EN An amendment request by addendum should be duly substantiated and should include all necessary information for the Contracting Authority (is EUD under the direct management modality) for taking an informed decision on the request.
"should take" em inglês pode ser traduzido nas seguintes palavras/frases turco:
EN An amendment request by addendum should be duly substantiated and should include all necessary information for the Contracting Authority (is EUD under the direct management modality) for taking an informed decision on the request.
TR Zeyilname yoluyla yapılan bir değişiklik talebi gerekçelendirilmeli ve Sözleşme Makamının (doğrudan yönetim usulüne göre AB Türkiye Delegasyonu) gerekli kararı alabilmesi için ilgili tüm bilgileri içermelidir.
inglês | turco |
---|---|
amendment | değişiklik |
information | bilgileri |
direct | doğrudan |
management | yönetim |
decision | karar |
on | ilgili |
should | ne |
all | tüm |
necessary | gerekli |
and | ve |
request | talebi |
by | göre |
the | bir |
EN This has led many governments to question whether they should control citizens' right to encrypt data or communications and if governments should have the right to decrypt private information.
TR Bu da çoğu hükümeti, vatandaşların verilerini ve iletişimlerini şifreleme hakkını kontrol edip etmemelerini ya da hükümetlerin gizli bilgilerin şifresini çözme hakkına sahip olup olmamalarını sorgulamaya itti.
inglês | turco |
---|---|
control | kontrol |
citizens | vatandaşların |
data | verilerini |
private | gizli |
information | bilgilerin |
this | bu |
the | olup |
to | sahip |
right | hakkını |
and | ve |
EN Brands on Twitter should not forget that correct information, speed, and humor are all decisive, and they should build all their strategies on these points
TR Markalar Twitter?da; doğru bilgi, hız ve mizahın belirleyici olduğunu unutmamalıdır ve tüm stratejilerini bunun üzerine kurgulamalıdır
inglês | turco |
---|---|
brands | markalar |
information | bilgi |
speed | hız |
strategies | stratejilerini |
all | tüm |
on | üzerine |
and | ve |
EN In order to ensure a positive impact, comprehensive analyses should be performed and a roadmap should be determined.Brands need to shake off the noise of standard communications and seek to be different
TR İyi bir etki bırakmak adına kapsamlı analizler yapılmalı ve yol haritası belirlenmelidir
inglês | turco |
---|---|
impact | etki |
comprehensive | kapsamlı |
and | ve |
off | bir |
EN It is important to note that not every customer message should be a ticket, that's why there should be different ways of interactif with companies, whether it's conversational or through a ticket system
TR Her müşteri mesajının bir bilet olmaması gerektiğine dikkat etmek önemlidir, bu yüzden ister sohbet ister bir bilet sistemi aracılığıyla şirketlerle etkileşimin farklı yolları olmalıdır
inglês | turco |
---|---|
customer | müşteri |
ticket | bilet |
ways | yollar |
should be | olmalıdır |
system | sistemi |
important | önemlidir |
message | mesaj |
should | olmalı |
different | farklı |
its | bu |
EN If you will define SSL on only 1 domain name, you should buy a standard SSL certificate, and if you have an E-Commerce site, you should buy EV SSL or OV SSL certificate to provide higher prestige and reliability
TR Sadece 1 adet alan adı üzerinde SSL tanımlayacaksanız standart SSL sertifikası, E-Ticaret siteniz varsa daha yüksek prestij ve güvenilirlik sağlamak amacıyla EV SSL veya OV SSL sertifikası satın almalısınız
inglês | turco |
---|---|
ssl | ssl |
buy | satın |
standard | standart |
ev | ev |
ov | ov |
reliability | güvenilirlik |
certificate | sertifikası |
name | adı |
or | veya |
higher | daha yüksek |
if | varsa |
and | ve |
to | sağlamak |
domain | alan |
on | üzerinde |
EN If you are going to define SSL on only 1 domain name, you should buy a standard SSL certificate, and if you have an e-commerce site, you should buy EV SSL or OV SSL certificate to provide higher prestige and reliability
TR Sadece 1 adet alan adı üzerinde ssl tanımlayacaksanız standart ssl sertifikası, e-ticaret siteniz varsa daha yüksek prestij ve güvenilirlik sağlamak amacıyla EV SSL veya OV SSL sertifikası satın almalısınız
inglês | turco |
---|---|
ssl | ssl |
buy | satın |
standard | standart |
ov | ov |
reliability | güvenilirlik |
certificate | sertifikası |
name | adı |
ev | ev |
higher | daha yüksek |
if | varsa |
to | sağlamak |
and | ve |
or | veya |
domain | alan |
on | üzerinde |
EN Firewall should be used or attention should be paid to port status on routers on gateways to prevent unauthorized connections
TR Güvenlik duvarı kullanılmalıdır ya da yetkisiz bağlantıları önlemek için ağ geçitlerindeki yönlendiricilerdeki port durumlarına dikkat edilmelidir
inglês | turco |
---|---|
attention | dikkat |
unauthorized | yetkisiz |
connections | bağlantıları |
to | için |
prevent | önlemek |
EN Privacy impact assessment should be applied in AI studies where high risk is foreseen in terms of protection of personal data, and the legality of data processing activity should be decided within this framework.
