EN Different identities, different lives, different bodies, different cultures… We accept some of them as "abnormal" due to their differences, some we cannot accept at all because of their differences
"differently in different" em inglês pode ser traduzido nas seguintes palavras/frases turco:
EN Different identities, different lives, different bodies, different cultures… We accept some of them as "abnormal" due to their differences, some we cannot accept at all because of their differences
TR Farklı kimlikler, farklı hayatlar, farklı bedenler, farklı kültürler… Bir kısmını farklılığı nedeniyle ‘anormal’ kabul ediyoruz, bir kısmını farklılığı nedeniyle hiç kabul edemiyoruz
EN Automotive components are sourced from different suppliers, by different parties, across different regions, using different modes of transport
TR Otomotiv bileşenleri birbirinden farklı taraflar ile farklı tedarikçilerden, farklı bölgelerden, farklı taşıma yöntemleri kullanılarak temin edilir
inglês | turco |
---|---|
automotive | otomotiv |
components | bileşenleri |
parties | taraflar |
transport | taşıma |
different | farklı |
from | birbirinden |
using | kullanılarak |
of | ile |
EN Dash works a little differently from Bitcoin, however, because it has a two-tier network
TR Ancak Dash, iki katmanlı yapısı nedeniyle Bitcoin'den biraz farklı bir şekilde çalışır
inglês | turco |
---|---|
dash | dash |
works | çalışır |
because | nedeniyle |
two | iki |
EN We sign the Kibar Group Framework Agreement before working with suppliers to ensure that they cannot be treated differently and unfairly due to personal characteristics and preferences such as language, religion, race, gender.
TR Dil, din, ırk, cinsiyet gibi kişisel özellikler ve tercihler nedeniyle farklı ve adil olmayan bir uygulamada bulunulamayacağına ilişkin tedarikçiler ile çalışılmaya başlanmadan önce Kibar Grubu Çerçeve Sözleşmesi imzalıyoruz.
inglês | turco |
---|---|
kibar | kibar |
suppliers | tedarikçiler |
gender | cinsiyet |
agreement | sözleşmesi |
group | grubu |
and | ve |
personal | kişisel |
due | bir |
with | ile |
EN Look at your data differently with multiple View options from Calendar to Map.
TR Takvim'den Harita'ya kadar birden fazla Görünüm seçeneği ile verilerinize farklı şekilde bakın.
inglês | turco |
---|---|
multiple | birden fazla |
view | ile |
to | birden |
EN Dash works a little differently from Bitcoin, however, because it has a two-tier network
TR Ancak Dash, iki katmanlı yapısı nedeniyle Bitcoin'den biraz farklı bir şekilde çalışır
inglês | turco |
---|---|
dash | dash |
works | çalışır |
because | nedeniyle |
two | iki |
EN Look at your data differently with multiple View options from Calendar to Map.
TR Takvim'den Harita'ya kadar birden fazla Görünüm seçeneği ile verilerinize farklı şekilde bakın.
inglês | turco |
---|---|
multiple | birden fazla |
view | ile |
to | birden |
EN We will probably need a societal debate in the future on whether vaccinated people should be treated differently from others.
TR Aşı yaptırmış kişiler konusundaki tutumla ilgili herhâlde ileride toplumsal bir tartışmaya ihtiyacımız olacaktır.
inglês | turco |
---|---|
on | ilgili |
need | ihtiyacımız |
the | kişiler |
a | bir |
will | olacaktır |
EN Many new technologies and procedures can help us produce, process and utilize resources and products differently in the future."
TR Ham madde ve ürünleri gelecekte çok daha farkı şekillerde üretme, işleme ve tüketmemizde bize yardımcı olabilecek çok çeşitli yeni teknoloji ve yöntemler söz konusu.”
inglês | turco |
---|---|
many | daha |
new | yeni |
technologies | teknoloji |
future | gelecekte |
and | ve |
process | iş |
EN Can the yen for country life become a long-term trend? In any case, we see that country life is now evaluated fundamentally differently
TR Kırsal alana taşınma kalıcı bir trende dönüşebilir mi? Her koşulda kırsal alanda yaşamın artık belirgin bir şekilde daha farklı değerlendirildiği görüyoruz
inglês | turco |
---|---|
life | yaşam |
a | bir |
the | şekilde |
for | her |
now | artık |
EN Organic foodstuffs are in great demand. Even discounters are responding to the trend. What do organic farmers do differently? Here’s what.
