EN Device Diagnostics lets you test major systems and can help eliminate costly, unnecessary repair depot trips for devices that don’t really need repair.
"trips can significantly" em inglês pode ser traduzido nas seguintes palavras/frases turco:
EN Device Diagnostics lets you test major systems and can help eliminate costly, unnecessary repair depot trips for devices that don’t really need repair.
TR Device Diagnostics, belli başlı sistemleri test etmenizi sağlar ve onarıma gerçekten ihtiyaç duymayan cihazların onarım deposuna maliyetli ve gereksiz seyahatlerinin önlenmesine yardımcı olabilir.
inglês | turco |
---|---|
test | test |
systems | sistemleri |
costly | maliyetli |
unnecessary | gereksiz |
repair | onarım |
devices | cihazlar |
really | gerçekten |
device | device |
need | ihtiyaç |
help | yardımcı |
lets | sağlar |
and | ve |
can | olabilir |
EN Device Diagnostics lets you test major systems and can help eliminate costly, unnecessary repair depot trips for devices that don’t really need repair.
TR Device Diagnostics, belli başlı sistemleri test etmenizi sağlar ve onarıma gerçekten ihtiyaç duymayan cihazların onarım deposuna maliyetli ve gereksiz seyahatlerinin önlenmesine yardımcı olabilir.
inglês | turco |
---|---|
test | test |
systems | sistemleri |
costly | maliyetli |
unnecessary | gereksiz |
repair | onarım |
devices | cihazlar |
really | gerçekten |
device | device |
need | ihtiyaç |
help | yardımcı |
lets | sağlar |
and | ve |
can | olabilir |
EN During one of his trips to Leipzig, Klautz got the idea to publish the work of (German-language) authors who had not been able to have their books published in their native country
TR Leipzig'e yaptığı seyahatlerden birisinde, Klautz kitaplarını ana vatanlarında yayınlatma şansı bulamamış olan (Almanca konuşan) yazarların çalışmalarını yayınlama fikrini buldu
inglês | turco |
---|---|
of | ın |
publish | yayınlama |
had | olan |
authors | yazarlar |
german | almanca |
books | kitaplar |
EN A version called ?Driver?, specially designed for companies and their employees who have to make long trips or to multiply deliveries in urban areas
TR Uzun yolculuklar yapmak veya şehirlerdeki teslimatları çoğaltmak zorunda olan şirketler ve çalışanları için özel olarak tasarlanmış ?Sürücü? adı verilen bir versiyon
inglês | turco |
---|---|
have to | zorunda |
companies | şirketler |
employees | çalışanları |
driver | sürücü |
called | adı |
long | uzun |
and | ve |
designed | tasarlanmış |
version | veya |
EN From the coast to the Alpine foothills, from Saxony to the Saarland, these links inform you about destinations for trips and outings.
TR Ekonomik bölgeler, bilim yerleri, doğal alanlar veya kültürel sahneler olsun - burada olayların kaydını tutabilirsiniz.
inglês | turco |
---|---|
the | burada |
EN 7 Continents, Thousands Of Trips
TR Gezimizi Çevrimiçi Olarak Ayırtın
inglês | turco |
---|---|
of | olarak |
EN Our Norway Trips Website Template
TR Her Tarz Için Sanat Baskıları Web Sitesi Şablonu
EN It's taken hard work and dedication, but now I'm experiencing the rewards of my efforts. I'm making a good income and I also qualify for exclusive rewards like annual business trips.
TR Sıkı çalışmam ve kendimi işime adamak gerekti, fakat artık çabalarımın ödüllerini alıyorum. İyi bir gelir elde ediyorum ve yıllık iş gezileri gibi özel ödüllere hak kazanıyorum.
inglês | turco |
---|---|
my | mı |
income | gelir |
annual | yıllık |
business | iş |
and | ve |
EN 5 Essential Road Travel Trips HTML Template
TR Bina Ve Yeniden Modelleme HTML Şablonu
inglês | turco |
---|---|
html | html |
EN The demand for comfort on trips is more of a compulsion
TR Seyahatlerde konfor talebi daha çok bir zorunluluktur
inglês | turco |
---|---|
demand | talebi |
comfort | konfor |
a | bir |
more | daha |
EN A version called ?Driver?, specially designed for companies and their employees who have to make long trips or to multiply deliveries in urban areas
TR Uzun yolculuklar yapmak veya şehirlerdeki teslimatları çoğaltmak zorunda olan şirketler ve çalışanları için özel olarak tasarlanmış ?Sürücü? adı verilen bir versiyon
inglês | turco |
---|---|
have to | zorunda |
companies | şirketler |
employees | çalışanları |
driver | sürücü |
called | adı |
long | uzun |
and | ve |
designed | tasarlanmış |
version | veya |
EN A version called ?Driver?, specially designed for companies and their employees who have to make long trips or to multiply deliveries in urban areas
TR Uzun yolculuklar yapmak veya şehirlerdeki teslimatları çoğaltmak zorunda olan şirketler ve çalışanları için özel olarak tasarlanmış ?Sürücü? adı verilen bir versiyon
inglês | turco |
---|---|
have to | zorunda |
companies | şirketler |
employees | çalışanları |
driver | sürücü |
called | adı |
long | uzun |
and | ve |
designed | tasarlanmış |
version | veya |
EN From the coast to the Alpine foothills, from Saxony to the Saarland, these links inform you about destinations for trips and outings.
