EN Most of the victims are young teens and kids and they left huge and dangerous effects on teens mind and it has been reportedly stated that teens have tried to commit suicide bullied online twice or thrice.
EN Most of the victims are young teens and kids and they left huge and dangerous effects on teens mind and it has been reportedly stated that teens have tried to commit suicide bullied online twice or thrice.
TR Kurbanların çoğu genç gençler ve çocuklardır ve gençler üzerinde büyük ve tehlikeli etkiler bırakmışlardır ve gençlerin iki kez intihar zorbalık veya üç kez.
inglês | turco |
---|---|
young | genç |
dangerous | tehlikeli |
and | ve |
or | veya |
EN Parents can protect kids and teens if something they are doing wrong on the cell phone and on social media apps with remotely phone controller. It empowers the parents to view all inappropriate installed apps,
TR Ebeveynler cep telefonunda ve sosyal medya uygulamalarında yanlış yaptıklarında çocukları ve gençleri koruyabilirler. uzaktan telefon denetleyicisi. Tüm uygunsuz yüklenmiş uygulamaları görmek için ebeveynleri güçlendirir.
inglês | turco |
---|---|
parents | ebeveynler |
phone | telefon |
remotely | uzaktan |
inappropriate | uygunsuz |
wrong | yanlış |
to | görmek |
all | tüm |
and | ve |
social | sosyal |
apps | uygulamalar |
media | medya |
EN Two-factor authentication (2FA) is a type of multi-factor authentication where a user provides something he/she knows with something he/she possesses
TR İki faktörlü kimlik doğrulama (2FA), bir kullanıcının sahip olduğu bir şeyle bildiği bir şeyi sağladığı çok faktörlü kimlik doğrulama türüdür
inglês | turco |
---|---|
user | kullanıcı |
is | olduğu |
type | tür |
she | bir |
authentication | kimlik doğrulama |
EN The idea is that it is easier to make changes to something that already exists, than to develop something from scratch.
TR Buradaki fikir, zaten var olan bir şeyde değişiklik yapmanın, bir şeyi sıfırdan geliştirmekten daha kolay olması.
inglês | turco |
---|---|
idea | fikir |
from scratch | sıfırdan |
easier | daha kolay |
to | şeyi |
than | de |
is | olan |
the | zaten |
EN Around my late teens and particularly in college, I started to try to control my usage, which would lead me to periods of staying away from my problematic behaviors followed by periods of intense binging
TR Geç ergenlik yıllarımda ve özellikle üniversitede, kullanımımı kontrol etmeye başladım, bu da beni sorunlu davranışlarımdan uzak durma dönemlerine ve ardından yoğun aşırı yeme dönemlerine götürecekti
inglês | turco |
---|---|
my | mı |
started | başladı |
me | beni |
problematic | sorunlu |
intense | yoğun |
late | geç |
particularly | özellikle |
in | da |
control | kontrol |
to | etmeye |
of | ardından |
and | ve |
away | uzak |
usage | kullanım |
EN With Teens’ Favorite T-shirts Pack, you can always make sure, the shots of your products are of the highest quality
TR Gençlerin Favori Tişört Paketi ile en kaliteli ürün resimlerine sahip olduğunuzdan her zaman emin olabilirsiniz
inglês | turco |
---|---|
favorite | favori |
pack | paketi |
highest | en |
quality | kaliteli |
products | ürün |
you can | olabilirsiniz |
always | her zaman |
sure | emin |
you | sahip |
with | ile |
of | her |
EN Children and teens love the age-appropriate toys and video games
TR Çocuklar ve gençler yaşlarına uygun oyuncakları ve video oyunlarını sevecektir
inglês | turco |
---|---|
toys | oyuncaklar |
video | video |
children | Çocuklar |
appropriate | uygun |
and | ve |
games | oyunlar |
EN While still in her teens, she returned to the British capital alone, inspired by her singer father to pursue an artistic life
TR Kariyerine modellik yaparak başlasa da 2015'te Warner Music Group ile anlaşma imzalayarak şarkıcılığa atıldı ve 2017'de kendi adını taşıyan çıkış albümünü piyasaya sürdü
inglês | turco |
---|---|
in | da |
she | ve |
by | yaparak |
EN Two Skinny Teens Fuck in Gay Porn Scene
TR Okul çocuk Videolar - twink üniversite çocuklar aşk ...