TR Organik gıdaya rağbet büyük. Dampingci alışveriş merkezleri bile bu trendi dikkate alıyorlar. Organik tarım yapan çiftçiler neleri mi değişik yapıyorlar? İşte cevabı.
inglês | turco |
---|---|
organic | organik |
great | büyük |
what | neleri |
EN 100 years of women’s suffrage in Germany: do women vote differently?
TR Almanya’da kadınların seçme seçilme hakkı 100 yaşında: Kadınların seçimi farklı mı?
inglês | turco |
---|---|
years | ya |
of | ın |
women | kadınlar |
EN Look at your data differently with multiple View options from Calendar to Map.
TR Takvim'den Harita'ya kadar birden fazla Görünüm seçeneği ile verilerinize farklı şekilde bakın.
inglês | turco |
---|---|
multiple | birden fazla |
view | ile |
to | birden |
EN You may be wondering what sets our SEO audit tool apart from the competition’s programs, and there are a few things that we do differently
TR SEO denetim aracımızı rakip programlardan ayıran şeyin ne olduğunu merak ediyor olabilirsiniz ve farklı yaptığımız birkaç şey var
inglês | turco |
---|---|
seo | seo |
audit | denetim |
tool | aracı |
we do | yaptığımız |
what | ne |
and | ve |
a | birkaç |
that | şey |
the | var |
EN While interacting with others, be mindful that certain interactions that seem harmless or fun to you may be perceived differently by other players or bystanders.
TR Başkalarıyla etkileşim kurarken, size zararsız veya eğlenceli görünen bazı etkileşimlerin diğer oyuncular veya seyirciler tarafından farklı algılanabileceğini unutmayın.
inglês | turco |
---|---|
fun | eğlenceli |
players | oyuncular |
other | diğer |
others | başkaları |
to | bazı |
by | tarafından |
or | veya |
EN However, with demand being volatile, supply tight, and logistics unreliable, we need to think differently to secure supply while at the same time using these opportunities to set up more sustainable supply chains
TR Ancak, değişken talep, kısıtlı tedarik ve güvenilir olmayan lojistik nedeniyle farklı düşünmemiz, aynı zamanda da daha sürdürülebilir tedarik zincirleri kurmak için bu imkanları kullanırken arz güvenliği sağlamamız gerekiyor
inglês | turco |
---|---|
logistics | lojistik |
sustainable | sürdürülebilir |
chains | zincirleri |
supply | tedarik |
and | ve |
at | de |
demand | talep |
need | gerekiyor |
these | bu |
secure | güvenli |
time | zamanda |
to | için |
the | aynı |
more | daha |
EN A decision-making advantage: Leveraging the power of diverse perspectives and experiences to unlock creativity and performance; challenging ourselves to think and act differently.
TR Karar verme avantajı: Çeşitli perspektiflere ve deneyimlere sahip olmanın gücünü, yaratıcılığı ve performansı devreye sokmak için kullanmak; kendimizi farklı düşünüp davranmaya yöneltmek.
inglês | turco |
---|---|
power | gücü |
of | in |
and | ve |
advantage | avantajı |
decision-making | karar |
EN Read how our team had to think differently to find the right solution.
TR Doğru çözümü bulmak için ekibimizin nasıl farklı yollar düşünmesi gerektiğini okuyun.
inglês | turco |
---|---|
read | okuyun |
solution | çözümü |
our team | ekibimizin |
how | nasıl |
EN If we slip, we share honestly, let go of shame, practice acceptance and self-compassion, and look at what we might try differently moving forward
TR Kaybedersek, dürüstçe paylaşırız, utancı bırakırız, kabullenme ve öz-şefkat pratiği yaparız ve ilerlemek için neyi farklı deneyebileceğimize bakarız
inglês | turco |
---|---|
and | ve |
what | neyi |
share | e |
of | in |
if | için |
EN Because every system is setup differently,
TR Her sistemin yapılandırması farklı olduğundan
EN Each company has different processes with different tools used for specific tasks, that's why being able to streamline tasks between your different software is crucial for the efficiency of your company
TR Her şirketin belirli görevler için kullanılan farklı araçlarla farklı süreçleri vardır, bu nedenle farklı yazılımlarınız arasında görevleri düzenleyebilmeniz şirketinizin verimliliği için çok önemlidir
inglês | turco |
---|---|
processes | süreçleri |
tools | araç |
efficiency | verimliliği |
company | şirketin |
your company | şirketinizin |
different | farklı |
has | bu |
is | vardır |
used | kullanılan |
software | yazılımları |
EN Depending on the plan you choose, you can export different number of videos in different qualities and with different durations.
