EN The ADA is a civil rights law that prohibits discrimination against individuals with disabilities in all areas of public life, including jobs, schools, transportation, and all public and private places that are open to the general public
EN The ADA is a civil rights law that prohibits discrimination against individuals with disabilities in all areas of public life, including jobs, schools, transportation, and all public and private places that are open to the general public
TR ADA, iş, okul, ulaşım ve genel halka açık tüm kamu ve özel yerler de dahil olmak üzere kamu hayatının her alanında engelli bireylere karşı ayrımcılığı yasaklayan bir sivil hak yasasıdır
inglês | turco |
---|---|
civil | sivil |
law | yasası |
areas | alan |
schools | okul |
transportation | ulaşım |
places | yerler |
open | açık |
and | ve |
general | genel |
public | kamu |
including | dahil |
all | tüm |
life | hayat |
EN The ADA is a civil rights law that prohibits discrimination against individuals with disabilities in all areas of public life, including jobs, schools, transportation, and all public and private places that are open to the general public
TR ADA, iş, okul, ulaşım ve genel halka açık tüm kamu ve özel yerler de dahil olmak üzere kamu hayatının her alanında engelli bireylere karşı ayrımcılığı yasaklayan bir sivil hak yasasıdır
inglês | turco |
---|---|
civil | sivil |
law | yasası |
areas | alan |
schools | okul |
transportation | ulaşım |
places | yerler |
open | açık |
and | ve |
general | genel |
public | kamu |
including | dahil |
all | tüm |
life | hayat |
EN In addition, its everyday use is expected to benefit businesses, individuals, and public sector services in the Latin American country.
TR Ayrıca, günlük kullanımının Latin Amerika ülkesindeki işletmelere, bireylere ve kamu sektörü hizmetlerine fayda sağlaması beklenmektedir.
inglês | turco |
---|---|
everyday | günlük |
benefit | fayda |
businesses | işletmelere |
individuals | bireylere |
and | ve |
public | kamu |
services | hizmetlerine |
latin | latin |
to | ayrıca |
american | amerika |
use | kullanım |
sector | sektör |
EN In social cooperatives, different components such as local governments, beneficiaries, employees, local governments act together to realize the purpose of public benefit
TR Sosyal kooperatiflerde, kamu yararı amacını gerçekleştirmek için yerel yönetimler, faydalanıcılar, çalışanlar gibi farklı bileşenler bir arada hareket etmektedir
inglês | turco |
---|---|
social | sosyal |
components | bileşenler |
local | yerel |
purpose | amacı |
public | kamu |
employees | çalışanlar |
different | farklı |
to | için |
of | in |
EN There are Public Libraries in the Town Center, Ataeymir and Yenice Townships and they serve in municipal buildings. Ataeymir Public Library is closed due to lack of personnel.
TR İlçede basımevi, kitapevi, sinema ve tiyatro bulunmamaktadır. İlçe merkezinde 7, Yenice ve Ataeymir beldesinde 4 adet olmak üzere toplam 11 adet İnternet Kafe mevcuttur.
inglês | turco |
---|---|
center | merkezinde |
and | ve |
the | toplam |
EN Tradition 11: Our public relations policy is based on attraction rather than promotion; we need always maintain personal anonymity at the level of press, radio, films, television, and other public media of communication.
TR Gelenek 11: Halkla ilişkiler politikamız tanıtımdan çok cazibeye dayanmaktadır; basın, radyo, filmler, televizyon ve diğer kamusal iletişim araçları düzeyinde her zaman kişisel anonimliği korumamız gerekir.
inglês | turco |
---|---|
tradition | gelenek |
public | kamusal |
need | gerekir |
level | düzeyinde |
films | filmler |
television | televizyon |
radio | radyo |
other | diğer |
press | basın |
communication | iletişim |
of | her |
and | ve |
always | her zaman |
personal | kişisel |
EN Public: Everyone can see your Public form as it's indexed by the search engines.
