EN A doctor’s daughter who was born in Germany, Türeci obtained her doctorate from the university in Homburg
EN A doctor’s daughter who was born in Germany, Türeci obtained her doctorate from the university in Homburg
TR Almanya’da doğan ve babası hekim olan Türeci Homburg Üniversitesi’nde tıpta uzmanlığını yapmış
inglês | turco |
---|---|
a | olan |
EN The husband-and-wife research team Özlem Türeci and Ugur Sahin.
TR Araştırmacı çift Özlem Türeci ve Uğur Şahin.
inglês | turco |
---|---|
and | ve |
EN In 2008, Ugur Sahin and his wife Özlem Türeci teamed up with Christoph Huber to establish the company Biontech in Mainz with a view to conducting research into drugs and technologies for cancer therapies
TR 2008’de karı-koca Uğur Şahin ile Özlem Türeci Mainz’da Christoph Huber’le birlikte ilaç ve kanser tedavisi araştırmaları için Biontech firmasını kurdular
inglês | turco |
---|---|
company | firması |
cancer | kanser |
research | araştırmaları |
and | ve |
his | in |
view | ile |
EN Sahin, who is 55, still runs the company as its CEO, while 53-year-old Türeci is its medical director
TR Firmayı başından itibaren 55 yaşındaki Şahin yönetim kurulu başkanı olarak yönetiyor, 53 yaşındaki Türeci firmanın tıbbi yöneticisi
inglês | turco |
---|---|
its | ya |
medical | tıbbi |
company | yönetim |
EN Özlem Türeci is one of the researchers the world has to thank for the first WHO-validated vaccine against coronavirus.
TR DSÖ tarafından onaylanan ilk koronavirüs aşısına dünya, araştırmacı Özlem Türeci sayesinde kavuştu.
inglês | turco |
---|---|
world | dünya |
vaccine | aşı |
coronavirus | koronavirüs |
first | ilk |
EN Passion, conviction, courage and vision: Özlem Türeci and Uğur Şahin have all of these. They are the dynamic couple behind Biontech.
TR Tutku, inanma, cesaret ve vizyon: Özlem Türeci ve Uğur Şahin’de bunların hepsi var. Biontech’in arkasındaki güçlü iki hayat arkadaşı.
inglês | turco |
---|---|
vision | vizyon |
behind | arkasındaki |
all | hepsi |
and | ve |
EN Ugur Sahin and Özlem Türeci, founders of Biontech
TR Biontech’in kurucuları Uğur Şahin ve Özlem Türeci
inglês | turco |
---|---|
and | ve |
EN However, research is also being carried out into new vaccines, as well as towards the main goal that Türeci and Sahin have been pursuing for years: to find active immunotherapies to treat cancer and other serious diseases.
TR Bunun yanı sıra yeni aşılar ve Türeci ve Şahin’in yıllardır asıl peşinde oldukları konu olan kanser tedavisi ve diğer ağır hastalıkların tedavisine yönelik aktif bağışıklık terapileri üzerinde de araştırmalar sürüyor.
inglês | turco |
---|---|
research | araştırmalar |
new | yeni |
years | a |
active | aktif |
cancer | kanser |
diseases | hastalıklar |
for years | yıllardır |
other | diğer |
and | ve |
is | olan |
the | üzerinde |
EN The doctors Uğur Şahin and Özlem Türeci never intended to found a vaccine production company
TR Tıpçı çift Uğur Şahin ve Özlem Türeci’nin aşı üretim firması kurma planları yoktu
inglês | turco |
---|---|
and | ve |
a | a |
vaccine | aşı |
production | üretim |
company | firması |
EN Şahin und Türeci, whose parents came to Germany from Turkey, aimed to do nothing less than revolutionise the treatment of cancer with their Biontech company
TR Anne ve babaları Türkiye’den Almanya’ya gelen Şahin ve Türeci’nin hedefleri, şirketleri Biontech ile kanser tıbbında devrim yapmak gibi özel bir iddiaydı
inglês | turco |
---|---|
parents | anne |
cancer | kanser |
their | ve |
to | yapmak |
with | ile |
EN Uğur Şahin and Özlem Türeci have been working on this idea for some years in an effort to develop new cancer drugs.
