TR Zararı durdurma, takipli zararı durdurma ve TradingView’den durdurma sinyalleri gibi araçlarla istenmeyen piyasa koşullarında riski en aza indirin.
"şekilde fiziksel zararı" em turco pode ser traduzido nas seguintes palavras/frases inglês:
TR Zararı durdurma, takipli zararı durdurma ve TradingView’den durdurma sinyalleri gibi araçlarla istenmeyen piyasa koşullarında riski en aza indirin.
EN Minimize your risks in unfavourable market conditions using stop loss, trailing stop loss, and stop signals from TradingView.
turco | inglês |
---|---|
piyasa | market |
koşulları | conditions |
TR Bir gruba veya bireye karşı ırkçılık, fanatizm veya nefrete yardımcı olan veya bunları teşvik eden ya da herhangi bir şekilde fiziksel zararı teşvik eden içerikler,
EN Contents that help or promote racism, fanaticism or hatred against a group or individual or promote physical harm in any way,
turco | inglês |
---|---|
bunları | that |
teşvik | promote |
şekilde | way |
fiziksel | physical |
TR Depremin bölgenin geçim kaynağı olan hayvancılığa verdiği zararı telafi etmek için barınaklar inşa ettik.
EN We built shelters to compensate for the loss of animal husbandry, which is the main source of income for locals.
turco | inglês |
---|---|
kaynağı | source |
olan | is |
inşa | built |
TR Depremin bölgenin geçim kaynağı olan hayvancılığa verdiği zararı telafi etmek için barınaklar inşa ettik.
EN We built shelters to compensate for the loss of animal husbandry, which is the main source of income for locals.
turco | inglês |
---|---|
kaynağı | source |
olan | is |
inşa | built |
TR (1) Kanuni hükümler uyarınca kasıtlı veya ve ağır ihmal durumunda, her türlü sözleşme ve harici yükümlülüğün zararı veya boşuna yapılan harcamaların değiştirilmesi konusunda size karşı sorumluyuz.
EN (1) We cover you in all cases of contractual and non-contractual liability in the event of malicious intent and gross negligence in accordance with the statutory provisions for compensation or refund of futile expenditure.
turco | inglês |
---|---|
hükümler | provisions |
veya | or |
ve | and |
sözleşme | contractual |
size | you |
TR 11.5.1. 100 000 kişi başına afetlerden etkilenen, kaybolan ve ölen kişi sayısı 11.5.2. Afetin kritik altyapının hasar görmesi ve temel hizmetlerin bozulmasına verdiği zararı kapsayan doğrudan ekonomik kayıpların küresel GSYH'ye oranı
EN 11.5.1. Number of deaths, missing persons and persons affected by disaster per 100,000 people 11.5.2. Direct disaster economic loss in relation to global GDP, including disaster damage to critical infrastructure and disruption of basic services
turco | inglês |
---|---|
kişi | people |
etkilenen | affected |
ve | and |
sayısı | number |
kritik | critical |
temel | basic |
hizmetlerin | services |
doğrudan | direct |
ekonomik | economic |
küresel | global |
TR Sözleşme kapsamındaki yükümlülüklerinizin yerine getirilmesinden tamamen siz sorumlusunuz ve yükümlülüklerinizin yerine getirilmemesinden veya tatmin edilmemesinden kaynaklanan her türlü zararı bize tazmin etmelisiniz.
EN You are fully responsible for the due performance of your obligations under the Agreement and must compensate to us any and all damages caused by the non-performance or unsatisfactory performance of your obligations.
turco | inglês |
---|---|
sözleşme | agreement |
yükümlü | responsible |
TR Depremin bölgenin geçim kaynağı olan hayvancılığa verdiği zararı telafi etmek için barınaklar inşa ettik.
