TR Proje kapsamında hizmet sunan çalışanların kapasitelerini geliştirmek ve güçlendirmek için gerekli eğitim hizmetlerinden faydalanmalarını sağlamak,
"sunan çalışanların kapasitelerini" em turco pode ser traduzido nas seguintes palavras/frases inglês:
sunan | are benefits data deliver delivers gives help is its of the offer offering offers performance products provide provides service services that these use |
TR Proje kapsamında hizmet sunan çalışanların kapasitelerini geliştirmek ve güçlendirmek için gerekli eğitim hizmetlerinden faydalanmalarını sağlamak,
EN To ensure that the employees providing services within the scope of the project benefit from the necessary training services to develop and strengthen their capacities,
turco | inglês |
---|---|
proje | project |
hizmet | services |
geliştirmek | develop |
güçlendirmek | strengthen |
gerekli | necessary |
eğitim | training |
TR Kültürel paylaşıma odaklanan ve beraber yaşamaya yönelik pratikler ortaya çıkaran etkinlikler düzenliyor, topluluk üyelerinin kapasitelerini geliştirmeyi ve güçlendirmeyi amaçlıyoruz
EN We organize activities focusing on intercultural exchange and aim to reinforce community member capacities
turco | inglês |
---|---|
ve | and |
etkinlikler | activities |
topluluk | community |
TR Mültecilere yönelik çalışan kişi ve kurumların kapasitelerini artırmak...
EN How has the COVID-19 pandemic affected vulnerable groups, refugees, women and...
turco | inglês |
---|---|
ve | and |
TR Mültecilere yönelik çalışan kişi ve kurumların kapasitelerini artırmak için temel insani yardım standardı (TİS) eğitimleri düzenliyoruz
EN We organize core humanitarian standards (CHS) trainings to increase the capacities of persons and institutions working with refugees
turco | inglês |
---|---|
kurumların | institutions |
temel | core |
standardı | standards |
TR Mültecilere yönelik çalışan kişi ve kurumların kapasitelerini artırmak için temel insani yardım standardı (TİS) eğitimleri düzenliyoruz
EN We organize core humanitarian standards (CHS) trainings to increase the capacities of persons and institutions working with refugees
turco | inglês |
---|---|
kurumların | institutions |
temel | core |
standardı | standards |
TR Bununla birlikte STÖ’lerin başka sivil aktörlerle işbirliği geliştirmesi örgütleri hedeflerine yaklaştırabilir, etkisini arttırmaya ve kapasitelerini güçlendirmeye katkı sunabilir.
EN In addition, organizations might take steps forward in order to achieve their goals and improve their capacities by developing cooperation with other civil actors.
turco | inglês |
---|---|
başka | other |
sivil | civil |
işbirliği | cooperation |
hedeflerine | goals |
ve | and |
TR Hayata Destek risklerin asgari düzeye indirilmesi için çalışır ve toplumların en zarar görebilir kesimlerinin kapasitelerini güçlendirerek, dirençliliklerini arttırarak afetlere müdahale eder
EN Support to Life responds to disasters by means of working to mitigate risks, strengthening capacities and boosting resilience of most vulnerable segments of society
turco | inglês |
---|---|
destek | support |
risklerin | risks |
en | most |
TR 2021 yılında yine UNHCR işbirliğinde, bu defa bir konsorsiyum yaklaşımıyla toplam 12 yerel STK’nın kapasitelerini güçlendirmeyi hedefliyoruz
EN In 2021 once again in cooperation with the UNHCR, this time with the approach of a consortium we are aiming at building capacities of a total 12 local NGOs
turco | inglês |
---|---|
yine | again |
bu | this |
defa | time |
yerel | local |
TR Hayata Destek risklerin asgari düzeye indirilmesi için çalışır ve toplumların en zarar görebilir kesimlerinin kapasitelerini güçlendirerek, dirençliliklerini arttırarak afetlere müdahale eder
EN Support to Life responds to disasters by means of working to mitigate risks, strengthening capacities and boosting resilience of most vulnerable segments of society
turco | inglês |
---|---|
destek | support |
risklerin | risks |
en | most |
TR Mültecilere yönelik çalışan kişi ve kurumların kapasitelerini artırmak...
