EN At Kibar Holding, one of our priorities is to expand our playing field in order to reduce global exchange risks as well as the rapidly changing political and economic risks.
EN At Kibar Holding, one of our priorities is to expand our playing field in order to reduce global exchange risks as well as the rapidly changing political and economic risks.
TR Kibar Holding olarak dünya genelinde karşılaştığımız kur riskini azaltmak, hızlı değişen politik ve ekonomik riskleri bertaraf etmek için oyun alanımızı genişletmek önceliklerimiz arasında.
inglês | turco |
---|---|
kibar | kibar |
global | dünya |
risks | riskleri |
political | politik |
economic | ekonomik |
holding | holding |
rapidly | hızlı |
at | de |
of | in |
and | ve |
reduce | azaltmak |
the | arasında |
EN Systematically evaluate our information security risks, taking into account the impact of company threats and vulnerabilities;
TR Şirketin karşı karşıya olduğu tehditlerin ve güvenlik açıklarının etkisini dikkate alarak bilgi güvenliği risklerimizi sistematik şekilde değerlendirme;
inglês | turco |
---|---|
information | bilgi |
impact | etkisini |
security | güvenlik |
of | karşı |
and | ve |
the | şekilde |
EN To say: That?s it, I can’t do this on my own, and I’m done taking any risks
TR Söylemek için: İşte bu, ben yapamam Bunu kendi başıma yaparsam risk almam biter
inglês | turco |
---|---|
s | s |
risks | risk |
this | bu |
i | ben |
it | bunu |
to | için |
EN Dear Users, The time has come for another grand slam competition–and this time we’re taking it outdoors! Check out our GMT Marathon event, where taking your daily steps can lead you walking to ……
TR Sevgili Yatırımcılar, Yeni eğitim programımız olan Öğren ve Kazan lansmanını duyurmaktan son derece mutlu ve heyecanlıyız! Eğlenceli ve anlaşılması kolay videolarla çeşitli kr……
EN Instead of fearing the trials of daily life, I take quiet pleasure in making my bed, taking showers, cleaning my house, taking walks, meditating, being with loved ones, and learning new things
TR Günlük hayatın imtihanlarından korkmak yerine yatağımı toplamaktan, duş almaktan, evimi temizlemekten, yürüyüş yapmaktan, meditasyon yapmaktan, sevdiklerimle birlikte olmaktan, yeni şeyler öğrenmekten sessizce zevk alıyorum
inglês | turco |
---|---|
new | yeni |
things | şeyler |
daily | günlük |
life | hayat |
with | birlikte |
EN Whoer.net offers a 30-day money back guarantee for its users. No risks and additional fees. In order to receive a refund, contact our support via any convenient for you method, notify us of your wish and name the reason for a refund.
TR Whoer VPN, kullanıcıları 30 günlük para iade garantisi sunuyor. Risk ve ek ücret yok. Para iadesi almak için lütfen size uygun herhangi bir yöntemle desteğimizle iletişime geçin, isteğinizi ve para iade nedenini bize bildirin.
inglês | turco |
---|---|
offers | sunuyor |
guarantee | garantisi |
risks | risk |
additional | ek |
refund | iadesi |
whoer | whoer |
day | günlük |
fees | ücret |
contact | iletişime |
users | kullanıcıları |
of | in |
a | bir |
and | ve |
any | herhangi |
us | bize |
the | size |
no | yok |
EN Managing compliance and safety risks as available data increases requires scalable and streamlined adverse event monitoring.
TR Mevcut veriler arttıkça uyum ve güvenlik risklerinin yönetilmesi ölçeklenebilir ve pürüzlerden arındırılmış şekilde advers etki takibi yapılmasını gerektirmektedir.
inglês | turco |
---|---|
compliance | uyum |
data | veriler |
scalable | ölçeklenebilir |
safety | güvenlik |
and | ve |
EN By means of delivering disaster-risk trainings, we aim to increase disaster awareness in high-risk areas and minimize the risks.
