TR Özgür ve açık bir İnternet, tüketicilere kendi verilerini korumalarına yardım eden araçlar gerektirir. Şifreli anahtarları kırma hakkı eğer biz mahremiyet hakkını savunuyorsak gerekli bir politikadır.
"tüketicilere kendi verilerini" em turco pode ser traduzido nas seguintes palavras/frases inglês:
TR Özgür ve açık bir İnternet, tüketicilere kendi verilerini korumalarına yardım eden araçlar gerektirir. Şifreli anahtarları kırma hakkı eğer biz mahremiyet hakkını savunuyorsak gerekli bir politikadır.
EN A free and open Internet requires that tools be made available to help consumers protect their private data. The right to bear encryption keys is a necessary policy if we are to defend the right to privacy.
turco | inglês |
---|---|
verilerini | data |
araçlar | tools |
gerektirir | requires |
anahtarları | keys |
eğer | if |
mahremiyet | privacy |
gerekli | necessary |
TR Özgür ve açık bir İnternet, tüketicilere kendi verilerini korumalarına yardım eden araçlar gerektirir. Şifreli anahtarları kırma hakkı eğer biz mahremiyet hakkını savunuyorsak gerekli bir politikadır.
EN A free and open Internet requires that tools be made available to help consumers protect their private data. The right to bear encryption keys is a necessary policy if we are to defend the right to privacy.
turco | inglês |
---|---|
verilerini | data |
araçlar | tools |
gerektirir | requires |
anahtarları | keys |
eğer | if |
mahremiyet | privacy |
gerekli | necessary |
TR PCI DSS, tüccarlar, işleyiciler, alıcı bankalar, verenler ve hizmet sağlayıcıları da dâhil olmak üzere kart sahibi verilerini (CHD) veya hassas kimlik doğrulama verilerini (SAD) depolayan, işleyen veya ileten kuruluşlar için geçerlidir
EN PCI DSS applies to entities that store, process, or transmit cardholder data (CHD) or sensitive authentication data (SAD), including merchants, processors, acquirers, issuers, and service providers
turco | inglês |
---|---|
hizmet | service |
sağlayıcıları | providers |
olmak | that |
verilerini | data |
veya | or |
hassas | sensitive |
geçerlidir | applies |
TR VisibilityIQ Zebra cihaz verilerini ihtiyaç duyduğunuz yer ve zamanda, yatırımınızdan en yüksek getiriyi elde etmeniz ve verimliliği arttırmanız için gereken iş verilerini farklı çözümlerde ve gösterge panellerinde sunar.
EN VisibilityIQ puts Zebra device data intelligence into your hands when and how you need it with different solutions and dashboards that provide you with the business intelligence needed to improve productivity and get the most out of your investment.
turco | inglês |
---|---|
visibilityiq | visibilityiq |
zebra | zebra |
cihaz | device |
verilerini | data |
en | most |
elde | get |
verimliliği | productivity |
farklı | different |
TR VisibilityIQ Zebra cihaz verilerini ihtiyaç duyduğunuz yer ve zamanda, yatırımınızdan en yüksek getiriyi elde etmeniz ve verimliliği arttırmanız için gereken iş verilerini farklı çözümlerde ve gösterge panellerinde sunar.
EN VisibilityIQ puts Zebra device data intelligence into your hands when and how you need it with different solutions and dashboards that provide you with the business intelligence needed to improve productivity and get the most out of your investment.
turco | inglês |
---|---|
visibilityiq | visibilityiq |
zebra | zebra |
cihaz | device |
verilerini | data |
en | most |
elde | get |
verimliliği | productivity |
farklı | different |
TR Tüketicinin kişisel verilerini satan bir işletmenin, tüketicinin kişisel verilerini satmamasını talep edin.
