EN Step 5: We admitted to ourselves, another human being, and power greater than ourselves the exact nature of our problematic behavior and attitudes.
EN Step 5: We admitted to ourselves, another human being, and power greater than ourselves the exact nature of our problematic behavior and attitudes.
TR Adım 5: Kendimize, başka bir insana ve kendimizden daha büyük bir güce, sorunlu davranış ve tutumlarımızın tam doğasını kabul ettik.
inglês | turco |
---|---|
step | adım |
exact | tam |
problematic | sorunlu |
behavior | davranış |
and | ve |
greater | daha büyük |
EN Every issue is like a veil under which we see ourselves as we lift it up. Now we will look at ourselves under the veil of human and culture issue. We will be together with Metin Bobaroğlu on 20th May 2021 Thursday, at 15:00 hours.
TR Her mesele, kaldırdıkça altında kendimizi gördüğümüz bir örtü gibi. Şimdi de insan ve kültür meselesinin altındaki kendimize bakacağız. 20 Mayıs 2021 Perşembe günü, saat 15.00’de Metin Bobaroğlu ile birlikteyiz.
inglês | turco |
---|---|
human | insan |
culture | kültür |
under | altında |
may | mayıs |
at | de |
and | ve |
of | her |
on | günü |
with | ile |
EN Ours is a program based on surrender of our will and best ideas to a power greater than ourselves, which we avail ourselves of through working the program
TR Bizimkisi, irademizi ve en iyi fikirlerimizi, kendimizden daha büyük bir güce teslim etmek üzerine kurulu bir programdır ve bu programı çalıştırarak yararlanırız
inglês | turco |
---|---|
program | programı |
and | ve |
greater | daha büyük |
a | bir |
to | etmek |
best | en |
on | üzerine |
EN • Foreseeing and who consider all differences as richness;• Creative;• Determined and compete constructively;• Attach importance to ethical values;• Sharing people and believes team spirit• Positive
TR Sektördeki gelişime liderlik ederek; sürekli büyüme ve gelişim ile öncü rolünü sürdürmeyi hedefleyen ÜNTEL ailesi;
inglês | turco |
---|---|
and | ve |
all | sürekli |
to | ile |
EN What it has helped with is empowering non-creative folks to create their own content without bogging down the creative and marketing teams
TR “Yardımcı olduğu konu, yaratıcı ekiplerde olmayanların yaratıcı ekipleri ve pazarlama ekiplerini rahatsız etmeden kendi içeriklerini oluşturmalarını sağlaması
inglês | turco |
---|---|
is | olduğu |
without | etmeden |
marketing | pazarlama |
teams | ekipleri |
own | kendi |
and | ve |
EN Also, the creative and marketing team can rest assured that what the non-creative folks are putting out is brand compliant.
TR Ayrıca, yaratıcı ekip ve pazarlama ekibi yaratıcı ekiplerde olmayanların ortaya çıkardığı işlerin markaya uyumlu olduğundan da emin olabiliyorlar.”
inglês | turco |
---|---|
marketing | pazarlama |
assured | emin |
brand | markaya |
compliant | uyumlu |
and | ve |
team | ekip |
also | ayrıca |
EN “What it has helped with is empowering non-creative folks to create their own content without bogging down the creative and marketing teams
TR “Yaratıcı olmayan ekiplerin, kreatif ve pazarlama ekiplerini meşgul etmeden kendi içeriklerini oluşturabilmelerini sağladı
EN To ensure that the creative industries are maintained and that creative artists can weather the crisis, the Federal Government is supporting them in Germany and around the world.
TR Yaratıcı dünyanın muhafaza edilebilmesi ve kültür emekçilerinin krizi iyi atlatabilmeleri için Federal Hükümet, Almanya’da ve tüm dünyada sanatçılara destek veriyor.
inglês | turco |
---|---|
artists | sanatçı |
crisis | krizi |
federal | federal |
government | hükümet |
supporting | destek |
creative | yaratıcı |
and | ve |
world | dünyanın |
EN The first time you download any individual creative apps, you automatically download Creative Cloud for your desktop
TR İlk kez kreatif uygulamalardan birini tek başına indirdiğinizde masaüstünüz için Creative Cloud uygulaması da otomatik olarak indirilir
inglês | turco |
---|---|
time | kez |
cloud | cloud |
desktop | masaüstü |
creative | creative |
first | da |
for | için |
automatically | otomatik olarak |
the | tek |
EN You use the Creative Cloud desktop app to access, download, and update any individual creative apps.