TR Büyük kentlerin ışıltısını sunamasalar da, sundukları birçok iyi fikirleri var: İşte az bilinen üç şehir ve bunların çekici yanları.
inglês | turco |
---|---|
the | var |
and | ve |
EN Of the 60.8 million trips to Germany from other European countries, nearly half are done by car
TR Almanya’ya Avrupa’nın diğer ülkelerinden yapılan 60,8 milyon seyahatin hemen hemen yarısı otomobille gerçekleşiyor
inglês | turco |
---|---|
of | ın |
million | milyon |
other | diğer |
are | hemen |
EN If you have one of these Semestertickets, you should definitely make use of it and regularly plan day trips or short tours on the weekend.
TR Sömester bileti olanlar, hafta sonları kısa süreli ve günü birlik geziler yapmak için bu fırsatı değerlendirmeliler.
inglês | turco |
---|---|
short | kısa |
of | in |
these | bu |
day | gün |
on | günü |
and | ve |
the | hafta |
EN Making reservations rather than spontaneous trips
TR Kısa vadede karar verilen seyahatler yerine rezervasyon
EN I've gone on many road trips through Germany; that's the best way to travel
TR Almanya’da önceden beri çok sayıda roadtrip yaptım, bence en iyi seyahat şekli bu
inglês | turco |
---|---|
through | da |
travel | seyahat |
the | beri |
to | çok |
best | en |
EN According to a survey by the dpa news agency, many employees now find it perfectly natural to participate in virtual meetings rather than business trips, and numerous companies also want to reduce the amount of business travel after the pandemic
TR Haber ajansı dpa’nın bir soruşturmasına göre pek çok çalışan iş seyahatleri yerine sanal toplantıları şimdilerde artık gayet doğal görüyor ve çok sayıda firma pandemi sonrasında da iş seyahatlerini azaltmak istiyor
inglês | turco |
---|---|
news | haber |
agency | ajans |
natural | doğal |
virtual | sanal |
companies | firma |
want | istiyor |
pandemic | pandemi |
employees | çalışan |
many | pek |
in | da |
meetings | toplantıları |
and | ve |
a | sayıda |
reduce | azaltmak |
amount | bir |
by | göre |
EN Binding rules do not yet exist, but there are elements, such as the TRIPS Agreement, which permit member states to circumvent patent rights to deal with public health crises
TR Henüz bağlayıcı düzenlemeler olmasa da, kamu sağlık sisteminde ortaya çıkabilecek krizlerin üstesinden gelebilmeleri için üye ülkelerin patent hukukunu bypass etmelerini sağlayan TRIPs Anlaşması gibi unsurlar söz konusu
inglês | turco |
---|---|
public | kamu |
health | sağlık |
binding | bağlayıcı |
member | üye |
agreement | anlaşması |
yet | henüz |
EN This means that shopping behaviour is changing away from large weekly shopping trips by car towards purchases – preferably of fresh produce – several times a week, on foot or by bicycle
TR Böylelikle alışveriş tarzı değişiyor: Arabayla gidilen haftalık büyük alışverişler yerine, yürüyerek veya bisikletle haftada birkaç kez yapılan -taze ürünlerin tercih edildiği- küçük alışverişlere meylediliyor
inglês | turco |
---|---|
shopping | alışveriş |
large | büyük |
times | kez |
or | veya |
a | birkaç |
weekly | haftalık |
of | yerine |
week | haftada |
EN No need to carry printed drawings. Collaborate, review and make changes in real time, reducing communication delays and trips to and from the construction site.
