Traduzir "had good relations" para turco

Mostrando 50 de 50 traduções da frase "had good relations" de inglês para turco

Tradução de inglês para turco de had good relations

inglês
turco

EN Merkel’s governments gave the highest priority to transatlantic relations and cultivated the traditionally close relations between Germany and the USA

TR  Merkel hükümetleri Atlantik ötesi ilişkilere en büyük önceliği vererek, ABD ve Almanya arasındaki geleneksel sıkı ilişkilere özen gösterdiler

inglêsturco
highesten
andve
traditionallygeleneksel
germanyalmanya
usaabd
betweenarasındaki

EN We were living a safe and quiet life in our country. I was working as a teacher and my husband was working as a taxi driver. My children were going to the school and I had  good relations with my neighbors. Our lives were just going by.

TR Memleketimde güvenli ve sakin bir hayat yaşıyorduk. Ben, senelerdir öğretmenlik yapıyordum; eşim de taksi şoförü olarak çalışıyordu. Çocuklarım okullarına gidip geliyordu; komşularımla iyi geçiniyordum. Akıp gidiyordu hayatımız.

inglêsturco
my
goodiyi
iben
andve
lifehayat
abir
togüvenli

EN We were living a safe and quiet life in our country. I was working as a teacher and my husband was working as a taxi driver. My children were going to the school and I had  good relations with my neighbors. Our lives were just going by.

TR Memleketimde güvenli ve sakin bir hayat yaşıyorduk. Ben, senelerdir öğretmenlik yapıyordum; eşim de taksi şoförü olarak çalışıyordu. Çocuklarım okullarına gidip geliyordu; komşularımla iyi geçiniyordum. Akıp gidiyordu hayatımız.

inglêsturco
my
goodiyi
iben
andve
lifehayat
abir
togüvenli

EN We were living a safe and quiet life in our country. I was working as a teacher and my husband was working as a taxi driver. My children were going to the school and I had  good relations with my neighbors. Our lives were just going by.

TR Memleketimde güvenli ve sakin bir hayat yaşıyorduk. Ben, senelerdir öğretmenlik yapıyordum; eşim de taksi şoförü olarak çalışıyordu. Çocuklarım okullarına gidip geliyordu; komşularımla iyi geçiniyordum. Akıp gidiyordu hayatımız.

inglêsturco
my
goodiyi
iben
andve
lifehayat
abir
togüvenli

EN We were living a safe and quiet life in our country. I was working as a teacher and my husband was working as a taxi driver. My children were going to the school and I had  good relations with my neighbors. Our lives were just going by.

TR Memleketimde güvenli ve sakin bir hayat yaşıyorduk. Ben, senelerdir öğretmenlik yapıyordum; eşim de taksi şoförü olarak çalışıyordu. Çocuklarım okullarına gidip geliyordu; komşularımla iyi geçiniyordum. Akıp gidiyordu hayatımız.

inglêsturco
my
goodiyi
iben
andve
lifehayat
abir
togüvenli

EN Despite this financial disappointment, the project had been crucial in the rise of the Elsevier Scientific Publishing Company – especially from the point of view of goodwill and public relations

TR Bu mali hayal kırıklığına rağmen, proje Elsevier Scientific Publishing Company'nin yükselişinde, özellikle saygınlık ve halkla ilişkiler bakımından önemli bir yer tutmuştur

inglêsturco
financialmali
despiterağmen
elsevierelsevier
especiallyözellikle
crucialönemli
projectproje
andve
thisbu

EN Repair is good for manufacturers, good for the economy, and good for the rest of us.

TR Tamir, hem üretici hem ekonomi hem de geri kalan herkes için iyi bir şeydir.

inglêsturco
repairtamir
goodiyi
economyekonomi
foriçin
ofin

EN Repair is good for manufacturers, good for the economy, and good for the rest of us.

TR Tamir, hem üretici hem ekonomi hem de geri kalan herkes için iyi bir şeydir.

inglêsturco
repairtamir
goodiyi
economyekonomi
foriçin
ofin

EN We equate good governance with good business. It is essential to building a sustainable business, delivering on our brand promise – PROTECTS WHAT’S GOOD™ – and safeguarding our reputation.

