TR Gazetecilik dünyası bugün kendini hiç olmadığı kadar derinden sorguluyor ve hatalara karşı hiç olmadığı kadar büyük bir duyarlılık gösteriyor
TR Gazetecilik dünyası bugün kendini hiç olmadığı kadar derinden sorguluyor ve hatalara karşı hiç olmadığı kadar büyük bir duyarlılık gösteriyor
EN Never before has it focused on itself so intensely; never before has it been so sensitive to mistakes
turco | inglês |
---|---|
hiç | never |
TR Gazetecilik Bölümü Öğrencileri ve Yeni Mezunlarına Yönelik Çevrimiçi Gazetecilik Eğitimi
EN The 25th Flying Broom International Women's Film Festival is looking for Volunteers
turco | inglês |
---|---|
yönelik | for |
TR Uğur Mumcu Araştırmacı Gazetecilik Vakfı (um:ag) Gazetecilik Bölümü Öğrencileri ve Yeni Mezunlarına…
EN The Flying Broom Foundation is looking for volunteers to support them at the Flying Broom Women's…
turco | inglês |
---|---|
vakfı | foundation |
TR Lütfen formu doldurun ve “Bilmemiz gereken başka bir şey” alanında ayrıntılı bilgi verin. Kurumsal ekibimiz, gazetecilik transkripsiyon ihtiyaçlarınız hakkında sizinle sohbet etmek ister.
EN Please fill out the form and elaborate in the “Anything else we should know” field. Our enterprise team would love to chat with you about your journalistic transcription needs.
turco | inglês |
---|---|
doldurun | fill |
başka | else |
bilgi | know |
kurumsal | enterprise |
transkripsiyon | transcription |
sizinle | with you |
sohbet | chat |
ihtiyaçları | needs |
TR Bu eylemi yerine getirerek, MyPostcard açıkça ifade özgürlüğünü destekliyor ve kesinlikle gazetecilik sansürüne karşı olduğunu göstermektedir
EN By carrying out this action, MyPostcard is clearly in favor of freedom of expression and decided against journalistic censorship
turco | inglês |
---|---|
bu | this |
mypostcard | mypostcard |
açıkça | clearly |
ifade | expression |
olduğunu | is |
TR Biyoçeşitlilik ve koruma konularında haber yapmak için gazetecilik ağlarının ve medya kuruluşlarının kapasitesini oluşturmak
EN Build the capacity of journalism networks and media organizations to report on biodiversity and conservation issues
turco | inglês |
---|---|
biyoçeşitlilik | biodiversity |
koruma | conservation |
gazetecilik | journalism |
medya | media |
kapasitesini | capacity |
kuruluşların | organizations |
TR Sosyal medya paylaşımlarına ve gazetecilerin retweetlerine atıfta bulunulan SETA raporu, Türkiye’deki gazetecilik örgütleri tarafından gazetecileri “kara listeye alma” ve “hedefleme” olarak yorumlandı.
EN Citing social media posts and retweets of the journalists, the SETA report was seen as “blacklisting” and “targeting” by journalism associations in Turkey.
turco | inglês |
---|---|
raporu | report |
türkiye | turkey |
gazetecilik | journalism |
TR Bizim gezilerimizin gücü iş birliğinden geliyor ve zaten gazeteciliğin geleceği bu: en son “Pandora Papers” örneğinde olduğu gibi büyük araştırmacı gazetecilik projeleri, iş birliğiyle hayat buluyor
EN The strength of our tours lies in collaboration, and that’s definitely where the future of journalism lies
turco | inglês |
---|---|
gazetecilik | journalism |
TR Kriz dönemlerinde gazetecilik: Bir yurt dışı muhabir anlatıyor
EN Journalism in times of crisis: a foreign correspondent explains
turco | inglês |
---|---|
kriz | crisis |
gazetecilik | journalism |
TR Gazetecilik yapılan bölgeye ait haber, rapor, arka plan bilgisi, analiz, portre, röportaj, yorum ve olaylara içeriden bakış sunarak bölgeyi hedef kitlesi için izlenir kılmak yurt dışı muhabirin görevidir.
