EN Publishers in DergiPark can be filtered by their publisher type, which is determined by DergiPark team. Click on the link to see all publisher types and publisher list
EN Publishers in DergiPark can be filtered by their publisher type, which is determined by DergiPark team. Click on the link to see all publisher types and publisher list
TR DergiPark'taki yayıncılar türlerine göre filtrelenmektedir. Üniversite, Kamu, Dernek, EAH ve vb. türler ile yayıncı listesine ulaşmak için tıklayınız.
inglês | turco |
---|---|
click | tıklayın |
types | türlerine |
list | listesine |
by | göre |
and | ve |
to | için |
the | ile |
EN Merkel’s governments gave the highest priority to transatlantic relations and cultivated the traditionally close relations between Germany and the USA
TR Merkel hükümetleri Atlantik ötesi ilişkilere en büyük önceliği vererek, ABD ve Almanya arasındaki geleneksel sıkı ilişkilere özen gösterdiler
inglês | turco |
---|---|
highest | en |
and | ve |
traditionally | geleneksel |
germany | almanya |
usa | abd |
between | arasındaki |
EN Despite this financial disappointment, the project had been crucial in the rise of the Elsevier Scientific Publishing Company – especially from the point of view of goodwill and public relations
TR Bu mali hayal kırıklığına rağmen, proje Elsevier Scientific Publishing Company'nin yükselişinde, özellikle saygınlık ve halkla ilişkiler bakımından önemli bir yer tutmuştur
inglês | turco |
---|---|
financial | mali |
despite | rağmen |
elsevier | elsevier |
especially | özellikle |
crucial | önemli |
project | proje |
and | ve |
this | bu |
EN If you have questions about third-party licensing or how publishers? content appears in the product, please contact the Publishing Relations Management team.
TR Üçüncü taraf lisanslama veya yayıncıların içeriklerinin üründe nasıl göründüğü hakkında sorularınız varsa lütfen Yayıncılık İlişkileri Yönetim ekibiyle temasa geçin.
inglês | turco |
---|---|
licensing | lisanslama |
publishing | yayıncılık |
management | yönetim |
party | taraf |
about | hakkında |
questions | sorular |
please | lütfen |
how | nasıl |
or | veya |
if | varsa |
EN Supplier Relations - Support to Life
TR Tedarikçi İlişkileri - Hayata Destek
inglês | turco |
---|---|
supplier | tedarikçi |
support | destek |
to life | hayata |
EN Tradition 11: Our public relations policy is based on attraction rather than promotion; we need always maintain personal anonymity at the level of press, radio, films, television, and other public media of communication.
TR Gelenek 11: Halkla ilişkiler politikamız tanıtımdan çok cazibeye dayanmaktadır; basın, radyo, filmler, televizyon ve diğer kamusal iletişim araçları düzeyinde her zaman kişisel anonimliği korumamız gerekir.
inglês | turco |
---|---|
tradition | gelenek |
public | kamusal |
need | gerekir |
level | düzeyinde |
films | filmler |
television | televizyon |
radio | radyo |
other | diğer |
press | basın |
communication | iletişim |
of | her |
and | ve |
always | her zaman |
personal | kişisel |
EN Supplier Relations - Support to Life
TR Tedarikçi İlişkileri - Hayata Destek
inglês | turco |
---|---|
supplier | tedarikçi |
support | destek |
to life | hayata |
EN We were living a safe and quiet life in our country. I was working as a teacher and my husband was working as a taxi driver. My children were going to the school and I had good relations with my neighbors. Our lives were just going by.
TR Memleketimde güvenli ve sakin bir hayat yaşıyorduk. Ben, senelerdir öğretmenlik yapıyordum; eşim de taksi şoförü olarak çalışıyordu. Çocuklarım okullarına gidip geliyordu; komşularımla iyi geçiniyordum. Akıp gidiyordu hayatımız.
inglês | turco |
---|---|
my | mı |
good | iyi |
i | ben |
and | ve |
life | hayat |
a | bir |
to | güvenli |
EN We were living a safe and quiet life in our country. I was working as a teacher and my husband was working as a taxi driver. My children were going to the school and I had good relations with my neighbors. Our lives were just going by.
