TR Geçmiş sayılar aboneliğe dayalı içerik olarak kalacaktır ve aboneler bunlara koleksiyonları veya abonelikleri kapsamında erişmeye devam edecektir.
TR Geçmiş sayılar aboneliğe dayalı içerik olarak kalacaktır ve aboneler bunlara koleksiyonları veya abonelikleri kapsamında erişmeye devam edecektir.
EN Past issues will remain as subscription content and subscribers will continue to access these as part of their collections and subscriptions.
turco | inglês |
---|---|
geçmiş | past |
içerik | content |
devam | continue |
edecektir | will |
TR Tüm çalışanlar görevlerinde ilgili yerel ve diğer uygulanabilir yolsuzlukla mücadele kanunlarını bilmek ve bunlara uymak zorundadır
EN All employees are obliged to be familiar with national and other applicable fight against corruption laws and follow them
turco | inglês |
---|---|
tüm | all |
çalışanlar | employees |
ve | and |
diğer | other |
TR Bu değişiklikleri yapma ve bunlara uygun şekilde şartları değiştirme hakkını saklı tutuyoruz
EN We reserve the right to make those changes, and to change these terms in line with them
turco | inglês |
---|---|
değişiklikleri | changes |
yapma | make |
ve | and |
şartları | terms |
TR Trust Cüzdan, tüm kripto koleksiyonlarınızı huzurla ve güvenle tutabilmeniz ve bunlara kolayca erişebilmeniz için kolay bir yol sunar
EN Trust Wallet provides an easy way to store and access all your crypto collectibles on Ethereum and BSC with peace of mind and security
turco | inglês |
---|---|
trust | trust |
cüzdan | wallet |
tüm | all |
kripto | crypto |
yol | way |
sunar | provides |
TR Ancak onaylama sürecinin farklı formları da bulunur ve bunlara genellikle mutabakat mekanizması denir
EN There are, though, other consensus mechanisms that are used for validation
turco | inglês |
---|---|
ancak | though |
farklı | other |
genellikle | used |
mutabakat | consensus |
TR Bazı sabit coinler diğer kripto paralara sabitlenir ve bunlara kripto teminatlı sabit coinler adı verilir
EN Some stablecoins are pegged to other cryptocurrencies, referred to as crypto-collateralized stablecoins
turco | inglês |
---|---|
bazı | some |
diğer | other |
TR Tüm bunlara ek olarak Ömür Boyu Garantimizin verdiği güven.
EN And the safety net of our Lifetime Warranty.
TR Benzer şekilde, her bireysel toplantı, zaman zaman o grupla ilgili konuları tartışmak için iş toplantıları düzenler ve bunlara katılmak da hizmet etmenin harika bir yoludur
EN Similarly, each individual meeting occasionally holds business meetings to discuss issues pertinent to that group, and participating in these is also a great way to be of service
turco | inglês |
---|---|
şekilde | way |
o | that |
tartışmak | discuss |
hizmet | service |
harika | great |
TR Mockup ne demek ve bunlara neden ihtiyaç duyayım' diye mi soruyorsunuz? Mockup'lar, ürünlerinizin gerçekçi ortamlarda sergilenmesi için kullanılan çekici görsel tasarımlardır
EN Wondering what mockups are and why you need them? Mockups are attractive visual designs that you can use to display your products in a realistic environment
turco | inglês |
---|---|
ihtiyaç | need |
gerçekçi | realistic |
çekici | attractive |
görsel | visual |
TR Tüm çalışanlar görevlerinde ilgili yerel ve diğer uygulanabilir yolsuzlukla mücadele kanunlarını bilmek ve bunlara uymak zorundadır
EN All employees are obliged to be familiar with national and other applicable fight against corruption laws and follow them
turco | inglês |
---|---|
tüm | all |
çalışanlar | employees |
ve | and |
diğer | other |
TR Thawte Multi-Domain Wildcard: 250'ye kadar farklı alan adını ve bunlara eşlik eden tüm birinci seviye alt alan adlarını güvence altına alabilen, kuruluş tarafından doğrulanmış bir sertifikadır
EN Thawte Multi-Domain Wildcard: It is an organization-verified certificate that can secure up to 250 different domains and all accompanying first-level subdomains
turco | inglês |
---|---|
thawte | thawte |
wildcard | wildcard |
seviye | level |
kuruluş | organization |
TR Bütün bunlara rağmen besin maddesi bakımından İtalya kendi ihtiyaçlarını zor karşılar
EN In spite of all these, Italy in terms of nutrients meets its own needs
turco | inglês |
---|---|
bütün | all |
ihtiyaçları | needs |
TR Bütçenin aynı zamanda üniversiteleri güçlendirmesi ve bunlara uluslararasılaşmaya dönük yeni olanaklar sunması da hedefliyor.