TR Creative Cloud masaüstü uygulamasını kullanarak her bir kreatif uygulamaya erişebilir, uygulamayı indirebilir ve güncelleyebilirsiniz.
inglês | turco |
---|---|
cloud | cloud |
access | erişebilir |
creative | creative |
desktop | masaüstü |
app | uygulaması |
and | ve |
to | her |
the | kullanarak |
individual | bir |
EN Yes. Your existing Creative Suite product installation is not affected by installing the Creative Cloud product applications. For example, you can install and use the perpetually licensed Photoshop CS6 on the same computer as Photoshop.
TR Evet. Mevcut Creative Suite ürün kurulumunuz, Creative Cloud ürün uygulamalarının yüklenmesinden etkilenmez. Örneğin, Photoshop ile aynı bilgisayara kalıcı lisanslı Photoshop CS6'yı yükleyip kullanabilirsiniz.
inglês | turco |
---|---|
cloud | cloud |
creative | creative |
product | ürün |
use | kullanabilirsiniz |
yes | evet |
applications | uygulamalar |
existing | mevcut |
the | aynı |
suite | ile |
EN With Creative Cloud, you have the option of sharing information with Adobe about how you use the Creative Cloud desktop apps
TR Creative Cloud ile, Creative Cloud masaüstü uygulamalarını nasıl kullandığınıza ilişkin bilgileri Adobe ile paylaşma seçeneğine sahipsiniz
inglês | turco |
---|---|
cloud | cloud |
information | bilgileri |
adobe | adobe |
creative | creative |
desktop | masaüstü |
you have | sahipsiniz |
how | nasıl |
apps | uygulamaları |
with | ile |
EN However, if administrators let users install Creative Cloud applications via the Creative Cloud for desktop app using an Adobe account, users can share information about how they use the applications
TR Ancak yöneticiler kullanıcıların bir Adobe hesabı kullanarak Creative Cloud uygulamalarını Masaüstü için Creative Cloud aracılığıyla yüklemelerine izin verirse kullanıcılar uygulamaların kullanımıyla ilgili bilgileri paylaşabilir
inglês | turco |
---|---|
cloud | cloud |
adobe | adobe |
information | bilgileri |
account | hesabı |
creative | creative |
desktop | masaüstü |
about | ilgili |
share | paylaş |
applications | uygulamalar |
however | bir |
using | kullanarak |
the | ancak |
users | kullanıcılar |
use | kullanım |
EN Yes, you can install the previous major release of your Creative Cloud app. Learn how to install the previous version of your Creative Cloud desktop app.
TR Evet, Creative Cloud uygulamanızın önceki ana sürümünü yükleyebilirsiniz. Creative Cloud masaüstü uygulamanızın önceki sürümünü yüklemeyi öğrenin.
inglês | turco |
---|---|
major | ana |
of | ın |
cloud | cloud |
creative | creative |
previous | önceki |
desktop | masaüstü |
learn | öğrenin |
version | sürümünü |
yes | evet |
EN Your Creative Cloud files are stored on your desktop and the Creative Cloud servers
TR Creative Cloud dosyalarınız, masaüstünüzde ve Creative Cloud sunucularında depolanır
inglês | turco |
---|---|
cloud | cloud |
desktop | masaüstü |
creative | creative |
files | dosyaları |
and | ve |
EN If you cancel or downgrade your paid membership, you still have access to all the files in the Creative Cloud folder on your computer and via the Creative Cloud website.
TR Ücretli üyeliğinizi iptal etmeniz veya sürümünü indirgemeniz durumunda dosyaların tümüne bilgisayarınızdaki Creative Cloud klasöründen ve Creative Cloud web sitesi aracılığıyla erişmeye devam edebilirsiniz.
inglês | turco |
---|---|
cancel | iptal |
still | devam |
cloud | cloud |
computer | bilgisayar |
creative | creative |
all | tüm |
or | sürümünü |
the | veya |
files | dosyaları |
to | aracılığıyla |
your | etmeniz |
and | ve |
EN You’ve created or identified a Pin (static image or video) that will be your hero creative. You cannot upload a hero creative during ad creation.
