EN By means of delivering disaster-risk trainings, we aim to increase disaster awareness in high-risk areas and minimize the risks.
"aim high" em inglês pode ser traduzido nas seguintes palavras/frases turco:
EN By means of delivering disaster-risk trainings, we aim to increase disaster awareness in high-risk areas and minimize the risks.
TR Afet riski yüksek bölgelerde yerel halka afet riski eğitimleri vererek afet bilincini yükseltmeyi ve olası kriz durumunda riskleri minimum düzeye indirmeyi hedefliyoruz.
inglês | turco |
---|---|
disaster | afet |
high | yüksek |
to | e |
and | ve |
risk | riski |
risks | riskleri |
EN By means of delivering disaster-risk trainings, we aim to increase disaster awareness in high-risk areas and minimize the risks.
TR Afet riski yüksek bölgelerde yerel halka afet riski eğitimleri vererek afet bilincini yükseltmeyi ve olası kriz durumunda riskleri minimum düzeye indirmeyi hedefliyoruz.
inglês | turco |
---|---|
disaster | afet |
high | yüksek |
to | e |
and | ve |
risk | riski |
risks | riskleri |
EN We aim to make high-quality branding affordable and available to everyone
TR Yüksek kalitede markalamanın, herkesin bütçesine uygun olmasını hedefliyoruz
inglês | turco |
---|---|
everyone | herkesin |
high | yüksek |
affordable | uygun |
quality | kalitede |
EN By means of delivering disaster-risk trainings, we aim to increase disaster awareness in high-risk areas and minimize the risks.
TR Afet riski yüksek bölgelerde yerel halka afet riski eğitimleri vererek afet bilincini yükseltmeyi ve olası kriz durumunda riskleri minimum düzeye indirmeyi hedefliyoruz.
inglês | turco |
---|---|
disaster | afet |
high | yüksek |
to | e |
and | ve |
risk | riski |
risks | riskleri |
EN By means of delivering disaster-risk trainings, we aim to increase disaster awareness in high-risk areas and minimize the risks.
TR Afet riski yüksek bölgelerde yerel halka afet riski eğitimleri vererek afet bilincini yükseltmeyi ve olası kriz durumunda riskleri minimum düzeye indirmeyi hedefliyoruz.
inglês | turco |
---|---|
disaster | afet |
high | yüksek |
to | e |
and | ve |
risk | riski |
risks | riskleri |
EN No, The aim of CHORUS is to widen access, compliance, discovery and preservation of peer reviewed article. Anyone located in any country can freely access the content.
TR Hayır, CHORUS'un amacı hakem denetimli dergilerin erişimi, uyumu, keşfedilmesi ve korunmasını artırmaktır. Herhangi bir ülkedeki herhangi bir kişi içeriklere serbestçe erişebilir.
inglês | turco |
---|---|
content | içeriklere |
access | erişimi |
and | ve |
article | bir |
any | herhangi |
anyone | kişi |
EN With our livelihoods programs, we aim to enable disaster-affected communities and individuals to access sources of regular income and lead independent lives.
TR Afetten etkilenen birey ve toplulukların kendi ayakları üzerinde durmalarını ve gelir elde edebilecekleri fırsatlara erişebilmelerini hedefliyoruz.
inglês | turco |
---|---|
communities | toplulukların |
individuals | birey |
income | gelir |
affected | etkilenen |
and | ve |
with | elde |
to | üzerinde |
EN We opened our first Community Center in Hatay’s Altınözü district with the aim of enabling access to basic rights and providing psycho-social social.
TR Kamp dışında yaşayan mültecilere destek olmayı amaçlayan projelerimiz kapsamında Hatay’ın Altınözü ilçesinde ilk toplum merkezimizi kurduk.
