EN In general, the right to participation means the active and effective participation of individuals in decision-making processes
"effective decision making tools" em inglês pode ser traduzido nas seguintes palavras/frases turco:
EN In general, the right to participation means the active and effective participation of individuals in decision-making processes
TR Genel bir ifadeyle katılım hakkı karar verme süreçlerine bireylerin aktif ve etkili bir şekilde dahil olması anlamına gelir
inglês | turco |
---|---|
participation | katılım |
active | aktif |
effective | etkili |
processes | süreçlerine |
right | hakkı |
general | genel |
and | ve |
the | şekilde |
decision-making | karar |
EN Therefore, it is required to set up an open, fair, and democratic mechanism related to the participation process, and also to secure this mechanism legally as a requisite of active and effective participation in decision-making processes
TR Bu nedenle karar verme süreçlerine aktif ve etkili katılım, katılım sürecine dair açık, adil ve demokratik bir mekanizmanın oluşturulmasını ve bu mekanizmanın hukuk yoluyla da garanti altına alınmasını gerektirir
inglês | turco |
---|---|
open | açık |
fair | adil |
democratic | demokratik |
participation | katılım |
active | aktif |
effective | etkili |
processes | süreçlerine |
this | bu |
therefore | bu nedenle |
and | ve |
process | süreç |
in | da |
a | bir |
decision-making | karar |
to | nedenle |
of | dair |
EN Ensure enhanced representation and voice for developing countries in decision-making in global international economic and financial institutions in order to deliver more effective, credible, accountable and legitimate institutions
TR Daha etkili, güvenilir, hesap verebilir ve meşru kurumların var olması için küresel uluslararası ekonomi ve finans kurumlarındaki karar verme süreçlerinde gelişmekte olan ülkelerin daha iyi temsilinin sağlanması ve seslerinin duyurulması
inglês | turco |
---|---|
developing | gelişmekte |
economic | ekonomi |
financial | finans |
effective | etkili |
legitimate | meşru |
countries | ülkelerin |
and | ve |
global | küresel |
international | uluslararası |
institutions | kurumlar |
decision-making | karar |
ensure | güvenilir |
EN In general, the right to participation means the active and effective participation of individuals in decision-making processes
TR Genel bir ifadeyle katılım hakkı karar verme süreçlerine bireylerin aktif ve etkili bir şekilde dahil olması anlamına gelir
inglês | turco |
---|---|
participation | katılım |
active | aktif |
effective | etkili |
processes | süreçlerine |
right | hakkı |
general | genel |
and | ve |
the | şekilde |
decision-making | karar |
EN Therefore, it is required to set up an open, fair, and democratic mechanism related to the participation process, and also to secure this mechanism legally as a requisite of active and effective participation in decision-making processes
TR Bu nedenle karar verme süreçlerine aktif ve etkili katılım, katılım sürecine dair açık, adil ve demokratik bir mekanizmanın oluşturulmasını ve bu mekanizmanın hukuk yoluyla da garanti altına alınmasını gerektirir
inglês | turco |
---|---|
open | açık |
fair | adil |
democratic | demokratik |
participation | katılım |
active | aktif |
effective | etkili |
processes | süreçlerine |
this | bu |
therefore | bu nedenle |
and | ve |
process | süreç |
in | da |
a | bir |
decision-making | karar |
to | nedenle |
of | dair |
EN Neironix's mission – to provide to private and institutional investors necessary analytical data and effective decision-making tools
TR Neironix'in misyonu - özel ve kurumsal yatırımcılara gerekli analitik verileri ve etkili karar alma araçlarını sağlamak
inglês | turco |
---|---|
mission | misyonu |
institutional | kurumsal |
necessary | gerekli |
analytical | analitik |
data | verileri |
effective | etkili |
decision | karar |
tools | araçlarını |
and | ve |
private | özel |
to | sağlamak |
EN The Right to Effective and Meaningful Participation in Political Decision-Making Processes and Mechanisms Information Booklet
TR Politik Karar Verme Süreçlerine Etkili ve Anlamlı Katılım Hakkı ve Mekanizmalar Bilgi Kitapçığı
inglês | turco |
---|---|
effective | etkili |
and | ve |
participation | katılım |
political | politik |
meaningful | anlamlı |
right | hakkı |
information | bilgi |
decision-making | karar |
EN The Right to Effective and Meaningful Participation in Political Decision-Making Processes and Mechanisms Information Booklet is Published
TR Politik Karar Verme Süreçlerine Etkili ve Anlamlı Katılım Hakkı ve Mekanizmalar Bilgi Kitapçığı Yayında
inglês | turco |
---|---|
effective | etkili |
and | ve |
participation | katılım |
political | politik |
meaningful | anlamlı |
right | hakkı |
information | bilgi |
decision-making | karar |
EN By letting employee experience inform its decision-making, WFS offers nimble service delivery while still future-proofing operations for any changes still ahead. The end result? Effective workers and happy customers.