TR Ana kreatifiniz olacak bir Pin (durağan görüntü veya video) oluşturduğunuzdan veya belirlediğinizden emin olun. Reklam oluşturma sırasında ana kreatif yükleyemezsiniz.
inglês | turco |
---|---|
pin | pin |
during | sırasında |
ad | reklam |
creation | oluşturma |
video | video |
image | görüntü |
or | veya |
a | bir |
will | olacak |
EN As a Creative Cloud member, you can download and install Creative Cloud apps in any language in which the products are available
TR Creative Cloud üyesi olarak, ürünlerin kullanılabilir olduğu dillerde Creative Cloud uygulamalarını indirip yükleyebilirsiniz
inglês | turco |
---|---|
cloud | cloud |
available | kullanılabilir |
creative | creative |
member | üyesi |
products | ürünlerin |
apps | uygulamaları |
the | olarak |
EN With our COVID-19 Response Plan, we have renewed ourselves with digital solutions and tools that will enable us to continue all our activities remotely while ensuring that urgent needs are met.
TR COVID-19 Müdahale Planımız ile acil ihtiyaçlara yanıt verilmesini sağlarken, tüm faaliyetlerimize uzaktan devam edebilmemizi mümkün kılacak dijital çözümler ve araçlarla de kendimizi yeniledik.
inglês | turco |
---|---|
response | yanıt |
digital | dijital |
tools | araç |
remotely | uzaktan |
urgent | acil |
needs | ihtiyaç |
solutions | çözümler |
continue | devam |
and | ve |
that | mümkün |
plan | plan |
all | tüm |
EN While the second wave of the pandemic has reared its ugly head, we continue to work to increase the well-being first of ourselves and then of the people we support by using the experience we have gained in this entire process effectively
TR Bugünlerde pandeminin ikinci dalgası baş göstermişken, tüm bu süreçte edindiğimiz tecrübeleri etkin bir şekilde kullanarak başta kendimiz, ardından desteklediğimiz kişilerin iyilik hâlini artırmak için çalışmaya devam ediyoruz
inglês | turco |
---|---|
head | baş |
continue | devam |
people | kişilerin |
process | süreç |
effectively | etkin |
work | çalışmaya |
this | bu |
second | ikinci |
of | in |
using | kullanarak |
increase | artırmak |
and | şekilde |
EN They paternalistically claim they are trying to protect us from ourselves or others, but in reality they are trying to protect themselves from our own exercise of liberty
TR Bir baba içgüdüsüyle başkalarından bizleri korumaya çalıştıklarını iddia etmekteler, ancak aslında özgürlüğümüzü kullanma hakkımızdan kendilerini korumaya çalışmaktalar
inglês | turco |
---|---|
others | başkaları |
us | bizleri |
but | ancak |
themselves | bir |
EN We start the meeting by going around the room and introducing ourselves by first name only, and optionally, where we are calling from
TR Toplantıya odayı dolaşarak ve kendimizi sadece ilk isimle ve isteğe bağlı olarak nereden aradığımızı tanıtarak başlarız
inglês | turco |
---|---|
meeting | toplantı |
where | nereden |
first | ilk |
and | ve |
EN Step 2: We came to believe that power greater than ourselves could restore us to sanity.
TR Adım 2: Kendimizden daha büyük bir gücün bizi akıl sağlığına kavuşturabileceğine inanmaya başladık.
inglês | turco |
---|---|
step | adım |
power | gücü |
greater | daha büyük |
us | bizi |
EN Step 4: We made a searching and fearless personal inventory of ourselves.
TR Adım 4: Kendimizin araştırıcı ve korkusuz bir kişisel envanterini çıkardık.
inglês | turco |
---|---|
step | adım |
personal | kişisel |
and | ve |
a | bir |
EN Step 6: We were entirely ready to have power greater than ourselves completely free us of all these defects of character.