TR Kişisel verilerin korunması açısından yüksek risk öngörülen YZ çalışmalarında mahremiyet etki değerlendirmesi uygulanmalı ve veri işleme faaliyetinin hukuka uygunluğuna bu çerçevede karar verilmelidir.
inglês | turco |
---|---|
impact | etki |
high | yüksek |
risk | risk |
processing | işleme |
within | de |
protection | korunması |
in terms of | açısından |
and | ve |
this | bu |
data | veri |
personal | kişisel |
EN Risk assessment procedures for the protection of personal data should be adopted and an implementation matrix should be established on the basis of sector/application/hardware/software.
TR Kişisel verilerin korunmasına yönelik risk değerlendirme prosedürleri benimsenmeli ve sektör/uygulama/donanım/yazılım temelinde bir uygulama matrisi oluşturulmalıdır.
inglês | turco |
---|---|
risk | risk |
assessment | değerlendirme |
protection | korunması |
data | verilerin |
sector | sektör |
and | ve |
hardware | donanım |
software | yazılım |
application | uygulama |
personal | kişisel |
EN You bought it, it should last, and you should be able to fix it—so buy repairable smartphones.
TR Satın aldınız, uzun ömürlü olmalı ve tamir edebilmelisiniz - bu yüzden tamir edilebilir telefonlar satın alın.
inglês | turco |
---|---|
should | olmalı |
fix | tamir |
so | yüzden |
buy | satın |
and | ve |
EN You bought it, it should last, and you should be able to fix it—so buy repairable laptops.
TR Satın aldınız, uzun ömürlü olmalı ve tamir edebilmelisiniz - bu yüzden tamir edilebilir dizüstü bilgisayarlar satın alın.
inglês | turco |
---|---|
should | olmalı |
fix | tamir |
so | yüzden |
buy | satın |
and | ve |
EN If you will define SSL on only 1 domain name, you should buy a standard SSL certificate, and if you have an E-Commerce site, you should buy EV SSL or OV SSL certificate to provide higher prestige and reliability
TR Sadece 1 adet alan adı üzerinde SSL tanımlayacaksanız standart SSL sertifikası, E-Ticaret siteniz varsa daha yüksek prestij ve güvenilirlik sağlamak amacıyla EV SSL veya OV SSL sertifikası satın almalısınız
inglês | turco |
---|---|
ssl | ssl |
buy | satın |
standard | standart |
ev | ev |
ov | ov |
reliability | güvenilirlik |
certificate | sertifikası |
name | adı |
or | veya |
higher | daha yüksek |
if | varsa |
and | ve |
to | sağlamak |
domain | alan |
on | üzerinde |
EN If you are going to define SSL on only 1 domain name, you should buy a standard SSL certificate, and if you have an e-commerce site, you should buy EV SSL or OV SSL certificate to provide higher prestige and reliability
TR Sadece 1 adet alan adı üzerinde ssl tanımlayacaksanız standart ssl sertifikası, e-ticaret siteniz varsa daha yüksek prestij ve güvenilirlik sağlamak amacıyla EV SSL veya OV SSL sertifikası satın almalısınız
inglês | turco |
---|---|
ssl | ssl |
buy | satın |
standard | standart |
ov | ov |
reliability | güvenilirlik |
certificate | sertifikası |
name | adı |
ev | ev |
higher | daha yüksek |
if | varsa |
to | sağlamak |
and | ve |
or | veya |
domain | alan |
on | üzerinde |
EN Firewall should be used or attention should be paid to port status on routers on gateways to prevent unauthorized connections
TR Güvenlik duvarı kullanılmalıdır ya da yetkisiz bağlantıları önlemek için ağ geçitlerindeki yönlendiricilerdeki port durumlarına dikkat edilmelidir
inglês | turco |
---|---|
attention | dikkat |
unauthorized | yetkisiz |
connections | bağlantıları |
to | için |
prevent | önlemek |
EN An amendment request by addendum should be duly substantiated and should include all necessary information for the Contracting Authority (is EUD under the direct management modality) for taking an informed decision on the request.