TR Afet riski yüksek bölgelerde yerel halka afet riski eğitimleri vererek afet bilincini yükseltmeyi ve olası kriz durumunda riskleri minimum düzeye indirmeyi hedefliyoruz.
inglês | turco |
---|---|
disaster | afet |
high | yüksek |
to | e |
and | ve |
risk | riski |
risks | riskleri |
EN We delivered community-based health and hygiene trainings in disaster areas where access to clean water and insufficient sewage infrastructure are serious risks
TR Temiz su kaynaklarına erişim ve kanalizasyon sistemi eksikliğinin ciddi risk oluşturduğu afet bölgesinde toplum temelli sağlık ve hijyen eğitimleri gerçekleştirdik
inglês | turco |
---|---|
health | sağlık |
hygiene | hijyen |
disaster | afet |
access | erişim |
clean | temiz |
water | su |
serious | ciddi |
risks | risk |
community | toplum |
based | temelli |
and | ve |
to | e |
EN We work in crises areas to reduce health-related risks and provide access to clean water and hygiene products.
TR İnsani kriz durumunda temel ihtiyaçların giderilmesi amacıyla beslenme ve barınma, ısınma ve hijyen ihtiyaçlarını karşılayacak malzemelerin dağıtımını yapıyoruz.
inglês | turco |
---|---|
hygiene | hijyen |
in | da |
and | ve |
EN Information sessions were provided in order to address non-structural risks and raise disaster awareness
TR Simav Depremi sonrasında temel afet bilincinin yükseltilmesi ve yapısal olmayan risklerin azaltılması alanında halkın bilgilendirmesini sağladık
inglês | turco |
---|---|
address | alan |
risks | risklerin |
and | ve |
disaster | afet |
structural | yapısal |
to | sonrasında |
EN We organized peer trainings to mitigate non-structural risks inside households
TR Evlerde yapısal olmayan risklerin azaltılmasına yönelik akran eğitimleri gerçekleştirdik
inglês | turco |
---|---|
peer | akran |
risks | risklerin |
structural | yapısal |
to | yönelik |
EN The COVID-19 pandemic, which officially entered our agenda with the detection of the first case in Turkey in March, increased the risks faced by those affected by the disaster while affecting everyone’s lives
TR Mart ayında Türkiye’de ilk vakanın tespit edilmesiyle resmi olarak gündemimizi işgal eden COVID-19 salgını, herkesin hayatını etkilerken afetten etkilenenlerin karşılaştığı riskleri daha da artırdı
inglês | turco |
---|---|
pandemic | salgın |
detection | tespit |
march | mart |
risks | riskleri |
in | da |
first | ilk |
EN In all areas that we are active in the scope of our child protection program, we aim at decreasing and removing risks that children might be faced with
TR Çocuk koruma programımız kapsamında çalıştığımız tüm alanlarda, çocukların karşılaşabileceği riskleri azaltmayı ve ortadan kaldırmayı hedefliyoruz
inglês | turco |
---|---|
of | ın |
protection | koruma |
risks | riskleri |
children | çocukların |
all | tüm |
program | programı |
at | nda |
and | ve |
scope | kapsamında |
EN Whoer VPN offers a 30-day money back guarantee. No risks and additional fees. In order to receive a refund, contact our support via any convenient for you method, notify us of your wish and name the reason for refund.
TR Whoer VPN 30 günlük para iadesi garantisini sunar. Hiçbir ek ödeme ve risk bulunmamaktadır. Geri ödemeyi almak için sizin için uygun olan herhangi bir yöntemle destek ile iletişime geçerek talebinizi ve geri iadenizin sebebini bildirin.
inglês | turco |
---|---|
vpn | vpn |
offers | sunar |
risks | risk |
additional | ek |
contact | iletişime |
support | destek |
whoer | whoer |
day | günlük |
no | hiçbir |
to | geri |
refund | iadesi |
of | in |
and | ve |
any | herhangi |
for | için |
money | para |
EN SiteLock scans your website for malware and helps you identify and remove potential risks
TR SiteLock web siteni kötü amaçlı yazılımlara karşı tarar ve olası riskleri belirlemene ve kaldırmana yardımcı olur
inglês | turco |
---|---|
scans | tarar |
website | web |
helps | yardımcı olur |
risks | riskleri |
for | karşı |
potential | olası |
and | ve |
EN Scans your website daily for malware and other risks and will send you an alert if something malicious is detected. This acts as an “alarm system” but does not include remediation.
