TR Misyonunuzu gerçekleştirmek ve cemiyetlerinize ilham vermek için ortaklaşa çalışıyoruz
"vermek ya da" em turco pode ser traduzido nas seguintes palavras/frases inglês:
TR Misyonunuzu gerçekleştirmek ve cemiyetlerinize ilham vermek için ortaklaşa çalışıyoruz
EN Working in partnership to realize your mission and inspire your communities
TR Bir sipariş vermek veya sipariş durumuyla ilgili bilgi almak, bir makale yayınlamak, bir kitap yayınlamak veya çevrimiçi platformlar ve çözümlerle ilgili sorular veya yorumlarınız varsa, lütfen Destek Merkezimizi ziyaret edin.
EN If you have a question or comment about placing an order or order status, publishing an article, publishing a book or online platforms and solutions, please visit our Support Centre.
turco | inglês |
---|---|
sipariş | order |
veya | or |
makale | article |
kitap | book |
çevrimiçi | online |
platformlar | platforms |
ziyaret | visit |
varsa | if |
TR Konu hakkında çalışanların bilincini artırmak ve onlara editörler, kurul üyeleri ve hakemler arasında da farkındalığı daha fazla yayacak araçlar ve kaynaklar sunmak üzere dahili brifingler vermek
EN Issuing internal briefings to raise staff awareness of the subject and giving them tools and resources to further spread awareness among editors, board members and reviewers
turco | inglês |
---|---|
konu | subject |
artırmak | raise |
editörler | editors |
üyeleri | members |
dahili | internal |
TR Bilinçsiz önyargıya dikkat çekmek – ve bunun yazar kılavuzları, hakem davet mektupları ve editoryal sözleşmelerde nasıl azaltılabileceği konusunda tavsiyeler vermek
EN Drawing attention to UB ? and giving advice on how it can be reduced ? in guides for authors, reviewer invitation letters and editorial contracts
turco | inglês |
---|---|
dikkat | attention |
editoryal | editorial |
TR Adı bizimkine benzeyen bir hakemin çalışmasına başka birinin çalışmasından daha yüksek puan vermek
EN Rating a report from a reviewer with a similar name as ours more highly than someone else?s
turco | inglês |
---|---|
adı | name |
TR Bu yüzden de güvenli ve etkili ilaç kararları vermek için çeşitli etmenleri göz önünde bulundurmanız gerekiyor.
EN So, you need to consider numerous factors to make safe and effective drug decisions.
turco | inglês |
---|---|
güvenli | safe |
etkili | effective |
ilaç | drug |
kararları | decisions |
vermek | make |
gerekiyor | need |
yüzden | so |
TR Elsevier makale yeniden baskıları sağlık uzmanlarınızı bilgilendirmek, ilaç şirketlerine kitlelerine ulaşmaları ve ürünlerine güvenilmesini sağlamaları için şans vermek için güvenilir ve ilgi çekici bir yöntemdir.
EN Elsevier article reprints are a trusted and engaging way to inform healthcare professionals, providing pharma companies with a chance to engage their audiences and build confidence in their products.
turco | inglês |
---|---|
elsevier | elsevier |
makale | article |
sağlık | healthcare |
güvenilir | trusted |
TR Argo, kullanıcılarınıza daha hızlı, güvenilir ve güvenli bir şekilde yanıt vermek için Cloudflare ağı genelinde optimize edilmiş yolları kullanan bir hizmettir
EN Argo is a service that uses optimized routes across the Cloudflare network to deliver responses to your users more quickly, reliably, and securely
turco | inglês |
---|---|
hızlı | quickly |
yanıt | responses |
cloudflare | cloudflare |
ağı | network |
TR Bilinçli pazarlama kararları vermek için rakiplerinizin stratejilerini analiz edin.
EN Analyze your rivals’ strategies to make informed marketing decisions.
turco | inglês |
---|---|
pazarlama | marketing |
kararları | decisions |
vermek | make |
için | to |
rakiplerinizin | rivals |
analiz | analyze |
TR burada aldığınız hakların herhangi birini kopyalamak, kiraya vermek, leasing ile kiralamak, dağıtmak veya diğer yollarla devretmek;
EN copy, rent, lease, distribute, or otherwise transfer any of the rights that you receive hereunder;
turco | inglês |
---|---|
aldığınız | you receive |
kopyalamak | copy |
dağıtmak | distribute |
devretmek | transfer |
TR Bir çekilişe katılırsanız, çekilişleri gerçekleştirmek ve ödülleri size vermek için hesabınızla ilişkili adınız ve e-posta adresiniz gibi belirli bilgileri kullanırız.