TR Zeyilname yoluyla yapılan bir değişiklik talebi gerekçelendirilmeli ve Sözleşme Makamının (doğrudan yönetim usulüne göre AB Türkiye Delegasyonu) gerekli kararı alabilmesi için ilgili tüm bilgileri içermelidir.
inglês | turco |
---|---|
amendment | değişiklik |
information | bilgileri |
direct | doğrudan |
management | yönetim |
decision | karar |
on | ilgili |
should | ne |
all | tüm |
necessary | gerekli |
and | ve |
request | talebi |
by | göre |
the | bir |
EN Privacy impact assessment should be applied in AI studies where high risk is foreseen in terms of protection of personal data, and the legality of data processing activity should be decided within this framework.
TR Kişisel verilerin korunması açısından yüksek risk öngörülen YZ çalışmalarında mahremiyet etki değerlendirmesi uygulanmalı ve veri işleme faaliyetinin hukuka uygunluğuna bu çerçevede karar verilmelidir.
inglês | turco |
---|---|
impact | etki |
high | yüksek |
risk | risk |
processing | işleme |
within | de |
protection | korunması |
in terms of | açısından |
and | ve |
this | bu |
data | veri |
personal | kişisel |
EN Risk assessment procedures for the protection of personal data should be adopted and an implementation matrix should be established on the basis of sector/application/hardware/software.
TR Kişisel verilerin korunmasına yönelik risk değerlendirme prosedürleri benimsenmeli ve sektör/uygulama/donanım/yazılım temelinde bir uygulama matrisi oluşturulmalıdır.
inglês | turco |
---|---|
risk | risk |
assessment | değerlendirme |
protection | korunması |
data | verilerin |
sector | sektör |
and | ve |
hardware | donanım |
software | yazılım |
application | uygulama |
personal | kişisel |
EN Nevertheless, debate continues about whether vaccination should be made the prerequisite, for example, for attendance of events or whether care staff should be obliged to have a vaccination
TR Yine de aşının örneğin etkinliklere katılabilmek için ön koşul olarak belirlenmesi ve sağlık bakımı personelinin aşı olmakla yükümlü kılınmasının gerekip gerekmediği hakkında tartışmalar var
inglês | turco |
---|---|
vaccination | aşı |
care | bakım |
of | in |
about | hakkında |
EN City planners should have more courage to try out new things, and should stick to their guns when they face resistance or criticism, be it with regard to passive house developments or free local public transport.
TR Şehir planlamacıların yenilikler konusunda daha cesur olmaları ve enerji tüketmeyen konut alanları ya da ücretsiz toplu taşıma gibi konularda eleştiriler ve karşı tavırlar olsa bile çözümde ısrarcı olmaları gerekiyor.
inglês | turco |
---|---|
transport | taşıma |
free | ücretsiz |
and | ve |
out | da |
have | ya |
EN The first economic stimulus programs to get the economy going again have already been outlined. What mistakes should be avoided, what course should be set?
TR Ekonomiyi yeniden canlandırmak için şimdiden ekonomik program hazırlıkları yapılıyor. Hangi hatalardan kaçınılması, hangi yol ayrımlarına gidilmesi gerekir?
inglês | turco |
---|---|
again | yeniden |
already | şimdiden |
economic | ekonomik |
to | için |
EN This has led many governments to question whether they should control citizens' right to encrypt data or communications and if governments should have the right to decrypt private information.
