EN It may even show you a keyword that works even better than the ones you had in mind! A good keyword finder does more than just show you long-tail keyword options, though
"even better" em inglês pode ser traduzido nas seguintes palavras/frases turco:
EN It may even show you a keyword that works even better than the ones you had in mind! A good keyword finder does more than just show you long-tail keyword options, though
TR Hatta size aklınızdakilerden daha iyi sonuç veren bir anahtar kelime bile gösterebilir! İyi bir anahtar kelime bulucu size uzun kuyruklu anahtar kelime seçeneklerini göstermekten daha fazlasını yapar
inglês | turco |
---|---|
finder | bulucu |
options | seçeneklerini |
long | uzun |
more | fazlasını |
better | daha iyi |
ones | bir |
had | daha |
the | size |
EN Repairable products are better for companies, better for the environment, and better for us.
TR Onarılabilir ürünler şirketler için, çevre için ve bizim için daha iyidir.
inglês | turco |
---|---|
companies | şirketler |
environment | çevre |
and | ve |
products | ürünler |
for | için |
EN The better and more detailed data you process, the better results you will get, and the better you can improve your resource.
TR Ne kadar iyi ve ayrıntılı veri işlerseniz, o kadar iyi sonuçlar alırsınız ve kaynağınızı o kadar iyi geliştirebilirsiniz.
inglês | turco |
---|---|
data | veri |
process | iş |
get | al |
detailed | ayrıntılı |
better | iyi |
can | ne |
and | ve |
EN Repairable products are better for companies, better for the environment, and better for us.
TR Onarılabilir ürünler şirketler için, çevre için ve bizim için daha iyidir.
inglês | turco |
---|---|
companies | şirketler |
environment | çevre |
and | ve |
products | ürünler |
for | için |
EN AI is changing the way transaction diligence is performed at EY. With Watson Discovery EY can provide better transaction advice to clients, which they in turn can use to make better decisions and drive better outcomes.
TR Yapay zeka, EY'de işlem titizliği sağlama biçimini değiştiriyor. Watson Discovery sayesinde EY, müşterilere daha iyi kararlar almak ve daha iyi sonuçlar elde etmek için kullanabilecekleri daha iyi işlem önerileri sunabiliyor.
inglês | turco |
---|---|
transaction | işlem |
watson | watson |
clients | müşterilere |
decisions | kararlar |
at | de |
better | daha iyi |
and | ve |
EN Today Better Cotton is grown in 26 countries around the world and accounts for 20% of global cotton production. In the 2020-21 cotton season, 2.2 million licensed Better Cotton Farmers grew 4.7 million metric tonnes of Better Cotton.
TR Bugün Better Cotton dünya çapında 26 ülkede yetiştirilmektedir ve küresel pamuk üretiminin %20'sini oluşturmaktadır. 2020-21 pamuk sezonunda, 2.2 milyon lisanslı Better Cotton Çiftçisi, 4.7 milyon metrik ton Better Cotton üretti.
inglês | turco |
---|---|
today | bugün |
cotton | pamuk |
and | ve |
million | milyon |
around | çapında |
countries | ülkede |
world | dünya |
global | küresel |
EN India has been a pioneering force within the Better Cotton Programme since its first Better Cotton harvest in 2011, and now has the largest number of farmers participating in the Better Cotton Programme.
TR Hindistan, 2011'deki ilk Better Cotton hasadından bu yana Better Cotton Programında öncü bir güç olmuştur ve şu anda Better Cotton Programına katılan en fazla çiftçiye sahiptir.
inglês | turco |
---|---|
india | hindistan |
pioneering | öncü |
in | deki |
and | ve |
largest | en |
first | ilk |
the | anda |
EN The editor even will even show you how each thumbnail looks across YouTube, Facebook & Twitter!
TR Düzenleyici size ayrıca her bir küçük resmin Yotube'da, Facebook'ta ve Twitter'da nasıl göründüğünü gösterecektir.
inglês | turco |
---|---|
editor | düzenleyici |
even | bir |
each | her |
how | nasıl |
you | ve |
the | size |
EN You can even see which operating system your audience uses on their devices! All of these are important metrics for you to measure your campaigns and use it to improve or even expand.
