EN This relatively new study area expands the existing study programme in agriculture with six specialist modules in ecological agriculture
"ecological agriculture" em inglês pode ser traduzido nas seguintes palavras/frases turco:
ecological | ekolojik |
agriculture | tarım tarımda |
EN This relatively new study area expands the existing study programme in agriculture with six specialist modules in ecological agriculture
TR Henüz oldukça yeni olan anabilim dalı, mevcut tarım bölümünün kapsamını ekolojik tarım konusundaki altı uzmanlık modülüyle genişletiyor
inglês | turco |
---|---|
agriculture | tarım |
ecological | ekolojik |
new | yeni |
existing | mevcut |
six | altı |
EN This relatively new study area expands the existing study programme in agriculture with six specialist modules in ecological agriculture
TR Henüz oldukça yeni olan anabilim dalı, mevcut tarım bölümünün kapsamını ekolojik tarım konusundaki altı uzmanlık modülüyle genişletiyor
inglês | turco |
---|---|
agriculture | tarım |
ecological | ekolojik |
new | yeni |
existing | mevcut |
six | altı |
EN Ecological Agriculture at the Weihenstephan-Triesdorf University of Applied Sciences
TR Weihenstephan-Triesdorf Yüksekokulu’nda Ekolojik Tarım
inglês | turco |
---|---|
ecological | ekolojik |
agriculture | tarım |
EN Ecological Agriculture at the Weihenstephan-Triesdorf University of Applied Sciences
TR Weihenstephan-Triesdorf Yüksekokulu’nda Ekolojik Tarım
inglês | turco |
---|---|
ecological | ekolojik |
agriculture | tarım |
EN ecological agriculture by 2030.
TR hedeflenen ekolojik tarım oranı.
inglês | turco |
---|---|
ecological | ekolojik |
agriculture | tarım |
EN EUSD students can choose between 20 study programmes and specialise, for example, in ecological agriculture, information technology for forestry and the environment, sustainable tourism or nature conservation
TR HNEE öğrencileri, 20 anabilim dalı arasında bir seçim yaparak örneğin; organik tarım alanında veya orman ve çevre, sürdürülebilir turizm veya doğa korumaya yönelik bilgi teknolojisi üzerinde uzmanlaşabiliyorlar
inglês | turco |
---|---|
choose | seçim |
agriculture | tarım |
technology | teknolojisi |
forestry | orman |
sustainable | sürdürülebilir |
tourism | turizm |
nature | doğa |
environment | çevre |
information | bilgi |
or | veya |
between | arası |
for | yönelik |
and | ve |
EN Agriculture faces the challenge of producing good foodstuffs for the growing world population at low ecological cost. These four study courses in Germany show how this task might be mastered.
TR Tarım, giderek artan dünya nüfusuna, yüksek ekolojik bedel ödemeden kaliteli gıda maddesi üretmek gibi zorlu bir görevle karşı karşıya. Almanya‘daki bu dört anabilim dalı, bu ödevin üstesinden nasıl gelinebileceğini gösteriyor.
inglês | turco |
---|---|
agriculture | tarım |
good | yüksek |
growing | artan |
world | dünya |
ecological | ekolojik |
producing | üretmek |
in | da |
how | nasıl |
this | bu |
the | gibi |
of | karşı |
four | dört |
EN From electric cars to ecological agriculture
TR Elektrikli Otomobilden Ekolojik Tarıma Kadar
inglês | turco |
---|---|
electric | elektrikli |
ecological | ekolojik |
to | kadar |
EN Since 2002, the Federal Ministry of Food and Agriculture (BMEL) has supported a total of 118 projects of the UN Food and Agriculture Organization (FAO) with a total of around 142 million euros through a Bilateral Trust Fund.
TR 2002’den beri, Federal Gıda ve Tarım Bakanlığı (BMEL) iki uluslu bir yediemin fonu aracılığıyla BM Tarım ve Gıda Kuruluşu’nun (FAO) toplam 118 projesini toplamda yaklaşık 142 Millionen euro tutarında kaynakla destekledi.
inglês | turco |
---|---|
federal | federal |
food | gıda |
agriculture | tarım |
organization | kuruluş |
euros | euro |
ministry | bakanlığı |
and | ve |
through | aracılığıyla |
EN As the value of NIM grows, this foundation will be enabled to support good cause initiatives with high social or ecological impact.