EN We built shelters to compensate for the loss of animal husbandry, which is the main source of income for locals.
turco | inglês |
---|---|
kaynağı | source |
olan | is |
inşa | built |
TR Depremin bölgenin geçim kaynağı olan hayvancılığa verdiği zararı telafi etmek için barınaklar inşa ettik.
EN We built shelters to compensate for the loss of animal husbandry, which is the main source of income for locals.
turco | inglês |
---|---|
kaynağı | source |
olan | is |
inşa | built |
TR Dresdenli bir firma, karbondioksit, su ve yeşil enerjiden, iklime zararı olmayan bir süper yakıt geliştirmeyi başardı.
EN A Dresden-based firm has succeeded in manufacturing a climate-neutral superfuel using carbon-dioxide, water and green electricity.
turco | inglês |
---|---|
su | water |
yeşil | green |
TR 50 yıllık gelecekten gelen efsanevi bilimkurgu yazarı Kim Stanley Robinson, insanlığın iklim krizini nasıl sona erdirdiğini ve Dünya'nın biyosferine verilen zararı nasıl onardığının "tarihini" anlatıyor
EN Coming to us from 50 years in the future, legendary sci-fi writer Kim Stanley Robinson tells the "history" of how humanity ended the climate crisis and restored the damage done to Earth's biosphere
turco | inglês |
---|---|
yıllık | years |
efsanevi | legendary |
stanley | stanley |
iklim | climate |
anlatıyor | tells |
TR Kârı ve zararı artırmak için diğer kullanıcılardan borç almak
EN Borrow from other users to amplify profits but also losses
TR Zararı Durdurma (pozisyonu X zarar edince kapat) ve Kârı Alma (pozisyonu X kâr edince kapat), Artır ve Otomatik Artır seçenekleri mevcuttur!
EN Stop Loss (close trade at X loss) and Take Profit (close trade at X profit), Increase and Auto-Increase options available!
TR Sonix'in sunucuları, fiziksel erişimi engellemek için sağlam fiziksel güvenlik denetimlerine sahip kurumsal sınıf barındırma tesislerinde bulunur
EN Sonix’s servers are located within enterprise-grade hosting facilities that have robust physical security controls to prevent physical access
turco | inglês |
---|---|
sonix | sonix |
sunucuları | servers |
fiziksel | physical |
erişimi | access |
engellemek | prevent |
için | to |
sağlam | robust |
güvenlik | security |
kurumsal | enterprise |
sınıf | grade |
barındırma | hosting |
TR Bilgi işlem ihtiyaçları, fiziksel ortam, güç ve ısı yönetimi gereklilikleri, fiziksel güvenlik ve uzaktan izleme ve yönetim kabiliyetleri dikkate alınmalıdır
EN Compute needs, physical environment, power and thermal management requirements, physical security, and remote monitoring and management capabilities must all be considered
turco | inglês |
---|---|
ihtiyaçları | needs |
fiziksel | physical |
ortam | environment |
güç | power |
ve | and |
gereklilikleri | requirements |
güvenlik | security |
uzaktan | remote |
izleme | monitoring |
TR Sonix'in sunucuları, fiziksel erişimi engellemek için sağlam fiziksel güvenlik denetimlerine sahip kurumsal sınıf barındırma tesislerinde bulunur
EN Sonix’s servers are located within enterprise-grade hosting facilities that have robust physical security controls to prevent physical access
turco | inglês |
---|---|
sonix | sonix |
sunucuları | servers |
fiziksel | physical |
erişimi | access |
engellemek | prevent |
için | to |
sağlam | robust |
güvenlik | security |
kurumsal | enterprise |
sınıf | grade |
barındırma | hosting |
TR Fiziksel öz bakımYıllarca bedenlerimizi ve yaşadığımız çevreyi ihmal ettikten sonra, fiziksel öz bakımımıza öncelik vermenin faydasını görüyoruz
EN Physical self-careAfter years of neglecting our bodies and living environment, we benefit from prioritizing our physical self-care
turco | inglês |
---|---|
fiziksel | physical |
ve | and |
TR Apache 2 altında, fiziksel (gerçek) portu almak için UseCanonicalName = On'dan başka UseCanonicalPhysicalPort = On da tanımlanmalıdır, aksi takdirde, bu değer sahte olabilir ve fiziksel port değerini döndürüp döndürmeyeceği belli olmaz
EN Under Apache 2, UseCanonicalName = On, as well as UseCanonicalPhysicalPort = On must be set in order to get the physical (real) port, otherwise, this value can be spoofed, and it may or may not return the physical port value
TR Zoom, Müşteri İçeriğine izinsiz şekilde erişilmesini ve bu içeriğin izinsiz şekilde açıklanmasını önlemek için makul fiziksel ve teknik önlemleri sürdürecektir
EN Zoom will maintain reasonable physical and technical safeguards to prevent the unauthorized disclosure of or access to Customer Content
TR Logonuzu, ister tişört gibi fiziksel, ister sosyal medya, web sitesi veya e-posta imzası gibi dijital ortamlar olsun, herhangi bir taşıyıcı üzerine uyacak şekilde 6 farklı düzende alırsınız.