TR Hedef kitlenizin cihazlarında hangi işletim sistemlerini kullandığını bile görebilirsiniz! Kampanyalarınızı ölçümlemeniz ve gelişim ya da büyüme amacıyla kullanmanız için tüm bu önemli metrikler sunulur.
inglês | turco |
---|---|
devices | cihazlar |
your audience | kitlenizin |
important | önemli |
of | in |
these | bu |
campaigns | kampanyalar |
all | tüm |
and | ve |
EN The editor even will even show you how each thumbnail looks across YouTube, Facebook & Twitter!
TR Düzenleyici size ayrıca her bir küçük resmin Yotube'da, Facebook'ta ve Twitter'da nasıl göründüğünü gösterecektir.
inglês | turco |
---|---|
editor | düzenleyici |
even | bir |
each | her |
how | nasıl |
you | ve |
the | size |
EN It will help you find the next best Google keyword options, show you which keywords are the most relevant, and even give you keyword suggestions that you may not have even thought of before.
TR Bir sonraki en iyi Google anahtar kelime seçeneklerini bulmanıza yardımcı olacak, size hangi anahtar kelimelerin en alakalı olduğunu gösterecek ve hatta daha önce aklınıza bile gelmemiş olabilecek anahtar kelime önerileri sunacaktır.
inglês | turco |
---|---|
options | seçeneklerini |
suggestions | önerileri |
help | yardımcı |
next | sonraki |
relevant | alakalı |
and | ve |
even | bir |
EN The search for Phemex Guardians continues! The last time around, we received amazing responses from our communities and decided to grow it even further. If you are a trader, a supporter or even a cryp……
TR Sayın Phemex Kullanıcıları, Phemex, 7 Nisan 2022 saat 10:00 (UTC)’da aşağıdaki 55 spot işlem çiftini eklemiş bulunmaktadır. Kullanıcılar USDT ile bu tokenlerın spot işlemlerini ger……
EN The solutions we offer for Atlassian applications have gained acknowledgment even beyond Turkey, that is, in 34 countries, in 4 continents. We will strive to enhance this level of success of ours and make our international market share even larger.
TR Atlassian uygulamaları için sunduğumuz çözümler Türkiye 'nin ötesinde bile 4 kıtada 34 ülkede kabul görmektedir. Biz bizim başarı bu seviyede geliştirmek ve uluslararası pazar payı daha da büyük yapmak için çalışacağız.
inglês | turco |
---|---|
level | seviyede |
market | pazar |
we offer | sunduğumuz |
solutions | çözümler |
success | başarı |
international | uluslararası |
share | payı |
turkey | türkiye |
countries | ülkede |
beyond | ötesinde |
this | bu |
in | da |
larger | büyük |
we | biz |
and | ve |
the | kabul |
applications | uygulamalar |
of | in |
EN Excellent Customer Service, went above and beyond what was expected of them! Even going as far as to quite possibly crediting my previous year old purchases, something that no other hosting provider would even dare to touch
TR Mükemmel Müşteri Hizmetleri, onlardan beklenenin ötesine geçti! Hatta başka hiçbir hosting şirketinin yapmaya cesaret edemediği bir önceki yıl yaptığım satın alımlarımı geri ödeyecek kadar ileri gitti
inglês | turco |
---|---|
excellent | mükemmel |
year | yıl |
no | hiçbir |
other | başka |
beyond | ötesine |
hosting | hosting |
customer | müşteri |
service | hizmetleri |
them | onlardan |
even | bir |
to | hatta |
EN Products that can be repaired, should be repaired. Refurbished cell phones can be sold to someone new. Repaired computers bridge the digital divide. Even better, repair jobs are local. They won’t ever be shipped overseas.
TR Onarılabilecek ürünler onarılmalıdır. Yenilenmiş cep telefonları yeni birine satılabilir. Onarılan bilgisayarlar dijital uçurumu kapatır. Daha da iyisi, onarım işleri yereldir. Onlar asla yurtdışına sevk edilmeyecektir.
inglês | turco |
---|---|
phones | telefonlar |
new | yeni |
repair | onarım |
products | ürünler |
computers | bilgisayarlar |
digital | dijital |
even | da |
ever | daha |
to | birine |
EN Even better, when stuff is repaired, it holds on to all the energy and all the materials it used up during manufacturing. Nothing is wasted. Nothing is lost.