TR Memleketimde güvenli ve sakin bir hayat yaşıyorduk. Ben, senelerdir öğretmenlik yapıyordum; eşim de taksi şoförü olarak çalışıyordu. Çocuklarım okullarına gidip geliyordu; komşularımla iyi geçiniyordum. Akıp gidiyordu hayatımız.
inglês | turco |
---|---|
my | mı |
good | iyi |
i | ben |
and | ve |
life | hayat |
a | bir |
to | güvenli |
EN The applicants can benefit from the fund only once, based on the lien minutes which can be considered as a certificate of insolvency, for their employment relations with the same employer.
TR Aynı işverenle olan iş ilişkilerinde aciz vesikası mahiyetindeki haciz tutanağına dayanılarak fondan bir kez yararlanılabilir.
inglês | turco |
---|---|
employment | iş |
the | aynı |
same | bir |
EN Germany and Italy want to strengthen relations
TR Almanya ve Fransa Ukrayna Anlaşmazlığında Arabuluculuk Yapmak İstiyor
inglês | turco |
---|---|
germany | almanya |
and | ve |
to | yapmak |
EN We named our action as CSO Self Regulation (STK Öz Düzenleme - SÖZ) Principles with the belief that the civil society would find its own power at the extent it becomes independent from the state and market relations, and we set forth;
TR Çalışmamızı ise sivil toplumun devlet ve piyasanın ilişkilerinden bağımsızlaştığı ölçüde kendi gücünü bulacağı inancıyla, STÖ’ler için Öz-düzenleme İlkeleri (SÖZ) oluşturma arayışı olarak adlandırıp ve,
inglês | turco |
---|---|
regulation | düzenleme |
civil | sivil |
society | toplumun |
power | gücü |
state | devlet |
at | de |
its | in |
and | ve |
the | ise |
as | olarak |
EN Proportion of women aged 15-49 years who make their own informed decisions regarding sexual relations, contraceptive use and reproductive health care 5.6.2
TR Gebelik önleyici uygulamaların kullanımı, cinsel ilişkileri ve üreme sağlığına ilişkin kendi bilinçli kararlarını veren 15-49 yaş kadınların oranı 5.6.2
inglês | turco |
---|---|
sexual | cinsel |
health | sağlığı |
decisions | kararlar |
women | kadınlar |
use | kullanımı |
and | ve |
EN Dr. Tamer Saka, the Kibar Holding CEO, was assigned as the Vice President of the American-Turkish Council at the 35th Annual Conference on U.S.-Turkey Relations in Washington.
TR Kibar Holding CEO'su Dr. Tamer Saka, Washington'da düzenlenen 35. ABD-Türkiye İlişkileri Konferansı'nda Amerikan Türk Konseyi'nin başkan yardımcısı olarak atandı.
inglês | turco |
---|---|
kibar | kibar |
president | başkan |
conference | konferans |
s | s |
holding | holding |
american | amerikan |
turkish | türk |
vice | yardımcısı |
at | nda |
the | olarak |
EN However, the true powers and relations within these companies may never become fully transparent through this obligation.
TR Ancak medya hizmet sağlayıcı şirketler arasındaki organik ilişkiler asla tam olarak şeffaf değil.
inglês | turco |
---|---|
never | asla |
companies | şirketler |
transparent | şeffaf |
fully | tam |
EN Moroğlu Arseven’s support ranges from qualification steps, bid-structuring, advising on procurement processes and regulatory relations, through to negotiating contracts, obtaining project financing
TR Moroğlu Arseven’in rehberliği; yeterlilik aşamaları, ihale yapılandırması, ihale süreçleri, düzenleyici ilişkiler, sözleşme müzakereleri, proje finansmanı elde edilmesine kadar tüm süreçleri kapsamaktadır
inglês | turco |
---|---|
moroğlu | moroğlu |
processes | süreçleri |
regulatory | düzenleyici |
project | proje |
EN Regulatory relations and investigations
TR Düzenleyici ilişkiler ve soruşturmalar
inglês | turco |
---|---|
regulatory | düzenleyici |
and | ve |
investigations | soruşturmalar |
EN Traditional Mongolian Medicine and Its Relations with Turkish Medicine
TR Geleneksel Moğol Tıbbı Ve Türk Tıbbıyla Olan Bağlantıları Moğol Tıbbı Ve Türk Tıbb
inglês | turco |
---|---|
traditional | geleneksel |
and | ve |
its | olan |
turkish | türk |
EN Some Phytochemical Characteristics of Cherry Cultivars and Relations Between These Characteristics
TR Bazı Kiraz Çeşitlerinin Fitokimyasal Özellikleri ve Bu Özellikler Arasındaki İlişkiler
inglês | turco |
---|---|
these | bu |
and | ve |
some | bazı |
between | arasındaki |
EN If you have questions about third-party licensing or how publishers? content appears in the product, please contact the Publishing Relations Management team.