TR Bu da çoğu hükümeti, vatandaşların verilerini ve iletişimlerini şifreleme hakkını kontrol edip etmemelerini ya da hükümetlerin gizli bilgilerin şifresini çözme hakkına sahip olup olmamalarını sorgulamaya itti.
inglês | turco |
---|---|
control | kontrol |
citizens | vatandaşların |
data | verilerini |
private | gizli |
information | bilgilerin |
this | bu |
the | olup |
to | sahip |
right | hakkını |
and | ve |
EN At IBM, we believe AI should make all of us better at our jobs, and that the benefits of the AI era should touch the many, not just the elite few.
TR IBM'de biz, yapay zekanın hepimizi işlerimizde daha iyi hale getirmesi ve yapay zeka çağının sağladığı avantajların sadece seçkin bir azınlığa değil, pek çok kişiye dokunması gerektiğine inanıyoruz.
inglês | turco |
---|---|
benefits | avantajlar |
we believe | inanıyoruz |
at | de |
we | biz |
better | daha iyi |
and | ve |
many | pek |
few | bir |
the | değil |
EN A uniform standard has not yet been adopted to determine how DNT requests should be interpreted and what actions should be taken by websites and third parties
TR DNT taleplerinin nasıl yorumlanması gerektiği ve web siteleri ve üçüncü tarafların hangi adımları atması gerektiğiyle ilgili henüz belirli bir standart oluşmamıştır
inglês | turco |
---|---|
standard | standart |
parties | taraflar |
and | ve |
third | üçüncü |
yet | henüz |
websites | siteleri |
how | nasıl |
EN It is important to note that not every customer message should be a ticket, that's why there should be different ways of interacting with companies, whether it's conversational or through a ticket system
TR Her müşteri mesajının bir bilet olmaması gerektiğine dikkat etmek önemlidir, bu yüzden ister sohbet ister bir bilet sistemi aracılığıyla şirketlerle etkileşimin farklı yolları olmalıdır
inglês | turco |
---|---|
customer | müşteri |
ticket | bilet |
ways | yollar |
should be | olmalıdır |
system | sistemi |
important | önemlidir |
message | mesaj |
should | olmalı |
different | farklı |
its | bu |
EN In general, you should only operate one Pinterest account. That account should be your authentic presence on Pinterest.
TR Genel olarak yalnızca tek bir Pinterest hesabını yönetmeniz gerekir. Bu hesap sizin Pinterest'teki kendi gerçek varlığınız olmalıdır.
inglês | turco |
---|---|
presence | varlığını |
should be | olmalıdır |
general | genel |
that | gerçek |
should | olmalı |
only | yalnızca |
you | bu |
your | sizin |
EN Typically, a crypto money exchange takes around 10-40 minutes. However, a cryptocurrency exchange might take more time should there be congestion within a particular blockchain.
TR Tipik olarak, bir kripto para değişimi yaklaşık 10-40 dakika sürer. Bununla birlikte, belirli bir blok zincirinde tıkanıklığı varsa, bir kripto para değişimi daha fazla zaman alabilir.
inglês | turco |
---|---|
takes | sürer |
minutes | dakika |
time | zaman |
crypto | kripto |
money | para |
typically | tipik |
around | yaklaşık |
EN The index status of the journals should be checked from each database. DergiPark does not take any responsibility.
TR Her veri tabanından dergilerin dizin güncelliği kontrol edilmelidir. DergiPark sorumluluk almamaktadır.
inglês | turco |
---|---|
checked | kontrol |
responsibility | sorumluluk |
database | veri |
of | her |
EN Typically, a crypto money exchange takes around 10-40 minutes. However, a cryptocurrency exchange might take more time should there be congestion within a particular blockchain.
TR Tipik olarak, bir kripto para değişimi yaklaşık 10-40 dakika sürer. Bununla birlikte, belirli bir blok zincirinde tıkanıklığı varsa, bir kripto para değişimi daha fazla zaman alabilir.
inglês | turco |
---|---|
takes | sürer |
minutes | dakika |
time | zaman |
crypto | kripto |
money | para |
typically | tipik |
around | yaklaşık |
EN If you have the chance to attend one of these events, you should definitely take it.