TR Çalışan deneyimine dayalı kararlar alan WFS, ileride karşılaşılabilecek zorluklar için geleceğe hazır operasyonlar gerçekleştirip hızlı bir şekilde hizmet sunuyor. Sonuç mu? Verimli çalışanlar ve mutlu müşteriler.
inglês | turco |
---|---|
experience | deneyimine |
offers | sunuyor |
operations | operasyonlar |
effective | verimli |
happy | mutlu |
customers | müşteriler |
future | geleceğe |
result | sonuç |
workers | çalışanlar |
service | hizmet |
and | ve |
the | şekilde |
still | bir |
for | için |
EN The contents of the Web Sites and Services do not constitute advice and should not be relied upon in making or refraining from making, any decision.
TR Web Siteleri ve Hizmetlerin içeriği tavsiye niteliğinde değildir ve herhangi bir karar verirken veya karar vermekten kaçınırken bunlara güvenilmemelidir.
inglês | turco |
---|---|
advice | tavsiye |
decision | karar |
web | web |
and | ve |
sites | siteleri |
or | veya |
and services | hizmetlerin |
any | herhangi |
EN If the decision or document regarding the insolvency of the employer is terminated or cancelled through a finalized court decision, payments made shall be collected from the employer together with the statutory interest.
TR İşverenin ödeme güçlüğüne ilişkin kararın veya belgenin kesinleşmiş mahkeme kararı ile feshi ya da iptali hâlinde yapılan ödemelerin yasal faizi ile birlikte işverenden tahsil edilir.
inglês | turco |
---|---|
decision | karar |
court | mahkeme |
statutory | yasal |
or | veya |
EN Therefore, we would like to share with the public that we believe that the Presidential decision in question should be annulled by a judicial decision.
TR Bu nedenle, söz konusu Cumhurbaşkanlığı kararının bir yargı kararıyla iptal edilmesi gerektiğine inandığımızı kamuoyuyla paylaşmak isteriz.
inglês | turco |
---|---|
decision | karar |
to | edilmesi |
therefore | bu nedenle |
to share | paylaşmak |
that | nedenle |
a | bir |
question | bu |
EN Therefore, we would like to share with the public that we believe that the Presidential decision in question should be annulled by a judicial decision.
TR Bu nedenle, söz konusu Cumhurbaşkanlığı kararının bir yargı kararıyla iptal edilmesi gerektiğine inandığımızı kamuoyuyla paylaşmak isteriz.
inglês | turco |
---|---|
decision | karar |
to | edilmesi |
therefore | bu nedenle |
to share | paylaşmak |
that | nedenle |
a | bir |
question | bu |
EN If the decision or document regarding the insolvency of the employer is terminated or cancelled through a finalized court decision, payments made shall be collected from the employer together with the statutory interest.
TR İşverenin ödeme güçlüğüne ilişkin kararın veya belgenin kesinleşmiş mahkeme kararı ile feshi ya da iptali hâlinde yapılan ödemelerin yasal faizi ile birlikte işverenden tahsil edilir.