inglês | turco |
---|---|
of | ın |
community | toplum |
first | ilk |
and | ya |
EN We raised awareness with our «THIS IS NO KID’S PLAY!» campaign, the aim of which was to defend children’s rights against discrimination
TR Çocukların ayrımcılığa uğramadan toplumda var olma ve yaşam hakları için “BU İŞ ÇOCUK OYUNCAĞI DEĞİL!” adıyla başlatılan imza kampanyası ile farkındalık yarattık
inglês | turco |
---|---|
awareness | farkındalık |
rights | haklar |
our | ve |
of | in |
to | ile |
against | için |
EN We organize activities focusing on intercultural exchange and aim to reinforce community member capacities
TR Kültürel paylaşıma odaklanan ve beraber yaşamaya yönelik pratikler ortaya çıkaran etkinlikler düzenliyor, topluluk üyelerinin kapasitelerini geliştirmeyi ve güçlendirmeyi amaçlıyoruz
inglês | turco |
---|---|
activities | etkinlikler |
community | topluluk |
and | ve |
to | yönelik |
EN With our livelihoods activities, we aim to enable disaster-affected individuals to lead independent lives without being dependent on external support
TR Geçim Kaynağını Destekleme çalışmalarımızla afetten etkilenen bireylerin geçimlerinin yardımlara bağımlı kalmadan sağlayabilmelerini amaçlıyoruz
inglês | turco |
---|---|
individuals | bireylerin |
support | destekleme |
affected | etkilenen |
without | kalmadan |
EN In all areas that we are active in the scope of our child protection program, we aim at decreasing and removing risks that children might be faced with
TR Çocuk koruma programımız kapsamında çalıştığımız tüm alanlarda, çocukların karşılaşabileceği riskleri azaltmayı ve ortadan kaldırmayı hedefliyoruz
inglês | turco |
---|---|
of | ın |
protection | koruma |
risks | riskleri |
children | çocukların |
all | tüm |
program | programı |
at | nda |
and | ve |
scope | kapsamında |
EN We aim to create awareness on the issue of child labour and encourage all authorities and stakeholders to act upon it.
TR “Bu İş Çocuk Oyuncağı Değil” sloganıyla yürüttüğümüz kampanyayla çocuk işçilerle ilgili kamuoyunda farkındalık yaratmayı ve ilgili mercileri sorumluluk almaya teşvik etmeyi hedefliyoruz.
inglês | turco |
---|---|
awareness | farkındalık |
encourage | teşvik |
all | de |
and | ve |
EN At ABB, we aim to keep the world turning, while saving energy every day
TR ABB?de, her gün enerji tasarruf ederek, dünyanın dönmesini sağlamayı hedefliyoruz
inglês | turco |
---|---|
world | dünyanın |
saving | tasarruf |
energy | enerji |
at | de |
to | her |
EN As STGM, we aim to conduct researches on civil space and to disseminate the knowledge, generated from our works
TR STGM olarak sivil alana dair araştırma yapmayı ve bu bilgileri yaygınlaştırmayı amaçlıyoruz
inglês | turco |
---|---|
stgm | stgm |
civil | sivil |
and | ve |
to | dair |
the | olarak |
EN Support to Life is a humanitarian aid organization founded with the aim of helping individuals and communities affected by disasters meet their basic rights and access services
TR Hayata Destek Derneği afetlerden etkilenen birey ve toplulukların temek hak ve hizmetlere erişimine destek olmak amacıyla kurulmuş bir insani yardım kuruluşudur
inglês | turco |
---|---|
organization | kuruluş |
communities | toplulukların |
affected | etkilenen |
access | erişimine |
support | destek |
aid | yardım |
to life | hayata |
and | ve |
a | bir |
services | hizmetlere |
to | olmak |
EN Support to Life is a humanitarian aid organization founded with the aim of helping individuals and communities affected by disasters meet their basic rights and access services
TR Hayata Destek Derneği afetlerden etkilenen birey ve toplulukların temek hak ve hizmetlere erişimine destek olmak amacıyla kurulmuş bir insani yardım kuruluşudur
inglês | turco |
---|---|
organization | kuruluş |
communities | toplulukların |
affected | etkilenen |
access | erişimine |
support | destek |
aid | yardım |
to life | hayata |
and | ve |
a | bir |
services | hizmetlere |
to | olmak |
EN “Kibar Volunteers,” which brings all volunteering activities within the body of Kibar Holding and the Group Companies together under one roof, aim to contribute more to the benefit of society
TR Kibar Holding ve Grup Şirketlerinde yapılan tüm gönüllülük çalışmalarını tek çatı altında buluşturan “Kibar Gönüllülleri”, toplum yararına daha fazla katkı sağlamayı amaçlıyor
EN Facebook was established on February 4, 2004. During the establishment process, the aim was to create a site specifically for Harvard University. The site gained huge popularity at Harvard in a short time.
