EN We’re working to get the Global Goals onto every website and billboard, broadcast on every TV station and radio station, in every cinema and classroom, pinned to every community noticeboard and sent to every mobile phone
"principle that every" em inglês pode ser traduzido nas seguintes palavras/frases turco:
EN We’re working to get the Global Goals onto every website and billboard, broadcast on every TV station and radio station, in every cinema and classroom, pinned to every community noticeboard and sent to every mobile phone
TR Küresel Amaçlar'ı, billboardlarda, her TV kanalı ve radyo istasyonunda, her sinema ve sınıfta, her toplulukta ve her cep telefonunda göstermek için çalışıyoruz
inglês | turco |
---|---|
get | al |
global | küresel |
radio | radyo |
mobile | cep |
tv | tv |
and | ve |
EN As part of our sustainability approach, we undertake a materiality assessment every two years by applying the Global Reporting Initiative (GRI) principle of materiality
TR Sürdürülebilirlik yaklaşımımızın bir parçası olarak, her iki yılda bir Küresel Raporlama Girişimi (GRI) önemlilik ilkesini uygulayarak önemlilik değerlendirmesi yaparız
inglês | turco |
---|---|
sustainability | sürdürülebilirlik |
global | küresel |
reporting | raporlama |
approach | yaklaşım |
our | de |
years | bir |
EN Set up email alerts to keep an eye on trending topics every day, every 2 days, every week or every month
TR Her gün, iki günde bir, her hafta veya her ay trend konulara bakmak için e-posta bildirimlerini ayarlayın
inglês | turco |
---|---|
trending | trend |
month | ay |
or | veya |
posta | |
day | gün |
week | hafta |
EN Set up email alerts to keep an eye on trending topics every day, every 2 days, every week or every month
TR Her gün, iki günde bir, her hafta veya her ay trend konulara bakmak için e-posta bildirimlerini ayarlayın
inglês | turco |
---|---|
trending | trend |
month | ay |
or | veya |
posta | |
day | gün |
week | hafta |
EN Get paid every step of the way: Earn $200 for every new sale, $10 for every new trial, $0.01 for every new sign-up
TR Her adımda ödeme alın: Her yeni satış için 200$, her yeni deneme için 10$, her yeni kayıt için 0,01$ kazanın
inglês | turco |
---|---|
new | yeni |
trial | deneme |
paid | ödeme |
sale | satış |
get | alın |
earn | kazanın |
for | için |
EN Get paid every step of the way: Earn $200 for every new sale, $10 for every new trial, $0.01 for every new sign-up
TR Her adımda ödeme alın: Her yeni satış için 200$, her yeni deneme için 10$, her yeni kayıt için 0,01$ kazanın
inglês | turco |
---|---|
new | yeni |
trial | deneme |
paid | ödeme |
sale | satış |
get | alın |
earn | kazanın |
for | için |
EN DiscoverableEven if data are stored, preserved and in principle accessible, this is not very worthwhile if the data cannot be discovered by others.
TR KeşfedilebilirVeriler depolansa, korunsa ve prensipte erişilebilir olsa bile, başkaları tarafından keşfedilebilir değillerse bir faydaları olmaz.
inglês | turco |
---|---|
accessible | erişilebilir |
others | başkaları |
and | ve |
by | tarafından |
the | olsa |
EN This is the founding principle of the Mailfence service
TR Bu Mailfence hizmetinin kurucu ilkesidir
inglês | turco |
---|---|
service | hizmetinin |
this | bu |
mailfence | mailfence |
EN Designs based on the orbit principle
TR Yörünge İlkesine dayanan tasarımlar
inglês | turco |
---|---|
designs | tasarımlar |
based on | dayanan |
EN Our premium line of Char-Lynn motors features a design based on the orbit principle, in which an internal gear rotates inside of an external fixed gear
TR Üstün kaliteli Char-Lynn motorlarımız, bir iç dişlinin sabit bir dış dişli içerisinde döndüğü Yörünge İlkesine dayanan bir tasarıma sahiptir
inglês | turco |
---|---|
premium | kaliteli |
design | tasarıma |
inside | iç |
fixed | sabit |
external | dış |
based on | dayanan |
features | sahiptir |
a | bir |
in | içerisinde |
EN A contract amendment should not be contrary to the principle of grant award decision or contrary to the equal treatment of applicants
TR Sözleşme değişiklikleri, hibe kararının dayandığı ilkeye veya başvuru sahiplerinin eşit muamele görmesi koşuluna aykırı olmamalıdır
inglês | turco |
---|---|
contract | sözleşme |
to | e |
grant | hibe |
decision | karar |
equal | eşit |
or | veya |
of | nın |
EN Texts attributed to “dpa” as well as all photos are in principle excluded from secondary exploitation.
