TR BAZI EYALETLER / ÜLKELER ZIMNİ TAAHHÜTLERİN KISITLANMASINA İZİN VERMEMEKTEDİR, DOLAYISIYLA YUKARIDAKİ KISITLAMALAR SİZİN İÇİN GEÇERLİ OLMAYABİLİR.
"dolayisiyla yukaridaki̇ kisitlamalar" em turco pode ser traduzido nas seguintes palavras/frases inglês:
kisitlamalar | limitations |
TR BAZI EYALETLER / ÜLKELER ZIMNİ TAAHHÜTLERİN KISITLANMASINA İZİN VERMEMEKTEDİR, DOLAYISIYLA YUKARIDAKİ KISITLAMALAR SİZİN İÇİN GEÇERLİ OLMAYABİLİR.
EN SOME STATES / COUNTRIES DO NOT ALLOW LIMITATIONS ON IMPLIED WARRANTIES, SO THE ABOVE LIMITATIONS MAY NOT APPLY TO YOU.
turco | inglês |
---|---|
bazi | some |
eyaletler | states |
kisitlamalar | limitations |
TR BAZI EYALETLER / ÜLKELER ZIMNİ TAAHHÜTLERİN KISITLANMASINA İZİN VERMEMEKTEDİR, DOLAYISIYLA YUKARIDAKİ KISITLAMALAR SİZİN İÇİN GEÇERLİ OLMAYABİLİR.
EN SOME STATES / COUNTRIES DO NOT ALLOW LIMITATIONS ON IMPLIED WARRANTIES, SO THE ABOVE LIMITATIONS MAY NOT APPLY TO YOU.
turco | inglês |
---|---|
bazi | some |
eyaletler | states |
kisitlamalar | limitations |
TR BAZI EYALETLER / ÜLKELER ZIMNİ TAAHHÜTLERİN KISITLANMASINA İZİN VERMEMEKTEDİR, DOLAYISIYLA YUKARIDAKİ KISITLAMALAR SİZİN İÇİN GEÇERLİ OLMAYABİLİR.
EN SOME STATES / COUNTRIES DO NOT ALLOW LIMITATIONS ON IMPLIED WARRANTIES, SO THE ABOVE LIMITATIONS MAY NOT APPLY TO YOU.
turco | inglês |
---|---|
bazi | some |
eyaletler | states |
kisitlamalar | limitations |
TR BAZI EYALETLER / ÜLKELER ZIMNİ TAAHHÜTLERİN KISITLANMASINA İZİN VERMEMEKTEDİR, DOLAYISIYLA YUKARIDAKİ KISITLAMALAR SİZİN İÇİN GEÇERLİ OLMAYABİLİR.
EN SOME STATES / COUNTRIES DO NOT ALLOW LIMITATIONS ON IMPLIED WARRANTIES, SO THE ABOVE LIMITATIONS MAY NOT APPLY TO YOU.
turco | inglês |
---|---|
bazi | some |
eyaletler | states |
kisitlamalar | limitations |
TR BAZI EYALETLER / ÜLKELER ZIMNİ TAAHHÜTLERİN KISITLANMASINA İZİN VERMEMEKTEDİR, DOLAYISIYLA YUKARIDAKİ KISITLAMALAR SİZİN İÇİN GEÇERLİ OLMAYABİLİR.
EN SOME STATES / COUNTRIES DO NOT ALLOW LIMITATIONS ON IMPLIED WARRANTIES, SO THE ABOVE LIMITATIONS MAY NOT APPLY TO YOU.
turco | inglês |
---|---|
bazi | some |
eyaletler | states |
kisitlamalar | limitations |
TR BAZI EYALETLER / ÜLKELER ZIMNİ TAAHHÜTLERİN KISITLANMASINA İZİN VERMEMEKTEDİR, DOLAYISIYLA YUKARIDAKİ KISITLAMALAR SİZİN İÇİN GEÇERLİ OLMAYABİLİR.
