TR Hyundai Assan Otomotiv'deki hisse satışının ardından, Assan Foods'uda satan Kibar Holding dev yatırımlara odaklandı. Ali Kibar "Sanayicilikten çekilmiyoruz, aksine daha ölçekli yatırımlar yapacağız" dedi.
"aksine daha ölçekli" em turco pode ser traduzido nas seguintes palavras/frases inglês:
TR Hyundai Assan Otomotiv'deki hisse satışının ardından, Assan Foods'uda satan Kibar Holding dev yatırımlara odaklandı. Ali Kibar "Sanayicilikten çekilmiyoruz, aksine daha ölçekli yatırımlar yapacağız" dedi.
EN After selling its shares in Hyundai Assan Otomotiv, Kibar Holding sold Assan Foods as well and focused on giant investments. Ali Kibar said, "We are not abandoning the industrial sector. In fact, we are going to scale up our investments."
turco | inglês |
---|---|
hyundai | hyundai |
assan | assan |
holding | holding |
TR 9.3.1. Toplam sanayi katma değeri içinde küçük ölçekli sanayilerin oranı 9.3.2. Bir kredi borcu olan ya da kredi limiti bulunan küçük ölçekli sanayilerin oranı
EN 9.3.1. Proportion of small-scale industries in total industry value added 9.3.2. Proportion of small-scale industries with a loan or line of credit
turco | inglês |
---|---|
sanayi | industry |
katma | added |
küçük | small |
kredi | credit |
TR Psikolog Barry Schwartz Batı toplumlarının temel inançlarından birini hedef alıyor: seçme özgürlüğü. Schwartz'a göre, seçim bizleri daha özgür değil, aksine daha fazla felç ediyor, daha mutlu değil, daha tatminsiz kılıyor.
EN Psychologist Barry Schwartz takes aim at a central tenet of western societies: freedom of choice. In Schwartz's estimation, choice has made us not freer but more paralyzed, not happier but more dissatisfied.
TR Ancak modern inline karıştırma, çok daha verimli ve tutarlı üretime imkan vererek daha büyük ölçekli kontinü bir proses sağlar.
EN But modern inline blending enables a larger-scale continuous process, permitting much more efficient and consistent production.
turco | inglês |
---|---|
modern | modern |
inline | inline |
karıştırma | blending |
verimli | efficient |
tutarlı | consistent |
sağlar | enables |
TR Kaçırıyor olabileceğiniz fırsatlarla ilgili daha net bir görüntü elde edin. Rakiplerinizin aksine, hangi backlinke sahip olmadığını görmek için sonuçları filtreleyin.
EN Get a clear picture of the opportunities you may be missing. Filter the results to see what backlinks you don’t have compared to your competitors.
turco | inglês |
---|---|
net | clear |
TR "Venice Beach ve Santa Monica’nın aksine turistin az, semt sakinin daha çok olduğu plaj. Park yeri bulmaz zor, bir de yanınızda su ve atıştırmalık götürmenizde fayda var."
EN "One of best beaches in LA if you are looking for less people and more pubs and restaurants that is gonna be perfect choice!"
turco | inglês |
---|---|
az | less |
TR Aksine bu güven ilişkisi derinleşti, insanların bu süreçte sorunlarını daha açıklıkla dile getirdiklerini fark ettik.
EN On the contrary, this relationship of trust deepened, and we noticed that now people expressed their problems more freely.
turco | inglês |
---|---|
bu | this |
güven | trust |
ın | of |
insanları | people |
TR değerler (sayıl değerler, dizilerin aksine daha küçük parçalara bölemeyeceğiniz değerlerdir)
EN values (scalar values are values that you can't 'break' into smaller pieces, unlike arrays, for instance)
turco | inglês |
---|---|
değerler | values |
TR Medyanın üst perdeden yayınladığı haber ve yorumların aksine “eski partiler” popüler ve halka yakın adaylar göstererek eyalet seçimlerinde Federal Meclis seçimlerine kıyasla daha çok seçmeni sandığa götürebildi
EN In contrast to the general thrust of media reporting, the “old parties” have managed to mobilise more voters in state elections than at the last Bundestag election with popular and grassroots candidates
turco | inglês |
---|---|
ve | and |
eski | old |
partiler | parties |
popüler | popular |
ın | of |
TR Lakin belirleyici olan şey, aktarma yolu değil, aksine içeriktir. Gazetecilik şimdiye kadarkinden daha da önemli; çünkü biz bir büyük değişimler evresinde yaşıyoruz; ve işte burada, tasnif ve değerlendirme elzem şeyler.