TR Üçüncü taraf lisanslama veya yayıncıların içeriklerinin üründe nasıl göründüğü hakkında sorularınız varsa lütfen Yayıncılık İlişkileri Yönetim ekibiyle temasa geçin.
inglês | turco |
---|---|
licensing | lisanslama |
publishing | yayıncılık |
management | yönetim |
party | taraf |
about | hakkında |
questions | sorular |
please | lütfen |
how | nasıl |
or | veya |
if | varsa |
EN Supplier Relations - Support to Life
TR Tedarikçi İlişkileri - Hayata Destek
inglês | turco |
---|---|
supplier | tedarikçi |
support | destek |
to life | hayata |
EN Supplier Relations - Support to Life
TR Tedarikçi İlişkileri - Hayata Destek
inglês | turco |
---|---|
supplier | tedarikçi |
support | destek |
to life | hayata |
EN We were living a safe and quiet life in our country. I was working as a teacher and my husband was working as a taxi driver. My children were going to the school and I had good relations with my neighbors. Our lives were just going by.
TR Memleketimde güvenli ve sakin bir hayat yaşıyorduk. Ben, senelerdir öğretmenlik yapıyordum; eşim de taksi şoförü olarak çalışıyordu. Çocuklarım okullarına gidip geliyordu; komşularımla iyi geçiniyordum. Akıp gidiyordu hayatımız.
inglês | turco |
---|---|
my | mı |
good | iyi |
i | ben |
and | ve |
life | hayat |
a | bir |
to | güvenli |
EN We were living a safe and quiet life in our country. I was working as a teacher and my husband was working as a taxi driver. My children were going to the school and I had good relations with my neighbors. Our lives were just going by.
TR Memleketimde güvenli ve sakin bir hayat yaşıyorduk. Ben, senelerdir öğretmenlik yapıyordum; eşim de taksi şoförü olarak çalışıyordu. Çocuklarım okullarına gidip geliyordu; komşularımla iyi geçiniyordum. Akıp gidiyordu hayatımız.
inglês | turco |
---|---|
my | mı |
good | iyi |
i | ben |
and | ve |
life | hayat |
a | bir |
to | güvenli |
EN Maintaining relations with public institutions, local governments and other non-governmental organizations
TR Kamu kuruluşları, yerel yönetimler ve diğer sivil toplum kuruluşları ile ilişkilerin sürdürülmesi
inglês | turco |
---|---|
local | yerel |
other | diğer |
and | ve |
with | ile |
public | kamu |
organizations | kuruluşlar |
EN Is it the free market and freedom era that we have arrived at, or is it the product of a public relations activity? "16 Tones", which became a favorite hit when describing the misery of the miners, or is it just a song?
TR Gele gele vardığımız serbest piyasa ve özgürlük çağı yoksa bütünüyle halkla ilişkiler faaliyeti ürünü mü? Madencilerin sefaletini anlatırken gözde bir hit parçası oluveren "16 Ton", yoksa sadece bir şarkı mı?
inglês | turco |
---|---|
free | serbest |
market | piyasa |
freedom | özgürlük |
or | yoksa |
and | ve |
product | ürünü |
of | parçası |
a | bir |
the | sadece |
EN The applicants can benefit from the fund only once, based on the lien minutes which can be considered as a certificate of insolvency, for their employment relations with the same employer.
TR Aynı işverenle olan iş ilişkilerinde aciz vesikası mahiyetindeki haciz tutanağına dayanılarak fondan bir kez yararlanılabilir.