EN You get your logo in 6 different layouts to fit any carrier, whether it’s a T-shirt, socials, website, or email signature.
turco | inglês |
---|---|
tişört | shirt |
e-posta | |
imzası | signature |
olsun | it’s |
uyacak | fit |
farklı | different |
TR Bu şekilde ikisini ayrı olarak atayabilir ve fiziksel ChatMix tuşu ile dengenizi anında kontrol edebilirsiniz.
EN This allows you to assign them separately and control your balance on the fly with the physical ChatMix dial.
turco | inglês |
---|---|
ayrı | separately |
fiziksel | physical |
kontrol | control |
TR DoD müşterileri, FedRAMP üçüncü taraf değerlendirme kuruluşlarımızın (3PAO) yaptığı ve veri merkezlerimizin fiziksel güvenliğinin kapsamlı bir şekilde yerinde incelenmesini de içeren çalışmalara güvenebilir
EN DoD customers can rely on the work performed by our FedRAMP third-party assessment organizations (3PAO), which includes an extensive on-site review of the physical security of our data centers
turco | inglês |
---|---|
dod | dod |
müşterileri | customers |
fedramp | fedramp |
taraf | party |
değerlendirme | assessment |
kapsamlı | extensive |
şekilde | which |
TR Fiziksel erişim; video gözetimi, izinsiz giriş tespit sistemleri ve diğer elektronik araçları kullanan profesyonel güvenlik personeli tarafından hem çevre hem de bina giriş noktalarında sıkı bir şekilde kontrol edilir
EN Physical access is strictly controlled both at the perimeter and at building ingress points by professional security staff utilizing video surveillance, intrusion detection systems, and other electronic means
turco | inglês |
---|---|
fiziksel | physical |
video | video |
tespit | detection |
sistemleri | systems |
diğer | other |
elektronik | electronic |
profesyonel | professional |
personeli | staff |
bina | building |
TR Veri tabanını en basit şekilde özetleyecek olursak bilgi depolayan bir yazılımdır. Verilerin düzenli bir şekilde saklanmasını, hızlı bir şekilde yönetilmesini ve veriler üzerinde kolaylıkla değişiklikler yapılabilmesini sağlar.
EN Information on SSL Installation and help documentation.
TR Sosyal Bilimler ve Fiziksel Bilimler
EN Social Sciences and Physical Sciences
turco | inglês |
---|---|
sosyal | social |
bilimler | sciences |
ve | and |
fiziksel | physical |
TR Sistem mühendislerimizden birinin bir sunucuya fiziksel erişime ihtiyacı varsa, oturum açması ve biyometrik güvenliği geçmesi gerekir
EN If one of our system engineers needs physical access to a server, he has to sign in and pass the biometric security
turco | inglês |
---|---|
sistem | system |
sunucuya | server |
fiziksel | physical |
erişime | access |
güvenliği | security |
varsa | if |
TR Bu kuponların verimli bir araç üzerinden müşterilere ulaştırılması fiziksel ürünlerin ve online hizmetlerin satışına büyük katkı sağlayacaktır.