EN SOME STATES / COUNTRIES DO NOT ALLOW LIMITATIONS ON IMPLIED WARRANTIES, SO THE ABOVE LIMITATIONS MAY NOT APPLY TO YOU.
turco | inglês |
---|---|
bazi | some |
eyaletler | states |
kisitlamalar | limitations |
TR BAZI EYALETLER / ÜLKELER ZIMNİ TAAHHÜTLERİN KISITLANMASINA İZİN VERMEMEKTEDİR, DOLAYISIYLA YUKARIDAKİ KISITLAMALAR SİZİN İÇİN GEÇERLİ OLMAYABİLİR.
EN SOME STATES / COUNTRIES DO NOT ALLOW LIMITATIONS ON IMPLIED WARRANTIES, SO THE ABOVE LIMITATIONS MAY NOT APPLY TO YOU.
turco | inglês |
---|---|
bazi | some |
eyaletler | states |
kisitlamalar | limitations |
TR BAZI EYALETLER / ÜLKELER ZIMNİ TAAHHÜTLERİN KISITLANMASINA İZİN VERMEMEKTEDİR, DOLAYISIYLA YUKARIDAKİ KISITLAMALAR SİZİN İÇİN GEÇERLİ OLMAYABİLİR.
EN SOME STATES / COUNTRIES DO NOT ALLOW LIMITATIONS ON IMPLIED WARRANTIES, SO THE ABOVE LIMITATIONS MAY NOT APPLY TO YOU.
turco | inglês |
---|---|
bazi | some |
eyaletler | states |
kisitlamalar | limitations |
TR BAZI EYALETLER / ÜLKELER ZIMNİ TAAHHÜTLERİN KISITLANMASINA İZİN VERMEMEKTEDİR, DOLAYISIYLA YUKARIDAKİ KISITLAMALAR SİZİN İÇİN GEÇERLİ OLMAYABİLİR.
EN SOME STATES / COUNTRIES DO NOT ALLOW LIMITATIONS ON IMPLIED WARRANTIES, SO THE ABOVE LIMITATIONS MAY NOT APPLY TO YOU.
turco | inglês |
---|---|
bazi | some |
eyaletler | states |
kisitlamalar | limitations |
TR BAZI EYALETLER / ÜLKELER ZIMNİ TAAHHÜTLERİN KISITLANMASINA İZİN VERMEMEKTEDİR, DOLAYISIYLA YUKARIDAKİ KISITLAMALAR SİZİN İÇİN GEÇERLİ OLMAYABİLİR.
EN SOME STATES / COUNTRIES DO NOT ALLOW LIMITATIONS ON IMPLIED WARRANTIES, SO THE ABOVE LIMITATIONS MAY NOT APPLY TO YOU.
turco | inglês |
---|---|
bazi | some |
eyaletler | states |
kisitlamalar | limitations |
TR BAZI EYALETLER / ÜLKELER ZIMNİ TAAHHÜTLERİN KISITLANMASINA İZİN VERMEMEKTEDİR, DOLAYISIYLA YUKARIDAKİ KISITLAMALAR SİZİN İÇİN GEÇERLİ OLMAYABİLİR.
EN SOME STATES / COUNTRIES DO NOT ALLOW LIMITATIONS ON IMPLIED WARRANTIES, SO THE ABOVE LIMITATIONS MAY NOT APPLY TO YOU.
turco | inglês |
---|---|
bazi | some |
eyaletler | states |
kisitlamalar | limitations |
TR BAZI EYALETLER / ÜLKELER ZIMNİ TAAHHÜTLERİN KISITLANMASINA İZİN VERMEMEKTEDİR, DOLAYISIYLA YUKARIDAKİ KISITLAMALAR SİZİN İÇİN GEÇERLİ OLMAYABİLİR.