TR Web siteni günlük olarak kötü amaçlı yazılımlara ve diğer risklere karşı tarar ve kötü amaçlı bir şey tespit edilirse sana uyarı gönderir. Bu bir “alarm sistemi” olarak işler, ama düzeltmeyi içermez.
EN Scans your website daily for malware and others risks and will automatically remove malware with its proprietary SMART (Secure Malware Alert and Removal Tool) technology.
TR Web siteni günlük olarak kötü amaçlı yazılımlara ve diğer risklere karşı tarar ve kendi özel SMART (Güvenli Kötü Amaçlı Yazılım Uyarısı ve Temizleme Aracı) teknolojisiyle kötü amaçlı yazılımları otomatik olarak kaldırır.
inglês | turco |
---|---|
scans | tarar |
website | web |
daily | günlük |
malware | kötü amaçlı yazılım |
others | diğer |
tool | aracı |
secure | güvenli |
automatically | otomatik olarak |
and | ve |
EN A due diligence system helps importers and companies to identify risks of, for example, forced labour (UK Modern Slavery act) and illegal logging (EU timber regulation).
TR Burada devreye giren durum tespiti, ithalatçıların ve şirketlerin zorla çalıştırma (Birleşik Krallık Modern Kölelik Yasası) ve yasa dışı madde ticareti (AB kereste yönetmeliği) gibi riskleri tespit etmesine yardımcı olur.
inglês | turco |
---|---|
helps | yardımcı olur |
risks | riskleri |
modern | modern |
eu | ab |
regulation | yönetmeliği |
companies | şirketlerin |
act | yasası |
and | ve |
a | yardımcı |
to | etmesine |
identify | tespit |
of | gibi |
EN Control Union Certifications has supported and implemented many due diligence systems, helping customers identify risks as well as implementing mitigating measures.
TR Control Union Certifications, müşterilerine riskleri tespit etmeleri ve risk azaltıcı önlemler almaları konusunda yardımcı olacak çok sayıda gerekli özen sistemini desteklemiş ve uygulamıştır.
inglês | turco |
---|---|
identify | tespit |
control | control |
union | union |
measures | önlemler |
and | ve |
due | da |
EN Companies active in consumer markets see the need to manage social compliance risks which have an adverse impact on basic human rights of farmers and workers
TR Tüketici pazarlarında faaliyet gösteren şirketler, çiftçilerin ve işçilerin temel insan hakları üzerinde olumsuz etkisi olan sosyal uyum risklerini yönetme ihtiyacının farkındadır
inglês | turco |
---|---|
consumer | tüketici |
need | ihtiyacı |
social | sosyal |
compliance | uyum |
risks | risklerini |
impact | etkisi |
human | insan |
rights | hakları |
companies | şirketler |
manage | yönetme |
basic | temel |
and | ve |
EN Support to Life responds to disasters by means of working to mitigate risks, strengthening capacities and boosting resilience of most vulnerable segments of society
TR Hayata Destek risklerin asgari düzeye indirilmesi için çalışır ve toplumların en zarar görebilir kesimlerinin kapasitelerini güçlendirerek, dirençliliklerini arttırarak afetlere müdahale eder
inglês | turco |
---|---|
support | destek |
risks | risklerin |
and | ve |
of | in |
most | en |
to | için |
to life | hayata |
EN Support to Life responds to disasters by means of working to mitigate risks, strengthening capacities and boosting resilience of most vulnerable segments of society
TR Hayata Destek risklerin asgari düzeye indirilmesi için çalışır ve toplumların en zarar görebilir kesimlerinin kapasitelerini güçlendirerek, dirençliliklerini arttırarak afetlere müdahale eder
inglês | turco |
---|---|
support | destek |
risks | risklerin |
and | ve |
of | in |
most | en |
to | için |
to life | hayata |
EN Learn How to Trade with Zero Risks
TR Risksiz Alım-Satımı Öğrenin
EN Learn about dark pool liquidity and the risks and benefits associated with them. Discover why these private forums for trading securities, derivatives and other financial instruments exist and the purpose they serve.