TR İyi yönetişimi iyi işle bir tutarız. Sürdürülebilir bir iş kurmak, İYİ OLANI KORUR™ marka vaadimizi yerine getirmek ve itibarımızı korumak açısından son derece önemlidir.

EN After Kashmir Earthquake thousands of women lost their livelihood support and was left with no income. We established temporary shelters that reached out to 238 women who had lost their husbands and had to secure income for the family.

TR Depremde eşini kaybetmiş ve ailesini tek başına geçindirmek zorunda kalan 238 kadın için geçici barınaklar kurduk.

inglêsturco
womenkadın
temporarygeçici
ofin
andve

EN I had a file word file that had errors to repair, your website repaired the word file in 6 minutes.

TR Düzeltmem gereken bir dosya word dosyası vardı, web siteniz word dosyasını 6 dakika içinde onardı.

inglêsturco
websiteweb
minutesdakika
wordword
hadvardı
your websitesiteniz
filedosya
iniçinde

EN After Kashmir Earthquake thousands of women lost their livelihood support and was left with no income. We established temporary shelters that reached out to 238 women who had lost their husbands and had to secure income for the family.

TR Depremde eşini kaybetmiş ve ailesini tek başına geçindirmek zorunda kalan 238 kadın için geçici barınaklar kurduk.

inglêsturco
womenkadın
temporarygeçici
ofin
andve

EN After Kashmir Earthquake thousands of women lost their livelihood support and was left with no income. We established temporary shelters that reached out to 238 women who had lost their husbands and had to secure income for the family.

TR Depremde eşini kaybetmiş ve ailesini tek başına geçindirmek zorunda kalan 238 kadın için geçici barınaklar kurduk.

inglêsturco
womenkadın
temporarygeçici
ofin
andve

EN After Kashmir Earthquake thousands of women lost their livelihood support and was left with no income. We established temporary shelters that reached out to 238 women who had lost their husbands and had to secure income for the family.

TR Depremde eşini kaybetmiş ve ailesini tek başına geçindirmek zorunda kalan 238 kadın için geçici barınaklar kurduk.

inglêsturco
womenkadın
temporarygeçici
ofin
andve

EN Germany has been reunited since October 3, 1990. The peaceful revolution of the people in the GDR had brought down the Wall that had divided Germany into east and west.

TR 3 Ekim 1990’dan beri Almanya yeniden birleşmiş bir ülke. Eski Doğu Alman devletinde yaşayan insanların başlattığı barışçı devrim, doğudaki ve batıdaki Almanları ayıran Duvar’ın yıkılmasıyla sonuçlandı.

inglêsturco
octoberekim
wallduvar
westbatı
germanyalmanya
beenya
eastdoğu
peopleinsanlar
andve
thealman

EN One attempt at an explanation: students often used to have had only one free hand because they had to hold a pen or their notebook in the other

TR Buna yönelik makul açıklamalardan biri şöyle: Eskiden öğrenciler bir elleriyle tüy kalemlerini ya da not defterlerini tuttukları için yalnızca bir elleri boş oluyordu

inglêsturco
studentsöğrenciler
inda
theirin
abir
onlyyalnızca
becauseiçin
thebiri

EN Following the party’s debacle in the 1998 federal elections, which had resulted in a red-green federal government led by Chancellor Gerhard Schröder (SPD), she had already been made the CDU’s general secretary.

TR Hristiyan Birlik partilerinin 1998’de büyük bir çöküş yaşamaları ve Şansölye Gerhard Schröder (SPD) yönetiminde SPD-Yeşiller koalisyon hükümeti kurulmasının ardından Merkel CDU Genel Sekreteri olmuştu.

inglêsturco
governmenthükümeti
beenya
generalgenel
spdspd
shebir
whichve

EN Many other social events on Zoom have also contributed to people who had previously at most only had contact by email actually seeing and talking to one another and getting to know one another better.