EN Parents have to know that, why their tweens and teens spend most of the time on social messaging apps via cell phones connected to the internet.
TR Ebeveynler, aralarından ve gençlerden çoğu zaman, internete bağlı cep telefonları aracılığıyla sosyal mesajlaşma uygulamalarında neden zaman geçirdiğini bilmek zorundalar.
inglês | turco |
---|---|
parents | ebeveynler |
social | sosyal |
messaging | mesajlaşma |
phones | telefonlar |
connected | bağlı |
time | zaman |
to know | bilmek |
and | ve |
why | neden |
apps | uygulamaları |
EN Technology especially social media is creating an imminent sense of isolation among teens
TR Özellikle sosyal medya teknolojisi bir gençler arasında yakın izolasyon duygusu
inglês | turco |
---|---|
technology | teknolojisi |
social | sosyal |
among | bir |
media | medya |
EN Your teens may use texting, chat conversations, to share media files such as photos and videos and can also
TR Gençleriniz mesajlaşma, sohbet, fotoğraf ve video gibi medya dosyalarını paylaşmak için kullanabilirler.
inglês | turco |
---|---|
media | medya |
photos | fotoğraf |
videos | video |
chat | sohbet |
to share | paylaşmak |
and | ve |
to | için |
files | dosyaları |
as | gibi |
EN . All these activities without supervision and impose monitoring can put your teens in cyber dangers and even to the cyber predators. Therefore,
TR . Tüm bu faaliyetler gözetilmeksizin denetlenmeli ve izlemeye tabi tutulmalıdır. siber tehlikelerde gençler ve hatta siber avcılara. Bu nedenle,
inglês | turco |
---|---|
activities | faaliyetler |
cyber | siber |
these | bu |
therefore | bu nedenle |
to | hatta |
all | tüm |
and | ve |
EN So, they are also available on the social media platforms and they usually target young kids and teens
TR Yani, onlar da mevcuttur sosyal medya platformları ve genellikle genç çocukları ve gençleri hedef alırlar
inglês | turco |
---|---|
usually | genellikle |
target | hedef |
young | genç |
platforms | platformlar |
the | yani |
social | sosyal |
and | ve |
media | medya |
available | mevcuttur |
EN Teens are the easy and soft target that can
TR Gençler, kolay ve yumuşak bir hedeftir
inglês | turco |
---|---|
easy | kolay |
soft | yumuşak |
and | ve |
the | bir |
EN . They pick up teens online and they meet them in real life.
TR . Gençleri çevrimiçi olarak alıyorlar ve gerçek hayatta tanışıyorlar.