TR Karanlık havuz likidite, riskleri ve avantajları hakkında daha fazla bilgi edinin. Neden bu özel forumların tahvil, türev ve diğer finansal araçlar için var olduğunu ve amaçlarını keşfedin.
inglês | turco |
---|---|
pool | havuz |
liquidity | likidite |
risks | riskleri |
benefits | avantajlar |
financial | finansal |
purpose | amaç |
other | diğer |
discover | keşfedin |
these | bu |
about | hakkında |
why | neden |
EN A simple and smart way to protect your cargo from logistics-related risks during its journey.
TR Yüklerinizle her zaman en iyi şekilde ilgilenmek için elimizden geleni yapmaya devam ederken, size yeni, genişletilmiş yükümlülük çözümümüzü sunmaktan gurur duyuyoruz.
inglês | turco |
---|---|
and | şekilde |
its | in |
your | size |
EN By means of delivering disaster-risk trainings, we aim to increase disaster awareness in high-risk areas and minimize the risks.
TR Afet riski yüksek bölgelerde yerel halka afet riski eğitimleri vererek afet bilincini yükseltmeyi ve olası kriz durumunda riskleri minimum düzeye indirmeyi hedefliyoruz.
inglês | turco |
---|---|
disaster | afet |
high | yüksek |
to | e |
and | ve |
risk | riski |
risks | riskleri |
EN We work in crises areas to reduce health-related risks and provide access to clean water and hygiene products.
TR Kriz bölgelerinde hastalık risklerini azaltmak için temiz suya erişim, hijyen koşul ve malzemelerinin sağlanması alanlarında faaliyet gösteriyoruz.
inglês | turco |
---|---|
risks | risklerini |
access | erişim |
clean | temiz |
water | suya |
hygiene | hijyen |
and | ve |
reduce | azaltmak |
EN We delivered community-based health and hygiene trainings in disaster areas where access to clean water and insufficient sewage infrastructure are serious risks
TR Temiz su kaynaklarına erişim ve kanalizasyon sistemi eksikliğinin ciddi risk oluşturduğu afet bölgesinde toplum temelli sağlık ve hijyen eğitimleri gerçekleştirdik
inglês | turco |
---|---|
health | sağlık |
hygiene | hijyen |
disaster | afet |
access | erişim |
clean | temiz |
water | su |
serious | ciddi |
risks | risk |
community | toplum |
based | temelli |
and | ve |
to | e |
EN Information sessions were provided in order to address non-structural risks and raise disaster awareness
TR Simav Depremi sonrasında temel afet bilincinin yükseltilmesi ve yapısal olmayan risklerin azaltılması alanında halkın bilgilendirmesini sağladık
inglês | turco |
---|---|
address | alan |
risks | risklerin |
and | ve |
disaster | afet |
structural | yapısal |
to | sonrasında |
EN We organized peer trainings to mitigate non-structural risks inside households
TR Evlerde yapısal olmayan risklerin azaltılmasına yönelik akran eğitimleri gerçekleştirdik
inglês | turco |
---|---|
peer | akran |
risks | risklerin |
structural | yapısal |
to | yönelik |
EN The COVID-19 pandemic, which officially entered our agenda with the detection of the first case in Turkey in March, increased the risks faced by those affected by the disaster while affecting everyone’s lives
TR Mart ayında Türkiye’de ilk vakanın tespit edilmesiyle resmi olarak gündemimizi işgal eden COVID-19 salgını, herkesin hayatını etkilerken afetten etkilenenlerin karşılaştığı riskleri daha da artırdı
inglês | turco |
---|---|
pandemic | salgın |
detection | tespit |
march | mart |
risks | riskleri |
in | da |
first | ilk |
EN In all areas that we are active in the scope of our child protection program, we aim at decreasing and removing risks that children might be faced with
TR Çocuk koruma programımız kapsamında çalıştığımız tüm alanlarda, çocukların karşılaşabileceği riskleri azaltmayı ve ortadan kaldırmayı hedefliyoruz
inglês | turco |
---|---|
of | ın |
protection | koruma |
risks | riskleri |
children | çocukların |
all | tüm |
program | programı |
at | nda |
and | ve |
scope | kapsamında |
EN A thawte Code Signing Certificate minimizes risks associated with software and application downloads by providing a digital signature that: - Confirms that the software came from the publisher who signed it