TR Adım 6: Kendimizden daha büyük bir güce sahip olmaya tamamen hazırdık, bizi tüm bu karakter kusurlarından tamamen kurtardık.
inglês | turco |
---|---|
step | adım |
character | karakter |
greater | daha büyük |
completely | tamamen |
us | bizi |
all | tüm |
these | bu |
EN Step 11: We sought through practices such as meditation and prayer to improve our conscious contact with power greater than ourselves, seeking only knowledge of what to do and the strength to do so.
TR Adım 11: Kendimizden daha büyük bir güçle bilinçli temasımızı geliştirmek için meditasyon ve dua gibi uygulamalarla aradık, sadece ne yapacağımızı bilmeyi ve bunu yapmanın gücünü aradık.
inglês | turco |
---|---|
step | adım |
meditation | meditasyon |
contact | temas |
what | ne |
and | ve |
power | güç |
greater | daha büyük |
to | için |
improve | geliştirmek |
of | in |
EN Explore the idea of power greater than yourselfThe 12 Steps center around the concept of a power greater than ourselves
TR Kendinizden daha büyük güç fikrini keşfedin12 Adım, kendimizden daha büyük bir güç kavramı etrafında merkezlenir
inglês | turco |
---|---|
steps | adım |
around | etrafında |
power | güç |
explore | keşfedin |
concept | kavramı |
greater | daha büyük |
a | bir |
EN Connecting to power greater than ourselves is the spiritual basis of our program: it grounds us in connection, solace, strength, and humility
TR Kendimizden daha büyük bir güce bağlanmak, programımızın manevi temelidir: bizi bağlantı, teselli, güç ve alçakgönüllülükte temellendirir
inglês | turco |
---|---|
connection | bağlantı |
power | güç |
program | programı |
greater | daha büyük |
and | ve |
us | bizi |
EN Many of us find understanding and developing a relationship with power greater than ourselves necessary for recovering from our addiction.
TR Birçoğumuz, bağımlılığımızdan kurtulmak için kendimizden daha büyük bir güçle bir ilişki kurmayı ve geliştirmeyi gerekli buluyoruz.
inglês | turco |
---|---|
relationship | ilişki |
power | güç |
necessary | gerekli |
and | ve |
greater | daha büyük |
many | büyük |
of | in |
a | bir |
for | için |
EN Top lines are the positive activities and behaviors we want for ourselves in recovery, as well as the tools of our program. We can also include IT behaviors that are healthy for us and align with our values.
TR Üst sıralar, programımızın araçları olduğu kadar iyileşmede kendimiz için istediğimiz olumlu faaliyetler ve davranışlardır. Ayrıca bizim için sağlıklı olan ve değerlerimizle uyumlu BT davranışlarını da dahil edebiliriz.
inglês | turco |
---|---|
positive | olumlu |
activities | faaliyetler |
healthy | sağlıklı |
can | edebiliriz |
tools | araçları |
program | programı |
in | da |
of | in |
with | dahil |
are | olan |
and | ve |
it | bt |
EN Review relapsesAfter a relapse, we may have a tendency to feel ashamed and angry with ourselves
TR Tekrarları gözden geçirBir nüksetmeden sonra, kendimizden utanma ve öfke duyma eğilimimiz olabilir
inglês | turco |
---|---|
review | gözden |
and | ve |
EN With our COVID-19 Response Plan, we have renewed ourselves with digital solutions and tools that will enable us to continue all our activities remotely while ensuring that urgent needs are met.
TR COVID-19 Müdahale Planımız ile acil ihtiyaçlara yanıt verilmesini sağlarken, tüm faaliyetlerimize uzaktan devam edebilmemizi mümkün kılacak dijital çözümler ve araçlarla de kendimizi yeniledik.
inglês | turco |
---|---|
response | yanıt |
digital | dijital |
tools | araç |
remotely | uzaktan |
urgent | acil |
needs | ihtiyaç |
solutions | çözümler |
continue | devam |
and | ve |
that | mümkün |
plan | plan |
all | tüm |
EN We demand the best of ourselves. Elegant solutions. Symphonic systems. Technical beauty. We?re committed to creating tech people can depend on. We enjoy the process and deliver results.
