TR 17.12.1. Gelişmekte olan ülkeler, en az gelişmiş ülkeler ve gelişmekte olan küçük ada devletlerine göre karşılaşılan ortalama tarifeler
"eden gelişmekte olan" em turco pode ser traduzido nas seguintes palavras/frases inglês:
TR 17.12.1. Gelişmekte olan ülkeler, en az gelişmiş ülkeler ve gelişmekte olan küçük ada devletlerine göre karşılaşılan ortalama tarifeler
EN 17.12.1. Average tariffs faced by developing countries, least developed countries and small island developing States
turco | inglês |
---|---|
gelişmekte | developing |
ülkeler | countries |
gelişmiş | developed |
ve | and |
küçük | small |
ortalama | average |
göre | by |
en az | least |
TR 17.7.1. Çevreye duyarlı teknolojilerin geliştirilmesi, transferi, yayılması ve yayılmasını teşvik eden gelişmekte olan ülkeler için onaylanmış toplam fon tutarı
EN 17.7.1. Total amount of approved funding for developing countries to promote the development, transfer, dissemination and diffusion of environmentally sound technologies
turco | inglês |
---|---|
transferi | transfer |
ülkeler | countries |
onaylanmış | approved |
toplam | total |
TR Bir gruba veya bireye karşı ırkçılık, fanatizm veya nefrete yardımcı olan veya bunları teşvik eden ya da herhangi bir şekilde fiziksel zararı teşvik eden içerikler,
EN Contents that help or promote racism, fanaticism or hatred against a group or individual or promote physical harm in any way,
turco | inglês |
---|---|
bunları | that |
teşvik | promote |
şekilde | way |
fiziksel | physical |
TR Elsevier Vakfı 2016 yılında sağlık bilgilerindeki yenilikleri, gelişmekte olan ülkelerdeki araştırmaları, bilimde çeşitliliği ve gelişim için teknolojide desteklemek için bir dizi yeni ortaklığa imza atmıştır
EN In 2016, the Elsevier Foundation launched a series of new partnerships to support innovations in health information, research in developing countries, diversity in science and technology for development
turco | inglês |
---|---|
elsevier | elsevier |
vakfı | foundation |
sağlık | health |
gelişmekte | developing |
çeşitliliği | diversity |
gelişim | development |
dizi | series |
yeni | new |
TR Book Aid International, okuma ve öğrenme fırsatları yaratmak suretiyle gelişmekte olan ülkelerde okuryazarlığı desteklemektedir
EN Book Aid International promotes literacy in developing countries by creating reading and learning opportunities
turco | inglês |
---|---|
international | international |
okuma | reading |
ve | and |
öğrenme | learning |
fırsatları | opportunities |
yaratmak | creating |
gelişmekte | developing |
TR Elsevier 2016 yılında, Asya'da gelişmekte olan ülkelerle ortaklık kurmakta araç olarak kullanabileceği yeni bir ortaklık kurmuştur.
EN Elsevier founded a new partnership in 2016, looking for an organ to collaborate with that targeted Asian developing countries.
turco | inglês |
---|---|
elsevier | elsevier |
asya | asian |
gelişmekte | developing |
TR Book Aid International okuma ve öğrenme fırsatları yaratmak suretiyle gelişmekte olan ülkelerde okuryazarlığı desteklemektedir
EN Book Aid International promotes literacy in developing countries by creating reading and learning opportunities
turco | inglês |
---|---|
international | international |
okuma | reading |
ve | and |
öğrenme | learning |
fırsatları | opportunities |
yaratmak | creating |
gelişmekte | developing |
TR Elsevier 2004'ten bu yana gelişmekte olan ülkelerdeki 211 ortak kuruluşa yaklaşık 260.000 adet bilimsel, teknik ve tıbbi kitap bağışlamıştır
EN Elsevier has donated approximately 260,000 scientific, technical and medical books since 2004 to a total of 211 partner institutions in developing countries
turco | inglês |
---|---|
elsevier | elsevier |
gelişmekte | developing |
olan | has |
ortak | partner |
yaklaşık | approximately |
ve | and |
tıbbi | medical |
kitap | books |
TR Gelişmekte olan ülkelerde bir cihazın tekrar kullanımı, hanede yapılan geri dönüşümden daha etkilidir—her ne kadar ABD'de tüplü monitörler için bir pazar olmasa da, bu monitörler diğer ülkelerde hâlâ kullanılmakta.
