TR Elsevier 2004'ten bu yana gelişmekte olan ülkelerdeki 211 ortak kuruluşa yaklaşık 260.000 adet bilimsel, teknik ve tıbbi kitap bağışlamıştır
"olan ülkelerdeki ortak" em turco pode ser traduzido nas seguintes palavras/frases inglês:
TR Elsevier 2004'ten bu yana gelişmekte olan ülkelerdeki 211 ortak kuruluşa yaklaşık 260.000 adet bilimsel, teknik ve tıbbi kitap bağışlamıştır
EN Elsevier has donated approximately 260,000 scientific, technical and medical books since 2004 to a total of 211 partner institutions in developing countries
turco | inglês |
---|---|
elsevier | elsevier |
gelişmekte | developing |
olan | has |
ortak | partner |
yaklaşık | approximately |
ve | and |
tıbbi | medical |
kitap | books |
TR Avrupa Komisyonu, ortak ülkelerdeki güvenlik ve barışı tesis etme faaliyetlerini desteklemek için çatışma ve iklim değişikliği barışı inşa etme mücadelesi için proje duyurusu | STGM
EN The European Commission is calling for proposals for the Conflict and climate change Challenge for Peace Building to support security initiatives and peace-building activities in partner countries. | STGM
turco | inglês |
---|---|
avrupa | european |
komisyonu | commission |
ortak | partner |
güvenlik | security |
faaliyetlerini | activities |
çatışma | conflict |
iklim | climate |
değişikliği | change |
stgm | stgm |
TR Avrupa Komisyonu, ortak ülkelerdeki güvenlik ve barışı tesis etme faaliyetlerini desteklemek için çatışma ve iklim değişikliği barışı inşa etme mücadelesi için proje duyurusu
EN The European Commission is calling for proposals for the Conflict and climate change Challenge for Peace Building to support security initiatives and peace-building activities in partner countries.
turco | inglês |
---|---|
avrupa | european |
komisyonu | commission |
ortak | partner |
güvenlik | security |
faaliyetlerini | activities |
çatışma | conflict |
iklim | climate |
değişikliği | change |
TR Birleşik Krallık ve ortak ülkelerdeki üniversiteler ve kurumlar için daha geniş topluluk ve politika yapıcılarla etkileşim kurma fırsatları yaratmak,
EN Build opportunities for the universities and institutions in the UK and partner countries to engage with the wider community and with policymakers.
turco | inglês |
---|---|
ortak | partner |
üniversiteler | universities |
kurumlar | institutions |
topluluk | community |
etkileşim | engage |
fırsatları | opportunities |
TR Yurt dışında belirlenmiş tüm ülkelerdeki sektörel dernekler, odalar, vakıflar ve tüm meslek örgütleri ile ortak çalışmalar yürütülecektir.
EN Joint activities will be carried out with sectoral associations, chambers, foundations and all professional organizations in all specified countries abroad.
turco | inglês |
---|---|
dışında | out |
tüm | all |
ortak | joint |
TR Avrupa Komisyonu, ortak ülkelerdeki güvenlik ve barışı tesis etme faaliyetlerini desteklemek için çatışma ve iklim değişikliği barışı inşa etme mücadelesi için proje duyurusu | STGM
EN The European Commission is calling for proposals for the Conflict and climate change Challenge for Peace Building to support security initiatives and peace-building activities in partner countries. | STGM
turco | inglês |
---|---|
avrupa | european |
komisyonu | commission |
ortak | partner |
güvenlik | security |
faaliyetlerini | activities |
çatışma | conflict |
iklim | climate |
değişikliği | change |
stgm | stgm |
TR Avrupa Komisyonu, ortak ülkelerdeki güvenlik ve barışı tesis etme faaliyetlerini desteklemek için çatışma ve iklim değişikliği barışı inşa etme mücadelesi için proje duyurusu
EN The European Commission is calling for proposals for the Conflict and climate change Challenge for Peace Building to support security initiatives and peace-building activities in partner countries.
turco | inglês |
---|---|
avrupa | european |
komisyonu | commission |
ortak | partner |
güvenlik | security |
faaliyetlerini | activities |
çatışma | conflict |
iklim | climate |
değişikliği | change |
TR RADAAR Ortak Programı; kapsamlı belgeler, kurslar ve kılavuzlar içeren bir öğrenme portalı ile birlikte sürekli gelişen bir ortak topluluğu ve 7/24 ortak desteği sunar.