TR NIM’in değeri arttıkça bu vakfın yüksek sosyal ve çevresel etkileri olan insiyatiflere katkıda bulunması sağlanmış olacaktır.
inglês | turco |
---|---|
value | değeri |
of | ın |
foundation | vakfı |
social | sosyal |
high | yüksek |
this | bu |
will | olacaktır |
or | olan |
EN Health Nature Cosmetics Locksmith Lumberjack Hurricane Stem Earth Branch Root Oak tree Green Craft Tree Organic Circle Plant Silhouette Start Forest Vegan Line Ecology Ecological
TR Sağlık Doğa Makyaj malzemeleri Çilingir Oduncu Kasırga Kök Dünya Dal Kök Meşe ağacı Yeşil Üretmek Ağaç Organik Daire Bitki Siluet Başlat Orman Vegan Hat Ekoloji Ekolojik
inglês | turco |
---|---|
health | sağlık |
nature | doğa |
cosmetics | makyaj malzemeleri |
earth | dünya |
root | kök |
circle | daire |
forest | orman |
line | hat |
ecological | ekolojik |
green | yeşil |
organic | organik |
plant | bitki |
tree | ağaç |
EN Knowledge for identifying priority conservation areas, establishing effective and resilient ecological networks, enhancing species-based protection and preserving genetic diversity
TR Öncelikli koruma alanlarını belirleme, etkili ekolojik ağlar kurma, türe dayalı korumayı geliştirme ve genetik çeşitliliği koruma bilgisi,
inglês | turco |
---|---|
effective | etkili |
ecological | ekolojik |
networks | ağlar |
based | dayalı |
diversity | çeşitliliği |
and | ve |
protection | koruma |
areas | alanlarını |
EN We actively contribute towards improving the ecological performance throughout entire value chains, thus enhancing the environmental benefit of the end products
TR Tüm değer zincirinde ekolojik performansı ve buna bağlı olarak son ürünlerin çevresel faydalarını artırmaya aktif katkı sağlıyoruz
inglês | turco |
---|---|
actively | aktif |
ecological | ekolojik |
value | değer |
products | ürünlerin |
environmental | çevresel |
contribute | katkı |
entire | de |
end | son |
EN Products awarded the label are independently assessed for compliance with strict ecological and performance criteria.
TR Bu etikete layık görülen ürünlerin katı çevre ve performans kriterlerine uygunluğu bağımsız olarak değerlendirilmektedir.
inglês | turco |
---|---|
independently | bağımsız |
performance | performans |
products | ürünlerin |
and | ve |
the | olarak |
EN Phenological and Physico-Chemical Characteristics of Arapkızı, Jonagold and Fuji Kiku Apple (Malus domestica Bork.) Varieties Grafted on M9 Rootstock in Isparta Ecological Conditions
TR M9 Anacı Üzerine Aşılı Arapkızı, Jonagold ve Fuji Kiku Elma (Malus domestica Borkh.) Çeşitlerinin Isparta Ekolojik Koşullarında Fenolojik ve Fiziko-Kimyasal Özellikleri
inglês | turco |
---|---|
ecological | ekolojik |
and | ve |
conditions | koşullar |
EN Comparison of Yield and Yield Components of Different Anise (Pimpinella anisum L.) Populations Under Eskişehir Ecological Conditions
TR Eskişehir Ekolojik Koşullarında Farklı Anason (Pimpinella anisum L.) Populasyonlarının Verim ve Verim Öğelerinin Karşılaştırılması
inglês | turco |
---|---|
and | ve |
ecological | ekolojik |
different | farklı |
conditions | koşullar |
of | nın |
EN Effect of Different Row Spaces on Yield and Quality of Anise (Pimpinella anisum) under Eskisehir Ecological Conditions
TR Eskişehir Ekolojik Koşullarında Farklı Sıra Aralıklarının Anason (Pimpinella anisum) Verimi ve Kalitesi Üzerine Etkisi
inglês | turco |
---|---|
effect | etkisi |
and | ve |