TR Facebook tam olarak 4 Şubat 2004 tarihinde kurulmuştur. Kuruluş sürecinde amaç, tümüyle Harvard Üniversitesi?ne özel bir site oluşturmaktı. Site okul içinde kısa sürede büyük bir popülerlik kazanmıştır.
inglês | turco |
---|---|
established | kurulmuş |
process | sürecinde |
site | site |
huge | büyük |
short | kısa |
time | sürede |
EN With our livelihoods programs, we aim to enable disaster-affected communities and individuals to access sources of regular income and lead independent lives.
TR Afetten etkilenen birey ve toplulukların kendi ayakları üzerinde durmalarını ve gelir elde edebilecekleri fırsatlara erişebilmelerini hedefliyoruz.
inglês | turco |
---|---|
communities | toplulukların |
individuals | birey |
income | gelir |
affected | etkilenen |
and | ve |
with | elde |
to | üzerinde |
EN We opened our first Community Center in Hatay’s Altınözü district with the aim of enabling access to basic rights and providing psycho-social social.
TR Kamp dışında yaşayan mültecilere destek olmayı amaçlayan projelerimiz kapsamında Hatay’ın Altınözü ilçesinde ilk toplum merkezimizi kurduk.
inglês | turco |
---|---|
of | ın |
community | toplum |
first | ilk |
and | ya |
EN We raised awareness with our «THIS IS NO KID’S PLAY!» campaign, the aim of which was to defend children’s rights against discrimination
TR Çocukların ayrımcılığa uğramadan toplumda var olma ve yaşam hakları için “BU İŞ ÇOCUK OYUNCAĞI DEĞİL!” adıyla başlatılan imza kampanyası ile farkındalık yarattık
inglês | turco |
---|---|
awareness | farkındalık |
rights | haklar |
our | ve |
of | in |
to | ile |
against | için |
EN We organize activities focusing on intercultural exchange and aim to reinforce community member capacities
TR Kültürel paylaşıma odaklanan ve beraber yaşamaya yönelik pratikler ortaya çıkaran etkinlikler düzenliyor, topluluk üyelerinin kapasitelerini geliştirmeyi ve güçlendirmeyi amaçlıyoruz
inglês | turco |
---|---|
activities | etkinlikler |
community | topluluk |
and | ve |
to | yönelik |
EN With our livelihoods activities, we aim to enable disaster-affected individuals to lead independent lives without being dependent on external support
TR Geçim Kaynağını Destekleme çalışmalarımızla afetten etkilenen bireylerin geçimlerinin yardımlara bağımlı kalmadan sağlayabilmelerini amaçlıyoruz
inglês | turco |
---|---|
individuals | bireylerin |
support | destekleme |
affected | etkilenen |
without | kalmadan |
EN In all areas that we are active in the scope of our child protection program, we aim at decreasing and removing risks that children might be faced with
TR Çocuk koruma programımız kapsamında çalıştığımız tüm alanlarda, çocukların karşılaşabileceği riskleri azaltmayı ve ortadan kaldırmayı hedefliyoruz
inglês | turco |
---|---|
of | ın |
protection | koruma |
risks | riskleri |
children | çocukların |
all | tüm |
program | programı |
at | nda |
and | ve |
scope | kapsamında |
EN We aim to create awareness on the issue of child labour and encourage all authorities and stakeholders to act upon it.
