TR Sevgili Kullanıcılarımız, Belirsizlik ortaya çıktığında, Phemex her zaman kullanıcılarını desteklemek için buradadır. Kriptosferin sunduğu en iyi hizmeti deneyimlemenizi istiyoruz. ……
TR Sevgili Kullanıcılarımız, Belirsizlik ortaya çıktığında, Phemex her zaman kullanıcılarını desteklemek için buradadır. Kriptosferin sunduğu en iyi hizmeti deneyimlemenizi istiyoruz. ……
EN Dear Users, Due to recent volatile fluctuations in market situations, JOT team and Phemex have discussed and jointly decided to directly list Jot Art (JOT) on Phemex spot market instead of via Laun……
turco | inglês |
---|---|
sevgili | dear |
phemex | phemex |
TR Uygunsuz bir davranış ortaya çıktığında, başkan tüm toplantıya bir bildiri okuyabilir, örneğin: “ITAA'nın hepimizin iyileşmesi için güvenli bir yer olmasına ihtiyacımız var
EN When inappropriate behavior occurs, the chair can read a statement out to the whole meeting, for example: “We need ITAA to be a safe place for us all to recover
turco | inglês |
---|---|
uygunsuz | inappropriate |
davranış | behavior |
itaa | itaa |
güvenli | safe |
TR Markanız ile ilgili kelimeleri, rakiplerinizi ve sektörel terimleri izleyerek fırsatlar veya krizler ortaya çıktığında harekete geçmeye hazır olun.
EN Track brand-relevant keywords, competitors, and key industry terms to stay a step ahead and act when opportunities or potential crises arise.
turco | inglês |
---|---|
ilgili | relevant |
terimleri | terms |
fırsatlar | opportunities |
veya | or |
olun | stay |
TR İlgili kişilerin temel hak ve özgürlüklerini önemli ölçüde etkileme ihtimali ortaya çıktığında YZ alanında düzenleme ve/veya denetleme yapmaya yetkili otoritelere başvurulmalıdır.
EN When the possibility of significantly affecting the fundamental rights and freedoms of the persons concerned arises, the authorities authorized to regulate and/or supervise in the field of AI should be consulted.
turco | inglês |
---|---|
temel | fundamental |
ve | and |
veya | or |
yetkili | authorized |
TR Projede her kritik sorun veya uyarı ortaya çıktığında bir e-posta alacaksınız. Bu tür bildirimler, düzeltmelerin gerçekten uygulandığından ve yeni sorunlara karşı hemen harekete geçildiğinden emin olmaya yardımcı olur.
EN You will receive an email each time critical issues or warnings appear in the project. Such notifications help to ensure that fixes are really implemented and allow you to act immediately on new issues.
turco | inglês |
---|---|
her | each |
kritik | critical |
sorun | issues |
veya | or |
e-posta | |
bildirimler | notifications |
gerçekten | really |
yeni | new |
TR Projede her kritik sorun veya uyarı ortaya çıktığında bir e-posta alacaksınız. Bu tür bildirimler, düzeltmelerin gerçekten uygulandığından ve yeni sorunlara karşı hemen harekete geçildiğinden emin olmaya yardımcı olur.
EN You will receive an email each time critical issues or warnings appear in the project. Such notifications help to ensure that fixes are really implemented and allow you to act immediately on new issues.
turco | inglês |
---|---|
her | each |
kritik | critical |
sorun | issues |
veya | or |
e-posta | |
bildirimler | notifications |
gerçekten | really |
yeni | new |
TR İlgili kişilerin temel hak ve özgürlüklerini önemli ölçüde etkileme ihtimali ortaya çıktığında YZ alanında düzenleme ve/veya denetleme yapmaya yetkili otoritelere başvurulmalıdır.
EN When the possibility of significantly affecting the fundamental rights and freedoms of the persons concerned arises, the authorities authorized to regulate and/or supervise in the field of AI should be consulted.
turco | inglês |
---|---|
temel | fundamental |
ve | and |
veya | or |
yetkili | authorized |
TR DNT ve diğer yeni teknolojileri gözden geçirmeye devam edeceğiz ve ortaya çıktığında bir DNT standardını benimseyebiliriz.