inglês | turco |
---|---|
employment | iş |
the | aynı |
same | bir |
EN International Pubic Keynote Speaker & Investment Relations
TR Uluslararası Pubic Keynote Konuşmacı ve Yatırım İlişkileri
inglês | turco |
---|---|
investment | yatırım |
international | uluslararası |
EN Germany and Italy want to strengthen relations
TR Aimanya ve İtalya ilişkilerini güçlendirmek istiyor
inglês | turco |
---|---|
and | ve |
want | istiyor |
strengthen | güçlendirmek |
EN Donald Trump and his presidency proved a serious test of endurance for German-American relations
TR Donald Trump ve onun başkanlık dönemi, Alman-Amerikan ilişkileri için büyük bir dayanıklılık testiydi
inglês | turco |
---|---|
and | ve |
for | için |
a | bir |
of | in |
EN USA and Germany: a look at transatlantic relations
TR ABD ve Almanya: Transatlantik ilişkilere bir bakış
inglês | turco |
---|---|
usa | abd |
germany | almanya |
and | ve |
a | bir |
at | bakış |
EN Currently there are 120 Bachelor's and Master's degree programmes at German universities on the topic area of international relations and Peace and Conflict Studies
TR Şu anda 120 Alman yüksekokulunda Uluslararası İlişkiler, Barış ve Anlaşmazlık Araştırmaları konu bileşkesinin okunduğu, lisans ve yüksek lisans bölümleri var
inglês | turco |
---|---|
international | uluslararası |
peace | barış |
on | yüksek |
and | ve |
EN The voter gives his or her second vote to a party. The second vote has a greater weight because it defines the power relations in parliament: the number of seats for the individual parties.
TR Seçmen, ikinci oyunu bir partiye verir. İkinci oylar daha büyük bir ağırlığa sahiptir, çünkü bu oylar parlamentodaki güçler ilişkisini; yani tek tek partilerin alacağı sandalye sayısını belirlerler.
inglês | turco |
---|---|
gives | verir |
power | güç |
second | ikinci |
has | bu |
greater | daha büyük |
a | bir |
the | yani |
because | çünkü |
to | tek |
EN If the union wants to maintain its place as an important actor on the global stage alongside China and the USA, then it will need to strengthen its internal relations and move in the direction of federalism
TR Şayet Birlik, küresel sahnede Çin ve ABD’nin yanı sıra önemli bir aktör olarak kalmak istiyorsa, iç ilişkilerini güçlendirmek ve federalizm yönünde hareket etmek zorundadır
inglês | turco |
---|---|
global | küresel |
alongside | yanı sıra |
strengthen | güçlendirmek |
move | hareket |
important | önemli |
and | ve |
of | in |
to | etmek |
EN University Industrial Relations
TR Üniversite Sanayi İlişkileri
inglês | turco |
---|---|
industrial | sanayi |
EN Analyze text to extract metadata from content such as concepts, entities, keywords, categories, sentiment, emotion, relations, and semantic roles using natural language understanding.
TR Doğal dilde anlamayı kullanarak kavramlar, varlıklar, anahtar sözcükler, kategoriler, duygular, ilişkiler ve semantik roller gibi içerikten meta verileri çıkarmak için metni analiz edin.
inglês | turco |
---|---|
analyze | analiz |
text | metni |
keywords | anahtar |
categories | kategoriler |
natural | doğal |
and | ve |
using | kullanarak |
to | için |
as | gibi |
EN Apply the knowledge of unique entities and relations in your industry or organization to your data.
TR Verilerinize, sektörünüzdeki ya da kuruluşunuzdaki benzersiz varlıkların ve ilişkilerin bilgilerini uygulayın.
inglês | turco |
---|---|
apply | uygulayın |
of | ın |
unique | benzersiz |
industry | sektör |
organization | kuruluş |
in | da |
and | ve |
EN Public Relations groups in Australia | Meetup
TR Türkiye ülkesinde Halkla İlişkiler grupları | Meetup
inglês | turco |
---|---|
meetup | meetup |
in | ülkesinde |
groups | grupları |
EN Find out what's happening in Public Relations Meetup groups around the world and start meeting up with the ones near you.
TR Dünya genelindeki Halkla İlişkiler Meetup gruplarında olup bitenleri öğrenin ve yakınınızdakilerle buluşmaya başlayın.
inglês | turco |
---|---|
world | dünya |
start | başlayın |
near | yakın |
in | genelindeki |
find out | öğrenin |
meetup | meetup |
and | ve |
EN Tradition 11: Our public relations policy is based on attraction rather than promotion; we need always maintain personal anonymity at the level of press, radio, films, television, and other public media of communication.
TR Gelenek 11: Halkla ilişkiler politikamız tanıtımdan çok cazibeye dayanmaktadır; basın, radyo, filmler, televizyon ve diğer kamusal iletişim araçları düzeyinde her zaman kişisel anonimliği korumamız gerekir.
inglês | turco |
---|---|
tradition | gelenek |
public | kamusal |
need | gerekir |
level | düzeyinde |
films | filmler |
television | televizyon |
radio | radyo |
other | diğer |
press | basın |
communication | iletişim |
of | her |
and | ve |
always | her zaman |
personal | kişisel |
EN We have experienced honest relations with ourselves and others, and we have experienced a sense of being alive, of being in the world.