TR Zoom üzerinden gerçekleştirilen sayısız sosyal etkinlik de, daha önce yalnızca e-posta yoluyla iletişim kuran kişilerin birbirlerini görmelerine, birbirleriyle konuşmalarına ve birbirlerini daha iyi tanımalarına katkıda bulunuyor.

inglêsturco
eventsetkinlik
zoomzoom
socialsosyal
contactiletişim
previouslydaha önce
emailposta
peoplekişilerin
manysayısız
andve
betterdaha iyi
atde

EN Nevertheless, some interlocutors had expressed concerns, for example on the issue of campaign financing – a point on which ODIHR had already recommended more transparency when covering the 2017 election

TR Bununla birlikte, görüşülen bazı kişiler, örneğin seçim kampanyalarının finansmanı konusunda endişelerini dile getirdiler, bu da ODIHR’nin 2017 seçimlerinde daha fazla şeffaflık önerdiği bir konuydu

inglêsturco
electionseçim
transparencyşeffaflık
somebazı
abir
thekişiler
morefazla
ofkonusunda

EN If you have questions about third-party licensing or how publishers? content appears in the product, please contact the Publishing Relations Management team.

TR Üçüncü taraf lisanslama veya yayıncıların içeriklerinin üründe nasıl göründüğü hakkında sorularınız varsa lütfen Yayıncılık İlişkileri Yönetim ekibiyle temasa geçin.

inglêsturco
licensinglisanslama
publishingyayıncılık
managementyönetim
partytaraf
abouthakkında
questionssorular
pleaselütfen
hownasıl
orveya
ifvarsa

EN Supplier Relations - Support to Life

TR Tedarikçi İlişkileri - Hayata Destek

inglêsturco
suppliertedarikçi
supportdestek
to lifehayata

EN Tradition 11: Our public relations policy is based on attraction rather than promotion; we need always maintain personal anonymity at the level of press, radio, films, television, and other public media of communication.

TR Gelenek 11: Halkla ilişkiler politikamız tanıtımdan çok cazibeye dayanmaktadır; basın, radyo, filmler, televizyon ve diğer kamusal iletişim araçları düzeyinde her zaman kişisel anonimliği korumamız gerekir.

inglêsturco
traditiongelenek
publickamusal
needgerekir
leveldüzeyinde
filmsfilmler
televisiontelevizyon
radioradyo
otherdiğer
pressbasın
communicationiletişim
ofher
andve
alwaysher zaman
personalkişisel

EN Supplier Relations - Support to Life

TR Tedarikçi İlişkileri - Hayata Destek

inglêsturco
suppliertedarikçi
supportdestek
to lifehayata

EN The applicants can benefit from the fund only once, based on the lien minutes which can be considered as a certificate of insolvency, for their employment relations with the same employer.

TR Aynı işverenle olan iş ilişkilerinde aciz vesikası mahiyetindeki haciz tutanağına dayanılarak fondan bir kez yararlanılabilir.

inglêsturco
employment
theaynı
samebir

EN Germany and Italy want to strengthen relations

TR Almanya ve Fransa Ukrayna Anlaşmazlığında Arabuluculuk Yapmak İstiyor

inglêsturco
germanyalmanya
andve
toyapmak

EN We named our action as CSO Self Regulation (STK Öz Düzenleme - SÖZ) Principles with the belief that the civil society would find its own power at the extent it becomes independent from the state and market relations, and we set forth; 

TR Çalışmamızı ise sivil toplumun devlet ve piyasanın ilişkilerinden bağımsızlaştığı ölçüde kendi gücünü bulacağı inancıyla, STÖ’ler için Öz-düzenleme İlkeleri (SÖZ) oluşturma arayışı olarak adlandırıp ve

inglêsturco
regulationdüzenleme
civilsivil
societytoplumun
powergücü
statedevlet
atde
itsin
andve
theise
asolarak

EN Proportion of women aged 15-49 years who make their own informed decisions regarding sexual relations, contraceptive use and reproductive health care 5.6.2

TR Gebelik önleyici uygulamaların kullanımı, cinsel ilişkileri ve üreme sağlığına ilişkin kendi bilinçli kararlarını veren 15-49 yaş kadınların oranı 5.6.2

inglêsturco
sexualcinsel
healthsağlığı
decisionskararlar
womenkadınlar
usekullanımı
andve

EN Dr. Tamer Saka, the Kibar Holding CEO, was assigned as the Vice President of the American-Turkish Council at the 35th Annual Conference on U.S.-Turkey Relations in Washington.