TR Uğur Şahin ve Özlem Türeci’nin yeni kanser ilaçları geliştirmek amacıyla yıllardır üzerinde çalıştıkları bir fikirdi bu.
inglês | turco |
---|---|
new | yeni |
cancer | kanser |
and | ve |
this | bu |
years | bir |
on | üzerinde |
EN Reem Alabali-Radovan is the German government’s new integration commissioner. The issues she will be dealing with in her new office have accompanied her throughout her life.
TR Reem Alabali-Radovan, federal hükümetin yeni Entegrasyon Görevlisi. Resmi görevinin konuları ise aslında bütün yaşamı boyunca ona eşlik eden konular.
inglês | turco |
---|---|
new | yeni |
integration | entegrasyon |
issues | konular |
life | yaşam |
the | ise |
in | boyunca |
EN Jordan Beck Wagner from the USA completed her master's degree at the University of Heidelberg. During this time she explored Germany by train and shared her experiences on her blog.
TR ABD’de yaşayan Jordan Beck Wagner, yüksek lisansını Heidelberg Üniversitesi’nde yapmış. Bu süre içinde Almanya’yı trenle gezip deneyimlerini kendi blog sayfasında paylaşmış.
inglês | turco |
---|---|
blog | blog |
this | bu |
at | nda |
time | süre |
on | yüksek |
by | içinde |
the | kendi |
EN Anja shows her followers a lot of things from her personal life including a tour of her house.
TR Anja takipçilerine kendi yaşamından çok şey gösteriyor; örneğin evini dolaştırıyor.
inglês | turco |
---|---|
shows | gösteriyor |
things | şey |
life | yaşam |
of | in |
a | çok |
EN Initially, Heidi Anguria would take unpaid leave from her job at Lübeck University Hospital whenever she went abroad – with “Médecins Sans Frontières” paying her salary instead for the duration of her assignment
TR İlk zamanlar Heidi Anguria yurt dışı görevler için, asıl görev yeri olan Üniversite kliniğinden izin alıyormuş; bu çalışmalarda “Sınır Tanımayan Doktorlar” onun maaşını ödemeye devam etmişler
EN Taylor Alison Swift is an American singer-songwriter. Her discography spans multiple genres, and her narrative songwriting, which is often inspired by her personal life, has received widesp… read more
TR 11 Grammy ödüllü Amerikan Country/Pop şarkıcısı ve söz yazarıdır. 1989 Pennsylvania doğumlu Swift, daha sonraları ailesiyle beraber Tennessee'deki Hendersonville kasabasına taşınmış… Devamını oku
EN Her discography spans multiple genres, and her narrative songwriting, which is often inspired by her personal life, has received widespread media coverage and critical praise
TR 1989 Pennsylvania doğumlu Swift, daha sonraları ailesiyle beraber Tennessee'deki Hendersonville kasabasına taşınmıştır
inglês | turco |
---|---|
multiple | daha |
EN Taylor Alison Swift is an American singer-songwriter. Her discography spans multiple genres, and her narrative songwriting, which is often inspired by her personal life, has received widespread media coverage and critical praise.
TR 11 Grammy ödüllü Amerikan Country/Pop şarkıcısı ve söz yazarıdır.
inglês | turco |
---|---|
american | amerikan |
and | ve |
EN Luckily, she has received support from her entire family – everyone is on board, from her father to her husband and daughter
TR Neyse ki tüm ailesinden destek almış - babasından kocasına ve kızına kadar herkes ona destek veriyor
EN Easily track newly obtained, lost, or broken backlinks. Analyze their performance for the last 60 days, and assess their quality.
