TR Ziyaretçiyi CRM'de kaydetmek için temsilciye buton gösterilip gösterilmeyeceğini belirleyen bayrak. Düğme, custom_data’da tüm alanların önünde görüntülenir.
"tüm alanların önünde" em turco pode ser traduzido nas seguintes palavras/frases inglês:
TR Ziyaretçiyi CRM'de kaydetmek için temsilciye buton gösterilip gösterilmeyeceğini belirleyen bayrak. Düğme, custom_data’da tüm alanların önünde görüntülenir.
EN A flag that determines the operator to display the binding key visitor to the card in CRM. The button is displayed in front of all fields custom_data.
turco | inglês |
---|---|
crm | crm |
düğme | button |
TR * ile işaretlenen tüm alanların doldurulması zorunludur.
EN All fields marked with * are mandatory.
turco | inglês |
---|---|
ile | with |
tüm | all |
TR Ziyaretçinin CRM’deki kartının linki. Temsilciye custom_data’da tüm alanların altında ayrı bir buton olarak gösterilir.
EN Link to the client card in CRM. Displays the operator a separate button under all fields custom_data.
turco | inglês |
---|---|
crm | crm |
tüm | all |
ayrı | separate |
kartı | card |
TR * ile işaretlenen tüm alanların doldurulması zorunludur.
EN All fields marked with * are mandatory.
turco | inglês |
---|---|
ile | with |
tüm | all |
TR Su döngüsü ile ilgili Yüksek Koruma Değeri olan alanların restorasyonu ve korunması
EN Restoration and preservation of water cycle related High Conservation Value areas
turco | inglês |
---|---|
su | water |
döngüsü | cycle |
ilgili | related |
yüksek | high |
koruma | conservation |
değeri | value |
TR Çevik ve pratik, kompakt boyutları ve etkileyici kullanımı sayesinde şehirdeki dar alanların içine girip çıkar
EN Agile and practical, it nips in and out of tight spaces in the city thanks to its compact dimensions and impressive handling
turco | inglês |
---|---|
ve | and |
pratik | practical |
kompakt | compact |
etkileyici | impressive |
TR 14.5.1. Deniz alanlarıyla ilgili olarak korunan alanların kapsamı
EN 14.5.1. Coverage of protected areas in relation to marine areas
turco | inglês |
---|---|
deniz | marine |
korunan | protected |
TR 15.1.1. Toplam arazi alanının oranı olarak ormanlık alan 15.1.2. Ekosistem türüne göre karasal ve tatlısu biyoçeşitlilik açısından korunan alanlarla kaplı önemli alanların oranı
EN 15.1.1. Forest area as a proportion of total land area 15.1.2. Proportion of important sites for terrestrial and freshwater biodiversity that are covered by protected areas, by ecosystem type
turco | inglês |
---|---|
toplam | total |
arazi | land |
ekosistem | ecosystem |
biyoçeşitlilik | biodiversity |
korunan | protected |
önemli | important |
türü | type |
TR 15.4.1. Dağ biyoçeşitliliği için önemli korunan alanların kapsanması 15.4.2. Dağ Yeşil Örtü Endeksiı
EN 15.4.1. Coverage by protected areas of important sites for mountain biodiversity 15.4.2. Mountain Green Cover Index
turco | inglês |
---|---|
dağ | mountain |
önemli | important |
korunan | protected |
yeşil | green |
TR Cinsiyet, yaş ve engelli kişilere göre kamu kullanımına tamamen açık, yapılaşmış alanların şehirlerdeki ortalama payı 11.7.2
EN Average share of the built-up area of cities that is open space for public use for all, by sex, age and persons with disabilities 11.7.2
turco | inglês |
---|---|
cinsiyet | sex |
yaş | age |
ve | and |
kamu | public |
tamamen | all |
açık | open |
ortalama | average |
ın | of |
TR Grubun muhtelif arsalarının geliştirilmesinin yanı sıra, grubun gayrimenkul alanında yeni yatırım yapacağı alanların belirlenmesi, gayrimenkul alımlarının yapılması, mevzuatın ve hukuki sürecin takibi, nihai projenin geliştirilmesi...
EN Assan Gayrimenkul’s main activities include developing the Group’s building plots, determining new areas of investment regarding real estate, purchasing real estate, keeping track of regulations and the legal process, developing final ...
turco | inglês |
---|---|
grubun | group |
gayrimenkul | real estate |
yeni | new |
yatırım | investment |
ve | and |
hukuki | legal |
takibi | track |
nihai | final |
geliştirilmesi | developing |
ın | of |
TR Elde edilen sonuçlar, iyileştirebilecek alanların yanı sıra, eğitimi bireysel kullanıcılar için özelleştirmenin yollarını tespit etmeye yardımcı olur.