inglês | turco |
---|---|
decision | karar |
court | mahkeme |
statutory | yasal |
or | veya |
EN The information booklet The Right to Effective and Meaningful Participation in Political Decision-…
TR Avrupa Birliği tarafından desteklenen Katılım Hakkı Projesi kapsamında hazırladığımız Politik Karar…
EN We make information available to support data-driven actions and decision-making during crises, disasters and emergencies
TR Krizler, afetler ve acil durumlarda veri destekli eylemlerin ve kararların desteklenmesi için bilgi sağlarız
inglês | turco |
---|---|
support | desteklenmesi |
and | ve |
data | veri |
information | bilgi |
to | için |
EN Helping doctors to find answers and adopt evidence-based practices in clinical decision-making
TR Doktorların klinik kararlar için yanıtlar bulmasına ve kanıt tabanlı uygulamaları benimsemesine yardımcı olmak
inglês | turco |
---|---|
helping | yardımcı olmak |
answers | yanıtlar |
practices | uygulamalar |
clinical | klinik |
evidence | kanıt |
based | tabanlı |
and | ve |
to | için |
EN Taking a conscious effort to slow down your decision making and in doing so repeatedly question yourself as to whether you?re looking at the widest group of possible variables or the broadest choice of candidates
TR Karar almanızı yavaşlatmak için bilinçli bir çaba göstermek ve bunu yaparken olası en geniş değişkenler grubuna ya da en geniş aday seçeneklerine bakıp bakmadığınız yönünde kendinizi tekrar tekrar sorgulamak
inglês | turco |
---|---|
slow | yavaş |
decision | karar |
effort | çaba |
possible | olası |
re | tekrar |
at | de |
in | da |
of | in |
and | ve |
yourself | bir |
EN Use what you learn to drive better decision making for your own content.
TR Kendi içeriğinizi oluştururken daha iyi karar vermek için öğrendiklerinizi kullanın.
inglês | turco |
---|---|
decision | karar |
better | daha iyi |
you | in |
EN In some cases, it may be best to temporarily cut off contact with the member who is making us uncomfortable. Speaking with another member may help us to make that decision.
TR Bazı durumlarda, bizi rahatsız eden üyeyle geçici olarak teması kesmek en iyisi olabilir. Başka bir üyeyle konuşmak bu kararı vermemize yardımcı olabilir.
inglês | turco |
---|---|
cases | durumlarda |
contact | temas |
uncomfortable | rahatsız |
decision | karar |
best | en |
help | yardımcı |
off | bir |
us | bizi |
be | olabilir |
may | bu |
some | bazı |
temporarily | geçici olarak |
the | başka |
EN Model the impact of hypothetical portfolio changes for better decision-making.
TR Varsayımsal portföy değişikliklerinin etkisini modelleyerek karar alma süreçlerini iyileştirin.
inglês | turco |
---|---|
impact | etkisini |
portfolio | portföy |
better | de |
decision-making | karar |
EN AI is used to control processes and machines, evaluate and analyse huge volumes of data, and translate the results into decision-making aids or action recommendations.
TR Yapay zeka ile süreç ve makineler kontrol ediliyor, çok büyük miktarda veriler değerlendirilebiliyor, analiz ediliyor ve varılan sonuçlar, karar vermeye yardımcı modellerde ya da talimatlarda kullanılıyor.
inglês | turco |
---|---|
huge | büyük |
control | kontrol |
and | ve |
data | veriler |
decision-making | karar |
EN The mouse is no longer merely an input device; gamers can now feel in‐game events, aiding them in critical decision‐making. Customize every aspect of the alerts from intensity to vibration patterns.
TR Mouse artık sadece bir giriş cihazı değildir. Oyuncular oyun içi etkinlikleri artık hissederek kritik karar vermede yardım alabilir. Alarmların her yönünü yoğunluktan titreşim modeline kadar kişiselleştirin.
inglês | turco |
---|---|
mouse | mouse |
input | giriş |
device | cihazı |
events | etkinlikleri |
critical | kritik |
decision | karar |
can | alabilir |
customize | kişiselleştirin |
game | oyun |
to | her |
EN The mouse is no longer merely an input device; you can now feel in‐game events, aiding in critical decision‐making. Customize every aspect of the alerts from intensity to vibration patterns.
TR Mouse artık sadece bir giriş cihazı değil, aynı zamanda oyun içi olaylar hissetmenizi sağlayarak, kritik kararlar vermenize de yardımcı oluyor. Alarmların her yönünü yoğunluktan titreşim modeline kadar kişiselleştirin.
inglês | turco |
---|---|
mouse | mouse |
input | giriş |
device | cihazı |
game | oyun |
events | olaylar |
critical | kritik |
customize | kişiselleştirin |
the | aynı |
now | artık |
to | her |
EN Development of advocacy, campaign, research, training, and lobbying activities in its priority target areas in order to make the voice of civil society heard in decision-making processes.