EN Reuse in developing countries is usually more effective than domestic recycling—there’s not much of a market for old cathode ray tube monitors in the US, for example, but they are reused in other countries.
turco | inglês |
---|---|
gelişmekte | developing |
abd | us |
pazar | market |
TR Dünya çapında daha fazla e-atık tamiri ve yenilemesine ihtiyacımız var. Gelişmekte olan ülkelerdeki tamir ustalarını örnek almalıyız. 25 sentlik bir parçayla düzeltilebilecek bilgisayarları çöpe atmayı bırakmalıyız.
EN We need more e-waste repair and refurbishment, worldwide. We need to take a page from the book of expert repairers in developing countries. We need to stop throwing away computers that could be fixed with a 25-cent part.
turco | inglês |
---|---|
gelişmekte | developing |
tamir | repair |
TR Yeni gelişen, gelişmekte olan ve gelecekte hayatımızda daha fazla yer alacak ürün, sistem ve çözümlerin ilk kez sunulduğu yer olacaktır.
EN It will be the first place where products, systems and solutions that are newly developing and expected to have more place in our lives in the future are presented.
turco | inglês |
---|---|
gelişmekte | developing |
ve | and |
ürün | products |
sistem | systems |
ilk | first |
TR Nano'nun verimli ve hafif yapısı, gelişmekte olan ülkelerdeki bireyler de dahil olmak üzere herkesin düşük bir giriş engeli ile yerel ve küresel ekonomilere kolayca katılmasını sağlar.
EN The efficient and lightweight nature of Nano allows everyone, including individuals in emerging countries, to easily participate in local and global economies with a low barrier of entry.
turco | inglês |
---|---|
verimli | efficient |
hafif | lightweight |
herkesin | everyone |
düşük | low |
giriş | entry |
yerel | local |
küresel | global |
sağlar | allows |
TR Binance, Ethereum'un yüksek işlem ücretlerinden muzdarip gelişmekte olan merkezi olmayan finans (DeFi) pazarı için yüksek hızlı, düşük maliyetli bir alternatif sağlamak için Smart Chain'i başlattı
EN Binance launched Smart Chain to provide a high-speed, low-cost alternative for the burgeoning decentralized finance (DeFi) market, which has suffered from Ethereum’s high transaction fees
turco | inglês |
---|---|
binance | binance |
ethereum | ethereum |
yüksek | high |
işlem | transaction |
olan | has |
finans | finance |
hızlı | speed |
düşük | low |
maliyetli | cost |
alternatif | alternative |
başlattı | launched |
TR Raffles Residences Jakarta, birinci sınıf lüks butikler, ofis binaları ve sanat müzesinden oluşan prestijli ve gelişmekte olan Ciputra World Jakarta içerisinde yer alan merkezi işyeri bölgesinde konumlanmıştır
EN Raffles Residences Jakarta is located in the central business district within Ciputra World Jakarta, a prestigious new development comprising a shopping mall for premium retail boutiques, office buildings and an art museum
turco | inglês |
---|---|
raffles | raffles |
residences | residences |
ofis | office |
ve | and |
sanat | art |
prestijli | prestigious |
olan | is |
world | world |
merkezi | central |
TR Aile Bakım Vakfı (Family Care Foundation) gelişmekte olan ülkelere insani yardım ve yerel örgütlerine kapasite desteği sağlar.
EN The Family Care Foundation provides humanitarian aid to developing countries and capacity support to local organizations.
turco | inglês |
---|---|
aile | family |
bakım | care |
vakfı | foundation |
gelişmekte | developing |
ve | and |
yerel | local |
kapasite | capacity |
sağlar | provides |
TR Aile Bakım Vakfı ( Family Care Foundation) gelişmekte olan ülkelere insani yardım ve yerel örgütlerine kapasite desteği sağlar.