quality | kalitesi |
ecological | ekolojik |
different | farklı |
conditions | koşullar |
of | nın |
EN Determination of Morphogenetic Variability of Fennel (Foeniculum vulgare Mill.) Essential Oil in Eskişehir Ecological Conditions
TR Eskişehir Ekolojik Koşullarında Rezene (Foeniculum vulgare Mill.) Uçucu Yağının Morfogenetik Varyabilitesinin Belirlenmesi
inglês | turco |
---|---|
determination | belirlenmesi |
ecological | ekolojik |
conditions | koşullar |
of | nın |
EN The Effect of Different Harvest Times on Yield and Quality of Lemon Thyme (Thymus citriodorus L.) in Eskişehir Ecological Conditions
TR Eskişehir Ekolojik Koşullarında Farklı Hasat Zamanlarının Limon Kekiğinin (Thymus citriodorus L.) Verim Ve Kalitesi Üzerine Etkisi
inglês | turco |
---|---|
effect | etkisi |
and | ve |
quality | kalitesi |
ecological | ekolojik |
different | farklı |
conditions | koşullar |
of | nın |
EN Knowledge for identifying priority conservation areas, establishing effective and resilient ecological networks, enhancing species-based protection and preserving genetic diversity
TR Öncelikli koruma alanlarını belirleme, etkili ekolojik ağlar kurma, türe dayalı korumayı geliştirme ve genetik çeşitliliği koruma bilgisi,
inglês | turco |
---|---|
effective | etkili |
ecological | ekolojik |
networks | ağlar |
based | dayalı |
diversity | çeşitliliği |
and | ve |
protection | koruma |
areas | alanlarını |
EN But if we’re still going to achieve the ecological transition, we’ll all have to act a little crazy, have to boldly try out new things, leave our comfort zones and abandon old habits and ways of thinking.
TR Ama ekolojik dönüşümü henüz mümkünken başarabilmek için hepimiz biraz kaçık olmak, cesurca yeni şeyler denemek, konfor bölgesini terketmek, eski alışkanlıkları ve düşünce tarzlarını bırakmak zorundayız.
inglês | turco |
---|---|
ecological | ekolojik |
new | yeni |
comfort | konfor |
old | eski |
things | şeyler |
but | ama |
of | in |
and | ve |
to | için |
EN To achieve the ecological transition, we’ll all have to act a little crazy.
TR Ekolojik dönüşümü başarabilmek için, hepimiz biraz kaçık olmak zorundayız.
inglês | turco |
---|---|
ecological | ekolojik |
to | için |
EN Looking for role models for ecological and ethical consumption? These bloggers are strong supporters of this subject.
TR Ekolojik ve adil tüketim için örnek alınabilecek kişiler mi arıyorsun? Bu konuda kendini gösteren blog yazarlarını tanıtıyoruz.
inglês | turco |
---|---|
ecological | ekolojik |
consumption | tüketim |
and | ve |
of | in |
this | bu |
for | için |
EN Nasemann writes about sustainable fashion standards, natural cosmetics and the ecological footprint of different materials, provides shopping hints and arouses interest in ethical fashions with superb photographs.
TR Nasemann sürdürülebilir moda sertifikaları, doğal kozmetik ve çeşitli malzemelerin ekolojik karneleri üzerine yazılar kaleme alıyor, alışveriş tavsiyelerinde bulunuyor ve harika fotoğraflarla adil modaya ilgi çekiyor.
inglês | turco |
---|---|
sustainable | sürdürülebilir |
fashion | moda |
natural | doğal |
ecological | ekolojik |
interest | ilgi |
different | çeşitli |
shopping | alışveriş |
and | ve |
of | üzerine |
EN If a confederation of states like the European Union wants to act sustainably, it must always think about combating poverty and strengthening education as well as about ecological change.
