EN A ride to the moon is never smooth. We advance inch by inch, day by day. We value those who execute, who stay in the fight, who never, ever give up. We will persevere.
"never run" em inglês pode ser traduzido nas seguintes palavras/frases turco:
EN A ride to the moon is never smooth. We advance inch by inch, day by day. We value those who execute, who stay in the fight, who never, ever give up. We will persevere.
TR Ay'a seyahat hiç kolay değil. Gün be gün, santim santim ilerliyoruz. Gereğini yerine getirenlere, mücadelede kalanlara, asla ama asla pes etmeyenlere değer veriyoruz. Sabredeceğiz.
inglês | turco |
---|---|
value | değer |
those | de |
never | asla |
will | seyahat |
we | ama |
to | hiç |
EN These customer master keys never leave the AWS KMS FIPS validated hardware security modules unencrypted and are never known to AWS personnel.
TR Bu müşteri ana anahtarları hiçbir zaman şifrelenmeden AWS KMS FIPS onaylı donanım güvenlik modüllerinden ayrılmaz ve AWS çalışanlarına gösterilmez.
inglês | turco |
---|---|
customer | müşteri |
aws | aws |
fips | fips |
hardware | donanım |
security | güvenlik |
keys | anahtarları |
these | bu |
never | hiç |
and | ve |
EN Never before has it focused on itself so intensely; never before has it been so sensitive to mistakes
TR Gazetecilik dünyası bugün kendini hiç olmadığı kadar derinden sorguluyor ve hatalara karşı hiç olmadığı kadar büyük bir duyarlılık gösteriyor
inglês | turco |
---|---|
sensitive | duyarlı |
to | karşı |
EN Beware of phishing attacks, Ledger will never ask for the 24 words of your recovery phrase. Never share them. Learn more
TR Oltalama girişimlerine karşı dikkatli olun, Ledger sizden 24 kelimelik kurtarma ifadenizi asla istemez. Onu asla kimseyle paylaşmayın. Daha fazla bilgi
inglês | turco |
---|---|
recovery | kurtarma |
share | paylaş |
learn | bilgi |
ledger | ledger |
never | asla |
of | karşı |
EN Never run out of keyword ideas. Keywords Explorer runs on a huge database of more than 7 billion keywords, updated with fresh data every month.
TR Anahtar kelime fikirleriniz hiçbir zaman tükenmesin. Anahtar Kelime Gezgini, her ay taze verilerle güncellenen ve 7 milyardan fazla anahtar kelimeden oluşan büyük bir veritabanı içerir.
inglês | turco |
---|---|
billion | milyardan |
updated | güncellenen |
fresh | taze |
month | ay |
database | veritabanı |
than | ve |
never | hiç |
more | fazla |
huge | büyük |
data | zaman |
a | bir |
of | her |
EN We never run discounts and have no plans to offer free trials.
TR Herhangi bir indirim yapmıyoruz ve ücretsiz deneme süreçleri sunmak gibi bir planımız yok.
inglês | turco |
---|---|
free | ücretsiz |
and | ve |
discounts | indirim |
no | yok |
EN Never again run out of mouse tracking space in the middle of battle. The legendary QcK mousepad now provides complete RGB desktop coverage for all your gaming peripherals.
TR Artık asla savaşın ortasında fare takip alanınız bitmesin. Efsanevi QcK mousepad artık oyunla ilgili tüm çevre birimleriniz için eksiksiz RGB masaüstü kapsamı sunuyor.
inglês | turco |
---|---|
mouse | fare |
tracking | takip |
space | alan |
legendary | efsanevi |
qck | qck |
provides | sunuyor |
desktop | masaüstü |
never | asla |
of | in |
complete | eksiksiz |
all | tüm |
for | için |
EN Never run out of power when hosting a video meeting: Swytch provides 60 watts of power to laptops that charge via USB-C.
TR Bir video toplantısına ev sahipliği yaparken asla gücünüz tükenmez: Swytch, USB-C ile şarj olan dizüstü bilgisayarlara 60 watt güç sağlar.
inglês | turco |
---|---|
never | asla |
video | video |
provides | sağlar |
when | yaparken |
charge | şarj |
meeting | toplantı |
EN We just get clean requests and never have to deal with malicious traffic or attacks on the DNS infrastructure."
