TR "Access'in yönetimi, VPN'lerden ve diğer uzaktan erişim çözümlerinden daha kolay olduğundan, BT ekiplerimizin üzerindeki baskıyı ortadan kaldırdı
TR "Access'in yönetimi, VPN'lerden ve diğer uzaktan erişim çözümlerinden daha kolay olduğundan, BT ekiplerimizin üzerindeki baskıyı ortadan kaldırdı
EN "Access is easier to manage than VPNs and other remote access solutions, which has removed pressure from our IT teams
turco | inglês |
---|---|
yönetimi | manage |
vpn | vpns |
uzaktan | remote |
bt | it |
TR Çakışmalardan kaçınmak için tüm özel jQuery işlevlerini kaldırdı.
EN Removed all custom jQuery functions to avoid collisions.
TR Çakışmalardan kaçınmak için tüm özel jQuery işlevlerini kaldırdı.
EN Removed all custom jQuery functions to avoid collisions.
TR Aracıyı ortadan kaldırarak, kullanıcıya tam kontrol sunar ve ekstra masrafları ortadan kaldırır
EN They cut out the middleman, giving the user complete control and minimal extra costs
turco | inglês |
---|---|
tam | complete |
kontrol | control |
sunar | giving |
ve | and |
ekstra | extra |
TR Aracıyı ortadan kaldırarak, kullanıcıya tam kontrol sunar ve ekstra masrafları ortadan kaldırır
EN They cut out the middleman, giving the user complete control and minimal extra costs
turco | inglês |
---|---|
tam | complete |
kontrol | control |
sunar | giving |
ve | and |
ekstra | extra |
TR Hastane formulari yönetimi, bir kuruluş çapında formulari uyumuyla ilgili işlerdeki pürüzleri ortadan kaldırır.
EN Hospital formulary management streamlines tasks associated with formulary compliance across an organisation.
turco | inglês |
---|---|
hastane | hospital |
yönetimi | management |
ilgili | associated |
TR 2013'te, Elsevier dergisi Cortex, yayın yanlılığını ortadan kaldırmak ve en iyi bilimsel uygulamaları teşvik etmek için tasarlanmış ampirik bir makale türü olan Kayıtlı Raporları sunan ilk dergilerden birisi olmuştur
EN In 2013, the Elsevier journal Cortex became one of the first journals to offer Registered Reports ? an empirical article type designed to eliminate publication bias and incentivize best scientific practice
turco | inglês |
---|---|
elsevier | elsevier |
dergisi | journal |
yayın | publication |
bilimsel | scientific |
makale | article |
türü | type |
kayıtlı | registered |
raporları | reports |
sunan | offer |
TR Elsevier bilinçsiz önyargıyı saptamak ve ortadan kaldırmak için aşağıdakileri içeren çeşitli metodolojiler sunmaktadır:
EN Elsevier is introducing various methodologies and tools to identify and eradicate UB including:
turco | inglês |
---|---|
elsevier | elsevier |
içeren | including |
çeşitli | various |
TR Uzmanlıklarında etkinlik ve güveni birleştirmek – ClinicalKey sayesinde, birden çok kaynağa başvurma ihtiyacı ortadan kalkar ve doktorlar doğru cevapları hızla bularak zaman kazanabilir
EN Combine efficiency and confidence in their practice – With ClinicalKey, there is no need to consult multiple sources, allowing physicians to save time by quickly finding accurate answers
turco | inglês |
---|---|
ve | and |
clinicalkey | clinicalkey |
ihtiyacı | need |
cevapları | answers |
hızla | quickly |
zaman | time |
TR Cloudflare Registrar, sürpriz yenileme ücretlerini ve gizli eklenti ücretlerini ortadan kaldıran şeffaf, kar eklenmemiş fiyatlandırma ile alan adlarınızı güvenli bir şekilde kaydeder ve yönetir.
