EN TSI was established in 2011 by Turkish Airlines and Assan Hanil to design, manufacture, repair, and sell seats for all types of aircraft, and to provide spare parts for the relevant parts.
EN TSI was established in 2011 by Turkish Airlines and Assan Hanil to design, manufacture, repair, and sell seats for all types of aircraft, and to provide spare parts for the relevant parts.
TR 2011 yılında Türk Hava yolları ve Assan Hanil ortaklığıyla kurulan TSI, her türlü hava aracı için koltuk tasarım, üretim, tamir ve satışını yapmak, ilgili parçalar için yedek parça desteği vermek amacıyla kurulmuştur.
inglês | turco |
---|---|
turkish | türk |
assan | assan |
repair | tamir |
provide | vermek |
relevant | ilgili |
and | ve |
the | aracı |
design | tasarım |
parts | parçalar |
established | kurulmuş |
EN EC2 Spot Instances offer spare compute capacity in the AWS cloud at steep discounts compared to On-Demand Instances.
TR EC2 Spot Bulut Sunucuları, İstek Üzerine Bulut Sunucularına kıyasla büyük indirimlerle AWS Cloud’da yedek işlem kapasitesi sunar.
inglês | turco |
---|---|
offer | sunar |
capacity | kapasitesi |
compared | kıyasla |
spot | spot |
aws | aws |
cloud | bulut |
EN Moxy is not just for adults who have time and money to spare
TR Moxy, sadece vakti ve parası olan yetişkinlere yönelik değildir
inglês | turco |
---|---|
and | ve |
moxy | moxy |
not | değildir |
just | sadece |
EN Answer to "mainboard nikon d3100 spare part"
TR "mainboard nikon d3100 spare part" için yanıt
inglês | turco |
---|---|
answer | yanıt |
to | için |
EN In this context, UNIDEF’s after-sales services, include maintenance, repair, and the provision of spare parts and products.
TR Bu çerçevede UNIDEF satış sonrası ürünlerin bakımı, onarımı ve yedek parça temini konularında da hizmet vermektedir.
inglês | turco |
---|---|
maintenance | bakım |
repair | onarım |
sales | satış |
this | bu |
products | ürünlerin |
in | da |
and | ve |
of | parça |
services | hizmet |
EN SERVICE New vehicles Used vehicles After-sales Spare parts Vehicle body Citroën service racing
TR HIZMET Yeni araçlar Kullanılmış araçlar Satış sonrası Yedek parça Araç gövdesi Citroën Racing servisi
inglês | turco |
---|---|
new | yeni |
vehicles | araçlar |
parts | parça |
vehicle | araç |
citroën | citroën |
used | kullanılmış |
sales | satış |
service | hizmet |
EN SERVICE New vehicles Used vehicles After-sales Spare parts Vehicle body Citroën service racing
TR HIZMET Yeni araçlar Kullanılmış araçlar Satış sonrası Yedek parça Araç gövdesi Citroën Racing servisi
inglês | turco |
---|---|
new | yeni |
vehicles | araçlar |
parts | parça |
vehicle | araç |
citroën | citroën |
used | kullanılmış |
sales | satış |
service | hizmet |
EN Air traffic management assistants perform many duties. These can include passenger and aircraft handling, purchasing fuel and spare parts, the analysis of market data or seat reservation.
TR Havayolu ulaşım hizmetleri uzmanları pek çok farklı görev üstleniyor: Yolcu ve uçağın hazırlanmasından yakıt ve yedek parça alımına ya da pazar verilerinin analizi ve koltuk rezervasyonuna.