TR Sadece iyi niyetli istekler alıyoruz ve hiçbir zaman kötü niyetli trafik veya DNS altyapısındaki saldırılarla uğraşmak zorunda kalmıyoruz."
inglês | turco |
---|---|
get | al |
traffic | trafik |
dns | dns |
have to | zorunda |
infrastructure | altyapı |
just | bir |
and | ve |
never | hiç |
or | veya |
EN “I’ve never seen a local dental practice in the world ranking as much as we are now. We are ranking nationally. Because of the tool. Simple as that. And I still don’t use even 50% of it.”
TR ''Şu anda dünyada bulunduğumuz sıralamada olan yerel bir diş hekimliği muayenehanesi görmedim. Bu araç sayesinde ülke çapında sıralanıyoruz. İşte bu kadar basit. Daha %50'sini bile kullanmadım.''
inglês | turco |
---|---|
ranking | sıralamada |
local | yerel |
dental | diş |
and | bu |
simple | basit |
even | bile |
the | araç |
world | dünyada |
of | anda |
EN I have been using Ahrefs since 2012 and have never second guessed my decision.
TR Ahrefs’i 2012’den beri kullanıyorum ve tercihimi hiçbir zaman sorgulamadım.
inglês | turco |
---|---|
and | ve |
never | hiç |
second | bir |
EN However, the building was never used as a door
TR Ancak yapı hiçbir zaman kapı olarak kullanılmamıştır
inglês | turco |
---|---|
building | yapı |
door | kapı |
a | bir |
never | hiç |
the | ancak |
as | olarak |
EN We’ll never sell your info, and you can opt out anytime you want. (By clicking “Sign Up”, you agree that you have read, understand, and consent to the Privacy Policy with regards to the use of your personal data.)
TR Bilgilerini asla satmayız. Ayrıca dilediğin zaman e-posta listesinden çıkabilirsin. ("Kaydol"a tıklayarak kişisel verilerinin kullanımı ile ilgili Gizlilik Politikası'nı okuduğunu, anladığını ve onayladığını kabul edersin.)
inglês | turco |
---|---|
by clicking | tıklayarak |
policy | politikasını |
and | ve |
data | verilerinin |
well | zaman |
never | asla |
to | ayrıca |
privacy | gizlilik |
use | kullanımı |
personal | kişisel |
the | kabul |
with | ile |
EN Since we have no foreign parent company, we never comply with any rogue or other data requests from either domestic or foreign authorities
TR Yabancı bir ana şirketimiz olmadığı için, yerli veya yabancı makamlardan gelen herhangi bir sahte veya diğer veri isteklerine asla uymayız
inglês | turco |
---|---|
other | diğer |
data | veri |
foreign | yabancı |
company | şirketimiz |
never | asla |
or | veya |
any | herhangi |
since | bir |
EN You shall never use another user's account without such other user's prior express permission
TR Başka bir kullanıcının önceden açık izni olmaksızın onun hesabını asla kullanmamalısınız
inglês | turco |
---|---|
such | bir |
permission | izni |
prior | önceden |
you | onun |
users | kullanıcı |
never | asla |
without | olmaksızın |
use | kullanıcının |
EN Track and compare your performance in real time so you never miss an opportunity to get more views and make money from your videos.
TR Performansınızı gerçek zamanlı olarak izleyin ve karşılaştırın, böylece videolarınızdan daha fazla görüntünleme alma ve para kazanma fırsatını asla kaçırmazsınız.
inglês | turco |
---|---|
compare | karşılaştırın |
real | gerçek |
time | zamanlı |
videos | videoları |
never | asla |
opportunity | fırsat |
and | ve |
performance | performans |
get | alma |
EN We never collect or store your credit card number.
TR Kredi kartı numaranızı asla toplamıyoruz veya saklamıyoruz.
inglês | turco |
---|---|
credit | kredi |
number | numaranızı |
never | asla |
or | veya |
EN "Attention please! There's a danger of addiction if you enter this place! Awesome quality food, lovely staff, funny atmosphere. I've never been disappointed here."
TR "Kapidaki uzun kuyrukta beklemeye deger mi diye dusunebirsiniz ama sakin usenmeyin. Inanilmaz corba ve sandwichleri var. French lady yi mutlaka deneyin. Isminizi duzgun yazdirin sonra okuyamiyorlar :)"
inglês | turco |
---|---|
you | ve |
of | sonra |
a | var |
EN As a result, Last.fm should never be considered a “finished product”, and by using Last.fm you accept it – warts and all.