EN It’s the foreign correspondent’s job to increase readers’ understanding of the territory he or she covers by delivering news, reports, background information, analyses, profiles, interviews and commentaries, as well as facilitating new insights.
turco | inglês |
---|---|
haber | news |
bilgisi | information |
TR Bununla birlikte, çoğu zaman aynı konular hakkında haber yapıyoruz çünkü bunlar genel bir gazetecilik perspektifiyle önem taşıyan konular.
EN Usually, however, we report on the same subjects because they are relevant from a general journalistic perspective.
turco | inglês |
---|---|
genel | general |
TR Bağımsız gazetecilik: Korona krizinin basın özgürlüğünü nasıl etkilediği ve Almanya’nın basın özgürlüğüne yönelik çabaları üzerine.
EN Independent journalism: how the coronavirus crisis affects press freedom, and how Germany is supporting freedom of the press.
turco | inglês |
---|---|
bağımsız | independent |
gazetecilik | journalism |
basın | press |
almanya | germany |
TR Bizim gezilerimizin gücü iş birliğinden geliyor ve zaten gazeteciliğin geleceği bu: en son “Pandora Papers” örneğinde olduğu gibi büyük araştırmacı gazetecilik projeleri, iş birliğiyle hayat buluyor
EN The strength of our tours lies in collaboration, and that’s definitely where the future of journalism lies
turco | inglês |
---|---|
gazetecilik | journalism |
TR “Reporterfabrik” – Herkes için gazetecilik okulu
EN Reporterfabrik – journalism school for all
turco | inglês |
---|---|
herkes | all |
için | for |
gazetecilik | journalism |
okulu | school |
TR Panama Papers, Paradise Papers, İbiza Skandalı… Geçtiğimiz yıllardaki önemli gazetecilik başarılarının çoğu Bastian Obermayer ve Frederik Obermaier imzalarını taşıyor
EN Panama Papers, Paradise Papers, Ibiza affair – many of the major journalistic revelations of recent years are linked to the names Bastian Obermayer and Frederik Obermaier
turco | inglês |
---|---|
önemli | major |
çoğu | many |
ve | and |
ın | of |
TR Gazetecilik deyince günümüzde sürekli dile getirilen üç kriz var: Mali sıkıntılar, gazeteciliğin farkını ortaya koyamaması ve kalitede düşüş
EN Three crises are always mentioned: economic pressure, lack of differentiation, loss of quality
turco | inglês |
---|---|
sürekli | always |
var | are |
kalitede | quality |
ın | of |
TR Bu da tabii belli bir iz bırakıyor: Medya kuruluşları işten çıkarmalarla kadro daraltıyor ve gazetecilik dışı sektörlerle iş birliği yapıyor ve bunlara yatırım yapmayı tercih ediyor.
EN That has left its mark: media companies are cutting back on jobs, and prefer to cooperate, merge and invest outside of journalism.
turco | inglês |
---|---|
medya | media |
gazetecilik | journalism |
yatırım | invest |
tercih | prefer |
TR Reinemann: Benim nezdimde medyanın geleceği ciddi gazetecilik yapan medya kuruluşlarında yatıyor. Çünkü bu kuruluşlar, karşı karşıya olduğumuz yarı gerçekler ve sahte haber yoğunluğu karşısında giderek daha önem kazanıyor.
EN Reinemann: Serious journalistic media are the media of the future in my opinion. I think they will become increasingly important on the net in view of the huge amount of sources, half-truths and fake news.
turco | inglês |
---|---|
ciddi | serious |
ve | and |
sahte | fake |
giderek | increasingly |
TR Gazetecilik içinde bulunduğu krizden nasıl çıkabilir?
