EN The seat upholstery matches three interior design schemes, Ambiance Stone Grey, Pack Purple Inside and Pack Habana Inside, each one featuring a set of corresponding colours distributed harmoniously in the interior.
"inside them" em inglês pode ser traduzido nas seguintes palavras/frases turco:
EN The seat upholstery matches three interior design schemes, Ambiance Stone Grey, Pack Purple Inside and Pack Habana Inside, each one featuring a set of corresponding colours distributed harmoniously in the interior.
TR Koltuk döşemesi, iç mekanlarda uyumlu bir şekilde dağıtılan bir takım uyumlu renkler içeren üç iç tasarım şeması, Ambiance Stone Gray, Pack Purple Inside ve Pack Habana Inside ile uyumludur.
inglês | turco |
---|---|
seat | koltuk |
design | tasarım |
interior | iç |
in | da |
and | ve |
the | şekilde |
a | bir |
set | ile |
of | içeren |
EN The seat upholstery matches three interior design schemes, Ambiance Stone Grey, Pack Purple Inside and Pack Habana Inside, each one featuring a set of corresponding colours distributed harmoniously in the interior.
TR Koltuk döşemesi, iç mekanlarda uyumlu bir şekilde dağıtılan bir takım uyumlu renkler içeren üç iç tasarım şeması, Ambiance Stone Gray, Pack Purple Inside ve Pack Habana Inside ile uyumludur.
inglês | turco |
---|---|
seat | koltuk |
design | tasarım |
interior | iç |
in | da |
and | ve |
the | şekilde |
a | bir |
set | ile |
of | içeren |
EN The seat upholstery matches three interior design schemes, Ambiance Stone Grey, Pack Purple Inside and Pack Habana Inside, each one featuring a set of corresponding colours distributed harmoniously in the interior.
TR Koltuk döşemesi, iç mekanlarda uyumlu bir şekilde dağıtılan bir takım uyumlu renkler içeren üç iç tasarım şeması, Ambiance Stone Gray, Pack Purple Inside ve Pack Habana Inside ile uyumludur.
inglês | turco |
---|---|
seat | koltuk |
design | tasarım |
interior | iç |
in | da |
and | ve |
the | şekilde |
a | bir |
set | ile |
of | içeren |
EN Our code-free chatbot builder will send all information straight to Crisp CRM or inside the one you use inside your business, without a single line of code
TR Kodsuz sohbet robotu oluşturucumuz, tüm bilgileri doğrudan Crisp CRM veya kullandığınızın içine tek bir kod satırı olmadan gönderir
inglês | turco |
---|---|
chatbot | sohbet robotu |
information | bilgileri |
straight | doğrudan |
crisp | crisp |
crm | crm |
inside | iç |
code | kod |
without | olmadan |
all | tüm |
or | veya |
a | bir |
EN Here you’ll find tools, tactics and actions you can take to engage your organisation to help people learn about The Global Goals. So share them with the world, help make them famous and together lets make them happen.
TR Burada, kuruluşunuzun Küresel Amaçları insanlara tanıtmasına yardımcı olacak setler, taktikler ve yapabileceğiniz şeyleri bulabilirsiniz. Bunları dünya ile paylaşın, tanınır hale getirin ve hep birlikte bunların olmasını sağlayalım.