EN We will continue to review DNT and other new technologies and may adopt a DNT standard once available.
turco | inglês |
---|---|
diğer | other |
yeni | new |
teknolojileri | technologies |
gözden | review |
devam | continue |
standardını | standard |
TR Uygunsuz bir davranış ortaya çıktığında, başkan tüm toplantıya bir bildiri okuyabilir, örneğin: “ITAA'nın hepimizin iyileşmesi için güvenli bir yer olmasına ihtiyacımız var
EN When inappropriate behavior occurs, the chair can read a statement out to the whole meeting, for example: “We need ITAA to be a safe place for us all to recover
turco | inglês |
---|---|
uygunsuz | inappropriate |
davranış | behavior |
itaa | itaa |
güvenli | safe |
TR Kümenin geri kalanı, fork' lar ortaya çıktığında bir blok seçmek için bu fork ağırlıklı oyları kullanır.
EN The rest of the cluster uses those stake-weighted votes to select a block when forks arise.
TR Yayınla ve Sat Ticaret Teknolojisi, herhangi bir satıcının varlıkları belirli bir fiyattan satış için yayınlamasına imkan sunuyor. Böylece belirsizlik, "çift alım satımlar" ve müşteri kazanç masrafları ortadan kalkıyor
EN Post-and-sale trade technology allows any seller to post assets for sale, at a given price, which eliminates ambiguity, “double trades,” and customer acquisition costs.
turco | inglês |
---|---|
ticaret | trade |
teknolojisi | technology |
satış | sale |
çift | double |
müşteri | customer |
TR Risk analizinin hangi hususlar göz önüne alınarak yapılacağının bilinmiyor olması tam anlamıyla bir belirsizlik ortamı oluşturmaktadır
EN The fact that it is not known on which aspects the risk analysis will be made creates an environment of uncertainty
turco | inglês |
---|---|
risk | risk |
TR Bu nedenle düzenlemede geçen, zorunlu hallerde denetimi gerçekleştirecek kamu görevlilerinde sertifika şartının aranmayacağı konusu büyük bir kafa karışıklığı ve belirsizlik oluşturmaktadır.
EN For this reason, the issue that in mandatory situations the certificate requirement will not be sought for public officials who will carry out audits creates a great confusion and uncertainty.
turco | inglês |
---|---|
bu | this |
nedenle | reason |
zorunlu | mandatory |
kamu | public |
sertifika | certificate |
büyük | great |
TR Elde edilen ana bilgilerden biri şu: Bölgede yaşayan insanlar için en zorlu görev; bu tatlı su gölünün giderek artan ölçüde kurumasından ziyade, yağmur ve kuraklık dönemlerinin ne zaman olduğu konusundaki belirsizlik
EN One of its main findings is that the largest challenge facing the region’s inhabitants is not the drying out of the enormous freshwater lake, but the uncertainty about when to expect rain and periods of drought
turco | inglês |
---|---|
ana | main |
kuraklık | drought |
olduğu | is |
TR Sorunlar çıktığında zamanında geri bildirimde bulunmanız gerekir.
EN In case of problems, the employee gives feedback in good time.
turco | inglês |
---|---|
sorunlar | problems |
TR Logomuzu, silah entegrasyonu konusunda ortaya koyduğumuz yaklaşımı en iyi şekilde sembolize edecek bir tasarımla ortaya koyduk
EN Our logo has been developed to symbolise our approach to weapon integration
turco | inglês |
---|---|
silah | weapon |
entegrasyonu | integration |
TR Gazeteciliğin profiline dair sorun da farkını ortaya koymadaki başarısızlığa dayanıyor: İnternet herkese yayın yapma olanağı sunduğu için gazeteciliğin net bir kimlik, daha belirgin bir profil ortaya koyması gerek
EN As far as identity is concerned, journalism has a demarcation problem: because anyone can publish on the internet, journalism has to give itself a clearer profile
turco | inglês |
---|---|
sorun | problem |
herkese | anyone |
kimlik | identity |
profil | profile |
net | internet |
TR Açık Akademisyenlik İnisiyatifi #OSI2017 toplantısında ortaya çıkan 9 tema
EN 9 themes that emerged from our Open Scholarship Initiative #OSI2017 meeting
turco | inglês |
---|---|
açık | open |
tema | themes |
toplantısı | meeting |
TR Ahrefs SEO’nuzu üst seviyelere taşır ve birkaç tıklamayla birçok pazarlama olanağını ortaya çıkarır!