TR Herkese Açık: Arama motorları tarafından indekslendiği için Herkese Açık formunuzu herkes görebilir.
inglês | turco |
---|---|
public | açık |
its | in |
by | tarafından |
search | arama |
engines | motorları |
everyone | için |
EN Public: As Public Forms are indexed by search engines, it is a great way to be present on the internet without a website
TR Genel: Genel Formlar arama motorları tarafından indekslendiğinden, web sitesi olmadan internette yer almanın harika bir yoludur
inglês | turco |
---|---|
public | genel |
forms | formlar |
great | harika |
without | olmadan |
search | arama |
by | tarafından |
engines | motorları |
a | bir |
on the internet | internette |
EN The Ontology blockchain framework supports public blockchain systems and is able to customize public blockchains for applications
TR Ontology blockchain yapısı açık blockchain sistemlerini destekler ve bunların uygulamalar için özelleştirilmesine olanak sağlar
inglês | turco |
---|---|
supports | destekler |
public | açık |
systems | sistemlerini |
applications | uygulamalar |
blockchain | blockchain |
and | ve |
EN The public key of the certificate will not match the public key of the original certificate
TR Sertifikanın genel anahtarı, orijinal sertifikanın genel anahtarıyla eşleşmeyecektir
inglês | turco |
---|---|
public | genel |
of | ın |
certificate | sertifikanın |
original | orijinal |
key | anahtar |
EN Description: View Youthful wife receives in natures garb on public beach to tease surfers hd as completely free. BDSM porn xxx Youthful wife receives in natures garb on public beach to tease surfers video.
TR Açıklama: Genç karısı, sörfçüleri kızdırmak için halka açık plajda berbat hd tamamen ücretsiz olarak görüntüle. Bdsm Porno xxx Genç karısı, sörfçüleri kızdırmak için halka açık plajda berbat video.
inglês | turco |
---|---|
description | açıklama |
hd | hd |
completely | tamamen |
bdsm | bdsm |
free | ücretsiz |
video | video |
view | görüntüle |
on | açık |
porn | porno |
xxx | xxx |
to | için |
EN Proportions of positions (by sex, age, persons with disabilities and population groups) in public institutions (national and local legislatures, public service, and judiciary) compared to national distributions 16.7.2
TR Kamu kurumlarındaki (ulusal ve yerel yasama, kamu hizmeti ve yargı) pozisyonların dağılımının ulusal dağılımlara (cinsiyet, yaş, engelliler ve nüfus gruplarına göre) oranı 16.7.2
inglês | turco |
---|---|
sex | cinsiyet |
population | nüfus |
public | kamu |
institutions | kurumlar |
service | hizmeti |
age | yaş |
and | ve |
in | da |
groups | grupları |
national | ulusal |
local | yerel |
by | göre |
of | nın |
EN 17.17. Encourage and promote effective public, public-private and civil society partnerships, building on the experience and resourcing strategies of partnerships
TR 17.17. Ortaklıkların deneyim ve kaynak sağlama stratejileri paydasına dayanan kamu, kamu-özel ve sivil toplum ortaklıklarının teşvik edilmesi ve desteklenmesi
inglês | turco |
---|---|
and | ve |
civil | sivil |
partnerships | ortaklıklar |
experience | deneyim |
strategies | stratejileri |
society | toplum |
public | kamu |
encourage | teşvik |
of | nın |
EN Public Data: any market data, prices, information on transactions and other data obtained by us from public sources, including exchanges, and other sources and delivered to you through the Services.
TR Kamuya Açık Veriler: Borsalar ve diğer kaynaklar dahil olmak üzere kamusal kaynaklardan elde ettiğimiz ve hizmetler aracılığıyla size teslim edilen piyasa verileri, fiyatlar, işlemler hakkında bilgi ve diğer veriler.
inglês | turco |
---|---|
transactions | işlemler |
other | diğer |
sources | kaynaklardan |
delivered | teslim |
services | hizmetler |
obtained | elde |
market | piyasa |
prices | fiyatlar |
and | ve |
including | dahil |
data | verileri |
information | bilgi |
to | hakkında |
through | aracılığıyla |
on | açık |
the | size |
EN There are Public Libraries in the Town Center, Ataeymir and Yenice Townships and they serve in municipal buildings. Ataeymir Public Library is closed due to lack of personnel.