TR Bir thawte Kod İmzalama Sertifikası, aşağıdakileri sağlayan dijital bir imza sağlayarak yazılım ve uygulama indirmeleri ile ilgili riskleri en aza indirir: - Yazılımın, onu imzalayan yayıncıdan geldiğini onaylar
inglês | turco |
---|---|
thawte | thawte |
risks | riskleri |
providing | sağlayan |
came | geldi |
certificate | sertifikası |
by providing | sağlayarak |
associated | ilgili |
code | kod |
and | ve |
software | yazılım |
signature | imza |
application | uygulama |
digital | dijital |
with | ile |
EN It helps IT administrators reduce costs, estimate SSL expenses, simplify management and reduce security risks
TR BT yöneticilerinin maliyetleri düşürmesine, SSL harcamalarını tahmin etmesine, yönetimi basitleştirmesine ve güvenlik risklerini azaltmasına yardımcı olur
inglês | turco |
---|---|
it | bt |
helps | yardımcı olur |
costs | maliyetleri |
estimate | tahmin |
ssl | ssl |
management | yönetimi |
and | ve |
security | güvenlik |
risks | risklerini |
EN Optimize risk analysis Conduct grid-computing simulations at speed to identify product portfolio risks, hedging opportunities, and areas for optimization
TR Risk analizini optimize edin Geniş dağıtımlı bilişim simülasyonlarını hızlı bir biçimde gerçekleştirerek ürün portföyü risklerini, riskten korunma fırsatlarını ve optimizasyona uygun alanları tespit edin
inglês | turco |
---|---|
analysis | analizini |
speed | hızlı |
product | ürün |
and | ve |
risk | risk |
areas | alanları |
optimize | optimize |
to | bir |
for | uygun |
identify | tespit |
portfolio | portföy |
EN THE PERSON USING THE SOFTWARE SHALL BEAR ALL RISKS AS TO THE QUALITY AND PERFORMANCE OF THE SOFTWARE.
TR YAZILIMIN KALİTE VE PERFORMANSINA İLİŞKİN RİSKLER YAZILIMI KULLANAN KİŞİYE AİTTİR.
inglês | turco |
---|---|
and | ve |
to | kullanan |
EN When they first learned that they were expecting twin babies, she and her husband felt not only happy but also anxious due to the risks and uncertainties waiting for them and their babies in the process.
TR Her ne kadar ikiz bebek beklediklerini öğrenmek Şengün çiftini çok mutlu etmiş olsa da, bu süreçte kendilerini ve bebeklerini bekleyen riskler ve belirsizlikler nedeniyle başlarda ciddi endişeler yaşadılar.
inglês | turco |
---|---|
twin | ikiz |
happy | mutlu |
process | süreç |
in | da |
were | bu |
and | ve |
the | olsa |
to | her |
EN People displaced face great risks during crises as means for exploitation increase
TR WATAN, öğretmenler, denetçiler ve idari personelden 250?den fazla erkek ve kadın kursiyeri hedef alan Atma Kampı Okullarının eğitim personeli için kapasite geliştirme programını başlattı
inglês | turco |
---|---|
people | kadın |
EN Water-related risks: can be related to climate change risk management, climate change adaptation plan, recovery, and response to natural disasters such as storms, floods, and drought, etc.
TR Su ile ilgili riskler: iklim değişikliği risk yönetimi, iklim değişikliği uyum planı, kurtarma, fırtına, sel ve kuraklık gibi doğal afetlere müdahale.
inglês | turco |
---|---|
related | ilgili |
change | değişikliği |
management | yönetimi |
recovery | kurtarma |
natural | doğal |
drought | kuraklık |
water | su |
risk | risk |
climate | iklim |
plan | planı |
as | gibi |
EN 3.d. Strengthen the capacity of all countries, in particular developing countries, for early warning, risk reduction and management of national and global health risks
TR 3.d. Başta gelişmekte olan ülkeler olmak üzere bütün ülkelerin ulusal ve küresel sağlık risklerine karşı erken uyarı, riski azaltma ve risk yönetimi kapasitelerinin güçlendirilmesi
inglês | turco |
---|---|
developing | gelişmekte |
early | erken |
reduction | azaltma |
and | ve |
management | yönetimi |
national | ulusal |
global | küresel |
health | sağlık |
warning | uyarı |
the | olmak |
all | bütün |
risk | risk |
of | karşı |
EN Kibar International also eliminates important risks by insuring trade receivables and provides assistance for ensuring compliance of group companies’ foreign activities in line with international regulations and practices.
