EN There are few hidden treasures left in this ever-shrinking world, where all of life's pleasures combine to create an atmosphere of total splendor
Traduzir "create an atmosphere" para turco
Mostrando 50 de 50 traduções da frase "create an atmosphere" de inglês para turco
Traduções de create an atmosphere
"create an atmosphere" em inglês pode ser traduzido nas seguintes palavras/frases turco:
Tradução de inglês para turco de create an atmosphere
inglês
turco
TR Gittikçe küçülen dünyamızda, yaşamın tüm zevklerinin birleşerek bütünsel bir ihtişam yarattığı sadece birkaç gizli hazine kaldı
| inglês | turco |
|---|---|
| hidden | gizli |
| splendor | ihtişam |
| shrinking | küçülen |
| all | tüm |
| to | birkaç |
| total | bir |
EN As we believe in the importance of innovation and creativity, we were eager to create a more intimate atmosphere for our guests.
TR Konuyu liberallerin öğrenci temsilcisi Deniz Karakullukçu’yla konuştuk.
| inglês | turco |
|---|---|
| more | deniz |
EN Irene Duvet Cover Set, which offers a stylish color harmony from the sophisticated deep tones of blue to the light tones that create a light calm, creates a stylish atmosphere in the bedrooms with its dynamic patterns
TR Mavinin sofistike derin tonlarından hafif bir dinginlik yaratan açık tonlarına uzanan şık bir renk harmonisi sunan Irene Nevresim Takımı, dinamik desenleri ile yatak odalarında şık bir atmosfer yaratıyor
| inglês | turco |
|---|---|
| offers | sunan |
| color | renk |
| dynamic | dinamik |
| sophisticated | sofistike |
| deep | derin |
| light | hafif |
| stylish | şık |
| patterns | bir |
EN There are few hidden treasures left in this ever-shrinking world, where all of life's pleasures combine to create an atmosphere of total splendor
TR Gittikçe küçülen dünyamızda, yaşamın tüm zevklerinin birleşerek bütünsel bir ihtişam yarattığı sadece birkaç gizli hazine kaldı
| inglês | turco |
|---|---|
| hidden | gizli |
| splendor | ihtişam |
| shrinking | küçülen |
| all | tüm |
| to | birkaç |
| total | bir |
EN There are few hidden treasures left in this ever-shrinking world, where all of life's pleasures combine to create an atmosphere of total splendor
TR Gittikçe küçülen dünyamızda, yaşamın tüm zevklerinin birleşerek bütünsel bir ihtişam yarattığı sadece birkaç gizli hazine kaldı
| inglês | turco |
|---|---|
| hidden | gizli |
| splendor | ihtişam |
| shrinking | küçülen |
| all | tüm |
| to | birkaç |
| total | bir |
EN There are few hidden treasures left in this ever-shrinking world, where all of life's pleasures combine to create an atmosphere of total splendor
TR Gittikçe küçülen dünyamızda, yaşamın tüm zevklerinin birleşerek bütünsel bir ihtişam yarattığı sadece birkaç gizli hazine kaldı
| inglês | turco |
|---|---|
| hidden | gizli |
| splendor | ihtişam |
| shrinking | küçülen |
| all | tüm |
| to | birkaç |
| total | bir |
EN There are few hidden treasures left in this ever-shrinking world, where all of life's pleasures combine to create an atmosphere of total splendor
TR Gittikçe küçülen dünyamızda, yaşamın tüm zevklerinin birleşerek bütünsel bir ihtişam yarattığı sadece birkaç gizli hazine kaldı
| inglês | turco |
|---|---|
| hidden | gizli |
| splendor | ihtişam |
| shrinking | küçülen |
| all | tüm |
| to | birkaç |
| total | bir |
EN There are few hidden treasures left in this ever-shrinking world, where all of life's pleasures combine to create an atmosphere of total splendor
TR Gittikçe küçülen dünyamızda, yaşamın tüm zevklerinin birleşerek bütünsel bir ihtişam yarattığı sadece birkaç gizli hazine kaldı
| inglês | turco |
|---|---|
| hidden | gizli |