TR İlçede basımevi, kitapevi, sinema ve tiyatro bulunmamaktadır. İlçe merkezinde 7, Yenice ve Ataeymir beldesinde 4 adet olmak üzere toplam 11 adet İnternet Kafe mevcuttur.
inglês | turco |
---|---|
center | merkezinde |
and | ve |
the | toplam |
EN Federal employees and members of the public who have disabilities must have access to and use of information and services that is comparable to the access and use available to non-disabled Federal employees and members of the public.
TR Engelli federal çalışanların ve kamu üyelerinin, engelli olmayan Federal çalışanlara ve kamu üyelerinin erişimine ve kullanımına açık olan bilgilere ve hizmetlere erişim ve kullanım hakkı olması gerekir.
inglês | turco |
---|---|
federal | federal |
and | ve |
of | ın |
information | bilgilere |
services | hizmetlere |
members | üyelerinin |
must | gerekir |
access | erişim |
is | olan |
public | kamu |
available | açık |
use | kullanım |
the | olmayan |
EN This certification establishes security standards that apply to all government agencies and public organizations in Spain, and service providers on which the public services are dependent on.
TR Bu sertifika İspanya'daki tüm resmi kurumlarla kamu kuruluşlarında ve kamu hizmetlerinin bağımlı olduğu hizmet sağlayıcıları için geçerli olan güvenlik standartlarını belirler.
inglês | turco |
---|---|
certification | sertifika |
security | güvenlik |
apply | geçerli |
organizations | kuruluşlar |
this | bu |
and | ve |
public | kamu |
service | hizmet |
all | tüm |
standards | standartları |
are | olan |
EN The public key of the certificate will not match the public key of the original certificate
TR Sertifikanın genel anahtarı, orijinal sertifikanın genel anahtarıyla eşleşmeyecektir
inglês | turco |
---|---|
public | genel |
of | ın |
certificate | sertifikanın |
original | orijinal |
key | anahtar |
EN Public service broadcasting: shaping public opinion
TR Kamu kaynaklı yayıncılık: Vatandaşlara sunulan fikir oluşturma fırsatı
inglês | turco |
---|---|
public | kamu |
EN Tradition 11: Our public relations policy is based on attraction rather than promotion; we need always maintain personal anonymity at the level of press, radio, films, television, and other public media of communication.
TR Gelenek 11: Halkla ilişkiler politikamız tanıtımdan çok cazibeye dayanmaktadır; basın, radyo, filmler, televizyon ve diğer kamusal iletişim araçları düzeyinde her zaman kişisel anonimliği korumamız gerekir.
inglês | turco |
---|---|
tradition | gelenek |
public | kamusal |
need | gerekir |
level | düzeyinde |
films | filmler |
television | televizyon |
radio | radyo |
other | diğer |
press | basın |
communication | iletişim |
of | her |
and | ve |
always | her zaman |
personal | kişisel |
EN Public: As Public Forms are indexed by search engines, it is a great way to be present on the internet without a website
TR Genel: Genel Formlar arama motorları tarafından indekslendiğinden, web sitesi olmadan internette yer almanın harika bir yoludur
inglês | turco |
---|---|
public | genel |
forms | formlar |
great | harika |
without | olmadan |
search | arama |
by | tarafından |
engines | motorları |
a | bir |
on the internet | internette |
EN Free public Wi-Fi is a miracle for your mobile data, but it’s also a blessing for hackers. It’s always better to use a VPN when connecting to public Wi-Fi hotspots to keep those hackers at bay.
TR Ücretsiz herkese açık Wi-Fi, mobil verileriniz için bir mucizedir ancak aynı zamanda hackler'lar için de bir nimettir. Herkese açık Wi-Fi noktalarına bağlanırken VPN kullanmak bu hacker'ları uzak tutmak için her zaman daha iyidir.
inglês | turco |
---|---|
mobile | mobil |
vpn | vpn |
public | açık |
always | her zaman |
to use | kullanmak |
but | ancak |
at | de |
to keep | tutmak |
EN Websites will get a public and private key after successfully acquiring or purchasing SSL certificates. When users access the website, their browser will request the public key to verify its identity.