TR Avrupa Birliği gibi bir devletler topluluğu, eğer sürdürülebilir davranıyorsa, ekolojik değişimin yanında yoksullukla mücadeleyi ve eğitimin güçlendirilmesini de göz önünde tutmak zorundadır.
inglês | turco |
---|---|
states | devletler |
union | birliği |
sustainably | sürdürülebilir |
well | yanı |
ecological | ekolojik |
if | eğer |
a | bir |
and | ve |
european | avrupa |
to | e |
EN What has to happen for the market economy to become sustainable? Operating on the principles of short-term profit maximization, the market economy can solve humanity’s major problems only if it moves within ecological guidelines
TR Piyasa ekonomisinin sürdürülebilir olması için ne olması gerekir? Kısa sürede azami kazanç sağlama ilkelerine dayalı piyasa ekonomisi, insanlığın büyük sorunlarını ancak ekolojik bariyerleri aşmadan hareket ederse çözebilir
inglês | turco |
---|---|
economy | ekonomisi |
sustainable | sürdürülebilir |
major | büyük |
ecological | ekolojik |
short | kısa |
what | ne |
of | in |
market | piyasa |
the | ancak |
problems | sorunları |
EN However, textile manufacturing causes ecological damage: toxic sewage, microplastics in the oceans and high levels of energy and water consumption are the downsides.
TR Gelgelelim, tekstil imalatı çevre tahribine neden oluyor: Zehirli atık sular, mikroplastik dolu denizler ve yüksek miktarda enerji ve su tüketimi, madalyonun öbür yüzü.
inglês | turco |
---|---|
textile | tekstil |
manufacturing | imalat |
and | ve |
energy | enerji |
water | su |
consumption | tüketimi |
high | yüksek |
EN The molecule is straightforward and inexpensive to work with, and makes ecological sense
TR Bu molekülle basitçe ve düşük maliyetle çalışmak mümkün, ekolojik olarak da anlamlı
inglês | turco |
---|---|
straightforward | basit |
ecological | ekolojik |
and | ve |
to | e |
the | olarak |
work | çalışmak |
EN of all livestock in 2016 was bred in line with ecological guidelines.
TR 2016’daki toplam hayvan mevcudiyetinin % 5’i ekolojik yönetmeliklere uygun biçimde beslendi.
inglês | turco |
---|---|
ecological | ekolojik |
all | toplam |
in | daki |
with | uygun |
EN If you prefer to book a package deal, you should choose a tour operator that has pledged to meet specific ecological and social standards
TR Eğer bir tatil paketine karar verecekseniz ekolojik ve sosyal açıdan sorumluluk üstlenen bir seyahat şirketi seçmenizi tavsiye ediyoruz
inglês | turco |
---|---|
if | eğer |
choose | karar |
ecological | ekolojik |
social | sosyal |
and | ve |
a | bir |
to | e |
EN In addition to historic cities like Dresden and cultural sites like the Bauhaus in Dessau, cyclists can also discover ecological treasures
TR Bisikletliler burada, Dresden gibi tarih yüklü yerler ve Dessau'daki Bauhaus gibi kült mekanların yanı sıra, ekolojik bir hazineyi de keşfedebilirler
inglês | turco |
---|---|
sites | yerler |
ecological | ekolojik |
and | ve |
the | burada |
EN Their goal is to reconcile ecological, economic and social sustainability
TR Amacı, ekolojik, ekonomik ve sosyal bir sürdürülebilirliğin ortaya koyulması
inglês | turco |
---|---|
ecological | ekolojik |
economic | ekonomik |
social | sosyal |
goal | amacı |
and | ve |
to | bir |
EN Climate change impacts vary strongly depending on location – above all, they affect those who are already struggling to cope with difficult social, political and ecological conditions
TR İklim değişikliğinin etkileri her yerde aynı şiddette ortaya çıkmıyor ve halihazırda zorlu sosyal, politik ve ekolojik koşullarla mücadele etmek zorunda olan insanları vuruyor
inglês | turco |
---|---|
and | ve |
already | halihazırda |
social | sosyal |
political | politik |
ecological | ekolojik |
are | olan |
to | etmek |
with | aynı |
EN We have provided 3-month conditional cash support to ensure that 1206 children employed or at risk of being employed in seasonal agriculture in Viranşehir district of Şanlıurfa stop working and attend school
TR Şanlıurfa’nın Viranşehir ilçesinde mevsimlik tarımda çalıştırılan ya da çalıştırılma riski olan 1206 çocuğun işçilikten alınıp okula devamını sağlamak için 3 aylık şartlı nakit desteği sunduk
inglês | turco |
---|---|
cash | nakit |
support | desteği |
risk | riski |
seasonal | mevsimlik |
agriculture | tarımda |
month | aylık |
in | da |
of | in |
to | sağlamak |
stop | için |
ensure | sağlamak için |
or | olan |
EN In the seminar organized by Bilgi University within the scope of 12 June World Day Against Child Labor, we explained the negative effects of child labor in seasonal agriculture together with our field experiences.