inglês | turco |
---|---|
passenger | yolcu |
fuel | yakıt |
analysis | analizi |
market | pazar |
data | verilerinin |
seat | koltuk |
management | hizmetleri |
many | pek |
and | ve |
the | çok |
EN “In theory, it’s possible to use 3D printing to manufacture spare parts and bridge bottlenecks.” The TU has teamed up with the Fraunhofer-Institute for Applied Polymer Research, the Charité hospital, and several companies to form an initiative
TR İnisiyatif ortaklarının dünyanın dört bir yanında temas halinde olduğu 3D baskı sistemi işletmelerinin sayısı, birkaç bine ulaşıyor
inglês | turco |
---|---|
printing | baskı |
in | halinde |
to | birkaç |
the | dört |
EN Fully qualified service technicians will perform troubleshooting, damage assessments, inspections and testing, equipment repair and reconditioning, and spare parts installation
TR Tam nitelikli servis teknisyenleri sorun giderme, hasar değerlendirmeleri, inceleme ve test, ekipman onarımı, yenileme ve yedek parça kurulumu işlemlerini gerçekleştirecektir
inglês | turco |
---|---|
fully | tam |
qualified | nitelikli |
service | servis |
troubleshooting | sorun giderme |
damage | hasar |
and | ve |
testing | test |
equipment | ekipman |
repair | onarım |
parts | parça |
installation | kurulumu |
EN Moxy is not just for adults who have time and money to spare
TR Moxy, sadece vakti ve parası olan yetişkinlere yönelik değildir
inglês | turco |
---|---|
and | ve |
moxy | moxy |
not | değildir |
just | sadece |
EN This includes service support 24/7 and genuine spare parts delivered within 48 hours – even supported by financing options like leasing when you need it
TR Buna 7/24 servis desteği, 48 saat içinde teslim edilen orijinal yedek parçalar ve hatta ihtiyacınız olduğunda kiralama gibi finansman seçenekleri de dâhildir
inglês | turco |
---|---|
service | servis |
support | desteği |
hours | saat |
delivered | teslim |
parts | parçalar |
even | hatta |
leasing | kiralama |
options | seçenekleri |
when | olduğunda |
and | ve |
within | içinde |
like | gibi |
this | buna |
need | ihtiyacınız |
EN There are no Spare Parts available for this Product
TR Bu Ürün için Yedek Parça yok.
inglês | turco |
---|---|
this | bu |
no | yok |
EN Support Home Downloads & Apps Spare Parts
TR Destek Ana Sayfası Karşıdan Yüklemeler ve Uygulamalar Yedek Parçalar
inglês | turco |
---|---|
support | destek |
apps | uygulamalar |
parts | parçalar |
home | ve |
EN ReusableThe key benefit for the wider research community of having research data being shared is the ability to reuse this data
TR Yeniden kullanılabilirGenel olarak araştırma camiası için verilerin paylaşılmasının en önemli faydası, bu verileri yeniden kullanabilme imkanı sağlamasıdır
inglês | turco |
---|---|
research | araştırma |
key | önemli |
this | bu |
data | verileri |
of | in |
EN <strong>Having same terms</strong> — ideas that contain all the terms in your target keyword (in any order).
TR <strong>Aynı koşullara sahip</strong> — hedef anahtar kelimenizdeki tüm koşulları içeren fikirler (herhangi bir sırayla).
EN Browse any website's internal links without having to crawl it
TR Herhangi bir web sitesinin dahili bağlantılarına, onu taramak zorunda kalmadan göz atın
inglês | turco |
---|---|
websites | web |
internal | dahili |
it | onu |
having | zorunda |
any | herhangi |
without | kalmadan |
links | bağlantılar |
EN You release Foursquare from all liability for you having acquired or not acquired Content through the Services
TR Foursquare'i Hizmet yoluyla elde ettiğiniz veya etmediğiniz bütün sorumluluklardan muaf tutmaktasınız
inglês | turco |
---|---|
acquired | elde |
services | hizmet |
not | etmediğiniz |
all | bütün |
or | veya |
EN The Mailfence digital signature provides absolute authenticity and non-repudiation (sender cannot deny having sent the message)
TR Mailfence dijital imzası mutlak özgünlük ve reddedilmeyi sağlar (gönderen mesajı göndermeyi reddedemez)
inglês | turco |
---|---|
digital | dijital |
provides | sağlar |
absolute | mutlak |
and | ve |
mailfence | mailfence |
signature | imzası |
message | mesaj |
EN Having problems using our service? Our Support Team is eager to help you with any service-related questions.
TR Hizmetimizi kullanırken sorun mu yaşıyorsunuz? Müşteri Destek Ekibimiz hizmetle alakalı herhangi bir soru için yardım etmeye istekli.
inglês | turco |
---|---|
our service | hizmetimizi |
related | alakalı |
service | hizmetle |
support | destek |
to | etmeye |
help | yardım |
any | herhangi |
having | için |
you | in |
questions | soru |
EN Having a mobile-compatible website is very important as it allows you to be more visible in searches made from mobile devices.