TR Bir web sitesi SSL sertifikasını başarıyla aldığında genel ve özel bir anahtar alır. Kullanıcılar web sitesine eriştiğinde, tarayıcıları güvenilir olup olmadığını doğrulamak için SSL sertifikasını ve genel anahtarı ister.
inglês | turco |
---|---|
get | al |
public | genel |
successfully | başarıyla |
ssl | ssl |
browser | tarayıcı |
the | olup |
and | ve |
its | in |
users | kullanıcılar |
to | için |
EN Elsevier is a global information analytics business that helps institutions and professionals advance healthcare, open science and improve performance for the benefit of humanity
TR Elsevier, kurumlar ve profesyonellerin insanlığa fayda sağlamak üzere sağlık sektörünün geliştirmesi, bilimi açık hale getirmesi ve performansı artırmasına yardımcı olan küresel bir bilgi analiz şirketidir
inglês | turco |
---|---|
global | küresel |
analytics | analiz |
healthcare | sağlık |
open | açık |
benefit | fayda |
elsevier | elsevier |
information | bilgi |
and | ve |
science | bilimi |
a | yardımcı |
is | olan |
EN Our goal is to expand the boundaries of knowledge for the benefit of humanity.
TR Hedefimiz insanlık namına bilginin sınırlarını genişletmektir.
inglês | turco |
---|---|
boundaries | sınırları |
of | ın |
our goal | hedefimiz |
EN Working together, we can achieve a more inclusive, collaborative and transparent world of research. We believe open science can benefit research and society and drive research performance.
TR Birlikte çalışarak daha kapsayıcı, ortak çalışmaya dayalı ve şeffaf bir araştırma dünyası oluşturabiliriz. Açık bilimin araştırmalara ve topluma fayda sağlayacağına ve araştırma performansını artıracağına inanıyoruz.
inglês | turco |
---|---|
more | daha |
collaborative | ortak |
open | açık |
benefit | fayda |
society | topluma |
working | çalışarak |
inclusive | kapsayıcı |
transparent | şeffaf |
world | dünyası |
we believe | inanıyoruz |
and | ve |
research | araştırma |
a | bir |
of | birlikte |
performance | performans |
EN Most journals and editors benefit from the guidance of an Editorial Board, which provides expert advice on content, helps to attract new authors and encourage submissions and lends a helping hand with peer review.
TR Çoğu dergi ve editör, içerikler konusunda uzman tavsiyeleri sağlayan, yeni yazarlar çekmeye yardımcı olan, gönderimleri teşvik eden ve hakem denetimi konusunda destek sağlayan bir Editörlük Kurulunun rehberliğinden yararlanabilir.
inglês | turco |
---|---|
journals | dergi |
expert | uzman |
new | yeni |
authors | yazarlar |
encourage | teşvik |
hand | sağ |
review | denetimi |
a | yardımcı |
and | ve |
guidance | destek |
to | konusunda |
EN Growing open source projects can benefit from formal rules for making decisions.
TR Büyüyen açık kaynak projeleri, karar almak için resmi kurallardan yararlanabilir.
inglês | turco |
---|---|
growing | büyüyen |
open | açık |
source | kaynak |
projects | projeleri |
formal | resmi |
decisions | karar |
for | için |
EN ReusableThe key benefit for the wider research community of having research data being shared is the ability to reuse this data
TR Yeniden kullanılabilirGenel olarak araştırma camiası için verilerin paylaşılmasının en önemli faydası, bu verileri yeniden kullanabilme imkanı sağlamasıdır
inglês | turco |
---|---|
research | araştırma |
key | önemli |
this | bu |
data | verileri |
of | in |
EN Maximizing the benefit from existing, proven infrastructure
TR Mevcut, kanıtlanmış altyapının faydalarından maksimum seviyede yararlanılması
inglês | turco |
---|---|
existing | mevcut |
infrastructure | altyapı |
proven | kanıtlanmış |
EN Whether you are looking to reach your targets via print or digital, we provide a distinctive way to showcase your original articles, where you can benefit from an informed and relevant readership
TR Hedeflerinize ulaşmayı ister basılı ister dijital olarak istiyor olun, özgün makalelerinizi sergilemeniz için, bilgili ve uygun okurlara ulaşabileceğiniz seçkin bir yöntem sağlarız
inglês | turco |
