TR Cildinizi derinlemesine beslerken tüm stresi ortadan kaldıran ısıtmalı bir yüz masajı için Termo-Terapi, T‑Sonic™ titreşimleriyle birleşir.
TR Cildinizi derinlemesine beslerken tüm stresi ortadan kaldıran ısıtmalı bir yüz masajı için Termo-Terapi, T‑Sonic™ titreşimleriyle birleşir.
EN Thermo-Therapy preps skin and infuses the nourishing serum deep below skin’s surface with the help of T‑Sonic™ pulsations while rejuvenating red LED lights stimulate collagen production.
turco | inglês |
---|---|
t | t |
TR Psikolog Kelly McGonigal stresi pozitif bir faktör olarak görmemiz konusunda ısrarcı, stresi azaltmak içinse daha önce denenmemiş bir yöntem öneriyor: Başkalarına yardım eli uzatmak.
EN Psychologist Kelly McGonigal urges us to see stress as a positive, and introduces us to an unsung mechanism for stress reduction: reaching out to others.
TR Cloudflare Registrar, sürpriz yenileme ücretlerini ve gizli eklenti ücretlerini ortadan kaldıran şeffaf, kar eklenmemiş fiyatlandırma ile alan adlarınızı güvenli bir şekilde kaydeder ve yönetir.
EN Cloudflare Registrar securely registers and manages your domain names with transparent, no-markup pricing that eliminates surprise renewal fees and hidden add-on charges.
turco | inglês |
---|---|
cloudflare | cloudflare |
yenileme | renewal |
gizli | hidden |
şeffaf | transparent |
fiyatlandırma | pricing |
TR Magic Wash, yıkayıcı sıvısının tüketimini azaltan ve ön cam yıkamalarından kaynaklanan görme bozukluğunu ortadan kaldıran basit ve akıllı bir PSA yeniliğidir.
EN Magic Wash is a simple and ingenious PSA innovation that halves the consumption of washer fluid and eliminates the visual disturbance stemming from windscreen washes.
turco | inglês |
---|---|
magic | magic |
basit | simple |
TR Bu tabletler çift hoparlöre, önde ve arkada gürültüyü ortadan kaldıran ses iptal özellikli mikrofona sahiptir
EN The tablets offer dual speakers, plus four noise cancelling microphones in the front and back that strip out background noise
turco | inglês |
---|---|
tabletler | tablets |
çift | dual |
ve | and |
ses | noise |
TR Magic Wash, yıkayıcı sıvısının tüketimini azaltan ve ön cam yıkamalarından kaynaklanan görme bozukluğunu ortadan kaldıran basit ve akıllı bir PSA yeniliğidir.
EN Magic Wash is a simple and ingenious PSA innovation that halves the consumption of washer fluid and eliminates the visual disturbance stemming from windscreen washes.
turco | inglês |
---|---|
magic | magic |
basit | simple |
TR Magic Wash, yıkayıcı sıvısının tüketimini azaltan ve ön cam yıkamalarından kaynaklanan görme bozukluğunu ortadan kaldıran basit ve akıllı bir PSA yeniliğidir.
EN Magic Wash is a simple and ingenious PSA innovation that halves the consumption of washer fluid and eliminates the visual disturbance stemming from windscreen washes.
turco | inglês |
---|---|
magic | magic |
basit | simple |
TR Yüksek kaliteli termal bileşik, kullanım sırasında kurumayı veya çatlamayı ortadan kaldıran daha uzun bir kullanım ömrü sağlar. Elektriksel iletken olmayan bileşik, siz ve sisteminiz için daha iyi güvenlik önlemleri sağlar.
EN The high-quality thermal compound provides a longer lifespan of eliminating dry-out or cracking while in use. Non-electrical conductive compound ensures better safety measures for you and your system.
turco | inglês |
---|---|
termal | thermal |
kullanım | use |
veya | or |
güvenlik | safety |
önlemleri | measures |
TR Önde gelen video konferans platformları için sertifikalı olan, kurulumu kolay Logi Dock, ek çevre biriminin yerini alan ve kablo dağınıklığını ortadan kaldıran düzenli bir ünitede her şeyi bağlar.