TR Yeni alınan, kaybolan veya kopan geri bağlantıları kolayca takip edin. Son 60 gündeki performanslarını analiz edin ve kalitelerini değerlendirin.
inglês | turco |
---|---|
easily | kolayca |
track | takip |
analyze | analiz |
newly | yeni |
last | son |
or | veya |
and | ve |
EN In 2008, 159.367 local and foreign tourists visited the museums and the ruins and a revenue of 187.546,00 YTL was obtained
TR Müze ve Örenyerlerine 2008 yılında toplam 159.367 yerli ve yabancı turist ziyarette bulunmuş ve 187.546,00 YTL gelir elde edilmiştir
inglês | turco |
---|---|
in | yılında |
local | yerli |
and | ve |
revenue | gelir |
obtained | elde |
foreign | yabancı |
the | toplam |
EN Wu Shu Sports representing our province and our district branches across Turkey are participating in the championship and achievements made in Turkey are obtained.
TR Wu Shu Spor branşında İlimizi ve ilçemizi temsilen Türkiye genelinde yapılan Türkiye Şampiyonalarına katılım sağlanmakta ve başarılar elde edilmektedir.
inglês | turco |
---|---|
sports | spor |
turkey | türkiye |
made | yapılan |
obtained | elde |
and | ve |
EN Due to your particular brand name being used, the domain name of your web site is obtained by others in different domain extensions
TR Özellikle bilinir marka olmanızdan dolayı başkaları tarafından web sitenize ait alan adı farklı domain uzantılarında kullanılarak rant elde edilmektedir
inglês | turco |
---|---|
others | başkaları |
different | farklı |
name | adı |
domain | domain |
obtained | elde |
web | web |
brand | marka |
by | tarafından |
extensions | uzantılar |
EN EPP code (Transfer Code) cannot be obtained for the first 45 days for domains purchased through Domain for Sale Platform and cannot be transferred to a different domain company during this period.
TR Satılık domainler platformu üzerinden satın alınan domain ilk 45 gün boyunca EPP kodu (Transfer Kodu) alınamaz ve bu süre içerisinde farklı bir domain firmasına transfer edilemez.
inglês | turco |
---|---|
code | kodu |
purchased | satın |
platform | platformu |
company | firması |
and | ve |
this | bu |
domain | domain |
transfer | transfer |
period | süre |
the | gün |
first | ilk |
different | farklı |
EN These certificates which fulfill the basic encryption task for a domain and can only be obtained with domain verification are Comodo Instant SSL and Comodo Essential SSL security certificates
TR Bir domain için temel şifreleme görevini yerine getiren ve sadece domain doğrulaması ile alınabilen bu sertifikalar; Comodo Instant SSL ve Comodo Essential SSL güvenlik sertifikalardır
inglês | turco |
---|---|
certificates | sertifikalar |
domain | domain |
ssl | ssl |
comodo | comodo |
these | bu |
encryption | şifreleme |
and | ve |
security | güvenlik |
for | için |
a | bir |
with | ile |
basic | temel |
EN World famous cheese is obtained
TR Dünyaca ünlü peynir elde edilir
inglês | turco |
---|---|
cheese | peynir |
famous | ünlü |
obtained | elde |
EN The EU Visibility Principles have been drafted in order to draw some visual attention to the fact that the projects have obtained the support of the European Union whether they have been financed completely or partially by the European Union
TR AB Görünürlük İlkeleri Avrupa Birliği'nin, tamamını ya da bir bölümünü finanse ettiği projelerin Avrupa Birliği'nin desteğine sahip olduğuna görsel anlamda dikkat çekmek amacıyla düzenlenmiştir
inglês | turco |
---|---|
visibility | görünürlük |
visual | görsel |
attention | dikkat |
in order to | amacıyla |
in | da |
eu | ab |
european | avrupa |
whether | ya |
to | sahip |
EN Public Data: any market data, prices, information on transactions and other data obtained by us from public sources, including exchanges, and other sources and delivered to you through the Services.