| splendor | ihtişam |
| shrinking | küçülen |
| all | tüm |
| to | birkaç |
| total | bir |
EN There are few hidden treasures left in this ever-shrinking world, where all of life's pleasures combine to create an atmosphere of total splendor
TR Gittikçe küçülen dünyamızda, yaşamın tüm zevklerinin birleşerek bütünsel bir ihtişam yarattığı sadece birkaç gizli hazine kaldı
| inglês | turco |
|---|---|
| hidden | gizli |
| splendor | ihtişam |
| shrinking | küçülen |
| all | tüm |
| to | birkaç |
| total | bir |
EN There are few hidden treasures left in this ever-shrinking world, where all of life's pleasures combine to create an atmosphere of total splendor
TR Gittikçe küçülen dünyamızda, yaşamın tüm zevklerinin birleşerek bütünsel bir ihtişam yarattığı sadece birkaç gizli hazine kaldı
| inglês | turco |
|---|---|
| hidden | gizli |
| splendor | ihtişam |
| shrinking | küçülen |
| all | tüm |
| to | birkaç |
| total | bir |
EN There are few hidden treasures left in this ever-shrinking world, where all of life's pleasures combine to create an atmosphere of total splendor
TR Gittikçe küçülen dünyamızda, yaşamın tüm zevklerinin birleşerek bütünsel bir ihtişam yarattığı sadece birkaç gizli hazine kaldı
| inglês | turco |
|---|---|
| hidden | gizli |
| splendor | ihtişam |
| shrinking | küçülen |
| all | tüm |
| to | birkaç |
| total | bir |
EN There are few hidden treasures left in this ever-shrinking world, where all of life's pleasures combine to create an atmosphere of total splendor
TR Gittikçe küçülen dünyamızda, yaşamın tüm zevklerinin birleşerek bütünsel bir ihtişam yarattığı sadece birkaç gizli hazine kaldı
| inglês | turco |
|---|---|
| hidden | gizli |
| splendor | ihtişam |
| shrinking | küçülen |
| all | tüm |
| to | birkaç |
| total | bir |
EN There are few hidden treasures left in this ever-shrinking world, where all of life's pleasures combine to create an atmosphere of total splendor
TR Gittikçe küçülen dünyamızda, yaşamın tüm zevklerinin birleşerek bütünsel bir ihtişam yarattığı sadece birkaç gizli hazine kaldı
| inglês | turco |
|---|---|
| hidden | gizli |
| splendor | ihtişam |
| shrinking | küçülen |
| all | tüm |
| to | birkaç |
| total | bir |
EN There are few hidden treasures left in this ever-shrinking world, where all of life's pleasures combine to create an atmosphere of total splendor
TR Gittikçe küçülen dünyamızda, yaşamın tüm zevklerinin birleşerek bütünsel bir ihtişam yarattığı sadece birkaç gizli hazine kaldı
| inglês | turco |
|---|---|
| hidden | gizli |
| splendor | ihtişam |
| shrinking | küçülen |
| all | tüm |
| to | birkaç |
| total | bir |
EN There are few hidden treasures left in this ever-shrinking world, where all of life's pleasures combine to create an atmosphere of total splendor
TR Gittikçe küçülen dünyamızda, yaşamın tüm zevklerinin birleşerek bütünsel bir ihtişam yarattığı sadece birkaç gizli hazine kaldı
| inglês | turco |
|---|---|
| hidden | gizli |
| splendor | ihtişam |
| shrinking | küçülen |
| all | tüm |
| to | birkaç |
| total | bir |
EN There are few hidden treasures left in this ever-shrinking world, where all of life's pleasures combine to create an atmosphere of total splendor
TR Gittikçe küçülen dünyamızda, yaşamın tüm zevklerinin birleşerek bütünsel bir ihtişam yarattığı sadece birkaç gizli hazine kaldı
| inglês | turco |
|---|---|
| hidden | gizli |
| splendor | ihtişam |
| shrinking | küçülen |
| all | tüm |
| to | birkaç |
| total | bir |
EN "Attention please! There's a danger of addiction if you enter this place! Awesome quality food, lovely staff, funny atmosphere. I've never been disappointed here."