TR Sonuç olarak Last.fm asla bir "son ürün" olarak değerlendirilmemelidir ve Last.fm'i kullanarak bunu her şekliyle kabul etmiş sayılırsın.
inglês | turco |
---|---|
never | asla |
and | ve |
last | last |
product | ürün |
accept | kabul |
it | bunu |
using | kullanarak |
as | olarak |
result | sonuç |
a | bir |
you | her |
EN Your private keys and backup are encrypted and never leave your device.
TR Özel anahtarlarınız ve yedeklemeniz şifrelenir ve cihazınızdan asla ayrılmaz.
inglês | turco |
---|---|
keys | anahtarları |
never | asla |
encrypted | şifrelenir |
device | cihaz |
and | ve |
EN Your private keys are encrypted and never leave your device. You fully control your funds.
TR Özel anahtarlarınız şifrelenir ve asla cihazınızdan ayrılmaz. Yatırımlarınız tamamen kontrolünüz altındadır.
inglês | turco |
---|---|
keys | anahtarları |
never | asla |
fully | tamamen |
encrypted | şifrelenir |
device | cihaz |
control | kontrol |
and | ve |
EN Never share it with anybody, even the members of our team!
TR Asla kimseyle paylaşmayın, hatta ekibimizin üyeleriyle bile!
inglês | turco |
---|---|
share | paylaş |
of | ın |
our team | ekibimizin |
members | üyeleriyle |
never | asla |
even | bile |
EN Companies and businesses take their sales game up a notch by offering promos that their customers can never refuse
TR Günümüzde şirketler ve işletmeler müşterilerine ilgi çekici promosyonlar sunarak satışlarını artırmaya çalışıyor
inglês | turco |
---|---|
businesses | işletmeler |
by offering | sunarak |
sales | satış |
companies | şirketler |
and | ve |
EN It’s never been truer than it is today
TR Bu söz bugün hiç olmadığı kadar doğru
inglês | turco |
---|---|
never | hiç |
today | bugün |
been | bu |
EN Trust Wallet will never access any of your personal information on your mobile device. Your data stays private.
TR Trust Cüzdan mobil cihazınızdaki kişisel verilerinize kesinlikle erişmeyecektir. Bilgileriniz gizli kalacaktır.
inglês | turco |
---|---|
wallet | cüzdan |
of | ın |
trust | trust |
on | kesinlikle |
personal | kişisel |
mobile | mobil |
private | gizli |
device | cihaz |
EN We’ll never suppress an opinion for being negative.
TR Olumsuz olduğu için bir görüşü asla baskılamayız.
inglês | turco |
---|---|
negative | olumsuz |
never | asla |
for | için |
an | bir |
EN Our brilliant partners also allow us to achieve things never before thought possible with user-generated content.
TR Harika ortaklarımız da, kullanıcı tarafından oluşturulan içerik ile mümkün olduğu daha önce hiç düşünülmemiş şeyleri başarmamıza olanak sağlarlar./p>
inglês | turco |
---|---|
possible | mümkün |
content | içerik |
user | kullanıcı |
generated | oluşturulan |
also | da |
things | şeyleri |
before | önce |
to | hiç |
EN "I'd consider Central Park as the oasis of NYC. It's a little bit of tranquility in a city that never sleeps. Stop in, grab a map and you can easily spend a whole day exploring this huge park. Enjoy!"
TR "Böyle büyük binalarla dolu bir şehirde böyle bir park alanı ayırmak ve bu Park'ı bu denli güzel korumak ve geliştirmek Şehrin nefes almasını sağlamış."
inglês | turco |
---|---|
city | alan |
huge | büyük |
park | park |
this | bu |
and | ve |
a | bir |
EN UniqID asset tracking: Label, manage, and track your assets like never before—anywhere, anytime—while also meeting OEM compliance requirements.
TR UniqID varlık izleme: Varlıklarınızı daha önceden mümkün olmayan bir şekilde (her yerde, her zaman) etiketleyin, yönetin ve takip edin; aynı zamanda OEM uyumluluk gereksinimlerini karşılayın.
inglês | turco |
---|---|
asset | varlık |
before | önceden |
compliance | uyumluluk |
requirements | gereksinimlerini |
and | ve |
manage | yönetin |
tracking | izleme |
track | takip |
while | zamanda |
your | her |
like | aynı |
EN Exclusive dual-battery system means never sitting next to an outlet to charge your headset. Keep one battery charged in the transmitter base station while gaming with the other in the headset.