inglês | turco |
---|---|
people | insanlara |
help | yardımcı |
you can | yapabileceğiniz |
global | küresel |
share | paylaşın |
world | dünya |
EN We must give them the space to tell us about their experiences, we must believe them, and we must support them in their fight against racism
TR Yaşadıklarını anlatmaları için onlara alan tanımalı, onlara inanmalı ve ırkçılığa karşı mücadelede onları desteklemeliyiz
inglês | turco |
---|---|
and | ve |
give | için |
EN This still happens today: the helpers help them deal with government authorities, translate for them, give them language lessons, help with transport
TR Bu, bugün de hala böyle: Yardım gönüllüleri mültecilere resmi dairelere gidişlerinde eşlik ediyor, onlar için tercümanlık ediyor, lisan kursları veriyor ve sürücülük hizmetleri yapıyorlar
inglês | turco |
---|---|
help | yardım |
this | bu |
today | bugün |
still | hala |
language | ve |
give | için |
the | böyle |
EN Durable printers are essential, but it's the software inside that will keep them in action
TR Dayanıklı yazıcılara sahip olmak önemli; fakat onları çalışır durumda tutacak şey içindeki yazılımdır
inglês | turco |
---|---|
printers | yazıcı |
software | yazılımdır |
durable | dayanıklı |
essential | önemli |
inside | iç |
the | durumda |
but | fakat |
them | onları |
in | içindeki |
are | sahip |
that | şey |
EN Lets you lock apps such as banking apps and messenger apps with PIN security, so the data inside them is safe no matter what
TR Bankacılık ve mesaj uygulamaları gibi yazılımları PIN güvenliğiyle kilitlemenizi ve bu sayede içlerindeki verileri her durumda güvende tutmanızı sağlar
inglês | turco |
---|---|
lets | sağlar |
banking | bankacılık |
pin | pin |
data | verileri |
inside | iç |
safe | güvenli |
apps | uygulamalar |
and | ve |
the | durumda |
with | her |
such | bu |
as | gibi |
EN Lets you lock apps such as banking apps and messenger apps with PIN security, so the data inside them is safe no matter what
TR Bankacılık ve mesaj uygulamaları gibi yazılımları PIN güvenliğiyle kilitlemenizi ve bu sayede içlerindeki verileri her durumda güvende tutmanızı sağlar
inglês | turco |
---|---|
lets | sağlar |
banking | bankacılık |
pin | pin |
data | verileri |
inside | iç |
safe | güvenli |
apps | uygulamalar |
and | ve |
the | durumda |
with | her |
such | bu |
as | gibi |
EN Lets you lock apps such as banking apps and messenger apps with PIN security, so the data inside them is safe no matter what
TR Bankacılık ve mesaj uygulamaları gibi yazılımları PIN güvenliğiyle kilitlemenizi ve bu sayede içlerindeki verileri her durumda güvende tutmanızı sağlar
inglês | turco |
---|---|
lets | sağlar |
banking | bankacılık |
pin | pin |
data | verileri |
inside | iç |
safe | güvenli |
apps | uygulamalar |
and | ve |
the | durumda |
with | her |
such | bu |
as | gibi |
EN Lets you lock apps such as banking apps and messenger apps with PIN security, so the data inside them is safe no matter what
TR Bankacılık ve mesaj uygulamaları gibi yazılımları PIN güvenliğiyle kilitlemenizi ve bu sayede içlerindeki verileri her durumda güvende tutmanızı sağlar
inglês | turco |
---|---|
lets | sağlar |
banking | bankacılık |
pin | pin |
data | verileri |
inside | iç |
safe | güvenli |
apps | uygulamalar |
and | ve |
the | durumda |
with | her |
such | bu |
as | gibi |
EN Lets you lock apps such as banking apps and messenger apps with PIN security, so the data inside them is safe no matter what