EN The Family Care Foundation provides humanitarian aid to developing countries and capacity support to local organizations.
turco | inglês |
---|---|
aile | family |
bakım | care |
vakfı | foundation |
gelişmekte | developing |
ve | and |
yerel | local |
kapasite | capacity |
sağlar | provides |
TR 3.d. Başta gelişmekte olan ülkeler olmak üzere bütün ülkelerin ulusal ve küresel sağlık risklerine karşı erken uyarı, riski azaltma ve risk yönetimi kapasitelerinin güçlendirilmesi
EN 3.d. Strengthen the capacity of all countries, in particular developing countries, for early warning, risk reduction and management of national and global health risks
turco | inglês |
---|---|
gelişmekte | developing |
olmak | the |
bütün | all |
ulusal | national |
ve | and |
küresel | global |
sağlık | health |
erken | early |
uyarı | warning |
azaltma | reduction |
yönetimi | management |
TR Daha etkili, güvenilir, hesap verebilir ve meşru kurumların var olması için küresel uluslararası ekonomi ve finans kurumlarındaki karar verme süreçlerinde gelişmekte olan ülkelerin daha iyi temsilinin sağlanması ve seslerinin duyurulması
EN Ensure enhanced representation and voice for developing countries in decision-making in global international economic and financial institutions in order to deliver more effective, credible, accountable and legitimate institutions
turco | inglês |
---|---|
etkili | effective |
güvenilir | credible |
meşru | legitimate |
kurumların | institutions |
ekonomi | economic |
finans | financial |
karar | decision |
gelişmekte | developing |
ülkelerin | countries |
TR 10.6.1. Gelişmekte olan ülkelerin uluslararası kuruluşlarda oy hakkı ve üyelik oranı
EN 10.6.1. Proportion of members and voting rights of developing countries in international organizations
turco | inglês |
---|---|
gelişmekte | developing |
ülkelerin | countries |
uluslararası | international |
hakkı | rights |
ve | and |
TR 10.a. Dünya Ticaret Örgütü anlaşmalarına uygun olarak, özellikle en az gelişmiş ülkeler olmak üzere gelişmekte olan ülkeler için özel ve farklı muamele ilkesinin uygulanması
EN 10.a. Implement the principle of special and differential treatment for developing countries, in particular least developed countries, in accordance with World Trade Organization agreements
turco | inglês |
---|---|
a | a |
dünya | world |
ticaret | trade |
gelişmiş | developed |
ülkeler | countries |
gelişmekte | developing |
özel | special |
en az | least |
TR 12.a. Gelişmekte olan ülkelerin daha sürdürülebilir tüketim ve üretim kalıplarına yönelmeleri için bilimsel ve teknolojik kapasitelerini güçlendirme konusunda desteklenmeleri
EN 12.a. Support developing countries to strengthen their scientific and technological capacity to move towards more sustainable patterns of consumption and production
turco | inglês |
---|---|
a | a |
gelişmekte | developing |
ülkelerin | countries |
sürdürülebilir | sustainable |
tüketim | consumption |
üretim | production |
bilimsel | scientific |
teknolojik | technological |
TR 12.a.1. Gelişmekte olan ülkelere sürdürülebilir tüketim, üretim ve çevreye uyumlu teknolojiler için araştırma geliştirmede alanında yapılan yardım miktarı
EN 12.a.1. Amount of support to developing countries on research and development for sustainable consumption and production and environmentally sound technologies
turco | inglês |
---|---|
a | a |
gelişmekte | developing |
sürdürülebilir | sustainable |
tüketim | consumption |
üretim | production |
teknolojiler | technologies |
araştırma | research |
yardım | support |
miktarı | amount |
TR 9.b. Sanayi çeşitliliği ve sanayi ürünlerinde değer artırımı için uygun bir politika ortamının yaratılması aracılığıyla gelişmekte olan ülkelerde yurt içi teknoloji gelişiminin, araştırma ve yenilikçiliğin desteklenmesi
EN 9.b. Support domestic technology development, research and innovation in developing countries, including by ensuring a conducive policy environment for, inter alia, industrial diversification and value addition to commodities
turco | inglês |
---|---|
sanayi | industrial |
politika | policy |
gelişmekte | developing |