EN Request that a business that sells a consumer's personal data, not sell the consumer's personal data.
turco | inglês |
---|---|
kişisel | personal |
verilerini | data |
talep | request |
TR 2005 yılında Federal İletişim Komisyonu, Açık İnternet Yönetmeliği'ni oluşturarak interneti tüketicilere açık tutmak için girişimde bulundu
EN In 2005, the Federal Communications Commission set out to keep the Internet open to consumers by establishing the Open Internet Order
turco | inglês |
---|---|
federal | federal |
komisyonu | commission |
açık | open |
interneti | internet |
TR İnternet'te tarafsızlık, sözde tüketicilere daha fazla seçenek, kontrol ve erişim sağlayacaktı
EN Net neutrality was supposed to give consumers more choice, control and access
turco | inglês |
---|---|
kontrol | control |
ve | and |
erişim | access |
TR Fakat kuşkusuz olarak ,FCC bu yönetmelikleri uygulayarak, tüketicilere fayda sağlayan çevrimiçi ve ağ hizmetlerinin yaratılmasını engellemiştir.
EN By imposing these regulations, however, the FCC undoubtedly prevented online and network services from being created and benefiting consumers.
turco | inglês |
---|---|
fakat | however |
fcc | fcc |
çevrimiçi | online |
TR 1994 yılından bugüne Golden Frog ekibi kurumlara, servis sağlayıcılara ve tüketicilere hizmet sunmaktadır
EN Since 1994, the Golden Frog team has been servicing enterprises, service providers and consumers
turco | inglês |
---|---|
golden | golden |
frog | frog |
ekibi | team |
TR TENCEL™ elyafları tüketicilere yeni bir doğal konfor standardı getiriyor.
EN TENCEL™ fibers bring consumers a new standard of natural comfort
turco | inglês |
---|---|
doğal | natural |
konfor | comfort |
standardı | standard |
TR 2005 yılında Federal İletişim Komisyonu, Açık İnternet Yönetmeliği'ni oluşturarak interneti tüketicilere açık tutmak için girişimde bulundu
EN In 2005, the Federal Communications Commission set out to keep the Internet open to consumers by establishing the Open Internet Order
turco | inglês |
---|---|
federal | federal |
komisyonu | commission |
açık | open |
interneti | internet |
TR İnternet'te tarafsızlık, sözde tüketicilere daha fazla seçenek, kontrol ve erişim sağlayacaktı
EN Net neutrality was supposed to give consumers more choice, control and access
turco | inglês |
---|---|
kontrol | control |
ve | and |
erişim | access |
TR Fakat kuşkusuz olarak ,FCC bu yönetmelikleri uygulayarak, tüketicilere fayda sağlayan çevrimiçi ve ağ hizmetlerinin yaratılmasını engellemiştir.
EN By imposing these regulations, however, the FCC undoubtedly prevented online and network services from being created and benefiting consumers.
turco | inglês |
---|---|
fakat | however |
fcc | fcc |
çevrimiçi | online |
TR B2C ve B2B uygulamaları: Global altyapı edge ayak izinin yaklaşık %36,5’i mobil ve konut tüketicilere odaklanırken, %11,9’u kurumsal BT kullanımlarına yönlendirilecek
EN B2C versus B2B applications: Some 36.5% of the global infrastructure edge footprint will be focused on mobile and residential consumers, while 11.9% will be directed to enterprise IT uses
turco | inglês |
---|---|
ve | and |
uygulamaları | applications |
global | global |
altyapı | infrastructure |
edge | edge |
mobil | mobile |
kurumsal | enterprise |
bt | it |
TR Organik aramalar yoluyla size gelecek olan önemli ölçüde daha fazla gelen müşteri adayı elde edeceksiniz ve bu genellikle geri gelme olasılığı daha yüksek olan daha sadık tüketicilere yol açacaktır.
EN You’ll get significantly more inbound leads who will come to you through organic searches, and this will often lead to more dedicated consumers who will be likely to come back.
turco | inglês |
---|---|
organik | organic |
aramalar | searches |
bu | this |
genellikle | often |
TR Tüketicilere yerel olarak üretilmiş kaliteli süt sağlamak ve küçük süt ürünleri çiftçilerinin geçimlerini iyileştirmek için birlikte çalıştık.
EN New research enables us to successfully up-scale laboratory and pilot experimental results for different powders to the industrial scale for batch mixing.