EN How has the COVID-19 pandemic affected vulnerable groups, refugees, women and...
turco | inglês |
---|---|
ve | and |
TR Kültürel paylaşıma odaklanan ve beraber yaşamaya yönelik pratikler ortaya çıkaran etkinlikler düzenliyor, topluluk üyelerinin kapasitelerini geliştirmeyi ve güçlendirmeyi amaçlıyoruz
EN We organize activities focusing on intercultural exchange and aim to reinforce community member capacities
turco | inglês |
---|---|
ve | and |
etkinlikler | activities |
topluluk | community |
TR Rapor, Türkiye’deki demokratik kent yönetişiminde inovasyon ve kentlerin veri toplama, analiz etme ve herkes için veriyi açma kapasitelerini artırmayı hedeflemektedir.
EN This report aims at improving innovation, urban data collection and analysis, and open data capacities in democratic civic governance in Turkey.
turco | inglês |
---|---|
rapor | report |
türkiye | turkey |
demokratik | democratic |
kent | urban |
inovasyon | innovation |
toplama | collection |
analiz | analysis |
TR STÖ’lerin savunuculuk kapasitelerini geliştirmek ve politika yapım süreçlerine etkin katılımlarını sağlamak amacıyla kurgulanan STOK'ta katılımcılar yedi farklı başlıkta üçer günlük periyotlarda uzmanlarla biraraya geldiler.
EN In STOK, designed to improve the advocacy capacities of CSOs and ensure their active participation to policy-making processes, participants came together with experts on seven different topics with three-day periods.
turco | inglês |
---|---|
savunuculuk | advocacy |
ve | and |
politika | policy |
etkin | active |
katılımcılar | participants |
yedi | seven |
günlük | day |
ın | of |
TR 12.a. Gelişmekte olan ülkelerin daha sürdürülebilir tüketim ve üretim kalıplarına yönelmeleri için bilimsel ve teknolojik kapasitelerini güçlendirme konusunda desteklenmeleri
EN 12.a. Support developing countries to strengthen their scientific and technological capacity to move towards more sustainable patterns of consumption and production
turco | inglês |
---|---|
a | a |
gelişmekte | developing |
ülkelerin | countries |
sürdürülebilir | sustainable |
tüketim | consumption |
üretim | production |
bilimsel | scientific |
teknolojik | technological |
TR Barkod okuyucu ve RFID okuyucularımıza dahil edilmiş olan DataCapture DNA’in kapasitelerini artırdığını fark edeceksiniz
EN Embedded within our scanners and RFID readers, you'll find DataCapture DNA elevates their capabilities
turco | inglês |
---|---|
rfid | rfid |
dna | dna |
TR Kültürel paylaşıma odaklanan ve beraber yaşamaya yönelik pratikler ortaya çıkaran etkinlikler düzenliyor, topluluk üyelerinin kapasitelerini geliştirmeyi ve güçlendirmeyi amaçlıyoruz
EN We organize activities focusing on intercultural exchange and aim to reinforce community member capacities
turco | inglês |
---|---|
ve | and |
etkinlikler | activities |
topluluk | community |
TR Kültürel paylaşıma odaklanan ve beraber yaşamaya yönelik pratikler ortaya çıkaran etkinlikler düzenliyor, topluluk üyelerinin kapasitelerini geliştirmeyi ve güçlendirmeyi amaçlıyoruz
EN We organize activities focusing on intercultural exchange and aim to reinforce community member capacities
turco | inglês |
---|---|
ve | and |
etkinlikler | activities |
topluluk | community |
TR Mültecilere yönelik çalışan kişi ve kurumların kapasitelerini artırmak için temel insani yardım standardı (TİS) eğitimleri düzenliyoruz
EN We organize core humanitarian standards (CHS) trainings to increase the capacities of persons and institutions working with refugees
turco | inglês |
---|---|
kurumların | institutions |
temel | core |
standardı | standards |
TR Tarihleri Kaydedin! Mültecilere yönelik koruma çalışmalarında kişi ve kurumların kapasitelerini geliştirmeyi hedeflediğimiz çevrimiçi ücretsiz eğitim programımızın Nisan takvimi belli oldu
EN We have a good news! As Support to Life, we have implemented a series of 'new' in order to continue our communication with our beneficiaries efficiently during the pandemic
turco | inglês |
---|---|
yönelik | to |
ın | of |
TR Bununla birlikte STÖ’lerin başka sivil aktörlerle işbirliği geliştirmesi örgütleri hedeflerine yaklaştırabilir, etkisini arttırmaya ve kapasitelerini güçlendirmeye katkı sunabilir.