TR “dpa” kısaltması bulunan metinler ve fotoğraflar genel olarak ikinci aşama kullanıma kapalıdır.
EN The principle of organic agriculture is the sustainable production of food from balanced and fertile soil.
TR Organik tarım prensibi, dengeli ve verimli topraktan sürdürülebilir gıda üretimine dayanır.
inglês | turco |
---|---|
organic | organik |
agriculture | tarım |
sustainable | sürdürülebilir |
food | gıda |
balanced | dengeli |
production | üretimine |
and | ve |
EN It is not possible to neutralize a human rights regulation, which is even above the law in case of conflict, by ignoring the principle of parallelism in authority and procedure with an administrative decision
TR Çatışma halinde yasaların dahi üzerinde bulunan bir insan hakları düzenlemesinin, bir idari kararla, yetki ve usulde paralellik ilkesi görmezden gelinerek etkisizleştirilmesi mümkün değildir
inglês | turco |
---|---|
possible | mümkün |
human | insan |
administrative | idari |
rights | hakları |
in | halinde |
and | ve |
is | bulunan |
even | bir |
the | üzerinde |
not | değildir |
EN 10.a. Implement the principle of special and differential treatment for developing countries, in particular least developed countries, in accordance with World Trade Organization agreements
TR 10.a. Dünya Ticaret Örgütü anlaşmalarına uygun olarak, özellikle en az gelişmiş ülkeler olmak üzere gelişmekte olan ülkeler için özel ve farklı muamele ilkesinin uygulanması
inglês | turco |
---|---|
developing | gelişmekte |
trade | ticaret |
developed | gelişmiş |
countries | ülkeler |
world | dünya |
and | ve |
least | az |
accordance | olarak |
of | in |
with | uygun |
for | için |
EN The MiniVac laboratory-scale De-Aerator was specially developed for small batches or initial tests and – like the production-scale NETZSCH vacuum de-aerator – operates according to the VTR principle (vacuum - thin film - rotary process)
TR Küçük miktarlar veya ilk testler için özel geliştirilen MiniVac Laboratuvarlık Hava Giderici – üretimde kullanılan NETZSCH Vakumlu Hava Giderici gibi – VDR prensibine (vakumlu ince katmanlı rotasyon yöntemi) göre çalışır
EN How The Principle Of Work Works
TR Yürüyüş Ve Trekking Gezi Turları
EN About Our Business Principle HTML Template
TR Ekibimiz Hakkında HTML Şablonu
inglês | turco |
---|---|
html | html |
about | hakkında |
EN DiscoverableEven if data are stored, preserved and in principle accessible, this is not very worthwhile if the data cannot be discovered by others.
TR KeşfedilebilirVeriler depolansa, korunsa ve prensipte erişilebilir olsa bile, başkaları tarafından keşfedilebilir değillerse bir faydaları olmaz.
inglês | turco |
---|---|
accessible | erişilebilir |
others | başkaları |
and | ve |
by | tarafından |
the | olsa |
EN A contract amendment should not be contrary to the principle of grant award decision or contrary to the equal treatment of applicants
TR Sözleşme değişiklikleri, hibe kararının dayandığı ilkeye veya başvuru sahiplerinin eşit muamele görmesi koşuluna aykırı olmamalıdır
inglês | turco |
---|---|
contract | sözleşme |
to | e |
grant | hibe |
decision | karar |
equal | eşit |
or | veya |
of | nın |
EN It is not possible to neutralize a human rights regulation, which is even above the law in case of conflict, by ignoring the principle of parallelism in authority and procedure with an administrative decision
TR Çatışma halinde yasaların dahi üzerinde bulunan bir insan hakları düzenlemesinin, bir idari kararla, yetki ve usulde paralellik ilkesi görmezden gelinerek etkisizleştirilmesi mümkün değildir
inglês | turco |
---|---|
possible | mümkün |
human | insan |
administrative | idari |
rights | hakları |
in | halinde |
and | ve |
is | bulunan |
even | bir |
the | üzerinde |
not | değildir |
EN His guiding principle is "a society of respect" and believes it is important for people in the country "to perceive each other as equals among equals, despite all their differences"
TR Kendi idealinin “bir saygı toplumu” olduğunu belirten Scholz, “Ülkedeki insanların kendilerini bütün farklılıklara rağmen eşitlerin arasındaki eşit kişiler olarak algılamaları önemli” dedi
inglês | turco |
---|---|
of | ın |
other | farklı |
despite | rağmen |
a | bir |
as | olarak |
to | e |
is | olduğunu |
all | bütün |
people | insanlar |
their | kendi |
EN The federal government is an executive constitutional body that operates on the basis of the chancellor, the colleague and the department principle.