TR Özel çift pilli sistem, kulaklığınızı şarj etmek için priz yanında oturmak zorunda kalmayacağınız anlamına geliyor. Kulaklıktaki bir pille oyun oynarken diğerini verici baz istasyonunda tutarak şarj edin.
inglês | turco |
---|---|
system | sistem |
base | baz |
gaming | oyun |
dual | çift |
charge | şarj |
EN we will never share your data with third parties.
TR verilerinizi kesinlikle üçüncü taraflarla paylaşmayacağız.
inglês | turco |
---|---|
share | paylaş |
parties | taraflarla |
your data | verilerinizi |
third | üçüncü |
EN Good news fast, bad news faster. We communicate honestly. The best decisions are made quickly and with the best information possible. We never struggle alone.
TR İyi haberler hızlı, kötü haberler daha hızlı duyulur. Dürüstçe iletişim kurarız. En iyi kararlar, hızlı ve mümkün olan en iyi bilgilerle alınır. Asla tek başımıza mücadele etmeyiz.
inglês | turco |
---|---|
news | haberler |
decisions | kararlar |
possible | mümkün |
bad | kötü |
and | ve |
never | asla |
are | olan |
best | en |
fast | hızlı |
the | tek |
EN Thank you very much for your help and interest You never had difficulty in any way.
TR Yardımlarınız ve ilginiz için çok teşekkür ederim. Hiçbir şekilde zorlanmadınız.
inglês | turco |
---|---|
thank you | teşekkür |
never | hiç |
and | ve |
any | bir |
for | için |
EN Halsey's second studio album Hopeless Fountain Kingdom (2017) was preceded by the single "Now or Never", which became their first top 40 entry as a lead artist.
TR Yine 2014'te açılış sanatçısı olarak The Kooks ile tura çıktı. 2015 yılında, Halsey, Twitter'da festivalde en çok konuşulan sanatçı oldu.
inglês | turco |
---|---|
top | en |
artist | sanatçı |
was | oldu |
EN DESPITE WORKING OVERTIME, WE FELT IT WAS NEVER ENOUGH
TR FAZLA MESAİYE RAĞMEN YETERSİZLİK DUYGUSUNU YENEMEDİK
EN It felt like this life we had was never going to change
TR Bu düzenimiz hiç bozulmayacak gibi görünüyordu
inglês | turco |
---|---|
this | bu |
to | hiç |
like | gibi |
EN Medical note-taking has never been easier
TR Tıbbi not alma hiç bu kadar kolay olmamıştı
inglês | turco |
---|---|
medical | tıbbi |
easier | kolay |
note | not |
never | hiç |
EN Searching for soundbites has never been easier. You can search by word or phrase to locate those amazing quotes.
TR Ses ısırıklarını aramak hiç bu kadar kolay olmamıştı. Bu şaşırtıcı tırnak işaretlerini bulmak için kelime veya kelime öbeği ile arama yapabilirsiniz.
inglês | turco |
---|---|
easier | kolay |
amazing | şaşırtıcı |
search | arama |
you can | yapabilirsiniz |
or | veya |
EN Searching for key parts of your interviews has never been easier.
TR Röportajlarınızın önemli kısımlarını aramak hiç bu kadar kolay olmamıştı.
inglês | turco |
---|---|
interviews | röportajlar |
easier | kolay |
key | önemli |
never | hiç |
of | kadar |
EN Once you’ve got an automated transcript, your seconds away from creating accessible captions & subtitles for your video. Customizing and fine-tuning your captions has never been easier.
TR Otomatik bir transkripte sahip olduktan sonra, videonuz için erişilebilir altyazılar ve altyazılar oluşturmanıza saniyeler kaldı. Altyazılarınızı özelleştirmek ve ince ayar yapmak hiç bu kadar kolay olmamıştı.
inglês | turco |
---|---|
automated | otomatik |
transcript | transkripte |
seconds | saniyeler |
video | videonuz |
accessible | erişilebilir |
easier | kolay |
and | ve |
an | bir |
subtitles | altyazılar |
for | için |
from | kadar |
EN As producer, editor, or journalist, there’s one thing you know for sure: there is never enough time in the day to get your work done
TR Yapımcı, editör veya gazeteci olarak, kesin olarak bildiğiniz bir şey vardır: İşinizi yapmak için günde yeterli zaman yoktur
inglês | turco |
---|---|
editor | editör |
producer | yapımcı |
you know | bildiğiniz |
time | zaman |
day | günde |
or | veya |
enough | yeterli |
EN Collaboration on your show has never been easier. From creation to post-production to marketing, multiple users can access your workspace to see every stage of production.