TR Seçtiğiniz plana bağlı olarak; farklı sayıda, kalitede ve sürede videoları dışa aktarabilirsiniz.
inglês | turco |
---|---|
plan | plana |
export | dışa |
you choose | seçtiğiniz |
in | da |
videos | videoları |
number of | sayıda |
and | ve |
different | farklı |
depending | bağlı olarak |
the | olarak |
EN Each company has different processes with different tools used for specific tasks, that's why being able to streamline tasks between your different software is crucial for the efficiency of your company
TR Her şirketin belirli görevler için kullanılan farklı araçlarla farklı süreçleri vardır, bu nedenle farklı yazılımlarınız arasında görevleri düzenleyebilmeniz şirketinizin verimliliği için çok önemlidir
inglês | turco |
---|---|
processes | süreçleri |
tools | araç |
efficiency | verimliliği |
company | şirketin |
your company | şirketinizin |
different | farklı |
has | bu |
is | vardır |
used | kullanılan |
software | yazılımları |
EN There are different methods for gathering different types of information but the high standard of quality across our databases remains the same.
TR Farklı türden bilgiyi toplamak için farklı yollar mevcut ama veri tabanımızın yüksek kalite standardı aynı kalıyor.
inglês | turco |
---|---|
high | yüksek |
different | farklı |
standard | standardı |
but | ama |
quality | kalite |
of | in |
information | bilgiyi |
the | aynı |
are | mevcut |
EN Monitor how a website performs across different locations and devices such as desktop, smartphone or tablet. You can also compare the search volume from different regions to one another.
TR Websitesinin farklı konumlarda ve masaüstü, akıllı telefon veya tablet gibi cihazlarda nasıl performans gösterdiğini izleyin. Ayrıca, farklı bölgeler arasındaki arama hacmini de karşılaştırabilirsiniz.
inglês | turco |
---|---|
devices | cihazlarda |
tablet | tablet |
search | arama |
volume | hacmini |
regions | bölgeler |
desktop | masaüstü |
can | performans |
and | ve |
smartphone | akıllı telefon |
different | farklı |
or | veya |
how | nasıl |
EN However, different SSL certificates offer different benefits and various levels of security
TR Fakat farklı SSL sertifikaları farklı faydalar ve çeşitli güvenlik seviyeleri sunarlar
inglês | turco |
---|---|
however | fakat |
ssl | ssl |
benefits | faydalar |
levels | seviyeleri |
security | güvenlik |
and | ve |
different | farklı |
various | çeşitli |
certificates | sertifikaları |
EN Can Artificial Intelligence be an Inventor? Different Countries Reach Different Conclusions
TR Hızlı ve ekonomik tahkim yargılaması yolunda önemli bir adım: UNCITRAL, 2021 Seri Tahkim Kuralları’nı Kabul Etti
inglês | turco |
---|---|
different | bir |
EN Estimate website traffic stats by different channels & in different periods
TR Farklı kanallara göre ve farklı dönemlerde web sitesi trafik istatistiklerini tahmin edin
inglês | turco |
---|---|
estimate | tahmin |
traffic | trafik |
by | göre |
different | farklı |
EN Estimate website traffic stats by different channels & in different periods.
TR Farklı kanallara ve farklı periyotlara göre web sitesi trafik istatistiklerini tahmin edin.