TR Sivil toplumun kendi dışındaki karar alma süreçlerinde söz sahibi olması için, kendi öncelik alanları içinde savunuculuk, kampanya, araştırma, eğitim ve lobi çalışmaları yürütmenin geliştirilmesidir.
inglês | turco |
---|---|
advocacy | savunuculuk |
campaign | kampanya |
civil | sivil |
society | toplumun |
priority | öncelik |
research | araştırma |
training | eğitim |
and | ve |
activities | çalışmaları |
areas | alanları |
of | in |
in | içinde |
to | için |
decision-making | karar |
EN follows planning processes based on participation and joint decision making in identifying needs and methods of implementation.
TR İhtiyaçların ve uygulama yöntemlerinin belirlenmesinde katılımcı, birlikte karar almayı temel alan plan süreçleri izler.
inglês | turco |
---|---|
processes | süreçleri |
based | temel |
and | ve |
decision | karar |
implementation | uygulama |
EN A pluralist democracy can be built not only by ensuring diversity and participation in decision-making mechanisms but also by considering the diversity of society in all kinds of legal regulations produced
TR Çoğulcu bir demokrasi sadece karar alma mekanizmalarında çeşitlilik ve katılımın sağlanması ile değil, üretilen her türlü hukuki düzenlemenin toplumun çeşitliliğini gözetmesiyle inşa edilebilir
inglês | turco |
---|---|
democracy | demokrasi |
society | toplumun |
legal | hukuki |
diversity | çeşitlilik |
produced | üretilen |
built | inşa |
can be | edilebilir |
participation | katılım |
and | ve |
a | bir |
decision-making | karar |
the | değil |
EN To support the development of civil society by ensuring more active participation in democratic politics and decision-making processes,
TR Demokratik politika ve karar verme süreçlerine daha etkin katılımını sağlayarak sivil toplumun gelişimini desteklemek,
inglês | turco |
---|---|
of | ın |
civil | sivil |
society | toplumun |
active | etkin |
democratic | demokratik |
and | ve |
processes | süreçlerine |
participation | katılım |
to support | desteklemek |
decision-making | karar |
EN Proportion of population who believe decision- making is inclusive and responsive, by sex, age, disability and population group
TR Cinsiyet, yaş, engellilik ve nüfus grubuna göre karar alma sürecinin kapsayıcı ve duyarlı olduğuna inanan nüfusun oranı
inglês | turco |
---|---|
by | göre |
sex | cinsiyet |
age | yaş |
decision | karar |
inclusive | kapsayıcı |
responsive | duyarlı |
and | ve |
population | nüfus |
EN We enable the public sector with real-time data for maximum operational awareness and smarter decision making
TR Maksimum çalışma farkındalığı ve daha akıllı karar alma için kamu sektörünü gerçek zamanlı verilerle destekleriz
inglês | turco |
---|---|
maximum | maksimum |
decision | karar |
smarter | akıllı |
time | zamanlı |
and | ve |
real | gerçek |
public | kamu |
sector | sektör |
for | için |
EN Instill Confident Decision-Making with Real-Time Data
TR Gerçek Zamanlı Verilerle Güvenli Karar Almayı Sağlayın
inglês | turco |
---|---|
time | zamanlı |
with | güvenli |
real | gerçek |
decision-making | karar |
EN Made for work—rugged and ultra-secure matched with an exclusive suite of software, apps and utilities to accelerate productivity and improve decision making at the point of work
TR İş için tasarlanmış - sağlam ve ultra güvenli, üretkenliği hızlandırmak ve çalışma anında karar alımını geliştirmek için özel bir yazılım, uygulama ve özellik setine sahip
inglês | turco |
---|---|
ultra | ultra |
productivity | üretkenliği |
decision | karar |
improve | geliştirmek |
and | ve |
software | yazılım |
work | çalışma |
at | anında |
the | özel |
accelerate | hızlandırmak |
EN Leverage Zebra's powerful ISV and expert partner community to drive smarter decision making in your MPS program
TR MPS programınızda daha akıllıca karar alımı yapabilmek için Zebra’nın güçlü ISV ve uzman ortak topluluğundan faydalanın
inglês | turco |
---|---|
partner | ortak |
decision | karar |
mps | mps |
powerful | güçlü |
program | programı |
smarter | akıllı |
and | ve |
EN Our brand-new pressing system brings a new level of intelligence, unlocking smarter decision making and realism
TR Yepyeni bir pres yapma sistemi, yeni bir zeka seviyesi katarak daha akıllı karar verme ve gerçekçiliğe olanak tanır
inglês | turco |
---|---|
system | sistemi |
level | seviyesi |
intelligence | zeka |
decision | karar |
smarter | akıllı |
and | ve |
a | bir |
new | yeni bir |
EN Sweeping changes to the pressing system unlock new levels of realism and smarter decision making whilst a wealth of AI improvements add to the enhanced authenticity of the various passages of play.