TR "Kapidaki uzun kuyrukta beklemeye deger mi diye dusunebirsiniz ama sakin usenmeyin. Inanilmaz corba ve sandwichleri var. French lady yi mutlaka deneyin. Isminizi duzgun yazdirin sonra okuyamiyorlar :)"
| inglês | turco |
|---|---|
| you | ve |
| of | sonra |
| a | var |
EN "Gigantic hotel of course ! Difficult to get around and to understand all the outlets. Conference hall is huge. The only human touch is the nice pool with its lovely atmosphere."
TR "Las vegas'taki otellerin hepsi çok gösterişli ve konforlu görünüyor. Fakat bu otel hemen önündeki havuz şovu ve göl manzarasıyla bir adım öne geçiyor.Dekorasyon çok iyi,manzara mükemmel."
| inglês | turco |
|---|---|
| hotel | otel |
| pool | havuz |
| and | ve |
| its | bu |
| the | fakat |
EN Including Atmosphere, Bob Dylan and Doomtree
TR Atmosphere, Bob Dylan ve Doomtree dahil
| inglês | turco |
|---|---|
| including | dahil |
| bob | bob |
| and | ve |
EN A wonderful colonial atmosphere overlooking the pool and gardens.
TR Havuz ve bahçelere bakan harika bir kolonyal atmosfer.
| inglês | turco |
|---|---|
| pool | havuz |
| and | ve |
| a | bir |
EN The hotel provides 171 rooms and suites, which offer a quiet atmosphere, with functional, clever design in natural and sustainable materials and high-quality modern furnishings and finishing
TR Otel, doğal ve sürdürülebilir malzemeler ve yüksek kaliteli mobilyalar ve eşyalarla işlevsel, akıllı bir tasarıma sahip, sessiz bir atmosfer vaat eden 171 oda ve süit sunmaktadır
| inglês | turco |
|---|---|
| hotel | otel |
| rooms | oda |
| suites | süit |
| quiet | sessiz |
| functional | işlevsel |
| design | tasarıma |
| natural | doğal |
| sustainable | sürdürülebilir |
| materials | malzemeler |
| high | yüksek |
| and | ve |
| quality | kaliteli |
| a | bir |
EN As we make industrial moves that shape the future, we are not only creating a performance-oriented atmosphere for our employees, but we are building a world that emphasizes living one’s life
TR Geleceğe yön veren sanayi hamlelerini yaparken çalışanlarımızla sadece performans odaklı değil, hayatı yaşamaya odaklı bir dünya kuruyoruz
| inglês | turco |
|---|---|
| industrial | sanayi |
| performance | performans |
| world | dünya |
| life | hayatı |
| ones | bir |
| make | e |
| our | de |
| the | değil |
| only | sadece |
EN Located in a converted office building, the hotel is in keeping with the atmosphere of Osaka's energetic downtown “Minami” area.
TR Ofis binasından dönüştürülen bir alanda yer alan otel, Osaka'nın enerjik şehir merkezi “Minami” bölgesinin atmosferine ayak uydurmaktadır.
EN A wonderful colonial atmosphere overlooking the pool and gardens.
TR Havuz ve bahçelere bakan harika bir kolonyal atmosfer.
| inglês | turco |
|---|---|
| pool | havuz |
| and | ve |
| a | bir |
EN A wonderful colonial atmosphere overlooking the pool and gardens.
TR Havuz ve bahçelere bakan harika bir kolonyal atmosfer.
| inglês | turco |
|---|---|
| pool | havuz |
| and | ve |
| a | bir |
EN A wonderful colonial atmosphere overlooking the pool and gardens.
TR Havuz ve bahçelere bakan harika bir kolonyal atmosfer.
| inglês | turco |
|---|---|
| pool | havuz |
| and | ve |
| a | bir |
EN A wonderful colonial atmosphere overlooking the pool and gardens.
TR Havuz ve bahçelere bakan harika bir kolonyal atmosfer.
| inglês | turco |
|---|---|
| pool | havuz |
| and | ve |
| a | bir |
EN With around 450 employees, the UNFCCC is the largest UN organization in Bonn. The Climate Secretariat has the task of limiting the greenhouse gas concentration in the atmosphere to the values set in the Kyoto Protocol and at the Paris Environment Summit.