TR 14.7.1. Gelişmekte olan küçük ada ülkeleri, az gelişmiş ülkeler ve tüm ülkelerdeki GSYH'nın bir yüzdesi olarak sürdürülebilir balıkçılık
EN 14.7.1. Sustainable fisheries as a percentage of GDP in small island developing States, least developed countries and all countries
turco | inglês |
---|---|
gelişmekte | developing |
küçük | small |
gelişmiş | developed |
ülkeler | countries |
tüm | all |
sürdürülebilir | sustainable |
TR 16.8. Gelişmekte olan ülkelerin küresel yönetişim kurumlarına katılımlarının sağlanması ve güçlendirilmesi
EN 16.8. Broaden and strengthen the participation of developing countries in the institutions of global governance
turco | inglês |
---|---|
gelişmekte | developing |
ülkelerin | countries |
küresel | global |
ve | and |
ın | of |
TR 16.8.1. Gelişmekte olan ülkelerin uluslararası kuruluşlarda oy hakkı ve üyelik oranı
EN 16.8.1. Proportion of members and voting rights of developing countries in international organizations
turco | inglês |
---|---|
gelişmekte | developing |
ülkelerin | countries |
uluslararası | international |
hakkı | rights |
ve | and |
TR 16.a Özellikle gelişmekte olan ülkelerde şiddeti önlemek ve terör ve suçla mücadele etmek için her düzeyde kapasite geliştirilmesi adına ilgili ulusal kurumların uluslararası işbirliği yoluyla ilgili ulusal kurumların güçlendirilmesi
EN 16.a Strengthen relevant national institutions, including through international cooperation, for building capacity at all levels, in particular in developing countries, to prevent violence and combat terrorism and crime
turco | inglês |
---|---|
a | a |
önlemek | prevent |
mücadele | combat |
düzeyde | levels |
kapasite | capacity |
ilgili | relevant |
ulusal | national |
kurumların | institutions |
uluslararası | international |
işbirliği | cooperation |
TR Finans 17.1. Vergi ve diğer gelir hasılatı için yurt içi kapasiteyi artırmak için gelişmekte olan ülkelere uluslararası destek sağlanması yoluyla yurt içi kaynak seferberliğinin güçlendirilmesi
EN Finance 17.1. Strengthen domestic resource mobilization, including through international support to developing countries, to improve domestic capacity for tax and other revenue collection
turco | inglês |
---|---|
finans | finance |
vergi | tax |
diğer | other |
gelir | revenue |
kapasiteyi | capacity |
gelişmekte | developing |
uluslararası | international |
TR 17.3. Gelişmekte olan ülkeler için çok sayıda kaynaktan elde edilen ek finansal kaynakların seferber edilmesi
EN 17.3. Mobilize additional financial resources for developing countries from multiple sources
turco | inglês |
---|---|
gelişmekte | developing |
ülkeler | countries |
ek | additional |
finansal | financial |
kaynakları | resources |
TR 17.9.1. Gelişmekte olan ülkelere sözü verilen mali ve teknik yardımın (Kuzey-Güney, Güney-Güney ve üçlü işbirliği aracılığını içeren) dolar değeri
EN 17.9.1. Dollar value of financial and technical assistance (including through North-South, South- South and triangular cooperation) committed to developing countries
turco | inglês |
---|---|
gelişmekte | developing |
mali | financial |
ve | and |
teknik | technical |
işbirliği | cooperation |
değeri | value |
TR 17.11.1. Gelişmekte olan ülkelerin ve en az gelişmiş ülkelerin küresel ihracat payı
EN 17.11.1. Developing countries’ and least developed countries’ share of global exports
turco | inglês |
---|---|
gelişmekte | developing |
ülkelerin | countries |
ve | and |
gelişmiş | developed |
küresel | global |
en az | least |
TR Gelişmekte olan ülkelerde istatistiksel kapasiteyi güçlendirmek için tahsis edilen mevcut tüm kaynakların dolar değeri 17.19.2
EN Dollar value of all resources made available to strengthen statistical capacity in developing countries 17.19.2
turco | inglês |
---|---|
gelişmekte | developing |
kapasiteyi | capacity |
güçlendirmek | strengthen |
mevcut | available |
tüm | all |
değeri | value |
kaynakları | resources |
TR Gelişmekte olan pazarlardaki fırsatlardan yararlanma
EN Capitalising on opportunities in emerging markets
TR Önümüzdeki yirmi yıl içinde orta sınıfa, çoğu gelişmekte olan pazarlardan gelen yaklaşık üç milyar yeni müşteri katılacak.