TR Kamuya Açık Veriler: Borsalar ve diğer kaynaklar dahil olmak üzere kamusal kaynaklardan elde ettiğimiz ve hizmetler aracılığıyla size teslim edilen piyasa verileri, fiyatlar, işlemler hakkında bilgi ve diğer veriler.
inglês | turco |
---|---|
transactions | işlemler |
other | diğer |
sources | kaynaklardan |
delivered | teslim |
services | hizmetler |
obtained | elde |
market | piyasa |
prices | fiyatlar |
and | ve |
including | dahil |
data | verileri |
information | bilgi |
to | hakkında |
through | aracılığıyla |
on | açık |
the | size |
EN Average circulation data for 2020 was obtained from the Presidency’s Communication Center (CİMER).
TR 2020 yılı ortalama tiraj verileri CİMER’den alındı.
inglês | turco |
---|---|
average | ortalama |
data | verileri |
EN The MOM Turkey team used the data, analysed by Gemius Turkey, reflecting the average for the last quarter of 2020 for the most visited news portals. However, data on the visits of these sites could not be obtained.
TR MOM Turkey ekibi, Gemius Türkiye’nin en çok ziyaret edilen dijital haber siteleri için elde ettiği 2020 yılı son çeyrek ortalamasını yansıtan listeden yararlandı. Ancak bu sitelerin görüntülenme sayısına dair bir veri elde edilemedi.
inglês | turco |
---|---|
team | ekibi |
data | veri |
reflecting | yansıtan |
obtained | elde |
news | haber |
these | bu |
most | en |
last | son |
sites | siteleri |
the | ancak |
however | bir |
be | ziyaret |
for | için |
EN They titillate the palate and seduce the senses – exotic spices give the meal that extra something. They are obtained from roots, bulbs, bark, leaves, herbs, blossoms, fruit or seeds.
TR Bunlar damak zevkimize hitap eder ev duyularımızı okşar – egzotik baharatlar her yemeğe özellik katar. Bunlar köklerden, soğanlardan, kabuklardan, yapraklardan, otlardan, çiçeklerden, meyvelerden ya da tohumlardan elde edilir.
EN The FIUs will conduct queries and searches on behalf of the requesting counterpart and, if such queries and searches are conducted locally, provide all information to be obtained.
TR MİB?ler, talepte bulunan muadilleri adına araştırmalar yapacak ve bu araştırmalar yurtiçinde yapılmışsa elde edebilecekleri bütün bilgileri vereceklerdir.
inglês | turco |
---|---|
information | bilgileri |
are | bulunan |
and | ve |
obtained | elde |
such | bu |
will | yapacak |
to | bütün |
behalf | adına |
EN She obtained a Master of Laws (LL.M.) degree in Banking Systems, ICT Law and Innovation from City University of London and a second Master degree in business administration (MBA) at Galatasaray University
TR Takiben Galatasaray Üniversitesi’nde İşletme Yüksek Lisansı’nı tamamlayan Necipoğlu, halihazırda Estonya Tartu Üniversitesi’nde Bilişim Hukuku, Teknoloji ve İnovasyon alanında doktora programına devam etmektedir
inglês | turco |
---|---|
of | ın |
law | hukuku |
city | alan |
at | nda |
a | halihazırda |
and | ve |
EN Evaluation of Fall Pear Variety Candidates Obtained by Hybridization in Terms of Fire Blight Disease Resistance, Pomological and Commercial Values
TR Melezleme yoluyla elde edilen güzlük armut çeşit adaylarının ateş yanıklığı hastalığına dayanıklılık, pomolojik ve ticari değerler yönünden değerlendirilmesi
inglês | turco |
---|---|
obtained | elde |
disease | hastalığı |
commercial | ticari |
values | değerler |
and | ve |
of | nın |
EN Determination of The Suitability to European Union and Turkish Standards of Fat Ratios in Cow Milk Obtained from Kirklareli Province
TR Kırklareli İlinden Elde Edilen İnek Sütünün Yağ Oranlarinin Avrupa Birliği ve Türkiye Standartlarına Uygunluğunun Belirlenmesi
inglês | turco |
---|---|
determination | belirlenmesi |
union | birliği |
milk | süt |
obtained | elde |
and | ve |
european | avrupa |
standards | standartları |