TR Bankacılık ve mesaj uygulamaları gibi yazılımları PIN güvenliğiyle kilitlemenizi ve bu sayede içlerindeki verileri her durumda güvende tutmanızı sağlar
inglês | turco |
---|---|
lets | sağlar |
banking | bankacılık |
pin | pin |
data | verileri |
inside | iç |
safe | güvenli |
apps | uygulamalar |
and | ve |
the | durumda |
with | her |
such | bu |
as | gibi |
EN Lets you lock apps such as banking apps and messenger apps with PIN security, so the data inside them is safe no matter what
TR Bankacılık ve mesaj uygulamaları gibi yazılımları PIN güvenliğiyle kilitlemenizi ve bu sayede içlerindeki verileri her durumda güvende tutmanızı sağlar
inglês | turco |
---|---|
lets | sağlar |
banking | bankacılık |
pin | pin |
data | verileri |
inside | iç |
safe | güvenli |
apps | uygulamalar |
and | ve |
the | durumda |
with | her |
such | bu |
as | gibi |
EN Lets you lock apps such as banking apps and messenger apps with PIN security, so the data inside them is safe no matter what
TR Bankacılık ve mesaj uygulamaları gibi yazılımları PIN güvenliğiyle kilitlemenizi ve bu sayede içlerindeki verileri her durumda güvende tutmanızı sağlar
inglês | turco |
---|---|
lets | sağlar |
banking | bankacılık |
pin | pin |
data | verileri |
inside | iç |
safe | güvenli |
apps | uygulamalar |
and | ve |
the | durumda |
with | her |
such | bu |
as | gibi |
EN Lets you lock apps such as banking apps and messenger apps with PIN security, so the data inside them is safe no matter what
TR Bankacılık ve mesaj uygulamaları gibi yazılımları PIN güvenliğiyle kilitlemenizi ve bu sayede içlerindeki verileri her durumda güvende tutmanızı sağlar
inglês | turco |
---|---|
lets | sağlar |
banking | bankacılık |
pin | pin |
data | verileri |
inside | iç |
safe | güvenli |
apps | uygulamalar |
and | ve |
the | durumda |
with | her |
such | bu |
as | gibi |
EN Introduce your students to a powerful work management platform, giving them the tools to succeed inside and outside the classroom.
TR Öğrencilerinizi sınıf içinde ve dışında başarılı olmaları için gerekli araçları sağlayan güçlü bir çalışma işletim platformuyla tanıştırın.
inglês | turco |
---|---|
powerful | güçlü |
tools | araçları |
work | iş |
outside | dışında |
and | ve |
EN Cradle locks can be mounted on walls or desks, inside cabinets or on carts to make them mobile.
TR Kızak kilitler duvar ya da masaya, içerdeki dolaplara veya alışveriş arabalarına monte edilerek onları daha mobil hale getirebilir.
inglês | turco |
---|---|
mobile | mobil |
or | veya |
them | onları |
to | daha |
make | da |
inside | iç |
EN Yes. The online banner maker has templates for professional banner ads as well. You can get them inside the Web Graphics tab in the design dashboard. There are four sizes: wide skyscraper, leaderboard, large- and medium-sized rectangles.
TR Evet. Banner yapma aracında banner reklamları için de şablonlar vardır. Bunları ana paneldeki Web Görselleri sekmesinde bulabilirsiniz. Dört farklı boyut vardır: geniş gökdelen, lider tablosu, büyük ve orta boyutlu dikdörtgenler.
inglês | turco |
---|---|
templates | şablonlar |
medium | orta |
web | web |
yes | evet |
ads | reklamları |
and | ve |
professional | için |
wide | geniş |
the | bunları |
large | büyük |
four | dört |
EN Provides clinically approved best practice guidelines and matches them with each patient to provide a recommended care pathway specifically for them.
TR Klinik olarak onaylanmış en iyi uygulama kuralları sağlar ve her bir hasta için tavsiye edilen özel bir bakım yöntemi sağlamak için bunları hastalarla eşleştirir.