EN Ahrefs simply rocks your SEO and reveals tons of marketing opportunities in a few clicks!
turco | inglês |
---|---|
pazarlama | marketing |
TR Kurduğumuz sayısınız ortaklık sayesinde iletişimi artırıyor, konuların iç yüzünü ortaya çıkarıyor, bilimsel araştırmalarda ve sağlık sektöründe bireysel ve toplu olarak ilerlenme sağlanmasına yardımcı oluyoruz.
EN Our many partnerships help to foster communication, build insights and enable individual and collective advancement in scientific research and healthcare.
turco | inglês |
---|---|
sağlık | healthcare |
bireysel | individual |
TR Digital Commons vasıtasıyla 4,3 milyondan fazla açık erişimli makale ortaya çıktı ve bunlar neredeyse bir milyar defa paylaşıldı.
EN More than 4.3 million open access articles are surfaced via Digital Commons and have been shared nearly a billion times.
turco | inglês |
---|---|
commons | commons |
vasıtasıyla | via |
milyondan | million |
açık | open |
neredeyse | nearly |
milyar | billion |
TR Elsevier'in cinsiyet eşitliği konusunda kararlılığını açık bir şekilde ortaya koyduğunu ve bu konuda daha fazla ilerleme kaydetmek için somut bir eylem planı belirlediğini göstermektedir.
EN It recognises that Elsevier has made a public commitment to gender equality and has identified a concrete action plan to further its progress.
turco | inglês |
---|---|
elsevier | elsevier |
cinsiyet | gender |
ilerleme | progress |
somut | concrete |
eylem | action |
planı | plan |
TR Sonraki adım Nazi Almanya'sındaki siyasi gelişmelerin doğrudan bir sonucu olarak ortaya çıktı
EN The next was a direct result of the political developments in Nazi Germany
turco | inglês |
---|---|
almanya | germany |
siyasi | political |
doğrudan | direct |
sonucu | result |
TR Araştırmaların giderek dijitalleşmesiyle birlikte, araştırma verileri depolamak ve korumak için yeni imkanlar ortaya çıkmıştır
EN With the increased digitization of research there are new possibilities to store and preserve research data
turco | inglês |
---|---|
araştırma | research |
verileri | data |
depolamak | store |
korumak | preserve |
yeni | new |
TR Bu doğrultuda, Elsevier dergisi Biochemical Pharmacology, doğru araştırma prosedürlerine uyulması ve bunların raporlanmasının sağlanması için bir yazar kontrol listesi ortaya atmıştır.
EN To that end, the Elsevier journal Biochemical Pharmacology introduced an author checklist to ensure that proper research procedures are followed and reported.
turco | inglês |
---|---|
elsevier | elsevier |
dergisi | journal |
araştırma | research |
yazar | author |
TR CRediT taksonomisi bir dizi araştırma kuruluşu, yayıncı, finansman kuruluşu, standart organizasyon ve diğerleri arasındaki bir işbirliği çalışmasının neticesinde ortaya çıkmıştır
EN The CRediT taxonomy emerged from a collaborative effort between a range of research institutions, publishers, funding agencies, standard organizations, and others
turco | inglês |
---|---|
araştırma | research |
finansman | funding |
standart | standard |
diğerleri | others |
arasındaki | between |
TR 2017 yılında 1.611 uluslararası sağlık uzmanıyla yapılan Elsevier araştırmasında*, tekrar baskıları okuyan sağlık uzmanlarının oranının 2015'ten bu yana %79'dan %88'e yükseldiği ortaya çıkmıştır
EN 2017 Elsevier survey* of 1,611 international healthcare professionals revealed that 88% of healthcare professionals read reprints, up from 79% in 2015
turco | inglês |
---|---|
uluslararası | international |
sağlık | healthcare |
elsevier | elsevier |
TR Kısmen ortaya çıkartılan yapılar arasında, Akropolün güneybatısında, mezarlığı ile birlikte bir manastır, tiyatro hamamlarının güneydoğusunda da sonradan kiliseye çevrilmiş olan bir küçük bazilika yer almaktadır.
EN Besides mythological subjects such as Three Graces, Apollo, Achilles, Penstasili, Aeneas fleeing from Troy, Dionizos and Heracles, reliefs of the emperors and relatives such as Avgustos, Lucius, Gaius Caesor, Claudius and Nero also located in here.