EN Certified for leading video conferencing platforms and easy to set up, Logi Dock connects everything in one tidy unit that replaces the need for extra peripherals and eliminates a tangle of cables and wires.
TR İster hareket eden ister dönen, şekillendiren, kalıplayan, kaldıran, kazıyan veya taşıyan makinelerle çalışın; ürünlerimiz ihtiyacınız olan performansı sağlar
EN Whether you rely on machines that move, turn, shape, mold, lift, dig, or haul, our products are there to deliver the performance you need
turco | inglês |
---|---|
performansı | performance |
TR Eğlenirken öğreten okul: Parmak kaldıran öğrenciler
EN School is fun: Children raising their hands
turco | inglês |
---|---|
okul | school |
TR Aracıyı ortadan kaldırarak, kullanıcıya tam kontrol sunar ve ekstra masrafları ortadan kaldırır
EN They cut out the middleman, giving the user complete control and minimal extra costs
turco | inglês |
---|---|
tam | complete |
kontrol | control |
sunar | giving |
ve | and |
ekstra | extra |
TR Aracıyı ortadan kaldırarak, kullanıcıya tam kontrol sunar ve ekstra masrafları ortadan kaldırır
EN They cut out the middleman, giving the user complete control and minimal extra costs
turco | inglês |
---|---|
tam | complete |
kontrol | control |
sunar | giving |
ve | and |
ekstra | extra |
TR Stresle başa çıkmak: Endişelerinizi bir kenara bırakın ve stresi kabullenin
EN How to start an online petition
TR Desfluranın Aynı Konsantrasyonda Fakat Farklı Akımlarda Kullanılması Oksidatif Stresi Değiştiştirir mi? Hayvan Deneyi
EN Does the Application of Desflurane at The Same Concentration by Different Flows Change the Oxidative Stress? Animal Experiment
turco | inglês |
---|---|
farklı | different |
hayvan | animal |
ın | of |
TR Hemşirelerde İş-Aile Yaşam Çatışması Düzeyi ile İş Verimliliği ve İş Stresi Arasındaki İlişkinin Belirlenmesi
EN Determination of the Relationship Between the Level of Work-Family Life Conflict and Job Productivity and Work Stress in Nurses
turco | inglês |
---|---|
yaşam | life |
verimliliği | productivity |
arasındaki | between |
belirlenmesi | determination |
TR Kuraklık Stresi Altında Sarı Kantaronun (Hypericum perforatum L.) Fizikokimyasal ve Antioksidan Tepkileri
EN Physicochemical and Antioxidant Responses of St. John’s Wort (Hypericum perforatum L.) under Drought Stress
turco | inglês |
---|---|
kuraklık | drought |
altında | under |
ve | and |
TR Sıcaklık Stresi Altındaki Yumurtacı Bıldırcınlarda Probiyotik İlavesinin Perfor-mans ve Yumurta Kalitesi Üzerini Etkisi
EN The Effect of Probiotic Addition On Performance and Egg Quality in Layer Quails Under Heat Stress
turco | inglês |
---|---|
ve | and |
kalitesi | quality |
etkisi | effect |
TR Ayrıca stresi daha iyi sindirebilmemizi sağlayarak ruh sağlığımıza iyi gelen çok sayıda yeşil alan var
EN They help us to process stress much better
TR Stresle başa çıkmak: Endişelerinizi bir kenara bırakın ve stresi kabullenin
EN How to set up a Cash App business account
TR İnternet kullanımının stresi azaltan yönlerini hayatımı mahvetmeyen bir şeyle değiştirmenin bir yolunu bulmalıydım
EN I had to find a way to replace the stress-reducing aspects of internet usage with something that does not destroy my life
turco | inglês |
---|---|
kullanımı | usage |
mı | my |
hayatı | life |
TR Ayrıca stresi, kaygıyı ve depresyonu hafifleterek zihinsel sağlığı ve refahı artırdığı da kanıtlanmıştır
EN It’s also proven to boost mental health and wellbeing by relieving stress, anxiety, and depression
TR "Access'in yönetimi, VPN'lerden ve diğer uzaktan erişim çözümlerinden daha kolay olduğundan, BT ekiplerimizin üzerindeki baskıyı ortadan kaldırdı
EN "Access is easier to manage than VPNs and other remote access solutions, which has removed pressure from our IT teams
turco | inglês |
---|---|
yönetimi | manage |
vpn | vpns |
uzaktan | remote |
bt | it |
TR Hastane formulari yönetimi, bir kuruluş çapında formulari uyumuyla ilgili işlerdeki pürüzleri ortadan kaldırır.