EN If you enter a sweepstakes, we will use certain information associated with your account, such as your name and email address, to run the sweepstakes and fulfill prizes to you.
turco | inglês |
---|---|
ilişkili | associated |
belirli | certain |
bilgileri | information |
ekle | enter |
kullanır | use |
hesabını | account |
TR Aslında, rakibiniz hesabınızı kimliğinizi daha da bozmak ve çevrimiçi varlığınıza büyük ölçüde zarar vermek için kullanabilir
EN In fact, your adversary could use your account to further spoof your identity and damage your online presence on a large scale
turco | inglês |
---|---|
hesabınızı | your account |
çevrimiçi | online |
büyük | large |
zarar | damage |
kullanabilir | use |
TR Ürünleri tamir edebilmeleri için insanlara ihtiyaç duydukları bilgi ve aletleri vermek, destek maliyetlerini düşürür. Müşteriler, eşyalarının hızlıca tamir edilmesine bayılır; bunu ister kendileri yapsınlar ister yerel bir tamirhane.
EN Giving people the information and tools they need to fix products cuts down on support costs. Customers love it when they can get their stuff fixed quickly—whether by themselves or at a local repair shop.
turco | inglês |
---|---|
insanlara | people |
ihtiyaç | need |
destek | support |
maliyetlerini | costs |
müşteriler | customers |
hızlıca | quickly |
yerel | local |
TR İş stratejisini ve nihai kararları daha iyi vermek için temel ölçütleri ortaya çıkarın ve yükseltin
EN Uncover and improve key metrics to better influence business strategy and bottom line decisions
turco | inglês |
---|---|
stratejisini | strategy |
kararları | decisions |
temel | key |
TR Bir aracınızı kiraya vermek istiyorsanız bu form üzerinden ihtiyacınız olan tüm araç tercihleri ve kişisel bilgileri toplayabilirsiniz.
EN This is a very detailed Rental Form to see if you qualify to Rent a House or other type of Real Estate.
turco | inglês |
---|---|
bu | this |
form | form |
olan | is |
kişisel | you |
TR Örneğin, bahçe ürünleri satıyorsanız, ücretsiz bir iPad vermek yerine en çok satan ürününüzü şanslı bir aboneye çekilişle hediye edebilirsiniz
EN For example, if you sell gardening products, you might want to give away your best-selling product to one lucky subscriber as opposed to giving away a free iPad
turco | inglês |
---|---|
ücretsiz | free |
ipad | ipad |
TR Bir dakikalık blok süresi ve düşük işlem ücretleri sayesinde Dogecoin, sosyal medyada bahşiş vermek ve mikro işlemler yapmak için de elverişli bir coin olmuştur
EN Thanks to its one-minute block time and low transaction fees, Dogecoin emerged as a beloved digital currency for social media tipping and microtransactions
turco | inglês |
---|---|
blok | block |
süresi | time |
düşük | low |
işlem | transaction |
dogecoin | dogecoin |
TR Kendi içeriğinizi oluştururken daha iyi karar vermek için öğrendiklerinizi kullanın.
EN Use what you learn to drive better decision making for your own content.
turco | inglês |
---|---|
karar | decision |
kullanın | use |
TR "Yazdır"a tıkladıktan sonra, siparişinizi vermek için seçtiğiniz baskı hizmetinin web sitesine yönlendirileceksiniz.
EN Upon clicking on «Print», you’ll be taken to the website of your selected printing service to place your order.
turco | inglês |
---|---|
hizmetinin | service |
TR Müşterilerinizin sitenizde ve markanız altında logolar oluşturmasına izin vermek için Logaster'ın Beyaz Etiketini / API'sini kullanın!
EN Use Logaster's White Label/API to let your clients create logos on your site and under your brand!
turco | inglês |
---|---|
markanız | your brand |
altında | under |
logolar | logos |
logaster | logaster |
beyaz | white |
api | api |
kullanın | use |
TR Değerli Müşterimiz; kişisel verilerinizin işlenmesine, her türlü elektronik ileti gönderimine izin vermek ve size özel kampanyalardan haberdar olabilmek için üyeliğinizi SMS doğrulama kodu ile tamamlayınız.