EN At the same time it is intended to strengthen the institutional structures of the universities and, for example, facilitate new approaches to internationalisation.
turco | inglês |
---|---|
zamanda | time |
yeni | new |
TR ve bağlı taraf, bunların doğruluk ve tamlığı konusunda veya bunlara dayalı edim veya ihmallerin doğrudan ve dolaylı sonuçlarından hiç bir sorumluluk kabul etmez
EN and the affiliated party do not accept any liability for the correctness and completeness thereof or for the direct and indirect consequences of acts or omissions on the basis thereof
turco | inglês |
---|---|
taraf | party |
doğrudan | direct |
kabul | accept |
TR GNU/Linux bir şirketin ürünü değildir, ancak bir dizi şirket ve insan grubu buna katkıda bulunur. Aslında, GNU/Linux sistemi birçok farklı ürüne ayrılan çekirdek bir bileşendir. Bunlara dağıtım denir.
EN GNU/Linux is not one company's product, but a number of companies and groups of people contribute to it. In fact, the GNU/Linux system is a core component, which is branched off into many different products. They are called distributions.
turco | inglês |
---|---|
linux | linux |
insan | people |
sistemi | system |
çekirdek | core |
denir | called |
TR Kriptonun kavraması zor olan kendine has kavramları ve terminolojileri vardır - bu nedenle tüm tüccarların bunlara aşina olması önemlidir
EN Crypto has its own concepts and terminologies which can be difficult to grasp - so it's important that all traders become familiar with them
turco | inglês |
---|---|
zor | difficult |
nedenle | so |
TR Ancak, bunlara verilen karşılıklar farklı.
EN Journalists are experiencingng experiencing the same developments worldwide, for example increasing digitalization, or the influence of fake news, but the answers vary.
turco | inglês |
---|---|
ancak | but |
TR Perakende sektöründe otomasyon - İşin geleceğine hazırlanma: Sektörün galipleri, işaretleri anlayanlar ve bunlara yanıt verebilmek için hızla harekete geçenler olacaktır.
EN Automation in Retail - Preparing for the future of work: The winners in the sector will be those who understand the implications and act quickly to respond to them.
turco | inglês |
---|---|
perakende | retail |
otomasyon | automation |
yanıt | respond |
hızla | quickly |
TR Yazılımların herhangi bir şekilde çoğaltılması veya yeniden dağıtımı açıkça yasaklanmıştır; ve bunlara aykırılık ağır hukuki ve cezai yaptırımlara neden olabilecektir
EN Any reproduction or redistribution of the Software is expressly prohibited, and may result in severe civil and criminal penalties
TR Talebe ilişkin olaylar hakkında hâlihazırda başlatılmış adli yargılamanın bulunması ve bu bilgileri vermenin bu tür adli yargılamaları engellemesi veya bunlara zarar vermesi,
EN The judicial proceedings concerning the same facts as those related to the request have already been initiated locally and provision of such information impedes or impairs such proceedings,
turco | inglês |
---|---|
ve | and |
bilgileri | information |
veya | or |
ın | of |
TR Plex medya sunucusu, tüm medyanızı bir araya getirmenize ve nereye giderseniz gidin bunlara erişmenize olanak tanır.
EN Plex media server allows you to aggregate all your personal media and access it anywhere you go.
turco | inglês |
---|---|
medya | media |
sunucusu | server |
tüm | all |
gidin | go |
TR Ancak onaylama sürecinin farklı formları da bulunur ve bunlara genellikle mutabakat mekanizması denir
EN There are, though, other consensus mechanisms that are used for validation
turco | inglês |
---|---|
ancak | though |
farklı | other |
genellikle | used |
mutabakat | consensus |
TR Bazı sabit coinler diğer kripto paralara sabitlenir ve bunlara kripto teminatlı sabit coinler adı verilir
EN Some stablecoins are pegged to other cryptocurrencies, referred to as crypto-collateralized stablecoins
turco | inglês |
---|---|
bazı | some |
diğer | other |
TR Geçmiş sayılar aboneliğe dayalı içerik olarak kalacaktır ve aboneler bunlara koleksiyonları veya abonelikleri kapsamında erişmeye devam edecektir.