EN Hospital formulary management streamlines tasks associated with formulary compliance across an organisation.
turco | inglês |
---|---|
hastane | hospital |
yönetimi | management |
ilgili | associated |
TR 2013'te, Elsevier dergisi Cortex, yayın yanlılığını ortadan kaldırmak ve en iyi bilimsel uygulamaları teşvik etmek için tasarlanmış ampirik bir makale türü olan Kayıtlı Raporları sunan ilk dergilerden birisi olmuştur
EN In 2013, the Elsevier journal Cortex became one of the first journals to offer Registered Reports ? an empirical article type designed to eliminate publication bias and incentivize best scientific practice
turco | inglês |
---|---|
elsevier | elsevier |
dergisi | journal |
yayın | publication |
bilimsel | scientific |
makale | article |
türü | type |
kayıtlı | registered |
raporları | reports |
sunan | offer |
TR Elsevier bilinçsiz önyargıyı saptamak ve ortadan kaldırmak için aşağıdakileri içeren çeşitli metodolojiler sunmaktadır:
EN Elsevier is introducing various methodologies and tools to identify and eradicate UB including:
turco | inglês |
---|---|
elsevier | elsevier |
içeren | including |
çeşitli | various |
TR Uzmanlıklarında etkinlik ve güveni birleştirmek – ClinicalKey sayesinde, birden çok kaynağa başvurma ihtiyacı ortadan kalkar ve doktorlar doğru cevapları hızla bularak zaman kazanabilir
EN Combine efficiency and confidence in their practice – With ClinicalKey, there is no need to consult multiple sources, allowing physicians to save time by quickly finding accurate answers
turco | inglês |
---|---|
ve | and |
clinicalkey | clinicalkey |
ihtiyacı | need |
cevapları | answers |
hızla | quickly |
zaman | time |
TR Verilere dayalı ilaç keşif ve geliştirme kararları alın ve farmakovijilans için literatür takibindeki pürüzleri ortadan kaldırın
EN Make data-driven drug discovery and development decisions and streamline literature monitoring for pharmacovigilance
turco | inglês |
---|---|
verilere | data |
ilaç | drug |
keşif | discovery |
geliştirme | development |
kararları | decisions |
TR Kişiselleştirilmiş işe alım çözümlerimiz sayesinde değerli zamanınızı kaybetmez ve başarıya giden yoldaki pürüzleri ortadan kaldırabilirsiniz
EN Our tailored recruitment solutions can save valuable time and streamline efforts
turco | inglês |
---|---|
değerli | valuable |
ve | and |
TR Çocuk koruma programımız kapsamında çalıştığımız tüm alanlarda, çocukların karşılaşabileceği riskleri azaltmayı ve ortadan kaldırmayı hedefliyoruz
EN In all areas that we are active in the scope of our child protection program, we aim at decreasing and removing risks that children might be faced with
turco | inglês |
---|---|
koruma | protection |
kapsamında | in the scope of |
riskleri | risks |
ve | and |
ın | of |
TR Sitenin hızını artırarak ve kopuk bağlantıları ortadan kaldırarak sitenin arama motorlarındaki sıralamalarını iyileştirin.