EN The RADAAR Partner Program offers comprehensive documentation, a learning portal with courses and guides, a thriving partner community, and 24/7 partner support.
turco | inglês |
---|---|
ortak | partner |
programı | program |
kapsamlı | comprehensive |
belgeler | documentation |
kurslar | courses |
kılavuzlar | guides |
öğrenme | learning |
portalı | portal |
desteği | support |
sunar | offers |
TR Ekip ve ortak amaç duygusunun ortak değerler gerektirdiğine inanıyoruz. Bu kadar çeşitlilik barındıran bir işletmede, ortak bir 'dil' yaratmak her zamankinden daha önemli.
EN We believe that a sense of team and common purpose needs shared values. In such a diverse business, it is more important than ever to create a common ‘language’.
turco | inglês |
---|---|
ekip | team |
amaç | purpose |
inanıyoruz | we believe |
dil | language |
önemli | important |
TR Elsevier Vakfı 2016 yılında sağlık bilgilerindeki yenilikleri, gelişmekte olan ülkelerdeki araştırmaları, bilimde çeşitliliği ve gelişim için teknolojide desteklemek için bir dizi yeni ortaklığa imza atmıştır
EN In 2016, the Elsevier Foundation launched a series of new partnerships to support innovations in health information, research in developing countries, diversity in science and technology for development
turco | inglês |
---|---|
elsevier | elsevier |
vakfı | foundation |
sağlık | health |
gelişmekte | developing |
çeşitliliği | diversity |
gelişim | development |
dizi | series |
yeni | new |
TR Dünya çapında daha fazla e-atık tamiri ve yenilemesine ihtiyacımız var. Gelişmekte olan ülkelerdeki tamir ustalarını örnek almalıyız. 25 sentlik bir parçayla düzeltilebilecek bilgisayarları çöpe atmayı bırakmalıyız.
EN We need more e-waste repair and refurbishment, worldwide. We need to take a page from the book of expert repairers in developing countries. We need to stop throwing away computers that could be fixed with a 25-cent part.
turco | inglês |
---|---|
gelişmekte | developing |
tamir | repair |
TR Farklı ülkelerdeki küresel ofisleri veya müşterileri olan şirketlerle işbirliği yapıyor veya araştırma yapıyor musunuz?
EN Are you collaborating or conducting research with companies that have global offices or customers in different countries?
turco | inglês |
---|---|
farklı | different |
küresel | global |
veya | or |
müşterileri | customers |
araştırma | research |
TR Nano'nun verimli ve hafif yapısı, gelişmekte olan ülkelerdeki bireyler de dahil olmak üzere herkesin düşük bir giriş engeli ile yerel ve küresel ekonomilere kolayca katılmasını sağlar.
EN The efficient and lightweight nature of Nano allows everyone, including individuals in emerging countries, to easily participate in local and global economies with a low barrier of entry.
turco | inglês |
---|---|
verimli | efficient |
hafif | lightweight |
herkesin | everyone |
düşük | low |
giriş | entry |
yerel | local |
küresel | global |
sağlar | allows |
TR 14.7.1. Gelişmekte olan küçük ada ülkeleri, az gelişmiş ülkeler ve tüm ülkelerdeki GSYH'nın bir yüzdesi olarak sürdürülebilir balıkçılık
EN 14.7.1. Sustainable fisheries as a percentage of GDP in small island developing States, least developed countries and all countries
turco | inglês |
---|---|
gelişmekte | developing |
küçük | small |
gelişmiş | developed |
ülkeler | countries |
tüm | all |
sürdürülebilir | sustainable |
TR TENCEL™ Modal elyaflar, ağırlıklı olarak Avusturya ve komşu ülkelerdeki sürdürülebilirlik gözetilen ormanlardan elde edilen yenilenebilir bir hammadde kaynağı olan kayın ağacından üretilir.
