veya SEO'nuzu güncellemek için asla zamanınız olmaz
inglês | turco |
---|---|
manually | manuel |
that | o |
time | zaman |
never | asla |
or | veya |
of | in |
all | tüm |
EN So if, for example, a new algorithm is added in 7.5.5, it would not be eligible for default until 7.7 (since 7.6 would be the first full release)
TR Dolayısıyla, örneğin 7.5.5'te yeni bir algoritma eklenirse, 7.7'ye kadar öntanımlı olması uygun olmayacaktır (çünkü 7.6 ilk tam sürüm olacaktır)
inglês | turco |
---|---|
algorithm | algoritma |
default | öntanımlı |
eligible | uygun |
so | dolayısıyla |
be | olacaktır |
full | tam |
first | ilk |
new | yeni bir |
EN Dear Phemex users, We would like to thank you for all your continuous support. We are on a roll and would like to bring you something new to show you our appreciation! Come on down and join our Dep……
TR Savaşçılar Hoş geldiniz, Phemex 29 Nisan 10:00 UTC’de dört metaverse-bağlantılı yeni vadeli işlem çifti eklemiştir - SAND/USD, AXS/USD, GMT/USD, ve APE/USD. Bu çiftlerden birini deste……
EN Dear Phemex users, We are on a roll and would like to bring you something new to show you our appreciation! Come on down and join our Deposit Drive, where we would like to further motivate your dri……
TR Sevgili Phemexliler, Phemex, yeni bir DeFi sezonunun yaklaştığını duyurmaktan mutluluk duyar! ?WBTC, AMP, CVX ve DeFi ile ilgili 9 token daha, 14 Mart 2022 03:00 (UTC) tarihinde Spot Coin List……
EN If you would like to share feedback or contribute to our efforts, we would love to hear from you and we encourage you to join one of our meetings
TR Geri bildirim paylaşmak veya çabalarımıza katkıda bulunmak isterseniz, sizden haber almak isteriz ve toplantılarımızdan birine katılmanızı öneririz
inglês | turco |
---|---|
our efforts | çabalarımıza |
from you | sizden |
feedback | geri bildirim |
or | veya |
to | geri |
to share | paylaşmak |
and | ve |
meetings | toplantılar |
contribute | katkı |
EN If you would like to share feedback or contribute to our efforts, we would love to hear from you and we encourage you to join one of our meetings! More details can be found on the Service Committees page.
TR Geri bildirim paylaşmak veya çabalarımıza katkıda bulunmak isterseniz, sizden haber almak isteriz ve toplantılarımızdan birine katılmanızı öneririz! Daha fazla ayrıntı şurada bulunabilir: Hizmet Komiteleri sayfa.
inglês | turco |
---|---|
our efforts | çabalarımıza |
from you | sizden |
can be found | bulunabilir |
feedback | geri bildirim |
service | hizmet |
to | geri |
to share | paylaşmak |
or | veya |
and | ve |
meetings | toplantılar |
contribute | katkı |
page | sayfa |
EN If you would like to share feedback or contribute to our efforts, we would love to hear from you and we encourage you to join one of our meetings! More details can be found on the Service Committees page.
TR Geri bildirim paylaşmak veya çabalarımıza katkıda bulunmak isterseniz, sizden haber almak isteriz ve toplantılarımızdan birine katılmanızı öneririz! Daha fazla ayrıntı şurada bulunabilir: Hizmet Komiteleri sayfa.
inglês | turco |
---|---|
service | hizmet |
our efforts | çabalarımıza |
from you | sizden |
can be found | bulunabilir |
feedback | geri bildirim |
to | geri |
to share | paylaşmak |
or | veya |
and | ve |
meetings | toplantılar |
contribute | katkı |
page | sayfa |
Mostrando 50 de 50 traduções