EN In addition, organizations might take steps forward in order to achieve their goals and improve their capacities by developing cooperation with other civil actors.
turco | inglês |
---|---|
başka | other |
sivil | civil |
işbirliği | cooperation |
hedeflerine | goals |
ve | and |
TR Barkod okuyucu ve RFID okuyucularımıza dahil edilmiş olan DataCapture DNA’in kapasitelerini artırdığını fark edeceksiniz
EN Embedded within our scanners and RFID readers, you'll find DataCapture DNA elevates their capabilities
turco | inglês |
---|---|
rfid | rfid |
dna | dna |
TR Almanya, özellikle pandeminin patlak verdiği aşamada soruna hızlı bir tepki verdi ve test kapasitelerini genişletti
EN When the pandemic broke out, Germany responded especially swiftly and increased its test capacities
turco | inglês |
---|---|
almanya | germany |
özellikle | especially |
test | test |
TR Almanya’nın her yerinde üniversiteler, üniversite serverlerinin kapasitelerini uyarlıyor ve son hızla yeni didaktik konseptler ve bilgilendirme platformları üzerinde çalışıyorlar
EN Everywhere, German universities are adjusting the capacity of their uni servers and working flat out on new didactic concepts and information platforms
turco | inglês |
---|---|
almanya | german |
ve | and |
bilgilendirme | information |
TR Performanslarını takip etmek, kapasitelerini belirlemek ve önceden plan yapmak için ekibinizin çağrılar ve toplantılar gibi tüm aktivitelerine tek bir yerden erişin.
EN Access all your team’s activities, like calls and meetings, in one place to track their performance, understand their capacity, and plan ahead.
turco | inglês |
---|---|
plan | plan |
ekibinizin | your team |
toplantılar | meetings |
erişin | access |
TR Konu hakkında çalışanların bilincini artırmak ve onlara editörler, kurul üyeleri ve hakemler arasında da farkındalığı daha fazla yayacak araçlar ve kaynaklar sunmak üzere dahili brifingler vermek
EN Issuing internal briefings to raise staff awareness of the subject and giving them tools and resources to further spread awareness among editors, board members and reviewers
turco | inglês |
---|---|
konu | subject |
artırmak | raise |
editörler | editors |
üyeleri | members |
dahili | internal |
TR Bağlantı kurmayı serbest çalışanların alt gruplarına devredin ve uygulamalarının ne kadar iyi olduğunu kontrol edin.
EN Delegate link building to subordinates of freelancers and control how good their execution is.
turco | inglês |
---|---|
bağlantı | link |
iyi | good |
olduğunu | is |
kontrol | control |
TR Kibar Gönüllüleri Projesi, Kibar Holding ve Grup Şirketlerindeki çalışanların gönüllü olarak gerçekleştirecekleri sosyal sorumluluk çalışmalarının yürütülmesine yönelik hazırlandı
EN Kibar Volunteers Project was prepared with regards to the implementation of the social responsibility activities for the employees of Kibar Holding and the Group Companies on a voluntary basis
turco | inglês |
---|---|
projesi | project |
holding | holding |
gönüllü | voluntary |
sosyal | social |
sorumluluk | responsibility |
TR Kibar Grubu bünyesinde yapılan anket sonucu hayata geçirilen Kibar Gönüllüleri projesi, çalışanların gönüllülük çalışmalarına dahil olabilecekleri şekilde kurgulandı
EN Kibar Volunteers Project was implemented following the survey conducted within the body of Kibar Group
turco | inglês |
---|---|
grubu | group |
anket | survey |
projesi | project |
ın | of |
TR “Yeni Alman Medya Mensupları” medya kuruluşlarında göçmen kökenli çalışanların sayısının artması için çalışıyor.
EN How the ‘New German Media Professionals’ are campaigning to recruit more media professionals from immigrant families to work in editorial offices.
turco | inglês |
---|---|
yeni | new |
alman | german |
medya | media |
çalışıyor | work |
TR - Sivil alanda çalışanların bir özne olarak ihtiyaçlarını, sorunlarını ve taleplerini karar alıcılara ve fon sağlayan kurumlara dile getirmek için örgütlülük ve/veya dayanışma modelleri oluşmalıdır.