EN Cloudflare Registrar securely registers and manages your domain names with transparent, no-markup pricing that eliminates surprise renewal fees and hidden add-on charges.
turco | inglês |
---|---|
cloudflare | cloudflare |
yenileme | renewal |
gizli | hidden |
şeffaf | transparent |
fiyatlandırma | pricing |
TR Verilere dayalı ilaç keşif ve geliştirme kararları alın ve farmakovijilans için literatür takibindeki pürüzleri ortadan kaldırın
EN Make data-driven drug discovery and development decisions and streamline literature monitoring for pharmacovigilance
turco | inglês |
---|---|
verilere | data |
ilaç | drug |
keşif | discovery |
geliştirme | development |
kararları | decisions |
TR Kişiselleştirilmiş işe alım çözümlerimiz sayesinde değerli zamanınızı kaybetmez ve başarıya giden yoldaki pürüzleri ortadan kaldırabilirsiniz
EN Our tailored recruitment solutions can save valuable time and streamline efforts
turco | inglês |
---|---|
değerli | valuable |
ve | and |
TR Çocuk koruma programımız kapsamında çalıştığımız tüm alanlarda, çocukların karşılaşabileceği riskleri azaltmayı ve ortadan kaldırmayı hedefliyoruz
EN In all areas that we are active in the scope of our child protection program, we aim at decreasing and removing risks that children might be faced with
turco | inglês |
---|---|
koruma | protection |
kapsamında | in the scope of |
riskleri | risks |
ve | and |
ın | of |
TR Sitenin hızını artırarak ve kopuk bağlantıları ortadan kaldırarak sitenin arama motorlarındaki sıralamalarını iyileştirin.
EN Improve website structure building more internal links to the best pages.
turco | inglês |
---|---|
sitenin | website |
TR Ana sitenin güvenlik açıklarını ortadan kaldırın. Sonuç olarak, haksız rekabetin kurbanı olmayacaksınız.
EN Eliminate the major site’s vulnerabilities. As the best result, you won’t become a victim of unfair competition.
turco | inglês |
---|---|
ana | major |
sitenin | site |
kaldırın | eliminate |
sonuç | result |
TR Mafsallı araçlarda sarsıntılı hareketi ortadan kaldırın veya azaltın
EN Eliminate or reduce jerking motion on articulated vehicles
turco | inglês |
---|---|
kaldırın | eliminate |
veya | or |
TR Çevrimiçi tamir kılavuzlarını ortadan kaldırmak ve insanları DIY(kendin-yap) tamirden uzaklaştırmak için telif hakkı iddialarının arkasına saklanıyorlar.
EN They hide behind copyright claims to take down online repair manuals and scare people away from DIY repair.
turco | inglês |
---|---|
tamir | repair |
insanları | people |
telif | copyright |
kılavuzları | manuals |
TR Tedarik zincirinizin gereksinimlerini uçtan uca çözümlemeye odaklanarak, konteyner taşımacılığının karmaşıklığını sizin için ortadan kaldırırız.
EN We focus on solving your supply chain needs from end to end, taking the complexity out of container shipping for you.
turco | inglês |
---|---|
tedarik | supply |
konteyner | container |
TR Bu şekilde, bir web trafiği denetleyicisi ile kritik optimizasyon hatalarını ortadan kaldırarak sitenizi arama motorlarının gözünde iyileştirebilirsiniz.
EN That way, with a web traffic checker, you can improve your site in the eyes of search engines by eliminating critical optimization mistakes.
turco | inglês |
---|---|
şekilde | way |
trafiği | traffic |
kritik | critical |
optimizasyon | optimization |
sitenizi | your site |
arama | search |
motorları | engines |
TR Tezos, ağı iki farklı blockchaine bölmeden (fork) ve zamanla oluşan ağ etkilerini ortadan kaldırmadan sürüm güncellemesi yapabilir.
EN Tezos can upgrade itself without having to split (“fork”) the network into two different blockchains and disrupt the network effects that are formed over time.
turco | inglês |
---|---|
ağı | network |
ve | and |
oluşan | formed |
etkilerini | effects |
yapabilir | can |
TR Sefamerve yüz maskesi medikal maskelerin kötü görünümünü ortadan kaldırmak adına tasarlanmış bir üründür.