EN SOME STATES / COUNTRIES DO NOT ALLOW LIMITATIONS ON IMPLIED WARRANTIES, SO THE ABOVE LIMITATIONS MAY NOT APPLY TO YOU.
turco | inglês |
---|---|
bazi | some |
eyaletler | states |
kisitlamalar | limitations |
TR Normalde ücretsiz bir online anonimleştirici ile bağlanırken, trafik, hız, belirli web sitelerine erişimin yanı sıra birdenbire çıkan rahatsız edici reklamlarla bolca kısıtlamalar bekleyebilirsiniz
EN Normally when connecting to a free online anonymizer , you can expect restrictions on traffic, speed, access to certain websites, as well as an abundance of annoying pop-up ads
turco | inglês |
---|---|
normalde | normally |
ücretsiz | free |
anonimleştirici | anonymizer |
trafik | traffic |
hız | speed |
belirli | certain |
yanı | well |
kısıtlamalar | restrictions |
bekleyebilirsiniz | you can expect |
TR Sunucularımız yüksek kapasiteyle ayırt edilir: VPN for Crimeans, süper hızlı coğrafi kısıtlamalar olmaksızın tüm dünyadan çevrimiçi oyunlara, TV şovlarına, müzik ve Internet kaynaklarına ücretsiz erişim sağlar.
EN Our servers are distinguished by high capacity: VPN for Crimeans provides free access to online games, TV shows, music and Internet resources from all over the globe, without geographical restrictions with superb speed.
turco | inglês |
---|---|
yüksek | high |
vpn | vpn |
hızlı | speed |
coğrafi | geographical |
kısıtlamalar | restrictions |
olmaksızın | without |
tüm | all |
tv | tv |
müzik | music |
ve | and |
ücretsiz | free |
erişim | access |
sağlar | provides |
sunucuları | servers |
kaynakları | resources |
TR VPN, bölgeye veya IP adresine göre kısıtlamalar yapılması durumunda web sitelerine erişimi engellemek için en iyi yöntemlerden biridir
EN VPN is one of the best methods to unblock access to websites in case of restrictions by region or IP address
turco | inglês |
---|---|
vpn | vpn |
veya | or |
adresine | address |
kısıtlamalar | restrictions |
durumunda | in case of |
erişimi | access |
biridir | is one |
TR Böylece ülkeye özgü coğrafi kısıtlamalar geçerliliğini kaybeder ve önceden engellenen içeriğin keyfini çıkarabilirsiniz.
EN This means that country-specific geo-restrictions no longer apply and you’re free to enjoy previously blocked content.
turco | inglês |
---|---|
ülkeye | country |
coğrafi | geo |
kısıtlamalar | restrictions |
keyfini | enjoy |
TR Türkiye’deki mültecilerin yaşam koşulları, pandemi kaynaklı kısıtlamalar öncesinde zaten zorlaşmaya başlamıştı
EN In the last month of 2019, a modification was made in the 'Foreigners and International Protection Law' that related to people under international protection very closely
turco | inglês |
---|---|
deki | in |
TR Türkiye’deki mültecilerin yaşam koşulları, pandemi kaynaklı kısıtlamalar öncesinde zaten zorlaşmaya başlamıştı
EN In the last month of 2019, a modification was made in the 'Foreigners and International Protection Law' that related to people under international protection very closely
turco | inglês |
---|---|
deki | in |
TR Yıllar içinde Açık Internet Kuralları düzenlemeleri yumuşadı ve şirketler üzerindeki kısıtlamalar gevşedi
EN Over the years, the Open Internet Order's regulations have softened, and restrictions on companies have loosened
turco | inglês |
---|---|
açık | open |
internet | internet |
ve | and |
şirketler | companies |
kısıtlamalar | restrictions |
TR Bu kısıtlamalar özgürlüğü desteklemez veya küresel toplumumuzun zenginleşmesine olanak tanımaz
EN These restrictions do not support freedom or enable our global society to flourish
turco | inglês |
---|---|
kısıtlamalar | restrictions |
veya | or |
küresel | global |
TR Kullanım amacı ve kısıtlamalar
EN Intended usage & restrictions