TR 12 Haziran Dunya Çocuk İsçiliğiyle Mücadele Günü kapsamında Bilgi Üniversitesi tarafından düzenlenen seminerde mevsimlik tarımda çocuk isçiliğinin olumsuz etkilerini saha deneyimlerimizle beraber anlattık.
inglês | turco |
---|---|
june | haziran |
negative | olumsuz |
effects | etkilerini |
seasonal | mevsimlik |
agriculture | tarımda |
field | saha |
child | çocuk |
day | gün |
by | tarafından |
scope | kapsamında |
with | beraber |
EN We provided 269 temporary animal shelters in collaboration with the Provincial Directorates of Agriculture to 244 families whose barns were damaged in the rural areas of Elazığ and Malatya.
TR Elazığ ve Malatya’nın kırsal bölgelerinde ahırları zarar görmüş 244 aileye Tarım İl Müdürlükleri ile işbirliği içinde 269 geçici hayvan barınağı sağladık.
inglês | turco |
---|---|
temporary | geçici |
animal | hayvan |
collaboration | işbirliği |
agriculture | tarım |
rural | kırsal |
and | ve |
in | içinde |
with | ile |
EN Child Protection in Seasonal Agriculture - Support to Life
TR Mevsimlik Tarımda Çocuk Koruma - Hayata Destek
inglês | turco |
---|---|
protection | koruma |
seasonal | mevsimlik |
agriculture | tarımda |
support | destek |
to life | hayata |
EN We run field operations in seasonal agriculture areas where children have to live in disaster conditions, organizing activities that will contribute to their education.
TR Mevsimlik tarım alanlarında afet koşullarında yaşamak zorunda kalan çocuklar için mevsimlik gezici tarım sahalarında ve Hayata Destek Evlerimizde eğitimlerine destek olacak etkinlikler düzenliyoruz.
inglês | turco |
---|---|
seasonal | mevsimlik |
agriculture | tarım |
disaster | afet |
activities | etkinlikler |
have to | zorunda |
children | çocuklar |
their | ve |
that | hayata |
will | olacak |
conditions | koşullar |
have | ya |
to | için |
EN Tobacco has an important place in terms of field agriculture
TR Tarla ziraatı açısından tütün önemli bir yer tutmaktadır
inglês | turco |
---|---|
in terms of | açısından |
important | önemli |
EN Governmental accreditations, such as the U.S. Department of Agriculture (USDA)
TR ABD Tarım Bakanlığı (USDA) gibi devlet akreditasyonları
inglês | turco |
---|---|
agriculture | tarım |
EN Organic agriculture - Certifications
TR Organik tarım - Certifications
inglês | turco |
---|---|
organic | organik |
agriculture | tarım |
EN In fact, members of any sector (for example agriculture, industry, municipalities or airports) can apply for certification.
TR Esasında, her sektör üyesi (örneğin tarım, endüstri, belediyeler veya hava limanları) bu sertifikasyona başvurabilir.
inglês | turco |
---|---|
agriculture | tarım |
or | veya |
EN Support to Life’s main programs are Emergency Response, Refugee Support, Child Protection in Seasonal Agriculture and Capacity Building & Coordination.