TR Kibar International ayrıca ticari alacakları sigortalayarak ciddi riskleri ortadan kaldırmakta ve grup şirketlerinin yurt dışı faaliyetlerinin uluslararası düzenleme ve uygulamalara uygunluğu konusunda destek sağlamaktadır.
inglês | turco |
---|---|
kibar | kibar |
risks | riskleri |
trade | ticari |
assistance | destek |
group | grup |
companies | şirketlerinin |
and | ve |
international | uluslararası |
of | konusunda |
EN It increases operational efficiency while reducing risks with its know-how and project experience while also selecting and procuring new technologies and software and hardware products as well as adjusting the processes to new technologies.
TR Bu sayede Assan Bilişim A.Ş, tüm grup şirketlerimize destek ve iş çözümleri ile beraber kendi marka değerlerine, yüksek ölçekli kârlılıklarına ve performanslarına zemin hazırlamış olmaktadır.
inglês | turco |
---|---|
and | ve |
its | bu |
EN Different Product Alternatives in Complex Risks
TR Kompleks Rizikolarda Farklı Ürün Alternatifleri
inglês | turco |
---|---|
different | farklı |
EN Saka stated that the main item on their agenda was the risks resulting from a combination of political and economic developments.
TR Tamer Saka, 2017'de politik ve ekonomik gelişmelerin iç içe geçmesinden kaynaklanan risklerin, yönetiminin ana gündemi olduğunu söyledi.
inglês | turco |
---|---|
main | ana |
risks | risklerin |
political | politik |
economic | ekonomik |
and | ve |
of | kaynaklanan |
EN Dr. Tamer Saka, the Kibar Holding CEO, stated that this year the business world is entirely focused on the management of political and economic risks in the world.
TR Kibar Holding CEO'su Dr. Tamer Saka, bu yıl tüm iş dünyasının, dünyadaki siyasi ve ekonomik risklerin yönetimine odaklandığını belirtti.
inglês | turco |
---|---|
kibar | kibar |
year | yıl |
world | dünyasını |
management | yönetimine |
political | siyasi |
economic | ekonomik |
risks | risklerin |
holding | holding |
that | tüm |
in the world | dünyadaki |
and | ve |
this | bu |
of | nın |
EN Getting a good Crypto education will help you understand how to mitigate the risks and capitalise on the gains
TR İyi bir Kripto eğitimi almak, riskleri nasıl azaltacağınızı ve kazançlardan nasıl yararlanacağınızı anlamanıza yardımcı olacaktır
inglês | turco |
---|---|
crypto | kripto |
education | eğitimi |
risks | riskleri |
will | olacaktır |
getting | almak |
and | ve |
help | yardımcı |
how | nasıl |
EN That means more security risks and diminishing capabilities from your legacy Windows devices.
TR Bu da eskiden kullandığınız Windows cihazlarınızda daha fazla güvenlik riski ve kapasitelerin yok olması anlamına gelmekte.
inglês | turco |
---|---|
means | anlamına |
security | güvenlik |
windows | windows |
devices | cihazlar |
and | ve |
EN Security risks are real, and attacks are increasing in frequency
TR Güvenlik riskleri ortada ve saldırıların sıklığı artmakta
inglês | turco |
---|---|
security | güvenlik |
risks | riskleri |
and | ve |
EN Optimising cash flow to mitigate risks
TR Riskleri hafifletmek için nakit akışını optimize etme
inglês | turco |
---|---|
cash | nakit |
risks | riskleri |
to | için |
flow | akışını |
Mostrando 50 de 50 traduções