EN Sefamerve face mask is a product designed to eliminate the unpleasant appearance of medical masks.
turco | inglês |
---|---|
yüz | face |
medikal | medical |
tasarlanmış | designed |
TR Lütfen bu genel hüküm ve koşulların belirli durumlarda sorumluluğumuzu ortadan kaldıracak veya sınırlayacak özel hükümler içerdiğini göz önünde bulundurun.
EN Please note that these general terms and conditions contain specific provisions to exclude or limit our liability in certain circumstances.
turco | inglês |
---|---|
genel | general |
ve | and |
veya | or |
TR Bu çözüm diğer sistemlerde yaygın olan sızıntı noktalarını ortadan kaldırır ve mükemmel akış performansı sağlayarak veri merkezinizde en kompakt ve en temiz rotalamayı sağlar.
EN This solution removes leak points common with other systems and provides excellent flow performance giving your data centre the most compact and cleanest routing.
turco | inglês |
---|---|
bu | this |
çözüm | solution |
diğer | other |
yaygın | common |
ve | and |
mükemmel | excellent |
akış | flow |
performansı | performance |
veri | data |
en | most |
kompakt | compact |
sağlar | provides |
TR Bu interaktif sistem, doğru bilgiyi doğru insanlara zamanında ulaştırma kaygısını ortadan kaldırır
EN This interactive system takes the worry out of getting the right information to the right people on time
turco | inglês |
---|---|
bu | this |
interaktif | interactive |
sistem | system |
bilgiyi | information |
insanlara | people |
zamanında | on time |
TR Tedarik zincirinizin gereksinimlerini uçtan uca çözümlemeye odaklanarak, konteyner taşımacılığının karmaşıklığını sizin için ortadan kaldırırız
EN We focus on solving your supply chain needs from end to end, taking the complexity out of container shipping for you
turco | inglês |
---|---|
tedarik | supply |
konteyner | container |
TR Hikaye anlatıcısı ve ses mühendisi arasındaki sıkıcı ve zaman alıcı süreci tek bir merkezi konumda düzenlemeler, önemli noktalar ve üst çizimlerinizi bulundurarak ortadan kaldırın.
EN Remove the tedious and time-consuming back-and-forth process between storyteller and audio engineer by having all your edits, highlights, and strikethroughs in one central location.
turco | inglês |
---|---|
ses | audio |
sıkıcı | tedious |
zaman | time |
süreci | process |
merkezi | central |
düzenlemeler | edits |
kaldırın | remove |
TR Bilet yönetimi zorluğunu ortadan kaldırın
EN Remove the hassle of ticket management
turco | inglês |
---|---|
bilet | ticket |
yönetimi | management |
kaldırın | remove |
ın | of |
TR Protokolün başlıca misyonu, blockchainin bu ekonomik vaatleri yerine getirmesine engel olan teknik bariyerleri ortadan kaldırmak.
EN The core mission of the protocol is to eliminate the technical barriers that have made it impossible for blockchain to fulfill these economic promises.
turco | inglês |
---|---|
misyonu | mission |
ekonomik | economic |
teknik | technical |
protokolü | protocol |
TR Böylece anında tekli işlemler yapılabiliyor, zaman kilitlerine ihtiyaç ortadan kalkıyor ve teknoloji olması gerektiği gibi bir sonraki nesle ilerleyebiliyor.
EN This allows for instantaneous single transactions, removes the need for time locks, and advances the technology toward next generation trading.
turco | inglês |
---|---|
işlemler | transactions |
ihtiyaç | need |
teknoloji | technology |
sonraki | next |
TR Yayınla ve Sat Ticaret Teknolojisi, herhangi bir satıcının varlıkları belirli bir fiyattan satış için yayınlamasına imkan sunuyor. Böylece belirsizlik, "çift alım satımlar" ve müşteri kazanç masrafları ortadan kalkıyor
EN Post-and-sale trade technology allows any seller to post assets for sale, at a given price, which eliminates ambiguity, “double trades,” and customer acquisition costs.
turco | inglês |
---|---|
ticaret | trade |
teknolojisi | technology |
satış | sale |
çift | double |
müşteri | customer |
TR Bu yeni mutabakat modeli güç tüketimi ihtiyacını ortadan kaldırır, neredeyse sıfır işlem masrafı ile saniyede 1300 işlem gerçekleştirebilir ve Ethereum'un aksine neredeyse anlık olarak blok onaylaması yapabilir.