TR Sistematik eski araştırmalarda 1937 kazılarında İtalyan takımı oldukça değerli şerit şeklinde süsler çıkardılar ve Tiberius İmparator?unun övgü yazıtları ortaya çıkarıldı
EN In addition, praise inscriptions of the emperor Tiberius were found
TR Son yıllardaki kazılar kuzey bölgede Hadrian Banyoları?nın batısında ve agora kapısının güney doğusunda yürütüldü ve çok fazla sayıda yetenekli talaş yontucuları ve oymacıları ortaya çıkarıldı
EN Last years’ excavations has been carried out in the west of the Baths of Hadrian and in northern and south-east of the door of Agora, and a large of talented sculptors and carvers chip has been discovered
turco | inglês |
---|---|
kuzey | northern |
güney | south |
yetenekli | talented |
TR Kullanılmayan Backlink Fırsatlarını Ortaya Çıkarmak için Üç Adım
EN Three Steps to Unveil Untapped Link Building Prospects
turco | inglês |
---|---|
adım | steps |
TR Backlink profilinizin büyük bir detoksu sadece başlangıçtır. Sağlığından emin olmak ve ortaya çıkabilecek potansiyel olarak toksik bağlantıları tespit etmek için geri bağlantı profilinizi düzenli olarak yeniden tarayın.
EN A major detox of your backlink profile is just the beginning. Recrawl your backlink profile regularly to ensure its health and spot any potentially toxic links that may appear.
turco | inglês |
---|---|
backlink | backlink |
büyük | major |
TR Google Alışveriş rakiplerinizi ortaya çıkarın ve teklif stratejinizi ayarlayın
EN Reveal your Google Shopping competitors and adjust your bidding strategy
turco | inglês |
---|---|
alışveriş | shopping |
ve | and |
TR Kitle ilgisinde sezonluk artışları ortaya çıkarın
EN Reveal seasonal spikes in the audience interest
turco | inglês |
---|---|
kitle | audience |
TR Günlük, haftalık veya aylık taramalarla sitenizin SEO sağlığını izleyin ve oluşan sorunları ortaya çıkar çıkmaz çözün.
EN Keep track of your site’s SEO health with daily, weekly, or monthly crawls, and nip SEO issues in the bud as soon as they arise.
turco | inglês |
---|---|
veya | or |
sitenizin | your site |
seo | seo |
izleyin | track |
ve | and |
sorunları | issues |
TR Biyomedikal kanıtların keşfini artırarak ve kapsamlı, ilgili, güncel biyomedikal bilgiler sağlayarak ilaç-hastalık ilişkilerini ve ilaç-ilaç etkileşimlerini ortaya çıkarın. Embase hakkında daha fazla bilgi edinin
EN Uncover drug-disease relationships and drug-drug interactions by increasing the discovery of biomedical evidence and providing comprehensive relevant, up-to-date biomedical information. Learn more about Embase
turco | inglês |
---|---|
ve | and |
kapsamlı | comprehensive |
güncel | up-to-date |
ın | of |
TR Edward Snowden'ın 2013'teki küresel kitlesel gözetim ifşalarından sonra, çevrimiçi gizliliğin tehdit altında olduğu ortaya çıktı
EN After the 2013 global mass surveillance revelations by Edward Snowden, it became evident that online privacy is threatened
turco | inglês |
---|---|
küresel | global |
çevrimiçi | online |
olduğu | is |
TR Kültürel paylaşıma odaklanan ve beraber yaşamaya yönelik pratikler ortaya çıkaran etkinlikler düzenliyor, topluluk üyelerinin kapasitelerini geliştirmeyi ve güçlendirmeyi amaçlıyoruz
EN We organize activities focusing on intercultural exchange and aim to reinforce community member capacities
turco | inglês |
---|---|
ve | and |
etkinlikler | activities |
topluluk | community |
TR Placed Puan Programına kayıt olduysanız, Placed Puan Programı Koşullarında ortaya koyulan diğer koşullara tabi tutulmayı kabul etmiş sayılırsınız (https://www.placed.com/points-program), Bu koşullar zaman zaman değiştirilebilir
EN If you have enrolled in the Placed Points Program, you agree to be subject to the additional terms set forth in the Placed Points Program Terms (https://www.placed.com/points-program), as such terms may be amended from time to time
turco | inglês |
---|---|
placed | placed |
puan | points |
programı | program |
https | https |
koşullar | terms |
zaman | time |
TR Foursquare, bu tür işlemlerin sonucu olarak ortaya çıkan veya Hizmetlerde Foursquare'e ait olmayan bu tür reklamcıların veya üçüncü taraf bilgilerin kullanılmasından ötürü oluşan kayıp veya zararlardan sorumlu veya yükümlü tutulamaz.