turco | inglês |
---|---|
kullanım | usage |
kısıtlamalar | restrictions |
TR Türkiye’deki mültecilerin yaşam koşulları, pandemi kaynaklı kısıtlamalar öncesinde zaten zorlaşmaya başlamıştı
EN In the last month of 2019, a modification was made in the 'Foreigners and International Protection Law' that related to people under international protection very closely
turco | inglês |
---|---|
deki | in |
TR Berlin (dpa) - Korona virüsünün omikron varyantının hızla yayılması nedeniyle Almanya’da özel ve toplumsal hayata kapsamlı kısıtlamalar getiriliyor
EN Berlin (dpa)- Due to the rapid spread of the Omicron variant of the Coronavirus, comprehensive restrictions on private and public life will be introduced in Germany
turco | inglês |
---|---|
berlin | berlin |
dpa | dpa |
almanya | germany |
özel | private |
hayata | life |
kapsamlı | comprehensive |
kısıtlamalar | restrictions |
TR Okulların, anaokullarının ve kreşlerin kapalı olduğu veya kısıtlamalar çerçevesinde sınırlı bir kesime dönük olarak açık olduğu bu dönemde aileleri desteklemek Federal Hükümet’in merkezi hedeflerinden biri oldu
EN A key concern of the Federal Government is providing support for families when schools and childcare centres are closed or only working to a very limited extent
turco | inglês |
---|---|
kapalı | closed |
olduğu | is |
veya | or |
sınırlı | limited |
desteklemek | support |
federal | federal |
hükümet | government |
TR Yıllar içinde Açık Internet Kuralları düzenlemeleri yumuşadı ve şirketler üzerindeki kısıtlamalar gevşedi
EN Over the years, the Open Internet Order's regulations have softened, and restrictions on companies have loosened
turco | inglês |
---|---|
açık | open |
internet | internet |
ve | and |
şirketler | companies |
kısıtlamalar | restrictions |
TR Bu kısıtlamalar özgürlüğü desteklemez veya küresel toplumumuzun zenginleşmesine olanak tanımaz
EN These restrictions do not support freedom or enable our global society to flourish
turco | inglês |
---|---|
kısıtlamalar | restrictions |
veya | or |
küresel | global |
TR Politika oluşturucular, toplumsal zarar riskinin daha büyük olduğu belirli kullanım senaryoları ve son kullanıcılar için birtakım kısıtlamalar ve gözetim uygulayan hassas düzenlemelerden yararlanmalıdırlar.
EN Policymakers should employ precision regulation that applies restrictions and oversight to particular use-cases and end-users where there is greater risk of societal harm.
turco | inglês |
---|---|
zarar | harm |
olduğu | is |
belirli | particular |
kullanım | use |
son | end |
kullanıcılar | users |
kısıtlamalar | restrictions |
hassas | precision |
TR Normalde ücretsiz bir online anonimleştirici ile bağlanırken, trafik, hız, belirli web sitelerine erişimin yanı sıra birdenbire çıkan rahatsız edici reklamlarla bolca kısıtlamalar bekleyebilirsiniz
EN Normally when connecting to a free online anonymizer for Firefox, you can expect restrictions on traffic, speed, access to certain websites, as well as an abundance of annoying pop-up ads
turco | inglês |
---|---|
normalde | normally |
ücretsiz | free |
anonimleştirici | anonymizer |
trafik | traffic |
hız | speed |
belirli | certain |
yanı | well |
kısıtlamalar | restrictions |
bekleyebilirsiniz | you can expect |
TR Sunucularımız yüksek kapasiteyle ayırt edilir: VPN for Crimeans, süper hızlı coğrafi kısıtlamalar olmaksızın tüm dünyadan çevrimiçi oyunlara, TV şovlarına, müzik ve Internet kaynaklarına ücretsiz erişim sağlar.
EN Our servers are distinguished by high capacity: VPN for Crimeans provides free access to online games, TV shows, music and Internet resources from all over the globe, without geographical restrictions with superb speed.