EN Whether you’re selling physical products or offering services online, it’s always a plus if you have an effective medium for sharing these vouchers.
turco | inglês |
---|---|
verimli | effective |
fiziksel | physical |
ürünlerin | products |
online | online |
hizmetlerin | services |
TR Kartvizitinizden memnun kaldığınızda, yola devam edip baskıya geçebilirsiniz. Ortak listemizden en iyi matbaayı seçin ve fiziksel kartvizitleriniz kapınıza kadar teslim edilsin!
EN Once you’re happy with your business card, you can go ahead and print it. Pick the best print shop from our partner list and get your physical business cards delivered to your doorstep!
turco | inglês |
---|---|
ortak | partner |
iyi | best |
seçin | pick |
fiziksel | physical |
teslim | delivered |
TR Hızlı prototip hazırlama: Daha rekabetçi ve optimize çözümler oluşturmak için en karmaşık hortum takımı prototiplerini bile hızlıca oluşturun ve fiziksel numunenin avantajlarından yararlanın.
EN Rapid prototyping: Quickly create even high complexity hose assembly prototypes and leverage the value of a physical specimen to build more optimized and competitive solutions.
turco | inglês |
---|---|
rekabetçi | competitive |
çözümler | solutions |
hortum | hose |
fiziksel | physical |
TR Ancak ardından felsefik bir hatayla karşılaşıyor: paketlere insan biçimi veriyor-sanki gerçek insanmışlar veya fiziksel paketlermiş gibi
EN However, it then engages in a philosophical error: it anthropomorphises packets—as if they were people or physical packages
turco | inglês |
---|---|
insan | people |
veya | or |
TR Bağımlılık ruhsal, zihinsel ve fiziksel bir hastalıktır ve bu nedenle iyileşmek için çeşitli araçlar kullanırız
EN Addiction is a spiritual, mental, and physical disease, and so we use a variety of tools to pursue recovery
turco | inglês |
---|---|
bağımlılık | addiction |
zihinsel | mental |
fiziksel | physical |
nedenle | so |
çeşitli | variety |
araçlar | tools |
kullanırız | we use |
kullanır | use |
TR Egzersiz yapmakDüzenli egzersiz ve fiziksel hareketin sağlığı, ruh halini ve zindeliği iyileştirdiği gösterilmiştir
EN ExerciseRegular exercise and physical movement has been shown to improve health, mood and wellness
turco | inglês |
---|---|
ve | and |
fiziksel | physical |
sağlığı | health |
TR Krizlerden etkilenen kişilere haklarına erişme konusunda bilgilendirme ve yönlendirme yapıyor, fiziksel ve psikolojik zararlarını iyileştirme konusunda destek sağlıyoruz.
EN We hold information sessions and refer disaster-affected individuals to services. We provide support to help them overcome physical and psychological impacts they experience.
turco | inglês |
---|---|
etkilenen | affected |
konusunda | to |
bilgilendirme | information |
ve | and |
fiziksel | physical |
psikolojik | psychological |
TR C5d ve C5ad bulut sunucularında, ana sunucuya fiziksel olarak bağlı, yerel NVMe tabanlı SSD blok düzeyinde depolama kullanılabilir
EN Local NVMe-based SSD block level storage physically connected to the host server is available on C5d and C5ad instances
turco | inglês |
---|---|
sunucuya | server |
bağlı | connected |
yerel | local |
ssd | ssd |
blok | block |
düzeyinde | level |
depolama | storage |
kullanılabilir | available |
TR Krizlerden etkilenen kişilere haklarına erişme konusunda bilgilendirme ve yönlendirme yapıyor, fiziksel ve psikolojik zararlarını iyileştirme konusunda destek sağlıyoruz.