inglês | turco |
---|---|
estimate | tahmin |
traffic | trafik |
by | göre |
different | farklı |
EN Many different manufacturers make many different products
TR Birçok farklı üretici birçok farklı ürün üretmektedir
inglês | turco |
---|---|
products | ürün |
many | çok |
different | farklı |
EN Different members have found different tools to be helpful, and often the tools we use change over time
TR Farklı üyeler yardımcı olacak farklı araçlar buldu ve sıklıkla kullandığımız araçlar zamanla değişiyor
inglês | turco |
---|---|
and | ve |
often | sıklıkla |
members | üyeler |
time | zamanla |
different | farklı |
tools | araçlar |
the | olacak |
over | de |
EN As each customer is different, each journey is different too
TR Her müşteri farklı olduğu gibi her yolculuk da farklıdır
inglês | turco |
---|---|
as | gibi |
customer | müşteri |
is | olduğu |
different | farklı |
journey | yolculuk |
too | da |
each | her |
EN There's lots of different reasons why people like self-service help centers: it gathers different kinds of content (videos, images, texts ...), It promotes autonomy and it operates 24/7
TR İnsanların self servis yardım merkezlerini sevmesinin birçok farklı nedeni vardır: farklı türde içerikler (videolar, resimler, metinler ...) toplar, özerkliği destekler ve 7/24 çalışır
inglês | turco |
---|---|
of | ın |
videos | videolar |
images | resimler |
texts | metinler |
self | self |
it | vardır |
operates | çalışır |
help | yardım |
service | servis |
and | ve |
different | farklı |
lots | çok |
EN SSL certificates, which protect different domains, in other words multiple domain addresses defined as SAN, with a single certificate, are defined as Multi Domain San SSL and allow you to protect up to 250 different domains and subdomains
TR Farklı domainler yani SAN olarak nitelendirilen birden fazla domain adresini tek sertifika ile koruyan SSL sertifikaları Multi Domain San SSL olarak tanımlanmakta olup, 250'ye kadar farklı domaini ve subdomaini korumanıza imkan tanır
inglês | turco |
---|---|
ssl | ssl |
san | san |
domain | domain |
certificates | sertifikaları |
certificate | sertifika |
multi | multi |
different | farklı |
multiple | birden fazla |
and | ve |
to | birden |
with | ile |
a | tek |
EN In Turkey, different studies were carried out on children and their rights through technical support programs carried out directly by different non-governmental organizations and the European Union
TR Türkiye'de doğrudan farklı sivil toplum örgütleri ve Avrupa Birliği tarafından yürütülen teknik destek programları aracılığıyla çocuklar ve çocukların hakları ile ilgili farklı çalışmalar yapıldı
inglês | turco |
---|---|
technical | teknik |
directly | doğrudan |
union | birliği |
different | farklı |
organizations | örgütleri |
studies | çalışmalar |
rights | hakları |
support | destek |
programs | programları |
on | ilgili |
through | aracılığıyla |
by | tarafından |
children | çocukların |
and | ve |
out | ile ilgili |
european | avrupa |
EN With all the different coins ( 5000+ ) , the choices of exchanges ( 200+ ) , and the countless different strategies, it can be difficult to know where and how to start.
TR Tüm bu farklı coinler (5000+), borsa seçenekleri (200+) ve sayısız farklılıktaki stratejilerin arasında nereden ve nasıl başlayacağınızı bilmek zor olabilir.
inglês | turco |
---|---|
countless | sayısız |
difficult | zor |
different | farklı |
where | nereden |
and | ve |
be | olabilir |
to know | bilmek |
all | tüm |
how | nasıl |
EN A significant key to our success has been listening to our customers who need very purpose-driven devices, in different form factors to support different workflows and varying price points based on their needs
TR Başarımızın önemli bir anahtarı, ihtiyaçlarına bağlı olarak farklı iş akışları ve değişken fiyat noktalarını destekleyecek farklı form faktörlerine sahip, amaca yönelik cihazlara ihtiyaç duyan müşterilerimizi dinlemek olmuştur
inglês | turco |
---|---|
success | başarı |
devices | cihazlara |
form | form |
price | fiyat |
support | destekleyecek |
purpose | amaca |
need | ihtiyaç |
key | anahtar |
and | ve |
different | farklı |
needs | ihtiyaçları |
to | yönelik |
EN During your mobile devices’ lifecycle, you’ll face different needs at different stages
TR Mobil cihazlarınızın ömrü boyunca farklı aşamalarda farklı ihtiyaçlarla karşılaşacaksınız
inglês | turco |
---|---|
mobile | mobil |
devices | cihazlar |
needs | ihtiyaç |
different | farklı |
during | boyunca |
EN Use different masks on different areas of your face & body - because when it comes to skincare, one size does not fit all.
TR Söz konusu cilt bakımı ise her ürün ve içerik her yere uymaz. Farklı bölgelerde farklı içerikler kullanın.
inglês | turco |
---|---|
different | farklı |
use | kullanın |
your | ve |
it | ise |
to | her |
EN **Heat and cold affect different skincare products in different ways, and can compromise the ingredients in the formulas
TR **Sıcak ve soğuk, farklı cilt bakım ürünlerini farklı şekilde etkiler ve formül içeriğinde tehlikeye neden olabilir
inglês | turco |
---|---|
cold | soğuk |
can | olabilir |
different | farklı |
products | ürünlerini |
and | ve |
the | şekilde |
EN Create different user segments and assign each user to a different group
TR Farklı kullanıcı segmentleri oluşturun ve her kullanıcıyı farklı bir gruba atayın
inglês | turco |
---|---|
create | oluşturun |
user | kullanıcı |
and | ve |
to | her |
different | farklı |
EN Set up different billing accounts for different subscriptions.
TR Farklı abonelikler için farklı fatura adresleri tanımlayın.
inglês | turco |
---|---|
billing | fatura |
different | farklı |
for | için |
EN There are different methods for gathering different types of information but the high standard of quality across our databases remains the same.