turco | inglês |
---|---|
yüksek | high |
vpn | vpn |
hızlı | speed |
coğrafi | geographical |
kısıtlamalar | restrictions |
olmaksızın | without |
tüm | all |
tv | tv |
müzik | music |
ve | and |
ücretsiz | free |
erişim | access |
sağlar | provides |
sunucuları | servers |
kaynakları | resources |
TR VPN, bölgeye veya IP adresine göre kısıtlamalar yapılması durumunda web sitelerine erişimi engellemek için en iyi yöntemlerden biridir
EN VPN is one of the best methods to unblock access to websites in case of restrictions by region or IP address
turco | inglês |
---|---|
vpn | vpn |
veya | or |
adresine | address |
kısıtlamalar | restrictions |
durumunda | in case of |
erişimi | access |
biridir | is one |
TR 11.2 Çocuklar Tarafından Kullanıma İlişkin Kısıtlamalar
EN 11.2 Restrictions on Use by Children
TR Bu bağlamda, sarmaşıkla sarılmış ağaç ve üzüm asması verimli bir ilişkiyi temsil etmekte, dolayısıyla hikaye bir ders içermektedir
EN In this context the intertwined tree and vine represent a fruitful relationship – and the story therefore carries a moral
turco | inglês |
---|---|
bu | this |
ağaç | tree |
temsil | represent |
dolayısıyla | therefore |
hikaye | story |
TR Kısmen, bu tür bir çalışmada “çığır açan” bir şey olmaması ve dolayısıyla yazarlarının pek takdir toplamaması, çünkü atıfların orijinal makaleye gitmesi
EN In part, the lack of a ?breakthrough? in such a study, and thus the little recognition that its author(s) receive(s), as relevant citations tend to go to the original paper
turco | inglês |
---|---|
orijinal | original |
TR Electric Light Orchestra (ELO) 1970'lerde ve 1980'lerde İngiltere Birmingham'ın başarılı rock müzik grubuydu. Grup yaylıları, ses kodlayıcıları ve ekoları, rock şarkılarıyla birleştirdiler dolayısıyla, rock'un ço… Devamını oku
EN Electric Light Orchestra is a symphonic rock band which formed in Birmingham, England in 1970. The band was formed by Jeff Lynne (vocals, guitar, multiple instruments), Roy Wood (multiple instruments, vocals), Richard Tandy (keyboards,… read more
turco | inglês |
---|---|
electric | electric |
light | light |
orchestra | orchestra |
rock | rock |
devamını | more |
oku | read |
TR Grup yaylıları, ses kodlayıcıları ve ekoları, rock şarkılarıyla birleştirdiler dolayısıyla, rock'un çok sofistike bir stüdyo sürümünü yaratmış oldular
EN The band was formed by Jeff Lynne (vocals, guitar, multiple instruments), Roy Wood (multiple instruments, vocals), Richard Tandy (keyboards, vocals) and Bev Bevan (drums)
TR Dolayısıyla, özgürlüğe karşı küresel meydan okumayla karşı karşıyayız
EN As a result, we are faced with a global challenge to freedom
turco | inglês |
---|---|
küresel | global |
TR Tüm web sitesi tasarımlarımız SEO uyumlu ve dolayısıyla ticari kullanım için ideal. Bunun yanında, arama motorlarında üst sıralara çıkmanıza yardımcı olmak adına ekstra SEO araçları da sunuyoruz.
EN All of our website designs are SEO-friendly, making them perfectly suitable for business use. Additional SEO tools are provided to help you further improve your search engine rankings.
turco | inglês |
---|---|
tüm | all |
seo | seo |
ticari | business |
kullanım | use |
ekstra | additional |
tasarımları | designs |
TR Dolayısıyla halihazırda yaygın olarak desteklenmektedir ve insanların bildiği yaygın ve popüler dillerde akıllı kontratlar yazmanıza olanak sunar
EN Thus, it is widely supported already, and the architecture allows you to write smart contracts in mainstream popular languages that people know
turco | inglês |
---|---|
halihazırda | already |
popüler | popular |
akıllı | smart |
insanları | people |
TR Domain adresinize girdiğinizde size atanan bu IP adresi üzerinden web hostinginize dolayısıyla web sitenize ulaşılmaktadır
EN When you enter your domain address, your web hosting and therefore your website can be accessed through this IP address which is assigned to you
turco | inglês |
---|---|
domain | domain |
bu | this |
adresi | address |
dolayısıyla | therefore |
TR Dolayısıyla marka başvurusu ilgili mallar bakımından ayırt edici ve ticari kaynak gösteren bir işaret olarak algılanmamaktadır.
EN In this regard, the subject trademark application is not distinctive, and it is not likely to be perceived as a commercial origin for the related goods.
turco | inglês |
---|---|
ilgili | related |
ticari | commercial |
kaynak | origin |
TR Dolayısıyla, özellikle yemek pişirme videolarıyla veya çocuk içerikleriyle ilgilenmiyorsanız, bu karşın Apex efsanelerine çok ilgi duyuyorsanız, bu araçla sayesinde ilgilendiğiniz kategoriye direkt dalabilirsiniz.