EN Improve website structure building more internal links to the best pages.
turco | inglês |
---|---|
sitenin | website |
TR Ana sitenin güvenlik açıklarını ortadan kaldırın. Sonuç olarak, haksız rekabetin kurbanı olmayacaksınız.
EN Eliminate the major site’s vulnerabilities. As the best result, you won’t become a victim of unfair competition.
turco | inglês |
---|---|
ana | major |
sitenin | site |
kaldırın | eliminate |
sonuç | result |
TR Mafsallı araçlarda sarsıntılı hareketi ortadan kaldırın veya azaltın
EN Eliminate or reduce jerking motion on articulated vehicles
turco | inglês |
---|---|
kaldırın | eliminate |
veya | or |
TR Çevrimiçi tamir kılavuzlarını ortadan kaldırmak ve insanları DIY(kendin-yap) tamirden uzaklaştırmak için telif hakkı iddialarının arkasına saklanıyorlar.
EN They hide behind copyright claims to take down online repair manuals and scare people away from DIY repair.
turco | inglês |
---|---|
tamir | repair |
insanları | people |
telif | copyright |
kılavuzları | manuals |
TR Tedarik zincirinizin gereksinimlerini uçtan uca çözümlemeye odaklanarak, konteyner taşımacılığının karmaşıklığını sizin için ortadan kaldırırız.
EN We focus on solving your supply chain needs from end to end, taking the complexity out of container shipping for you.
turco | inglês |
---|---|
tedarik | supply |
konteyner | container |
TR Bu şekilde, bir web trafiği denetleyicisi ile kritik optimizasyon hatalarını ortadan kaldırarak sitenizi arama motorlarının gözünde iyileştirebilirsiniz.
EN That way, with a web traffic checker, you can improve your site in the eyes of search engines by eliminating critical optimization mistakes.
turco | inglês |
---|---|
şekilde | way |
trafiği | traffic |
kritik | critical |
optimizasyon | optimization |
sitenizi | your site |
arama | search |
motorları | engines |
TR Tezos, ağı iki farklı blockchaine bölmeden (fork) ve zamanla oluşan ağ etkilerini ortadan kaldırmadan sürüm güncellemesi yapabilir.
EN Tezos can upgrade itself without having to split (“fork”) the network into two different blockchains and disrupt the network effects that are formed over time.
turco | inglês |
---|---|
ağı | network |
ve | and |
oluşan | formed |
etkilerini | effects |
yapabilir | can |
TR Sefamerve yüz maskesi medikal maskelerin kötü görünümünü ortadan kaldırmak adına tasarlanmış bir üründür.
EN Sefamerve face mask is a product designed to eliminate the unpleasant appearance of medical masks.
turco | inglês |
---|---|
yüz | face |
medikal | medical |
tasarlanmış | designed |
TR Lütfen bu genel hüküm ve koşulların belirli durumlarda sorumluluğumuzu ortadan kaldıracak veya sınırlayacak özel hükümler içerdiğini göz önünde bulundurun.
EN Please note that these general terms and conditions contain specific provisions to exclude or limit our liability in certain circumstances.
turco | inglês |
---|---|
genel | general |
ve | and |
veya | or |
TR Bu çözüm diğer sistemlerde yaygın olan sızıntı noktalarını ortadan kaldırır ve mükemmel akış performansı sağlayarak veri merkezinizde en kompakt ve en temiz rotalamayı sağlar.
EN This solution removes leak points common with other systems and provides excellent flow performance giving your data centre the most compact and cleanest routing.