TR Daha da iyisi, bir şeyler tamir edildiğinde, üretim sırasında kullandığı tüm enerjiyi ve tüm malzemeleri de bünyesinde tutar. Hiçbir şey boşa gitmez. Hiçbir şey kaybolmaz.
inglês | turco |
---|---|
materials | malzemeleri |
manufacturing | üretim |
used | kullandığı |
and | ve |
during | sırasında |
even | bir |
all | tüm |
EN If you want to help us make Trust Wallet even better you can join our beta program for iOS and Android
TR Trust Cüzdan'ı daha da iyi hale getirmemize yardım etmek istiyorsanız, iOS ve Android için beta programımıza katılabilirsiniz
inglês | turco |
---|---|
ios | ios |
android | android |
trust | trust |
if you want | istiyorsanız |
help | yardım |
better | iyi |
program | programı |
and | ve |
wallet | cüzdan |
even | da |
EN vidIQ Vision will help you learn what’s working on YouTube and what’s not so you can make your channel even better.
TR vidIQ uzantısı Youtube'da neyin çalışıp neyin çalışmadığını öğrenmenize yardımcı olarak kanalınızı geliştirmenizi sağlıyor.
inglês | turco |
---|---|
vidiq | vidiq |
help | yardımcı |
channel | kanal |
EN "One of the most beautiful places in the world! Amazing view. Don't forget to bring your camera. Make a Wikipedia quick research before visiting to make the experience even better. It's unforgettable."
TR "Budapeşte'yi fotoğraflamak için en güzel yer.. Tuna ve peştenin keyfini Çıkarın.."
inglês | turco |
---|---|
beautiful | güzel |
most | en |
your | ve |
of | in |
bring | için |
EN For instance, the speaker drivers on Arctis Pro are premium hi-res capable with an even better soundscape
TR Örneğin, Arctis Pro’daki hoparlör sürücüleri çok daha iyi bir ses düzeniyle donatılmış seçkin yüksek çözünürlük sunar
inglês | turco |
---|---|
speaker | hoparlör |
arctis | arctis |
even | bir |
better | daha iyi |
on | yüksek |
EN You can use our form builder on your mobile phone even better.
TR Form oluşturucumuzu mobilde çok daha iyi bir şekilde kullanabilirsiniz.
inglês | turco |
---|---|
mobile | mobilde |
form | form |
even | bir |
you can use | kullanabilirsiniz |
better | daha iyi |
your | daha |
you | çok |
EN Thanks to Crisp shared inbox, built on top of your ticket center, you can deal with tickets in real-time to make customer experience even better
TR Bilet merkezinizin üzerine kurulan Crisp paylaşılan gelen kutusu sayesinde, müşteri deneyimini daha da iyi hale getirmek için biletlerle gerçek zamanlı olarak ilgilenebilirsiniz
inglês | turco |
---|---|
crisp | crisp |
shared | paylaşılan |
inbox | gelen kutusu |
ticket | bilet |
customer | müşteri |
experience | deneyimini |
real | gerçek |
time | zamanlı |
in | da |
better | iyi |
to | için |
of | in |
on | üzerine |
with | sayesinde |
EN We listened to customers and made our amazing gaming headset even better
TR Müşterilerimize kulak verdik ve muhteşem oyun kulaklığımızı daha da iyi hale getirdik
inglês | turco |
---|---|
amazing | muhteşem |
gaming | oyun |
even | da |
better | iyi |
to | daha |
and | ve |
EN Taking the popular QLn Series and making it even better, the ZQ600 Series delivers advanced technology and an innovative and portable design that drives productivity, ease-of-use and manageability to a new level.