TR 450 elemana sahip UNFCCC Bonn’daki en büyük BM kuruluşu. İklim Sekreterliği’nin görevi, atmosferdeki sera gazı yoğunluğunu Kyoto Protokolü’nde ve Paris Çevre Konferansı’nda belirlenen değerlerle sınırlamak.
| inglês | turco |
|---|---|
| organization | kuruluş |
| of | ın |
| greenhouse | sera |
| gas | gaz |
| and | ve |
| paris | paris |
| at | de |
| to | sahip |
| protocol | protokol |
EN For your post-corona bucket list: Carnival, museums, Kölsch and an upbeat atmosphere – Cologne is a cheerful city on the River Rhine with a Roman past.
TR “Koronadan Sonra Yapılacaklar” Listeniz İçin: Karnaval, müzeler, Kölsch ve keyifli ortam: Roma geçmişi olan Köln, Ren’in neşeli havasını yaşatan bir kent.
EN Eight hundred satellites are orbiting the earth collecting enormous amounts of data on changes in land surfaces, the oceans and the atmosphere
TR Yerkürenin etrafında 800 uydu dönüyor ve bu uydular kara parçaları, denizler ve atmosferdeki değişikliklere ilişkin dev miktarlarda veriler topluyorlar
| inglês | turco |
|---|---|
| data | veriler |
| and | ve |
EN During the first six months of 2020 roughly 1.6 billion tonnes – or 8.8% – less CO2 was emitted into the atmosphere worldwide than during the same period of the previous year
TR 2020 yılının ilk yarısında, bir önceki yılın aynı dönemine kıyasla atmosfere yaklaşık 1,6 milyar ton, başka bir ifadeyle % 8,8 daha az CO2 salındı
| inglês | turco |
|---|---|
| previous | önceki |
| year | yılın |
| roughly | yaklaşık |
| billion | milyar |
| less | az |
| first | ilk |
| the | aynı |
| of | bir |
EN Where is the best working atmosphere, who offers the best opportunities for development, where can employees best reconcile work and family life? Every year two major rating platforms seek out Germany’s best employers
TR En iyi çalışma atmosferi nerede, en iyi gelişme imkanlarını kim sunuyor, çalışanlar aile ile iş hayatını nerede daha iyi bağdaştırabiliyor? İki büyük değerlendirme platformu her yıl Almanya’nın en iyi işverenlerini arıyor
| inglês | turco |
|---|---|
| offers | sunuyor |
| development | gelişme |
| family | aile |
| employees | çalışanlar |
| year | yıl |
| where | nerede |
| life | hayat |
| best | en |
| working | iş |
| out | de |
| who | kim |
| for | her |
EN In the separate coworking room, parents can work in a productive atmosphere instead of working alone in a home office
TR Ebeveynler, homeoffice’de tek başına çalışmak yerine, ayrı bir bölümdeki coworking space’de üretken bir ortamda çalışabiliyorlar
| inglês | turco |
|---|---|
| parents | ebeveynler |
| separate | ayrı |
| productive | üretken |
| work | çalışmak |
| a | bir |
| the | tek |
EN While the Technische Universität Kaiserslautern attracts attention with its artificial intelligence research, tourists love the cosy atmosphere during the town’s wine festivals and the picturesque wine-growing villages in the region.
TR Kaiserslautern Teknik Üniversitesi, bir yandan yapay zeka konusundaki araştırmalarla dikkatleri üzerine çekerken, öte yandan turistler şarap festivali rehavetine ve çevrede bulunan, tablo gibi güzel bağcı köylerine bayılıyorlar.
| inglês | turco |
|---|---|
| intelligence | zeka |
| tourists | turistler |
| wine | şarap |
| and | ve |
| its | bulunan |
| artificial | yapay |
| the | gibi |
EN The climax of the year is the Old German Christmas Market with its romantic, medieval atmosphere
TR Yıllık etkinliklerin doruk noktası ise romantik ortaçağ havası estiren ortaçağ Alman Noel pazarı
| inglês | turco |
|---|---|
| year | yıllık |
| christmas | noel |
| romantic | romantik |
| market | pazar |
EN Incidentally, weather forecasts account for only a small part of meteorology, which studies all chemical and physical processes in the atmosphere.