inglês | turco |
---|---|
patient | hasta |
recommended | tavsiye edilen |
care | bakım |
approved | onaylanmış |
guidelines | kuralları |
and | ve |
provides | sağlar |
to | sağlamak |
best | en |
EN If you find lost or broken backlinks, move them back to your "In Progress" list and instantly contact your link partners to fix them
TR Kayıp veya bozuk geri bağlantılar bulursanız, bunları "Devam Ediyor" listenize geri taşıyın ve bunları düzeltmek için anında bağlantı ortaklarınızla iletişime geçin
inglês | turco |
---|---|
lost | kayıp |
contact | iletişime |
fix | düzeltmek |
link | bağlantı |
to | geri |
or | veya |
instantly | anında |
and | ve |
them | için |
EN In order to make sure our Whoer VPN mobile apps do their job properly and improve them, we have to know how people, as a whole, interact with them
TR Whoer VPN mobil uygulamalarımızın işini doğru bir şekilde yaptığından ve geliştirdiğinden emin olmak için, insanların bir bütün olarak onlarla nasıl etkileşime girdiğini bilmemiz gerekiyor
inglês | turco |
---|---|
vpn | vpn |
mobile | mobil |
job | iş |
whoer | whoer |
have to | gerekiyor |
people | insanlar |
and | ve |
a | bir |
apps | uygulamaları |
how | nasıl |
EN In order to make sure our VPN clients do their job properly and improve them, we have to know how people, as a whole, interact with them
TR VPN müşterilerimizin işlerini düzgün bir şekilde yapmalarını ve onları geliştirmelerini sağlamak için, insanların bir bütün olarak onlarla nasıl etkileşime girdiğini bilmemiz gerekir
inglês | turco |
---|---|
vpn | vpn |
job | iş |
properly | düzgün |
have to | gerekir |
people | insanlar |
and | ve |
a | bir |
to | sağlamak |
how | nasıl |
EN These companies may drop cookies on your computer when you use them on our site or if you are already logged in to them.
TR Eğer bu firmaların hizmetlerine bizim sitemiz üzerinden giriş yaptıysanız, bu firmalar bilgisayarınıza çerez bırakmış olabilirler.
inglês | turco |
---|---|
computer | bilgisayar |
if | eğer |
cookies | çerez |
these | bu |
companies | firmalar |
our | bizim |
EN Monitor all backlinks and get notified when any of them will lost. Find backlinks which were lost links and bring them back to life, keep your inbound link profile strong as possible.
TR Tüm geri bağlantıları izleyin ve bunlardan herhangi birinin ne zaman kaybedeceğine dair bilgi alın. Kayıp linkleri hayata döndürün ve backlink profilinizi mümkün olduğunca güçlü tutun.
inglês | turco |
---|---|
lost | kayıp |
strong | güçlü |
get | alın |
possible | mümkün |
when | zaman |
link | bağlantı |
to | geri |
to life | hayata |
all | tüm |
of | dair |
monitor | izleyin |
any | herhangi |
links | bağlantıları |
were | ne |
and | ve |
EN Stellar is a platform for financial tools, with a self-serve architecture that makes it easy to issue Digital Assets, connect them to real-world assets, and exchange them using built-in orderbooks
TR Stellar kullanımı kolay Dijital Varlıklar çıkarmak, onları gerçek varlıklara bağlamak ve yerleşik teklif defterleri ile alıp satabilmek için self servis bir mimari ile yaratılmış bir finansal araçlar platformdur
inglês | turco |
---|---|
financial | finansal |
architecture | mimari |
easy | kolay |
assets | varlıklar |
built-in | yerleşik |
stellar | stellar |
self | self |
real | gerçek |
tools | araçlar |
using | kullanımı |
digital | dijital |
makes | ile |
and | ve |
EN You can then copy them and use them to help generate ideas for your own content and/or handpick the best ones that are relevant for your content.
TR Daha sonra bunları kopyalayabilir ve kendi içeriğiniz için fikir üretmeye yardımcı olmak ve/veya içeriğinizle alakalı en iyi olanları seçmek için kullanabilirsiniz.
inglês | turco |
---|---|
ideas | fikir |
relevant | alakalı |
help | yardımcı |
or | veya |
and | ve |
best | en |
EN Read about cryptocurrency derivatives and where traders can find the best platforms to trade them. A useful source of information for learning all the basics about cryptocurrency derivatives and where best to trade them.