EN We hold information sessions and refer disaster-affected individuals to services. We provide support to help them overcome physical and psychological impacts they experience.
turco | inglês |
---|---|
etkilenen | affected |
konusunda | to |
bilgilendirme | information |
ve | and |
fiziksel | physical |
psikolojik | psychological |
TR Sunduğumuz bulut altyapısının ve temel hizmetlerin mantıksal ve fiziksel uyumluluğu AWS'nin sorumluluğundadır
EN AWS is responsible for the logical and physical compliance of the cloud infrastructure and core services we offer
turco | inglês |
---|---|
temel | core |
hizmetlerin | services |
mantıksal | logical |
fiziksel | physical |
altyapısı | infrastructure |
TR QSA'lar 1. Düzey alıcı bankalar için AWS veri merkezinde fiziksel bir denetim gerektiriyor mu?
EN Do QSAs for Level 1 merchants require a physical walkthrough of AWS data centers?
turco | inglês |
---|---|
düzey | level |
aws | aws |
TR Hayır. AWS Uyumluluk Beyanı (AOC), AWS veri merkezlerinin kapsamlı fiziksel güvenlik denetimlerinin değerlendirilmesini gösterir. Alıcı bankaya ait bir QSA'nın AWS veri merkezlerinin güvenliğini doğrulamasına gerek yoktur.
EN No. The AWS Attestation of Compliance (AOC) demonstrates an extensive assessment of physical security controls of AWS data centers. It is not necessary for a merchant’s QSA to verify the security of the AWS data centers.
turco | inglês |
---|---|
aws | aws |
uyumluluk | compliance |
kapsamlı | extensive |
TR Görünür bir onay imzası eklemek, adınızı fiziksel bir belgeye imzalamakla eşdeğerdir
EN Adding a visible confirmation signature is equivalent to signing your name on a physical document
turco | inglês |
---|---|
onay | confirmation |
imzası | signature |
eklemek | adding |
fiziksel | physical |
TR huzur veren ritüeller fiziksel ve duygusal sağlığınıza özen göstermek için bilinçli olarak tasarlanmıştır.
EN serene rituals – is consciously crafted to take care of your physical and emotional wellbeing.
turco | inglês |
---|---|
fiziksel | physical |
duygusal | emotional |
TR Web erişilebilirliği, aşağıdakiler dahil, Webe erişimi etkileyen tüm engellilik türlerini kapsar: görsel, işitsel, fiziksel, konuşma, zihinsel ve nörolojik engellilik türleri."
EN Web accessibility encompasses all disabilities that affect access to the Web, including: visual, auditory, physical, speech, cognitive and neurological disabilities."
turco | inglês |
---|---|
dahil | including |
erişimi | access |
görsel | visual |
fiziksel | physical |
ve | and |
TR Fiziksel veya zihinsel yeteneklerine Web’i kullanmak için nedenine veya kullandığı cihaza bakılmaksızın, tüm kullanıcıların onlara sunabileceğimiz en iyi hizmete hakları olduğuna inanıyoruz.
EN We believe that all users, regardless of their physical or mental ability, device or reason for using the Web, are entitled to benefit from the best service that we can offer them.
turco | inglês |
---|---|
fiziksel | physical |
zihinsel | mental |
cihaza | device |
hizmete | service |
inanıyoruz | we believe |
TR Hem fiziksel hem de zihinsel sağlığı teşvik eden ve sağlık ile mutluluğun bir arada olduğunu ortaya koyan bir felsefe ve program olan Zindelik, herhangi bir toplantıyı muhteşem hale getiren bir anlayıştır
EN Vitality, a philosophy and programme that stimulates both physical and mental fitness and believes health and happiness go hand in hand, is a spirit that makes any meeting great
turco | inglês |
---|---|
fiziksel | physical |
zihinsel | mental |
program | programme |
toplantıyı | meeting |
TR Misafirlerin herhangi bir zamanda fiziksel ve zihinsel formunu canlandırarak Vitality, seyahatlerinde evlerindeki gibi iyi hissetmelerine olanak tanır.Hareketlerde, mutfakta ve toplantılarda Vitality’yi destekleriz.