TR Bu etkinliklere gitme imkanı olanların bunu kaçırmamasını öneririm.
inglês | turco |
---|---|
these | bu |
EN The experts examined the pre-election period and the election preparations, then made a recommendation on the basis of their discussions as to whether an election observation should take place.
TR Uzmanlar, seçim öncesi dönemi ve seçim hazırlıklarını inceleyip yaptıkları görüşmelere dayanarak seçimlerde gözlem yapılıp yapılmaması konusunda tavsiyede bulunuyorlar.
inglês | turco |
---|---|
experts | uzmanlar |
period | dönemi |
election | seçim |
made | yaptı |
and | ve |
to | konusunda |
EN , there are some other key issues you should consider, including edge site processing efficiency, sustainability, energy consumption, and hidden costs to operate. Let?s take a look.
TR , edge tesis işleme verimliliği, sürdürülebilirlik, enerji tüketimi ve gizli işletme maliyetleri dahil olmak üzere göz önünde bulundurmanız gereken bazı önemli konular vardır. Haydi göz atalım.
inglês | turco |
---|---|
issues | konular |
should | gereken |
processing | işleme |
efficiency | verimliliği |
sustainability | sürdürülebilirlik |
energy | enerji |
consumption | tüketimi |
hidden | gizli |
costs | maliyetleri |
s | s |
look | göz |
edge | edge |
key | önemli |
including | dahil |
and | ve |
some | bazı |
EN We believe that such an economy should take into account not just recycling and reuse, but also the climate impact of raw materials and manufacturing.
TR Böyle bir ekonominin sadece geri dönüşümü ve yeniden kullanımı değil, aynı zamanda hammaddelerin ve üretimin iklim etkisini de hesaba katması gerektiğini düşünüyoruz.
inglês | turco |
---|---|
should | gerektiğini |
account | hesaba |
recycling | geri dönüşüm |
impact | etkisini |
climate | iklim |
and | ve |
the | aynı |
not | değil |
that | böyle |
EN This info isn't a recommendation for what you should personally do, so please don't take the data as investment advice. As with any trade, always look first, then leap.
TR Bu bilgi, kişisel olarak ne yapmanız gerektiğine dair bir tavsiye değildir, bu yüzden lütfen verileri yatırım tavsiyesi olarak almayın. Herhangi bir işlemde olduğu gibi, her zaman önce bakın, sonra atlayın.
inglês | turco |
---|---|
investment | yatırım |
advice | tavsiye |
this | bu |
info | bilgi |
personally | kişisel olarak |
data | verileri |
what | ne |
please | lütfen |
so | bu yüzden |
always | her zaman |
any | herhangi |
look | olarak |
EN This info isn't a recommendation for what you should personally do, so please don't take the data as investment advice. As with any trade, always look first, then leap.
TR Bu bilgi, kişisel olarak ne yapmanız gerektiğine dair bir tavsiye değildir, bu yüzden lütfen verileri yatırım tavsiyesi olarak almayın. Herhangi bir işlemde olduğu gibi, her zaman önce bakın, sonra atlayın.
inglês | turco |
---|---|
investment | yatırım |
advice | tavsiye |
this | bu |
info | bilgi |
personally | kişisel olarak |
data | verileri |
what | ne |
please | lütfen |
so | bu yüzden |
always | her zaman |
any | herhangi |
look | olarak |
EN This info isn't a recommendation for what you should personally do, so please don't take the data as investment advice. As with any trade, always look first, then leap.
TR Bu bilgi, kişisel olarak ne yapmanız gerektiğine dair bir tavsiye değildir, bu yüzden lütfen verileri yatırım tavsiyesi olarak almayın. Herhangi bir işlemde olduğu gibi, her zaman önce bakın, sonra atlayın.
inglês | turco |
---|---|
investment | yatırım |
advice | tavsiye |
this | bu |
info | bilgi |
personally | kişisel olarak |
data | verileri |
what | ne |
please | lütfen |
so | bu yüzden |
always | her zaman |
any | herhangi |
look | olarak |
EN This info isn't a recommendation for what you should personally do, so please don't take the data as investment advice. As with any trade, always look first, then leap.