TR Kripto para türevleri ve yatırımcılar için en ideal işlem platformları hakkında okuyun. Kripto para türevleri ve işlem platformları hakkında temel bilgileri öğrenmek için faydalı bir kaynak.
inglês | turco |
---|---|
platforms | platformlar |
source | kaynak |
trade | işlem |
useful | faydalı |
best | en |
information | bilgileri |
of | in |
about | hakkında |
cryptocurrency | kripto |
a | bir |
read | ve |
EN The Standard plan is a single-user pay-as-you-go plan. You purchase transcription hours up front and use them as you need them. This is perfect if you have a small transcription project.
TR Standart plan, tek kullanıcılı kullandıkça öde planıdır. Önden transkripsiyon saatleri satın alın ve ihtiyacınız olduğu gibi kullanın. Küçük bir transkripsiyon projeniz varsa bu mükemmeldir.
inglês | turco |
---|---|
standard | standart |
transcription | transkripsiyon |
hours | saatleri |
small | küçük |
use | kullanın |
if | varsa |
this | bu |
purchase | satın |
is | olduğu |
and | ve |
you need | ihtiyacınız |
plan | plan |
a | bir |
EN You may want to analyze them on your own platform or upload to a third-party application or just to keep data in an external storage and delete them from forms.app in order to free up your package capacity.
TR Paket kapasitenizi boşaltmak için bunları kendi platformunuzda analiz etmek veya bir üçüncü taraf uygulamasına yüklemek veya yalnızca verileri harici bir depolamada tutmak ve forms.app'dan silmek isteyebilirsiniz.
inglês | turco |
---|---|
external | harici |
delete | silmek |
package | paket |
party | taraf |
app | uygulaması |
data | verileri |
third | üçüncü |
analyze | analiz |
or | veya |
a | bir |
and | ve |
to keep | tutmak |
EN Send out online invitations to your guests, keep them informed of all the updates, or let them count the days in excitement with a countdown landing page
TR Misafirlerinize online davetiyeler gönderin, onları güncel gelişmelerden haberdar edin ya da bir geri sayım sayfası oluşturarak heyecanı her zaman diri tutun
inglês | turco |
---|---|
online | online |
days | zaman |
page | sayfası |
send | gönderin |
in | da |
to | geri |
them | onları |
of | her |
EN Many people find that Windows, an otherwise decent piece of software, withdraws so many rights from them, that it is not worth them using it. macOS is not much better, either.
TR Pek çok insan, başka türlü iyi bir yazılım olan Windows'un kendilerinden çok fazla hakkı aldığını ve kullanmaya değmediğini düşünmektedir. macOS de bundan daha iyi değildir.
inglês | turco |
---|---|
people | insan |
software | yazılım |
macos | macos |
rights | hakkı |
using | kullanmaya |
from | bundan |
many | pek |
much | de |
better | daha iyi |
otherwise | başka |
not | değildir |
is | olan |
of | bir |
EN Preparing weekly and monthly progress reports in the desired format, writing them in Turkish and English, and sending them to the relevant units,
TR Haftalık ve aylık ilerleme raporlarının istenilen formatta hazırlanıp Türkçe ve İngilizce dilde yazılarak ilgili birimlere gönderilmesi,
inglês | turco |
---|---|
weekly | haftalık |
monthly | aylık |
progress | ilerleme |
relevant | ilgili |
and | ve |
to | e |
turkish | türk |
reports | raporlar |
EN If we all fight for them, our leaders will make them happen
TR Eğer biz bunun için çabalarsak, liderlerimiz bunu gerçekleştirebileceklerdir
inglês | turco |
---|---|
if | eğer |
we | biz |
will | bunu |
EN We may also provide notices to you by posting them in your Account on the Website, or by sending them to an email address that you have previously provided to us.