EN By allowing guests to stimulate their physical and mental fitness at any time, Vitality allows our guests to feel as good on the road as they would at home.We promote Vitality in movement, cuisine, and meetings.
turco | inglês |
---|---|
zamanda | time |
fiziksel | physical |
zihinsel | mental |
iyi | good |
TR Misafirleri hem fiziksel hem de zihinsel olarak canlandırır ve enerji verir.SİNERJİDavetkâr ve çok işlevli alanlarımız tipik otel deneyimine meydan okur
EN One that makes guests feel invigorated and energized both physically and mentally.SYNERGYOur inviting and multifunctional spaces challenge the typical hotel experience
turco | inglês |
---|---|
çok | one |
tipik | typical |
otel | hotel |
deneyimine | experience |
TR Deichmann, Türkiye'deki ilk fiziksel mağazasını 2006 yılında açtı ve bugün ülke genelinde 120'den fazla mağazada bulunuyor.
EN Deichmann opened its first physical store in Turkey in 2006, and today has more than 120 stores throughout the country.
turco | inglês |
---|---|
türkiye | turkey |
ilk | first |
fiziksel | physical |
bugün | today |
ülke | country |
TR Kartpostal göndererek, bağışçılarla doğrudan ve şahsen iletişime geçilir ve resimler aracılığıyla paranın nerelere kullanıldığı gösterilir. Doğrudan bir fiziksel kart ve kişisel veya genel bir mesaj ile teşekkür edilir.
EN By sending a postcard you will speak directly to the donor, use pictures to show where the money went to, and thank them directly with a physical card with your personalized or general message.
turco | inglês |
---|---|
kartpostal | postcard |
göndererek | by sending |
doğrudan | directly |
fiziksel | physical |
kart | card |
genel | general |
mesaj | message |
TR Türkiye’de 0-8 yaş grubunda çocuğu olan her 4 ebeveynden 3’ü çocuğuna duygusal şiddet, her 4'ünden 1’i ise fiziksel şiddet uyguluyor. Her birey ve...
EN In Turkey, 3 in every 4 parents with children aged 0 to 8 use emotional violence, 1 in 4 use physical violence against their children. Every...
turco | inglês |
---|---|
türkiye | turkey |
yaş | aged |
duygusal | emotional |
şiddet | violence |
fiziksel | physical |
TR Pandemi koşulları sebebiyle tüm destekçilerimiz ve takipçilerimizle fiziksel olarak bir araya gelemesek de 50. yıl coşkumuzu UNFPA Türkiye’nin YouTube kanalından canlı yayında paylaşabilirsiniz.
EN Even though we will not be able to come together physically with all our supporters and followers due to the COVID-19 restrictions, you're all invited to share our 50th anniversary excitement by joining the event live on YouTube.
turco | inglês |
---|---|
tüm | all |
araya | together |
youtube | youtube |
canlı | live |
TR Şiddetin türüne ve yaşa göre, son 12 ay içinde mevcut ya da eski partneri tarafından fiziksel, cinsel ya da psikolojik şiddete maruz kalan daha önce ilişkisi olmuş 15 yaş ve üzeri yaştaki kadın ve kızların oranı 5.2.2
EN Proportion of ever-partnered women and girls aged 15 years and older subjected to physical, sexual or psychological violence by a current or former intimate partner in the previous 12 months, by form of violence and by age 5.2.2
turco | inglês |
---|---|
mevcut | current |
eski | former |
fiziksel | physical |
cinsel | sexual |
psikolojik | psychological |
kadın | women |
Mostrando 50 de 50 traduções