EN Past issues will remain as subscription content and subscribers will continue to access these as part of their collections and subscriptions.
turco | inglês |
---|---|
geçmiş | past |
içerik | content |
devam | continue |
edecektir | will |
TR Tüm çalışanlar görevlerinde ilgili yerel ve diğer uygulanabilir yolsuzlukla mücadele kanunlarını bilmek ve bunlara uymak zorundadır
EN All employees are obliged to be familiar with national and other applicable fight against corruption laws and follow them
turco | inglês |
---|---|
tüm | all |
çalışanlar | employees |
ve | and |
diğer | other |
TR Tüm çalışanlar görevlerinde ilgili yerel ve diğer uygulanabilir yolsuzlukla mücadele kanunlarını bilmek ve bunlara uymak zorundadır
EN All employees are obliged to be familiar with national and other applicable fight against corruption laws and follow them
turco | inglês |
---|---|
tüm | all |
çalışanlar | employees |
ve | and |
diğer | other |
TR Casusluk amacıyla yüklenen uygulamaları tespit eder ve sizi bunlara dair uyarır
EN Detects & warns about apps installed to spy on you
turco | inglês |
---|---|
uygulamaları | apps |
sizi | you |
TR Casusluk amacıyla yüklenen uygulamaları tespit eder ve sizi bunlara dair uyarır
EN Detects & warns about apps installed to spy on you
turco | inglês |
---|---|
uygulamaları | apps |
sizi | you |
TR Casusluk amacıyla yüklenen uygulamaları tespit eder ve sizi bunlara dair uyarır
EN Detects & warns about apps installed to spy on you
turco | inglês |
---|---|
uygulamaları | apps |
sizi | you |
TR Casusluk amacıyla yüklenen uygulamaları tespit eder ve sizi bunlara dair uyarır
EN Detects & warns about apps installed to spy on you
turco | inglês |
---|---|
uygulamaları | apps |
sizi | you |
TR Casusluk amacıyla yüklenen uygulamaları tespit eder ve sizi bunlara dair uyarır
EN Detects & warns about apps installed to spy on you
turco | inglês |
---|---|
uygulamaları | apps |
sizi | you |
TR Casusluk amacıyla yüklenen uygulamaları tespit eder ve sizi bunlara dair uyarır
EN Detects & warns about apps installed to spy on you
turco | inglês |
---|---|
uygulamaları | apps |
sizi | you |
TR Casusluk amacıyla yüklenen uygulamaları tespit eder ve sizi bunlara dair uyarır
EN Detects & warns about apps installed to spy on you
turco | inglês |
---|---|
uygulamaları | apps |
sizi | you |
TR AWS, müşterilerin içeriklerini ve bunlara erişimi verimli bir şekilde yönetmesine yardımcı olmak amacıyla ileri düzey erişim, şifreleme ve günlüğe kaydetme araçları sunar
EN AWS provides an advanced set of access, encryption, and logging features to help customers manage their access and content
turco | inglês |
---|---|
aws | aws |
müşterilerin | customers |
ileri | advanced |
şifreleme | encryption |
TR AWS, müşterilerin içeriklerini verimli bir şekilde yönetmesine ve bunlara verimli bir şekilde erişmelerine yardımcı olmak üzere gelişmiş erişim, şifreleme ve günlüğe kaydetme araçları sunmaktadır
EN AWS provides an advanced set of access, encryption, and logging features to help customers manage their content and access it effectively
turco | inglês |
---|---|
aws | aws |
müşterilerin | customers |
verimli | effectively |
olmak | provides |
gelişmiş | advanced |
erişim | access |
şifreleme | encryption |
TR Tüm ziyaretçilerin ve yüklenicilerin kimlik ibraz ederek kayıt formuna imza atması zorunlu tutulur ve bunlara her zaman yetkili bir personel eşlik eder.
EN All visitors and contractors are required to present identification and are signed in and continually escorted by authorized staff.
turco | inglês |
---|---|
ziyaretçilerin | visitors |
kimlik | identification |
yetkili | authorized |
personel | staff |
TR Casusluk amacıyla yüklenen uygulamaları tespit eder ve sizi bunlara dair uyarır
EN Detects & warns about apps installed to spy on you
turco | inglês |
---|---|
uygulamaları | apps |
sizi | you |
TR Thawte Multi-Domain Wildcard: 250'ye kadar farklı alan adını ve bunlara eşlik eden tüm birinci seviye alt alan adlarını güvence altına alabilen, kuruluş tarafından doğrulanmış bir sertifikadır
EN Thawte Multi-Domain Wildcard: It is an organization-verified certificate that can secure up to 250 different domains and all accompanying first-level subdomains
turco | inglês |
---|---|
thawte | thawte |
wildcard | wildcard |
seviye | level |
kuruluş | organization |
TR Bununla birlikte, kümedeki daha yüksek önceliğe sahip replikalar herhangi bir nedenden dolayı iyi durumda değilse veya bunlara erişilemiyorsa Amazon RDS düşük öncelikli replikayı yükseltir.