TR Gıda üreticilerinin tüketicilere daha fazla kolaylık sunmalarına yardımcı oluyoruz
EN We help food producers offer consumers greater convenience
turco | inglês |
---|---|
gıda | food |
kolaylık | convenience |
TR Bu da müşterilerimize ve tüketicilere güvenli, emin ve sürdürülebilir ürünler sağlamayı ve bunu sorumlu bir şekilde yapmayı sürdürdüğümüz anlamına geliyor
EN This means we continue to provide safe, secure and sustainable products to our customers and consumers – and to do so responsibly
turco | inglês |
---|---|
sürdürülebilir | sustainable |
ürünler | products |
şekilde | so |
TR Son tüketicilere akıllıca satın alma tercihleri yapmaları ve kartonlarını geri dönüştürmeleri için yardım ediyoruz
EN We help end consumers make discerning purchasing choices and recycle their cartons
turco | inglês |
---|---|
son | end |
yardım | help |
TR Dünya genelinde 37 ülkede 26,4 milyar FSC etiketli ambalaj tüketicilere ulaşıyor.
EN 26.4 billion FSC-labelled packages reach consumers in 37 countries around the world.
turco | inglês |
---|---|
dünya | world |
genelinde | around |
milyar | billion |
TR Dünya ve tüketiciler değiştikçe, gıda endüstrisi proses ve paketlemeyi sürekli olarak optimize etmekten, tüketicilere daha sürdürülebilir ürünler sunmaya kadar birçok temel zorlukla karşı karşıya kalıyor
EN As the world and consumers change, the food industry faces several fundamental challenges, from continuously optimising processing and packaging to offering consumers more sustainable products
turco | inglês |
---|---|
dünya | world |
tüketiciler | consumers |
gıda | food |
endüstrisi | industry |
sürekli | continuously |
sürdürülebilir | sustainable |
ürünler | products |
temel | fundamental |
TR ABD'deki tüketicilere özel haklar ve seçenekler için lütfen Bölgeye Özel Gizlilik Bildirimimize bakınız
EN For rights and choices specific to US consumers, please refer to our Region Specific Privacy Notice
TR ABD'deki tüketicilere özel haklar ve seçenekler için lütfen Bölgeye Özel Gizlilik Bildirimimize bakınız
EN For rights and choices specific to US consumers, please refer to our Region Specific Privacy Notice
TR ABD'deki tüketicilere özel haklar ve seçenekler için lütfen Bölgeye Özel Gizlilik Bildirimimize bakınız
EN For rights and choices specific to US consumers, please refer to our Region Specific Privacy Notice
TR ABD'deki tüketicilere özel haklar ve seçenekler için lütfen Bölgeye Özel Gizlilik Bildirimimize bakınız
EN For rights and choices specific to US consumers, please refer to our Region Specific Privacy Notice
TR ABD'deki tüketicilere özel haklar ve seçenekler için lütfen Bölgeye Özel Gizlilik Bildirimimize bakınız
EN For rights and choices specific to US consumers, please refer to our Region Specific Privacy Notice
TR ABD'deki tüketicilere özel haklar ve seçenekler için lütfen Bölgeye Özel Gizlilik Bildirimimize bakınız
EN For rights and choices specific to US consumers, please refer to our Region Specific Privacy Notice
TR ABD'deki tüketicilere özel haklar ve seçenekler için lütfen Bölgeye Özel Gizlilik Bildirimimize bakınız
EN For rights and choices specific to US consumers, please refer to our Region Specific Privacy Notice
TR ABD'deki tüketicilere özel haklar ve seçenekler için lütfen Bölgeye Özel Gizlilik Bildirimimize bakınız
EN For rights and choices specific to US consumers, please refer to our Region Specific Privacy Notice
TR ABD'deki tüketicilere özel haklar ve seçenekler için lütfen Bölgeye Özel Gizlilik Bildirimimize bakınız
EN For rights and choices specific to US consumers, please refer to our Region Specific Privacy Notice
TR ABD'deki tüketicilere özel haklar ve seçenekler için lütfen Bölgeye Özel Gizlilik Bildirimimize bakınız