TR Basılı çizimleri yanınızda taşımanıza gerek yok. Gerçek zamanlı olarak iş birliği, inceleme ve değişiklikler yaparak gereksiz iletişim gecikmelerini ve şantiyeye gitme gereksinimlerini azaltın.
inglês | turco |
---|---|
need | gerek |
review | inceleme |
make | de |
changes | değişiklikler |
real | gerçek |
communication | iletişim |
printed | basılı |
time | zamanlı |
and | ve |
EN With its Haussmann façade and contemporary interior design, it will seduce you for business trips and family weekends
TR Haussmann cephesi ve modern iç tasarımı ile iş seyahatleriniz ve ailenizle geçireceğiniz hafta sonları için sizi baştan çıkaracaktır
inglês | turco |
---|---|
contemporary | modern |
interior | iç |
weekends | hafta |
and | ve |
design | tasarım |
for | için |
it | sizi |
EN Egypt and Türkiye Field Trips Give First-Hand Insights into Sustainable Cotton Farming
TR Mısır ve Türkiye Saha Gezileri Sürdürülebilir Pamuk Tarımına İlk Elden Bilgi Veriyor
inglês | turco |
---|---|
field | saha |
insights | bilgi |
sustainable | sürdürülebilir |
cotton | pamuk |
farming | tarım |
and | ve |
EN This can enhance the user experience significantly, as users of the app will not be responsible for paying transaction fees
TR Bu durum kullanıcı deneyimini önemli ölçüde artırır zira uygulamanın kullanıcıları işlem masraflarını ödemekten sorumlu olmayacaktır
inglês | turco |
---|---|
experience | deneyimini |
of | ın |
responsible | sorumlu |
transaction | işlem |
this | bu |
user | kullanıcı |
users | kullanıcıları |
EN Spot Instances take advantage of unused EC2 instance capacity and can lower your Amazon EC2 costs significantly for up to a 70% discount from On-Demand prices.
TR Spot Bulut Sunucuları, kullanılmayan EC2 bulut sunucusu kapasitesinden yararlanır ve Amazon EC2 maliyetlerinizi, İstek Üzerine fiyatlarından %70'e varan oranda düşürür.
inglês | turco |
---|---|
amazon | amazon |
spot | spot |
prices | fiyatları |
and | ve |
EN EFA can scale to thousands of GPUs, significantly improving the throughput and scalability of deep learning training models, which leads to faster results.
TR EFA, binlerce GPU’ya ölçeklenebilir ve böylece derin öğrenme eğitim modellerinin aktarım hızı ile ölçeklenebilirliğini önemli ölçüde iyileştirerek sonuçların daha hızlı alınmasını sağlayabilir.
inglês | turco |
---|---|
models | modellerinin |
faster | hızlı |
deep | derin |
and | ve |
to | böylece |
training | eğitim |
the | ile |
EN Offering endless design possibilities, TENCEL™ Modal fibers can be blended with other fibers to significantly improving the softness and comfort of fabrics.
TR Sonsuz tasarım imkanı sunan TENCEL™ Modal elyafları konvansiyonel makinelerle diğer elyaflarla karıştırılabilir ve işlenebilir, böylece kumaşların yumuşaklığı ve konforu önemli ölçüde artırılabilir.
EN I find the concept of short-time work very useful because the company can significantly reduce personnel costs in the short term without losing employees
TR Kısa mesai konsepti bence anlamlı bir konsept, çünkü firmalar bu sayede çalışanlarını kaybetmeden personel giderlerini kısa bir süreliğine düşürebiliyor
inglês | turco |
---|---|
personnel | personel |
short | kısa |
term | süreli |
concept | konsept |
because | çünkü |
EN Because only around 60 percent of the nominal wind power that is generated there can actually be used at present, hydrogen production would increase the efficiency of the offshore wind farms significantly.
TR Hesaplara göre rüzgârdan elde edilen elektriğin şu anda sadece yaklaşık yüzde 60’ı gerçekten kullanılabildiği için, hidrojen üretimi deniz üstü rüzgâr çiftliklerinin verimliliğini belirgin ölçüde yükseltecektir.
inglês | turco |
---|---|
percent | yüzde |
wind | rüzgâr |
actually | gerçekten |
hydrogen | hidrojen |
efficiency | verimliliğini |
production | üretimi |
at | de |
the | anda |
only | sadece |
EN Germany has proved that a large industrialized country can significantly transform the power supply within 15 years
TR Almanya büyük bir sanayi ülkesinin elektrik tedarikinde 15 yıl içinde geniş çapta kulvar değiştirebileceğini kanıtladı
inglês | turco |
---|---|
power | elektrik |
germany | almanya |
large | büyük |
years | bir |
EN Every year, millions of people fall victim to website breaches and hacks. But by planning ahead and implementing simple login security measures, you can significantly bolster your protection.