EN What is decisive, however, is not the transmission channel, but the content. Journalism is more important than ever because we live in a period of great change. And classification and evaluation are essential here.
turco | inglês |
---|---|
gazetecilik | journalism |
burada | here |
değerlendirme | evaluation |
TR Birçok geliştiricinin aksine, biz kendi ürünümüzü günlük olarak kullanıyoruz ve SEO çalışmalarımızı asla ihtiyacımız olandan daha az olan herhangi bir araca emanet etmeyiz
EN Unlike many developers, we actually use our own product on a day-to-day basis, and we would never entrust our SEO efforts with any tool that’s less than what we need
turco | inglês |
---|---|
seo | seo |
asla | never |
TR "Venice Beach ve Santa Monica’nın aksine turistin az, semt sakinin daha çok olduğu plaj. Park yeri bulmaz zor, bir de yanınızda su ve atıştırmalık götürmenizde fayda var."
EN "Unlike other major CA beaches, Hermosa beach offers tons of cool bars, restaurants and shops that the local can enjoy and within walking distance from the beach. Only drawback is the parking :("
turco | inglês |
---|---|
yeri | local |
TR "Venice Beach ve Santa Monica’nın aksine turistin az, semt sakinin daha çok olduğu plaj. Park yeri bulmaz zor, bir de yanınızda su ve atıştırmalık götürmenizde fayda var."
EN "Unlike other major CA beaches, Hermosa beach offers tons of cool bars, restaurants and shops that the local can enjoy and within walking distance from the beach. Only drawback is the parking :("
turco | inglês |
---|---|
yeri | local |
TR "Venice Beach ve Santa Monica’nın aksine turistin az, semt sakinin daha çok olduğu plaj. Park yeri bulmaz zor, bir de yanınızda su ve atıştırmalık götürmenizde fayda var."
EN "Unlike other major CA beaches, Hermosa beach offers tons of cool bars, restaurants and shops that the local can enjoy and within walking distance from the beach. Only drawback is the parking :("
turco | inglês |
---|---|
yeri | local |
TR "Venice Beach ve Santa Monica’nın aksine turistin az, semt sakinin daha çok olduğu plaj. Park yeri bulmaz zor, bir de yanınızda su ve atıştırmalık götürmenizde fayda var."
EN "Unlike other major CA beaches, Hermosa beach offers tons of cool bars, restaurants and shops that the local can enjoy and within walking distance from the beach. Only drawback is the parking :("
turco | inglês |
---|---|
yeri | local |
TR "Venice Beach ve Santa Monica’nın aksine turistin az, semt sakinin daha çok olduğu plaj. Park yeri bulmaz zor, bir de yanınızda su ve atıştırmalık götürmenizde fayda var."
EN "Unlike other major CA beaches, Hermosa beach offers tons of cool bars, restaurants and shops that the local can enjoy and within walking distance from the beach. Only drawback is the parking :("
turco | inglês |
---|---|
yeri | local |
TR "Venice Beach ve Santa Monica’nın aksine turistin az, semt sakinin daha çok olduğu plaj. Park yeri bulmaz zor, bir de yanınızda su ve atıştırmalık götürmenizde fayda var."
EN "Unlike other major CA beaches, Hermosa beach offers tons of cool bars, restaurants and shops that the local can enjoy and within walking distance from the beach. Only drawback is the parking :("
turco | inglês |
---|---|
yeri | local |
TR "Venice Beach ve Santa Monica’nın aksine turistin az, semt sakinin daha çok olduğu plaj. Park yeri bulmaz zor, bir de yanınızda su ve atıştırmalık götürmenizde fayda var."
EN "Unlike other major CA beaches, Hermosa beach offers tons of cool bars, restaurants and shops that the local can enjoy and within walking distance from the beach. Only drawback is the parking :("
turco | inglês |
---|---|
yeri | local |
TR "Venice Beach ve Santa Monica’nın aksine turistin az, semt sakinin daha çok olduğu plaj. Park yeri bulmaz zor, bir de yanınızda su ve atıştırmalık götürmenizde fayda var."