EN Dear customer; complete your membership with SMS verification code in order to allow your personal data to be processed, to receive all kinds of electronic messages and to be informed about special campaigns.
turco | inglês |
---|---|
her | all |
elektronik | electronic |
sms | sms |
doğrulama | verification |
kodu | code |
TR Hepsinden iyisi ise güvenliğiniz ve gizliliğiniz için bağlantı hızınızdan ödün vermek zorunda kalmazsınız
EN Best of all, your security and privacy don’t come at the cost of your connection speed
turco | inglês |
---|---|
bağlantı | connection |
TR WebShield; cihazlara zarar vermek, güvenliği ihlal etmek ve hatta kişisel bilgileri çalmak için tasarlanmış sahte, dolandırıcılık amaçlı, oltalamaya yönelik ve ‘aldatıcı’ web sitelerine karşı ilk savunma hattıdır.
EN WebShield is the first line of defence against fake, scam, phishing & ‘spoofed’ websites, created to harm devices, compromise security, and even steal personal information.
turco | inglês |
---|---|
zarar | harm |
kişisel | personal |
bilgileri | information |
sahte | fake |
ilk | first |
TR Müşterilerinize anında yanıt vermek için bir bilgi tabanı
EN A knowledge base to give instant answers to your customers
turco | inglês |
---|---|
müşterilerinize | to your customers |
anında | instant |
bilgi | knowledge |
tabanı | base |
TR İster eviniz bir dağın 3000 metrelik zirvesinde, isterse kayak yamaçlarının eteklerinde veya plajdan yalın ayak yürüyebilecek mesafede yuvalanmış olsun, destinasyonlarımızı size dilediğiniz tatili vermek için seçiyoruz
EN Whether your home is perched 10,000 feet up a mountain, at the base of the ski slopes, or a toe’s length from a barefoot stroll along the beach, we pick our destinations to give you the vacation you desire
turco | inglês |
---|---|
kayak | ski |
ayak | feet |
olsun | is |
destinasyonlarımızı | our destinations |
TR Geçim dertlerinden ötürü, ailelerine ekonomik destek vermek zorunda kalan çocukların sayısındaki artış, okula devam ederken çalışmak zorunda kalan çocukların oranına 2006-2012 döneminde %64’lük bir yükseliş olarak yansıyor
EN The number of children forced to work to support their low-income families has shown a 64% spike in the 2006-2012 period compared to the population of school children who work and attend school
turco | inglês |
---|---|
destek | support |
TR Bu özel günün amacı, sivil toplum sektörüne daha aktif bir katılım sağlanması için ilham vermek ve STK'ların hem kendi aralarının, hem de kamu ve özel sektör ile kurdukları ortaklık alanlarının genişlemesini teşvik etmek
EN Purpose of this special day is to inspire more active participation in the civil society sector and encourage expansion of cooperation NGOs establish among each other and with public and private sectors
turco | inglês |
---|---|
amacı | purpose |
sivil | civil |
aktif | active |
katılım | participation |
sektör | sector |
teşvik | encourage |
günü | day |
TR Hizmet ve uygulamalarımızı geliştirmez, ve dünyanın her yerinde değişen İnternet kısıtlamalarına karşılık vermek için sürekli olarak yenilik getiriyoruz.
EN We continually innovate to enhance our services and applications, and to respond to changing Internet restrictions around the world.
turco | inglês |
---|---|
dünyanın | world |
sürekli | continually |
uygulamaları | applications |
TR Kolayca belirli klasörlere kullanıcı erişimi vermek veya kısıtlamak.
EN Easily grant or restrict user access to specific folders.
turco | inglês |
---|---|
kolayca | easily |
belirli | specific |
kullanıcı | user |
erişimi | access |
veya | or |
kısıtlamak | restrict |
TR Hedeflerinize nasıl ulaştığınızın (fitness gibi) mükemmel resmini oluşturmak için poz vermek veya düzenlemek için, hedeflerinize ulaşmak için çalışmaktan daha fazla zaman harcıyor musunuz?