EN TENCEL™ Modal fibers are mainly manufactured from the renewable source of raw material beech wood, sourced from sustainable forests in Austria and neighboring countries.
turco | inglês |
---|---|
modal | modal |
elyaflar | fibers |
avusturya | austria |
sürdürülebilirlik | sustainable |
yenilenebilir | renewable |
kaynağı | source |
olan | are |
TR Elsevier Vakfı 2016 yılında sağlık bilgilerindeki yenilikleri, gelişmekte olan ülkelerdeki araştırmaları, bilimde çeşitliliği ve gelişim için teknolojide desteklemek için bir dizi yeni ortaklığa imza atmıştır
EN In 2016, the Elsevier Foundation launched a series of new partnerships to support innovations in health information, research in developing countries, diversity in science and technology for development
turco | inglês |
---|---|
elsevier | elsevier |
vakfı | foundation |
sağlık | health |
gelişmekte | developing |
çeşitliliği | diversity |
gelişim | development |
dizi | series |
yeni | new |
TR Dünya çapında daha fazla e-atık tamiri ve yenilemesine ihtiyacımız var. Gelişmekte olan ülkelerdeki tamir ustalarını örnek almalıyız. 25 sentlik bir parçayla düzeltilebilecek bilgisayarları çöpe atmayı bırakmalıyız.
EN We need more e-waste repair and refurbishment, worldwide. We need to take a page from the book of expert repairers in developing countries. We need to stop throwing away computers that could be fixed with a 25-cent part.
turco | inglês |
---|---|
gelişmekte | developing |
tamir | repair |
TR Farklı ülkelerdeki küresel ofisleri veya müşterileri olan şirketlerle işbirliği yapıyor veya araştırma yapıyor musunuz?
EN Are you collaborating or conducting research with companies that have global offices or customers in different countries?
turco | inglês |
---|---|
farklı | different |
küresel | global |
veya | or |
müşterileri | customers |
araştırma | research |
TR British Council, partner ülkelerdeki ve Birleşik Krallık'taki üniversiteler ile araştırma ve inovasyon enstitüleri arasında Araştırma Ortamı Bağlantıları (REL) kurulmasına yönelik teklifleri davet ediyor.
EN The British Council invites proposals for the establishment of Research Environment Links (REL) between universities and research and innovation institutes in partner countries and the UK.
turco | inglês |
---|---|
partner | partner |
üniversiteler | universities |
araştırma | research |
inovasyon | innovation |
davet | invites |
TR Yurt dışında farklı ülkelerdeki temsilcilerimiz kanalıyla çalışmalar yapılacaktır. Temsilcilerimiz sorumlu oldukları ülke ve bölgede fuarlarımızı duyuracaktır.
EN Activities will be carried out through our representatives in different countries abroad. Our representatives will announce our exhibitions in the country and region in which they are responsible.
turco | inglês |
---|---|
dışında | out |
farklı | different |
sorumlu | responsible |
ülke | country |
ve | and |
TR Endekste, ülkelerdeki endüstriyel mal geliştirme, iyileştirme, üretme ve ihraç etme kabiliyetlerini değerlendiriliyor.
EN This index evaluates the ability to develop, improve, produce and export industrial goods.
turco | inglês |
---|---|
endüstriyel | industrial |
mal | goods |
ve | and |
TR Başka ülkelerdeki Alman üniversite öğrencilerinin sayısı
EN Numbers of Germans studying in other countries
turco | inglês |
---|---|
başka | other |
alman | germans |
TR Genel seçimlerdeki katılım oranı genelde yüksek, diğer ülkelerdeki katılımla karşılaştırıldığında etkileyici bir oran olsa da, 70’li yıllardan beri geriye doğru bir gidişat söz konusu
EN The turnout for Bundestag elections is traditionally high and rather respectable when compared with that in many other countries
turco | inglês |
---|---|
yüksek | high |
diğer | other |
TR Almanya’da bakıcı eleman sıkıntısı çekilirken, başka ülkelerdeki iyi eğitilmiş kalifiye eleman sayısı açık kadrodan çok daha fazla
EN Whereas Germany has a shortage of nurses, other countries have more well-qualified skilled workers than vacancies for them
turco | inglês |
---|---|
kalifiye | qualified |
TR Üye ülkelerdeki insanlara yarar sağlıyor.