EN How can journalism get out of its crisis?
turco | inglês |
---|---|
gazetecilik | journalism |
nasıl | how |
TR Gazetecilik demokrasi için o kadar önemli ki varlığı yalnızca pazar ekonomisindeki güçlerin insafına bırakılamaz
EN Journalism is so important for democracy that its existence must not depend solely on market forces
turco | inglês |
---|---|
gazetecilik | journalism |
demokrasi | democracy |
o | that |
önemli | important |
pazar | market |
TR Almanlar gazetecilik için ellerini ceplerine atmaya hazır mı?
EN Are Germans willing to pay for journalism?
turco | inglês |
---|---|
almanlar | germans |
gazetecilik | journalism |
TR Araştırma ağı Correctiv, internette herkese açık bir gazetecilik okulu başlatıyor – ve sosyal medyadaki sahte haberlere karşı mücadele veriyor.
EN The research network Correctiv is starting a journalist’s school for everyone on the Internet – and is combatting fake news in the social media.
turco | inglês |
---|---|
araştırma | research |
ağı | network |
internette | on the internet |
herkese | everyone |
okulu | school |
sahte | fake |
TR Gazetecilerin oluşturduğu bu grup „Kamu Yararına Çalışan Sanal Gazetecilik Akademisi “ açtı
EN The group of journalists has opened a ‘Virtual Academy for common-benefit journalism’
turco | inglês |
---|---|
sanal | virtual |
gazetecilik | journalism |
TR Bu „herkese açık“ gazetecilik okulunun tam da şimdi başlaması bir rastlantı değil
EN It is no coincidence that this journalists’ academy ‘for all’ is starting at this particular point in time
turco | inglês |
---|---|
bu | this |
değil | no |
TR „Gazetecilik her zamankinden daha önemli“
EN Interview with Peter Limbourg about journalism
turco | inglês |
---|---|
gazetecilik | journalism |
daha | with |
TR Global Media Forum'un ağırlık verilen bir başka konusu da, gazetecilik alanındaki yapay zeka. Çoktandır metin robotları spor haberleri, finans ve hava tahmin raporları üretiyor. Bu hayır mı, şer mi?
EN Another focal point of the Global Media Forum is artificial intelligence in journalism. Text robots long ago began producing sports, financial and weather reports. Is that a boon or a bane?
turco | inglês |
---|---|
global | global |
media | media |
forum | forum |
başka | another |
gazetecilik | journalism |
zeka | intelligence |
metin | text |
spor | sports |
finans | financial |
hava | weather |
raporları | reports |
TR Lakin belirleyici olan şey, aktarma yolu değil, aksine içeriktir. Gazetecilik şimdiye kadarkinden daha da önemli; çünkü biz bir büyük değişimler evresinde yaşıyoruz; ve işte burada, tasnif ve değerlendirme elzem şeyler.
EN What is decisive, however, is not the transmission channel, but the content. Journalism is more important than ever because we live in a period of great change. And classification and evaluation are essential here.
turco | inglês |
---|---|
gazetecilik | journalism |
burada | here |
değerlendirme | evaluation |
TR Bağımsız gazetecilik demokrasi için neden bu kadar önemli
EN Why independent journalism is so important for democracy
turco | inglês |
---|---|
bağımsız | independent |
gazetecilik | journalism |
demokrasi | democracy |
önemli | important |
TR Ana Carbajosa, Madrid, Brüksel ve Boston’da hukuk okudu ve 2001’den beri gazetecilik dalında çalışıyor. Brüksel ve Kudüs muhabirliği yaptı; şimdilerde Berlin muhabiri.
EN Ana Carbajosa studied law in Madrid, Brussels and Boston and worked in journalism since 2001. She was a correspondent in Brussels and Jerusalem and is now in Berlin.
turco | inglês |
---|---|
brüksel | brussels |
boston | boston |
hukuk | law |
gazetecilik | journalism |
berlin | berlin |
TR Teyit tarafından Ankara ve İstanbul’da gazeteciler ve gazetecilik öğrencileri için düzenlenecek…
EN Applications for Teyit-organized verification trainings for journalists and journalism students in…
turco | inglês |
---|---|
gazeteciler | journalists |
gazetecilik | journalism |
TR Lütfen formu doldurun ve “Bilmemiz gereken başka bir şey” alanında ayrıntılı bilgi verin. Kurumsal ekibimiz, gazetecilik transkripsiyon ihtiyaçlarınız hakkında sizinle sohbet etmek ister.