EN The results help to identify areas of improvement and ways to customize training to individual users.
turco | inglês |
---|---|
sonuçlar | results |
bireysel | individual |
kullanıcılar | users |
TR Almanya’daki doğal hayatı koruma alanları – Peter Südbeck, bu alanların insanlar ve çevre için önemini anlatıyor
EN Protected areas in Germany – in an interview, Peter Südbeck explains their importance for people and the environment
turco | inglês |
---|---|
almanya | germany |
peter | peter |
insanlar | people |
çevre | environment |
TR UNESCO biyosfer rezerv alanları sürdürülebilirliği temsil ediyor. Alanların Almanya ve dünyadaki yerini buradan öğrenebilirsiniz.
EN UNESCO biosphere reserves stand for sustainable development. Find out here what distinguishes these areas in Germany and worldwide.
turco | inglês |
---|---|
unesco | unesco |
almanya | germany |
ve | and |
buradan | here |
TR Moroğlu Arseven; finans alanındaki uzmanlığı çerçevesinde, rehin belgelerinin müzakere edilmesi, gözden geçirilmesi ve hazırlanması, kredi alanların ve büyük finans kuruluşlarının temsil edilmesi konularında da danışmanlık verir.
EN On the finance side, Moroğlu Arseven has significant experience in negotiating, reviewing and drafting loan documents, supporting borrowers, as well as major financial institutions.
turco | inglês |
---|---|
arseven | arseven |
büyük | major |
TR Su döngüsü ile ilgili Yüksek Koruma Değeri olan alanların restorasyonu ve korunması
EN Restoration and preservation of water cycle related High Conservation Value areas
turco | inglês |
---|---|
su | water |
döngüsü | cycle |
ilgili | related |
yüksek | high |
koruma | conservation |
değeri | value |
TR Elde edilen sonuçlar, iyileştirebilecek alanların yanı sıra, eğitimi bireysel kullanıcılar için özelleştirmenin yollarını tespit etmeye yardımcı olur.
EN The results help to identify areas of improvement and ways to customise training to individual users.
turco | inglês |
---|---|
sonuçlar | results |
bireysel | individual |
kullanıcılar | users |
TR Çevik ve pratik, kompakt boyutları ve etkileyici kullanımı sayesinde şehirdeki dar alanların içine girip çıkar
EN Agile and practical, it nips in and out of tight spaces in the city thanks to its compact dimensions and impressive handling
turco | inglês |
---|---|
ve | and |
pratik | practical |
kompakt | compact |
etkileyici | impressive |
TR Çevik ve pratik, kompakt boyutları ve etkileyici kullanımı sayesinde şehirdeki dar alanların içine girip çıkar
EN Agile and practical, it nips in and out of tight spaces in the city thanks to its compact dimensions and impressive handling
turco | inglês |
---|---|
ve | and |
pratik | practical |
kompakt | compact |
etkileyici | impressive |
TR Osnabrück Yüksekokulu, bunun hayata geçirilişini araştırdı; buna göre gerçekten daha pahalı, daha iyi kalitededki eti satın alanların oranı yüzde 20’nin altındaydı
EN The Osnabrück University of Applied Sciences examined the actual practice – and it was less than 20 percent who bought the more expensive, better meat
turco | inglês |
---|---|
yüzde | percent |
TR Biyoçeşitliliği korumak için biyolojik çeşitliliği yüksek alanların yapılaşmasını engellemek gerek.
EN To protect biodiversity, areas that are home to a large number of different species should not be built on.
turco | inglês |
---|---|
yüksek | large |
TR Uydu görüntülemesi ve yapay zeka yardımıyla elde edilen verilere göre Dortmund’da kentsel alanların yüzde 58’i “yeşil alan”
EN The data was collected via satellite imaging and with the help of artificial intelligence
turco | inglês |
---|---|
zeka | intelligence |
yardımıyla | with the help of |
verilere | data |
TR Doğal alanların bu özelliğini koruyabilmesi için başlıca iki kural var: Ardında iz bırakma ve yanına tatilin güzel hatırası dışında hiçbir şey alma!
EN If that is to remain the case, then two rules apply in the wilderness: leave nothing behind and take nothing with you but memories!
TR Kamusal alanların büyük bir kısmında maske takılması zorunluluğu da devam ediyor
EN Wearing mouth-and-nose protection is mandatory in many public areas
turco | inglês |
---|---|
kamusal | public |
TR Doğa korumacılar, kunduzlar sulak alanların yeniden doğallaşması ve amfibik hayvanlar ve kuşlar gibi diğer türler için zemin hazırladıkları için bu durumdan çok memnun.