inglês | turco |
---|---|
real | gerçek |
life | hayatta |
online | çevrimiçi |
and | ve |
in | olarak |
EN teens are doing against their will
TR gençler iradesine karşı yapıyorlar
inglês | turco |
---|---|
against | karşı |
EN 39% of teens don’t bother to set their online privacy such as social media accounts
TR Arasında 39% gençler rahatsız etmiyor Sosyal medya hesapları gibi çevrimiçi gizliliklerini belirlemek için
inglês | turco |
---|---|
accounts | hesaplar |
online | çevrimiçi |
social | sosyal |
to | için |
media | medya |
of | in |
as | gibi |
EN 1 out of 10 teens discuss the cyberbullying incident with the parents
TR 1 üzerinden 10 gençler siber zorbalığı tartışıyor ebeveynler ile olay
inglês | turco |
---|---|
incident | olay |
parents | ebeveynler |
with | ile |
EN Excessive use of social media can make your kids and teens digital patients and they may have to consult with the doctor that is an expert on digital patients
TR Sosyal medyanın aşırı kullanımı çocuklarınızı ve gençler dijital hastalar ve dijital hastalar konusunda uzman olan doktora danışmak zorunda kalabilirler
inglês | turco |
---|---|
media | medyanın |
digital | dijital |
patients | hastalar |
expert | uzman |
have to | zorunda |
social | sosyal |
use | kullanımı |
and | ve |
is | olan |
to | konusunda |
EN Young kids and teens mostly have got stress, depression, anxiety and mental illness due to lack of sleep
TR Genç çocuklar ve gençler çoğunlukla stres, depresyon, kaygı ve uyku yetersizliği nedeniyle akıl hastalığı
inglês | turco |
---|---|
young | genç |
and | ve |
stress | stres |
sleep | uyku |
kids | çocuklar |
mostly | çoğunlukla |
EN Now you can do the magic with it and can protect your kids and teens from all digital nightmares
TR Şimdi sihiri onunla yapabilirsin ve çocuklarını ve gençlerini koru tüm dijital kabuslardan
inglês | turco |
---|---|
digital | dijital |
with | onunla |
all | tüm |
and | ve |
EN Selfie Culture Damaging Teens (Selfie or Self-obscenity)
TR Çocuk Sömürüsü Yaygın: Çocukları Derin Karanlık Ağdan Uzakta Kalmaya Koruyun
EN How is an Artificial World a Hurdle for Teens to deal with Real-life Hardships?
TR Snapchat “Karanlıktan Sonra Cosmo” Chanel Gençleri X Derecelendirmeli İçeriğe Açıyor
inglês | turco |
---|---|
a | a |
to | e |
EN Is Online Privacy Of Teens Larger Than Their Lives?
TR Gençlerin Çevrimiçi Gizliliği Hayatlarından Daha mı Büyük?
inglês | turco |
---|---|
privacy | gizliliği |
larger | büyük |
is | daha |
EN Including Angelspit, Dope Stars Inc. and Latexxx Teens
TR Angelspit, Dope Stars Inc. ve Latexxx Teens dahil
inglês | turco |
---|---|
including | dahil |
and | ve |
inc | inc |
EN With Teens’ Favorite T-shirts Pack, you can always make sure, the shots of your products are of the highest quality
TR Gençlerin Favori Tişört Paketi ile en kaliteli ürün resimlerine sahip olduğunuzdan her zaman emin olabilirsiniz
inglês | turco |
---|---|
favorite | favori |
pack | paketi |
highest | en |
quality | kaliteli |
products | ürün |
you can | olabilirsiniz |
always | her zaman |
sure | emin |
you | sahip |
with | ile |
of | her |
EN DNS is a mission-critical component for any online business. Yet this component is often overlooked and forgotten, until something breaks.
TR DNS, tüm çevrim içi işletmeler için iş açısından kritik bir bileşendir. Yine de bu bileşen genellikle ikinci planda kalır ve bir şeyler bozulana kadar pek akla gelmez.
inglês | turco |
---|---|
dns | dns |
component | bileşen |
often | genellikle |
critical | kritik |
this | bu |
and | ve |
business | iş |
for | için |
a | bir |
EN CHORUS is piloting a number of new initiatives to extend its services to institutions. Research data is something that is also being considered at this moment - although currently, there are no formal pilots.
TR CHORUS kuruluşlara verdiği hizmetleri genişletmek için bir dizi yeni inisiyatife yol göstermektedir. Şu anda araştırma verileri de göz önünde bulundurulan bir şeydir - ancak halihazırda resmi bir deneme yoktur.
inglês | turco |
---|---|
new | yeni |
services | hizmetleri |
research | araştırma |
data | verileri |
formal | resmi |
chorus | chorus |
no | yoktur |
number | dizi |
a | bir |
at | de |
EN Showcase your opening to physicians in more than 80 different specialities who are actively searching for something new
TR Açık pozisyonunuzu aktif olarak yeni bir şeyler arayan 80'in üzerinde uzmanlık alanından doktora gösterin
inglês | turco |
---|---|
different | bir |
new | yeni bir |
EN Learn something new every week:
TR Her hafta yeni bir şey öğren:
inglês | turco |
---|---|
week | hafta |
every | her |
something | bir şey |
new | yeni bir |
EN Track website keyword rankings regularly, find out what of your actions led to growth and be the first to know when something critical happens.