EN "Unlike other major CA beaches, Hermosa beach offers tons of cool bars, restaurants and shops that the local can enjoy and within walking distance from the beach. Only drawback is the parking :("
turco | inglês |
---|---|
yeri | local |
TR "Venice Beach ve Santa Monica’nın aksine turistin az, semt sakinin daha çok olduğu plaj. Park yeri bulmaz zor, bir de yanınızda su ve atıştırmalık götürmenizde fayda var."
EN "Unlike other major CA beaches, Hermosa beach offers tons of cool bars, restaurants and shops that the local can enjoy and within walking distance from the beach. Only drawback is the parking :("
turco | inglês |
---|---|
yeri | local |
TR Makine öğrenmesinin aksine, veri işlemek için insan müdahalesi gerektirmeyerek, makine öğrenmesini daha ilginç şekilde ölçeklememize olanak tanır.
EN Unlike machine learning, it doesn't require human intervention to process data, allowing us to scale machine learning in more interesting ways.
turco | inglês |
---|---|
makine | machine |
veri | data |
insan | human |
ilginç | interesting |
TR Makine öğrenmesinin aksine, veri işlemek için insan müdahalesi gerektirmeyerek, makine öğrenmesini daha ilginç şekilde ölçeklememize olanak tanır
EN Unlike machine learning, it doesn't require human intervention to process data, allowing us to scale machine learning in more interesting ways
turco | inglês |
---|---|
makine | machine |
veri | data |
insan | human |
ilginç | interesting |
TR Büyük ölçekli gereksinimleriniz varsa oluşturma sürecinin daha hızlı olması için ölçeğinizi onlarca bulut sunucusu içerecek şekilde büyütebilirsiniz.
EN For larger scale needs, you can scale to tens of instances to support faster model building.
turco | inglês |
---|---|
oluşturma | building |
hızlı | faster |
TR Web Hosting planlarımız daha çok; kişisel, küçük ölçekli şirket ve organizasyon web sitelerinin ihtiyaçlarını karşılamak üzere oluşturulmuştur
EN Our hosting plans are designed mostly on hosting personal, small firms and organization web sites
turco | inglês |
---|---|
web | web |
hosting | hosting |
kişisel | personal |
küçük | small |
ve | and |
organizasyon | organization |
TR Web Hosting planlarımız daha çok; kişisel, küçük ölçekli şirket ve organizasyon web sitelerinin ihtiyaçlarını karşılamak üzere oluşturulmuştur
EN Our hosting plans are designed mostly on hosting personal, small firms and organization web sites
turco | inglês |
---|---|
web | web |
hosting | hosting |
kişisel | personal |
küçük | small |
ve | and |
organizasyon | organization |
TR Bu daha küçük ölçekli bilişim kabiliyetleri, ihtiyaç duyulan her yerde ve her zaman esnek bir şekilde kurulabilir.
EN These smaller-scale compute capabilities can be flexibly installed wherever and whenever needed.
turco | inglês |
---|---|
daha | be |
küçük | smaller |
ihtiyaç | needed |
TR Bağlantılı Paket, gıda ve içecek üreticilerinin paketlerini daha fazla izlenebilirlik ve değer zinciri genelindeki her paydaş için değer sunan, tam ölçekli veri taşıyıcılarına dönüştürmesine olanak tanıyor.
EN The Connected Package allows food and beverage producers to turn their packages into full-scale data carriers offering increased traceability, and value for each stakeholder in the entire value chain.
turco | inglês |
---|---|
paket | package |
gıda | food |
içecek | beverage |
değer | value |
zinciri | chain |
sunan | offering |
tam | full |
veri | data |
TR Eğer blog gibi daha kişisel bir web sitesi kuruyorsanız yüksek fiyatlı ve zengin özellikli bir plandan büyük ölçekli bir web sitesine sahip olan bir şirket kadar fayda görmezsiniz.
EN If you’re building something more personal, such as blog, you won’t benefit as much from a more high-priced and feature-rich plan than a fully established company would.
TR Tanınmış bir etkinlik programı daha kapsayıcı ısmarlama etkinlikler ve büyük ölçekli sanal zirveler oluşturur.
EN A renowned events program creates more inclusive bespoke events and large-scale virtual summits.