EN Conservationists are pleased about this, because beavers clear the way for the renaturation of waterways and open the door for other species like amphibians and birds.
turco | inglês |
---|---|
diğer | other |
TR Bu, mevcut alanların uyarlanmasını veya yeni soğutma teknolojisini barındırmak için yeni veri merkezlerinin tasarlanmasını içerebilir
EN This may involve retrofitting existing spaces or designing new data centers to accommodate new cooling technology
turco | inglês |
---|---|
veya | or |
yeni | new |
soğutma | cooling |
teknolojisini | technology |
veri | data |
TR Çevre avantajlarını daha da destekleyen inline karıştırma, mikrobiyolojik olarak etkin yulaf tabanına maruz bırakılan alanların sayısını da azaltarak temizliği kolaylaştırır.
EN Further supporting the environment benefits, inline blending also reduces the number of areas that are exposed to microbiologically active oat base, making cleaning easier.
turco | inglês |
---|---|
destekleyen | supporting |
inline | inline |
karıştırma | blending |
etkin | active |
yulaf | oat |
maruz | exposed |
sayısını | number |
TR Manyetik Kalem seçenekleri, görüntünüzdeki tanımlanan alanların kenarlarına oturan bir yol çizmenize olanak tanır.
EN The Magnetic Pen options let you draw a path that snaps to the edges of the defined areas in your image.
TR Mıknatıslı Kalem, Serbest Biçim Kalemi aracının, görüntünüzde tanımlanmış alanların kenarlarına yapışan bir yol çizmenize olanak veren bir seçeneğidir
EN The Magnetic Pen is an option of the Freeform Pen tool that lets you draw a path that snaps to the edges of defined areas in your image
TR Bu fiyat karşılığında sunduğu tüm özellikleri göz önünde bulundurursak, piyasada böyle bir yazılımın olduğuna inanmak zor
EN I've been a long-time user of different social media managers
TR Büyümenizin önünde hiçbir engelin olmaması gerektiğine inanıyoruz ve bu yüzden başarılı ölçeklendirme için ihtiyacınız olan tüm özellikleri size sunuyoruz.
EN We believe nothing should get in the way of your growth, which is why we provide all the features you need to successfully scale.
turco | inglês |
---|---|
inanıyoruz | we believe |
başarılı | successfully |
olan | is |
tüm | all |
özellikleri | features |
size | you |
TR Bu bizim bir sorumuz değildi, ama bunu tartıştık; çünkü bu, tüm etikçilerin gözünün önünde duruyor
EN It was not our immediate subject, but we discussed it because it is a question ethicists cannot overlook
turco | inglês |
---|---|
çünkü | because |
TR Gantt şeması ile tüm projenizi gözünüzün önünde şekillendirin
EN Visualize your entire project with Gantt charts
turco | inglês |
---|---|
ile | with |
tüm | entire |
TR CHORUS kuruluşlara verdiği hizmetleri genişletmek için bir dizi yeni inisiyatife yol göstermektedir. Şu anda araştırma verileri de göz önünde bulundurulan bir şeydir - ancak halihazırda resmi bir deneme yoktur.
EN CHORUS is piloting a number of new initiatives to extend its services to institutions. Research data is something that is also being considered at this moment - although currently, there are no formal pilots.
turco | inglês |
---|---|
chorus | chorus |
hizmetleri | services |
yeni | new |
anda | moment |
araştırma | research |
verileri | data |
halihazırda | currently |
resmi | formal |
yoktur | no |
TR Bu yüzden de güvenli ve etkili ilaç kararları vermek için çeşitli etmenleri göz önünde bulundurmanız gerekiyor.
EN So, you need to consider numerous factors to make safe and effective drug decisions.
turco | inglês |
---|---|
güvenli | safe |
etkili | effective |
ilaç | drug |
kararları | decisions |
vermek | make |
gerekiyor | need |
yüzden | so |
TR Küresel COVID-19 (Koronavirüs) salgınını göz önünde bulundurarak, mekân çalışma saatlerini doğrulamak için önceden arayın ve sosyal mesafeyi korumayı unutmayın
EN Given the COVID-19 pandemic, call ahead to verify hours, and remember to practice social distancing
turco | inglês |
---|---|
küresel | pandemic |
önünde | ahead |
sosyal | social |
TR Bu tür reklam hizmetleri sayesinde, mesajlarımızı demografik veriler, kullanıcıların çıkarları ve göz atma bağlamı göz önünde bulundurarak kullanıcılara hedefleyebiliriz
EN Through such ad services, we can target our messaging to users considering demographic data, users’ inferred interests and browsing context
turco | inglês |
---|---|
reklam | ad |
hizmetleri | services |
sayesinde | through |
veriler | data |
ve | and |
TR Sitenizi arama motorlarında nasıl tanıtacağınızı strateji belirlerken, rakiplerinizin nasıl tanıtım yaptığını göz önünde bulundurmalı ve bir web sitesi trafik raporu almalısınız
EN When strategizing how to promote your site in search engines, you need to consider how your competitors promote and get a website traffic report
turco | inglês |
---|---|
sitenizi | your site |
arama | search |
trafik | traffic |
raporu | report |
motorları | engines |
TR Bir nişi analiz ederken, hedef kitlenizin coğrafi konumunu, rakiplerinizin alanlarını ve bu niş içinde daha fazla ziyaret çekmek için hangi kanalların kullanıldığını göz önünde bulundurmanız gerekir.