TR Atmosferdeki kimyasal ve fiziksel süreçleri ele alan hava durumu tahminleri gerçekte meteorolojinin sadece küçük bir kısmı.
| inglês | turco |
|---|---|
| weather | hava |
| small | küçük |
| chemical | kimyasal |
| physical | fiziksel |
| processes | süreçleri |
| and | ve |
| a | bir |
EN It combines the physics of the ocean and of the atmosphere, the layer of air surrounding our planet
TR Bu program okyanusların ve atmosferin (yani gezegenimizin hava kütlesinin) fiziksel süreçlerini bir arada ele alıyor
| inglês | turco |
|---|---|
| air | hava |
| our planet | gezegenimizin |
| and | ve |
| the | yani |
EN Impressive decorative pillows, which are honeycomb textured, made of washable fabric and which change the atmosphere of the rooms with their colours
TR Renkleriyle odaların havasını değiştiren, petek dokulu, yıkanabilen kumaşıyla etkileyici dekoratif yastıklar
| inglês | turco |
|---|---|
| impressive | etkileyici |
| of | ın |
| rooms | odalar |
| their | de |
EN The game has a fascinating atmosphere and is designed with oriental motives
TR Oyun büyüleyici bir atmosfere sahiptir ve oryantal motiflerle tasarlanmıştır
| inglês | turco |
|---|---|
| fascinating | büyüleyici |
| and | ve |
| designed | tasarlanmış |
| has | sahiptir |
EN Located in a converted office building, the hotel is in keeping with the atmosphere of Osaka's energetic downtown “Minami” area.
TR Ofis binasından dönüştürülen bir alanda yer alan otel, Osaka'nın enerjik şehir merkezi “Minami” bölgesinin atmosferine ayak uydurmaktadır.
EN "Gardens of Kensington palace allows people to enjoy the nature and warmth on sunny days. There are a lot of people walking, running, cycling or just lying down and chatting. A peaceful atmosphere."
TR "Doğa ,yeşillik ,hava çok güzel heryerde park şehirde bu kadar güzel ve çok park olması mükemmel bizde olmaması üzücü ve utandırıcı????"
| inglês | turco |
|---|---|
| nature | doğa |
| and | ve |
| to | kadar |
| running | bu |
| the | çok |
EN "Great place and wonderful atmosphere. The Benedict eggs were delicious, and we tried a dessert called "happy childhood" that was superb! You can even draw while you wait for your plates. :)"
TR "Egg benedict pulled pork lezzetli değildi.Pancake’de nutellayı basmışlar fazla bir özelliği yok. Limonata ve kahve içtim bir numarasını görmedim.Hayır fiyatlar ucuz da değil, bu puana anlam veremedim."
| inglês | turco |
|---|---|
| delicious | lezzetli |
| were | bu |
| even | bir |
| and | ve |
| the | değil |
EN "Great place and wonderful atmosphere. The Benedict eggs were delicious, and we tried a dessert called "happy childhood" that was superb! You can even draw while you wait for your plates. :)"
TR "Egg benedict pulled pork lezzetli değildi.Pancake’de nutellayı basmışlar fazla bir özelliği yok. Limonata ve kahve içtim bir numarasını görmedim.Hayır fiyatlar ucuz da değil, bu puana anlam veremedim."
| inglês | turco |
|---|---|
| delicious | lezzetli |
| were | bu |
| even | bir |
| and | ve |
| the | değil |
EN "Great place and wonderful atmosphere. The Benedict eggs were delicious, and we tried a dessert called "happy childhood" that was superb! You can even draw while you wait for your plates. :)"
TR "Egg benedict pulled pork lezzetli değildi.Pancake’de nutellayı basmışlar fazla bir özelliği yok. Limonata ve kahve içtim bir numarasını görmedim.Hayır fiyatlar ucuz da değil, bu puana anlam veremedim."
| inglês | turco |
|---|---|
| delicious | lezzetli |
| were | bu |
| even | bir |
| and | ve |
| the | değil |
EN "Great place and wonderful atmosphere. The Benedict eggs were delicious, and we tried a dessert called "happy childhood" that was superb! You can even draw while you wait for your plates. :)"
TR "Egg benedict pulled pork lezzetli değildi.Pancake’de nutellayı basmışlar fazla bir özelliği yok. Limonata ve kahve içtim bir numarasını görmedim.Hayır fiyatlar ucuz da değil, bu puana anlam veremedim."