EN This benefits people in the various countries.
turco | inglês |
---|---|
insanlara | people |
TR Yani Birliğin geleceği, AB Parlamentosu’ndaki ve üye ülkelerdeki ittifaklara bağlı olacaktır.
EN So the future of the union will depend on the way alliances in the EU parliament and in the individual states shape up.
turco | inglês |
---|---|
yani | so |
ab | eu |
bağlı | depend |
olacaktır | will |
TR Birliğin kendisi, yeni üye ülkelerdeki vatandaşlara yakınlık göstermek zorunda.
EN The union itself needs to demonstrate more goodwill towards the citizens from new member states.
turco | inglês |
---|---|
yeni | new |
üye | member |
TR Bu, pazarlamacıların tek tek ülkelerdeki anahtar kelime verilerine dayalı olarak küresel anahtar kelime aramaları yapmasına olanak tanır
EN This allows marketers to perform global keyword searches based on keyword data from individual countries
turco | inglês |
---|---|
bu | this |
tek | individual |
küresel | global |
TR Amerika Birleşik Devletleri'ndeki IRS (501(c)3) veya diğer ülkelerdeki benzer devlet daireleri aracılığıyla geçerli bir hayır kurumu statüsüne sahip kuruluşların başvurularını memnuniyetle karşılıyoruz
EN We welcome applications from organizations that hold a valid charitable status with either the IRS in the United States (501(c)3), or via similar governmental departments in other countries
turco | inglês |
---|---|
c | c |
diğer | other |
benzer | similar |
geçerli | valid |
sahip | that |
kuruluşların | organizations |
TR Bu krizde yürütülen küresel mücadeleyi desteklemek üzere Tetra Laval Grubu, faaliyet gösterdiğimiz ülkelerdeki sağlık sistemlerini destekleyen çeşitli gönüllü kuruluşlara 10 milyon € bağışta bulunacak.
EN To support the global response to this crisis, the Tetra Laval Group will donate € 10 million to various voluntary organisations supporting the health care systems across the countries that we operate in.
turco | inglês |
---|---|
bu | this |
küresel | global |
tetra | tetra |
grubu | group |
sağlık | health |
sistemlerini | systems |
çeşitli | various |
gönüllü | voluntary |
milyon | million |
TR ORTAK MISINIZ? ORTAK PORTALİNDE OTURUM AÇIN
EN PARTNER? LOG IN TO THE PARTNER PORTAL
turco | inglês |
---|---|
ortak | partner |
oturum | log in |
TR STÖ’ler ağlar/platformlar içerisinde örgütlenerek ortak amaçlar etrafında birleşebilir, çalışma alanlarıyla ilgili belirli konularda diğer örgütlerle ortaklık kurabilir ve ortak çalışma yürütebilirler
EN CSOs can come together by getting associated in networks/platforms, and build up partnerships with other organizations for acting together with regard to some specific topics in accordance with their fields of activity
turco | inglês |
---|---|
ağlar | networks |
platformlar | platforms |
içerisinde | in |
amaçlar | for |
konularda | topics |
diğer | other |
ve | and |
TR Ortak çalışma gelen kutusunu ekip çalışması için daha iyi bir ortak çalışma yeri yapar ve tüm şirket için üretkenliği artırır.