TR Electronic müzik Electronica olarak da anılır. Atası Lounge müziğin etkilerinden en fazla uzaklaşmış olan bir Downtempo türüdür. Temelinde ritm ve tempoyu barındırır. Benzerlerinin aksine da… Devamını oku
EN Electronic music refers to music that emphasizes the use of electronic musical instruments or electronic music technology as a central aspect of the sound of the music. Historically, electronic… read more
turco | inglês |
---|---|
oku | read |
TR Sistem, coinlerin rastgele bir süreç ve düşük olasılıkla ödül olarak verildiği proof of work yönteminin aksine, garantili geri dönüşler ve tahmin edilebilir bir gelir kaynağı sunar
EN The system offers guaranteed returns and a predictable source of income unlike the proof-of-work system where coins are rewarded through a mathmatetical process with a low probability of paying out
turco | inglês |
---|---|
süreç | process |
düşük | low |
proof | proof |
work | work |
geri | out |
gelir | income |
kaynağı | source |
sunar | offers |
TR Diğer PoS protokollerinin aksine her paydaş mutabakat sürecine katılabilir ve ağın güvenliğine ve istikrarına katkıda bulunduğu için protokol tarafından ödüllendirilebilir.
EN Unlike other PoS protocols, any stakeholder can participate in the consensus process in Tezos and be rewarded by the protocol itself for contributing to the security and stability of the network.
turco | inglês |
---|---|
diğer | other |
mutabakat | consensus |
protokol | protocol |
TR Yellowcard Floridalı alternatif rock grubu. Yaptıkları müzik bu tarzı yapan diğer grupların aksine enstrüman olarak keman da barındırıyor. 1997'de kurulan grup sanat okulunda tanışa… Devamını oku
EN Yellowcard was a multi-platinum selling pop punk band from Jacksonville, Florida, USA. Their final album Yellowcard, released on September 30, 2016. Their music features a rare contributio… read more
turco | inglês |
---|---|
müzik | music |
oku | read |
TR Özgürlük; güvenlik, refah ve aydınlanmaya nihayet sahip olduğumuzda keyfini çıkarabileceğimiz bir lüks değil; aksine onsuz ne güvenlik, ne refah ne de aydınlanma sahibi olamayacağımız için tüm bunların öncüsüdür.
EN Freedom is not a luxury that we can indulge in when at last we have security and prosperity and enlightenment; it is, rather, antecedent to all of these, for without it we cannot have security nor prosperity nor enlightenment.
turco | inglês |
---|---|
güvenlik | security |
refah | prosperity |
lüks | luxury |
TR Vimeo sanılanın aksine Youtube?dan da eski bir platformdur
EN Contrary to popular belief, Vimeo is an older platform than YouTube
turco | inglês |
---|---|
vimeo | vimeo |
youtube | youtube |
TR Pek çok özel günün sanılanın aksine çok da köklü bir tarihe sahip olmadığını söyleyebiliriz
EN Contrary to popular belief, many special days do not have a long history
turco | inglês |
---|---|
özel | special |
olmadığını | not |
TR Bu yeni mutabakat modeli güç tüketimi ihtiyacını ortadan kaldırır, neredeyse sıfır işlem masrafı ile saniyede 1300 işlem gerçekleştirebilir ve Ethereum'un aksine neredeyse anlık olarak blok onaylaması yapabilir.
EN This new consensus model cut out the need for power consumption and is able to handle a 1,300 transactions per second load capacity with near zero transaction fees while validating blocks nearly instantly.
turco | inglês |
---|---|
yeni | new |
mutabakat | consensus |
modeli | model |
güç | power |
sıfır | zero |
blok | blocks |
TR Bitcoin ve Ethereum gibi kripto paraların aksine Nimiq işlemleri tarayıcıdan göndermesi için üçüncü parti node’lara ihtiyaç duymaz
EN Unlike cryptocurrencies such as Bitcoin and Ethereum, Nimiq does not require a third-party node to send transactions directly from the browser
turco | inglês |
---|---|
bitcoin | bitcoin |
ethereum | ethereum |
işlemleri | transactions |
parti | party |
node | node |
ihtiyaç | require |
TR Diğer kripto paraların aksine Bitcoin bir değer saklama aracı olarak görülür ve gelecek yıllarda küresel rezerv para birimi olacağı konuşulmaktadır.
EN Bitcoin, unlike other cryptocurrencies is considered as a store of value and could arguably become the next global reserve currency.
turco | inglês |
---|---|
diğer | other |
bitcoin | bitcoin |
küresel | global |
TR Diğer firmaların aksine whois gizleme bizde ücretsizdir.