TR Bu bilgi, kişisel olarak ne yapmanız gerektiğine dair bir tavsiye değildir, bu yüzden lütfen verileri yatırım tavsiyesi olarak almayın. Herhangi bir işlemde olduğu gibi, her zaman önce bakın, sonra atlayın.
inglês | turco |
---|---|
investment | yatırım |
advice | tavsiye |
this | bu |
info | bilgi |
personally | kişisel olarak |
data | verileri |
what | ne |
please | lütfen |
so | bu yüzden |
always | her zaman |
any | herhangi |
look | olarak |
EN This info isn't a recommendation for what you should personally do, so please don't take the data as investment advice. As with any trade, always look first, then leap.
TR Bu bilgi, kişisel olarak ne yapmanız gerektiğine dair bir tavsiye değildir, bu yüzden lütfen verileri yatırım tavsiyesi olarak almayın. Herhangi bir işlemde olduğu gibi, her zaman önce bakın, sonra atlayın.
inglês | turco |
---|---|
investment | yatırım |
advice | tavsiye |
this | bu |
info | bilgi |
personally | kişisel olarak |
data | verileri |
what | ne |
please | lütfen |
so | bu yüzden |
always | her zaman |
any | herhangi |
look | olarak |
EN This info isn't a recommendation for what you should personally do, so please don't take the data as investment advice. As with any trade, always look first, then leap.
TR Bu bilgi, kişisel olarak ne yapmanız gerektiğine dair bir tavsiye değildir, bu yüzden lütfen verileri yatırım tavsiyesi olarak almayın. Herhangi bir işlemde olduğu gibi, her zaman önce bakın, sonra atlayın.
inglês | turco |
---|---|
investment | yatırım |
advice | tavsiye |
this | bu |
info | bilgi |
personally | kişisel olarak |
data | verileri |
what | ne |
please | lütfen |
so | bu yüzden |
always | her zaman |
any | herhangi |
look | olarak |
EN This info isn't a recommendation for what you should personally do, so please don't take the data as investment advice. As with any trade, always look first, then leap.
TR Bu bilgi, kişisel olarak ne yapmanız gerektiğine dair bir tavsiye değildir, bu yüzden lütfen verileri yatırım tavsiyesi olarak almayın. Herhangi bir işlemde olduğu gibi, her zaman önce bakın, sonra atlayın.
inglês | turco |
---|---|
investment | yatırım |
advice | tavsiye |
this | bu |
info | bilgi |
personally | kişisel olarak |
data | verileri |
what | ne |
please | lütfen |
so | bu yüzden |
always | her zaman |
any | herhangi |
look | olarak |
EN This info isn't a recommendation for what you should personally do, so please don't take the data as investment advice. As with any trade, always look first, then leap.
TR Bu bilgi, kişisel olarak ne yapmanız gerektiğine dair bir tavsiye değildir, bu yüzden lütfen verileri yatırım tavsiyesi olarak almayın. Herhangi bir işlemde olduğu gibi, her zaman önce bakın, sonra atlayın.
inglês | turco |
---|---|
investment | yatırım |
advice | tavsiye |
this | bu |
info | bilgi |
personally | kişisel olarak |
data | verileri |
what | ne |
please | lütfen |
so | bu yüzden |
always | her zaman |
any | herhangi |
look | olarak |
EN This info isn't a recommendation for what you should personally do, so please don't take the data as investment advice. As with any trade, always look first, then leap.
TR Bu bilgi, kişisel olarak ne yapmanız gerektiğine dair bir tavsiye değildir, bu yüzden lütfen verileri yatırım tavsiyesi olarak almayın. Herhangi bir işlemde olduğu gibi, her zaman önce bakın, sonra atlayın.
inglês | turco |
---|---|
investment | yatırım |
advice | tavsiye |
this | bu |
info | bilgi |
personally | kişisel olarak |
data | verileri |
what | ne |
please | lütfen |
so | bu yüzden |
always | her zaman |
any | herhangi |
look | olarak |
EN This info isn't a recommendation for what you should personally do, so please don't take the data as investment advice. As with any trade, always look first, then leap.