---|---|
way | yöntem |
informed | bilgili |
original | özgün |
we provide | sağlarız |
provide | sağlar |
relevant | uygun |
digital | dijital |
and | ve |
to | için |
EN Stand out from the crowd with reproductions of your cutting-edge articles on high-quality paper that can be fully customised to appeal to niche audiences across every speciality. Benefit from associating your
TR En iyi makalelerinizin, her uzmanlık alanındaki niş kitlelere hitap edecek şekilde tam olarak kişiselleştirilebilir, yüksek kaliteli kağıt üzerindeki reprodüksiyonlarıyla öne çıkın. Markanızı dünyaca saygı duyulan
inglês | turco |
---|---|
paper | kağıt |
speciality | uzmanlık |
high | yüksek |
quality | kaliteli |
on | üzerindeki |
can | ne |
the | şekilde |
to | her |
EN Benefit from the perfect opportunity to share authoritative and original content in a format that resonates with medical professionals who are pushed for time
TR Güvenilir ve özgün içerikleri, deneyimli tıp uzmanlarının arasında yankı uyandıran bir formatta paylaşma fırsatından yararlanın
inglês | turco |
---|---|
medical | tıp |
professionals | uzmanlar |
original | özgün |
and | ve |
opportunity | fırsat |
a | bir |
share | paylaş |
the | arasında |
EN The average number of monthly searches of a particular keyword over 12 months. Estimate the keyword’s value and benefit for your rankings.
TR 12 ay boyunca belirli bir anahtar kelimenin ortalama aylık arama sayısı. Anahtar kelimenin değerini tahmin edin ve sıralamalarınız için fayda sağlayın.
inglês | turco |
---|---|
average | ortalama |
searches | arama |
estimate | tahmin |
benefit | fayda |
rankings | sıralamalarını |
monthly | aylık |
months | ay |
for | için |
of | in |
and | ve |
value | bir |
EN Papers published in the open access mirror journal will be published on ScienceDirect and benefit from the same level of visibility and discoverability only available on this industry-leading platform
TR Açık erişimli ayna dergide yayınlanan makaleler ScienceDirect'te yayınlanır ve yalnızca bu sektör lideri platformda mevcut olan aynı seviyedeki görünürlük ve keşfedilebilirlikten yararlanır
inglês | turco |
---|---|
published | yayınlanan |
access | erişimli |
mirror | ayna |
visibility | görünürlük |
platform | platformda |
industry | sektör |
leading | lideri |
this | bu |
open | açık |
and | ve |
the | aynı |
EN Commitment to the Access of Benefit Sharing with all the parties in your supply chain.
TR Tedarik zincirinizdeki tüm taraflarla beraber Fayda Paylaşımı Erişimine bağlılık.
inglês | turco |
---|---|
benefit | fayda |
parties | taraflarla |
supply | tedarik |
access | erişimine |
all | tüm |
sharing | paylaşımı |
with | beraber |
EN Asil College serves with the concept of boutique school, because it defends that every student have to benefit of schools technological and social facilities equally
TR Asil Okulları her öğrencinin okulun teknolojik ve sosyal imkanlarından eşit düzeyde yararlanması gerektiğini savunduğu için Butik Okul konseptiyle eğitim ve öğretim hizmeti vermektedir
inglês | turco |
---|---|
boutique | butik |
technological | teknolojik |
social | sosyal |
and | ve |
school | okul |
schools | okullar |
because | için |
EN Benefit from free DNS, routing and parking page
TR Ücretsiz DNS, yönlendime ve park sayfasından yararlanın
inglês | turco |
---|---|
dns | dns |
and | ve |
parking | park |
page | sayfası |
EN Customer Product Order Setup Template is designed for any company looking to provide order details regarding customer or core product, the benefit of a product. You can modify the template based on your specific business needs.
TR Oto Servis İş Emri Formu, sayfalar dolusu evrakla uğraşmadan araç servis ve bakım hizmeti veren işletmelerin süreç yönetimlerine ve hızlıca Oto Servis İş Emri oluşturmasına yardımcı olur.
inglês | turco |
---|---|
the | araç |
a | yardımcı |
business | iş |
template | formu |
your | ve |
can | olur |
EN Learn more about how photographers can benefit from using online forms.