TR Web sitesi anahtar kelime performansını düzenli olarak izleyin, büyümeye yol açan eylemleri tespit edin ve kritik bir şey olduğunda bundan ilk haberdar olan siz olun.
inglês | turco |
---|---|
actions | eylemleri |
critical | kritik |
when | olduğunda |
something | bir şey |
first | ilk |
regularly | düzenli olarak |
and | ve |
EN Get instant alerts when something critical happens to your website.
TR Web sitenize kritik bir şey olduğunda anında uyarı alın.
inglês | turco |
---|---|
instant | anında |
critical | kritik |
website | web |
get | alın |
when | olduğunda |
something | bir şey |
to | şey |
EN Scans your website daily for malware and other risks and will send you an alert if something malicious is detected. This acts as an “alarm system” but does not include remediation.
TR Web siteni günlük olarak kötü amaçlı yazılımlara ve diğer risklere karşı tarar ve kötü amaçlı bir şey tespit edilirse sana uyarı gönderir. Bu bir “alarm sistemi” olarak işler, ama düzeltmeyi içermez.
EN Track website SEO rankings regularly and find out what of your actions led to growth and be the first to know when something critical happens.
TR Web sitesi SEO sıralamasını düzenli olarak izleyin ve eylemlerinizin büyümeye neden olduğunu öğrenin ve kritik bir şeyin ne zaman gerçekleştiğini ilk bilen siz olun.
inglês | turco |
---|---|
seo | seo |
critical | kritik |
find out | öğrenin |
what | ne |
when | zaman |
first | ilk |
regularly | düzenli olarak |
and | ve |
EN Get tips on which pages improve the first to get more organic traffic and sales. Get email alerts when something dangerous happens with a website or valuable pages.
TR Daha fazla organik trafik ve satış elde etmek için ilk önce hangi sayfaların iyileştirileceğine ilişkin ipuçları alın. Web sitesinde veya önemli sayfalardan birinde tehlikeli bir şey olduğunda e-posta uyarıları alın.
inglês | turco |
---|---|
organic | organik |
traffic | trafik |
dangerous | tehlikeli |
sales | satış |
tips | ipuçları |
website | web |
when | olduğunda |
posta | |
and | ve |
something | bir şey |
first | ilk |
or | veya |
pages | sayfalar |
EN Start from audit and we will notify you when something critical will happens.
TR Denetimden başladığınızda, kritik bir şey olduğunda sizi bilgilendireceğiz.
inglês | turco |
---|---|
critical | kritik |
when | olduğunda |
and | bir |
something | bir şey |
from | sizi |
EN The channel audit tool is something that I love because it literally puts all of your key information in one place.
TR Kanal denetim özelliği gerçekten çok sevdiğim bir şey çünkü kelimenin tam anlamıyla tüm can alıcı bilgileri tek bir yerde bulmanıza yardımcı oluyor.
inglês | turco |
---|---|
channel | kanal |
audit | denetim |
information | bilgileri |
place | yerde |
something | bir şey |
all | tüm |
that | tam |
because | çünkü |
EN Brands make cool stuff, but when you want the real scoop on something, you ask your friends ? or a friendly stranger ? through Reevoo.
TR Markalar güzel şeyler yaparlar, ancak bir şeyin doğrusunu öğrenmek istediğiniz zaman, arkadaşlarınıza ya da Reevoo aracılığıyla dost canlısı bir yabancıya sorarsınız.
inglês | turco |
---|---|
brands | markalar |
friends | arkadaşlar |
friendly | güzel |
when | zaman |
you want | istediğiniz |
something | ya |
make | da |
through | aracılığıyla |
a | bir |
EN Just like YouTube recommends search query as you type something out in their search bar, when you type out keyword tags on the video upload/editor page, vidIQ will suggest ideal keywords too.