TR Bu bilgi, kişisel olarak ne yapmanız gerektiğine dair bir tavsiye değildir, bu yüzden lütfen verileri yatırım tavsiyesi olarak almayın. Herhangi bir işlemde olduğu gibi, her zaman önce bakın, sonra atlayın.
inglês | turco |
---|---|
investment | yatırım |
advice | tavsiye |
this | bu |
info | bilgi |
personally | kişisel olarak |
data | verileri |
what | ne |
please | lütfen |
so | bu yüzden |
always | her zaman |
any | herhangi |
look | olarak |
EN This info isn't a recommendation for what you should personally do, so please don't take the data as investment advice. As with any trade, always look first, then leap.
TR Bu bilgi, kişisel olarak ne yapmanız gerektiğine dair bir tavsiye değildir, bu yüzden lütfen verileri yatırım tavsiyesi olarak almayın. Herhangi bir işlemde olduğu gibi, her zaman önce bakın, sonra atlayın.
inglês | turco |
---|---|
investment | yatırım |
advice | tavsiye |
this | bu |
info | bilgi |
personally | kişisel olarak |
data | verileri |
what | ne |
please | lütfen |
so | bu yüzden |
always | her zaman |
any | herhangi |
look | olarak |
EN With respect to redirection, we encourage you to follow a 'no surprises' principle – Pinners should be able to reasonably anticipate where your link will take them
TR Yeniden yönlendirme ile ilgili olarak size, “sürpriz yok” ilkesine uymanızı öneririz; Pinner'lar, bağlantınızın onları nereye götüreceğini makul bir şekilde tahmin edebilmelidir
EN You should carefully consider whether you fully understand how cryptocurrency trading works and whether you can afford to take the high risk of losing all your invested money.
TR Kripto para yatırımının nasıl çalıştığını tam olarak anlayıp anlamadığınızı ve yatırdığınız tüm parayı kaybetme riskini göze alıp alamayacağınızı dikkatli bir şekilde değerlendirmelisiniz.
inglês | turco |
---|---|
works | çalıştığını |
fully | tam |
all | tüm |
cryptocurrency | kripto |
and | ve |
how | nasıl |
EN We can take distance from the other person by leaving the area, ending the call, or not responding to their messages. This can help us take the space we need to get some breathing room and gain clarity on the situation.
TR Alanı terk ederek, aramayı sonlandırarak veya mesajlarına cevap vermeyerek diğer kişiden uzaklaşabiliriz. Bu, biraz nefes almak için ihtiyacımız olan alanı almamıza ve duruma netlik kazandırmamıza yardımcı olabilir.
inglês | turco |
---|---|
other | diğer |
clarity | netlik |
help | yardımcı |
can | olabilir |
this | bu |
need | ihtiyacımız |
or | veya |
messages | mesajlar |
and | ve |
to | için |
EN After verification according to the verification type you selected, transactions take an average of 10 minutes. For certified SSL Certificates, this process can take between 1-5 days depending on the preferred SSL brand.
TR Seçtiğiniz doğrulama türüne göre doğrulama yapıldıktan sonra işlemler ortalama 10 dakika sürmektedir. Belgeli SSL Sertifikalarındaysa bu işlem tercih edilen SSL markasına göre 1-5 gün arasında sürebilmektedir.
inglês | turco |
---|---|
minutes | dakika |
ssl | ssl |
this | bu |
average | ortalama |
verification | doğrulama |
type | tür |
transactions | işlemler |
certificates | sertifikaları |
process | iş |
the | gün |
EN Description: View Chastity take up with the tongue hd as completely free. BDSM porn xxx Chastity take up with the tongue video.
TR Açıklama: İffet dil ile başlar hd tamamen ücretsiz olarak görüntüle. Bdsm Porno xxx İffet dil ile başlar video.
inglês | turco |
---|---|
description | açıklama |
hd | hd |
completely | tamamen |
bdsm | bdsm |
free | ücretsiz |
video | video |
view | ile |
porn | porno |
xxx | xxx |
EN However, there may be sensitive situations where MobiRoller may take a decision that requires us to take emergency measures without notice
TR Ancak, MobiRoller?ın önceden haber vermeksizin acil durum önlemleri almamızı gerektiren bir karar alabileceği hassas durumlar olabilir
inglês | turco |
---|---|
sensitive | hassas |
mobiroller | mobiroller |
decision | karar |
emergency | acil durum |
measures | önlemleri |
be | olabilir |
Mostrando 50 de 50 traduções