TR Mobil uyumluluğa sahip olmanız mobil cihazlardan yapılan aramalarda daha görünür olmanızı sağladığı için oldukça önemlidir.
inglês | turco |
---|---|
a | a |
visible | görünür |
made | yapılan |
mobile | mobil |
important | önemlidir |
very | oldukça |
EN He’s incredibly passionate about cybersecurity, after having to rescue his girlfriend and family members from multiple cyber attacks over the years
TR Siber güvenlik konusunda özel bir ilgisi olmasının yanında kız arkadaşını ve aile üyelerini yıllar boyunca çeşitli siber saldırılardan korumuş biridir
inglês | turco |
---|---|
family | aile |
and | ve |
cyber | siber |
the | özel |
to | konusunda |
EN Although both the aforementioned songs were composed by others, he was a talented songwriter in his own right, having written "One", a hit single for Three Dog Night
TR İki Grammy Ödülü almış olan sanatçının en çok tanınan parçaları "Without You", (sözleri Ham/Evans'a ait olmakla birlikte Nilsson tarafından yeniden gözden geçirilmiştir), "Eveybody's Talking "(Neil) ve "Coconut" (Nilsson)
inglês | turco |
---|---|
by | tarafından |
own | ve |
a | olan |
the | çok |
in | birlikte |
EN Still having trouble? Visit our Knowledge Base for a comprehensive guide to your domain transfer.
TR Hala sorun mu yaşıyorsun? Alan adı transferi ile ilgili kapsamlı bir rehber için Bilgi Tabanımızı ziyaret et.
inglês | turco |
---|---|
knowledge | bilgi |
base | tabanı |
guide | rehber |
comprehensive | kapsamlı |
our | ile |
a | bir |
transfer | transferi |
visit | ziyaret |
domain | alan |
EN A website builder is an online tool that allows users to create functional, well-designed websites without having to know how to code
TR Bir web sitesi oluşturucu, kullanıcıların kodlama bilmeye gerek kalmadan işlevsel, iyi tasarlanmış web siteleri oluşturmalarını sağlayan çevrimiçi bir araçtır
inglês | turco |
---|---|
builder | oluşturucu |
functional | işlevsel |
well | iyi |
designed | tasarlanmış |
online | çevrimiçi |
tool | araç |
websites | siteleri |
without | kalmadan |
a | bir |
users | kullanıcılar |
EN Having a list means that you’re not at the mercy of changing search and social media algorithms.
TR Elinizde bir liste olması, sürekli değişen arama ve sosyal medya algoritmaları tarafından etkilenmemenizi sağlar.
inglês | turco |
---|---|
list | liste |
search | arama |
algorithms | algoritmaları |
at | de |
and | ve |
social | sosyal |
a | bir |
media | medya |
EN It enables blockchain developers to build their DApps and wallets natively without having to worry about the low-level implementation details
TR Blockchain geliştiricilerinin alt seviye uygulama ayrıntıları hakkında kaygılanmasına gerek kalmadan DApp'lerini ve cüzdanlarını native olarak inşa etmelerine olanak sunar
inglês | turco |
---|---|
build | inşa |
implementation | uygulama |
blockchain | blockchain |
level | seviye |
details | ayrıntıları |
and | ve |
without | kalmadan |
about | hakkında |
EN Tezos can upgrade itself without having to split (“fork”) the network into two different blockchains and disrupt the network effects that are formed over time.
TR Tezos, ağı iki farklı blockchaine bölmeden (fork) ve zamanla oluşan ağ etkilerini ortadan kaldırmadan sürüm güncellemesi yapabilir.
inglês | turco |
---|---|
network | ağı |
formed | oluşan |
effects | etkilerini |
can | yapabilir |
and | ve |
time | zamanla |
different | farklı |
EN You don’t need to worry about not having any design skills. With our intuitive interface, any user will feel like a designer instantly!
TR Herhangi bir tasarım becerisine sahip olmasanız bile endişe etmenize gerek yok. Sezgisel arayüzümüz sayesinde her kullanıcı anında bir tasarımcı gibi hissedecek!
inglês | turco |
---|---|
need | gerek |
intuitive | sezgisel |
instantly | anında |
user | kullanıcı |
you | etmenize |
design | tasarım |
designer | tasarımcı |
any | herhangi |
interface | arayüz |
a | bir |
to | bile |
like | gibi |
with | sayesinde |
EN You’ll be able to instantly track the video creators who are important to your channel, whether they are big influencers setting trends in your space, or channels smaller than you having breakthrough content
TR Kanalınız için önemli olan video içerik oluşturucularını, alanınızdaki trendleri belirleyen büyük fikir önderlerini veya gelişim gösteren içeriğe sahip olan sizden daha küçük kanalları anında izleyebileceksiniz
inglês | turco |
---|---|
trends | trendleri |
space | alan |
video | video |
important | önemli |
content | içerik |
big | büyük |
channel | kanal |
smaller | daha küçük |
instantly | anında |
or | veya |
EN A competitor is someone publishing content to YouTube in the same topic space as you, so having that kind of data handy is incredibly useful in understanding what might work for you, or what you can improve.