TR Ayrıca, Web Sitesindeki Hesabınıza göndererek veya daha önce bize verdiğiniz bir e-posta adresine göndererek size bildirimde bulunabiliriz.
inglês | turco |
---|---|
your account | hesabınıza |
by sending | göndererek |
website | web |
account | hesabı |
posta | |
previously | daha önce |
or | veya |
us | bize |
also | ayrıca |
EN You can create custom contact forms in minutes with drag and drop, customize them visually, and instantly preview them in all responsive modes for mobile devices.
TR Sürükle ve bırak ile dakikalar içinde özel iletişim formları oluşturabilir, görsel olarak özelleştirebilir ve mobil cihazlar için tüm duyarlı modlarda anında önizleyebilirsiniz.
inglês | turco |
---|---|
contact | iletişim |
minutes | dakikalar |
mobile | mobil |
devices | cihazlar |
customize | özelleştirebilir |
responsive | duyarlı |
can create | oluşturabilir |
all | tüm |
forms | formları |
and | ve |
drop | bırak |
instantly | anında |
in | içinde |
custom | ile |
EN As an independent business owner you will enjoy Amway’s high-quality products in your life, sell them to others and build relationships with people to help them start their own business.
TR Amway Serbest Girişimcisi olarak Amway’in yüksek kaliteli ürünlerini zevkle kullanacak, başkalarına satacak ve insanlarla ilişki kurarak onların da kendi işlerini başlatmalarına yardımcı olacaksınız.
inglês | turco |
---|---|
business | iş |
others | başkaları |
people | insanlarla |
high | yüksek |
products | ürünlerini |
help | yardımcı |
you will | olacaksınız |
in | da |
them | onları |
quality | kaliteli |
and | ve |
to | olarak |
EN There are many video credits I haven’t used during the previous month. Can you roll them back so that I can use them this month?
TR Geçtiğimiz ay kullanmadığım birçok video kredisi vardı. Söz konusu kredileri bu ay kullanabilmem için aktarabilir misiniz?
inglês | turco |
---|---|
video | video |
month | ay |
this | bu |
many | çok |
previous | bir |
EN No, there is no limit on the number of workspaces. You can create them as you need them. Learn more.
TR Hayır, çalışma alanı sayısında herhangi bir sınırlama yok. İhtiyaç duydukça yeni çalışma alanı oluşturabilirsiniz. Dafa fazla bilgi.
inglês | turco |
---|---|
create | oluşturabilirsiniz |
number | sayısı |
learn | bilgi |
more | fazla |
EN Do what live chat can't: give your website visitors the option to talk to a team member on the phone within 30 seconds or less. Have them enter their phone number and interact with them instantaneously.
TR Canlı sohbetin yapamadığını yapın: sitenizdeki ziyaretçilerin temsilci ekibinizden biriyle 30 saniye içinde telefonla görüşmesini sağlayın. Tek yapmaları gereken telefon numaralarını girmek.
inglês | turco |
---|---|
visitors | ziyaretçilerin |
seconds | saniye |
have | gereken |
live | canlı |
phone | telefon |
to | yapın |
your | sitenizdeki |
EN Stellar is a platform for financial tools, with a self-serve architecture that makes it easy to issue Digital Assets, connect them to real-world assets, and exchange them using built-in orderbooks
TR Stellar kullanımı kolay Dijital Varlıklar çıkarmak, onları gerçek varlıklara bağlamak ve yerleşik teklif defterleri ile alıp satabilmek için self servis bir mimari ile yaratılmış bir finansal araçlar platformdur
inglês | turco |
---|---|
financial | finansal |
architecture | mimari |
easy | kolay |
assets | varlıklar |
built-in | yerleşik |
stellar | stellar |
self | self |
real | gerçek |
tools | araçlar |
using | kullanımı |
digital | dijital |
makes | ile |
and | ve |
EN Provides clinically approved best practice guidelines and matches them with each patient to provide a recommended care pathway specifically for them.