EN - Models of organization and/or solidarity should be formed to express the needs, problems, and demands of the people working in the civil field as a subject to decision-makers and funding institutions.
turco | inglês |
---|---|
sivil | civil |
karar | decision |
veya | or |
dayanışma | solidarity |
modelleri | models |
ihtiyaçları | needs |
TR 8.5.1. Meslek, yaş ve engelli kişilere göre, kadın ve erkek çalışanların, saatlik ortalama kazançları 8.5.2. Cinsiyet, yaş ve engelli kişilere göre işsizlik oranı
EN 8.5.1. Average hourly earnings of female and male employees, by occupation, age and persons with disabilities 8.5.2. Unemployment rate, by sex, age and persons with disabilities
turco | inglês |
---|---|
yaş | age |
ve | and |
kadın | female |
erkek | male |
saatlik | hourly |
ortalama | average |
cinsiyet | sex |
oranı | rate |
ın | of |
TR 8.8. Çalışanların haklarının korunması ve özellikle kadın göçmenler olmak üzere göçmen işçiler ve güvencesiz işlerde çalışan insanlar dâhil bütün çalışanlar için güvenli çalışma ortamlarının geliştirilmesi
EN 8.8. Protect labour rights and promote safe and secure working environments for all workers, including migrant workers, in particular women migrants, and those in precarious employment
turco | inglês |
---|---|
kadın | women |
bütün | all |
çalışma | working |
TR 10.7.1. Hedef ülkede kazanılan yıllık gelirin bir oranı olarak çalışanların işe alım sebebiyle ortaya çıkan maliyetleri 10.7.2. İyi yönetilen göç politikalarını uygulayan ülkelerin sayısı
EN 10.7.1. Recruitment cost borne by employee as a proportion of yearly income earned in country of destination 10.7.2. Number of countries that have implemented well-managed migration policies
turco | inglês |
---|---|
hedef | destination |
ülkede | country |
yıllık | yearly |
yönetilen | managed |
göç | migration |
ülkelerin | countries |
TR Kibar Kariyer Okulu, Hayat Boyu Öğrenme yaklaşımı, Gelişim Elçileri Projesi, Mavi Yaka Gelişim Akademisi ve mesleki eğitimlere destek ile çalışanların mesleki eğitim ve yaşam boyu öğrenme fırsatlarına erişimlerini sağlıyoruz.
EN With the support of Kibar Career School, Lifelong Learning approach, Development Ambassadors Project, Blue Collar Development Academy and vocational trainings, we provide employees access to vocational training and lifelong learning opportunities.
turco | inglês |
---|---|
kariyer | career |
okulu | school |
projesi | project |
mavi | blue |
yaka | collar |
mesleki | vocational |
fırsatları | opportunities |
TR Şirketlerin tamamında çevre yönetimi alanında uzmanlaşmış birimler bulunmakta, çalışanların çevresel farkındalığının artırılması için çalışmalar gerçekleştirilmektedir.
EN Group companies expect suppliers and business partners to meet similar working norms, follow their practices in this area and contribute to the realization of conditions.
turco | inglês |
---|---|
alanı | area |
TR Kadın çalışanların istihdamını destekleyen ve güçlendiren uygulamaları hayata geçirmeye devam ediyoruz.
EN We offer a workplace environment, prioritizing occupational health & safety, promoting professional development, ensuring fair treatment, and providing equal opportunities to all employees without any form of discrimination.
turco | inglês |
---|---|
ve | and |
ın | of |
TR Dayanıklı mobil cihazlar ile çalışanların maruz kaldığı riskleri azaltın
EN Minimizing worker risk with rugged HazLoc mobile devices
turco | inglês |
---|---|
dayanıklı | rugged |
mobil | mobile |
cihazlar | devices |
ile | with |
riskleri | risk |
TR Yeni taleplere yetişmek ve cihazları güvenli halde tutmak istiyorsanız, çalışanların kullandığı cihazlarda her daim güvenlik güncellemeleri yapmalısınız.