EN When analyzing a niche, you need to consider the geographic location of your audience, competitors? domains, and what channels to attract more visits are used in that niche.
turco | inglês |
---|---|
analiz | analyzing |
kitlenizin | your audience |
coğrafi | geographic |
konumunu | location |
rakiplerinizin | competitors |
ziyaret | visits |
çekmek | attract |
kanalları | channels |
TR Lütfen bu genel hüküm ve koşulların belirli durumlarda sorumluluğumuzu ortadan kaldıracak veya sınırlayacak özel hükümler içerdiğini göz önünde bulundurun.
EN Please note that these general terms and conditions contain specific provisions to exclude or limit our liability in certain circumstances.
turco | inglês |
---|---|
genel | general |
ve | and |
veya | or |
TR Genellikle üreticinin adı cihazın önünde bir yerdedir ve modelin tam numarası da ya cihazın arkasında ya da pilin altında görünür
EN Usually the manufacturer's name will appear somewhere on the front of the device, and the exact model number will appear on the back or underneath the battery
turco | inglês |
---|---|
genellikle | usually |
adı | name |
tam | exact |
TR Fairmont Waterfront Vancouver şehrin dinamik limanının önünde yer alır.
EN Fairmont Waterfront Vancouver is located on the city’s dynamic harbourfront.
turco | inglês |
---|---|
fairmont | fairmont |
dinamik | dynamic |
TR Denetçi değişikliğiyle ilgili olarak, Sözleşme Makamının denetçinin bağımsızlığı veya mesleki standardını göz önünde bulundurularak yeni denetçiye itiraz etme hakkı vardır.
EN Note that in relation to the change of auditor, the Contracting Authority may object to the new auditor, considering the auditor's independence or professional standard.
turco | inglês |
---|---|
veya | or |
standardını | standard |
TR Sonix rekabetin önünde nasıl kalır?
EN How does Sonix stay ahead of the competition?
turco | inglês |
---|---|
sonix | sonix |
önünde | ahead |
TR Bina Önünde Yere Konulmuş Billboard
EN Ground Billboard in Front of a Building
turco | inglês |
---|---|
bina | building |
TR Bej Arkaplan Önünde MacBook ve iPhone
EN MacBook and an iPhone on a Beige Background
turco | inglês |
---|---|
arkaplan | background |
ve | and |
iphone | iphone |
TR Siyah Arkaplan Önünde MacBook ve iPhone
EN MacBook and iPhone on a Black Background
turco | inglês |
---|---|
siyah | black |
arkaplan | background |
ve | and |
iphone | iphone |
TR Artistik Arkaplan Önünde Dikey Çerçeve
EN Vertical Frame on an Artistic Background
turco | inglês |
---|---|
arkaplan | background |
dikey | vertical |
TR Gelişen güvenlik riskinin bir adım önünde olmak için, markasının sektörde tanınmasını sağlayan araştırma ve geliştirmeye yatırım yapmaktadır
EN To stay one step ahead of the evolving security risk, it invests in research and development that ensures its brand is recognized in the industry
turco | inglês |
---|---|
güvenlik | security |
adım | step |
önünde | ahead |
markasının | brand |
araştırma | research |
geliştirmeye | development |
TR CA bir ara sertifikaya dayanıyorsa - ara ürünü tedarik eden CA'nın uzun vadeli istikrarını ve açıkça iki CA arasındaki tedarikçi ilişkisinin istikrarını göz önünde bulundurmalısınız
EN If the CA is based on an intermediate certificate - you should consider the long-term stability of the CA supplying the intermediate and clearly the stability of the supplier relationship between the two CAs
turco | inglês |
---|---|
ca | ca |
vadeli | term |
açıkça | clearly |
arasındaki | between |
tedarikçi | supplier |
Mostrando 50 de 50 traduções