TR Her yıl milyonlarca kişi, web sitesi ihlallerinin ve siber saldırıların kurbanı oluyor. Ancak önceden plan yaparak ve basit güvenlik önlemleri alarak korumanızı önemli ölçüde artırabilirsiniz.
inglês | turco |
---|---|
year | yıl |
people | kişi |
measures | önlemleri |
simple | basit |
security | güvenlik |
by | yaparak |
but | ancak |
and | ve |
to | her |
EN Page loading speed is a major ranking factor, it also significantly affects user experience, especially on mobile.
TR Sayfa yüklenme hızı sıralamada önemli bir faktördür, ayrıca kullanıcı deneyimini, özellikle mobilde gözle görülür şekilde etkiler.
inglês | turco |
---|---|
page | sayfa |
ranking | sıralamada |
also | ayrıca |
experience | deneyimini |
mobile | mobilde |
major | önemli |
user | kullanıcı |
especially | özellikle |
a | bir |
it | şekilde |
EN Secure your internet connection, especially when you’re connected to public Wi-Fi. By encrypting your connection, your chances of becoming a victim of online intrusion reduce significantly.
TR Özellikle halka açık Wi-Fi ağına bağlıyken internet bağlantınızı güvence altına alın. Bağlantınızı şifreleyerek, çevrimiçi izinsiz girişlerin kurbanı olma şansınız önemli ölçüde azaltabilirsiniz.
inglês | turco |
---|---|
secure | alın |
your | de |
of | ın |
a | a |
by | altına |
connected | bağlı |
online | çevrimiçi |
internet | internet |
connection | bağlantı |
public | açık |
EN Changed and significantly improved multi-tab experience.
TR Değişen ve önemli ölçüde geliştirilmiş çoklu sekme deneyimi.
inglês | turco |
---|---|
and | ve |
experience | deneyimi |
improved | geliştirilmiş |
multi | çoklu |
tab | sekme |
EN Recently, the COVID-19 pandemic, which has changed the lives of all of us significantly and which…
TR STGM olarak yürütücüsü olduğumuz Katılım Hakkı ve Örgütlenme Özgürlüğü Projesi kapsamında kapasite…
EN MyFinance lets you make payments electronically, significantly reducing your paperwork and giving you a simple overview of your invoices and accounts.
TR MyFinance elektronik ödemeler yapmanıza olanak sağlayarak evrak işlerinizi önemli ölçüde azaltır ve fatura ve hesaplarınıza basit bir genel bakış sağlar.
inglês | turco |
---|---|
lets | sağlar |
accounts | hesaplar |
payments | ödemeler |
simple | basit |
a | bir |
and | ve |
EN Taking a holistic approach to business sustainability, our team develops strategies that not only significantly reduce carbon footprints, but also create long-term benefits and value for your business.
TR Kapsamlı hizmet yelpazemiz yatırım edinimi ve satışı; ofis kiralama, mülk sahibi ve kiracı temsilciliği; değerleme; iç donatım ve işyeri danışmanlığı.
inglês | turco |
---|---|
benefits | hizmet |
business | iş |
and | ve |
EN Your uploading quota increases significantly depending on the package that you choose
TR Dahil olduğunuz pakete göre yükleme kapasiteniz ciddi anlamda artış gösterir
inglês | turco |
---|---|
depending | göre |
EN These instances deliver up to one petaflop of mixed-precision performance per instance to significantly accelerate machine learning and high performance computing applications
TR Bu bulut sunucuları makine öğrenimi ve yüksek performanslı bilişim uygulamalarını önemli ölçüde hızlandırmak için bulut sunucusu başına bir petaflopa kadar karma hassas performans sunar
inglês | turco |
---|---|
performance | performans |
accelerate | hızlandırmak |
machine | makine |
precision | hassas |
these | bu |
high | yüksek |
and | ve |
learning | öğrenimi |
of | in |
applications | uygulamalar |
EN Amazon EC2 P3 instances feature up to eight latest-generation NVIDIA V100 Tensor Core GPUs and deliver up to one petaflop of mixed-precision performance to significantly accelerate ML workloads
TR Amazon EC2 P3 bulut sunucuları sekize kadar en son nesil NVIDIA Tensor Core V100 GPU ile donatılmıştır ve karma hassaslıkta 1 petaflopa kadar performans sunarak ML iş yüklerini önemli oranda hızlandırır
inglês | turco |
---|---|
amazon | amazon |
nvidia | nvidia |
gpus | gpu |
performance | performans |
latest | son |
generation | nesil |
ml | ml |
core | core |
and | ve |
to | kadar |
instances | ile |
EN It is a feature that simplifies and significantly reduces the burden of managing your UC security
TR UC güvenliğinizi yönetme yükünü basitleştiren ve önemli ölçüde azaltan bir özellik
inglês | turco |
---|---|
managing | yönetme |
security | güvenli |
feature | özellik |
a | bir |
and | ve |
EN When the possibility of significantly affecting the fundamental rights and freedoms of the persons concerned arises, the authorities authorized to regulate and/or supervise in the field of AI should be consulted.