TR Popüler QLn Serisini daha da geliştiren ZQ600 Serisi, ileri teknolojinin yanı sıra, verimlilik, kullanım kolaylığı ve yönetilebilirliği yeni bir seviyeye taşıyan yenilikçi ve portatif bir tasarıma sahip.
inglês | turco |
---|---|
popular | popüler |
technology | teknolojinin |
design | tasarıma |
productivity | verimlilik |
level | seviyeye |
use | kullanım |
ease | kolaylığı |
and | ve |
innovative | yenilikçi |
series | serisi |
advanced | ileri |
even | bir |
to | sahip |
new | yeni bir |
EN That why Zebra engineers scanners, mobile computers, tablets and printers with one purpose — to help you perform even better.
TR Zebra mühendislerinin barkod okuyucularını, mobil bilgisayarlarını, tabletlerini ve yazıcılarını tek bir amaçla tasarlamasının nedeni de bu – daha iyi çalışmanıza yardımcı olmak için.
EN That’s why Zebra engineers scanners, mobile computers, tablets and printers with one purpose — to help you perform even better.
TR Zebra mühendislerinin barkod okuyucularını, mobil bilgisayarlarını, tabletlerini ve yazıcılarını tek bir amaçla tasarlamasının nedeni de bu – daha iyi çalışmanıza yardımcı olmak için.
EN Warming and T-Sonic™ pulsations push active skincare ingredients deep into the dermis for even better results.
TR Isınma ve T-Sonic™ titreşimler, daha etkili sonuçlar için cilt bakım aktif bileşenlerini cildin derinliklerine doğru iter.
EN If you want to help us make Trust Wallet even better you can join our beta program for iOS and Android
TR Trust Cüzdan'ı daha da iyi hale getirmemize yardım etmek istiyorsanız, iOS ve Android için beta programımıza katılabilirsiniz
inglês | turco |
---|---|
ios | ios |
android | android |
trust | trust |
if you want | istiyorsanız |
help | yardım |
better | iyi |
program | programı |
and | ve |
wallet | cüzdan |
even | da |
EN Even better, when stuff is repaired, it holds on to all the energy and all the materials it used up during manufacturing. Nothing is wasted. Nothing is lost.
TR Daha da iyisi, bir şeyler tamir edildiğinde, üretim sırasında kullandığı tüm enerjiyi ve tüm malzemeleri de bünyesinde tutar. Hiçbir şey boşa gitmez. Hiçbir şey kaybolmaz.
inglês | turco |
---|---|
materials | malzemeleri |
manufacturing | üretim |
used | kullandığı |
and | ve |
during | sırasında |
even | bir |
all | tüm |
EN Products that can be repaired, should be repaired. Refurbished cell phones can be sold to someone new. Repaired computers bridge the digital divide. Even better, repair jobs are local. They won’t ever be shipped overseas.
TR Onarılabilecek ürünler onarılmalıdır. Yenilenmiş cep telefonları yeni birine satılabilir. Onarılan bilgisayarlar dijital uçurumu kapatır. Daha da iyisi, onarım işleri yereldir. Onlar asla yurtdışına sevk edilmeyecektir.
inglês | turco |
---|---|
phones | telefonlar |
new | yeni |
repair | onarım |
products | ürünler |
computers | bilgisayarlar |
digital | dijital |
even | da |
ever | daha |
to | birine |
EN Taking the popular QLn Series and making it even better, the ZQ600 Series delivers advanced technology and an innovative and portable design that drives productivity, ease-of-use and manageability to a new level.
TR Popüler QLn Serisini daha da geliştiren ZQ600 Serisi, ileri teknolojinin yanı sıra, verimlilik, kullanım kolaylığı ve yönetilebilirliği yeni bir seviyeye taşıyan yenilikçi ve portatif bir tasarıma sahip.
inglês | turco |
---|---|
popular | popüler |
technology | teknolojinin |
design | tasarıma |
productivity | verimlilik |
level | seviyeye |
use | kullanım |
ease | kolaylığı |
and | ve |
innovative | yenilikçi |
series | serisi |
advanced | ileri |
even | bir |
to | sahip |
new | yeni bir |
EN That why Zebra engineers scanners, mobile computers, tablets and printers with one purpose — to help you perform even better.