TR Kendimizle ve başkalarıyla dürüst ilişkiler yaşadık ve Hayatta olmak, dünyada olmanın.
inglês | turco |
---|---|
honest | dürüst |
others | başkaları |
of | ın |
the | olmak |
and | ve |
in the world | dünyada |
EN Public Relations Committee: This committee has two service roles: Interviewees and Organizers
TR Halkla İlişkiler Komitesi: Bu komitenin iki hizmet rolü vardır: Görüşmeciler ve Organizatörler
inglês | turco |
---|---|
committee | komitesi |
service | hizmet |
and | ve |
two | iki |
this | bu |
EN If you are a journalist or researcher interested in learning more about ITAA, please contact ?Public Relations Committee? from the drop-down menu.
TR ITAA hakkında daha fazla bilgi edinmek isteyen bir gazeteci veya araştırmacıysanız, lütfen açılır menüden “Halkla İlişkiler Komitesi” ile iletişime geçin.
inglês | turco |
---|---|
researcher | araştırmacı |
itaa | itaa |
committee | komitesi |
menu | menü |
a | bir |
please | lütfen |
or | veya |
more | daha |
contact | iletişime |
EN General information and supportWebmasters (website and calendar)International Service Meeting Secretaries Public Relations Committee
TR Genel bilgi ve destekWeb yöneticileri (web sitesi ve takvim)Uluslararası Hizmet Toplantı Sekreterleri Halkla İlişkiler Komitesi
inglês | turco |
---|---|
information | bilgi |
and | ve |
calendar | takvim |
service | hizmet |
committee | komitesi |
international | uluslararası |
meeting | toplantı |
general | genel |
EN Improving customer relations is all about service and support
TR Müşteri ilişkilerini geliştirmek tamamen hizmet ve destekle ilgilidir
inglês | turco |
---|---|
customer | müşteri |
all | tamamen |
and | ve |
service | hizmet |
support | destekle |
EN Should you need any assistance in your role as editor, please reach out to your Publisher, Journal Manager or visit the Support Centre.
TR Editörlük rolünüzle ilgili desteğe ihtiyaç duyarsanız lütfen Yayıncınıza ya da Dergi Yöneticinize ulaşın veya destek merkezini ziyaret edin.
inglês | turco |
---|---|
journal | dergi |
in | da |
role | rol |
support | destek |
reach | ulaşın |
need | ihtiyaç |
please | lütfen |
or | veya |
visit | ziyaret |
EN Every year, we actively make over 45,000 subscription articles available green open access - more than any other publisher
TR Her yıl 45.000'den fazla abonelik gerektiren makaleyi aktif olarak yeşil açık erişimli hale getiririz - bu sayı bütün diğer yayıncılardan daha yüksektir
inglês | turco |
---|---|
year | yıl |
subscription | abonelik |
green | yeşil |
access | erişimli |
open | açık |
other | diğer |
more | fazla |
every | her |
EN A publisher-driven initiative, CrossRef is a free reference-linking service that provides seamless integration of current and archived content across publishers
TR Yayıncılar tarafından desteklenen bir inisiyatif olan CrossRef, güncel ve arşivlenmiş içeriklerin yayıncılar tarafından sorunsuz bir şekilde entegre edilebilmesini sağlayan ücretsiz bir referans bağlantılandırma hizmetidir
inglês | turco |
---|---|
service | hizmetidir |
seamless | sorunsuz |
integration | entegre |
current | güncel |
free | ücretsiz |
reference | referans |
and | ve |
EN Viewed this way, the logo represents, in classical symbolism, the symbiotic relationship between publisher and scholar
TR Bu şekilde bakıldığında, logo, klasik sembolizm içinde yayıncı ve akademisyen arasındaki simbiyotik ilişkiyi temsil etmektedir
inglês | turco |
---|---|
logo | logo |
represents | temsil |
classical | klasik |
this | bu |
in | içinde |
and | ve |
the | şekilde |
between | arasındaki |
EN As a leading publisher, Elsevier helps to lower this perceived barrier to publication.
TR Önde gelen yayıncılardan biri olan Elsevier, yayınlanma önündeki bu algılanan engeli azaltmaya çalışmaktadır.
inglês | turco |
---|---|
elsevier | elsevier |
this | bu |
a | olan |
to | biri |
Mostrando 50 de 50 traduções