EN Do you spend more time posing for or editing the perfect picture of how you are achieving your goals (such as fitness) than you do working towards your goals?
turco | inglês |
---|---|
fitness | fitness |
mükemmel | perfect |
veya | or |
zaman | time |
musunuz | do you |
TR Toplantı dışında bir olay meydana geldiğinde (telefon görüşmesi sırasında, mesaj alışverişi sırasında veya şahsen) yanıt vermek için yapabileceğimiz eylemler.
EN Actions we can take to respond in the moment when an incident occurs outside of a meeting (such as on a phone call, while exchanging messages, or in person).
turco | inglês |
---|---|
toplantı | meeting |
dışında | outside |
olay | incident |
telefon | phone |
mesaj | messages |
veya | or |
yanıt | respond |
eylemler | actions |
TR Deneyiminizi, gücünüzü ve umudunuzu paylaşmak ve başka bir üyeden mücadelelerin, kaymaların ve tekrarlamaların üstesinden gelmek için yardım isteyerek hizmet sunma şansı vermek NS harika bir hizmet şekli
EN Sharing about your experience, strength and hope and giving another member the chance to offer service by asking them for help in overcoming struggles, slips and relapses is a great form of service
turco | inglês |
---|---|
deneyiminizi | experience |
paylaşmak | sharing |
başka | another |
şansı | chance |
harika | great |
TR Bir grubun uygunsuz davranışlara yanıt vermek için gerçekleştirebileceği eylemler
EN Actions a group can take to respond to inappropriate behavior
turco | inglês |
---|---|
grubun | group |
uygunsuz | inappropriate |
yanıt | respond |
eylemler | actions |
TR Üyelerden, başka bir üyenin paylaşımına yanıt olarak herhangi bir yorum yapmak, söz kesmek, yargılamak, tavsiye vermek, geri bildirim veya diyalog olan karşılıklı konuşmalardan kaçınmalarını rica ediyoruz.
EN We ask that members avoid cross talk, which is any commenting, interrupting, judging, advice giving, feedback, or dialogue in response to another member’s share.
turco | inglês |
---|---|
başka | another |
yanıt | response |
tavsiye | advice |
diyalog | dialogue |
olan | is |
TR Bağımlılığımızın direksiyona geçmesine izin vermek.
EN Letting our addiction take the wheel.
TR Düzenli olarak toplantılara katılınKurtarmaya öncelik vermek her şeyi değiştirebilir
EN Attend meetings regularlyPrioritizing recovery can make all the difference
turco | inglês |
---|---|
olarak | the |
vermek | make |
TR HizmetBursun içinde veya dışında başkalarına hizmet vermek, iyileşmenizi güçlendirmenin ve internet ve teknoloji kullanımınızın dışında bir anlam bulmanın inanılmaz bir yoludur
EN ServiceProviding service to others, inside or outside the fellowship, is an incredible way to strengthen your recovery and find a sense of meaning outside your internet and technology use
turco | inglês |
---|---|
veya | or |
hizmet | service |
internet | internet |
teknoloji | technology |
inanılmaz | incredible |
TR Başka bir üye ile rezervasyonBir orta hat davranışında bulunacağınız zaman, başka bir üyeye haber vermek için mesaj atarak veya arayarak rezervasyon yaptırabilirsiniz. Ardından, bitirdikten sonra başka bir mesaj gönderirsiniz.
EN Bookending with another memberWhen you are going to engage in a middle line behavior, you can bookend by texting or calling another member to let them know. Then, you send another message once you have finished.
turco | inglês |
---|---|
başka | another |
orta | middle |
hat | line |
mesaj | message |
TR Kendi tarzınıza ve vermek istediğiniz mesaja sadık kalmazsanız, marka tanınırlığını artırmanız neredeyse imkansızdır
EN Increasing brand recognition is almost impossible without staying true to your unique style and voice
turco | inglês |
---|---|
neredeyse | almost |
TR Outronuza son şeklini vermek için kurumsal müziklerden elektronik parçalara kadar en uygun müziği seçin. Kişisel bir hava katmak için kendi sesinizi ekleyin.