TR Hayata Destek faaliyetlerini Acil Yardım, Mülteci Destek, Mevsimlik Tarımda Çocuk Koruma ve Kapasite Güçlendirme & Koordinasyon programları çerçevesinde yürütmektedir.
inglês | turco |
---|---|
refugee | mülteci |
protection | koruma |
seasonal | mevsimlik |
agriculture | tarımda |
and | ve |
capacity | kapasite |
coordination | koordinasyon |
support | destek |
programs | programları |
EN In Turkey, where the number is estimated in excess of one million, 57% of child workers are employed in agriculture, 27% in the service sector, and 16% in industrial jobs
TR Ülkemizde sayılarının 1 milyonu geçtiği tahmin edilen çocuk işçilerin %57’si tarımda, %27’si hizmet sektöründe, %16’sı sanayide çalışıyor
inglês | turco |
---|---|
million | milyonu |
agriculture | tarımda |
child | çocuk |
service | hizmet |
sector | sektör |
of | nın |
EN Support to Life’s main programs are Emergency Response, Refugee Support, Child Protection in Seasonal Agriculture and Capacity Building & Coordination.
TR Hayata Destek faaliyetlerini Acil Yardım, Mülteci Destek, Mevsimlik Tarımda Çocuk Koruma ve Kapasite Güçlendirme & Koordinasyon programları çerçevesinde yürütmektedir.
inglês | turco |
---|---|
refugee | mülteci |
protection | koruma |
seasonal | mevsimlik |
agriculture | tarımda |
and | ve |
capacity | kapasite |
coordination | koordinasyon |
support | destek |
programs | programları |
EN We have provided 3-month conditional cash support to ensure that 1206 children employed or at risk of being employed in seasonal agriculture in Viranşehir district of Şanlıurfa stop working and attend school
TR Şanlıurfa’nın Viranşehir ilçesinde mevsimlik tarımda çalıştırılan ya da çalıştırılma riski olan 1206 çocuğun işçilikten alınıp okula devamını sağlamak için 3 aylık şartlı nakit desteği sunduk
inglês | turco |
---|---|
cash | nakit |
support | desteği |
risk | riski |
seasonal | mevsimlik |
agriculture | tarımda |
month | aylık |
in | da |
of | in |
to | sağlamak |
stop | için |
ensure | sağlamak için |
or | olan |
EN In the seminar organized by Bilgi University within the scope of 12 June World Day Against Child Labor, we explained the negative effects of child labor in seasonal agriculture together with our field experiences.
TR 12 Haziran Dunya Çocuk İsçiliğiyle Mücadele Günü kapsamında Bilgi Üniversitesi tarafından düzenlenen seminerde mevsimlik tarımda çocuk isçiliğinin olumsuz etkilerini saha deneyimlerimizle beraber anlattık.
inglês | turco |
---|---|
june | haziran |
negative | olumsuz |
effects | etkilerini |
seasonal | mevsimlik |
agriculture | tarımda |
field | saha |
child | çocuk |
day | gün |
by | tarafından |
scope | kapsamında |
with | beraber |
EN We provided 269 temporary animal shelters in collaboration with the Provincial Directorates of Agriculture to 244 families whose barns were damaged in the rural areas of Elazığ and Malatya.
TR Elazığ ve Malatya’nın kırsal bölgelerinde ahırları zarar görmüş 244 aileye Tarım İl Müdürlükleri ile işbirliği içinde 269 geçici hayvan barınağı sağladık.
inglês | turco |
---|---|
temporary | geçici |
animal | hayvan |
collaboration | işbirliği |
agriculture | tarım |
rural | kırsal |
and | ve |
in | içinde |
with | ile |
EN Child Protection in Seasonal Agriculture - Support to Life
TR Mevsimlik Tarımda Çocuk Koruma - Hayata Destek
inglês | turco |
---|---|
protection | koruma |
seasonal | mevsimlik |
agriculture | tarımda |
support | destek |
to life | hayata |
EN We run field operations in seasonal agriculture areas where children have to live in disaster conditions, organizing activities that will contribute to their education.
TR Mevsimlik tarım alanlarında afet koşullarında yaşamak zorunda kalan çocuklar için mevsimlik gezici tarım sahalarında ve Hayata Destek Evlerimizde eğitimlerine destek olacak etkinlikler düzenliyoruz.
inglês | turco |
---|---|
seasonal | mevsimlik |
agriculture | tarım |
disaster | afet |
activities | etkinlikler |
have to | zorunda |
children | çocuklar |
their | ve |
that | hayata |
will | olacak |
conditions | koşullar |
have | ya |
to | için |
Mostrando 50 de 50 traduções