TR Kibar Holding CEO'su Dr. Tamer Saka, Washington'da düzenlenen 35. ABD-Türkiye İlişkileri Konferansı'nda Amerikan Türk Konseyi'nin başkan yardımcısı olarak atandı.

inglêsturco
kibarkibar
presidentbaşkan
conferencekonferans
ss
holdingholding
americanamerikan
turkishtürk
viceyardımcısı
atnda
theolarak

EN However, the true powers and relations within these companies may never become fully transparent through this obligation.

TR Ancak medya hizmet sağlayıcı şirketler arasındaki organik ilişkiler asla tam olarak şeffaf değil.

inglêsturco
neverasla
companiesşirketler
transparentşeffaf
fullytam

EN Moroğlu Arseven’s support ranges from qualification steps, bid-structuring, advising on procurement processes and regulatory relations, through to negotiating contracts, obtaining project financing

TR Moroğlu Arseven’in rehberliği; yeterlilik aşamaları, ihale yapılandırması, ihale süreçleri, düzenleyici ilişkiler, sözleşme müzakereleri, proje finansmanı elde edilmesine kadar tüm süreçleri kapsamaktadır

inglêsturco
moroğlumoroğlu
processessüreçleri
regulatorydüzenleyici
projectproje

EN Regulatory relations and investigations

TR Düzenleyici ilişkiler ve soruşturmalar

inglêsturco
regulatorydüzenleyici
andve
investigationssoruşturmalar

EN Traditional Mongolian Medicine and Its Relations with Turkish Medicine

TR Geleneksel Moğol Tıbbı Ve Türk Tıbbıyla Olan Bağlantıları Moğol Tıbbı Ve Türk Tıbb

inglêsturco
traditionalgeleneksel
andve
itsolan
turkishtürk

EN Some Phytochemical Characteristics of Cherry Cultivars and Relations Between These Characteristics

TR Bazı Kiraz Çeşitlerinin Fitokimyasal Özellikleri ve Bu Özellikler Arasındaki İlişkiler

inglêsturco
thesebu
andve
somebazı
betweenarasındaki

EN If you have questions about third-party licensing or how publishers? content appears in the product, please contact the Publishing Relations Management team.

TR Üçüncü taraf lisanslama veya yayıncıların içeriklerinin üründe nasıl göründüğü hakkında sorularınız varsa lütfen Yayıncılık İlişkileri Yönetim ekibiyle temasa geçin.

inglêsturco
licensinglisanslama
publishingyayıncılık
managementyönetim
partytaraf
abouthakkında
questionssorular
pleaselütfen
hownasıl
orveya
ifvarsa

EN Supplier Relations - Support to Life

TR Tedarikçi İlişkileri - Hayata Destek

inglêsturco
suppliertedarikçi
supportdestek
to lifehayata

EN Supplier Relations - Support to Life

TR Tedarikçi İlişkileri - Hayata Destek

inglêsturco
suppliertedarikçi
supportdestek
to lifehayata

EN Maintaining relations with public institutions, local governments and other non-governmental organizations

TR Kamu kuruluşları, yerel yönetimler ve diğer sivil toplum kuruluşları ile ilişkilerin sürdürülmesi

inglêsturco
localyerel
otherdiğer
andve
withile
publickamu
organizationskuruluşlar

EN Is it the free market and freedom era that we have arrived at, or is it the product of a public relations activity? "16 Tones", which became a favorite hit when describing the misery of the miners, or is it just a song?