EN This new consensus model cut out the need for power consumption and is able to handle a 1,300 transactions per second load capacity with near zero transaction fees while validating blocks nearly instantly.
turco | inglês |
---|---|
yeni | new |
mutabakat | consensus |
modeli | model |
güç | power |
sıfır | zero |
blok | blocks |
TR Önceden belirlenen koşullar yerine getirilir getirilmez anlaşmayı uygulamaya otomatik olarak koyan yazılımdır ve anlaşmanın manuel olarak tamamlanması durumunda görülen gecikmeler ve masraflar ortadan kaldırılır
EN It is software that automatically executes the agreement as soon as predefined conditions are met, eliminating the delay and expense involved in completing a deal manually
turco | inglês |
---|---|
koşullar | conditions |
anlaşmanın | agreement |
manuel | manually |
TR Belgelerin manuel olarak işlenmesi için gerekli zaman ve çabayı ortadan kaldırır
EN They eliminate the time and effort required to manually process agreements and documents
turco | inglês |
---|---|
manuel | manually |
gerekli | required |
TR Çocuk koruma programımız kapsamında çalıştığımız tüm alanlarda, çocukların karşılaşabileceği riskleri azaltmayı ve ortadan kaldırmayı hedefliyoruz
EN In all areas that we are active in the scope of our child protection program, we aim at decreasing and removing risks that children might be faced with
turco | inglês |
---|---|
koruma | protection |
kapsamında | in the scope of |
riskleri | risks |
ve | and |
ın | of |
TR Performans sorunlarını ortadan kaldırın ve makine öğrenimi eğitim zamanını azaltın
EN Remove bottlenecks and reduce machine learning training time
turco | inglês |
---|---|
kaldırın | remove |
ve | and |
makine | machine |
TR .com ve .net gibi jenerik alan adlarında Whois gizliliğini ücretiz sunuyoruz. Kimlik hırsızlığını ortadan kaldırabilirsiniz.
EN Free domain privacy for .com .net. Remove the risk of identity theft and domain hijacking. Protect you domain name free.
turco | inglês |
---|---|
net | net |
kimlik | identity |
TR Multi Domain San SSL, kullanıcının tarayıcı üzerinde, sertifikanın tanınmadığı veya bazı sorunlar olabileceği konusunda güvenli değil uyarısını ortadan kaldırır. Kullanıcıyı güvende tutar.
EN Multi Domain San SSL removes the unsafe warning on the user's browser that the certificate is not recognized or there may be some problems. It keeps the user safe.
turco | inglês |
---|---|
multi | multi |
domain | domain |
tarayıcı | browser |
veya | or |
bazı | some |
sorunlar | problems |
tutar | keeps |
TR Veritabanı sağlama ve kapasitesini yönetme karmaşasını ortadan kaldırır. Veritabanı, uygulamalarınızın ihtiyaçlarına uygun şekilde otomatik olarak başlatılır, kapatılır ve ölçeklendirilir.
EN Removes the complexity of provisioning and managing database capacity. The database will automatically start up, shut down, and scale to match your application’s needs.
turco | inglês |
---|---|
veritabanı | database |
kapasitesini | capacity |
yönetme | managing |
uygun | match |
ihtiyaçları | needs |
TR Magic Wash, yıkayıcı sıvısının tüketimini azaltan ve ön cam yıkamalarından kaynaklanan görme bozukluğunu ortadan kaldıran basit ve akıllı bir PSA yeniliğidir.