turco | inglês |
---|---|
bu | this |
çözüm | solution |
diğer | other |
yaygın | common |
ve | and |
mükemmel | excellent |
akış | flow |
performansı | performance |
veri | data |
en | most |
kompakt | compact |
sağlar | provides |
TR Bu interaktif sistem, doğru bilgiyi doğru insanlara zamanında ulaştırma kaygısını ortadan kaldırır
EN This interactive system takes the worry out of getting the right information to the right people on time
turco | inglês |
---|---|
bu | this |
interaktif | interactive |
sistem | system |
bilgiyi | information |
insanlara | people |
zamanında | on time |
TR Tedarik zincirinizin gereksinimlerini uçtan uca çözümlemeye odaklanarak, konteyner taşımacılığının karmaşıklığını sizin için ortadan kaldırırız
EN We focus on solving your supply chain needs from end to end, taking the complexity out of container shipping for you
turco | inglês |
---|---|
tedarik | supply |
konteyner | container |
TR Hikaye anlatıcısı ve ses mühendisi arasındaki sıkıcı ve zaman alıcı süreci tek bir merkezi konumda düzenlemeler, önemli noktalar ve üst çizimlerinizi bulundurarak ortadan kaldırın.
EN Remove the tedious and time-consuming back-and-forth process between storyteller and audio engineer by having all your edits, highlights, and strikethroughs in one central location.
turco | inglês |
---|---|
ses | audio |
sıkıcı | tedious |
zaman | time |
süreci | process |
merkezi | central |
düzenlemeler | edits |
kaldırın | remove |
TR Bilet yönetimi zorluğunu ortadan kaldırın
EN Remove the hassle of ticket management
turco | inglês |
---|---|
bilet | ticket |
yönetimi | management |
kaldırın | remove |
ın | of |
TR Protokolün başlıca misyonu, blockchainin bu ekonomik vaatleri yerine getirmesine engel olan teknik bariyerleri ortadan kaldırmak.
EN The core mission of the protocol is to eliminate the technical barriers that have made it impossible for blockchain to fulfill these economic promises.
turco | inglês |
---|---|
misyonu | mission |
ekonomik | economic |
teknik | technical |
protokolü | protocol |
TR Böylece anında tekli işlemler yapılabiliyor, zaman kilitlerine ihtiyaç ortadan kalkıyor ve teknoloji olması gerektiği gibi bir sonraki nesle ilerleyebiliyor.
EN This allows for instantaneous single transactions, removes the need for time locks, and advances the technology toward next generation trading.
turco | inglês |
---|---|
işlemler | transactions |
ihtiyaç | need |
teknoloji | technology |
sonraki | next |
TR Yayınla ve Sat Ticaret Teknolojisi, herhangi bir satıcının varlıkları belirli bir fiyattan satış için yayınlamasına imkan sunuyor. Böylece belirsizlik, "çift alım satımlar" ve müşteri kazanç masrafları ortadan kalkıyor
EN Post-and-sale trade technology allows any seller to post assets for sale, at a given price, which eliminates ambiguity, “double trades,” and customer acquisition costs.
turco | inglês |
---|---|
ticaret | trade |
teknolojisi | technology |
satış | sale |
çift | double |
müşteri | customer |
TR Bu yeni mutabakat modeli güç tüketimi ihtiyacını ortadan kaldırır, neredeyse sıfır işlem masrafı ile saniyede 1300 işlem gerçekleştirebilir ve Ethereum'un aksine neredeyse anlık olarak blok onaylaması yapabilir.
EN This new consensus model cut out the need for power consumption and is able to handle a 1,300 transactions per second load capacity with near zero transaction fees while validating blocks nearly instantly.
turco | inglês |
---|---|
yeni | new |
mutabakat | consensus |
modeli | model |
güç | power |
sıfır | zero |
blok | blocks |
TR Önceden belirlenen koşullar yerine getirilir getirilmez anlaşmayı uygulamaya otomatik olarak koyan yazılımdır ve anlaşmanın manuel olarak tamamlanması durumunda görülen gecikmeler ve masraflar ortadan kaldırılır
EN It is software that automatically executes the agreement as soon as predefined conditions are met, eliminating the delay and expense involved in completing a deal manually
turco | inglês |
---|---|
koşullar | conditions |
anlaşmanın | agreement |
manuel | manually |
TR Belgelerin manuel olarak işlenmesi için gerekli zaman ve çabayı ortadan kaldırır
EN They eliminate the time and effort required to manually process agreements and documents
turco | inglês |
---|---|
manuel | manually |
gerekli | required |
Mostrando 50 de 50 traduções