TR Gele gele vardığımız serbest piyasa ve özgürlük çağı yoksa bütünüyle halkla ilişkiler faaliyeti ürünü mü? Madencilerin sefaletini anlatırken gözde bir hit parçası oluveren "16 Ton", yoksa sadece bir şarkı mı?

inglêsturco
freeserbest
marketpiyasa
freedomözgürlük
oryoksa
andve
productürünü
ofparçası
abir
thesadece

EN The applicants can benefit from the fund only once, based on the lien minutes which can be considered as a certificate of insolvency, for their employment relations with the same employer.

TR Aynı işverenle olan iş ilişkilerinde aciz vesikası mahiyetindeki haciz tutanağına dayanılarak fondan bir kez yararlanılabilir.

inglêsturco
employment
theaynı
samebir

EN International Pubic Keynote Speaker & Investment Relations

TR Uluslararası Pubic Keynote Konuşmacı ve Yatırım İlişkileri

inglêsturco
investmentyatırım
internationaluluslararası

EN Germany and Italy want to strengthen relations

TR Aimanya ve İtalya ilişkilerini güçlendirmek istiyor

inglêsturco
andve
wantistiyor
strengthengüçlendirmek

EN Donald Trump and his presidency proved a serious test of endurance for German-American relations

TR Donald Trump ve onun başkanlık dönemi, Alman-Amerikan ilişkileri için büyük bir dayanıklılık testiydi

inglêsturco
andve
foriçin
abir
ofin

EN USA and Germany: a look at transatlantic relations

TR ABD ve Almanya: Transatlantik ilişkilere bir bakış

inglêsturco
usaabd
germanyalmanya
andve
abir
atbakış

EN Currently there are 120 Bachelor's and Master's degree programmes at German universities on the topic area of international relations and Peace and Conflict Studies

TR Şu anda 120 Alman yüksekokulunda Uluslararası İlişkiler, Barış ve Anlaşmazlık Araştırmaları konu bileşkesinin okunduğu, lisans ve yüksek lisans bölümleri var

inglêsturco
internationaluluslararası
peacebarış
onyüksek
andve

EN The voter gives his or her second vote to a party. The second vote has a greater weight because it defines the power relations in parliament: the number of seats for the individual parties.

TR Seçmen, ikinci oyunu bir partiye verir. İkinci oylar daha büyük bir ağırlığa sahiptir, çünkü bu oylar parlamentodaki güçler ilişkisini; yani tek tek partilerin alacağı sandalye sayısını belirlerler.

inglêsturco
givesverir
powergüç
secondikinci
hasbu
greaterdaha büyük
abir
theyani
becauseçünkü
totek

EN If the union wants to maintain its place as an important actor on the global stage alongside China and the USA, then it will need to strengthen its internal relations and move in the direction of federalism

TR Şayet Birlik, küresel sahnede Çin ve ABD’nin yanı sıra önemli bir aktör olarak kalmak istiyorsa, iç ilişkilerini güçlendirmek ve federalizm yönünde hareket etmek zorundadır

inglêsturco
globalküresel
alongsideyanı sıra
strengthengüçlendirmek
movehareket
importantönemli
andve
ofin
toetmek
inglêsturco
industrialsanayi

EN Analyze text to extract metadata from content such as concepts, entities, keywords, categories, sentiment, emotion, relations, and semantic roles using natural language understanding.

TR Doğal dilde anlamayı kullanarak kavramlar, varlıklar, anahtar sözcükler, kategoriler, duygular, ilişkiler ve semantik roller gibi içerikten meta verileri çıkarmak için metni analiz edin.

inglêsturco
analyzeanaliz
textmetni
keywordsanahtar
categorieskategoriler
naturaldoğal
andve
usingkullanarak
toiçin
asgibi

EN Apply the knowledge of unique entities and relations in your industry or organization to your data.

TR Verilerinize, sektörünüzdeki ya da kuruluşunuzdaki benzersiz varlıkların ve ilişkilerin bilgilerini uygulayın.

inglêsturco
applyuygulayın
ofın
uniquebenzersiz
industrysektör
organizationkuruluş
inda
andve

EN Public Relations groups in Australia | Meetup

TR Türkiye ülkesinde Halkla İlişkiler grupları | Meetup

inglêsturco
meetupmeetup
inülkesinde
groupsgrupları

Mostrando 50 de 50 traduções