EN It makes the collaborative inbox a better collaborative place for teamwork and increases productivity for the whole company.
turco | inglês |
---|---|
ortak | collaborative |
yeri | place |
yapar | makes |
tüm | whole |
şirket | company |
artırır | increases |
TR Özel günler, genel anlamda nesilden nesle aktarılan, senenin belli bir gününde ya da haftasında kutlanan, ortak toplumsal hafıza ve ortak bilinçten referans alan günleri ifade eder
EN ?Special days? are generally days of significance passed down from generation to generation, celebrated on a particular day or week each year, and referenced within common social memory and common consciousness
turco | inglês |
---|---|
günler | days |
toplumsal | social |
günü | day |
TR RADAAR İş Ortakları Programı; kapsamlı belgeler, kurslar ve kılavuzlar içeren bir öğrenme portalı ile birlikte sürekli gelişen bir ortak topluluğu ve 7/24 ortak desteği sunar.
EN The RADAAR Partner Program offers comprehensive documentation, a learning portal with courses and guides, a thriving partner community, and 24/7 partner support.
turco | inglês |
---|---|
programı | program |
kapsamlı | comprehensive |
belgeler | documentation |
kurslar | courses |
kılavuzlar | guides |
öğrenme | learning |
portalı | portal |
ortak | partner |
desteği | support |
sunar | offers |
TR STÖ’ler ağlar/platformlar içerisinde örgütlenerek ortak amaçlar etrafında birleşebilir, çalışma alanlarıyla ilgili belirli konularda diğer örgütlerle ortaklık kurabilir ve ortak çalışma yürütebilirler
EN CSOs can come together by getting associated in networks/platforms, and build up partnerships with other organizations for acting together with regard to some specific topics in accordance with their fields of activity
turco | inglês |
---|---|
ağlar | networks |
platformlar | platforms |
içerisinde | in |
amaçlar | for |
konularda | topics |
diğer | other |
ve | and |
TR Özellikle yaratıcı olma imkanı arayanlar, bunu sağlayan koşulları ve mekanları kırsal alanda bulabiliyor: örneğin ortak çalışma alanlarında ya da ortak konut projelerinde.
EN Anyone looking for creative opportunities will find room and scope in the country – for example, in co-working spaces or in communal residential projects.
turco | inglês |
---|---|
yaratıcı | creative |
bunu | the |
ortak | co |
çalışma | working |
projelerinde | projects |
TR ORTAK MISINIZ? ORTAK PORTALİNDE OTURUM AÇIN
EN PARTNER? LOG IN TO THE PARTNER PORTAL
turco | inglês |
---|---|
ortak | partner |
oturum | log in |
TR Oturum sahibi, web semineri oturumunu başlatmaya ve izlemeye yardımcı olmak için yedek olarak bir ortak oturum sahibi ekleyebilir. Ortak oturum sahibi, web seminerini planlama ve ayarlama dışında oturum sahibiyle aynı izinlere sahiptir.
EN The host can add a co-host as backup to help run and monitor the webinar session. The co-host has the same permissions as the host except scheduling and setting up the webinar.
TR Onlarla ortak olan yönlendiren alan adlarını görmek için en fazla 5 rakip seçin ve girin.
EN Select and enter up to 5 competitors to see what referring domains you have in common with them.
turco | inglês |
---|---|
ortak | common |
olan | have |
seçin | select |
girin | enter |
TR GPS Classic ve Canossa Events'in yeni ortak girişimi olan Canossa Racing, yarış dünyasına daha fazla organizasyon sunma fırsatı yaratarak Alfa Revival Kupası'nı üzerine geçirdi.
EN Canossa Racing – a new joint venture between GPS Classic and Canossa Events - has acquired Alfa Revival Cup, expanding the event offerings to the racing world.
turco | inglês |
---|---|
classic | classic |
yeni | new |
ortak | joint |
olan | has |
dünyasına | world |
TR Sponsor olmak, ortak sponsor olmak veya sosyal yardım çağrıları almak için müsait olan biri varsa, lütfen toplantıdan sonra buralarda kalın.