TR Zebra mühendislerinin barkod okuyucularını, mobil bilgisayarlarını, tabletlerini ve yazıcılarını tek bir amaçla tasarlamasının nedeni de bu – daha iyi çalışmanıza yardımcı olmak için.
EN Great for you. Even better for your team!
TR Senin için iyi. Takımınız için daha da iyi!
inglês | turco |
---|---|
better | iyi |
team | takım |
for | için |
even | da |
your | senin |
EN vidIQ Vision will help you learn what’s working on YouTube and what’s not so you can make your channel even better.
TR vidIQ'nun müthiş hizmet araçları var. Tüm şirketlerime YouTube için vidIQ'yu kullanmalarını tavsiye ediyorum.
inglês | turco |
---|---|
your | tüm |
help | hizmet |
you | var |
not | için |
EN Even better: buy a day pass for 7 euros (zones A and B) and use bus number 100 for some “hop-on, hop-off” sightseeing.
TR Daha iyisi: 7 avroya (AB Bölgesi) günlük bilet alın ve 100 nolu otobüs hattını “İn-Bin” şehir turu için kullanın.
EN Can there be any better way to relax than taking a long walk in the forest? Germans have always been known to enjoy a good hike, but since the corona crisis began they have been attracted to their nearest forests even more often
TR Rahatlamak ve gevşemek için uzun bir orman yürüyüşünden ala ne olabilir? Yürüyüşü oldum olası seven Almanlar korona pandemisinden bu yana hemen yakınlarındaki ormanları daha da sık ziyaret eder oldu
inglês | turco |
---|---|
long | uzun |
forest | orman |
germans | almanlar |
corona | korona |
often | sık |
in | da |
even | bir |
be | olabilir |
been | bu |
their | ve |
to | ziyaret |
EN "One of the most beautiful places in the world! Amazing view. Don't forget to bring your camera. Make a Wikipedia quick research before visiting to make the experience even better. It's unforgettable."
TR "Budapeşte'yi fotoğraflamak için en güzel yer.. Tuna ve peştenin keyfini Çıkarın.."
inglês | turco |
---|---|
beautiful | güzel |
most | en |
your | ve |
of | in |
bring | için |
EN "One of the most beautiful places in the world! Amazing view. Don't forget to bring your camera. Make a Wikipedia quick research before visiting to make the experience even better. It's unforgettable."
TR "Budapeşte'yi fotoğraflamak için en güzel yer.. Tuna ve peştenin keyfini Çıkarın.."
inglês | turco |
---|---|
beautiful | güzel |
most | en |
your | ve |
of | in |
bring | için |
EN "One of the most beautiful places in the world! Amazing view. Don't forget to bring your camera. Make a Wikipedia quick research before visiting to make the experience even better. It's unforgettable."
TR "Budapeşte'yi fotoğraflamak için en güzel yer.. Tuna ve peştenin keyfini Çıkarın.."
inglês | turco |
---|---|
beautiful | güzel |
most | en |
your | ve |
of | in |
bring | için |
EN "One of the most beautiful places in the world! Amazing view. Don't forget to bring your camera. Make a Wikipedia quick research before visiting to make the experience even better. It's unforgettable."
TR "Budapeşte'yi fotoğraflamak için en güzel yer.. Tuna ve peştenin keyfini Çıkarın.."
inglês | turco |
---|---|
beautiful | güzel |
most | en |
your | ve |
of | in |
bring | için |
EN "One of the most beautiful places in the world! Amazing view. Don't forget to bring your camera. Make a Wikipedia quick research before visiting to make the experience even better. It's unforgettable."
TR "Budapeşte'yi fotoğraflamak için en güzel yer.. Tuna ve peştenin keyfini Çıkarın.."
inglês | turco |
---|---|
beautiful | güzel |
most | en |
your | ve |
of | in |
bring | için |
EN "One of the most beautiful places in the world! Amazing view. Don't forget to bring your camera. Make a Wikipedia quick research before visiting to make the experience even better. It's unforgettable."