EN If you’re going to keep pace with new demands and keep devices secure, upgrade the devices workers use day in and day out.
turco | inglês |
---|---|
yeni | new |
ve | and |
cihazlarda | devices |
TR Hizmet olarak Öğrenme, gerekli eğitimi almış çalışanların yeni görevleri ve kurumsal faaliyetleri daha etkili bir şekilde yürütmesini sağlar
EN Learning as a Service enables a fully trained workforce to conduct new tasks and business functions more effectively
turco | inglês |
---|---|
hizmet | service |
yeni | new |
kurumsal | business |
sağlar | enables |
TR Çalışanların Bilgilerini Hızla Güncelleyin
EN Quickly Bring Employees Up to Speed
turco | inglês |
---|---|
hızla | quickly |
TR Öğrenim analitikleri, çalışanların kullanıcı eğitimi ve niteliklerini izlemesine izin verir
EN Learning analytics enables employers to track user training and qualifications
turco | inglês |
---|---|
kullanıcı | user |
ve | and |
TR Çalışanların, birinci günden itibaren yeni teknoloji ile rahat ve işinin ehli bir şekilde çalışmalarına yardımcı olun
EN Help employees work comfortably and competently with the new technology from day one
turco | inglês |
---|---|
teknoloji | technology |
TR Çalışanların yeni teknolojiler konusunda kendilerine güven duymasını sağlayın
EN Build employee confidence around new technologies
turco | inglês |
---|---|
yeni | new |
teknolojiler | technologies |
güven | confidence |
TR Depolar ve üretim tesisleri yanında sahada petrol, gaz, telekomünikasyon, inşaat, ordu ve depolar ile üretim tesislerindeki çalışanların ihtiyaçlarını karşılayan üç modelimiz arasından seçin
EN Choose from three models that meet the needs of workers out in the field in oil and gas, mining, telecommunications, construction and the military — as well as in warehouses and manufacturing plants
turco | inglês |
---|---|
petrol | oil |
gaz | gas |
telekomünikasyon | telecommunications |
seçin | choose |
ihtiyaçları | needs |
TR Çalışanların refahını koruyun, iş akışlarını birbirine bağlayın ve inovasyon birikimi ile desteklenen teknolojiyle mağaza içi işlemler aksamadan, kaldırım kenarı teslim, arabaya teslim ve dağıtımları etkinleştirin.
EN Let’s preserve workers’ well-being, connect workflows and enable more agile in-store operations, curbside pick-up, drive-thru and deliveries with technology backed by a legacy of innovation.
turco | inglês |
---|---|
inovasyon | innovation |
desteklenen | backed |
mağaza | store |
etkinleştirin | enable |
TR Monday.com, çalışanların ilk günden itibaren başarılarını sağlamak için günlük performanslarına daha fazla görünürlük sağlar. Yöneticilerle ve doğrudan raporlarıyla platform içinde gizli iletişim kurun.
EN monday.com gives greater visibility into employees’ day-to-day performance to ensure their success from day one. Communicate confidentially inside the platform with managers and their direct reports.
turco | inglês |
---|---|
ilk | one |
görünürlük | visibility |
doğrudan | direct |
iletişim | communicate |
raporları | reports |
TR Yeni çalışanların işe başlamasını her yeni çalışan için sorunsuz ve keyifli bir deneyim haline getirin. Hazır bir şablonu şirketinizin işe alım sürecine uyarlayın ve süreç geliştikçe kolayca ayarlamalar yapın.
EN Make onboarding new employees a smooth and enjoyable experience for every new employee. Adapt a ready-made template to your company’s onboarding process and easily make adjustments as your process evolves.
turco | inglês |
---|---|
yeni | new |
sorunsuz | smooth |
keyifli | enjoyable |
deneyim | experience |
şablonu | template |
şirketinizin | your company |
süreç | process |
TR Çalışanların tatil isteklerini göndermelerini ve istekleri onaylandığında bildirim almalarını kolaylaştırın. Bir istek beklenenden daha uzun süre beklemede ise, yöneticiler anımsatıcı alabilir.
EN Make it easy for employees to submit their vacation requests and receive a notification when their request has been approved. If a request is pending longer than expected, managers can receive reminders.
turco | inglês |
---|---|
tatil | vacation |
bildirim | notification |
istek | request |
alabilir | can |
TR Bu uygulamalar genellikle sohbet mesajlarını ve dosyalarını çalışanların cihazlarında sonsuza kadar saklar
EN Those apps usually store chat messages and files on the employees’ devices, forever
turco | inglês |
---|---|
uygulamalar | apps |
genellikle | usually |
sohbet | chat |
ve | and |
kadar | on |
TR Tüm sohbetleri güvenli sunucularda depolar ve çalışanların erişim haklarını şirketin kontrolü altında tutar
EN It stores all chats on secure servers, keeping employee access rights under the company’s control
turco | inglês |
---|---|
tüm | all |
erişim | access |
şirketin | company’s |
kontrolü | control |
altında | under |
Mostrando 50 de 50 traduções