TR Pres sistemindeki kapsamlı değişiklikler yeni gerçekçilik seviyeleri ve daha akıllı karar verme özelliği sağlarken zengin yapay zeka iyileştirmeleri oyunun çeşitli bölümlerinin özgünlüğünün iyileştirilmesini destekler.
inglês | turco |
---|---|
changes | değişiklikler |
system | de |
new | yeni |
levels | seviyeleri |
decision | karar |
smarter | akıllı |
and | ve |
add | ek |
various | çeşitli |
to | e |
the | daha |
EN With video and screen sharing you can present your product or service. 96% of customers prefer to see a video when making a purchase decision
TR Video ve ekran paylaşımı ile ürün veya hizmetinizi sunabilirsiniz. Müşterilerin %96'sı satın alma kararı verirken video izlemeyi tercih ediyor.
inglês | turco |
---|---|
video | video |
screen | ekran |
customers | müşterilerin |
prefer | tercih |
decision | karar |
product | ürün |
or | veya |
purchase | satın |
and | ve |
sharing | paylaşımı |
EN The chatbot qualifies the user and shares information for making a decision, collects contacts and passes the "warmed up" client to the operator
TR Chatbot, ziyaretçiyi karşılar ve bilgi toplar, doğru anda "ısınmış" ziyaretçiyi temsilciye iletir
inglês | turco |
---|---|
chatbot | chatbot |
information | bilgi |
collects | toplar |
and | ve |
the | anda |
to | doğru |
EN The impact of counseling indications in the decision-making process regarding second trimester prenatal genetic testing of pregnant women
TR Gebe kadınların ikinci trimester prenatal genetik testine ilişkin karar verme sürecinde danışmanlık nedeninin etkisi
inglês | turco |
---|---|
impact | etkisi |
of | ın |
process | sürecinde |
regarding | ilişkin |
second | ikinci |
women | kadınlar |
decision-making | karar |
EN We make information available to support data-driven actions and decision-making during crises, disasters and emergencies
TR Krizler, afetler ve acil durumlarda veri destekli eylemlerin ve kararların desteklenmesi için bilgi sağlarız
inglês | turco |
---|---|
support | desteklenmesi |
and | ve |
data | veri |
information | bilgi |
to | için |
EN Helping doctors to find answers and adopt evidence-based practices in clinical decision-making
TR Doktorların klinik kararlar için yanıtlar bulmasına ve kanıt tabanlı uygulamaları benimsemesine yardımcı olmak
inglês | turco |
---|---|
helping | yardımcı olmak |
answers | yanıtlar |
practices | uygulamalar |
clinical | klinik |
evidence | kanıt |
based | tabanlı |
and | ve |
to | için |
EN Model the impact of hypothetical portfolio changes for better decision-making.
TR Varsayımsal portföy değişikliklerinin etkisini modelleyerek karar alma süreçlerini iyileştirin.
inglês | turco |
---|---|
impact | etkisini |
portfolio | portföy |
better | de |
decision-making | karar |
EN We will continue to work closely with AWS to accelerate our decision making, and reduce IT costs as well as gain meaningful insights, thereby creating differentiated customer value.
TR Anlamlı öngörüler elde ederek farklı bir müşteri değeri oluşturmanın yanı sıra karar verme sürecimizi hızlandırmak ve BT maliyetlerini azaltmak için AWS ile yakından çalışmaya devam edeceğiz.
inglês | turco |
---|---|
closely | yakından |
decision | karar |
reduce | azaltmak |
costs | maliyetlerini |
customer | müşteri |
meaningful | anlamlı |
work | çalışmaya |
aws | aws |
continue | devam |
and | ve |
value | değeri |
to | için |
it | bt |
accelerate | hızlandırmak |
EN Development of advocacy, campaign, research, training, and lobbying activities in its priority target areas in order to make the voice of civil society heard in decision-making processes.