EN For rights and choices specific to US consumers, please refer to our Region Specific Privacy Notice
TR ABD'deki tüketicilere özel haklar ve seçenekler için lütfen Bölgeye Özel Gizlilik Bildirimimize bakınız
EN For rights and choices specific to US consumers, please refer to our Region Specific Privacy Notice
TR ABD'deki tüketicilere özel haklar ve seçenekler için lütfen Bölgeye Özel Gizlilik Bildirimimize bakınız
EN For rights and choices specific to US consumers, please refer to our Region Specific Privacy Notice
TR ABD'deki tüketicilere özel haklar ve seçenekler için lütfen Bölgeye Özel Gizlilik Bildirimimize bakınız
EN For rights and choices specific to US consumers, please refer to our Region Specific Privacy Notice
TR Amway kendi kararlarını vermek isteyen, kendi hedeflerini belirleyen ve kendi başarı düzeylerini gerçekleştiren insanlara değer vermektedir
EN Amway appeals to people who want to make their own decisions, set their own goals and achieve their own level of success
turco | inglês |
---|---|
amway | amway |
isteyen | want |
başarı | success |
insanlara | people |
kararları | decisions |
TR Arkadaşlarım kendi şehirlerinde bir iklim boykotu başlatmayı düşündüklerinde ben de kendi eyaletim Aşağı Saksonya ve kendi şehrim Göttingen için bir „Fridays for Future“ grubu kurdum
EN When friends considered launching a climate strike in their town, I also founded a Fridays for Future group for my state, Lower Saxony, and my hometown, Göttingen
turco | inglês |
---|---|
iklim | climate |
saksonya | saxony |
grubu | group |
TR AWS hizmetlerini kart sahibi verilerini depolamak, işlemek veya aktarmak için kullanan bir müşteri olarak kendi PCI DSS uyumluluğu sertifikanızı sürdürmek için AWS teknolojik altyapısına güvenebilirsiniz.
EN As a customer who uses AWS services to store, process, or transmit cardholder data, you can rely on AWS technology infrastructure as you manage your own PCI DSS compliance certification.
turco | inglês |
---|---|
aws | aws |
hizmetlerini | services |
verilerini | data |
depolamak | store |
veya | or |
müşteri | customer |
teknolojik | technology |
altyapısı | infrastructure |
TR AWS; hiçbir müşteri kart sahibi verisini (CHD) doğrudan depolamaz, aktarmaz veya işlemez. Ancak, AWS hizmetlerini kullanarak kart sahibi verilerini depolayan, aktaran veya işleyen kendi kart sahibi veri ortamınızı (CDE) oluşturabilirsiniz.
EN AWS does not directly store, transmit, or process any customer cardholder data (CHD). However, you may create your own cardholder data environment (CDE) that can store, transmit, or process cardholder data using AWS services.
turco | inglês |
---|---|
aws | aws |
müşteri | customer |
doğrudan | directly |
hizmetlerini | services |
TR Şimdi Erhan, Küçükçekmece Belediyesi’ne bağlı Teknik İşler Müdürlüğü, Bakım Onarım Birimi'nde kendi mesleği olan kaynakçılıkta çalışıyor ve geçimini kendi sağlıyor
EN Now, Erhan working as a welder (his own profession) in the Technical Works Department’s Maintenance and Repair Unit of Küçükçekmece Municipality and earns his own living
turco | inglês |
---|---|
erhan | erhan |
teknik | technical |
bakım | maintenance |
onarım | repair |
birimi | unit |
TR Semrush kendi makine öğrenim algoritmalarını ve verileri kendi veri tabanında bulundurmak için güvenilir veri sağlayıcılarını kullanır
EN Semrush uses its own machine learning algorithms and trusted data providers to present the data in our databases
turco | inglês |
---|---|
semrush | semrush |
makine | machine |
öğrenim | learning |
güvenilir | trusted |
kullanır | uses |
sağlayıcıları | providers |
TR Kendi profilini oluştur, dinlediklerini takip et, kendi müzik listelerin ve yeni müzik tavsiyeleri gibi harika işlevlerden faydalan.