TR Kendimizin en iyisini ortaya koymak isteriz. Kaliteli ve zekice çözümler. Ahenkli sistemler. Teknik şaheserler. Teknik kişilerin güvenebileceği değerli şeyler üretmeye adadık kendimizi. Süreçten zevk alırız ve sonuçlarımızı alırız.
inglês | turco |
---|---|
systems | sistemler |
people | kişilerin |
process | süreç |
solutions | çözümler |
best | en |
technical | teknik |
the best | iyisini |
and | ve |
EN Okay, this phone may have been cracked open a couple times already, but we're eager to investigate the mysterious thermal spreader ourselves. Will the fancy new tech in the S7 be as cool as it's cracked up to be? Only a teardown will tell.
TR Tamam, bu telefon şimdiden birkaç kere crack'lenmiş olabilir, ama biz termal yayıcıyı derinlemesine araştırma konusunda pek hevesliyiz. Bu S7'deki yeni şık teknoloji crack'lenebildiği kadar havalı mı? Bunu ancak teardown söyleyebilir.
inglês | turco |
---|---|
phone | telefon |
thermal | termal |
new | yeni |
tech | teknoloji |
s | s |
already | şimdiden |
cool | havalı |
in | deki |
this | bu |
be | olabilir |
a | birkaç |
EN For 2020, and in the spirit of celebrating our Swiss Vitality, we remind ourselves to take a break and find joy in unexpected places
TR 2020 için ve Swiss Zindeliğini kutlama ruhuyla, kendimize bir mola vermeyi ve beklenmedik yerlerde mutluluğu bulmayı hatırlatıyoruz
inglês | turco |
---|---|
swiss | swiss |
unexpected | beklenmedik |
and | ve |
of | in |
a | bir |
EN Researchers from Germany – meet three people who have changed our understanding of ourselves and the world.
TR Almanya’nın araştırmacıları… Kendimiz ve dünya hakkında bildiklerimizi değiştiren üç kişiyi burada tanıyacakasınız.
EN With our COVID-19 Response Plan, we have renewed ourselves with digital solutions and tools that will enable us to continue all our activities remotely while ensuring that urgent needs are met.
TR COVID-19 Müdahale Planımız ile acil ihtiyaçlara yanıt verilmesini sağlarken, tüm faaliyetlerimize uzaktan devam edebilmemizi mümkün kılacak dijital çözümler ve araçlarla de kendimizi yeniledik.
inglês | turco |
---|---|
response | yanıt |
digital | dijital |
tools | araç |
remotely | uzaktan |
urgent | acil |
needs | ihtiyaç |
solutions | çözümler |
continue | devam |
and | ve |
that | mümkün |
plan | plan |
all | tüm |
EN With our COVID-19 Response Plan, we have renewed ourselves with digital solutions and tools that will enable us to continue all our activities remotely while ensuring that urgent needs are met.
TR COVID-19 Müdahale Planımız ile acil ihtiyaçlara yanıt verilmesini sağlarken, tüm faaliyetlerimize uzaktan devam edebilmemizi mümkün kılacak dijital çözümler ve araçlarla de kendimizi yeniledik.
inglês | turco |
---|---|
response | yanıt |
digital | dijital |
tools | araç |
remotely | uzaktan |
urgent | acil |
needs | ihtiyaç |
solutions | çözümler |
continue | devam |
and | ve |
that | mümkün |
plan | plan |
all | tüm |
EN We demand the best of ourselves. Elegant solutions. Symphonic systems. Technical beauty. We?re committed to creating tech people can depend on. We enjoy the process and deliver results.
TR Kendimizin en iyisini ortaya koymak isteriz. Kaliteli ve zekice çözümler. Ahenkli sistemler. Teknik şaheserler. Teknik kişilerin güvenebileceği değerli şeyler üretmeye adadık kendimizi. Süreçten zevk alırız ve sonuçlarımızı alırız.
inglês | turco |
---|---|
systems | sistemler |
people | kişilerin |
process | süreç |
solutions | çözümler |
best | en |
technical | teknik |
the best | iyisini |
and | ve |
EN Okay, this phone may have been cracked open a couple times already, but we're eager to investigate the mysterious thermal spreader ourselves. Will the fancy new tech in the S7 be as cool as it's cracked up to be? Only a teardown will tell.