TR “Bu İş Çocuk Oyuncağı Değil” sloganıyla yürüttüğümüz kampanyayla çocuk işçilerle ilgili kamuoyunda farkındalık yaratmayı ve ilgili mercileri sorumluluk almaya teşvik etmeyi hedefliyoruz.
inglês | turco |
---|---|
awareness | farkındalık |
encourage | teşvik |
all | de |
and | ve |
EN We aim to provide the cheapest reseller hosting service that we can give to our customers who have received all domain and hosting dealership without sacrificing quality. Start Now
TR Tüm domain ve hosting bayiliği alan müşterilerimize kaliteden ödün vermeden verebileceğimiz en ucuz reseller hosting hizmetini sunmayı hedefliyoruz. Şimdi Başla
inglês | turco |
---|---|
cheapest | en ucuz |
without | vermeden |
start | başla |
hosting | hosting |
our customers | müşterilerimize |
domain | domain |
service | hizmetini |
and | ve |
all | tüm |
EN Our aim here is to provide convenience to the user visiting our website and to improve the operation
TR Buradaki amacımız; web sitemizi ziyaret eden kullanıcıya kolaylık sağlamak ve işleyişi daha iyiye taşıyabilmektir
inglês | turco |
---|---|
here | buradaki |
convenience | kolaylık |
website | web |
our website | sitemizi |
user | kullanıcı |
and | ve |
to | sağlamak |
improve | daha |
EN The aim is to make each journey in the C3 AIRCROSS more pleasant and enjoyable by filtering out all outside disturbances, cocoon-like
TR Amaç, C3 AIRCROSS?daki her yolculuğu, koza gibi dışarıdaki tüm rahatsızlıkları filtreleyerek daha keyifli ve keyifli hale getirmektir
inglês | turco |
---|---|
enjoyable | keyifli |
outside | dış |
aircross | aircross |
and | ve |
all | tüm |
in | daki |
the | gibi |
EN Knowledge can create sustainable strategies for supplying the world with food. These courses of study aim to make a contribution.
TR Bilim, küresel gıda güvenliğine yönelik sürdürülebilir stratejiler yaratabilir. İşte buna katkıda bulunabilecek anabilim dalları.
inglês | turco |
---|---|
sustainable | sürdürülebilir |
strategies | stratejiler |
world | küresel |
food | gıda |
make | da |
the | buna |
EN YGDA, which was established with the aim of “learning together and from each other” for youth associations, carried out a series of training with its founding members in 2021 and focused on the corporate identity studies of the network
TR Gençlik derneklerinin “birlikte ve birbirlerinden öğrenmeleri” amacıyla kurulan YGDA 2021 yılı içerisinde kurucu üyeleriyle bir dizi eğitimler gerçekleştirdi ve ağın kurumsal kimlik çalışmalarına odaklandı
EN It's also the aim of the guide that institutions and individuals who want to develop a sports program for social empowerment will also benefit from it.
TR Rehberden sosyal güçlenme için spor programı geliştirmek isteyen kurum ve kişilerin de yararlanması hedefleniyor.
inglês | turco |
---|---|
want | isteyen |
sports | spor |
social | sosyal |
of | in |
and | ve |
program | programı |
EN Thus, we aim to establish and develop nonviolent bonds between the individual and the organization
TR Böylece bireyle örgüt arasında şiddetsiz bağlar kurulmasını ve bunun gelişimini sağlamayı amaçlıyoruz
inglês | turco |
---|---|
and | ve |
to | böylece |
between | arası |
the | arasında |
EN The funds made available through the projects aim at harmonization with the EU acquis and the establishment of the necessary administrative capacity for this alignment.
TR Projeler aracılığıyla kullandırılan fonlar, AB müktesebatına uyumu ve bu uyum için gerekli idari kapasite oluşturulmasını hedefler.
inglês | turco |
---|---|
projects | projeler |
eu | ab |
necessary | gerekli |
administrative | idari |
capacity | kapasite |
and | ve |
this | bu |
of | in |
for | için |
through | aracılığıyla |
EN The European Cultural Foundation brings together the policymaking process and practices with the aim of improving artistic and cultural expression and making an impact on European cultural policies and strategies.
TR Avrupa Kültür Vakfı ( European Cultural Foundation) sanatsal ve kültürel ifade biçimlerini geliştirmek ve Avrupa kültür politikaları ve stratejilerinde etki yaratmak hedefiyle, politika üretim süreci ve uygulamayı bir araya getirir.
inglês | turco |
---|---|
brings | getirir |
process | süreci |
expression | ifade |
impact | etki |
foundation | vakfı |
and | ve |
cultural | kültürel |
european | avrupa |
policies | politikalar |
EN We have increased our strength in production with the practices we implemented in line with our aim of becoming a company that does not adapt to change but leads it
TR Üretimdeki gücümüzü, değişime ayak uyduran değil değişime öncülük eden olma hedefi ve bu yönde hayata geçirdiğimiz uygulamalarla pekiştirdik
inglês | turco |
---|---|
company | iş |
that | hayata |
our | ve |
but | de |
does | bu |
the | değil |
EN Kibar Dış Ticaret A.Ş. is the foreign trade company of Kibar Group, which is among Turkey’s most prominent industrial institutions. The company was founded in 1985 with the aim of playing a leading role in ...