EN However, if the higher priority replicas on the cluster are unhealthy or unavailable for some reason, then Amazon RDS will promote the lower priority replica.
turco | inglês |
---|---|
veya | or |
amazon | amazon |
rds | rds |
düşük | lower |
öncelikli | priority |
TR Talebe ilişkin olaylar hakkında hâlihazırda başlatılmış adli yargılamanın bulunması ve bu bilgileri vermenin bu tür adli yargılamaları engellemesi veya bunlara zarar vermesi,
EN The judicial proceedings concerning the same facts as those related to the request have already been initiated locally and provision of such information impedes or impairs such proceedings,
turco | inglês |
---|---|
ve | and |
bilgileri | information |
veya | or |
ın | of |
TR Bunlara ek olarak, ısı boruları hızlı ve verimli ısı dağılımı sağlamak için CPU ile sürekli doğrudan temas halindedir.
EN In addition, the heat-pipes are in continuous direct Contac with the CPU to ensure fast and efficient heat dissipation.
turco | inglês |
---|---|
ısı | heat |
hızlı | fast |
verimli | efficient |
cpu | cpu |
sürekli | continuous |
doğrudan | direct |
TR Bütçenin aynı zamanda üniversiteleri güçlendirmesi ve bunlara uluslararasılaşmaya dönük yeni olanaklar sunması da hedefliyor.
EN At the same time it is intended to strengthen the institutional structures of the universities and, for example, facilitate new approaches to internationalisation.
turco | inglês |
---|---|
zamanda | time |
yeni | new |
TR Ortaya çıkan parçaların şekli serçelere (“Spatz”) benzediğinden bunlara “Spatzen” denmiş
EN The result slightly resembled a sparrow (Spatz), which is why they were also called “Spatzen”
TR Üzerimize düşen görevleri daha iyi yerine getirebilmek için bunlara ek olarak doktor kadromuzu genişlettik ve çalışmalarımıza katkıda bulunan idari personeli büyüttük
EN Furthermore, we have employed additional doctors and redeployed other employees from the district administration to cope with the workload
TR Ayrıca, implante edilmiş sensörlerden gelen verileri değerlendiren ve bunlara dayanarak önerilerde bulunan başka uygulamalar da bulunuyor.
EN Other apps evaluate the data from implanted sensors and derive from it behavioural recommendations.
turco | inglês |
---|---|
gelen | from |
verileri | data |
başka | other |
uygulamalar | apps |
TR Uluslararası üne sahip ve adı dillerde dolaşan Berghain gibi efsanevi gece kulüplerini barındıran çılgın parti dünyası da bunlara ekleniyor.
EN And of course there is the colourful and wild party scene with its legendary clubs, like the internationally famous and notorious Berghain.
turco | inglês |
---|---|
uluslararası | internationally |
efsanevi | legendary |
parti | party |
ın | of |
TR Ancak, bunlara verilen karşılıklar farklı.
EN Journalists are experiencingng experiencing the same developments worldwide, for example increasing digitalization, or the influence of fake news, but the answers vary.
turco | inglês |
---|---|
ancak | but |
TR Bunlara ek olarak, bölgesel, ulusal ve Avrupa çapında faal ve sayıları yaklaşık 230’u bulan STK da kendi uzmanlık alanlarında tavsiyelerle yerel yönetimlere destek sunuyor
EN In addition, nearly 230 regional, national and European non-profit organisations assist municipalities in their respective specialist field
turco | inglês |
---|---|
ulusal | national |
avrupa | european |
yaklaşık | nearly |
destek | assist |
TR Bunlara çok sayıdaki temizlik ve hijyen marketi, alternatif ürün dükkanları ve toptancılar ekleniyor
EN Then there are numerous pharmacies, health food stores and department stores
turco | inglês |
---|---|
ve | and |
TR Bunlara ek olarak dünyada 42 ülkede Almanca konuşan azınlıklar olarak yaşayan yaklaşık 7,5 milyon insan var.
EN Moreover, around 7.5 million people in 42 countries worldwide belong to a German-speaking minority.
turco | inglês |
---|---|
almanca | german |
yaklaşık | around |
milyon | million |
insan | people |
Mostrando 50 de 50 traduções