TR YouTube’un, arama çubuğuna bir şey yazdığınzda arama önerdiği gibi, video yükleme/düzenleyici sayfasına da anahtar kelime etiketleri yazdığınızda, vidIQ da ideal anahtar kelimeleri önerir.
inglês | turco |
---|---|
tags | etiketleri |
upload | yükleme |
editor | düzenleyici |
ideal | ideal |
vidiq | vidiq |
search | arama |
video | video |
page | sayfası |
in | da |
something | bir şey |
when | şey |
EN As health and wellbeing go hand in hand, we invite you to discover something truly Swiss: Vitality.
TR Sağlık ve zindelik birbirinden ayrılamaz olduğu için sizi gerçekten İsviçre'ye ait bir şeyler keşfetmeye davet ediyoruz: Zindelik.
inglês | turco |
---|---|
hand | sağ |
invite | davet |
truly | gerçekten |
health | sağlık |
and | ve |
vitality | zindelik |
to | için |
EN Sorry, something has gone wrong. Please try again.
TR Üzgünüz, bir sorun oluştu. Lütfen tekrar deneyin.
inglês | turco |
---|---|
please | lütfen |
try | deneyin |
again | tekrar |
something | bir |
EN Is something installed to my device?
TR Cihazıma bir şey yüklendi mi?
inglês | turco |
---|---|
device | cihaz |
something | bir şey |
to | şey |
is | bir |
EN If you are creating something comprehensive, large, deep and detailed Whiteboard animation pack is the best solution
TR Kapsamlı, büyük, derin ve detaylı bir şey oluşturuyorsanız Beyaz Tahta Animasyon Paketi aradığınız çözüm
inglês | turco |
---|---|
whiteboard | beyaz tahta |
animation | animasyon |
pack | paketi |
detailed | detaylı |
solution | çözüm |
large | büyük |
deep | derin |
comprehensive | kapsamlı |
the | beyaz |
something | bir şey |
and | ve |
is | bir |
EN "Kinda ice cream mixed with something hot, but it tastes amazing, but you cant eat more than 2 pcs."
TR "Burada lokma yemeden, lokma yedim demeyin. Kesinlikle tavsiye ediyorum."
EN "I live 3 blocks from the Capitol Bldg & I consider the Mall my back yard so, I invite you to come and enjoy my yard. Many things go on during the year so, there is usually something for everyone."
TR "Washington DC'nin turistik bölgesi! Beyaz Saray, sanattan tarihe müzeler, anıtlar, kamu binaları ve yeşil alanlardan oluşan bir yer."
inglês | turco |
---|---|
and | ve |
the | beyaz |
to | bir |
EN Ironically, the recall has something to do with seat belts.
TR Geri çağırma operasyonu artık bugüne kadar üretilen tüm Bolt'ları kapsıyor!
inglês | turco |
---|---|
has | ne |
the | artık |
to | geri |
EN Including Littl'ans, Something Corporate and Lonely Drifter Karen
TR Littl'ans, Something Corporate ve Lonely Drifter Karen dahil
inglês | turco |
---|---|
including | dahil |
and | ve |
EN Monitor your system and alert users when something goes wrong
TR Sisteminizi izleyin ve bir şeyler ters gittiğinde kullanıcıları uyarın
inglês | turco |
---|---|
monitor | izleyin |
users | kullanıcıları |
and | ve |
EN It’s that moment when you see, hear, taste, touch or feel something as if for the very first time
TR Bir şeyin sanki ilk kezmiş gibi görüldüğü, duyulduğu, tadıldığı, dokunulduğu ve hissedildiği o andır
inglês | turco |
---|---|
that | o |
first | ilk |
hear | ve |
Mostrando 50 de 50 traduções