EN From corporate to electronic music genres, select the most suitable track to finalize your outro. Add your VoiceOver for a personalized experience.
turco | inglês |
---|---|
kurumsal | corporate |
elektronik | electronic |
en | most |
uygun | suitable |
müziği | music |
seçin | select |
kişisel | personalized |
ekleyin | add |
TR Evrensel gelen kutumuz, ekibinizi birlikte çalışmak ve müşterilere zahmetsizce yanıt vermek için tek bir araç etrafında toplama olanağı sunar
EN Our universal inbox offers the ability to bring your team around one tool to work together and answer customers effortlessly
turco | inglês |
---|---|
evrensel | universal |
ekibinizi | your team |
müşterilere | customers |
zahmetsizce | effortlessly |
yanıt | answer |
araç | tool |
sunar | offers |
TR Paylaşılan bir sms gelen kutusu veya paylaşılan bir whatsapp gelen kutusu oluşturmanıza izin vermek
EN Allowing your to create a shared sms inbox or a shared whatsapp inbox
turco | inglês |
---|---|
paylaşılan | shared |
sms | sms |
veya | or |
TR Beğenilere ve yorumlara karşılık vermek, sohbet ve tartışmalara katılmak bunlar arasında en önemli eylemlerden biridir.
EN Responding to likes and comments and participating in conversations and discussions are among the most important actions that you can undertake.
turco | inglês |
---|---|
en | most |
TR Müşterilerinize yanıt vermek için bilgi bankası makalelerini entegre edin
EN Integrate knowledge base articles to answer your customers
turco | inglês |
---|---|
yanıt | answer |
bilgi | knowledge |
entegre | integrate |
TR Web sitenize hiçbir sınırlama olmaksızın yükleyebileceğiniz ücretsiz bir canlı sohbet yazılımı sunuyoruz! Web sitenizin ziyaretçilerine gerçek zamanlı olarak cevap vermek için iki temsilciniz olabilir
EN We offer a free live chat software that you can install on your website with no limitation! You can have two agents to answer your website visitors in real time
turco | inglês |
---|---|
web | website |
hiçbir | no |
ücretsiz | free |
canlı | live |
sohbet | chat |
yazılımı | software |
sitenizin | your website |
gerçek | real |
cevap | answer |
TR Meşgul takımların biraz dinlenmeye ihtiyacı var! Müşterilerinize otomatik yanıt vermek için çevrimdışı olduğunuzda Net Auto-Responder
EN Busy teams need some rest! Enable the Crisp Auto-Responder when you are offline to auto-reply to your customers.
turco | inglês |
---|---|
müşterilerinize | to your customers |
yanıt | reply |
çevrimdışı | offline |
TR Ödünç vermek istediğiniz ETH miktarını ödünç verme havuzuna yatırın.
EN Deposit the amount of ETH you would like to lend in the lending pool.
turco | inglês |
---|---|
eth | eth |
miktarını | amount |
ın | of |
TR Bulut yolculuğunuza yön vermek için uzman rehberliği, kaynaklar ve adım adım talimatlar alın.
EN Get expert guidance, resources, and step-by-step instructions to navigate your path to the cloud.
turco | inglês |
---|---|
bulut | cloud |
uzman | expert |
kaynaklar | resources |
talimatlar | instructions |
alın | get |
TR Argo, kullanıcılarınıza daha hızlı, güvenilir ve güvenli bir şekilde yanıt vermek için Cloudflare ağı genelinde optimize edilmiş yolları kullanan bir hizmettir. Argo şunları içerir: Akıllı Yönlendirme ve Katmanlı Önbelleğe Alma.
EN Argo is a service that uses optimized routes across the Cloudflare network to deliver responses to your users more quickly, reliably, and securely. Argo includes: Smart Routing and Tiered Caching.
turco | inglês |
---|---|
hızlı | quickly |
yanıt | responses |
cloudflare | cloudflare |
ağı | network |
içerir | includes |
akıllı | smart |
TR Ücretli arama rakiplerinizin, fiyat teklifi verdikleri arama terimlerini keşfedin. Bu anahtar kelimeler hakkında, rekabet yoğunluğunda teklif verip vermeme konusunda karar vermek için CPC ve arama hacmi tahminleri alın
EN Explore which search terms your paid search competitors are bidding on. Get CPC and search volume estimates for these keywords, as well as competitive density to decide whether you need to bid on these keywords or not
turco | inglês |
---|---|
rakiplerinizin | competitors |
karar | decide |
hacmi | volume |
alın | get |
Mostrando 50 de 50 traduções