TR İlgili kişilerin temel hak ve özgürlüklerini önemli ölçüde etkileme ihtimali ortaya çıktığında YZ alanında düzenleme ve/veya denetleme yapmaya yetkili otoritelere başvurulmalıdır.
inglês | turco |
---|---|
and | ve |
authorized | yetkili |
in the field | alanında |
or | veya |
EN The work achieved on reducing vehicle weight has also significantly decreased the wear on parts, which need to be replaced less often.
TR Araç ağırlığının azaltılmasıyla elde edilen çalışma, daha az sıklıkla değiştirilmesi gereken parçalardaki aşınmayı da önemli ölçüde azaltmıştır.
inglês | turco |
---|---|
need | gereken |
often | sıklıkla |
achieved | elde |
the | araç |
also | da |
work | iş |
to | daha |
EN The work achieved on reducing vehicle weight has also significantly decreased the wear on parts, which need to be replaced less often
TR Araç ağırlığının azaltılmasıyla elde edilen çalışma, daha az sıklıkla değiştirilmesi gereken parçalardaki aşınmayı da önemli ölçüde azaltmıştır
inglês | turco |
---|---|
need | gereken |
often | sıklıkla |
achieved | elde |
the | araç |
also | da |
work | iş |
to | daha |
EN Due to the spread of the Omicron variant of the Coronavirus, significantly stricter rules will apply in Germany after Christmas.
TR Svetlana Tihanovskaya, Belarus’taki muhalefetin yüzü. Tihanovskaya ile birlikte diğer iki yurttaş hakları aktivistine saygın Karl Ödülü verilecek.
inglês | turco |
---|---|
to | birlikte |
EN Enjoy a significantly faster browsing experience by blocking unnecessary, screen-clogging content.
TR Ekranı dolduran gereksiz içerikleri engelleyerek internette belirgin derecede daha hızlı bir gezinme deneyiminin keyfini sürün.
inglês | turco |
---|---|
enjoy | keyfini |
unnecessary | gereksiz |
faster | hızlı |
browsing | gezinme |
a | bir |
significantly | daha |
EN 9.c. Significantly increase access to information and communications technology and strive to provide universal and affordable access to the Internet in least developed countries by 2020
TR 9.c. Bilgi ve iletişim teknolojilerine erişimin önemli ölçüde artırılması ve 2020 yılına kadar en az gelişmiş ülkelerde evrensel ve uygun fiyatlı internet hizmetlerine erişimin sağlanması için çaba gösterilmesi
inglês | turco |
---|---|
c | c |
increase | en |
access | erişimin |
universal | evrensel |
internet | internet |
developed | gelişmiş |
countries | ülkelerde |
and | ve |
information | bilgi |
communications | iletişim |
affordable | uygun |
least | az |
to | için |
EN 16.1. Significantly reduce all forms of violence and related death rates everywhere
TR 16.1. Şiddetin tüm biçimlerinin ve şiddete bağlı ölüm oranlarının her yerde büyük ölçüde azaltılması
inglês | turco |
---|---|
significantly | büyük ölçüde |
and | ve |
related | bağlı |
death | ölüm |
all | tüm |
everywhere | her yerde |
EN 16.4. By 2030, significantly reduce illicit financial and arms flows, strengthen the recovery and return of stolen assets and combat all forms of organized crime
TR 16.4. 2030’a kadar yasa dışı para ve silah akışının büyük ölçüde azaltılması, çalınan varlıkların geri alınmasının güvence altına alınması ve organize suçun her türüyle mücadele edilmesi
inglês | turco |
---|---|
significantly | büyük ölçüde |
and | ve |
return | geri |
combat | mücadele |
organized | organize |
of | her |
assets | varlıklar |
by | altına |
EN You will reap the benefits sooner than you expect, make fewer mistakes, and your learning curve will be shortened significantly.
TR Faydaları beklediğinizden daha kısa sürede görecek, daha az hata yapacak ve öğrenme eğriniz önemli ölçüde kısalacaktır.
inglês | turco |
---|---|
will | yapacak |
benefits | faydaları |
fewer | az |
make | e |
and | ve |
the | daha |
Mostrando 50 de 50 traduções