TR Farklı türden bilgiyi toplamak için farklı yollar mevcut ama veri tabanımızın yüksek kalite standardı aynı kalıyor.
inglês | turco |
---|---|
high | yüksek |
different | farklı |
standard | standardı |
but | ama |
quality | kalite |
of | in |
information | bilgiyi |
the | aynı |
are | mevcut |
EN As of PHP 7.1.0, a catch block may specify multiple exceptions using the pipe (|) character. This is useful for when different exceptions from different class hierarchies are handled the same.
TR PHP 7.1.0 ve sonrasında, boru (|) karakteri kullanarak bir catch bloğunda çok sayıda istisna belirtilebilir. Farklı sınıf hiyerarşilerindeki farklı istisnalar aynı şekilde elde edildiğinde kullanışlıdır.
inglês | turco |
---|---|
php | php |
useful | kullanışlı |
class | sınıf |
using | kullanarak |
the | aynı |
a | sayıda |
different | farklı |
same | bir |
EN SSL certificates, which protect different domains, in other words multiple domain addresses defined as SAN, with a single certificate, are defined as Multi Domain San SSL and allow you to protect up to 250 different domains and subdomains
TR Farklı domainler yani SAN olarak nitelendirilen birden fazla domain adresini tek sertifika ile koruyan SSL sertifikaları Multi Domain San SSL olarak tanımlanmakta olup, 250'ye kadar farklı domaini ve subdomaini korumanıza imkan tanır
inglês | turco |
---|---|
ssl | ssl |
san | san |
domain | domain |
certificates | sertifikaları |
certificate | sertifika |
multi | multi |
different | farklı |
multiple | birden fazla |
and | ve |
to | birden |
with | ile |
a | tek |
EN In Turkey, different studies were carried out on children and their rights through technical support programs carried out directly by different non-governmental organizations and the European Union
TR Türkiye'de doğrudan farklı sivil toplum örgütleri ve Avrupa Birliği tarafından yürütülen teknik destek programları aracılığıyla çocuklar ve çocukların hakları ile ilgili farklı çalışmalar yapıldı
inglês | turco |
---|---|
technical | teknik |
directly | doğrudan |
union | birliği |
different | farklı |
organizations | örgütleri |
studies | çalışmalar |
rights | hakları |
support | destek |
programs | programları |
on | ilgili |
through | aracılığıyla |
by | tarafından |
children | çocukların |
and | ve |
out | ile ilgili |
european | avrupa |
EN A significant key to our success has been listening to our customers who need very purpose-driven devices, in different form factors to support different workflows and varying price points based on their needs
TR Başarımızın önemli bir anahtarı, ihtiyaçlarına bağlı olarak farklı iş akışları ve değişken fiyat noktalarını destekleyecek farklı form faktörlerine sahip, amaca yönelik cihazlara ihtiyaç duyan müşterilerimizi dinlemek olmuştur
inglês | turco |
---|---|
success | başarı |
devices | cihazlara |
form | form |
price | fiyat |
support | destekleyecek |
purpose | amaca |
need | ihtiyaç |
key | anahtar |
and | ve |
different | farklı |
needs | ihtiyaçları |
to | yönelik |
EN During your mobile devices’ lifecycle, you’ll face different needs at different stages
TR Mobil cihazlarınızın ömrü boyunca farklı aşamalarda farklı ihtiyaçlarla karşılaşacaksınız
inglês | turco |
---|---|
mobile | mobil |
devices | cihazlar |
needs | ihtiyaç |
different | farklı |
during | boyunca |
EN This solution, which requires no special infrastructure and can be easily integrated into different vehicles, can also be mounted with different weapons
TR Araçta herhangi özel bir altyapı gerektirmeyen ve farklı araçlara kolaylıkla entegre edilebilen bu çözüm, aynı zamanda, farklı silahların kullanımına da imkân sağlıyor
inglês | turco |
---|---|
integrated | entegre |
infrastructure | altyapı |
solution | çözüm |
easily | kolaylıkla |
this | bu |
and | ve |
different | farklı |
be | herhangi |
EN What sound like different regional specialties, however, are just different words for the same treat
TR Her ne kadar bunlar çeşit çeşit yerel kurabiyeler gibi gelse de kulağa, aslında tüm bu kelimeler aynı tatlı kurabiyeyi tarif ediyor
inglês | turco |
---|---|
regional | yerel |
what | ne |
words | bu |
the | aynı |
are | bunlar |
Mostrando 50 de 50 traduções