TR Klinik olarak onaylanmış en iyi uygulama kuralları sağlar ve her bir hasta için tavsiye edilen özel bir bakım yöntemi sağlamak için bunları hastalarla eşleştirir.
inglês | turco |
---|---|
patient | hasta |
recommended | tavsiye edilen |
care | bakım |
approved | onaylanmış |
guidelines | kuralları |
and | ve |
provides | sağlar |
to | sağlamak |
best | en |
EN Monitor all backlinks and get notified when any of them will lost. Find backlinks which were lost links and bring them back to life, keep your inbound link profile strong as possible.
TR Tüm geri bağlantıları izleyin ve bunlardan herhangi birinin ne zaman kaybedeceğine dair bilgi alın. Kayıp linkleri hayata döndürün ve backlink profilinizi mümkün olduğunca güçlü tutun.
inglês | turco |
---|---|
lost | kayıp |
strong | güçlü |
get | alın |
possible | mümkün |
when | zaman |
link | bağlantı |
to | geri |
to life | hayata |
all | tüm |
of | dair |
monitor | izleyin |
any | herhangi |
links | bağlantıları |
were | ne |
and | ve |
EN This developed into a sport, in which people would race their cars up dunes, and modify them to make them faster and more powerful
TR Bu, insanların arabalarını kum tepelerinde yarışacakları ve onları daha hızlı ve daha güçlü hale getirmek için değiştirecekleri bir spora dönüştü
inglês | turco |
---|---|
faster | hızlı |
powerful | güçlü |
cars | arabalar |
this | bu |
people | insanlar |
and | ve |
a | bir |
EN Most of them are very pragmatic and, like the generations before them, want above all to earn good money, have a safe job and a good work-life balance
TR Oysa onlar büyük bir çoğunlukla olaya çok pragmatik yaklaşıyor ve tıpkı kendilerinden önceki nesiller gibi öncelikle iyi bir kazanç, güvenli bir meslek ve iş yaşamıyla özel yaşam arasında uyum istiyorlar
inglês | turco |
---|---|
life | yaşam |
all | ya |
to | güvenli |
and | ve |
EN As a result, many tasks are currently being left undone, because we are no longer able to carry them out or can only perform them in much reduced form
TR Bu nedenle kimi görevlerimizi yerine getiremiyor ya da sadece kısıtlı çerçevede yerine getirebiliyoruz
inglês | turco |
---|---|
in | da |
to | nedenle |
out | bu |
EN We would like to start with them, provided they pass the very thorough examination we're about to put them through.
TR Bunlarla başlamak istiyoruz, yalnız şu anda onlara uyguladığımız esaslı bir sınavı geçmeleri şartıyla.
inglês | turco |
---|---|
we | istiyoruz |
the | anda |
them | onlara |
to | bir |
EN The start-up hires refugees, gives them job and language training, and later places them with partner companies
TR Münih’li social startup sığınmacıları işe alıyor, onları uzmanlık ve lisan eğitimiyle geliştiriyor ve onları daha sonra bir partner firmaya yerleştiriyor
inglês | turco |
---|---|
job | iş |
start | startup |
partner | partner |
later | daha sonra |
and | ve |
the | sonra |
them | onları |
EN The people of the Erzgebirge got their own back in their own way: by immortalizing the authorities with wooden figures, painting them with fanciful uniforms and weapons – and putting them to work cracking hard nuts.
TR Erzgebirge sakinleri kendi usulleriye intikam aldılar: Otoriteleri ahşap figürler olarak ebedileştirdiler, onları fantezi yüklü üniformalarla, silahlarla resimleştirip onlara bundan sonra sürekli çetin cevizler kırdırttılar.
inglês | turco |
---|---|
wooden | ahşap |
the | sonra |
them | onları |
EN I keep some of them, because I want to give them away, and others as mementos
TR Kimilerini başkalarına vermek üzere saklıyorum, kimilerini hatıra olarak
inglês | turco |
---|---|
others | başkaları |
Mostrando 50 de 50 traduções