TR Bir rakip, YouTube'da içeriği sizinle aynı konuda yayınlayan bir kişidir, bu nedenle bu tür verilerin kullanışlı olması sizin için neyin işe yarayabileceğini veya neleri geliştirebileceğinizi anlamanızda inanılmaz derecede faydalıdır.
inglês | turco |
---|---|
competitor | rakip |
content | içeriği |
kind | tür |
data | verilerin |
incredibly | inanılmaz |
work | iş |
useful | faydalı |
handy | kullanışlı |
of | in |
or | veya |
the | aynı |
same | bir |
EN Clarkson recorded her debut album with RCA Records after having won the highly-publicized first season of the television series American Idol in 2002
TR Amerikan Idol adlı Pop Idol yarışma programının ilk sezonunda birinci olduktan sonra ilk albümünü yayınlamıştır
inglês | turco |
---|---|
album | albüm |
american | amerikan |
first | ilk |
the | sonra |
EN Youthful legal age teenager having sex
TR Üvey baba anal copulates yasal yaş genç ve karısı
inglês | turco |
---|---|
legal | yasal |
age | yaş |
teenager | genç |
EN Having caught the public's attention in 2010 with her singles "Starry Eyed" and "Guns and Horses," British vocalist Ellie Goulding quickly rose to the top of the charts with her infectious electronic pop sound
TR 30 Aralık 1986; Hereford), İngiliz söz yazarı ve pop şarkıcısı
inglês | turco |
---|---|
and | ve |
pop | pop |
EN Ellie Goulding (born Elena Jane Goulding, 30 December 1986 in Hereford, England) is an English singer-songwriter. Having caught the public's attention in 2010 with her singles "St… read more
TR Elena Jane"Ellie" Goulding (d. 30 Aralık 1986; Hereford), İngiliz söz yazarı ve pop şarkıcısı. Diskografi Stüdyo albümleri 2010: Lights / Bright Lights 2012: Halcyon EP… Devamını oku
EN Having touched the lives of hundreds of thousands of people with works in areas including human rights, gender equality, sexual and reproductive health and rights and continuing to work for women, girls and the most vul...
TR İnsan hakları, toplumsal cinsiyet eşitliği, cinsel sağlık ve üreme sağlığı ve hakları gibi pek çok alanda bugüne dek yüz binlerce insanın hayatına dokunan ve kimseyi geride bırakmadan kadınların, kız çocuklarının ve en...
inglês | turco |
---|---|
girls | kız |
human | insan |
rights | hakları |
most | en |
gender | cinsiyet |
sexual | cinsel |
and | ve |
women | kadınlar |
the | gibi |
health | sağlığı |
to | e |
EN Contracts for difference (CFDs), are a simple and cost-efficient way to trade on a wide variety of financial markets without having to own the underlying asset
TR Fark kontratları (CFDler), birçok finansal piyasada herhangi bir varlık sahibi olmadan işlem yapılmasını sağlayan sade ve masrafsız araçlardır
inglês | turco |
---|---|
difference | fark |
financial | finansal |
asset | varlık |
trade | işlem |
simple | sade |
without | olmadan |
and | ve |
a | bir |
EN Having received and read this privacy notice on personal data processing (provided in accordance with Article 13 of EU Regulation 679/2016), I consent to:
TR 679/2016 numaralı AB Yönetmeliğinin 13. Maddesi uyarınca sunulan) kişisel verilerin işlenmesiyle ilgili bu gizlilik bildirimini alıp okudum ve şunlara izin veriyorum:
inglês | turco |
---|---|
data | verilerin |
provided | sunulan |
eu | ab |
consent | izin |
in accordance with | uyarınca |
on | ilgili |
privacy | gizlilik |
personal | kişisel |
this | bu |
read | ve |
EN Having a transcript alongside your audio is critical to getting found.