TR Ülkemizde başlatılan dış ticaret atılımlarında öncü rolü oynamak ve Kibar Grubu’nun bu konuda uzman şirketi olarak dış ticaret etkinliklerini örgütlemek amacıyla 1985 yılında kurulmuştur.
inglês | turco |
---|---|
kibar | kibar |
group | grubunun |
foreign | dış |
company | şirketi |
trade | ticaret |
which | ve |
role | rol |
the | olarak |
EN Founded with the aim of supporting the imports and the exports of the Kibar Group companies, Kibar International operates in Lausanne, Switzerland, which is located at the center of Europe and is close to financial circles. As part of its mission...
TR Kibar Grubu Şirketlerinin ithalat ve ihracatına destek olmak üzere kurulan Kibar International, Avrupa’nın merkezinde ve finans çevrelerine yakın bir yer olan Lozan, İsviçre’de faaliyet göstermektedir. Kuruluş amacı gereği, başta...
inglês | turco |
---|---|
founded | kurulan |
supporting | destek |
kibar | kibar |
center | merkezinde |
financial | finans |
international | international |
group | grubu |
and | ve |
companies | faaliyet |
is | olan |
to | olmak |
EN The company was founded under the umbrella of Kibar Group in 2011 with the aim of importing and wholesaling natural gas in the Turkish Energy Market
TR Kibar Enerji 2011 yılında, Türkiye Enerji Piyasası’nda doğalgazın ithalat ve toptan satışını yapmak üzere, Kibar Grubu bünyesinde kurulmuştur
inglês | turco |
---|---|
kibar | kibar |
in | yılında |
energy | enerji |
market | piyasası |
group | grubu |
and | ve |
the | yapmak |
of | ın |
EN Ali Kibar, Chairman of Kibar Holding, announced that they are planning to acquire a company in Europe and aim to complete this acquisition in 2019.
TR Kibar Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ali Kibar, Avrupa’dan şirket almayı planladıklarını ve bu satınalmayı 2019 yılında tamamlamak istediklerini açıkladı.
inglês | turco |
---|---|
ali | ali |
kibar | kibar |
of | ın |
a | a |
in | yılında |
holding | holding |
company | şirket |
this | bu |
and | ve |
to complete | tamamlamak |
EN During his statement at the Uludağ Economic Summit, Dr. Tamer Saka, the CEO of Kibar Holding, said that they aim to pave the way for Turkey to enter global markets by investing in products and fields that generate added value.
TR Kibar Holding'in CEO'su Dr. Tamer Saka, Uludağ Ekonomi Zirvesi'nde yaptığı açıklamada, katma değer yaratan alanlara ve ürünlere yatırım yaparak Türkiye'yi global pazarlara taşımayı hedeflediklerini söyledi.
inglês | turco |
---|---|
economic | ekonomi |
kibar | kibar |
global | global |
added | katma |
value | değer |
products | ürünlere |
by | yaparak |
at | de |
and | ve |
investing | yatırım |
EN You hereby grant us the right to access, process and use your Client Data with the aim to deliver it to you through the Services and in non-identifiable form to other our clients.