EN In the next two decades, around three billion new customers will enter the middle-class, most of whom will be from emerging markets.
turco | inglês |
---|---|
orta | middle |
olan | be |
yaklaşık | around |
milyar | billion |
yeni | new |
müşteri | customers |
TR Moroğlu Arseven; teknik birikimini mevzuata uyum alanındaki deneyimiyle harmanlayarak, yeni ve gelişmekte olan bilgi teknolojileri konusunda müvekkillerine son derece kaliteli bir destek sunar
EN The firm’s established client-base includes companies of all sizes and at all stages of development
TR Binance, Ethereum'un yüksek işlem ücretlerinden muzdarip gelişmekte olan merkezi olmayan finans (DeFi) pazarı için yüksek hızlı, düşük maliyetli bir alternatif sağlamak için Smart Chain'i başlattı
EN Binance launched Smart Chain to provide a high-speed, low-cost alternative for the burgeoning decentralized finance (DeFi) market, which has suffered from Ethereum’s high transaction fees
turco | inglês |
---|---|
binance | binance |
ethereum | ethereum |
yüksek | high |
işlem | transaction |
olan | has |
finans | finance |
hızlı | speed |
düşük | low |
maliyetli | cost |
alternatif | alternative |
başlattı | launched |
TR Elsevier Vakfı 2016 yılında sağlık bilgilerindeki yenilikleri, gelişmekte olan ülkelerdeki araştırmaları, bilimde çeşitliliği ve gelişim için teknolojide desteklemek için bir dizi yeni ortaklığa imza atmıştır
EN In 2016, the Elsevier Foundation launched a series of new partnerships to support innovations in health information, research in developing countries, diversity in science and technology for development
turco | inglês |
---|---|
elsevier | elsevier |
vakfı | foundation |
sağlık | health |
gelişmekte | developing |
çeşitliliği | diversity |
gelişim | development |
dizi | series |
yeni | new |
TR Book Aid International, okuma ve öğrenme fırsatları yaratmak suretiyle gelişmekte olan ülkelerde okuryazarlığı desteklemektedir
EN Book Aid International promotes literacy in developing countries by creating reading and learning opportunities
turco | inglês |
---|---|
international | international |
okuma | reading |
ve | and |
öğrenme | learning |
fırsatları | opportunities |
yaratmak | creating |
gelişmekte | developing |
TR Yeni gelişen, gelişmekte olan ve gelecekte hayatımızda daha fazla yer alacak ürün, sistem ve çözümlerin ilk kez sunulduğu yer olacaktır.
EN It will be the first place where products, systems and solutions that are newly developing and expected to have more place in our lives in the future are presented.
turco | inglês |
---|---|
gelişmekte | developing |
ve | and |
ürün | products |
sistem | systems |
ilk | first |
TR Gelişmekte olan ülkelerde bir cihazın tekrar kullanımı, hanede yapılan geri dönüşümden daha etkilidir—her ne kadar ABD'de tüplü monitörler için bir pazar olmasa da, bu monitörler diğer ülkelerde hâlâ kullanılmakta.
EN Reuse in developing countries is usually more effective than domestic recycling—there’s not much of a market for old cathode ray tube monitors in the US, for example, but they are reused in other countries.
turco | inglês |
---|---|
gelişmekte | developing |
abd | us |
pazar | market |
TR Dünya çapında daha fazla e-atık tamiri ve yenilemesine ihtiyacımız var. Gelişmekte olan ülkelerdeki tamir ustalarını örnek almalıyız. 25 sentlik bir parçayla düzeltilebilecek bilgisayarları çöpe atmayı bırakmalıyız.
EN We need more e-waste repair and refurbishment, worldwide. We need to take a page from the book of expert repairers in developing countries. We need to stop throwing away computers that could be fixed with a 25-cent part.
turco | inglês |
---|---|
gelişmekte | developing |
tamir | repair |
TR Aile Bakım Vakfı (Family Care Foundation) gelişmekte olan ülkelere insani yardım ve yerel örgütlerine kapasite desteği sağlar.