TR Şovunuzdaki işbirliği hiç bu kadar kolay olmamıştı. Oluşturmadan üretim sonrası pazarlamaya kadar birden çok kullanıcı, üretimin her aşamasını görmek için çalışma alanınıza erişebilir.
inglês | turco |
---|---|
collaboration | işbirliği |
easier | kolay |
access | erişebilir |
production | üretim |
users | kullanıcı |
EN Reading your notes can never truly recap 5,000+ spoken words
TR Notlarınızı okumak asla 5.000'den fazla konuşulan kelimeyi gerçekten özetleyemez
inglês | turco |
---|---|
notes | notlar |
never | asla |
truly | gerçekten |
spoken | konuşulan |
EN Never miss an action item and you’ll always be able to clarify what was said by who. Unsure what was said? No problem. Just search the transcript.
TR Bir eylem öğesini asla kaçırmayın ve kim tarafından söylenenleri her zaman açıklığa kavuşturursunuz. Ne söylendiğinden emin değil misin? Sorun yok. Sadece transkripti arayın.
inglês | turco |
---|---|
action | eylem |
problem | sorun |
transcript | transkripti |
and | ve |
what | ne |
never | asla |
item | bir |
by | tarafından |
always | her zaman |
the | değil |
to | her |
who | kim |
no | yok |
EN Tradition 6: An ITAA group ought never endorse, finance, or lend the ITAA name to any related facility or outside enterprise, lest problems of money, property, and prestige divert us from our primary purpose.
TR Gelenek 6: Bir ITAA grubu, para, mülkiyet ve prestij sorunları bizi birincil amacımızdan saptırmasın diye, ITAA adını hiçbir ilgili tesise veya dış kuruluşa asla onaylamamalı, finanse etmemeli veya ödünç vermemelidir.
inglês | turco |
---|---|
tradition | gelenek |
itaa | itaa |
group | grubu |
related | ilgili |
property | mülkiyet |
primary | birincil |
purpose | amacı |
outside | dış |
problems | sorunları |
name | adını |
and | ve |
never | asla |
or | veya |
us | bizi |
EN Tradition 9: ITAA as such, ought never be organized, but we may create service boards or committees directly responsible to those they serve.
TR Gelenek 9: ITAA asla organize edilmemelidir, ancak hizmet ettikleri kişilere doğrudan sorumlu hizmet kurulları veya komiteleri oluşturabiliriz.
inglês | turco |
---|---|
tradition | gelenek |
itaa | itaa |
organized | organize |
directly | doğrudan |
responsible | sorumlu |
never | asla |
but | ancak |
serve | hizmet |
or | veya |
EN Tradition 10: ITAA has no opinion on outside issues, hence the ITAA name ought never be drawn into public controversy.
TR Gelenek 10: ITAA'nın dış meseleler hakkında hiçbir fikri yoktur, bu nedenle ITAA adı asla kamu tartışmasına girmemelidir.
inglês | turco |
---|---|
tradition | gelenek |
itaa | itaa |
public | kamu |
outside | dış |
name | adı |
on | hakkında |
has | bu |
never | asla |
no | yoktur |
EN 1 research paper never turned in that a professor gave me credit for.
TR Bir profesörün bana güvendiği 1 araştırma makalesi asla geri çevrilmedi.
inglês | turco |
---|---|
research | araştırma |
never | asla |
professor | profesör |
me | bana |
a | bir |
EN I never imagined the depth of what I was struggling with, and the relief I?ve felt at finding real, lived freedom from my mental disease
TR Mücadele ettiğim şeyin derinliğini ve zihinsel hastalığımdan gerçek, yaşanmış özgürlüğü bulduğumda hissettiğim rahatlamayı asla hayal etmemiştim
inglês | turco |
---|---|
mental | zihinsel |
disease | hastalığı |
freedom | özgürlüğü |
and | ve |
real | gerçek |
never | asla |
EN I?ve lived with my addiction my whole life, and I never knew how deep my problem was until I started to experience life without it
TR Hayatım boyunca bağımlılığımla yaşadım ve onsuz bir hayat yaşamaya başlayana kadar sorunumun ne kadar derin olduğunu bilmiyordum
inglês | turco |
---|---|
deep | derin |
and | ve |
it | olduğunu |
whole | ya |
life | hayat |
to | kadar |
Mostrando 50 de 50 traduções