EN Please fill out the form and elaborate in the “Anything else we should know” field. Our enterprise team would love to chat with you about your journalistic transcription needs.
turco | inglês |
---|---|
doldurun | fill |
başka | else |
bilgi | know |
kurumsal | enterprise |
transkripsiyon | transcription |
sizinle | with you |
sohbet | chat |
ihtiyaçları | needs |
TR Birlikte çalışarak daha kapsayıcı, ortak çalışmaya dayalı ve şeffaf bir araştırma dünyası oluşturabiliriz. Açık bilimin araştırmalara ve topluma fayda sağlayacağına ve araştırma performansını artıracağına inanıyoruz.
EN Working together, we can achieve a more inclusive, collaborative and transparent world of research. We believe open science can benefit research and society and drive research performance.
turco | inglês |
---|---|
daha | more |
kapsayıcı | inclusive |
ortak | collaborative |
şeffaf | transparent |
dünyası | world |
açık | open |
fayda | benefit |
inanıyoruz | we believe |
TR Profesyonel futbol dünyası, kendi futbol hikayenizi oluşturmanız ve hayallerinizi gerçekleştirmeniz için tüm menajerlik gücüyle ve araçlarla sizi desteklemek adına dikkatlice modellendi ve yeniden oluşturuldu
EN The professional world of football has been carefully modelled and recreated to empower you with all the managerial power and tools to create your own football story and live out your dreams
turco | inglês |
---|---|
futbol | football |
dünyası | world |
hayallerinizi | your dreams |
tüm | all |
dikkatlice | carefully |
TR zindelik-dünyası - Raffles Hotels & Resorts - Lüks Otel ve Resortlar - Raffles Oteller
EN world-of-wellness - Raffles Hotels and Resorts - Luxury Hotels & Resorts - Raffles Hotels
turco | inglês |
---|---|
raffles | raffles |
lüks | luxury |
ve | and |
TR Yarının iş dünyası için inovatif konseptler büyük rağbet görüyor. İşte bu beş anabilim dalında bunun püf noktalarını öğrenebilirsin.
EN Innovative concepts are required for the work world of tomorrow. In these five degree programs you can learn what matters.
turco | inglês |
---|---|
dünyası | world |
TR Almanya: Düşünce dünyası ve Bilim
EN Germany: Intellect and Scholarship
turco | inglês |
---|---|
almanya | germany |
ve | and |
TR Düşünce dünyası ve bilimle ilgili güncel bilgiler ve araştırma yazıları: yenilikçilik, Max Planck, Fraunhofer, Humboldt ve Leibniz Araştırma Enstitüleri'ndeki üniversite dışı araştırma faaliyetleri.
EN Innovations, non-university research - by Max Planck, Fraunhofer, Leibniz and Humboldt: current information and background reports from the spirit and research
turco | inglês |
---|---|
ve | and |
güncel | current |
bilgiler | information |
araştırma | research |
max | max |
üniversite | university |
TR Türkiye’de gençleri siyaset ve iş dünyası için daha da önemli kılan bir başka unsur ise sayıları
EN The proportion of young people in Turkish society is another factor that makes them even more important for politics and business
turco | inglês |
---|---|
siyaset | politics |
önemli | important |
TR Türkiye'nin köklü sanayici işadamlarından Asım Kibar, İş Dünyası Onur Ödülü'nü aldı.