EN The Family Care Foundation provides humanitarian aid to developing countries and capacity support to local organizations.
turco | inglês |
---|---|
aile | family |
bakım | care |
vakfı | foundation |
gelişmekte | developing |
ve | and |
yerel | local |
kapasite | capacity |
sağlar | provides |
TR Aile Bakım Vakfı ( Family Care Foundation) gelişmekte olan ülkelere insani yardım ve yerel örgütlerine kapasite desteği sağlar.
EN The Family Care Foundation provides humanitarian aid to developing countries and capacity support to local organizations.
turco | inglês |
---|---|
aile | family |
bakım | care |
vakfı | foundation |
gelişmekte | developing |
ve | and |
yerel | local |
kapasite | capacity |
sağlar | provides |
TR Moroğlu Arseven; teknik birikimini mevzuata uyum alanındaki deneyimiyle harmanlayarak, yeni ve gelişmekte olan bilgi teknolojileri konusunda müvekkillerine son derece kaliteli bir destek sunar
EN The firm’s established client-base includes companies of all sizes and at all stages of development
TR Raffles Residences Jakarta, birinci sınıf lüks butikler, ofis binaları ve sanat müzesinden oluşan prestijli ve gelişmekte olan Ciputra World Jakarta içerisinde yer alan merkezi işyeri bölgesinde konumlanmıştır
EN Raffles Residences Jakarta is located in the central business district within Ciputra World Jakarta, a prestigious new development comprising a shopping mall for premium retail boutiques, office buildings and an art museum
turco | inglês |
---|---|
raffles | raffles |
residences | residences |
ofis | office |
ve | and |
sanat | art |
prestijli | prestigious |
olan | is |
world | world |
merkezi | central |
TR Raffles Residences Jakarta, birinci sınıf lüks butikler, ofis binaları ve sanat müzesinden oluşan prestijli ve gelişmekte olan Ciputra World Jakarta içerisinde yer alan merkezi işyeri bölgesinde konumlanmıştır
EN Raffles Residences Jakarta is located in the central business district within Ciputra World Jakarta, a prestigious new development comprising a shopping mall for premium retail boutiques, office buildings and an art museum
turco | inglês |
---|---|
raffles | raffles |
residences | residences |
ofis | office |
ve | and |
sanat | art |
prestijli | prestigious |
olan | is |
world | world |
merkezi | central |
TR Aynı zamanda Almanya ve AB ısmarlanmış aşıların gelişmekte olan ülkelere hemen iletebilebilmesini sağlamaya yönelik bir mekanizmayı vakitlice bulmalı.
EN At the same time Germany and the EU should promptly find a mechanism for immediately passing on over-ordered quantities of vaccine to developing countries.
turco | inglês |
---|---|
ab | eu |
gelişmekte | developing |
TR Zengin ülkelerin kendi içinde de bir talep baskısı olması nedeniyle, gelişmekte olan ülkelere erişimin sağlandığı diğer aşılardakinden daha farklı ve zorlu bir süreç söz konusu olacaktır.
EN That will be more difficult than it is for the vaccines currently being made available in the developing countries because there will also be a higher demand in more affluent countries.
turco | inglês |
---|---|
ülkelerin | countries |
talep | demand |
gelişmekte | developing |
TR Her biri farklı bölgeleri ve ait oldukları sanayi ülkeleri, gelişmekte olan ülkeler ve yeni sanayileşen ülkeler müzakere gruplarını temsil ediyor
EN They represent different regions and belong to different negotiating groups of industrialised, developing and emerging countries
turco | inglês |
---|---|
ve | and |
gelişmekte | developing |
ülkeler | countries |
temsil | represent |
grupları | groups |
ın | of |
TR Hem yerleşik hem de yeni gelişmekte olan pazarlarda %100 meyve suyuna yön veren yeni markalar, tarifler ve segmentlerin dahil olduğu temel piyasa trendlerini belirliyoruz
EN We identify the key market trends driving 100% juice in both established and emerging markets, including new brands, new recipes and new segments
turco | inglês |
---|---|
yeni | new |
markalar | brands |
ve | and |
dahil | including |
temel | key |
piyasa | market |
Mostrando 50 de 50 traduções