EN ANALYSIS OF SOME ESSENTIAL AND TOXIC ELEMENTS BY ICP-MS IN HONEY OBTAINED FROM BINGOL
TR BİNGÖL’DEN TEMİN EDİLEN BALLARDA ICP-MS İLE BAZI TEMEL VE TOKSİK ELEMENTLERİN ANALİZİ
inglês | turco |
---|---|
essential | temel |
and | ve |
EN Assessment of Some Compositional and Chemical Properties of Oils Obtained from Groundnut Varieties Grown in Osmaniye Conditions
TR Osmaniye Koşullarında Yetiştirilen Yerfıstığı Çeşitlerinden Elde Edilen Yağların Bazı Bileşimsel ve Kimyasal Özellikleri
inglês | turco |
---|---|
of | ın |
chemical | kimyasal |
obtained | elde |
and | ve |
conditions | koşullar |
some | bazı |
EN Hyphae Fusion Reactions and Determination of Anastomosis Group by Classical Ways of Rhizoctonia spp. Isolates Obtained from Sugar Beets
TR Şeker Pancarlarından Elde Edilen Rhizoctonia spp. İzolatlarının Hif Birleşme Reaksiyonları ve Klasik Yollarla Anastomosis Grup Temini
inglês | turco |
---|---|
and | ve |
group | grup |
classical | klasik |
obtained | elde |
of | nın |
EN Wu Shu Sports representing our province and our district branches across Turkey are participating in the championship and achievements made in Turkey are obtained.
TR Wu Shu Spor branşında İlimizi ve ilçemizi temsilen Türkiye genelinde yapılan Türkiye Şampiyonalarına katılım sağlanmakta ve başarılar elde edilmektedir.
inglês | turco |
---|---|
sports | spor |
turkey | türkiye |
made | yapılan |
obtained | elde |
and | ve |
EN In 2008, 159.367 local and foreign tourists visited the museums and the ruins and a revenue of 187.546,00 YTL was obtained
TR Müze ve Örenyerlerine 2008 yılında toplam 159.367 yerli ve yabancı turist ziyarette bulunmuş ve 187.546,00 YTL gelir elde edilmiştir
inglês | turco |
---|---|
in | yılında |
local | yerli |
and | ve |
revenue | gelir |
obtained | elde |
foreign | yabancı |
the | toplam |
EN Due to your particular brand name being used, the domain name of your web site is obtained by others in different domain extensions
TR Özellikle bilinir marka olmanızdan dolayı başkaları tarafından web sitenize ait alan adı farklı domain uzantılarında kullanılarak rant elde edilmektedir
inglês | turco |
---|---|
others | başkaları |
different | farklı |
name | adı |
domain | domain |
obtained | elde |
web | web |
brand | marka |
by | tarafından |
extensions | uzantılar |
EN EPP code (Transfer Code) cannot be obtained for the first 45 days for domains purchased through Domain for Sale Platform and cannot be transferred to a different domain company during this period.
TR Satılık domainler platformu üzerinden satın alınan domain ilk 45 gün boyunca EPP kodu (Transfer Kodu) alınamaz ve bu süre içerisinde farklı bir domain firmasına transfer edilemez.
inglês | turco |
---|---|
code | kodu |
purchased | satın |
platform | platformu |
company | firması |
and | ve |
this | bu |
domain | domain |
transfer | transfer |
period | süre |
the | gün |
first | ilk |
different | farklı |
EN These certificates which fulfill the basic encryption task for a domain and can only be obtained with domain verification are Comodo Instant SSL and Comodo Essential SSL security certificates
TR Bir domain için temel şifreleme görevini yerine getiren ve sadece domain doğrulaması ile alınabilen bu sertifikalar; Comodo Instant SSL ve Comodo Essential SSL güvenlik sertifikalardır
inglês | turco |
---|---|
certificates | sertifikalar |
domain | domain |
ssl | ssl |
comodo | comodo |
these | bu |
encryption | şifreleme |
and | ve |
security | güvenlik |
for | için |
a | bir |
with | ile |
basic | temel |
EN In line with the analysis of the data obtained within the scope of the project and the findings, "Local Media Data Base Research Report" was created, which reveals the current status and demographic profile of the local media in Turkey.