TR Federal Hükümet anayasal bir organ olarak yürütmeden sorumludur ve çalışma ilkesi şansölyelik makamına, kabine üyeliklerine ve bakanlıkların sorumluluk alanlarına dayanır.
inglês | turco |
---|---|
federal | federal |
government | hükümet |
and | ve |
of the | çalışma |
EN The German tax system attempts to share burdens fairly. This principle is most evident when it comes to income tax.
TR Alman vergi sistemi, yükü adil dağıtmaya çalışıyor. Özellikle gelir vergisinde kendini gösteren bir ilke.
inglês | turco |
---|---|
tax | vergi |
system | sistemi |
comes | gelir |
EN The principle of equability means that taxpayers should be able to see that the types and levels of taxes they pay are fair. At best, this leads them to accept and pay their taxes.
TR Eşitlik ilkesinden, vergi mükelleflerinin vergi miktarı ve türlerinin adil olduğu sonucuna varmaları amaçlanır. Bu, ideal durumda onların vergileri benimseyerek vergi ödemelerini sağlar.
inglês | turco |
---|---|
taxes | vergi |
fair | adil |
this | bu |
the | durumda |
to | e |
and | ve |
EN In comparison with other countries, the German education system is in principle relatively well adapted to the needs of the labour market
TR Genelde Alman üniversitelerinin piyasa koşullarına uygunluk bakımından dünyadaki yeri gayet iyi
inglês | turco |
---|---|
well | iyi |
market | piyasa |
EN He explained the basic principle of immunity with his side-chain theory
TR “Yan zincir kuramı” ile bağışıklığın temel ilkesini açıklamıştı
inglês | turco |
---|---|
basic | temel |
EN The core principle of democracy in Germany is stated in Article 20 of the Basic Law: “All power comes from the people”
TR Alman demokrasinin özünü ifade eden cümle, anayasanın 20'inci maddesinde yer alıyor: „Egemenlik tümüyle halkındır“
EN The ODIHR report states that, in principle, there is a high degree of confidence in the integrity of the electoral process
TR ODIHR’nin raporuna göre, Almanya’da seçim sürecinin düzenliliği, yüksek düzeyde güven uyandırıcı
inglês | turco |
---|---|
report | raporuna |
high | yüksek |
confidence | güven |
process | sürecinin |
EN First, there is the principle that religious faith is a private matter that has no defining role whatsoever in the shaping of the social and political order
TR Bunlardan ilki dini inancın insanın özel yaşamına ait bir öğe olduğu ve toplumsal ya da siyasi düzenin yapılandırılmasında inanç üzerinden ona söz ve tanımlama hakkı tanımayacağı ilkesidir
inglês | turco |
---|---|
religious | dini |
social | toplumsal |
political | siyasi |
in | da |
and | ve |
is | olduğu |
EN And another principle of Germanness is that everyone is free to lead their life in accordance with their own beliefs and this can not be prescribed by their family
TR Almanlığın diğer sosyopolitik özelliğiyse tüm bireylerin yaşamlarını kendi tahayyülleri doğrultusunda sürdürebilmeleri ve yaşam biçimlerinin aileleri tarafından koşullanmamasıdır
inglês | turco |
---|---|
another | diğer |
by | tarafından |
to | tüm |
and | ve |
that | yaşam |
EN The principle of organic agriculture is the sustainable production of food from balanced and fertile soil.