EN Magic Wash is a simple and ingenious PSA innovation that halves the consumption of washer fluid and eliminates the visual disturbance stemming from windscreen washes.
turco | inglês |
---|---|
magic | magic |
basit | simple |
TR CITROËN C4 Cactus, parlama ve aşırı ısıya karşı korumak için bir güneş perdesi ihtiyacını ortadan kaldırır
EN The CITROËN C4 Cactus does away with the need for a sunblind to protect against glare and excessive heat
turco | inglês |
---|---|
cactus | cactus |
TR Çatının yüksek seviyedeki termal ve akustik özellikleri, araç kütlesini azaltmaya yardımcı olan bir güneşlik ihtiyacını ortadan kaldırır
EN The roof’s high-level thermal and acoustic properties eliminate the need for a sunblind, which also helps to reduce vehicle mass
turco | inglês |
---|---|
yüksek | high |
termal | thermal |
özellikleri | properties |
araç | vehicle |
TR 60 derecede yıkanabildiğinden solunum yolu hastalıklarına neden olan faktörleri ortadan kaldırmaya yardımcı olur.
EN It offers an anti allergic sleep experience by helps eliminating all factors that cause respiratory illnesses since it is washable at 60 degrees.
turco | inglês |
---|---|
neden | cause |
olan | is |
faktörleri | factors |
TR Allerban® teknolojisi sayesinde alerjik reaksiyonlara neden olan faktörleri ortadan kaldırmaya yardımcı olur.
EN It helps to removes the factors that lead to allergic reactions.
turco | inglês |
---|---|
neden | to |
faktörleri | factors |
TR Çevrimiçi dünyanızın kontrolünü geri alın. Ödüllü antivirüsümüz ve geliştirilmiş anonim özelliklerinden faydalanın, ekranı dolduran reklamları zahmetsizce ortadan kaldırın.
EN Reclaim control of your online world. Benefit from our Award-Winning antivirus, enhanced anonymity features, and effortlessly eliminate screen-cluttering adverts.
turco | inglês |
---|---|
ve | and |
geliştirilmiş | enhanced |
zahmetsizce | effortlessly |
kaldırın | eliminate |
kontrolü | control |
ın | of |
TR Kaldırılması çok zor, agresif reklam yazılımlarını tespit edin ve ortadan kaldırın.
EN Locate and eliminate Adware, an aggressive form of hard-to-remove advertising software.
turco | inglês |
---|---|
çok | to |
zor | hard |
reklam | advertising |
ve | and |
ın | of |
TR Total Adblock; en sevdiğiniz sosyal medya, yayın ve haber web siteleri dahil olmak üzere internetteki tüm reklamları ve takip edicileri ortadan kaldırır.
EN Total Adblock eliminates all ads & trackers right across the internet including your favorite social media, streaming and news websites.
turco | inglês |
---|---|
ve | and |
web | internet |
olmak | the |
reklamları | ads |
TR Bunu bir sigorta gibi düşünün: Bize ihtiyacınız olursa, karşılaştığınız sorunları ve finansal kaybı ortadan kaldırmanıza yardımcı olmak için burada olacağız.
EN Think of it like an insurance policy: should you need us, we’re here waiting to help resolve any heartache and financial loss encountered.
turco | inglês |
---|---|
bunu | it |
sigorta | insurance |
finansal | financial |
burada | here |
TR Bir tehdit tespit edersek onu ortadan kaldırmanıza yardımcı olmak için hazırda bekler; zamandan tasarruf etmenize, finansal kayıp ve stres yaşamamanıza yardım ederiz.
EN If we detect a threat, we’ll be here to help you resolve it along every step of the way, saving you time, financial loss and stress.
turco | inglês |
---|---|
tehdit | threat |
tespit | detect |
zamandan | time |
tasarruf | saving |
finansal | financial |
kayıp | loss |
stres | stress |
TR MyPostcard dünya çapında birçok çocuğu korumak ve bulaşıcı hastalığı tamamen ortadan kaldırmak için poliovirüsle mücadele eden Rotary International organizasyonunu desteklemektedir
EN MyPostcard supports Rotary International in the fight against polio to help children in need worldwide and to eradicate the infectious disease
turco | inglês |
---|---|
mypostcard | mypostcard |
TR SÜRDÜRÜLEBILIR SU VE SANITASYON PROJELERI VE SU ELDE ETMEK IÇIN GELENEKSEL ARAÇLARı ORTADAN KALDıRMAK
EN How WATAN Foundation managed to train women producers
turco | inglês |
---|---|
etmek | to |
Mostrando 50 de 50 traduções