TR Fotoğrafçıların online formlardan nasıl yararlandıklarını öğrenmek için şu blog yazımıza göz atabilirsiniz.
inglês | turco |
---|---|
online | online |
how | nasıl |
learn | öğrenmek |
from | için |
EN Another benefit is that the value of your staked coins doesn't depreciate unlike with ASICs and other mining hardware
TR Bir diğer avantaj da stake ettiğiniz coinlerin değerinin ASIC ve diğer madencilik donanımlarında olduğu gibi azalmak yerine, sadece piyasa fiyatlarındaki dalgalanmalardan etkileneceği gerçeğidir
inglês | turco |
---|---|
benefit | avantaj |
mining | madencilik |
other | diğer |
is | olduğu |
value | bir |
and | ve |
another | bir diğer |
EN Benefit from our advanced security tools made available across Windows, Mac, Android & iOS.
TR Windows, Mac, Android ve iOS’teki gelişmiş güvenlik araçlarımızdan faydalanın.
inglês | turco |
---|---|
our | ve |
security | güvenlik |
windows | windows |
mac | mac |
android | android |
advanced | gelişmiş |
tools | araçları |
EN Bane NOR has also gotten additional benefit from the game as a visual aid for emergency responders
TR Bane NOR ayrıca acil durum müdahalecileri için görsel bir yardım olarak oyundan ek fayda sağladı
inglês | turco |
---|---|
benefit | fayda |
aid | yardım |
emergency | acil durum |
additional | ek |
visual | görsel |
also | ayrıca |
for | için |
a | bir |
EN As an added benefit, you can exchange their interest in Fairmont Heritage Place for vacations at any Fairmont hotel or resort worldwide
TR İlave bir avantaj olarak, Fairmont Heritage Place’teki paylarını dünya çapındaki herhangi bir Fairmont otel veya tatil köyü ile değiştirebilirsiniz
inglês | turco |
---|---|
benefit | avantaj |
fairmont | fairmont |
place | iş |
vacations | tatil |
heritage | heritage |
at | de |
hotel | otel |
or | veya |
any | herhangi |
worldwide | çapındaki |
EN (Available to owners opting in the Owners Benefit Program).
TR (Mülk Sahipleri Avantaj Programı’nı seçen mülk sahipleri için mevcuttur).
inglês | turco |
---|---|
available | mevcuttur |
benefit | avantaj |
owners | sahipleri |
program | programı |
to | için |
EN All civil society actors may benefit from Networks-Platforms Database if they seek for opportunities of intra-civil society cooperation.
TR Ağlar-Platformlar Veritabanı'ndan sivil toplum içi işbirlikleri oluşturmak isteyen bütün sivil toplum aktörleri yararlanabilir.
inglês | turco |
---|---|
all | bütün |
civil | sivil |
society | toplum |
database | veritabanı |
EN “Kibar Volunteers,” which brings all volunteering activities within the body of Kibar Holding and the Group Companies together under one roof, aim to contribute more to the benefit of society
TR Kibar Holding ve Grup Şirketlerinde yapılan tüm gönüllülük çalışmalarını tek çatı altında buluşturan “Kibar Gönüllülleri”, toplum yararına daha fazla katkı sağlamayı amaçlıyor
EN The tools were designed for the user and to benefit the user directly
TR Araçlar kullanıcıyı düşünerek ve kullanıcının yararına tasarlanmıştır
inglês | turco |
---|---|
and | ve |
user | kullanıcı |
the user | kullanıcının |
tools | araçlar |
designed | tasarlanmış |
EN There are countless ways you can gain valuable feedback from both current and potential customers. Now is the time to offer them a benefit or two!
TR Değer verdiğiniz insanların fikirlerini almanın birçok yolu var. forms.app sizin için en etkili ve hızlı yöntemi sunar.
inglês | turco |
---|---|
ways | yolu |
offer | sunar |
a | bir |
countless | çok |
and | ve |
both | de |
the | sizin |
EN The second vital benefit is authentication
TR SSL / TLS?nin ikinci çok önemli yararı, kimlik doğrulamadır
inglês | turco |
---|---|
second | ikinci |
authentication | kimlik |
the | nin |
Mostrando 50 de 50 traduções