TR Sivil toplumun kendi dışındaki karar alma süreçlerinde söz sahibi olması için, kendi öncelik alanları içinde savunuculuk, kampanya, araştırma, eğitim ve lobi çalışmaları yürütmenin geliştirilmesidir.
inglês | turco |
---|---|
advocacy | savunuculuk |
campaign | kampanya |
civil | sivil |
society | toplumun |
priority | öncelik |
research | araştırma |
training | eğitim |
and | ve |
activities | çalışmaları |
areas | alanları |
of | in |
in | içinde |
to | için |
decision-making | karar |
EN follows planning processes based on participation and joint decision making in identifying needs and methods of implementation.
TR İhtiyaçların ve uygulama yöntemlerinin belirlenmesinde katılımcı, birlikte karar almayı temel alan plan süreçleri izler.
inglês | turco |
---|---|
processes | süreçleri |
based | temel |
and | ve |
decision | karar |
implementation | uygulama |
EN A pluralist democracy can be built not only by ensuring diversity and participation in decision-making mechanisms but also by considering the diversity of society in all kinds of legal regulations produced
TR Çoğulcu bir demokrasi sadece karar alma mekanizmalarında çeşitlilik ve katılımın sağlanması ile değil, üretilen her türlü hukuki düzenlemenin toplumun çeşitliliğini gözetmesiyle inşa edilebilir
inglês | turco |
---|---|
democracy | demokrasi |
society | toplumun |
legal | hukuki |
diversity | çeşitlilik |
produced | üretilen |
built | inşa |
can be | edilebilir |
participation | katılım |
and | ve |
a | bir |
decision-making | karar |
the | değil |
EN Amendment of the "Regulation on Legislation Preparation Procedures and Principles" and Participation of Non-Governmental Organizations in Decision-Making Processes
TR “Mevzuat Hazırlama Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik” Değişikliği ve Sivil Toplum Örgütlerinin Karar Alma Süreçlerine Katılımı
inglês | turco |
---|---|
preparation | hazırlama |
and | ve |
participation | katılım |
decision-making | karar |
processes | süreçlerine |
EN To support the development of civil society by ensuring more active participation in democratic politics and decision-making processes,
TR Demokratik politika ve karar verme süreçlerine daha etkin katılımını sağlayarak sivil toplumun gelişimini desteklemek,
inglês | turco |
---|---|
of | ın |
civil | sivil |
society | toplumun |
active | etkin |
democratic | demokratik |
and | ve |
processes | süreçlerine |
participation | katılım |
to support | desteklemek |
decision-making | karar |
EN Zebra Technologies products, solutions and services provide cutting-edge technology that enables you to capture real-time data at the edge of your service for maximum operational awareness and smarter decision making.
TR Zebra Technologies ürün, çözüm ve hizmetleri, maksimum operasyonel farkındalık ve daha akıllı karar verme için hizmet noktanızda gerçek zamanlı verileri yakalamanızı sağlayayan son teknolojiyi sunar.
inglês | turco |
---|---|
zebra | zebra |
provide | sunar |
technology | teknolojiyi |
maximum | maksimum |
operational | operasyonel |
awareness | farkındalık |
decision | karar |
technologies | technologies |
smarter | akıllı |
time | zamanlı |
solutions | çözüm |
real | gerçek |
data | verileri |
of | in |
service | hizmet |
services | hizmetleri |
and | ve |
products | ürün |
EN Zebra’s information technology-enabled innovation supports digitisation to enhance the advantage gained through data-led decision making in the most extreme environments
TR Zebra'nın bilgi teknolojisi destekli yeniliği, en zorlu ortamlarda veriye dayalı karar verme yoluyla avantajı artırmak için dijitalleştirmeyi destekler
inglês | turco |
---|---|
supports | destekler |
enhance | artırmak |
decision | karar |
environments | ortamlarda |
technology | teknolojisi |
data | veriye |
information | bilgi |
most | en |
advantage | avantajı |
to | için |
EN We enable the public sector with real-time data for maximum operational awareness and smarter decision making
TR Maksimum çalışma farkındalığı ve daha akıllı karar alma için kamu sektörünü gerçek zamanlı verilerle destekleriz
inglês | turco |
---|---|
maximum | maksimum |
decision | karar |
smarter | akıllı |
time | zamanlı |
and | ve |
real | gerçek |
public | kamu |
sector | sektör |
for | için |
Mostrando 50 de 50 traduções