| inglês | turco |
|---|---|
| delicious | lezzetli |
| were | bu |
| even | bir |
| and | ve |
| the | değil |
EN "Great place and wonderful atmosphere. The Benedict eggs were delicious, and we tried a dessert called "happy childhood" that was superb! You can even draw while you wait for your plates. :)"
TR "Egg benedict pulled pork lezzetli değildi.Pancake’de nutellayı basmışlar fazla bir özelliği yok. Limonata ve kahve içtim bir numarasını görmedim.Hayır fiyatlar ucuz da değil, bu puana anlam veremedim."
| inglês | turco |
|---|---|
| delicious | lezzetli |
| were | bu |
| even | bir |
| and | ve |
| the | değil |
EN "Gardens of Kensington palace allows people to enjoy the nature and warmth on sunny days. There are a lot of people walking, running, cycling or just lying down and chatting. A peaceful atmosphere."
TR "Doğa ,yeşillik ,hava çok güzel heryerde park şehirde bu kadar güzel ve çok park olması mükemmel bizde olmaması üzücü ve utandırıcı????"
| inglês | turco |
|---|---|
| nature | doğa |
| and | ve |
| to | kadar |
| running | bu |
| the | çok |
EN "Great place and wonderful atmosphere. The Benedict eggs were delicious, and we tried a dessert called "happy childhood" that was superb! You can even draw while you wait for your plates. :)"
TR "Egg benedict pulled pork lezzetli değildi.Pancake’de nutellayı basmışlar fazla bir özelliği yok. Limonata ve kahve içtim bir numarasını görmedim.Hayır fiyatlar ucuz da değil, bu puana anlam veremedim."
| inglês | turco |
|---|---|
| delicious | lezzetli |
| were | bu |
| even | bir |
| and | ve |
| the | değil |
EN "Gardens of Kensington palace allows people to enjoy the nature and warmth on sunny days. There are a lot of people walking, running, cycling or just lying down and chatting. A peaceful atmosphere."
TR "Doğa ,yeşillik ,hava çok güzel heryerde park şehirde bu kadar güzel ve çok park olması mükemmel bizde olmaması üzücü ve utandırıcı????"
| inglês | turco |
|---|---|
| nature | doğa |
| and | ve |
| to | kadar |
| running | bu |
| the | çok |
EN "Great place and wonderful atmosphere. The Benedict eggs were delicious, and we tried a dessert called "happy childhood" that was superb! You can even draw while you wait for your plates. :)"
TR "Egg benedict pulled pork lezzetli değildi.Pancake’de nutellayı basmışlar fazla bir özelliği yok. Limonata ve kahve içtim bir numarasını görmedim.Hayır fiyatlar ucuz da değil, bu puana anlam veremedim."
| inglês | turco |
|---|---|
| delicious | lezzetli |
| were | bu |
| even | bir |
| and | ve |
| the | değil |
Mostrando 50 de 50 traduções
Traduções semelhantes
create atmosphere create an atmosphere atmosphere christmas atmosphere nice atmosphere family atmosphere peaceful atmosphere quiet atmosphere atmosphere during great atmosphere working atmosphere wonderful colonial atmosphere wonderful atmosphere a quiet atmosphere medieval atmosphere friendly atmosphere funny atmosphere homely atmosphere atmosphere attracts tourists cultural academic atmosphere atmosphere you envision atmosphere and forms a productive atmosphere cozy atmosphere evoke the atmosphere a peaceful atmosphere create automatically create simply create create portals create ads create professional videos even create create personal create surveys create tools create solutions create content create videos create value might create create yours must create create lasting memories create games create custom reports create marketing campaigns instantly create quickly create create forms onlineTraduzir create an atmosphere para outro idioma
Tcheco 
alemão 
chinês 
coreano 
espanhol 
finlandês 
francês 
holandês 
húngaro 
indonésio 
italiano 
japonês 
norueguês 
polonês 
português 
russo 
sueco 
turco 
vietnamita 
árabe