EN Foursquare is not responsible or liable for any loss or damage of any sort incurred as the result of any such dealings or promotions or as the result of the presence of such non-Foursquare advertisers or third party information on the Services.
turco | inglês |
---|---|
foursquare | foursquare |
tür | sort |
sonucu | result |
taraf | party |
bilgilerin | information |
kayıp | loss |
TR Afrodisias?ta yapılan kazılar sonucu ortaya çıkarılan belli başlı anıtsal yapılar şunlardır:
EN The main monumental buildings uncovered in the excavations in Afrodisias include:
TR Bu veriler, uygulamada alınan etkileşimlerle ilgilidir ve VPN hizmetini niçin kullandığınızı ortaya çıkarmak için kullanılamaz.
EN This data pertains to interactions taken in the app, and cannot be used to uncover what you’re using the VPN service for.
turco | inglês |
---|---|
veriler | data |
uygulamada | app |
vpn | vpn |
hizmetini | service |
TR Bütünleşmiş rakiplerinizin iç görülerini, tüketici analizini ve çok sayıdaki dijital iç görüleri ortaya çıkarın
EN Reveal integral competitor insights, consumer analytics, and vast volumes of digital insights
turco | inglês |
---|---|
tüketici | consumer |
ve | and |
dijital | digital |
ın | of |
TR İş stratejisini ve nihai kararları daha iyi vermek için temel ölçütleri ortaya çıkarın ve yükseltin
EN Uncover and improve key metrics to better influence business strategy and bottom line decisions
turco | inglês |
---|---|
stratejisini | strategy |
kararları | decisions |
temel | key |
TR Uzmanlarımız, özel raporlarınızdaki sonuçları ortaya çıkarmak ve daha iyi bilgiler elde etmek için derin içgörüler sunmaya hazırlar.
EN Our specialists are ready to assist you with deep insights to better inform and reveal conclusions from your custom report.
turco | inglês |
---|---|
özel | custom |
derin | deep |
TR YouTube videolarındaki sırların başarısı ortaya çıkarın
EN Uncover More YouTube View Secrets
turco | inglês |
---|---|
youtube | youtube |
TR AI ile sonraki videonuz için ortaya daha iyi fikirler atın
EN Spark ideas for your next video with AI
turco | inglês |
---|---|
fikirler | ideas |
TR Core P3 Açık Çerçeve kasa, çığır açan açık kasa şasi tasarımında yeni bir standart ortaya koyuyor
EN The Core P3 Open Frame chassis sets a new benchmark in groundbreaking open frame chassis design
turco | inglês |
---|---|
core | core |
açık | open |
tasarımı | design |
TR Benzersiz Panoramik Görüntüleme tasarımına sahip açık çerçeve yapısı, kullanıcıların piyasadaki diğer durumlardan farklı olarak kendi özveri ve becerilerini ortaya koymalarını sağlayan Core P3 görsel sunumunu geliştirmiştir.
EN The open frame structure with unique Panoramic Viewing design advanced the Core P3 visual presentation, that permit users to show off their dedication and skill set unlike any other cases on the market.
turco | inglês |
---|---|
panoramik | panoramic |
açık | open |
çerçeve | frame |
yapısı | structure |
piyasadaki | on the market |
core | core |
görsel | visual |
tasarımı | design |
TR Şirketler, hükümetler ve diğer paydaşlar, tüm tedarik zinciri boyunca iyi uygulamalar ortaya konulması konusuna devamlı ilgi göstermektedir
EN Companies, governments and other stakeholders have a continued interest in the implementation of good practices throughout the whole supply chain
turco | inglês |
---|---|
ve | and |
diğer | other |
tüm | whole |
tedarik | supply |
zinciri | chain |
boyunca | throughout |
iyi | good |
uygulamalar | practices |
ilgi | interest |
Mostrando 50 de 50 traduções