EN If anybody is available to sponsor, co-sponsor, or receive outreach calls, please stick around after the meeting.
turco | inglês |
---|---|
ortak | co |
veya | or |
almak | receive |
varsa | if |
TR İlk olarak, sponsor olmaya, ortak sponsor olmaya veya sosyal yardım çağrıları almaya müsait olan herkesten kendilerini tanıtmalarını istiyoruz
EN First though, we ask anybody who’s available to sponsor, co-sponsor, or receive outreach calls to make themselves known
turco | inglês |
---|---|
ortak | co |
TR Müşteriler, ortak bir görüntü sınıflandırma modeli olan ResNet-50'yi, 16 P3 bulut sunucusunu kullanarak sadece 18 dakikada endüstri standardı hassasiyeti ile çalıştırabildiler
EN Customers have been able to train ResNet-50, a common image classification model, to industry standard accuracy in just 18 minutes using 16 P3 instances
turco | inglês |
---|---|
müşteriler | customers |
ortak | common |
görüntü | image |
modeli | model |
endüstri | industry |
standardı | standard |
TR EV SSL sertifikalarının ortak bir özelliği olan yeşil adres çubuğuna ilavedir
EN It is in addition to the green address bar, which is a common feature of EV SSL certificates
turco | inglês |
---|---|
ssl | ssl |
ortak | common |
özelliği | feature |
olan | is |
yeşil | green |
adres | address |
sertifikaları | certificates |
TR GeoTrust RSA CA sertifikası, SSL anlaşması sırasında sertifika zincirini tamamlamak için gerekli olan GeoTrust ortak anahtar altyapısında (PKI) kullanılan ara bir köprüdür (SSL handshake olarak bilinir)
EN The GeoTrust RSA CA certificate is an intermediate bridge used in the GeoTrust public key infrastructure (PKI) that is required to complete the certificate chain during SSL negotiation (Known as SSL handshake)
turco | inglês |
---|---|
geotrust | geotrust |
ca | ca |
ssl | ssl |
gerekli | required |
olan | is |
ortak | public |
anahtar | key |
bilinir | known |
altyapısı | infrastructure |
TR Giriş yapan tüm misafirlerin ortak alanlarda maske takması zorunludur.Ayrıca, yerel yetkililerin aldığı kararlar gereği, Swissotel Basel gerekli olan sınırlı yemek seçenekleri ve ikramlar ile hizmet verecektir
EN Each guest entering is required to wear a face covering in public spaces.Also, in accordance with requirements from local authorities, Swissotel Basel will be operating with necessarily restricted dining options and amenities
turco | inglês |
---|---|
ortak | public |
ayrıca | also |
yerel | local |
swissotel | swissotel |
yemek | dining |
seçenekleri | options |
hizmet | amenities |
TR Swissair ve Nestlé'nin ortak teşebbüsü olan şirket, Cenevre kentindeki Hotel Le Président'i alarak ve New York, Bern ve Zürih kentlerinde yeni tesisler için uzun vadeli yönetim sözleşmeleri yaparak ilk otel portföyünü oluşturur.
EN A joint venture by Swissair and Nestlé, the company assembles its initial portfolio of hotels by acquiring Hotel Le Président in Geneva and attaining long-term management contracts for further properties in New York, Bern and Zurich.
turco | inglês |
---|---|
ortak | joint |
olan | its |
şirket | company |
york | york |
uzun | long |
vadeli | term |
yönetim | management |
sözleşmeleri | contracts |
ilk | initial |
TR Küresel Hedeflerin ele aldığı konular, insanlığın paylaştığı deneyimler olan tüm inanç geleneklerinin ortak noktasıdır.
EN The issues addressed by the Global Goals are central to all faith traditions, which are the shared expressions of our humanity.
turco | inglês |
---|---|
küresel | global |
konular | issues |
olan | are |
tüm | all |
ortak | shared |
TR Şirketler grubunun ortak çatısı olan NETZSCH Holding, dünya çapında gerçekleşen iletişimle farklı faaliyet alanları arasında sinerji yaratılmasını temin eder.
EN The common "roof" of the group - the NETZSCH Holding - ensures synergy between the business units by means of global communication.
turco | inglês |
---|---|
ortak | common |
netzsch | netzsch |
holding | holding |
faaliyet | business |
Mostrando 50 de 50 traduções