TR Tamam, bu telefon şimdiden birkaç kere crack'lenmiş olabilir, ama biz termal yayıcıyı derinlemesine araştırma konusunda pek hevesliyiz. Bu S7'deki yeni şık teknoloji crack'lenebildiği kadar havalı mı? Bunu ancak teardown söyleyebilir.
inglês | turco |
---|---|
phone | telefon |
thermal | termal |
new | yeni |
tech | teknoloji |
s | s |
already | şimdiden |
cool | havalı |
in | deki |
this | bu |
be | olabilir |
a | birkaç |
EN They paternalistically claim they are trying to protect us from ourselves or others, but in reality they are trying to protect themselves from our own exercise of liberty
TR Bir baba içgüdüsüyle başkalarından bizleri korumaya çalıştıklarını iddia etmekteler, ancak aslında özgürlüğümüzü kullanma hakkımızdan kendilerini korumaya çalışmaktalar
inglês | turco |
---|---|
others | başkaları |
us | bizleri |
but | ancak |
themselves | bir |
EN For 2020, and in the spirit of celebrating our Swiss Vitality, we remind ourselves to take a break and find joy in unexpected places
TR 2020 için ve Swiss Zindeliğini kutlama ruhuyla, kendimize bir mola vermeyi ve beklenmedik yerlerde mutluluğu bulmayı hatırlatıyoruz
inglês | turco |
---|---|
swiss | swiss |
unexpected | beklenmedik |
and | ve |
of | in |
a | bir |
EN Researchers from Germany – meet three people who have changed our understanding of ourselves and the world.
TR Almanya’nın araştırmacıları… Kendimiz ve dünya hakkında bildiklerimizi değiştiren üç kişiyi burada tanıyacakasınız.
EN But we recovered again relatively fast and eventually even exceeded the 2020 targets we had set ourselves before the pandemic.
TR Ama oldukça kısa bir zaman içerisinde yeniden toparlandık ve pandemiden önce koyduğumuz 2020 hedeflerimizi aştık bile.
inglês | turco |
---|---|
again | yeniden |
and | ve |
but | ama |
even | bir |
EN Since we began training our professionals ourselves here, you hear companies making that complaint much less often
TR Uzmanlarımızı burada, kentimizde eğitmeye başladığımızdan beri şirketlerin bu konudaki şikayetleri önemli ölçüde azaldı
inglês | turco |
---|---|
professionals | uzmanlar |
companies | şirketlerin |
since | beri |
our | de |
here | burada |
EN I think it’s better if we don’t overload ourselves with too many sustainability projects at the same time.
TR Bir seferde aşırı miktarda sürdürülebilirlik tasarısıyla kendimize fazla yüklenmezsek iyi yaparız, diye düşünüyorum.
inglês | turco |
---|---|
sustainability | sürdürülebilirlik |
time | seferde |
better | iyi |
same | bir |
the | fazla |
EN I think it’s better if we don’t overload ourselves with too many sustainability projects at the same time
TR Hiçbirimiz tek başımıza dünyayı bugünden yarına değiştiremeyiz
inglês | turco |
---|---|
projects | iş |
the | tek |
at | de |
EN It is perfectly normal for us here to have access to sufficient water, to be able to supply ourselves with food without any risk to our safety and, if necessary, find protection from extreme weather events
TR Yeterli suya sahip olmak, güvenlik riski yaşamadan kendimize gıda maddesi tedarik etmek veya aşırı hava olayları karşısında ihtiyaç halinde barınak bulmak, bizim için çok doğal şeyler
inglês | turco |
---|---|
sufficient | yeterli |
water | suya |
risk | riski |
find | bulmak |
extreme | aşırı |
food | gıda |
events | olayları |
supply | tedarik |
safety | güvenlik |
is | hava |
EN We define ourselves through the target groups for which we work as journalists
TR Biz kendimizi, gazeteci sıfatıyla ulaşmaya çalıştığımız hedef grupları üzerinden tanımlıyoruz
inglês | turco |
---|---|
ourselves | kendimizi |
groups | grupları |
we | biz |
target | hedef |
EN ? In SEO, there are always improvements to be made, but we’ve all found ourselves in a
TR ? SEO’da her zaman gerçekleştirebileceğiniz iyileştirmeler vardır, ama hepimizin başına,
inglês | turco |
---|---|
improvements | iyileştirmeler |
but | ama |
always | her zaman |
to | her |
in | başına |
Mostrando 50 de 50 traduções