TR Proje kapsamında elde edilen verilerin analizi ve ulaşılan bulgular doğrultusunda Türkiye'de yerel medyanın güncel durumunu ve demografik profilini ortaya koyan "Yerel Medya Veri Tabanı Araştırma Raporu" oluşturuldu.
inglês | turco |
---|---|
of | ın |
current | güncel |
status | durumunu |
profile | profilini |
base | tabanı |
analysis | analizi |
local | yerel |
media | medya |
research | araştırma |
data | veri |
project | proje |
report | raporu |
obtained | elde |
and | ve |
scope | kapsamında |
EN The EU Visibility Principles have been drafted in order to draw some visual attention to the fact that the projects have obtained the support of the European Union whether they have been financed completely or partially by the European Union
TR AB Görünürlük İlkeleri Avrupa Birliği'nin, tamamını ya da bir bölümünü finanse ettiği projelerin Avrupa Birliği'nin desteğine sahip olduğuna görsel anlamda dikkat çekmek amacıyla düzenlenmiştir
inglês | turco |
---|---|
visibility | görünürlük |
visual | görsel |
attention | dikkat |
in order to | amacıyla |
in | da |
eu | ab |
european | avrupa |
whether | ya |
to | sahip |
EN The FIUs will conduct queries and searches on behalf of the requesting counterpart and, if such queries and searches are conducted locally, provide all information to be obtained.
TR MİB?ler, talepte bulunan muadilleri adına araştırmalar yapacak ve bu araştırmalar yurtiçinde yapılmışsa elde edebilecekleri bütün bilgileri vereceklerdir.
inglês | turco |
---|---|
information | bilgileri |
are | bulunan |
and | ve |
obtained | elde |
such | bu |
will | yapacak |
to | bütün |
behalf | adına |
EN She obtained a Master of Laws (LL.M.) degree in Banking Systems, ICT Law and Innovation from City University of London and a second Master degree in business administration (MBA) at Galatasaray University
TR Takiben Galatasaray Üniversitesi’nde İşletme Yüksek Lisansı’nı tamamlayan Necipoğlu, halihazırda Estonya Tartu Üniversitesi’nde Bilişim Hukuku, Teknoloji ve İnovasyon alanında doktora programına devam etmektedir
inglês | turco |
---|---|
of | ın |
law | hukuku |
city | alan |
at | nda |
a | halihazırda |
and | ve |
EN In line with the results obtained from this evaluation, our employees are included in development programs.
TR Bu değerlendirmenin ardından oluşan sonuçlar doğrultusunda çalışanlarımız gelişim programlarına alınır.
inglês | turco |
---|---|
our | de |
development | gelişim |
this | bu |
programs | programları |
in | ardından |
EN To achieve this, Germany and the EU are pinning their hopes chiefly on eco-friendly hydrogen; obtained from renewable energy, it is climate neutral
TR Almanya ve AB öncelikli olarak, yenilenebilir enerjiden elde edilen ve dolayısıyla iklim açısından nötr olan yeşil hidrojene güveniyor
inglês | turco |
---|---|
germany | almanya |
eu | ab |
renewable | yenilenebilir |
climate | iklim |
neutral | nötr |
obtained | elde |
from | açısından |
the | yeşil |
to | olarak |
and | ve |
is | olan |
EN Combined with hydrogen, CO2 can be converted into petrol, diesel and kerosene; the required hydrogen can be obtained from solar electricity by means of electrolysis
TR Hidrojenle bağlantı içindeki CO2, benzine, dizele ve kerozine dönüştürülebiliyor; bunun için gerekli olan hidrojen, elektroliz aracılığıyla güneş elektriğinden elde edilebiliyor
inglês | turco |
---|---|
hydrogen | hidrojen |
required | gerekli |
solar | güneş |
can | ne |
and | ve |
obtained | elde |
of | in |
be | olan |
Mostrando 50 de 50 traduções