TR Organik tarım prensibi, dengeli ve verimli topraktan sürdürülebilir gıda üretimine dayanır.
inglês | turco |
---|---|
organic | organik |
agriculture | tarım |
sustainable | sürdürülebilir |
food | gıda |
balanced | dengeli |
production | üretimine |
and | ve |
EN Watson advances trust from principle to practice
TR Watson, ilkelerden uygulamaya kadar her aşamada güveni ileri taşır
inglês | turco |
---|---|
watson | watson |
trust | güveni |
to | her |
EN We regularly conduct user access reviews to ensure appropriate permissions are in place, in accordance with the least privilege principle
TR En az ayrıcalık ilkesine uygun olarak, uygun izinlerin yerinde olmasını sağlamak için düzenli olarak kullanıcı erişim değerlendirmeleri yapıyoruz
inglês | turco |
---|---|
access | erişim |
privilege | ayrıcalık |
user | kullanıcı |
with | uygun |
least | az |
to | sağlamak |
in | için |
regularly | düzenli olarak |
ensure | sağlamak için |
accordance | olarak |
EN Anonymity is an important principle of the ITAA Program
TR Anonimlik, ITAA Programının önemli bir ilkesidir
inglês | turco |
---|---|
anonymity | anonimlik |
itaa | itaa |
important | önemli |
program | programı |
EN With respect to redirection, we encourage you to follow a 'no surprises' principle – Pinners should be able to reasonably anticipate where your link will take them
TR Yeniden yönlendirme ile ilgili olarak size, “sürpriz yok” ilkesine uymanızı öneririz; Pinner'lar, bağlantınızın onları nereye götüreceğini makul bir şekilde tahmin edebilmelidir
EN “We had a principle for our partners: work with people we aspire to be like, and Zoom was at the heart of that,” Smith said
TR Smith, ?Ortaklarımızı seçerken bir ilkemiz vardı: Onlar gibi olmak istediğimiz insanlarla çalışmak
inglês | turco |
---|---|
smith | smith |
our partners | ortaklarımızı |
had | vardı |
people | insanlarla |
work | çalışmak |
a | bir |
and | gibi |
EN With new information being created every second of every day, analyzing and processing every bit of new broadcast media, online streams, and social media can be overwhelming
TR Her günün her saniyesinde yeni bilgiler oluşturulurken, yeni yayın medyasının, çevrimiçi akışların ve sosyal medyanın her parçasını analiz etmek ve işlemek ezici olabilir
inglês | turco |
---|---|
analyzing | analiz |
and | ve |
media | medyanın |
online | çevrimiçi |
new | yeni |
information | bilgiler |
day | gün |
social | sosyal |
be | olabilir |
of | her |
EN Earn $200 for every new sale, $10 for every new trial, $0.01 for every new sign-up
TR Her yeni satış için 200$, her yeni deneme için 10$, her yeni kayıt için 0,01$ kazanın
inglês | turco |
---|---|
new | yeni |
trial | deneme |
sale | satış |
earn | kazanın |
for | için |
every | her |
EN With new information being created every second of every day, analyzing and processing every bit of new broadcast media, online streams, and social media can be overwhelming
TR Her günün her saniyesinde yeni bilgiler oluşturulurken, yeni yayın medyasının, çevrimiçi akışların ve sosyal medyanın her parçasını analiz etmek ve işlemek ezici olabilir
inglês | turco |
---|---|
analyzing | analiz |
and | ve |
media | medyanın |
online | çevrimiçi |
new | yeni |
information | bilgiler |
day | gün |
social | sosyal |
be | olabilir |
of | her |
EN Earn $200 for every new sale, $10 for every new trial, $0.01 for every new sign-up
TR Her yeni satış için 200$, her yeni deneme için 10$, her yeni kayıt için 0,01$ kazanın
inglês | turco |
---|---|
new | yeni |
trial | deneme |
sale | satış |
earn | kazanın |
for | için |
every | her |
EN ClinicalKey is your single source for trusted content covering every medical and surgical speciality. Content that ensures every decision clinicians make is based on the most current evidence.