TR Sesinizin yanında bir transkript olması bulunmak için kritik öneme sahiptir.
inglês | turco |
---|---|
transcript | transkript |
critical | kritik |
getting | için |
a | bir |
is | sahiptir |
EN Remove the tedious and time-consuming back-and-forth process between storyteller and audio engineer by having all your edits, highlights, and strikethroughs in one central location.
TR Hikaye anlatıcısı ve ses mühendisi arasındaki sıkıcı ve zaman alıcı süreci tek bir merkezi konumda düzenlemeler, önemli noktalar ve üst çizimlerinizi bulundurarak ortadan kaldırın.
inglês | turco |
---|---|
remove | kaldırın |
process | süreci |
edits | düzenlemeler |
central | merkezi |
tedious | sıkıcı |
time | zaman |
between | arasındaki |
by | üst |
EN Easily add a table of contents so your students can get to the sections they need without having to peruse the entire lecture. One click and you’ll be where you need to be.
TR Öğrencilerinizin tüm dersi incelemeye gerek kalmadan ihtiyaç duydukları bölümlere ulaşabilmeleri için kolayca bir içindekiler tablosu ekleyin. Tek bir tıklamayla, olman gereken yerde olursun.
inglês | turco |
---|---|
add | ekleyin |
table | tablosu |
easily | kolayca |
of | in |
without | kalmadan |
a | bir |
EN Having a central location for all your audio, video, and transcripts makes navigating and collaborating on content a breeze.
TR Tüm ses, video ve transkriptleriniz için merkezi bir konuma sahip olmak, içerikte gezinmeyi ve işbirliği yapmayı bir esinti haline getirir.
inglês | turco |
---|---|
central | merkezi |
location | konuma |
video | video |
all | tüm |
for | için |
a | bir |
EN Step 12: Having had a spiritual awakening as a result of these steps, we tried to carry this message to internet and technology addicts, and to practice these principles in all our affairs.
TR Adım 12: Bu adımların sonucunda ruhsal bir uyanış yaşayarak internet ve teknoloji bağımlılarına bu mesajı ulaştırmaya ve bu ilkeleri tüm işlerimizde uygulamaya çalıştık.
inglês | turco |
---|---|
internet | internet |
technology | teknoloji |
addicts | bağımlıları |
step | adım |
principles | ilkeleri |
steps | adımlar |
and | ve |
this | bu |
all | tüm |
a | bir |
message | mesaj |
EN Having 5 or 10 minutes of group meditation.
TR 5 veya 10 dakikalık grup meditasyonu yapmak.
inglês | turco |
---|---|
or | veya |
group | grup |
of | yapmak |
EN After about 10 months, I started having doubts about the program and my abstinence
TR Yaklaşık 10 ay sonra program ve perhizim hakkında şüpheler duymaya başladım
inglês | turco |
---|---|
months | ay |
started | başladı |
and | ve |
about | hakkında |
program | program |
the | sonra |
EN It has often happened that when we inform the person of the effects their actions are having and make a request that they change their behavior, they have apologized and sought to change.
TR Kişiyi eylemlerinin yarattığı etkiler hakkında bilgilendirdiğimizde ve davranışlarını değiştirmesi için talepte bulunduğumuzda, özür dileyip değiştirmeye çalıştıkları sıklıkla olmuştur.
inglês | turco |
---|---|
often | sıklıkla |
behavior | davranış |
of | in |
and | ve |
to | hakkında |
EN 5 years since my last attempt at having a social life.
TR Son sosyal yaşam girişimimden bu yana 5 yıl geçti.
inglês | turco |
---|---|
last | son |
social | sosyal |
life | yaşam |
years | yıl |
EN Are you a painter, a musician, a photographer, or a graphic designer? Then having a portfolio website is a must for you
TR Bir ressam, müzisyen, fotoğrafçı ya da grafiker misiniz? Öyleyse, bir portföy sitesi kurmanız şart
inglês | turco |
---|---|
portfolio | portföy |
website | sitesi |
a | bir |
then | da |
EN Having high quality doesn't necessarily mean being complex
TR Yüksek kalite için karmaşık olmak gerekmiyor
inglês | turco |
---|---|
high | yüksek |
complex | karmaşık |
quality | kalite |
having | için |
being | olmak |
EN Cartoon videos are a light-hearted way to promote your product without having to do a hard sell
TR Çizgi videolar, ürününüzü agresif şekilde satmayı hedeflemediğiniz durumlarda eğlenceli bir tanıtım için idealdir
inglês | turco |
---|---|
videos | videolar |
a | bir |
to | için |
Mostrando 50 de 50 traduções