EN So, if you’re not particularly interested in cooking videos or children’s content, but are very interested in Apex legends, you can dive into that category via the tool.
turco | inglês |
---|---|
özellikle | particularly |
yemek | cooking |
veya | or |
TR Dolayısıyla, Kullanıcı Raffles Sitesini görüntüler veya tararsa, geçerli olan kullanım koşullarını okuduğu, onayladığı ve uymayı kabul ettiği varsayılır
EN Accordingly, if the User views or browses the Raffles Site, the User will be deemed to have read and accepted the terms of use in effect and to have agreed to abide by them
turco | inglês |
---|---|
raffles | raffles |
koşullarını | terms |
ve | and |
ın | of |
TR Tarayıcılar ziyaret ettiğiniz her web sitesini kaydeder. Dolayısıyla geçmişi ve çerezleri yöneterek verilerinizi kontrol etmeniz önemlidir.
EN Browsers log every website you visit – so it’s important to control your data by managing history and cookies.
turco | inglês |
---|---|
tarayıcılar | browsers |
ziyaret | visit |
her | every |
geçmişi | history |
ve | and |
verilerinizi | your data |
TR Dolayısıyla, proje geliştirmek isteyen Sivil Toplum Örgütlerinin belirli sıklıklarda (örneğin haftada bir kere) MFİB tarafından yapılan çağrıları web sayfası aracılığı ile takip etmesi gerekmektedir
EN Therefore, CSOs wishing to develop projects are required to follow the calls made by the CFCU at certain intervals (for example once a week) via the web page
turco | inglês |
---|---|
dolayısıyla | therefore |
proje | projects |
geliştirmek | develop |
belirli | certain |
yapılan | made |
takip | follow |
gerekmektedir | required |
TR Kibar Holding grup şirketleri Posco Assan, Kibar Dış Ticaret ve Assan Panel ihracat performansları dolayısıyla ödüle layık görüldü.
EN Kibar Holding group companies Posco Assan, Kibar Dış Ticaret, and Assan Panel have been awarded for their export performances.
turco | inglês |
---|---|
holding | holding |
grup | group |
şirketleri | companies |
assan | assan |
ve | and |
panel | panel |
ihracat | export |
TR Dolayısıyla, Üst Kurul üye seçimi süreci gereği bağımsız olamıyor.
EN Therefore, the Supreme Council lacks independence because of its election process.
turco | inglês |
---|---|
dolayısıyla | therefore |
süreci | process |
TR Ufalama işlemine bağlı olarak parçacık yüzeyinin büyümesiyle birlikte çözünme hızı ve dolayısıyla etken maddelerin biyolojik aktivitesi kısmen ciddi şekilde artırılabilir.
EN The increase of the particle surface caused by the comminution results in a considerably better dissolution rate and bioavailability of the agents and therefore the APIs act faster.
turco | inglês |
---|---|
dolayısıyla | therefore |
TR Her işlem kendine özgüdür, dolayısıyla özel stratejilere ihtiyaç duyulur
EN Each deal is different, requiring tailored strategies and support
turco | inglês |
---|---|
her | each |
kendine | and |
özel | tailored |
TR Dolayısıyla bu sektörde, birçok alanı kapsayan akılcı hukuki öneriler son derece önemlidir.
EN These characteristics mean that well-integrated and multi-disciplinary legal advice is crucial.
turco | inglês |
---|---|
hukuki | legal |
öneriler | advice |
bir | and |
TR Dolayısıyla, yerli sanayi ve üretim sektörleri; küresel emtia trendlerinden, döviz kurlarındaki değişimlerden, uluslararası ticaret ve vergi politikalarından fazlaca etkilenmektedir
EN As a result, the local industrial and manufacturing sectors are influenced by global commodity trends, fluctuations in exchange rates and international trade or tax policies
turco | inglês |
---|---|
yerli | local |
ve | and |
ticaret | trade |
vergi | tax |
Mostrando 50 de 50 traduções