EN Asım Kibar, one of the prominent industrialists and businessmen of Turkey, has received the Business Life Honorary Award.
turco | inglês |
---|---|
türkiye | turkey |
aldı | received |
TR Türkiye’nin köklü sanayici işadamlarından Asım Kibar, İş Dünyası Onur Ödülü’nü aldı
EN As one of the prominent industrialists and businessmen of Turkey, Asım Kibar has received the Business World Honorary Award
turco | inglês |
---|---|
türkiye | turkey |
dünyası | world |
aldı | received |
TR … SunExpress’in eğlenceli dünyası! Filonun baş döndüren uçak giydirmelerine göz atın
EN … SunExpress loves to dress up! Check out the fleets’ colorful liveries
turco | inglês |
---|---|
sunexpress | sunexpress |
TR Perakende satış dünyası, siz bu yazıyı okurken bile değişim geçiriyor
EN The retail world is changing as you read this
turco | inglês |
---|---|
dünyası | world |
siz | you |
bu | this |
TR Taşımacılık ve lojistik dünyası, üreticiler ve tedarikçiler ile tüketiciler arasında global tedarik zincirleri kanalıyla bağlantılar kurarak, küresel ticaretin saat gibi tıkır tıkır işlemesini sağlar
EN The world of transport and logistics makes global trade tick like clockwork, connecting producers and suppliers with consumers through global supply chains
turco | inglês |
---|---|
taşımacılık | transport |
lojistik | logistics |
tedarikçiler | suppliers |
tüketiciler | consumers |
tedarik | supply |
zincirleri | chains |
TR Birlikte çalışarak daha kapsayıcı, ortak çalışmaya dayalı ve şeffaf bir araştırma dünyası oluşturabiliriz. Açık bilimin araştırmalara ve topluma fayda sağlayacağına ve araştırma performansını artıracağına inanıyoruz.
EN Working together, we can achieve a more inclusive, collaborative and transparent world of research. We believe open science can benefit research and society and drive research performance.
turco | inglês |
---|---|
daha | more |
kapsayıcı | inclusive |
ortak | collaborative |
şeffaf | transparent |
dünyası | world |
açık | open |
fayda | benefit |
inanıyoruz | we believe |
TR Yarının iş dünyası için inovatif konseptler büyük rağbet görüyor. İşte bu beş anabilim dalında bunun püf noktalarını öğrenebilirsin.
EN Innovative concepts are required for the work world of tomorrow. In these five degree programs you can learn what matters.
turco | inglês |
---|---|
dünyası | world |
TR Almanya: Düşünce dünyası ve Bilim
EN Germany: Intellect and Scholarship
turco | inglês |
---|---|
almanya | germany |
ve | and |
TR Düşünce dünyası ve bilimle ilgili güncel bilgiler ve araştırma yazıları: yenilikçilik, Max Planck, Fraunhofer, Humboldt ve Leibniz Araştırma Enstitüleri'ndeki üniversite dışı araştırma faaliyetleri.
EN Innovations, non-university research - by Max Planck, Fraunhofer, Leibniz and Humboldt: current information and background reports from the spirit and research
turco | inglês |
---|---|
ve | and |
güncel | current |
bilgiler | information |
araştırma | research |
max | max |
üniversite | university |
TR Mükemmel tiyatro dünyası, ten renginin, saç renginin, milliyetin, cinsiyetin ya da cinsel yönelimin herhangi bir rol oynamadığı bir dünya olurdu.”
EN The perfect theatre world would be one in which skin colour, hair colour, nationality, gender and sexual orientation no longer play any role.”
turco | inglês |
---|---|
mükemmel | perfect |
tiyatro | theatre |
saç | hair |
rol | role |
TR Almanya’da Yapay Zekâ | Startup Dünyası
EN Artificial intelligence in Germany | The startup scene
turco | inglês |
---|---|
almanya | germany |
da | in |
TR Yarının iş dünyası için inovatif konseptler büyük rağbet görüyor. İşte bu beş anabilim dalında bunun püf noktalarını öğrenebilirsin.
EN Innovative concepts are required for the work world of tomorrow. In these five degree programs you can learn what matters.
turco | inglês |
---|---|
dünyası | world |
Mostrando 50 de 50 traduções