TR ClinicalKey, tıp ve cerrahideki tüm uzmanlık alanlarını kapsayan tek güvenilir içerik kaynağınızdır. Klinisyenlerin aldığı her kararım en güncel kanıtlara dayalı olmasını sağlayan içerikler.
inglês | turco |
---|---|
source | kaynağı |
content | içerik |
covering | kapsayan |
medical | tıp |
speciality | uzmanlık |
decision | karar |
current | güncel |
clinicalkey | clinicalkey |
most | en |
trusted | güvenilir |
and | ve |
based | dayalı |
EN Drug safety alerts and clinical updates published every hour, every day (including weekends and holidays)
TR Her saat, her gün (hafta sonları ve tatil günleri dahil) yayınlanan ilaç güvenliği uyarıları ve klinik güncellemeler
inglês | turco |
---|---|
and | ve |
clinical | klinik |
updates | güncellemeler |
published | yayınlanan |
every | her |
including | dahil |
holidays | tatil |
drug | ilaç |
safety | güvenliği |
hour | saat |
weekends | hafta |
day | gün |
EN Every year, a graduation ceremony is being held in every school. Use this Graduation Apparel Order Form Template to enhance your order workflow process at the same time increases the number of sales.
TR Bir giyim mağazanız varsa kullanabilirsiniz. Form diğer giysi türlerine uygulanabilir, hayal gücünüze kalmıştır.
inglês | turco |
---|---|
use | kullanabilirsiniz |
apparel | giyim |
form | form |
same | bir |
EN Abaya models suitable for every season and every style are offered to your liking with different color options. You can view our category to purchase quality and affordable abayas.
TR Her sezona ve her stile uygun ferace modelleri farklı renk seçenekleri ile beğeninize sunuluyor. Kaliteli ve uygun fiyatlardaki ferace modellerine sahip olmak için kategorimizi inceleyebilirsiniz.
inglês | turco |
---|---|
abaya | ferace |
options | seçenekleri |
purchase | sahip olmak |
quality | kaliteli |
our category | kategorimizi |
models | modelleri |
color | renk |
different | farklı |
and | ve |
view | ile |
EN Plus size abaya models suitable for every season and every style are offered to your liking with different color options. You can check out our category to purchase high quality and affordable plus size abayas.
TR Her sezona ve her stile uygun büyük beden ferace modelleri farklı renk seçenekleri ile beğeninize sunuluyor. Kaliteli ve uygun fiyatlardaki büyük beden ferace modellerine sahip olmak için kategorimizi inceleyebilirsiniz.
inglês | turco |
---|---|
abaya | ferace |
options | seçenekleri |
purchase | sahip olmak |
quality | kaliteli |
our category | kategorimizi |
size | beden |
high | büyük |
models | modelleri |
color | renk |
different | farklı |
and | ve |
EN The difficulty is adjusted every 2016 blocks (every 2 weeks approximately) so that the average time between each block remains 10 minutes.
TR Her blok arasındaki ortalama sürenin 10 dakika olarak kalması için, zorluk her 2016 blokta (yani yaklaşık 2 haftada bir) düzeltilir.
inglês | turco |
---|---|
difficulty | zorluk |
approximately | yaklaşık |
block | blok |
minutes | dakika |
average | ortalama |
the | yani |
each | her |
EN These are some common tools used to work on this device. You might not need every tool for every procedure.
TR Bunlar, bu cihaz için yaygınca kullanılan bazı aletler. Her işlem için her alete ihtiyacınız yoktur.
inglês | turco |
---|---|
tools | aletler |
work | iş |
device | cihaz |
need | ihtiyacınız |
this | bu |
are | bunlar |
some | bazı |
used | kullanılan |
EN As the world’s largest container shipping company, we move 12 million containers every year and deliver to every corner of the globe.
TR Dünyanın en büyük konteyner taşımacılığı şirketi olarak, yılda 12 milyon konteyneri taşıyor ve dünyanın dört bir yanına teslim ediyoruz.
inglês | turco |
---|---|
container | konteyner |
million | milyon |
deliver | teslim |
globe | dünyanın |
company | şirketi |
and | ve |
the | dört |
EN As the world?s largest container shipping company, we move 12 million containers every year and deliver to every corner of the globe
TR Dünyanın en büyük konteyner taşımacılığı şirketi olarak, yılda 12 milyon konteyneri taşıyor ve dünyanın dört bir yanına teslim ediyoruz
inglês | turco |
---|---|
container | konteyner |
million | milyon |
deliver | teslim |
company | şirketi |
world | dünyanın |
and | ve |
the | dört |
Mostrando 50 de 50 traduções