TR Arama ekiplerine riski azaltan, tavsiyeleri artıran ve nihayetinde arama stratejilerini ve başarı oranlarını iyileştiren daha etkili yorumlamalar yapmalarında destek oluruz
TR Arama ekiplerine riski azaltan, tavsiyeleri artıran ve nihayetinde arama stratejilerini ve başarı oranlarını iyileştiren daha etkili yorumlamalar yapmalarında destek oluruz
EN We empower exploration teams to make more effective interpretations that reduce risk, enhance recommendations and ultimately improve exploration strategies and success rates
turco | inglês |
---|---|
riski | risk |
ve | and |
başarı | success |
etkili | effective |
TR En nihayetinde merkezi ekonomide finansal fırsatlar şeffaflığın, güvenilirliğin ve erişimin olmaması nedeniyle çoğu kişi için kısıtlanıyor
EN Ultimately, in a centralized economy, financial opportunity for most people is inhibited by a lack of transparency, accountability and access
turco | inglês |
---|---|
merkezi | centralized |
finansal | financial |
kişi | people |
TR Ayrıca, Alman şirketlerinin imajındaki beklenen güçlenme, nihayetinde rekabet gücü için faydalı bile olabilir
EN Furthermore, the enhanced image that German companies can expect from this could ultimately improve their competitiveness
turco | inglês |
---|---|
ayrıca | furthermore |
alman | german |
TR Sürdürülebilir yaşamın çevreyi ve iklimi koruması ve nihayetinde yaşam kalitesini muhafaza etmesi isteniyor
EN A sustainable lifestyle aims to protect the environment and the climate and ultimately preserve our quality of life
turco | inglês |
---|---|
sürdürülebilir | sustainable |
ve | and |
iklimi | climate |
yaşam | life |
kalitesini | quality |
ın | of |
TR Potsdam Konferansı, ondan sonra gelecek olan 44 yıl için yeni Avrupa ve nihayetinde yeni dünya düzenini belirledi.
EN The Potsdam Conference laid down the new order for Europe (and ultimately for the world) for the next 44 years.
turco | inglês |
---|---|
yıl | years |
avrupa | europe |
dünya | world |
TR Veteriner olan babasıyla birlikte Rheinland bölgesinde pek çok çiftliği ziyaret etmiş, daha sonra kendisi de Münih’te veterinerlik öğrenimi görmüş ve nihayetinde Gießen’de mikrobiyoloji öğrenimine yönelmiş
EN He used to drive from farm to farm in the Rhineland with his father, who was a vet, and later studied veterinary medicine in Munich before focusing on microbiology in Giessen
turco | inglês |
---|---|
kendisi | the |
münih | munich |
ve | and |
TR Bu yeterli mi? Gerçekleri „yalancı basının bir propagandası“ olarak reddeden insanlara nasıl ulaşılabilir? Nihayetinde her birey internette, kendi kişisel dünya görüşünü onaylayan uygun bir kanal buluyor.
EN Is that enough? How do you reach those people who reject facts as “propaganda” disseminated by the “lying press”? After all, on the Internet everyone finds the specific channel that confirms his or her personal mind set.
turco | inglês |
---|---|
yeterli | enough |
insanlara | people |
internette | on the internet |
kanal | channel |
TR Bulut iş yüklerinin işlenmesi 100 milisaniyeye kadar sürebilirken, edge ve 5G nihayetinde işlemeyi bir milisaniyenin altına indirebilecek.
EN While cloud workloads can take up to 100 milliseconds to process, edge and 5G will be able to ultimately push processing down to under one millisecond.
turco | inglês |
---|---|
bulut | cloud |
işlenmesi | processing |
edge | edge |
altına | under |
TR Nihayetinde, neredeyse sıfır gecikme süresi endüstri standardı haline gelecektir.
EN Eventually, near-zero latency will become the industry standard.
turco | inglês |
---|---|
neredeyse | near |
sıfır | zero |
gecikme | latency |
endüstri | industry |
standardı | standard |
TR ve nihayetinde elde tutma oranımızı artırabilmek için
EN so that we can better target new volunteers
TR Google'ın MUM algoritması nihayetinde yayınlandığında, aramaların nasıl yapıldığına dair yaygın değişikliklere neden olacaktır.
EN When Google’s MUM algorithm is eventually released, it is going to result in widespread changes to how searches are conducted.
TR Bir süreci otomatikleştirme ve basitleştirme çabasında olan Amazon, açık teknik roller için potansiyel iş adaylarına cinsiyet açısından önyargılı davrandı ve nihayetinde, projeyi rafa kaldırmak zorunda kaldı
EN In their effort to automate and simplify a process, Amazon unintentionally biased potential job candidates by gender for open technical roles, and they ultimately had to scrap the project
turco | inglês |
---|---|
süreci | process |
amazon | amazon |
açık | open |
teknik | technical |
potansiyel | potential |
cinsiyet | gender |
projeyi | the project |
TR Sayın Phemex Kullanıcıları, Daha fazla kripto yatırımı yapmaya başlayabilmeniz için yeni bir etkinlik düzenliyoruz! Nihayetinde şu an, düşük fiyatlardan belli kriptoları elde etmek i……
EN Dear Phemexers, Rise and shine, we are back with a new Phemex Earn promotion for you! As we start this new week, make the best use of our limited time offer of 7 Days Near Promotion on Phemex Earn,……
turco | inglês |
---|---|
sayın | dear |
phemex | phemex |
etmek | make |
TR Stratejimizin ve liderlik konusuna yaklaşımımızın temelini oluşturan iyi yönetişim, en nihayetinde gıdayı her yerde güvenli ve erişilir kılma vizyonumuzu yerine getirmemize yardım ediyor
EN By providing the foundation for our strategy and approach to leadership, good governance ultimately helps us fulfil our vision to make food safe and available, everywhere
turco | inglês |
---|---|
liderlik | leadership |
iyi | good |
gıdayı | food |
güvenli | safe |
yardım | helps |
TR Nihayetinde, tüm paketlerimizi yüzde 100 yenilenebilir malzemeden üretmeyi hedefliyoruz.
EN Ultimately, we aim to make all of our packaging from 100 percent renewable materials.
turco | inglês |
---|---|
tüm | all |
yüzde | percent |
yenilenebilir | renewable |
Mostrando 15 de 15 traduções