EN Unlike other companies whois privacy protection is free of charge in our company.
turco | inglês |
---|---|
diğer | other |
firmaların | companies |
whois | whois |
ın | of |
TR Bürokratik bir yapıya sahip değiliz, bunun aksine hepimiz kendi işlerimizden ve sonuçlarından sorumluyuz.
EN We do not have a bureaucratic environment ? instead each of us is responsible for our work and the end-result.
turco | inglês |
---|---|
hepimiz | we |
TR Zahmetsiz olmak üzere tasarlanmış Zebra yazıcılar, size iç rahatlığı ve gerçek bir koruma hissi sunan otonomi, zeka ve diğer markaların aksine, güvenlik özellikleri sağlar.
EN Engineered to be hassle-free, Zebra printers deliver the autonomy, intelligence – and unlike other brands, security – that give you peace of mind and a genuine sense of protection.
turco | inglês |
---|---|
zebra | zebra |
yazıcılar | printers |
size | you |
gerçek | genuine |
zeka | intelligence |
diğer | other |
sağlar | give |
TR Yazıcılar, engel yaratmamalı, aksine işinizi kolaylaştırmalıdır
EN Printers should make your job easier, not create obstacles
turco | inglês |
---|---|
yazıcılar | printers |
TR Günümüz girişimlerinde önümüze çıkan ekonomik stratejinin aksine, büyümek için herhangi bir yatırım almamaya karar verdik ve ekibimiz hala sadece iki kurucusundan ibaret.
EN Unlike the economic strategy of the startups of these days, we decided not to make any fundraising for our development and the team is still composed of its two founders.
turco | inglês |
---|---|
ekonomik | economic |
TR Sıradan bir uygulamanın aksine, Jivo'ya bağlı WhatsApp, tüm çalışanlarınızın tek bir telefon numarası üzerinden çalışmasına, müşteri sorunlarını hızla çözmesine ve Jivo'nun işlevlerinden tam olarak yararlanmasına olanak tanır.
EN Unlike a regular application, WhatsApp connected to Jivo allows all of your employees to work through one phone number, quickly resolve customer issues and take full advantage of Jivo's functions.
turco | inglês |
---|---|
uygulamanın | application |
bağlı | connected |
telefon | phone |
müşteri | customer |
hızla | quickly |
sorunları | issues |
TR Sistem, coinlerin rastgele bir süreç ve düşük olasılıkla ödül olarak verildiği proof of work yönteminin aksine, garantili geri dönüşler ve tahmin edilebilir bir gelir kaynağı sunar
EN The system offers guaranteed returns and a predictable source of income unlike the proof-of-work system where coins are rewarded through a mathmatetical process with a low probability of paying out
turco | inglês |
---|---|
süreç | process |
düşük | low |
proof | proof |
work | work |
geri | out |
gelir | income |
kaynağı | source |
sunar | offers |
TR Diğer kripto paraların aksine Bitcoin bir değer saklama aracı olarak görülür ve gelecek yıllarda küresel rezerv para birimi olacağı konuşulmaktadır.
EN Bitcoin, unlike other cryptocurrencies is considered as a store of value and could arguably become the next global reserve currency.
turco | inglês |
---|---|
diğer | other |
bitcoin | bitcoin |
küresel | global |
TR Diğer PoS protokollerinin aksine her paydaş mutabakat sürecine katılabilir ve ağın güvenliğine ve istikrarına katkıda bulunduğu için protokol tarafından ödüllendirilebilir.
EN Unlike other PoS protocols, any stakeholder can participate in the consensus process in Tezos and be rewarded by the protocol itself for contributing to the security and stability of the network.
turco | inglês |
---|---|
diğer | other |
mutabakat | consensus |
protokol | protocol |
TR switch'in aksine, üçlü ifadeler gibi bir değere indirgeyecektir
EN Unlike switch, it will evaluate to a value much like ternary expressions
turco | inglês |
---|---|
switch | switch |
TR switch aksine, karşılaştırma zayıf bir eşitlik denetiminden (==) ziyade bir özdeşlik denetimidir (===)
EN Unlike switch, the comparison is an identity check (===) rather than a weak equality check (==)
turco | inglês |
---|---|
switch | switch |
karşılaştırma | comparison |
zayıf | weak |
ziyade | rather |
Mostrando 50 de 50 traduções