TR İşbu vesile ile Müşteri Verilerinize Hizmetler aracılığıyla ve diğer müşterilerimize tanımlanamayan bir biçimde sunmak amacıyla Müşteri Verilerinize erişme, bunları işleme ve kullanma hakkını verirsiniz.
inglês | turco |
---|---|
client | müşteri |
services | hizmetler |
other | diğer |
right | hakkını |
process | iş |
the | bunları |
and | ve |
EN A real estate hub, online store, and creative agency will aim for different website designs to hit home with their message
TR Bir emlak merkezi, çevrimiçi mağaza ve yaratıcı ajans, farklı web sitesi tasarımlarının mesajlarını iletmesini hedefleyecektir
inglês | turco |
---|---|
hub | merkezi |
store | mağaza |
agency | ajans |
creative | yaratıcı |
online | çevrimiçi |
and | ve |
different | farklı |
designs | tasarımları |
EN Our aim is to maintain and grow the customer base of intercity buses and increase awareness about how incredibly environmentally friendly travelling by bus is.
TR Amacımız şehirlerarası otobüslerin müşteri tabanını korumak ve büyütmek ve otobüs yolculuğunun ne kadar çevre dostu olduğu hakkındaki bilinci arttırmaktır.
inglês | turco |
---|---|
is | olduğu |
base | tabanı |
friendly | dostu |
environmentally | çevre |
about | hakkındaki |
customer | müşteri |
and | ve |
bus | otobüs |
to | kadar |
EN These mechanisms aim to ensure consumers can access an uncorrupted marketplace, free from cartel behaviour, or restrictive anti-competitive agreements
TR Bu düzenlemelerle tüketicilerin de tekelleşmenin olmadığı ve üreticiler arasında kısıtlayıcı rekabet sözleşmeleri içermeyen temiz bir piyasaya ulaşması hedeflenir
inglês | turco |
---|---|
consumers | tüketicilerin |
agreements | sözleşmeleri |
competitive | rekabet |
these | bu |
to | bir |
EN The Turkish government continues to explore and implement development policies and legislative amendments with the explicit aim of increasing productivity and removing obstacles to competitiveness
TR Hükümet; verimliliği arttırma ve rekabet ortamındaki engelleri kaldırmayı amaçlayan kalkınma politikaları ve bu çerçevede yapılabilecek yasal değişiklikler üzerinde çalışmaktadır
inglês | turco |
---|---|
government | hükümet |
development | kalkınma |
policies | politikalar |
productivity | verimliliği |
and | ve |
the | üzerinde |
EN Turn on ESPADA™ by pressing the universal button, and aim it so your blemish is in the center of the precise targeting light.
TR Güç düğmesine basarak ESPADA™'yı açın ve leke, hassas hedefleme ışığının merkezinde olacak şekilde hedefleyin.
EN The aim of the Cyprus Turkish Journal of Psychiatry and Psychology, Cyprus, Turkey and in the world, mainly Psychiatry and Psychology, to provide the scientific level of theoretical knowledge and clinical experience to create and promote a forum.
TR Kıbrıs Türk Psikiyatri ve Psikoloji Dergisi’nin amacı, Kıbrıs Türkiye ve Dünya’da Psikiyatri ve Psikoloji başta olmak üzere kuramsal bilgileri ve klinik deneyimleri bilimsel düzeyde sunmak, yaygınlaştırmak bir forum oluşturmaktır.
inglês | turco |
---|---|
turkish | türk |
turkey | türkiye |
scientific | bilimsel |
level | düzeyde |
clinical | klinik |
forum | forum |
and | ve |
in the world | dünyada |
a | bir |
to | olmak |
EN No, The aim of CHORUS is to widen access, compliance, discovery and preservation of peer reviewed article. Anyone located in any country can freely access the content.
TR Hayır, CHORUS'un amacı hakem denetimli dergilerin erişimi, uyumu, keşfedilmesi ve korunmasını artırmaktır. Herhangi bir ülkedeki herhangi bir kişi içeriklere serbestçe erişebilir.
inglês | turco |
---|---|
content | içeriklere |
access | erişimi |
and | ve |
article | bir |
any | herhangi |
anyone | kişi |
EN With our livelihoods programs, we aim to enable disaster-affected communities and individuals to access sources of regular income and lead independent lives.
TR Afetten etkilenen birey ve toplulukların kendi ayakları üzerinde durmalarını ve gelir elde edebilecekleri fırsatlara erişebilmelerini hedefliyoruz.
inglês | turco |
---|---|
communities | toplulukların |
individuals | birey |
income | gelir |
affected | etkilenen |
and | ve |
with | elde |
to | üzerinde |
Mostrando 50 de 50 traduções