EN Create your own profile, track what you listen to, and get cool stuff like your own music charts and new music recommendations.
turco | inglês |
---|---|
profilini | profile |
oluştur | create |
müzik | music |
yeni | new |
TR Kendi işinizi kurmak size daha fazla seçenek sunar. Sağladığımız destekle kendi işinizin patronu olabilir ve kendinize uyan şekilde iş yapabilirsiniz.
EN Starting your own business gives you more choice. You can be your own boss and work in a way that suits you ― all with the support we provide.
turco | inglês |
---|---|
sunar | gives |
şekilde | way |
TR Diğer insanların eğlenceli aktiviteleri hakkında okumaya veya kendi eğlenceli aktiviteleriniz hakkında gönderiler yazmaya gerçekten kendi eğlenceli aktivitelerinize ayırdığınız zamandan daha mı fazla zaman harcıyorsunuz?
EN Do you spend more time reading about other people’s fun activities or posting about your own fun activities, than you do actually spending time on your own fun activities?
turco | inglês |
---|---|
eğlenceli | fun |
veya | or |
gerçekten | actually |
insanları | people |
TR Şimdi Erhan, Küçükçekmece Belediyesi’ne bağlı Teknik İşler Müdürlüğü, Bakım Onarım Birimi'nde kendi mesleği olan kaynakçılıkta çalışıyor ve geçimini kendi sağlıyor
EN Now, Erhan working as a welder (his own profession) in the Technical Works Department’s Maintenance and Repair Unit of Küçükçekmece Municipality and earns his own living
turco | inglês |
---|---|
erhan | erhan |
teknik | technical |
bakım | maintenance |
onarım | repair |
birimi | unit |
TR Açıklama: Teğet femdom onu kendi cum ile kopyalar hd tamamen ücretsiz olarak görüntüle. Bdsm Porno xxx Teğet femdom onu kendi cum ile kopyalar video.
EN Description: View Tangent femdom copulates him with his own cum hd as completely free. BDSM porn xxx Tangent femdom copulates him with his own cum video.
turco | inglês |
---|---|
açıklama | description |
hd | hd |
tamamen | completely |
ücretsiz | free |
bdsm | bdsm |
porno | porn |
xxx | xxx |
video | video |
TR Sivil toplumun kendi dışındaki karar alma süreçlerinde söz sahibi olması için, kendi öncelik alanları içinde savunuculuk, kampanya, araştırma, eğitim ve lobi çalışmaları yürütmenin geliştirilmesidir.
EN Development of advocacy, campaign, research, training, and lobbying activities in its priority target areas in order to make the voice of civil society heard in decision-making processes.
turco | inglês |
---|---|
sivil | civil |
toplumun | society |
karar | decision |
öncelik | priority |
savunuculuk | advocacy |
kampanya | campaign |
TR Kendi işinizi kurmak size daha fazla seçenek sunar. Sağladığımız destekle kendi işinizin patronu olabilir ve işinizi kişisel isteklerinize paralel olarak geliştirebilirsiniz.
EN Starting your own business gives you more choice. You can be your own boss with all the support we provide and develop in line with your personal ambitions.
turco | inglês |
---|---|
sunar | gives |
olabilir | can |
TR Bir Amway Serbest Girişimcisi olarak kendi işinizdesiniz, fakat kendi başınıza değilsiniz
EN As an Amway Business Owner you are in business for yourself, but not by yourself
turco | inglês |
---|---|
amway | amway |
TR Kendi kontrolünüz altında olan bir gelecek hayal edin. Kendi işinizi yürüterek ekstra para kazandığınızı hayal edin. Tek yapmanız gereken amacınızı belirlemek ve ona ulaşmak.
EN Imagine a future that puts you in control. Imagine earning extra money running your own business. Simply set your goal and then achieve it.
turco | inglês |
---|---|
gelecek | future |
ekstra | extra |
ulaşmak | achieve |
kontrolü | control |
Mostrando 50 de 50 traduções