TR "Budapeşte'yi fotoğraflamak için en güzel yer.. Tuna ve peştenin keyfini Çıkarın.."
inglês | turco |
---|---|
beautiful | güzel |
most | en |
your | ve |
of | in |
bring | için |
EN For instance, the speaker drivers on Arctis Pro are premium hi-res capable with an even better soundscape
TR Örneğin, Arctis Pro’daki hoparlör sürücüleri çok daha iyi bir ses düzeniyle donatılmış seçkin yüksek çözünürlük sunar
inglês | turco |
---|---|
speaker | hoparlör |
arctis | arctis |
even | bir |
better | daha iyi |
on | yüksek |
EN Products that can be repaired, should be repaired. Refurbished cell phones can be sold to someone new. Repaired computers bridge the digital divide. Even better, repair jobs are local. They won’t ever be shipped overseas.
TR Onarılabilecek ürünler onarılmalıdır. Yenilenmiş cep telefonları yeni birine satılabilir. Onarılan bilgisayarlar dijital uçurumu kapatır. Daha da iyisi, onarım işleri yereldir. Onlar asla yurtdışına sevk edilmeyecektir.
inglês | turco |
---|---|
phones | telefonlar |
new | yeni |
repair | onarım |
products | ürünler |
computers | bilgisayarlar |
digital | dijital |
even | da |
ever | daha |
to | birine |
EN Dear Phemexers, It’s our favorite day of the week, and hopefully yours too ;) This Thursday, we bring you an even better surprise than the previous week: a lucky draw prize pool! Will you be the ……
TR Spot piyasalarımızda yeni REVO/USDT çifti işlemleri yapabilmek için kullanıcıların Phemex’te KYC doğrulamalarını tamamlamaları gerekmektedir. (işlemler 20 Haziran, 2022 15:00 UTC’de a……
EN Taking the popular QLn Series and making it even better, the ZQ600 Plus Series delivers advanced technology and an innovative and portable design that drives productivity, ease-of-use and manageability to a new level.
TR Popüler QLn Serisini daha da geliştiren ZQ600 Plus Serisi, ileri teknolojinin yanı sıra, verimlilik, kullanım kolaylığı ve yönetilebilirliği yeni bir seviyeye taşıyan yenilikçi ve portatif bir tasarıma sahip.
inglês | turco |
---|---|
popular | popüler |
technology | teknolojinin |
design | tasarıma |
productivity | verimlilik |
level | seviyeye |
use | kullanım |
ease | kolaylığı |
and | ve |
innovative | yenilikçi |
series | serisi |
advanced | ileri |
even | bir |
to | sahip |
plus | daha |
new | yeni bir |
EN Thanks to Crisp shared inbox, built on top of your ticket center, you can deal with tickets in real time to make the customer experience even better
TR Bilet merkezinizin üzerine kurulan Crisp paylaşılan gelen kutusu sayesinde, müşteri deneyimini daha da iyi hale getirmek için biletlerle gerçek zamanlı olarak ilgilenebilirsiniz
inglês | turco |
---|---|
crisp | crisp |
shared | paylaşılan |
inbox | gelen kutusu |
ticket | bilet |
real | gerçek |
experience | deneyimini |
time | zamanlı |
customer | müşteri |
in | da |
better | iyi |
to | için |
of | in |
on | üzerine |
EN You can consult this page to understand better which subscription will better fit your marketing needs.
TR Hangi aboneliğin pazarlama ihtiyaçlarınızı daha iyi karşılayacağını daha iyi anlamak için bu sayfaya başvurabilirsiniz.
inglês | turco |
---|---|
marketing | pazarlama |
this | bu |
better | daha iyi |
needs | ihtiyaç |
EN Better information to drive better decisions, saving money ? and saving lives.
TR Daha iyi kararlar almak, paradan tasarruf etmek ve hayatlar kurtarmak için daha iyi bilgiler.
inglês | turco |
---|---|
information | bilgiler |
decisions | kararlar |
saving | tasarruf |
money | paradan |
and | ve |
better | daha iyi |
EN Better Information Leads to Better Patient Care
TR Daha İyi Hasta Bakımı İçin Daha İyi Bilgi İpuçları
inglês | turco |
---|---|
information | bilgi |
patient | hasta |
care | bakım |
to | daha |
Mostrando 50 de 50 traduções